09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Türklş'in partilerüstü politikayı terketmesi gündemde ••SEÇiMLERDE KAYBETMEYEN TEK SIHIF, EGEMEN SINIFÎIR. (IABOUR MONÎLY, 1970 AĞUSTOS) 1966 yılımn maTt. ayuıda toplanan Türklş Genel Kurulu kendi «anayasası» olan ilkelerine önemli bir madde ekler Türkİş tüzüğUnün dördUncU maddesinde yer alan ilkelerin 18. sinde ay, nen şöyle denilmektodir: • «TUrkİş, siyasal partiler karşısında mutlak bağımsızlığını korur Sıyasi partilerle organik bağ kuramaz. Genel Kurul kararı olmadıkça herhangi bir siyasî partiyi destekleyemez» Amerikan sendikalizminde tekellerle varolan düzeni sürdürmektB önemli katkısı bulunan American Federation of Labor (Amerikan Iş Federasyonu) daha 1881 yıhnda, kurulduğu yıl içinde yapılan Genel Kurulunda şu ilkeyi benimsemekte ve bir bildiri ile durumu kamuoyuna yansıtmaktaydı: «örgüt kurulduktan sonra, bizim güoümüz yettiği müddetçe asla bir siyasal parti olmayacak veya bir siyasal partinin boyunduruğu altına gırmeyecek veya içi geçmiş politikacılara sığınak olmayacak, her eğilimiyle ve amacıyla salt, bir endiistriyel toplum olacaktır. Hiçbir üye herhangi bir partinin amaçlarının savunucusu olmayacaktır.» Doç. IŞIKLI: Türkîş gelmiş geçmiş iktidarlar boyunca gösterdiği uyumluiuğu Ecevıt iktidarında göstermedi,, n BAŞTÜRK: "Türkîş partilerüstü politaka yutturmacası zırhına bürünerek emeği sermayeye karşı korumak görevini dahi üstlenemedi,f TÜRK IŞ ve Partilerüstü Politika Talçın DOĞAN İBRAHÎMOĞLU: "Siyasi partilerle sendikalar arasındaki ilişki kısa vadeli yararlara dayanıyor,, Anti Sosyalizm AJ.L. (Arnerican Federatlon of Labor)'m kurulduğu tarihten itlbaren ölünceye değin kısa bir dönem hariç olmak uzere, başkanlığını Hollandalı bir Yahudi olan Samuel Gompers yapmıştır. Gompers 1924lerde öldüğünde geride bugüne ulaşan Amerikan sendıkalızmınln tohumlarını atmış ve sendikaların temel amaçları ıla varolan siyasal partiler arasmda tam bir ahenk sağlanrnasına çalışmıştır. Bu ahenkte saglam bir birlik söz konusudur. O bırlik, antisosyalianden geçmektedir. Siyasal partiler karşı»ında «tarafsız» olmaktan geçmektedir. Devletin ekonomiye m«« dahalesıne karşı çıkmaktan geçmektedir. Hatta sosyal guveıılik kurumlarına tepki duymaktan geçnıektedir. Gerçekte Gompers içın tek bir düşünce vardır. Yaşadığı sürece A.F.L.'nin Başkanı olmak vo sendikasım siyasal partiler karşısmda «tarafsız» kılmak. Çünkü, bir parti desteklenirse, Gompers başkanlığını sürdürmeyebilir. Denetimi altına aldığı işçi sınıfı, iktidardan hiçbir aaman inmeyen tekellere karşı belki de bir savaşım açabilır. Işte, tabanı oluşturan işçi kitlesi, içinde yaşadığı ekonomik ve sosyal kosullar dolayısıyla siyasal alanda bağımsız eylemde bulunmak gereği duymasma yol açacak sınıf bilincine ulaşamadı. Liderler de kitleye bilinç verme yönündeki çabalara hep karşı çıktılar ve siyasal partilerle ilişki kurulmasını sürekli «tehlike» olarak gördUler. Buna rağmen, Amerikan hükümetlerinin uyguladığı politikalann işçi sınıfına. işçi sınıımm çıkarlarına ters düşmesi belirginleştijrt ölçüde ve özellikle hükümetlerin işçi sınıfı çıkarlarına ters kararlar aldıklan dönemlerde, işçi smıfının tepkisini Rizlemek mUmkün olmamıştır. lktidarlarla işçi sınıfı çıkarları öyle çelişmeye başlamıştır ki, tepki neredeyse siyasal bir harekete dönüşeeektir. Siyasal bir partiye ağırlık verilecektir ve o parti desteklenecektir. Işte, tam o sırada «partilerUstu» politikamn benimsenmesi çalışmaları yürütülmüş ve bu bildiriyle açıklanmıştır. Amerikan sendikalizmi bu tür bir politikanın örnekleriyle doludur. Genei Başkanı BUlent Kcevlt, «Türkiye'de yanalar, ««•ndlkaların bir Kİyasal parti vl desteklemelrrine, lıele Rİyasetle yakından İİKİlenmelerine drğildir.» mıştır. Oysa, sonuç olarak ve öz olarak her iki hareket de sıyasal bir nitelik taşımaktadır. ' 19501960 döneminln Türk Sendikalizmlnde önemH bir yeri vardır. Bu dönemde ortaya çıkmışür. Amerikan sendikacılığının etkisi. Truman Doktrini ve Marshall Plânı uygulamalarının bir parçası olarak Amerika çeşitli Ulkelerde sendikacılık hareketini kendi çıkarlanyla ters düşmeyecek biçimde düzenlemekte ve çaba gös termektedir. Türkiye'de ABD Elçiligi, çeşitli uluslararası ekonomik kuruluşlar (örnegin A.t.D., Uluslararası Gelişme örgütü), çeşitli sendikal kuruluşlar (örneğin A.F.L.) bu dönemde temsilcilik açmışlardır. Bunların arkasından da Türkİş kıırulmuştur. Çeşitli malî yardımlar ve «eğitilmek» üzere Amerika'ya sendikacı gönderilmesine ilişkin programlar bu dönemin belirgin olgularıdır. 19601970 arasmda Türkİş kongrelerine sunulan hesap raporlarının incelenmesl, bu dönemde Amerika'mn TUrk tş'e sağladıgı yardımm 13.5 milyon liraya ulaştıgını ortaya koymaktadır. Gerçekte, önemli olan bu yardımlar değil, bu yardımlara bağlı olarak gelen belli doktrinİer, belli dünya görüşü ve sendikal eylem tUrüdür. Amerika'mn Türkiye'de çalışma Ataşesi olarak gö rev yapmış Bruce H. Millen 19H9 yılında Monthly Labor Review' in Haziran sayısında aynen şöyle yazmaktadır: «Amerika Birleşik Devletleri'nin taktik, teknik ve hatta felsefe olarak sagladığı unsurlardan pek çogunun. yalnızca TUrktş'in değil, fakat aynı zan^anda ilk sendikacılık deneylerini ucret bilinClne dayall senOlkacilık lçindtı Koçirmii «lnn Uyalarin oluşturdufeu DtSK'in politikasmı muhtemelen etkllemekte devam edeceİSini ummaktayım. Şüphesiz diğer gelişmekte olan Ulkelere göre TUrkiye'de Amerikan sendikacılık modeline daha yakın bir benzerlik görmekteyim. Bu benzerlik belirli bazı tarihi faktörlerden'ileri gelmektedir». , CHP Ecevit: "işçi hareketiyle bütünleşmeyen bir iktidar ister istemez iaşizme sürüklenir,, Genell» Genel Başkanı Abdııllah Baştürk ilgiıendirecek her konu hakkında inceleme ve araştırmalar yapmak gaye ve fikirlerinin gerçekleştirilmesi için her türlü kanuni yollardan faaliyet sarfetmek» yetklsi verilmiştir. Dolayısiyle. sendikalara siyasal partilerle işbirligi yapmak yönünda yasal olanaklar tanınmış bulunmaktadır. Türklş bu yasalardan istediği zaman rahatlıkla yararlanmasını bilnıiş. gariptir ki, Türkiye'nin belirli dönemeçlerinde, örnegin 27 Mayıs'ta, örneğin 12 Mart'ta olayları olumlu karşıladığını açıklamıştır. Daha sonra bunlara karşı çıktıgı noktalar olmuşsa da, siyasal iktidarlarla bütünleşmiştir açıkça. Hem da laşist iktidarlarla bile. Siyasal Bllgller I'akiiltesi Doçcnti Alparslan Isıklı Tdeoloji ayrımında zorunluk Oysa, emekti sınıfın, işçi sımlının çıkarlanyla sermayfi arasmda hiçbir zaman bir uyum söz konusu değildir. Tarih bu ıki sınıf arasmdaki savaşımlarm bir UrünüdUr. Üretim ilişkileri yüzyıllar boyunca ortaya iki ideoloji koynıuştur: Burjuva ideolrtjisi ve sosyalist ideoloji. Bir liçüncü idooloji yoktur. Ya da iklsinin ortası yoktur. İşçi sınıfı bu ikisi arasmda bir seçim yapmak 7.0rundadır. Emekle sermayenin karşı karşıya geldiği toplumda, bunun dışında yâ da üstünde olmak üzere söz konusu değildir. Ancak, herhangi bir ideolo.Hyi seçmek, o ypnde siyasal ağırlığı koymakla mtimkUndUr. Siyasal yönii bulunmayan bir hareketin, bir seçimin pratikte hiçbir sonucu yoktur. Eğer bir savaşım verilecekse, bunun yolu politikadan, kısacası bir partiden geçer. Partileri birblrinden ayıran ana öge hangi sınıfın sözcüsü olduklandır. Hangi sınıfın çikarlarını savunmakta olduklarıdır. Eğer bir ülkede işçi sayısı iki milyonu bulmakta ise ve sendikalı işçiler tüm çalışanların önemli bir bölümünü oluşturdukları halde, o ülkede hala sermayeden yana, uluslararası tekellerle işbirliğınden yana bir hükümet iktidarda ise ve Ulkenin en büyük Sendikalar Birligi «partilerüstü» bir politika Rüdüyorsa, bunda bir «iş» var demektlr. Çünkii tarafsızlık, savaşımı engelleyen bir nıteliktir. TaratsiE kalınınca, klme.karşı, nerede savaşım verileoeji biiinmemekte, fcafaiar kanşmakta ve mevcut iktidarla bir özdeşleşme doğmaktadır. Ayrıca, mevcut siyasal partiler karşısındakl çekimserlik, bu partiler arasındaki ve dolayısıyla bunların dayandıkları güçler arasındaki dengeye ya da dengeslzliğe taraftar olmak, siyasal açıdan mevcut düzenin sürdürülmesine taraftar olmak demektir. îşçileri temsil eden bir örgütün siyasal partiler karşısında çekimser kalması, bu partileri hep aynı gözle görerek, onlnrı işçilerin desteğinden ya da muhalefetinden uzak tutmaktır. Bu da sermayeden yana politika izleyen partilerin işini kolaylastırmaktadır. Günümüzde durum İşte, .partilerüstü. politika zamanla devekuşuna dönmüştür. Bazen deve, bazen kuşlaşmıştır Türklş'in politikası. 1966 yılında hiçbir partiyi desteklememek kararı önümüzdeki pazartesi günü yeniden gözden geçirilecek ve bir parti yönünde agırlık verilmesi tartışılacaktır. Bu tartışmaya degişik açılardan boyut getlrmek için. biz de koııuyla ılgili kişilerle görüştük. Türkiye'nin bugün iki büyük siyasal partileri CHP ve AP'ye. Türklş genel başkanına, işverenlere, TUrklş'den son olarak ayrılan bir sendika olarak Genellş'e ve bir bilim adamına degişik sorular yönelterek, sorunu tartışmak istedik. Ne var ki, burada da ilginç bir rastlantı, sorula'rimıza İki yeröen cevnp gelmem. Covap vermey«mtoııd«\ biri Türkİş Genel Başkanı Halil Tunç oldu. Digeri sermayenin partisi Adalet Partisi. Böyle önemli bir karar arefesinde Tunç ve AP'den cevap gelnıemesi herhalde basit bir rastlantı değildir. Konu önce günümUz Türkiye'sindc siyasal partilerle sendikalar arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesinden geçmektedir. Bu iliskilerin «nasıl değerlendirildiği sorusuna Türkiye Işveren Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri Rafet lbrahimoglu şu ceva bı vermiştir: .Bugün TUrkiye'de sendikalarla siyasal partiler arasındakl İlişki uzun vadeli olmaktan çok, kısa vadeli görülmektedir. Sorun siyasi partüer açısından önemli oy potansiyeli bulunan işçilerin Tipik örnekler Türkiye'de sendikacılık tarihinde birbiriyie çelişen bir partiyi destekleme ya da karşı çıkma yönünde tipik örnekler vardır. Ornegin 1965 seçimlerinde TUrktş dokuz ınilletvekılini seçtırmeme» kampanyası açmıştır. Dokuz milletvekili, aday mlllctvekılleri ara Geriye bir bakış Neden sendikalardan ve part 1lerden söz edilmektedir?.. önUmüzdeki pazartesi yani 12 nisan 1978 tarihi belkı de, Türk siyasal yaçamıyla birlikte, Türfc sendikalizm tarihine de geçecek bir RÜII olacaktır. TürkIş'in «Partilerüstü» politikayı benimsediği 1960 yılından tam sekiz yıl sonra, Onuncu Genel Kurulıı önemli bir görevle karşı karşıyadjr. Toplanacak olan Genel Kurul belki de bir siyasal partiyi desteklemek yönünde karar verecektir. Kendi çıkarları doğrultusunda program yapmış bir partiyi desteklemektir söz konusu olan. Sekiz yü içinde ekonomik: baskı giderek artmış, buna siyasal baskı eklenmiş ve Türkiye 12 Mart laşizminden geçmiştir. Olağan demokratik düzene geçileceği bir dönemde iktidara yeniden ısermayeden yana olan partilerin oluşturduğu bir hükümet gelniiştir. Yeniden faşist özlemler artmı$, faşist uygulamalar olağanlaşmış, sermayenin aldığı pay akıl almaz bir biçimde artmıştır. Pastanın bölUşümündeki adaletstaliğe tepkiler arttıkça, bunun bastınlması için faşizme hem «Parlamento yoluyla» hem de kuru sıkı tehditlerle sıkıyönetim aldatmacalarıyla boy Kösterıneyc başlamıştır. Bundan dolayıdır ki, sekiz yıl sonra bir sendikal bîrliğin «partilerUstu» politikasmı terketme eğilimi baslt bir rastlantı değildir. Ancak, bugünkü duruma naaıl gelindiğinin bir özetini yapmakta da yarar vardır. TUrkiye'de sendikacılık özetlenirken, sendikasiyasal parti ilişkileri gözönünde tutulacak ve özet bu açıdan verilmeye çalışılacaktır. 1871 yılında Istanbul'da Ameleperver Cemtyeti'nin kurulması ve bundan bir yıl sonra da tersane işçileri grevinin putlak vermesi Türkiye'de sendikacılık hareketinin doğuş dönemi olarak kabul edilmektedir. tşçi sınıfmdan 1lk milletvekili seçtirme yolundaki çabalar ise, 1919 yılına rastlar. O tarihte Osmanlı Mesai Partisi tarafından aday gösterilen Zeytinburnu Fabrikasından Numan Usta. İstanbul Milletvekili olmuştur. HaülTunç 1971'de TürkIş'in Genel Sekreteri olarak verdiği demeçte, «Sendikacılığın felsefesin de sosyalizm vardır» demişti. 1966 yılmdan sonra Türk îş'in yönetici kadrolarma sağ eğilimli sendikacılar doldurdu. Ancak Türk işçileri, Türk îş'e rağmen son seçimlerde tercihlerini solda bir yerde topladılar. TürHye İSveren Sendikalan Konfederasyonu Genel Sekreteri Rafet lbrahimoglu Kurtuluş Savaşında işçiler Türk sendikalizminin ilk ulusal deneyl Kurtuluş Savaşında verdiği savaşımdır. Kurtuluş Savaşınm başlatılmasında sendikacılık önemli ölçüde destek olmuş ve milletvekili seçtirmenin ötesinde politik bir güç olarak belirmi.ştir. Bu dönemde İstanoul Tramvay işçilerinin başlattığı grev ve gösteriler Anadolu'da başlayan savaşm siyasal uzantılarıdır. Tramvny işçilerinin grevinden baska, Şirketi Hayriye, Hallç. Seyri Sefain, Şimendifer, Havagazı işçileri sürekli olarak greve gitmr\er ve yabancı işgalindeki lstanbul'da işçi bilinni yaratmanın ötesinde «kurtuluş bilincini» ya ratmakta Örnek vannişlerdir. Kurtuluş Savaşından sonra, işçi hareketi «kanalize» olmuş ve halâ tartışılan bürokratik devletçilik işçi sınıfını kendine rakip olarak görmüştür. İşçi sınıfı ile devletçilik arasındaki ilk siyasal kav ga Terakki Perver Cumhuriyet FırkBsı'nı dogururken, 1925 yılında bu kavga burjuvazinin zaferiyle sona ermiştir. O tarihte nel.irilen Takriri Sükun Kanunu ile Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatılmış, sendikacıhk da fiilen yasaklanmıştır. Bundan yarım yüzyıl önce getirilen Takrirı Sükun ile bugün getirilmek istenen sıkıyönetlm arasında hiçbir fark yoktur. I Ki yılmMf da benimsenen «partilerüstü» politika ile. bundan yarım yüz yıl önce son verilen sendikal hareket arasında hiçbir nitolik iar kı da yoktur. «Partilerüstü» politika benimsenmesi, sendikal ha rekete son vermekle eş anlamdadır. sından işçtlere ters davranış ve konuşmalarda bulunmuşlar, Türkîş de bunları seçtirmeme kampanyası açmıştır. Kampanya TürkIş'le iktidar partisinin arasını açmıştır. Yine aynı seçimlerde ansr/.ın siyasal partilerin sendikacı adayları Millet Meclisine getirmek için çaba gösterdikleri gorülmüştür. 1965 yılında Adalet Partisinden seçilen sendikacılarm hepsi merkez kontenjandan aday Kösterilmişlerdir. Dolayısıyle bu milletvekilleri belirli bir kitle tabanını temsil etmediklerinden, partinin merkez yönetimine güçlü bir durumda bulunnıuyoıiardı. Sendikadan geldikleri halde, işçiler adma bir çıkar saglamak yonünde çok zayıf kalmışlardır. Buna karşılık, AP yönetimtnın bu sendikacıları partinin «enrl çiz gisi doğrultusunda kullanması RÜÇ olmamıştır. AP'li sendikacı milletvfikilleri bağlı bulunduklan partiye, özellikle TtP'li sendikacı millctvekilleri karşısında denge saglamak ve AP'nin •emekle bağlantılı bir parti» görünümü Köstermesi açısından yararlı olmuşlardır. Ne var ki, AP'nin ne kadar omeklen yana bir parti olduğu 1973 seçimlorinde ortaya çıknıış, TİP ve buna bağlı sendikacı adayların bulunmadıgı bu seçimlerde, AP merkez kontenjanından tek bir sendikacı dahi aday güsterilmemiştir. Dolayısıyla sendikaların siyasal huyain aktif girmelerı sürekli olarnk içinde bulunulan dönemlpre göre degişmış, «ıriBk örgütlenip asırlığını duyıırunca, sermaye partileri merkez kontenjanlaıia sahneye çıkmışlardır. Anayasada durum Sendikal haklar. tüm dünyada olduştıı Ribi Türkiye'de de savaşarnk elde edilnıiştir. Sendika kurma ıznmden prev hııkkıım, Hsgarl ücretten siyasal partilerle ilişkilere degin sürekli bir savKşımı verilmiştir işçi lıaklarının. Bu da o'agandır. Anayasa'daki durum sendikaların siyasal partilerle ılışkl kurmaları yönünde hiçbir ensel getirmemektedir. Kuruc.u Meclis'in 4b. lnrleşimınde 1961 yılında bu konu Anayasa Komisyonu sözcüsü tarafından söyle dile getirilmektedir : «...Nihayet sendikaların politik bazı faaliyetlerde bulunmalarına manı olmak için maksatlannın muhakkak surette lesbit edılmesi ve bu hususun Anayasa'da yer alması teklifinı de uygun taulmuyoruz. Hıç şüphe yoktur ki. sendikalar esas itibanyle kendi nıeslek erbabının iktisadl ve sosyal menfaatleri ıçın mücadele edeceklerdir. Ancak. tahdit mahiyette konacak bir takım lıükümlnr ilerde sendiUa hürriyetinırı tahribine yol açabilir Mesele bir sendikanın icabında seçim zamanında hangi partiye temayül gösterdiğini ifade etmesl sendikanın cezalandırılnıasına sebep olamaz. Bu sebeple yonl gelişecek bir hürriyetın Anayasa ile tahdide tabi tutulması doğru değildir...» Bunun dışında, Sendikalar Yasası'nın 14/11 (ıkrası ile sendikalara «üvelerinin refah ve meslekl menlaatlerlni herhangi bir şekilde Çok partili dönemde 1947 yılında yürürlüğe giren Sendikalar Yasası greT ve toplu sözleşmeden söz etmemekte ve sendikaların siyasetle llgilenmelerini yasaklamaktaydı. Ancak, bu yasağa rağmen, büvük toprak sahiplerinin partisi olarak dogan ve gelişen Demokrat Parti «işçilerin mutlulugunun ancak sendikalar yoluyla sağlanabıleceğini» belirtmekte ve grev hakkını savunmaktaydı. Aynı Demokrat Par ti'nin iktidarında İse, muhalefelte savundugu düşüncelerden dolayı kendisine sempatl gösteren ve destekleyen sendikalar, bu kez karşı çıkınca ve «işçiden yana ve işçi dostu» milletvekili adaylarım 1954 seçimlorinde destekleme kararı alınca, bu sendika liderleri hakkında kovuçturma açılmıştır. Sendikaların «siyasetle uğraşmasının» yasak oldugu, milletvekili destekleme kampanyasmda kendilerine hattrlatılmış, buna karşılık 19S01954 arasında d'«jenlenen «komünizmi r«l'in> mitinBİerine kimse ses cıkarma sempatisini toplamak ve onların oyunu almaktan ibaret değildir. Bunun yanında diger alanlarda da sendikaların desteğinden yararlanma amacınm mevcut olduğu hissedilmektedir. Iîemen belirtmek isterim ki TUrkiye'de sendika siyasi parti Uişkist yerine siyasi parti sendika ilişkisi mevcuttur. Diğer bir deyişle ülkemızde sendikaların bütün Uyeleri ile bir siyasi partiyi bemiTi.sedikleri söylenemez. Görtintü sendikaların siyaset yapmalarınrian daha çok, siyasilerin sendikalar ile ilgilenmelerl şekliıırledir. Bu durum ise siyasi partilerin siyasi emelleri yöntinde ba/.ı sendika liderleri ile yardımlaşma içinde olduklarının işareti olarak gösterilebilir. KUçük bir örnek vermem gerekirse, 197S Senato seçimleri öncesi bazı sendikaların yoğun biçimde greve gilmelerı ekonomik nedenlerden çok siyasi bir yardım amacından doğmuştur. Öte yandan pekçok Ülkede de görUldüğü gibi sendikaların bir siyasi parlıyi destekleme kararı genellikle üyeleri tarafından uygulanmamaktadır. Ülkemızde de aynı durumun var olduğu söylenebilir. Bu nedenle şu andaki siyasi partilerle sendikalar arasındaki iliskiyı bilımsel olmaktan çok, kısa vadeli ve siyasal yararlara dayalı buldugumu belirtmek isterim.» Aynı soruyu SBF'den Doç. Dr. Alpaslan I.şıklı şöyle cevaplamıştır: «Tıirktş ile siyasal partilerin ilişkileri söz konus.ii olduğunda, bu konuda mevcut durumu eleştirenlerin bile genellikle Türktş'in siyaset dışında kaldıgı yiinündeki bir yanlış izlenimden hareket ıttiklerı görülür. Oysa TürkIş hiçbir zaman siyaset dtşı kfllmamıştır. Türk Îş'in başlanğıçından bugüne kadar öneniü bir siyasal unsur oldıı^una işaret etnıek belki ilk bakıçta çaşırtıcı olabilir ama alısılıruş kalıpUr dışında düşünülünce yanlış olmadığı görillür. Butün sendikal örgüllcr pibi TUrktş de siyasetin içindedir. Hiçbir sendikal örgütün siyaset dısında oldugu ilnri Bürül'smez. Ancak yaptıkları siyasetin yönü. amacı, türü degişik olabilir ve Türklş bakımından da tartışılması gereken budur. Yani, siyaset yapıp yapmadıftı değil, yaptığı siyasetin yönü, amacı, türüdür. Kuruluşundan bu yana Türkiş'in izlediği siyasal çi7ğinin. genellik1«, çeşitli dönemlerde Ulkemizde egenıen olan siyasal çızgi ile, bu siyasal çizgiyi oluşturan çıkarlarla ve bu çizginin yansıdıgı 8iyasal iktidarı oluşturan partinin veya partilerin genel dogrultusuyla paralel olduğu görülür. Türk İş 1952'de kurulmuştur. O dönemin siyasal İktidarı, bir sür» TUrk Iş'i kendi dogrultusuna çekmekte zaman zaman başansızlığa ugramıştır ama 1980'lara gelindtğinde tüm sendika şubelpri Vatan Cephesi ocaklan dunımuna düşmUş veya tamanıen sindirilmış durumda bulunuvordu. O kodar kl, Türkîş'in o zamanki Genel Başkanı siyasal iktidarla İşçiler aleyhvne llişkiler kurdugu gerekçesiyle 27 Mayısın hemen ertesind» örgütten ihraç edilmiştir. 27 Mayıs'tan sonrakl sola açık iktidarlar dönemlnde TUrleîş'de bir sola açüış görülmüştür. Oğrencı örgütleriyle birlikte ernperyalist sömürüye karşı protestolar düzenlenmefi, bir takım sol ekonomik sosyal hedeflerin benimsenmesi bu döneme rastlar. O zaman DİSK'İ oluşturan unsurlar TUrklş'den henüz kopmamıştır. TUrklş'ln sola açıhşı 1965 seçimleriyle AP'nin tek ba.şına iktidar olmasıyla son bulmuştur. TUrk îş'in 1966 tarihll genel kurulunda yapılan değisikliklerle yönetici kadrolnr sağ eğilimli, hatta bır kısmı aynı zamanda sağ partiler bünyesinde millelvekilı olmus sendikacılar tarafından doldurulmuştur. Bunun ardından DtSK kurulmuştur. 12 Mart rejimine TUrktş'in uyumıı ve katkısı, DtSK'i kapatmaya yönelik olduğu yetkililerce açıklanmış bulunan ve aslında Türktş dahil tüm sendikaların varlığına ciddi bir tchdit. leşkil eden 1317 sayılı yasayı savunmasında ve desteklemesınde açıkça görülür. TUrktş bu desteğini Anayasa Mahkemesi nezdinde de göstermiştir ama yasanın ıptalini önleyememiştlr. TUrklş gelmiş geçmiş bütün iktidarlar bovunca gösterdiği ölçüde uyumluiuğu Ecevit İktidarı döneminde göstermlş sayılamaz. Tam aksine bir takım «genel grev» tehditlerinın Türkiş yönettcileri taralmdan sık sık ilerl sUrülnıesl bu dönemde başlamısur Türk lş"n benimseülği ((partilerüstü politika» son on yılda ı^lcdigl sola karşı politikanın temel unsurunu te.şkil eder Partilerüstü politika mevcut partiler karşısında tam bır taratsızlık unlııııuna gelse bile gene de sola karşı sayılması kaçınılmazdır. Zıra, tarafsızlığın anlamı bu durumda toplumda sağ partiler lelııne mevcut güç dengesine razı olmaktır. «Testiyl kıranında suyu getirenın da aynı gözle görulmesı» elbette ki tustiyi kırnnın Uluna suyu getirenin aleyhinedir. Kaldı ki uygulamada orlayu çıktıiı kanıtlar, partilerüstü politika görüntüsü arkasında izlenon vdun tarafsızlık değil, sol partilere karşı bir politika oldıtğunu uriaya koynıuştur. Herhalde Türklş'in partilerUstu politikadan daha sağda bir politiHerhalde Türk Îş'in partilerüstü politikadan daha sağda bır politika izlemesi beklenemezdi. Bütün dünyada sendikalar şu veya bu ölçüde solda, yani emektcn yana degişiklikler gelişmelrr doğrultusunda bir politika izlerken bizde TUrk Is'in iç ve dıs sermayenin sözcüsu partilerle »çık bir dayanışma ve buğlılık içine girmesi zaten partilerüstü politikadan daha başarılı olmazdı.. Türkiş'in 12 nisanda toplanacak Genel Kuruluna sunulacak kaiıarık faaliyet raporunda pek çok yerde bulunabilecek pek çok bilgi toplanmış sma politikasuıda bir deftişiklik anlamına gelcrek ısaretler yok. Sınava iyi hazırlanmamış bir «Jğrencıye soru sorulunca bazen uzun uzun konuşur ama konuştukları sorumın cevabı değildir. Buna benziyor.» Siyasal partilerle sendikaların ilişkilerini degerlendirirken, aym değerlendirmenin siyasal partilerce nasıl yapıldıgının bilinmesinde yarar vardır. Ancak, daha önce belirtildiği Ribı AP bu soruya karşılık vermekten kaçınmıştır. Bu kaçış kimblir hangı oyuııİarın ürünüdür. AP gibi CHP'ye de şu soru sorulmustur: «Amaçladığınız siyasal hedeîin gerçekleşmesi bakımından Türklş'ten ne gibi destek ve katkı bekllyorsunuz? Bu desteğı saglamak. açısından bugüne kadar neler yaptınız, önümüzdeki kongrede neler yapmayı düşünüyorsunuz?» CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit bu sorumuza aynen şu karşılığı vermiştir: «Demokratik işçi hareketiyle bütünleşmemiş blr demokratik sol hareket olamaz. Olsa bile, blr ölçunün ötesinde etkin ve başarılı olamaz. Öte yandan, sanayileşme süreclne giren blr Ülkede, siyasal iktidar, ışçl hareketiyle bütünleşmeden veya hlç değllse dayanışma içme girmeden, sosyal ve ekonomik sorunların Ustesinden gelemez. İşçi hareketiyle bütünleşmeden sosyal ve ekonomik sorunlarla başa çıkmağa kalkışan bir iktidar. ister istemez, faşizma sürüklenir. Bunlara inandığım lçtn, demokratik solda kesin yerlnl alan ve yakın gelecekte iktidar adayı olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin, demokratik İşçi hareketiyle daha sıkı bır ilişki ve dayanışma içine gırmesinı, bUtünleşme yolları aramasını gerekll görüyorum. Bu bütünleşme işçilerle parti arasında büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Ama işçi sendikalarıyla ve üst kuruluşlarıyla parti arasındaki ılışkiler bence henüz yeterlı düzeye ulaşmış değildir. Biı an önce ulaşması zorunludur. Yoksa, bunun eksikliğinl, en aı Cumhuriyet Kalk Partisi kadar, sendikalar ve Ust kuruluşlan ds duyacaklardır, bUtün toplum duyacaktır. 1963'te Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda bulunduğu sırada sağlanan demokratik İşçi hakları, dünya ölçüleriyle çok ileridir Fakat ekonomik ve sosyal düzen lümüyle çalışanlar yararms değişmedikçe, bu haklar. ancak, dalgalı bir açık denizde biı oankurtaran simidi yerine geçer. İşçilerin örgütlenmış işçilerin başlarını su üstünde tutabünıelerini saglar, amıı esenlik, kıyısına ulaşmalarına. yönetime ağırlıklannı koymalanna yetmez. Çalışan halk topluluklannın işçiler dışında kalan kesimlerini kurtarmağa ise hiç yetmez. PartilerUstu sendikacılık, örgütlenmiş işçinin, siyasete ve yönetlme ağırlığını koyrnasını ve başka halk kesimlerınin kurtuluşuns öncülük etmesinı engeller. BUyük çıkar çevrelerinın egemenliğin; sürdürmeğe yarar. Daha da kötUsü. yukarıda belirttiğim gibi faşizme yol açar. Bu konudaki düşüncelerimi, 9 ocak 1976 günü Ankara'da Cumhuriyet Halk Partisi Gençllk Kollarııun düzenlediği Demokratih Sol DUşünce Forumunda ayrıntılarıyla açıkladım ve 'Demokratik Solda işçi . Köylü» bcşlıklı bir broşürle de yayınlndım. O konuşmamdan sonra, Türklş Genel Haşkanıyla ve DtSK Gene: Başkanı ve yönetıcilerıyle görüşerek, dUşüncelerlml ayrıca ken1 dilerine de sundum. O arada, işçilerin siyasete geregince agırlıklarını koyabılmelerl İçin, ıkı konfederasyonıın. hlç değilse şimdilik rejim konusunda. zamanla da daha İlerl ölçüde, lşbirllğt yapmalannın zorunlu oldıiRunu bellrtttm. Türktş'in bu konudaki kesın durumunun ancak bu ay yapılacak genel kurul toplantısından sonra belli olabüecegini sanıyorıım Türklş Genel Kurulunda konuşma olanaSı bulursam. bu yöndek: düşüncelerimi açık olarak ortaya koymaktan mutluluk duyacafeım.. TUrk Iş'den ayrılan en son sendika olarak Genelİş Sendlknsı iln de görüşme yapılmıştır. Genelîş Uenel Başkanı Abdullah Baştürk'e şu soru sorulmustur: «Türk lşçisinin tutarlı hlr biçimde siyasal temsilinl sağlamakta Türklş'den neler beklenebillrv» Abdullah Baştürk: «TUrkÎş'in işçi sınıfının siyasal temsllini sağlamak amacı bulunmadığı açıktır. Türkİş yönetimı ınmamen Amerikan serıdikacılık modeline ve bu sendikacılık modellnin eğitlm sistemıno adapte olmuş durumdadır. Bu nitellgi itibarlyle «partilerUstu politika» yutturmacası zırhına bürünerek, her siyasal iktidar ile ittifaklar kurarak ve onlann dümen suyuna girerek, emepı sermayeye karşı korumak görevin) dahi (istlenmemektedlr. Enıek sermaye dojal ve uzlaşmaa çellşkisi karşısında. ana tüzüfîündekl (Uevamı 7 ncl Sayfada)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle