17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURITH 9 Mârt 197* «Senin için ey Demokrasi ...Sana yâr olmak için kadınım!» Walt VVhitman enin için ey Demokrasi, dün bir genç daha oldu. Senin düşmanların kentin ortasında genç bir cana daha kıydılar. Senı egemen kılmak, yaşatmak, güçlendirmek için, dünyamn dört bir yanında, süngülere, panzerlere, coplara, göz yaşartıcı bombalara karşı, senden yana olanlar, göğüs bağır açık, ellerinde pankartlaria yürütüyorlar bu savaşı. Dünyamn hemen her yerinde her gün acılı bir ana, kurşunlanan oğlunun ya da kızırun ölüsü üstüne kapanıyor gözyaşlanyia. Gençler omuzlan üstünde topragma uğurluyorlar ölen arkadaşlannı. Dünyamn her yerinde cezaevleri, tutuklanan hüküm giyen siyasal tutukluiarla dolup taşıyor. Tarihler yazsııi ya da yazmasın, insanın onuruna sahip çıktığı günden bugüne. kavimler arasmda, büyük küçük devletler erasında, smıflar arasmda, babalar oğullar kardeşler arasında, siiâhlı ya da silâhsız sürüp gidiyor bu savaş. Tek kurşun atılmayan, kimsenin kımseye fiske ile bile dokunmadıgı yerlere kadar yaygın. Burnu bir gün olsun kanamayanlar, ağırlaşan yasam koşullan altında, yüzlerine gülenleri sırtlannda taşıdıklannı duyuyorlar. Îşin içine barut kokusu kanştırmadan, radyolar, kitaplar, petrol, pamuk, endüstri ürünleri, ticaret ilişkileri, yeraltı kaynakiarında ayncalıklar ile, ömürlerinde hiç yüzyüze gelmemis olanlar, kendilerini karşı karşıya gelmiş buluyorlar bu savaşta. Kişi okuduğu gazeteyi seçmekle safını da seçmiş oluyor. Kanunlar, kararnameler, ikili üçlü sözleşmelerle yitiriliyor. ya da kazanılıyor savaş. Biçim bakımından günümüze gelinceye kadar gittikçe inceliklere büründü. Eskisi gibi ordularla seferlere çıkmak, aîınan kalelere bayraklar çekmek gerekmiyor artık. Kalyonlar, zincirlere vurulmuş tutsaklar taşımıyor, köle pazarlan kurulmuyor. İleri ülkeler parasının güeünü kabul ettirerek egemenliklsrini kuruyorlar dünyada. Fiyat artışlanndan doğan kazançları denetimleri altına alanlar eski dönemlerdeki derebeyl*rinin saltanatını sürüyorlar. Günümüzün Seearları onlar. Ordular, güvenlik kuvvetleri, kendilerine başkaldıranlara karşı onlara arka çıtayor. Basın, çoğu kültür organları onlann buyruğunda. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER S Senin için Ey Demokrasi Necati CUMALI oluyor, tahtlar devriliyor, baslar vuruluyor, hükümet darbeleri birbırini kovalıyor, seçimlerle iktidar değişikhkleri gerçekleşiyor, o özlenen sonuç, toplumun değişik uçları arasındaki uyum, yok oıtada! Baslangıçta büyük umutlar veren en olumlu devrimler bile, devrimin gerçekleşmes:vle, devrimin amaçladıgı toplumsaı uyumun gerçekleşmesinin ayrı şey ler oldufunu karuthyor. Bu ujnmun saglanması için devrimin kendi özgüçsel sürecini tamamlamasım beklerken, yenl sorunlar, yeni uyumsuzluklar doğuruyor. Eski Atina demokrasisi sömürü düzenine dayanırdı. Büyük toprak sahipleriyle. alacakhlar, borçlularmı köle olarafc kullanıriardı. Atina'nın sınırlannın genişlemesiyle bu sömürii düzeni dı şa kaydı. Çağdas Batı demokrasilerinde olan r.e? ABD'de, güneyde zencüer zengin toprak sahiplerinin kölesiydiler. Atina'da, İ.O. 5. yüzyılda halk, büyük toprak sahiplerine karşı savaşmıştı. Geçen yüzyılda Amerikada kuzeyliler bu yüzden güneylilerle savastılar. Gerçi savaşı kuzeyliler kazandı ama, Faulkner, Stelnbeck, Caidwell gibi çağdaş Amerikalı yazarlar, Amerikan toplumumın yapısında bu sömürü düzeninin, yüzyılımızm ilk yamında da sürdügüne, yapıtlannd* tanıklık ettiler. Fransız dBTTimi öagürlük, eşitlik, kardeslik getiriyordu. Acımasızdı. Soylulann egemenliğine son verdi ama, soylulardan ulusa geçen mallann bölüşülmesinde yeni palazlanan kentsoylularm hırslarını önleyemedi. Ozgürlük, eşitlik, kardeşlik gibi ilkelerin. ekonomik haklardan kopanlamayacağını kanıtladı sonuç olarak. Fransa'mn öbür Avrupa ülkelerinin îkinci Dünya Savaşı sonlannı bulan sömürgeeilikteki UstünlUkleri bu Ulkelerde eski Atina'da oldugu gibı sömürüyü dışa kaydırdı. İçerde smıf çatısmalanmn hıam r*v*slattı. Günümüzde, ABD, Fransa, Batı Almtnyâ, îngiltere gibi gelişmiş ülkelere endüstrideki üstünlüklerinın sağladığı da bu. Eski Atina demokrasisinden günümüze degin uzanan 2500 yıl içinde gerçekleşen bunca devrimlerden sonra, toplumların temel yapısında regelen bu uyumsuzlugun nedenini, elbette ki önce çalışanlarla çalıştıranlar arasında, ulusal g«lir dagılımından çıkan tarihsel uyuşmazlıkta aramak gerekiyor. Üretim araçlarının mülkiyetini elleriıde tutanlar, şu ya da bu biçimde, üretimden gelen kazançtan kendilerine daha çok pay ayırmanın yollannı buldııkça. çahşanlarla çalıştıranlar arasmdaki çatışma da çözümlenemiyor. Üretim ilişkilerindekı çelişkileri giderebilmek için girişilen devrimlerin. dönüşümlerin ha deyince beklenen sonucu vermesi ise olanaksız. Çünkü birbirini belirleyen ekonomik altyapı ile kültürel üst yapının gelişme süreçleri toplumda e$ ? • . & manda gerçekleşmiyor. örnegin ueri kalmıs bir ülkede at arabasını satarak taksi soförlüğüne başlayân bir şoför ya da pulluğunu bırakarak traktör kullanan bir köylü. makine ile ilişki kurmakla, gelişmiş ülkelerde otomobü, traktör kullanan soförlerin, köylülerin kültür duıeyine ulnsamıyor. Şoför, eskiden atını süsledigi gibi, yin« renk renk tüyler. püsküller, boncuklarla süsHiyor otomobilini, zil yerine kornalarla donatıyor. Geri kalmış ülkelerde çağdas bir cumhuriyet kurmak isteyen devrimciler, kafa yapısı feodal bir devlet düzenine göre belirlenmis, ort&çağ artıfı, kralm haklannı Tanndan aldıgına, lyıliklerin öbür dünyada ödenecefine, yoksulluklarınm y»ıtnları gereği olduguna inanan kütlelerden oluçan bu türlü bir toplum buluyorlar karsılannda. Bir de stı var: Kaçsn padisahlar, devrilen krallar, asalakları, hafiyeleri, cezaevleri, cellâtları il« baskı örgütlerini gerilerinde bıraKiyorlar. Hile, hırs, bencillik, ikiyüzlülük, geçmişin kötü kalıtı (mirasn olarak yaşıyor insanın kanında Devrimci atılımlara bulaşmakta gecikmiyor, Demago.ji, oy avcılığı. seçenle seçilen arasında tor>lumıın çıkarlarıyla bağdaşmayan oazarlıklar, gittikçe derinlesen bir batağa. eski Atina Demokrasisinde oldugu gibi bir cöküşe süriiklüyor çok partili demokrasileri. toplumcu demokrasilerde, devleti hem dıjanya karşı hem de içerde saglam tutma kaygılan. yöneticileri ulusal gelirin dagılımında yeni haksızhklar yapmak zorunda bırakıyor. Bütün bu kargaşa arasmda herkes kenciine göre anlıyor, kendine göre yorumluyor demokrasiyi. Sagı solu karmakarışık bir yıgın görüşlerden olusan içinden çıkılmaz bir kaos yaratıhyor böylelikle. Eski Isparta'dan günümüze değin denenmiş çesitü baskı yöntemlerinin toolumlara mutluluk getirmediğini unutarak diktatörlük özlemleri çekenlerden. devleti. daha ilk aşamada, sosyaliüme geciş görevini tamamlamadan, gereksiz görenlere kadar bütün sesler birblrine kanşıyor. Bizans'ın Son Günlerî mi? arihte batan çok devlet görülmüştür, ama; belld en ünlüsü Bizans'tır. Son diinemlerinde Bizans, fiylesine çürümüş, öylesine kokuşmuş, öylesine bir bataklığa dönüşmüş ki, tipkı bugünkü Haliç'e benzemiş. Bizanslı halk ozanlan yıkıiışı dile getirmişler: Üç şey çökertti devletimizl, Kıskançlıktır birincisi, Sonra gelir para hırsı, Ve kendi kendini aldatmaktır üçüncüsü. Ayıptır söylemesl. Osmanlılar Bizans kumandanlanna epey rüşvet yedirmişler. 1427 yılında Kocakayası Hlsaruu elde etmek için oranın beyine para pul verilmiş, İstanbul'un son kuşatılmasında kale komutanlarından Giustinlani'ye altın dolu keseler şıkırdatılmış Bizans çökmüş böylece... Ne var ki yerine kurulan Osmanlı Imparatorluğu aynı hastalığa yakalanmış. Koskoca Piri Reis'in Hürmüz kuşatmasını Portekiz'lilerden rüşvet alarak kaldırdığı ve bu yüzden idam edildiğini bazı tarih kitaplan yazıyorlar. Kanuni Sultan Süleyman'ın Fransızlara yolladığı yardun filosunun amirali, Cenevîzlilerden rüşvet alıp saıuşmuş. Baitacı Mehmet Paşa'nın Prut muhasarasını Rus Çariçesi KÜzel, Katerina ile geçirdiği bir aşk çecesinden sonra boşladığı drdikodusal bir öyküdür. Birinci Viyana kuşatmasını, îbrahim Paşa'nın Avusturyalılardan rüşvet alarak çö«düğünü de yine bazı tarihçiler ileri sürüyorlar. Günahı ,ebali yazanların boynuna; ama Osmanlı tmparatorluğunun battığı da bir gerçek. Denebilir ki: T Çıkar Yo! O halde nedir çıkar yol? ümutsuzluga mı kapılmalıyız geçmişten günümüze kadar başvurulan bütün deneylerden1? Aksine, geçmişin böyle kesin bir hesabını cıkarmak. yüzlerce yılın demokrasi savaşımındaki aksaklıkları bütün nedenleriyle tanılayabilmek, karamsarlıktan çok iyimserlige götürür insanı. Çagımızın bilimde, teknikte ulaştığı olanaklarla nasıl köklü bir V..nç!enme ortamı haarladığım kanıtlar. Makine ile içü dısh olan insan. günümüzde hemen değilse bile, geçmise göre çok daha hızla olgunlaşıyor. ze?mişin zaman kavbını kapatıvor. Gittikçe art3n bir hızla bilinçlenerek doğayı buyruğu altına alıyor. Ulasımdaki hız. dünyamn dört bir kösesini birbirine yaklastırdığı ölçüde zekâlar arasmda köprü oluyor. Insanlığı dertleri sevinçleriyle r«'x gövde durumuna getiriyor. İnsanlık her dönetnden d»ha bilinçli olarak emeklerini hiçe indir^n savaşı lânetleyip barışı yüceltiyor: demokrasinin va2|»çilmez eerefi olan yeni erdemler yaratıyor. Evet, senin için ey Demokrasi, halkımızın yanı sıra insanlığm uyanışı bilinçlenmesi yolunda geçmiste olumlu olarak harcanmiî bütün emeklere. bütün erdemlere saygıyla sahip çıkmak. koca Whitman'ın dediği gibi «agaçlar gibi sık dostlukUr dikerek» çevremızde barışı, kardeşligt pekistirerek, her türlü çae dı?ı gönişlere düsüncelere. sabırla umutla gerilemeden karsı durmamız gerekiyor. Sürekli Savaşım Devletlerin yönetim biçimleri krallıklardan cumhuriyetlere doğru çeşitli degişiklikler gösterıyor. Sonuç kolay kolay degişmiyor. Yönetenierin yetkilerini babadan ya da seçmenlerinden devralmalanyla sorun çözümlenemiyor. Devrimler Okul mu, Çiftlik rai? Reşat OĞUZ C. Sertatosu M. Eğitim Komisyonu Başkanı ayın Dtmirel'ln içinde bulundugu kıs uykuaundan uyanmasını bir kez daha dile getirmek isteriı: Yüksek okullar ve ögrenci yurtları bugiin h i l i kommndolann kontrolü altındadır. Bunun pek çok örnekleri içinden, komando bir müdürün tahakkümü ve eziyeti altında, yüksek okul olma fonksiyonunu yitirmiş Cazi Eğitim Knstitüsünü ele almak isteriz. Gazi Eğitim Enstitüsünde kendisini Türkeş'in Fasizan UIküsüne adamış, Alatürk düsmanı yöneticiler vardır ve yasalar onlara vız gelmektedir. Cumhuriyet Senatosundaki Bütçe konuşmalanmızda, Gazi Efitim Enstitüsü yöneticisinin Atatürk düşmanı bir komando oldujunu söyledik. Sayın Millî Eğitim Bakanı eleştirilerimize eevap verirken Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürü hakkında, ne «Evet», ne de «Hayır» diyebUmistir. Gazi Eğitimin yüzlerce öğrenoisi can emniyeti içinde bu. lunmadıklanndan ekollanna firememektedirler. Enstitttnün kapısıntla «himlik» kontrolü vardır, bunu da koraandolar yap> maktadır. (istanbuldaki enstitüden de özdeş $ikâyetler gelmektedir). Bir Milli Efitim Kurumu kl, öğrracilerl Sıgürlük içinde bu binanın içine glrip sınıflannda yerlerinl alarak ötretmenlerini bekleyememektedirler. MUli Eğitim Bakanı Senatoda hakkında gündem dısı yapılan bir konuşmaya verdiği cevapta, Gazi Eğitlmin komando isgali altında bulunmadığını, özgürlük içinde öğrencilerin ogrenimlerini sürdürdüklerini, bunun hemen jidip görebileceklerini kürsüden resmen ifade ettigi halde, bazı Senatörierin bu tcklifi memnunlukla kabul ederek beraberce gitme hanrlıklarına girdikleri sırada Sayın Bakan, Senatoyu sessizce terketnıiştir. Gazi Eğitim Enstitüsünün komando yöneticUİ 13 eylüi 1975 tarihinde öğretmenlerin topln olarak kendisini ziyaretlerinde «Tarafsız olunursa her şeyin düzeleceğini» soylemelerine karsı müdür: «Tarafsız olma zamanı geçmistir. Artık taraf tutma vatan borcudur. Derslerinlzde öğrencilerinize telkinde bulunacaksınız. Tek cephe haline geleceğiz. Ben buraya misyonla geldim. İnandığımı yapacak ve yaptıracağım» yanıtını vermiştir. Resmen faşizan bir zihniyetin savunucnsu olduğunu söyleyen ve okulunu komandolann emrine amade kılan ve Atatürk düşmanı olduğu açıkça belli olan kişilerin hâlâ görevine devam etmesinin izahı, Bakanın zayıf ve bakanlık yetkisinin geçerliğinde etkisizlik olduğu blçimindedir. Bu olaylar insanı kuşkuya düşüriiyor: Acaba Sayın Erdem de bir komando mudur, yoksa koltuğunun tasarrufunu Sarın Türkeş'e mi bırakmıştır? Nitekim, bütçe eleştirisinde kendisine sorulduğu halde bu soruyu yanıtlamadığını yukanda belirtmiştim. Gazi Eğitimde özgürlükçü, güçlü ve idarenin tarafll tutumunun karşısmda bulunan Beden Eğitimi, Pedagoji ve Müzik bölumleri süresiz kapatılmış, bu bölümlerin, müdürün tözü tuttuğu öğrencilerine, «Devam eden öğrencilerimizden olduğunuz için, Istanbul Atatürk, İzmir Buca ve Bornova Eğitim Enstitülerinden blrine istediğiniz takdirde, müracaat edin naklinizi yapalım» diye mektup yollanmıstır. Mektup genelge S03 sayısmı taşımaktadır. tşin ssşüacak yanlarmdan biri de: Türkiyemizde ilk Musikî Öfretmen Okulu Atatürk'ün emirleriyle açılmıştır, G. Eğitim'deki müzik bölümü Atatürk'ün eseridir. Ve komando zihnlyetli kişilerin buyruklanyle kapatılma Ihanetıne uğratümıstır. Turtta Konservatuvar açmak Kültür Bakanlığının yetldsine girer. Milli Eğitim Bakanlığı her halde danısıklı olarak Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı açrruşiır. BUelim ki MUli Eğitimde büyük oyunlar oynanıyor. öğretmenlik mesleğinde idarecilik tecrübesi olmayan, devrim düşmanlığı cümle alemce bilinen bir kişiyi de kendisine yakın bir danışman olarak alan Sayın Bakan mensubu bulunduğu Adalet Partisinin geçmişteki tutumuna da aykın düşmektedir. Bütçe konuşmalarında binleri asan usulsüz ögretroen nakillerinin önemli bir bölümünün vilâyetlerde valiliklerce yapıldığını ve bundan haberi olmadığını, bunun hesabının ancak valilik kayıtlaruıda olabUeceğini rahatlıkla nasıl söyleyebildlğine, gerçeği nasıl gizlediğine şaştık. Çünkü valiler, vilâyet içi yaptıkları nakillere ait tasarrufunu Milli Eğitim Bakanlığına bildirmeye mecburdurlar ve bildirmektedirler. O halde, kendisine bağlı olan öğretmenlerin üzerindeld tasarruftan «habersizim» demenin anlamı nedir? Bir de kitap derdi var: Bakan, okullara gönderdiği bir genelge ile, okul kitaphklarındaki bazı kitspların toplanması emrini vermişti. Bu eylem yurtta pek çok tepkilere neden olmuştur. Bu düpedüz. düşttn düşmanhgıdır. Daha acısı dünya kamuoyuna Türkiye'de okuma özgürlüğüne kilit vuruluyor, haberleri kısa zamanda ulaşmıştır. Düsün ve okuma özgürlüğüne indirilen bu darbeye karşı Millî Eğitim Bakanlığı mugv lataya varan bir savunma kampanyası açtı. Y»zık! Ekonomik Denge ve Vergi Politikası •ylkeler erişmeyi amaçladıklaI I n ekonomik düzeyi belirli ** dönemlerde (her) yıl) bütçeleri ile saptarlar. Bir'ülkenin bütçesi o ülkenin, bütçe döneminde erişmek istediği ekonomik düzeyi yansıtmaktadır. Bu yargı ise, bir dizi ön varsayımlara dayanır. Gerçekçilik ve anlaşılabilir olma, varsayımlann en önemlileridir. Amaçlanan ekonomik düzeye erişmek içdn ülke yönetimini üstlenen güçlerin kullandıklan en etkin araç vergi politikasıdır. Çünkü bütçe uygulaması yönetime harcama zorunluluğunu yüklenmiştir. Tüm harcamalann kaynağını devlet gelirleri oluşturur. Devlet gelirlerinin ağırlığı ise vergt gelirleri üstünedir. Klasik bir deyişle de vergi her kişinin devlet gelirlerine malî gücü oranmda katılmasıdır. Bilindiği üzere devlet harcamaları: 1 Yatınm, 2 Carî harcamalar olarak ikiye bölünmektedir. Bir ülke butçesinde carî harcamaların ağırlık kazanması o ülke Uretiminin kısılması, tuketiminin artması demektir. Yatınm harcamaları dolaylı ve dolaysız olarak üretimi arttırdığı gibi, devlet eliyle yapılan yatınm harcamalan özel yatırımlan da uyar maktadır... Özel kasimdtki ımıç v ı ülka Devlet bütçesüıin içeriğinden sapma olmadan uygulanması sonucunda amaçlanan düzeye erişmek, ekonomik dengeyi ve dengedeki sağhgı ifade eder. Bugün tüm dünya Ülkelerinin amacı daULKEMİZOE DENGESıZliGi: SAGLAYAMAZ ÖZEL KESiM YATIRIMI iÇiN UYGULAMA GÖSTERECEK. BÖl&aER DE GEREKli BıR SÜRE ARASINDA ÜRETiMi DAHA YURT EKONOMiSi DURUMDADIR. DOGU AYRIL1K BÖYLE GiDERSE. İLE BATI KESiMLERiMîZ BÜSBÜTÜN gulanan vergi politikası karmasık bir vergi sistemi üzerine oturtulmustur. Türk vergi sistemi bütünü ile tüketimi kamçıladığı gibi, vergi yükümlülerine diledigi kadar vergi verme olanagını saglamaktadır. Bu ise devletin gerçek ve üretime dayalı yatınma yönelecek fonlardan yoksun kalmasma ifade eder. Yukanda Türk vergi sistemlnin vergi yükümlülerine diledigi kadar vergi verme olanagını sağladığını belirttik. Bilindiği üzere Türkiyede vergi türlerine göre vergileri düzenleyen yasalar vardır. Fakat vergi kaçıranlan denetleyecek ve yargılayacak kurulusları güvence altına alacak yasar yoktur. Daha açık bir deyimle hertürlü yargı Anayasal güvence altında iken vergi yargısr bundan da yoksundur. Bu görünüm tüm azgelismis ulkelerin genel görünümüdür. Gelişmiş Ulkeler gelişmisliklerini kaybetmemek için vergi politikalannı siyasal amaçlara araç olarak kullanmadıkları gibi, vergi denetimini ve yargısını da en üst duzeyde yasal güvence altına almayı bUmişlerdir. Vırgi politlkası Ekonomik denge özelliklerinden biri de üretime katüan üretici güçlere (emekçilere) giderek artan düzeyde ekonominin büyümesi ile uyumlu bir gelir düzeyi sağlamaktır. Oysa tüm azgelişmiş ülkelerde sermaye sahipleri en büyük payı aldıklan gibi, üretici güçler (emekçiler) gerçek açıdan giderek azalan biçimde pay alırlar. Bunun altında yatan gerçekte ters uygulanan ve yetersiz vergi politikasıdır. Ülkemizde bu uygulama belirgin şekilde ken dini gösterir. Vergi sistemimiz ücretli emekçiyi daha ağır bir bi çimde vergilemeyi yeğlemiştir. Bu uygulama sonucunda hak e^ tiği düzeyde üretimden pay alamayan gerçek uretici güçlerin olanaklan ölçüsünde üretimden uzak kalmasına, yurt dışına çıkmasma yol açılmaktadır. Sonuç olarak; bugün dünya üzerinde ekonomi biliminin önde gelen adları az gelişmiş ülkelerde üretime yönelik yatınmı devlet (kamu) kesiminin yüklenmesini savunmaktadırlar. Bu görüşün oluşması için tek araç vergi politikasıdır. Aracın kullammı her türlü etkiden uzak olmalıdır. Ülkemizdeki vergi sistemi ise bir yandan kamu yatınmlannı olus turacak kaynağı sağlamaktan uzak olduğu gibî denetimi ve yargısı da anayasal güvenceden yoksundur. S Veysi SEVİĞ Maliye Bakanlıfı Hesap Uonan ha üst düıeyde bir ekonomik denge kurmak olduguna göre, bunun anlamı uyumlu vatınm ve etkin bir vergi politikasının uyguiaruaaBidır. Arjiaçlanan hedeflere nlâ$mak için yapıhjcak yatı rırrüajE<âa daha öcce ueâuııJdıği üıere devlet (kamui ve özel ıtesim tarafından gerçekleştirilecele tir. Ancak özel kesim yatırımları, Ulkelerin ekonomik yapılanna göre en karlı alanlara kaymaktadır. özel kesim için ülkenin ulasmak istediği ekonomik düzey, amaç olamaz. Dünya uzerindeki ülkeler gells mis ve azgelişmiş olarak gruplandırılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde özel yatınm düşük kâr, bag lı ve yogun sermaye özeUiklerini gösterirken, az gelişmiş Ülkelerde özel yatınm yüksek kâr, degişken, düşük ve dağınık sermaye özeUiklerini göstermektedir. Ülkemizi tartışmasız az gelişnn? ülkeler arasında sayabileceğimiza göre, özel yatırımın özellikleri, yukanda. sayılan fldnd bölüm 6zellikleri yansıtmaktadır. Oysa devlet yönetimini elinde bulunduran siyaaal iktidarlar özel^aUnmı ülkegerçeklerıne uy gîftn alanlara çekebilirler, devlet eüfim yapılan yatınmlarl» da bu ise önculük edebilirler. 6 u uygulama etkin bir vergi poUtiknsı ile gerçeklesebilir. Genellikle az gelısmi? Ulkelerds etkin bir vergi politikasımn uygulanmayısı devlet yönetimini elinde bulunduranlann yapmıs bulundukları yıllık programlara (bütçel«re. inandıncı bir görünüm sagU maaını engeller. öztl likle bu bütçeler de bir dilekler dizisinden baska bırşey degildir. Saglıklı bir vergi politikası isa ekonominin çarpıklıgını düaeUi., ekonomive uzun vadede aaglıkh bir görünüm kazandınr. Son yıl larda ülkemiz ekonomisi bu savımızın somut bir ömeğini olusturmaktadır. Ülkemizde özel kesim yatınnu bölgeler arasında dengesizliği arttırdıgı gibi yurt ekonomiai için gerekli Uretimi sağlayamaz durumdadır. Türkiye de yaygın ve montaja dayalı oto mobil üretimi sonucu ayda, çok küçük taksitlerle otomobil satısı söz konusuyken, tarım üretimini arttıracak traktör çok yüksek fiyatlarla «karaborsaoda. satıcının düediği biçimde alıcı bul maktadır. Türkiye'de her türlü yatınm aynı ölçüde vergi açısından teşvik edilmektedir. Oto mon taj sanayii İse büyük kâr oranı Ue çahştıgı, montaj sanayiinin bu lundugu bölge içinde üretimine istek bulundugu için geli$miştir. Başka yönden, küçük çiftçi bagı şıklığı (muaflığı) gelir vergisi açıaından giderek genişletilmesine karsın, ülkemis tanm ürctiminde de fert başma düşme var dır. Tanm girdilerinin fiyatı öylesine yükselmiştir ki, tanm ürün lerinde pazarlama öylesine zorlaşmıştır ki, tanm üreticisi bu durum karşısında üretim alaıua rından adeta kaçmaktadır. Olke gerçeklerine uygun yatırım alanlannın vergi politikası ile seçiminde yönetıme büyük ağırhk düşmektedir. Kesinlikle de söylenebilir ki vergi politikası siyasal hedeflere ulaşma aracı değil, ekonomik denge aracıdır. Vergi politikası siyasal amaç lara ulaşma aracı olarak kullanıldığı ölçüde ekonomik amaçlardan o denli uzaklaşılmış olunur. Bölgelerde yatınm dengejirliğl Ülkemizde bölgeler arasında yatınm açısından dengesizlik söz konusudur. Oygularaa eğer bir süre daha sürerse doğu kentlerimiz ile batı kentlerimiz ayrı ayrı çaglan yaşar duruma gelecektir. Gerek devlet, gerekse özel kesim Doğu kentlerimizi yalnızlığa itmede âdeta yarışmaktadır. Çünkü devlet bütçelerinde görülen yatınm harcamaları giderek düşmekte, özel kesim ise bilindiği üzere Dogu kentlerimize yatırım indirimi ne kadar arttırılırsa arttmlsın ilgi göstermemektedir. Oysa yatınm indirimi Doğu kentlerimiBln gelismesi için bir ümit degildir. Ümit kamu (Devlet) yatırımındadır ve gerçekte öyledir. Bir baska konu da Ulkemijde uygulanan vergi politikası tasarrufu (birildmi) saglar nitelikte olmadıgı gibi tüketimi arttırıcı karakterdedir. Çünkü hertürlü luks tüketim maddesi çok küçük oranlarda, fakat kaçmlması kolay yergilerle »ergilenırken, lüka tükeUm maddesi Ureten giıişlmciler de hertürlü vergi bağışıklıgından faydalanmaktadırlar. , Çağdışuıa düşrn her devlet yok olur. Birinct Dünya Savaşında Osmanlı tmparatorluğu yenildi: tasfiye edildi. İkinci Dünya Savaşında Ingiliz tmparatorluğu kazandl ve tasfiye edıidi. Önenıli olan bir devletin çağdışına düşmesidir. Bir gerçek payı var bıı görüştc; ama çagımıza yakı?mıyan bir dizi devletin (İran, Suudi Arabistan, Rodezya gibiı günümüzde ayakts durduğunu da unutmıyalım. Tarihsel gidiş, elbette çağa aykırı düşen devletleri defterden silecektir; ve kuşkusuz yerlerine uygar toplum düzenlerini getirecektir. Bu bir ayn konu. Bugünkü konumuz, rüşvet ve yolsuzluk batağuun Bizans ve Osmanlıdan bize miras kalmasıdır. Herhalde bu gerçeğt yadsıyan kimse yoktur. Çünkü, 1976 Türkiye'sinde yaşayan herkes, işlerini yürütmek için küçük ya da büyük çapta rüşvet vermek zorunda kalabilir. Çürümüslük kokusu her yandan geliyor. Bir ülkede halk geçim sıkıntısı içindeyse. yağma sofralan yoksullann gözü önünde kurulmuşsa, büvüklerimit haptr hupur devlrt malını yutuyoriarsa; toplum düzenl çökiiyor demektir. Bu durum karşısında telaşlanıp: Devletimlz batıyor... diye bağırmamn da yerl yoktur. Türkiye karaya oturmuş bir gemi gibl kıyıya yaslandığından batmaz. Hele zamanımızda Birlesmis Milletlerde üve sayısı gittikçe kabardığından ve Afrika'dakl kabilelerle, Akdeniz'dekl küçücük adalar bile devlet kurdoklarından devletler batmaz. Dünya eski dunya değil artık; eloğlu devletleri batırmıyor; kendi slstemine bağlayip «9mürüyor. Bakınız Türkiye'de geçen yü 1 mllyar dolar «dflvize çevlrilebilir mevduat» kullamldı. Bunlar kısa vadelt dıs borçlardır.. Osmanlı tmparatorluğu son dönemlerind» dunımu boylr tdareye çalı«ır, yabancı sarraflanndan medet ıımardı. Bu yıl aynı biçimde 1 mllyar dolar bulabilir»ek 1977'yi de kazasız brlasız asacağız. Bövlesine sıkışık ve daralmış bir toplumda neler olmaz: nrler yenip vutulmaz? Hem artık yeni bir Türkiye var karsımızda. EskJden Alpaslan INIalazgirt Savaşının kumandanıydr. çlmdl sokak saldınlarının önderi... Eskiden Sfıleyman Kanuni'ydl; şimdi gayrıkanuni. Eskiden Yahya Kemal şalrrii; şimdi ihracatçı mı desem, öğrencl mi desem. belll değil... Yent Tflrkiye'nln yeni mlmarlan tesvik tedbiri ve gümrük muafiyeti desteğinde İş tutup Ihracattan verei iadesi üzerine Blkenin canına okurlarken: Bizanslı halk ozanının dörtlüğü, toplumun neresine haksak geçerll gibi: Üç şey çökertti devletimizi, Kıskançlıktır birincisi, Sonra gelir para hırsı, Ve kendi kendini aldatmaktır üçüncüsü. Bizanslı bizim için ml söylemis dörtlüğü? Kıskançlık desenic bizde; para hırsı deseniz bizde... Hele kendi kendlrrt aldaftrmk birinci mesleğimiz; devlet istattstiklerine trlle yalan sfiyletip «fiyat artışlan durdu diye konuşaniann yönetimindeyiz. Acaba Biıansın son gunlerinl mi yasıyoruz? ÇAĞDA$ YAYINURI ÇIKTI 30 dan fazla Mühandis ve 1000,e yakın işçi.memur ve teknisytnin ç»lıstığı fabrikamızda istihdam •dilmek üzere asağıdaki nitelikleri haiz bir ÜRETİM PLANLAMA VE KONTBOL YÖNETtCİSl arıyoruz. • Üretim Planlama, Kontrol ve/veya Ikmal konularındt «n az 3 yıl yönetici düzeyinde ttcrübe tahibi, bu alaniarda sistom kurmuş ve çalıştırmış olmak; ERKA yöneticianyor • Iktisat, İşlatme Fakültesi, Iktisadi ve Ticari llimler Akademisi Boğaziçi ve Ortadoğu Teknik Clniversitesi Is Idaresi ya da benzeri yüksek. okullarda. öğrenimini tamamlamı; olmak; 30 . 35 yasları arasında ve askerlık görevini tamamlamış olmak, Tîkipçi, dinamik ve araştırmacı bir iş anlayışma aahip olmak, VİU ııiıı «ih xi Boşaıııııa Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velideüeoğlu •U UTAT: NiaANU. (VU. H X M . KAOW YA 0A ESKEK. MUUU VA OA MUTSUZ HERKESI ÇOK VAMNDAM IU cSom TDPUJMSAI K 178 Sayfa 25 Lira Isteme adrcsi: ÇAĞDAŞ YAYINLARI Cağaloğlu Halkevi Sok. no: 39 41 İSTÂNBUL • • Sahasmds lidar olan Vurulusumuzun 9 farklı Oretim ünıtesinde, yaklaşık 3000 çeşit mamul için bu fonksiyonu yürütecek adaylar, Ticaret Grup Müdürüne karsı sorumlu ve en az 5 kişılik, bir »ervisi yöneteceklerdir. Müracaatlan tamamen gizli kalacak adaylann ERKA Balata ve Otomotiv Sanayii A.Ş. Rami. Kısla Cad. No:123 •dresine maktupla müracaat etmeleri rica olunur. TÜRKIYE ZIRAI D O N A T I M KURUMUNA YÖNETİCİ TEKNİK ELEMANLAR ALINACAKTIR Fabrikamn (tsletznenin) Yerl Görev Ünvam Adet Kadrt Derecesi Gösterge Ek Tan ödeme Yan ödeme Kararnamesrne göre alabileceğı mebligın azamisl > » » > > » » • > » » > (Rektaş: 116/1797) Daktilograt abnacaktır Başmüdürlüğümüz Gayrettepe Servislerinde çalıştınlmak üzere 3 adet boş Daktilo kadrolannm doldurulmasım teminen 25.3.1976 günü sa»t 14.00'de yapılacak sınav iîe yeteri kadar eleman alınacaktır. Asağıdaki şartları ta$ıyanlarm en geç 24.3.1976 günü mesai bitimine kadar Nüfus Cüzd»nı, Diploma ve bir adet fotoğraf ile birlikte Gayrettepe Yıldız Posta Caddesindekl Personel Servisimize şahsen müraeaatları ilân olunur. ISTANBtT TELEFON BASMtİDÜRLtĞÜ ŞARTLAE : 1 Ortaokul veya tlkokul merunu olmak. (Ortaokul mezunları tercih edilir). 2 18 yasından küçük, 35 yaşından büyük olmamak. 3 Askerligini yapmış olmak (Erkekler için) 4 10 parrnak aeri daktilo bilmek (Kurs mezunu olmak). SAT1L1K FABRİKA BtNASI tstanbul Alibeyköy hududları içersinde Sungurlar Kazan Fabrikası yanında 2000 metre ksr* kapalı tek hol ha* linde 7 metre irtiia.li 4000 metre kare arazlli suyu elektrigi bol fabrika binası sahibinden satılıktır. TELEFON: 45 43 71, 44 18 86 ADAPAZAR1 îşletme Müdürü (Bahçe Traktörü Fb.sı Müdürü) ADAPAZARI îşletme Müdürü (Trayler Fbjsı Müdürü) ERZURUM Îşletme Müdürü (Tanm Mak. Fb.sı Müdürü) URFA Îşletme Müdürü (Tanm Mak. Fb.sı Müdürü) ÎZMtR îşletme MUdüril (îmalât lşletmesl Müdürü) 1 1 1 1 1 1 2 3 2 2 + 150 + 100 + 100 + 100 + 100 Kurumumuzun kuruluş halinde olan fabrikalannda yukarda ünvanlan ve kadro derecelert belirtilen görevlerde çalıstmlmak üzere en az 10 yıllık memuriyet ve 5 yıllık Îşletme tecrübesi o laa Yüksek MUhendls ve Mühendisler alınacaktır. Yabancı dil bilgisi tercih sebebi olacaktır. Gftrev alacaklara tzmir dışındaki yerlerdt inşa halindekl lolmanlarımızdan konut tahsis edilecefe tir. tsteklilerin 15 Mart 1976 Pazartesi günü saat 10.00'da TUrkiye Ziral Donatım KuruiMu Genel MüdürlüğU binasında yapılacak mUlâkata katılmalan rica olunur. TÜRKÎSE ZÎRAt DONATIM KORDMTJ GENEL MCDÜRLÜCÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle