28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
(UMHÜÜÎYET 30 N!s»n 1975 BtyLER, ÛLMUYÛ* • B i l AKEitVİ KOftKurAUM, VıNPı B^ffNDİ, Bii S£N,NtTıCEV£i.. PAWU.AH AMELEMİM BAVÜAMI TAKlMl tiİMYA AMELEUÜ İMAİI.... ABDÜLCANBAZ TARTIŞMA Samim KOCAGÖZ Gazetenin en Ust katındaki büyük toplantı salonundtydık. Gazetenin başyazarı, sorumlu müdürü. çok eski dostum, universiteden Prof. Ethem Dolunay, hep biraraya gelmiştik. Ben de avukat arkadaşım Remzi Ünlü'yü getirmiştim. Fıkra yazan Selman, salomın ortasındaki buyük, uzun masanın bir ııcunda oturuyordu. Başyazar Kadir Bey, gün günden basının üzerine çöken baskıyı, giderek gazetenin durumunu konusrnak. açılan davalar karçısında tutumumuzun ne olaeağım saptamak için bizi davet etmişti. Prof. Dolunay, yıllardan beri gazetede ara ara makaleler yazardı. öte yandan gazetenin hukuk danışmanı durumundaydı. Hasan Bey, bir rastlantı olarak aramızdaydı: «Bu kışta kıyamette, hiç de lzmir'den kalkıp Istanbul'a gelesim yoktu. Ne var ki, oglum yakamı bırakmadı. tlle kalbimi okul arkadaşı bir doktora göstermek istedl. Bir hafta yattık lıastanelerde... Beni mi aldatıyorlar, oyalıyorlar bilemeyeceğim; sıkıntım, sinirden, öfkeden geliyormuş... Bir sürü yatıştırıcı, uyku verıcı ılâçlar.. Neredeyse ayakta uyutacaklar beni... Hani iyi de geldl bu uygulama; uyuyunca, iki yakamda olup bitenlerl duymuyor, görmüyor rahatlıyorum sözUm ona... Izmir'e dönmeden, sızlerl bir göreyim dedim geldim. İyi oldu. hepinizi birarada gördüm.... demişti. Hepimiz onu aramızda görmekten çok sevinmiştik. Kadir Bey, onu oturtacak yer bularnamıı, •Üstadım, sıkılmıyacak, üzülmeyeeeksiniz. bizi dinlemek zahmetine katlanm; bizi aydınlatırsınız...» karşılıfcını vermişti. Önce. gazetenin aleyhine açılan bütün davaları grizden geçırdik. Hani çantamdaki dosyaların ağırlıgmdan. gelirken omuzum ağrımıştı. Bir bir arkadaşlara davaların dıınımu hakkında bilgi verdim. Sıra en son kovuştıırmaya geldi: Selman'ın şu hükümetin manevi şahsiyetini tahkir davasına. Selman'ın kelepçelenme lşlemi btitün memlekette yankılar uyandirmış. iktidarcı gazeteler. oh olsun! derken, öteki gazeteler bizden yana çıkmışlardı. Savcı, ister istemez dava açmışti. Ren de ilk celsede, yazının bilirkişiye havalesini istemtştim. Mahkeme, bir dahaki celsede, bilirkisileri belli edecekti. Prof. Dolunay, sözün burasında, «tşte şimdi çuvalladın Ekrem Mutaf arkadaşım; mahkerne, gedikli, bilinen tutucu bilirkişi o Prof, f!) tayin ederse, blzim Selman, gitti gider iki yıldan az olmamak üzere ceıaevine ..» diye güldü. «Başkaca ne yapabllirdlm?» sorurna, «Başkaca çaren yoktu elbette... karşılığını verdi H«pirolz, dönmUş Selman'a bakmıştık. o, sovle bir elinl salladı: «Bana ne bakıyorsunuz? Acı rrti'lflTH Irıraftı tM M • i n < aöylendi. Yazı işlerinden sorumlu müdürumüz, susuyordu. Zatcn pek konuşan bir arkadaş değildir. Omuz silkti: «Ne yapalım, elden gelen düğün bayram..» diye söylendi. Memleket gün geçtikoe tair cadı kazanına döntiyordu. Pu karanlık günlerde gazetenin durumu, tutumu ne ola? diyerekten bir tartişma açıldı. Sade bizim gazete değil, bütün ilerici gazetelerin durumu köHiydü. Remzi Ünlü, • Gazetenin yolıı, yöntemine kanjacak dpjiliz ama ya Ekrern'in, ya da benim, her gün gelip Yazı Işleri Müdürümüzün yanına oturraamız gerekiyor; gazeteye girecek bütün yazıları ceza hukukıı aç.ısıncian incelemeliyiz. Ne ki bunun da bir yararı olmaz... Selman Beyin yazısı işi ortada...» dedi. Bu çok önemli sorunu bir türlü bir sonuca bağlayamadık. Baglayamayınca da Başyazar, zile bastı; hademeye, hepimize çay, kalıve getırme^inl buyurdu. Susmuş kalmıştık yine. Çaylar kahveler gelince, konuşmalar genel sorunlara, ülkenin içinde bulundugu duruma dökiildü. Yazar Hasnn Bey, konuşulanlara kulak veriyor, ama hep penceredsn dışanya bakıyor. yagmuru seyrediyordu. Istanbul'un üstüne kapkara bulutlar yökmüştü. Alacakaranlıklaki koca kent. suskundu, yüzyılları kucaklayan tarihsel kiçiligi, 8anki bir buzlu cam ardındaydı; bana, tarifsiz kederler içindeymiş gibi görünuyordu. Üzerine çöken sıkıntıyı, ne yagmur, n« de rüzgâr alıp götürebiliyordu. Hasan Beyin baktığı pencereden bakmca, Oalata Kulesine dek gttrUntü, karmakarı?ık binalarla alam alamdı. Neredeyse Tevfik Fikret'in SİS'irıi mırıldanmayabaşlayacaktnn ki, Yazar Hasan Bey, elindeki çay fincanını uzanıp yandaki masanm Ustüne koyarken konuşuverdi: «tyi güzel konuçuyoruz ama tçimizde hangimiz pollg?» Birden şaşaladık; sonra gülüşmeye başladık: «Aman Ustadım!» diye aöylenenler oldu. • Yok yok gülmeyin..» diye sözünü sürdürdil Yazar, cbenim kendime bile güvenim yok: Bir yerde bir söz etsem, iyi niyetle bile söz etsem, bu sözlerimi polisler, ajanlir allayıp pullayıp öyle bir bıçlme sokuyorlar ki, istemeden blrilerine kbtUltik yapmış ohıyorum. Üstelik ben de a.ian durumuna düîüyorum. Kimin polts, ajan olduğu şu sıra belli degil; devri sabık, hani Hamit'ln günlerl on misli hortladı.» «Haklısınız,» karşılığını verdim, «eski emektar kStibimi kandırdılar, belki de baskı yaptılar, adam polisin gözcüsü oldu yazıhanemde, yol vermek zorunda kaldım...» Prof. Dolunay, gülmeye başladı: «Efendim benim başıma başka ttlrlii hirini, meslekten polist mıısallat e.Hiler. Fakilltedeki odamın hademesini degiştirdi3er. Adam, golenimr, gidenime. öğrencilerime balta oldu. Ben de ne yapıyorum biliyor musunuz? Her sabah fakülteye tteldlgimde. adamı çHgırıyorum; ojtlum, git benim arabayı yıka! diyorum. Adam, delidivane oluyor; hocam. daha dün yıkadım... diye sızlanıyor. Ben de, bak oglum, diyorum; koskoca bir profesör, boyasız ayakkabı ile gener mi? gezmez. Arabası da ayakkabı gibidir; her gün temiz olaetk!» Hepimiz bu bulıısu befiendik. Bajyartr, ku$kulu ku$kulu iki yakasma bakmtrak konujtu: «Dostlarım, bizirn gazetede çahşanların sayısmı biliyor musurıuz? Ne yapacagız? hepsini araba yıkamaya göndersek, gazete çıkmaz!» GUHiştük. Hasan Bey, takıldı: «Bizim partinin karaya oturdugunu 12 ekim »«çımlerinden firıce, siüin gazetede okudum... Dojru da çıktı: On bes milletvekilinden Meclis'te iki milletvekili kaldı...» Kadir Bo.v, sıkıntılı sıkıntılı, «Bu suç da bizim mi?» diye sordu. Yazar Hasan Bey, şaka ed«r gibi parmagı iie Selman'ı gosterdi: (DEVAIVII VAR) TIRMANAN FAŞİZM VE GERÇEKLER P«zı ki»iler, yalnız son aylann ve yılların oluylanna bakarek, şiddet eylemlerinin ba$ sorumlu sunun TUrkes ve Pa/tisi olduğunu sanabilirler. Oysa Türkes'in örgütü, sadece vuran el durumundadır. unutulmamaaı gerekır kı, Türkeş'ın adâmlarının yıllardan beri «demokratik ve sosyal zihniyetli» kisilere karsı uygulnyageldifti şiddet eylemleri, ancak AP'nin içbirligi sayesinde sUrdürülebilmekte.. Bu nedenla asıl sorumlu, Demirel ve AP yöneticileridir. lTı.s.lSfifi giinü Akşam Gazetesinde yayınladıgımız Tedhiş Dev ri ve Sorumlulftrı» başlıklı maka lemizden birkaç cümleyi aynen nakletmek istiyoruz: «AP. bu hukuk dışı gidişi önce kaba kuvvete basvurmaksiHn yü rütmüstür. 1963'lerin »on ayından itibaren. her araca bas vurarak bir tedhii) (terör) devri yaratmayı tercih eitı (...) Şu ka dan muhakak kl, AP'nin açıkça tedhise başvurması. hem kendisini, hem demokrasimlz! ve hem de memleketi çok tehlikeli ufuklara dogru sürüklemektedir. Bu gidişle baş sorumluluk şüphesiz ki, zeka ile kurnazlığın aynı »eyler olriugunu sanan AP Ge nel Başkamna aittir. Her çevreye güzel sözler söyliyerek. çok çirkin planlar uygulanmasına gbz y\ıman Demirel, demokra»i s»hnemizde oynayan kot.it oyunıın ıstese de istemese de rejisorü, hattâ zaman zaman bas akto rü durumundadır.» AP'nin bzellikle lfl«B'den »onra, şiddet eylemlerinin gölgesine sıgınarflk sosyal Körüşlerin ve akımların olııı>uniunu engellemek hevesine kapılması, tam hir tırmunma bıçinıını alnııştır. Ken di adamlan (hatti bazı Millctve killeri) tarafından bile kışkırtılmıs kitlelcrin saldınları karşısm da AP yönetlmi, bunlara kanunla rı uygulUnıanuş (saldınları önlememiç, saldırganları yakalatnıa mış, saldırılanlan gerefti gibi korumamış) tır. Ru gerçeği göstoren kanıtları, bir makale serısıne sıJSdırabilmek olanaksız... • Devrimci Öğretmenin Kıyımı ve MücadelesU adlı kitabımızın • bğretmenlere ybnelen saldırı tertipleri karşısjnda, iktidar vfı ona bağlı görevlilerin genellikl» seyirci kalmaları, görevlerini yerine getirmemelerl» başlıklı (s. 661693^, «asıl suçlular (saf hallc kitlelerinı aldatıp kışkırtanlar) cezasız bırakılmakta» (s. 633710) başlıklı ve >AP dönemi sorumsuzlıık dönemldlr (tktidarm Kayseri'de hUkUm giyişi*» (s 710 7121 başlıklı bttlümlerini okuyan tarafsız ve sagduyu sahibi hnr kişi, AP'nin şiddet eylemleri kar şısında yıllar boyıı ne kadar hukuk dışı davrandığının kesin kanıtlarını bulacaklır. Bu tutum önce Konya olayında en açık biçimde ortaya çıkmış. Kayseri olayında ve Istanbul Kanlı Pazar olayında zirvesine ulaşmıştır. ». M leriyle bajbasa bırakması, htttl saidırılanları suçlu olarak ılan etrnesi,» ndunnadan asın solcu yumurtlayan bir kuluçka maklnesi»ne dönilşmüştür. Asırı sağcıiann azıncalıkları arttıftı. AP ybneticllerınin ve iktidann. Hukuku hiçe sayarak saldırganlan kayırması. kışkırtması ve d«steklemesi arttıkça. «ılımn <demokratik) soldaki onbinlerca idealist genç, demokrasiden umutlarını keserek,» asırı sol» kaymıstır. CUnkü ideallst VB acelecl delikanlı insan bu hultuk\ı çiftneyen, insanı çıldırtnn davranışlar karşısında «bu düzen içinde demokratik yoldan so»v*l güvenlik ve adaletln. hattâ «ad». ce liberaı görilşlerln bile zafere ulasmasına. egemen gUçler Ittlfakının izin, vermıyecefti anl«şılıyor, o halde zorla bu amacft ulaşmaktan başka çare kalmamıştır» yolundakl bir görüşü benim«emey«; ve bu görüşe. bütiln güçlerlyle sarılmaya ba»lıyor. Olayların elklsl c) Yukanda saydıftım» Wr kaç örnek dahi, 19691971 arasında lşlenen cinayetler içinde oldukça hafif olaylardır. Sol g»rüşlere sahip iki düzine öftrencl birçok kişinln, bazen tJÖrevlilerin gözD önündeöldürillmüş, fakat bıınlann failleri j»* kalanmamış adalete teslim edllmemiş, çok daha kötüsU. bu olaylar Iktidarca kınnnarak, R Ö revlilere açık ve kestn emirler verilmemiştir. Aksine hirçok Olayda «Oldürülentn Kinanmanı» anlamırjş. gş)e.n. deyfmlar Ifyllanılmısnr. îşte bu tutum,'•ralhıi sâiBıYİnlann saldırma şavkını artırtnakla kalmamış. aynl zamanda varattıjfı eilvensizlik havası sonucu «saldınlanlann kendllerinl korumak için sllfihlanma zonınluluguna inanmalarını» ve «btr Hlçüde de tnttkam alm» duygıılarını» kamçılamıştır Bır de biına «kışkırtıcı aianların heryerde. soldaki Bftrencilert suç tslemeve kıskırtınnlarını. ekler»«k, kl bu gerçek beigftierle Kanıtlanmıstır bunun nereve fttttlrecefttnl kestlr«'mpmek ıçln, gerl zektlı olmak gerekir. Sundl sndece tcnlın fırçaltrla deRindiftlmız su cercekl»r nrtad» Iken, btr Başbnksn televizyonun karşısında hdfiln hnsmeti ile »rzı endam pderek, ncıklı bir tonla «kafalarına öldtırmeyi ve «Imeyi koyrnus gençleri. btz »nleyemeyiz» derse. bu, halkl» dilpedtlr tlav etmektir Ve ona her vatandaşın verecegl yanıt, hiç dejîilse şu olur: .Başbsktnlık kolttıfıı babadan külma mal olmadıifın» sftm. oran bosaltmı* kl, Iktidann bir numsralı eör*vtntn üVnstnden 88İeb1lec«k btr ırerçek devlet «damı. bu Işl yapsın!». İniinü l»K9'da olayların sonımlusunun, güvenlik kuvvetlerini Uratsu kulUnraayan hiüriimet rc bashakruı oidufcunu löylemlsti.. , Türkeş'in orgutunun sadece "vuran el,, durumunda olduğu unutulmamalıdır «Milli güvenlige aykırılık» bahanesiyle önİPmişti. Hürriyet Gazetesi'nin birinci sayfasında yüzbinlerin gördüğü, elindeki bıçagı kurbanına saplayan kişi bile yakalânmamıştır. lanmaktadır. CBunltn gerekirse ayn bir inceleme konusu olarak yâyınlanz.) Bir Başbakan, televizyonun karşısında bütün haşmeti ile arzı endam ederek, acıklı bir tonla, «kafalarına öldürmeyi ve ölmeyi koymuş gençleri, biz önleyemeyiz» derse, bır halkla düpedüz alay etmektir Üç örnekle AP iktidarının kaba kuvvet uygulaınaları karşısında seylrci kalmasının 1966 1971 aranındaki yaygınlık derecesıni anlatmak için şahMinızla ilgili sadece üç örnek vermek isteriz: a) Krzurum'da petrollerınıizin millileştirilmesi doftrultusunda bi limsel bir konferans verdigimız zaman, bunun enRelİpnmesl ıçın ıDoçent Şaban Karataş'a ve ıktidnra yakm cigrencıler) heışeyi yapmışlaı. konferans salonund> bulunan Rörpvlilp.r ise, saldırgan lan yakalayacak yerde. bizim konuşmnktan vazgeçıncmizi istomişlerdır. Herşeyl Röze almamız sayesinde verilen konferansın sonunda, bizi dınlememiş fakat bina önünde biriktirilmiş bir Küruruırı ilzerimi/.e ayva büyüklügündeki taşlarla saldırması saglanmıstır. Cammızı ancak (Jeneral Ataklı'nın aldığı önlemler sayesinde, askerlerin ve ilerici öğrencilertn yardunı ile kurtarılabilmtşizdir. Olayı çazetRler yazdıgı halde, Kalrtırgar.lara karşı «adam oldür nıeye te^ebbüsten» ötiirü dâva açılınanıış. fakat bir süre sonnı Adalet Bakanı Hnsan Dinçer Savcının kararına ragmen v» zılı emirle bize karşı dâva açtırmıştır. Olayların sorumluları Yasalara saygıyı (meşrulııftu) hprşpym listünde tutmuş olan rahmetli InHnü, Meclis kUrsüsünde yuptıgı üç ayn konuşmada Knnva, Kayseri ve tstanbul Kanlı Pazar olaylarının sorumlusunun, Yıkmaya le^ebbüs zabıta güçlçrini tarafsı?; kullanAP tktidan, .150 bin öğretmemayan (saldırganları konıyan^ nin tfimsilrisi olan »00 ttftretme Hükümet ve ttzellikle Başhnknıı nin Kayseri'de diri diri yakılma(Dpmlrel) oldtıgunu belirtmişsına teçebbüs» gibi rarihto e?ine tl . az rastlanır bllyük bir cinayotin Dejferll Başyazar Nadir Nadi sorumlularını ortaya çıkaracak, rie, bu gcrçegi, çeşitli yazılarınonlarm cezalandınlmasını sagda en açık blçimde dile getirlayacak yerde, saldırınm hedefi mistir. AP iktidarı, önemli salolan kişileri mahkum etmiştir: dırı olaylarında tarafsız hareket Kayseri olayının soniijiturmasıyla ederek faillerin kim oldugunu gttrevl! Meclis Komisyonu AP1İ ortaya koyan bazı savcıları, ceçoğıınlugunıtn, saldınya uğrayan zalandırmaktan bile çekinmemiş öğretmenleri sııçlu çıkarabilmek tir. için, nasıl pervasızca hir takım hayal! olaylar icat ettiJSini ve bu Saldırganların brtylesine desvarsayımlara dayanarak gerçeği teklendigi. .«sldırının kurbanı nasıl tersine çevirdijSini, Maholan kiştlerin ise iktidardan ikin kemeden aldıfcımız tesbit kararıy cı bir yumruk yediği yerdft, şidla dabi kanıtladık. («Devrimci riet olaylarının çojalması ve müz Öjtretmenin Kıyımı» kitabımızın minle.şmesi doftaldır. 1970 1971' 828884 •iincü sayfalannda yer a lprde de, AP iktidarının, şiddet lan açıklamalarımıza baktnızi. olaylarında «yasaları eşit ve der hal uygulamnki'tan çok uzak oluİKtanbul'daki Kanlı Pazar olaşunıın ve daima «her ttir »ola yı fnillprinin ortaya çıkmaması karşı ıu«ıın sajtı silâh olarak kuliçin Demirel. olayın filminin tplanışumın birçok örnegine rastleviryonda gösterilmeslni dahi, hi AP iktidarmı çeşitli biçimlerde elestiren beş profesoritn (Erda) Inbnil, Faruk Erem, Mümtaz Soysal. Rauf Nasuhojflu v* Muammer Aksoy'un) evlerıne, 1970 sonlarında ve 1971 başlannda. Ankara'nın göbeginde bombalar atıldı ya da konuldu. Bun ların failleri bulunmadığı gibj, İktidar ve Ba.^ı. bu olayları en küçük ölçüde önemsemedi; kınamak söyle dursun üzüntü bile bildirmedi. c) 1975 Yılı Mayısının 13'ıınde, Demırel'e vaktiyle kendisiyle boy boy resimler çektirmlş bir Senç Başbakanlık binası için de yumruk atmca, Devlet Bakanı Seyfı Oztürk bunu fırsat bilıniş ve gerçeiclcrle hiçbır ilgisi bulunmayan bir yalana başvurarak saldırı konusunda ilk deıslerl Muanoıner Aksoy, Cgur Alacakaptan ve CHP Gençlik kol larının verdigini heyeçanla ve bağıra bagıra ılAn etme yoluna sapmıştır. öztürk. kalabalıgı «Kcevtt'e olüm, Aksoy'a ölüm ve Alacakaptan'a ö'.Urn!» diye bajırtacak kadar tahrik etmi$ti. O gpce Alacakaptan'ın evine bornba konmus, Aksoy'un evine bomba atılmıstır. , • CHP'nin. AİHcakaptan'ın ve Aksoy'un, olayla en küçük bir iljisi bulunmadığı Gtivenllk Mah kemesi kararıyla da kanıtlandıgı halde, Başbakan, kıtlelerı intıkama tahrik eden Bakanı aöre vinden u/aklaştıracak, hiç degil se saldınya ufrtyanlar» geçmiş olsun dıyecek yerde, yftbâncı dil bilmeyen Ûztürk'U, bir d« Dıştşlerı Bakanının vekllı olmrt r ı > rU kâfatı ile görevlendirmistir. (4) Iklldırın tıraf tututunun üç sonucu ai Saldınnın hedefi CHP'li ya da onun solıındakı klşiler ve örgütler olunca, AP'nin organlarının ve yöneticilerinm, «canlan cehenneme» diyerek, saldırılar karşısında ya sevird kalması, ya da bıınlan herhangı bir bi. çimde desteklemesl. «iderek şid det yanlllarının ve şiddet harokfitlerinin çoğalmasını (ve farklı siyasal gövüş sahibi kişi ve zUmrelerın birbirine katlanabilmelsri temeline dayanan) demokratik rejım bakımından, en tehlikeli durumun dojtma^ı sonucıınu ya. ratmıştır. Cünktl iktidann bu davranışı karşısında. aşırı sagdaki (faşist gorüse yatkın) ki$ıler, ya da teokratik bir Devlet düreninın zorla hortlatılmasından yaııa olanlar. korunacakları, hiç değilse kanunların kendlleri. ne karsı htrekete geçirilmiyecegi inancına ulastıklanndan. bıınların örgütlenm«sı genıçlemış, cüret ve saldırıları artmıştır. b) Bu t.uttımun ikincı sonucu da, «asırı solun yaygınlasması ve güçlenmesı», «demokratlk solun ise zayıflaması» oimuştur. «Aşırı sagcılann saldırılan va AP iktidarının onları kayırarak kurbanlarını kendi kader YARIN: FAJİZM tEHLlKEİIZMiJ KONGRE SINIRLI SORL1MLO YKNt Af\tAÇ lîjCl VAPI KOOPERATiFtNDEN BİI,DIR|I.MİŞTIR: Kooperatlfımizin 1B7S olagan Oenel Kurul toplantısı 16 Mayıs' tft saat 15'do Hayriye ftlccar Caddesl No. 2S. Yapı Han Kat 3' de aşagıdakt gilndem dahilinde ortaklarımızın toplantıda haar bulunmaları ilân olunur. GÜNDEM: 1 Kongrenln açılışı ve Baakanlık Dlvanı seçlmı. 2 Yön«tlm Kurulu. Denetim Kurulu ve bilânço raporlarının okunması ve İbrası. 3 Yenı Yrinetım Kunıluna 3 asll, 3 yedek. Denetim Kuruıuna 2 asll, '2 yftdek Uye seçllmesi 4 Kooperatifler Kanuntına göre yent Yftnetlm Kııruluna sarf ve haroama yetklsi verllmesl. S Tekllt ve dllekler. 6 Kongrenln kapanısı. Cumhuriyet: 3538 GARTH TiFFANY ILE B E N •UOA.OA CRerrjB'gKi eceniz •A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle