28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Lübnan'da darbesel bunalım Lübnan usulü darbeden sonra hem hükümet, hem de darbeciler işbaşında bulunuyor BEYRCT Lübnan'da Beynıt Askeri Bölgesi Komutanı General Aziz Ahdab'ın geçen çarşamba gecesi başlattığı darbe ginşımi birinci haftasını doldururken, ülkedeki siyasal durum gerginligini korumaktadır. Darbe girişiminin ılk günlerinde kimin kimi desteklediği de belli değilken, günler geçtikçe ülkenin önde gelen siyasal ve askeri liderleri Cumhurbaşkanı Franjiye, ya da darbecilerin başkanı General Aziz Ahdab'ın yanında yer almaya başlamışlardır. Lübnan'da 13 nısan 1975 günü başlayan ve dokuz ayı aşkın bir süre devam eden iç savaştan sonra 22 ocak 1976 günü Suriye'nin arabuluculuğuyla sağlanan ateşkes ancak yedi hafta sürebilmıştir. General Ahdab'm geçen hafta gerçekleştirdiği «Lübnan usulü darbe» sonucunda şimdilik ülkede hem hükümet, hem de darbeciler işbaşında bulunmaktadır. Bu arada ordunun da üça bolündüğune dikkatl çeken batılı haber ajanslan, Lübnan'da bu darbenin yeni bir iç savaşa yol açabüeceginı belirtmektedirler. donduruldu Sağcı hıristiyan liderler Franjiye'yi, solcu müslümanlar Ahdab'ı destekliyor Lübnan'daki gelişmelerde önemli rol oynayan kişiler ve güçler Lübnan'daki son siyasa! gelişmelerde belirleyie! rol oynayan kiji ve siyasal güçler şöyle sıralanabilir: GENERAL AZİZ AHDAB: 11 mart darbesinin lideri, Beyrut Askeri Bölgesi komutanı. 58 yaşında olan general Ahdab orta ögrenimini Hıristiyan frerler okulunoa yaptıktan ronra »skeri akademiye girmiş, Fransa ve İngiltere'de komanda, Amerika'da polis eğitimi görmüştür. Lübnan polis müdürlüğü görevinden sonra çeşitli ülkelerde ataşemiliter olarak görev yapan Ahdab, askeri ve siyasal konulu birçok kitap yazmıştir. • Lübnan'a Fiiistinlilerin el koyma girişimlerine karşı» söylevleriyle ün kazanan general Ahdab'ın, Müslüman olmasına ••ağmen falanjistlere oldukça yakın bir milliyetçilik anlayışına sahıp olduğu bildirilmektedir. DEVLET BAŞKANI SÜLEYMAN FRANJİYE: 45 yaşındakl sağ eğilimli bir Hıristiyan. Franjiye, Lübnan iç sava^ı arasında sağcı Hıristiyanlardan yana açık bir tutum almasıyla Saşbakan Kerami ve Müslümanlar farafından şiddetle eleştirllmistir. Oğlu, birkaç bin kişilik gücü olan «Zagarta Kurtulu', Ordusuınu yönetmektedir. 18 bin kisilik ordudan, son durumda kendlsine sadık sadece 1.200 kişilik bir birlik kalmı$tır. SOLCU MÜSLÜMAN GRUPLAR: Liderliğini İlerici Sosyalis* Parti Başkanı Kemal Canpolat'ın yaptığı bıitün sol eğilimli Arap gruplarının oluşturduğu İlerici Milliyetçiler Cephesi'nin 10 bin kişilik bir ordusu vardır ve teğmen Kîtib'in «Lübnan Arap Ordusu» ve Filistin gerillalarıyla işbirliği yapmaktadır. Canpolat'ın partisinin dışında bu cephe içinde yer olan en önemli örgütler arasında Bağımsız Nasır'cılar (Liderleri İbrahim Koleylat), Suriye ve Irak yanlısı iki Baas Partisi, Lübnan Komünist Partisi bulunmaktadr. General Ahdab ın darbe girişimi karşısında başta tarafsız kalan solcu Müslümanlar, daha sonra destekler bir eğilim içine giımişlerdir. SAGCI HIRİSTİYAN GRUPLAR: Bunların en önemlisi 8 bin kişilik bir silâhlı güce sahip olan, Pierre Gemayel'in Falanjist Partisidir. İçişleri Bakanı Camille Chamounun Ulusal Libera! Partnin birkaç bin kişilik bir milis gücü vardır. Bu kesimin üçüncü önemli gücü «Maruni Birliği» dir. Bu gruplar ıç savaş sırasında çok etkin rol oynamışlardır. FİLİSTİN GERİLLALARI: Lübnan'daki iç savaşın temel nedenlerinden birl olarak gösterilen 15 Filistin göcmen kampında 12 bin silâhlı gerillâ bulunmaktadır. Yaser Arafat'ın Fillstın Kurtulus Örgütü'nün içinde ve dışında bulunan dört ayrı Filistin gerilla grubu da Lübnan'da belli ölçüde bağımsız faaliyet göstermektedir. (Dış Haberler Serviıi) NASIL BAJLADI! Lübnan'daki darbe girişimi 10 mart gecesi Beyrut Askeri Bölgesi Komutanı General Aziz Ahdab'ın radyo ve televizyondan halka hitaben yaptığı bir konuşmayla kamuoyuna yansımıştır General Ahdab radyodaki bu konuşmasında girişiminin kesinlikle bir darbe olmadığını, kendisinin askeri darbelerden nefret eden bir kişi olduğunu, amacınm Lübnan sorununa bir çözüm getirmek olduğunu söylemiştir. General Ahdab, Lübnan'da barışın sağlanabilmesi için işbaşmdaki hükümetin degişmesinin zorunlu olduğunu savunmuş ve Cumhurbaşkam Franjiye ve Başbakan Raşit Kerami'nin 24 saat içinde istifa etmelerini, Parlamento'nun bir hafta içinde yeni yöneticileri ve hükümeti seçmesini istemiş, yeni hükümetin kurulmasından sonra kendisinin de eski görevine döneceğini söylemiştir. General Aziz Ahdab, eyleçıinin bir asklri darbe olmadığını defalarca tekrarladıktan sonra, kendisini «geçici askeri vali» ilân etmiştir. SİYASAL VE ASKERİ LÎDERLER, BAŞKAN FRANJİYE YA DA DARBECİ GENERAL AHDAB'IN YANINDA YER ALDILAR General Aziz AhdaD Darbe mi, değU mi? Cumhurbaşkanı Franjiye İstifa etmeyeceğim... grup şöyle sıralanabilir: • Teğmen Ahmet Katib'in başkanlığındaki isyancı Müslüman askerlerden oluşan Lübnan Arap Ordusu. • Darbeci General Ahdab'a bağlı birlikler. 0 Cumhurbaskanı Franjıye'ye bağlı ordu birlikleri (Bu birlikler Franjıye'ye sadık Albay Bereket tarafından yönetilmektedir.) Lübnan ordusu içinde Teğmen Ahmet Katib'e bağlı birlikler, yani Lübnan Arap Ordusu, Batı basınına adını ilk kez geçen haftaki darbeden beş gün önce yaptıkları isyan hareketiyle duyurmuşlardır. «Lübnan'ı îsraü saldınsma karşı korumak ve ordunun Hıristiyanların tarafını tutmasını engellemek» amacıyla ısyan eden Lübnan Arap Ordusu, isyandan bu yana geçen süre içinde Kuzey'de, Doğu'da ve Güney'de ülkenin üçte ikisini kontrol eder duruma gelmiş ve ayrıca General Ahdab'a sağlayacağı destekle, darbenin geleceğini belirleyen önemli etkenlerden biri olmuştur, Bu arada Falanjist Parti ve Ulusal Liberal Parti'ye bağlı Hıristiyan milislerle, ilerici Sosyalist Parti'nin askeri kanadı İlerici Milliyetçi Cephe'nin son olaylara ilişkin tutumunu da, darbe girişiminden sonra günler ilerledikçe siyasal liderlerin yaptıklar açıklamalarla açıklık kazanmaya başlamıştır 'Tefmen Ahmet Katip Ahdab'ın yanında yer aldı TEPKİLERLE BiRLiKTE NEYiN BEliRTiSi! Nitekim ilk günlerde farklı dinlere bağlı ve çok farklı siyasal görüşleri olan siyasal liderler şaşırtıcı biçimde ağız birliği ederek bu olaya karşı çıktıklarını açıklarlarken, daha sonra yapılan açıklamalarda sağcı Hıristiyan liderlerden Falanjist Parti lideri Pierre Gemayel ve Ulusal Liberal Parti lideri SURİYE VE FKÖ General Aziz Ahdab'ın bu radyo televizyon konuşması dünya basınına, Lübnan ın önde gelen askeri ve siyasal üderlerinin tepkileriyle birlikte yansımıştır. General Ahdab bu eyleminin Suriye, FKÖ ve Lübnan ordusunun büyük bir bölümü tarafından desteklendigini öne sürerken, ülkedeki siyasal liderlerin hemen hemen tümü bu eyleme karşı çıktıklarını belirten açıklamalarda bulunmuşlardır. Lübnan Cumhurbaşkanı Süleyman Franjiye, istifa etmesınin söz konusu olmadığını kesin bir dille ifade ederken. Cumhurbaşkanı Franjiye ile birlikte istifası istenen Basbakan Kerami, bu konuda herhangi bir açıklamada bulunmaktan kesinlikle kaçınmıştır. Ülkenin belli başlı üç büyük partisı olan Hıristiyan Falanjist Parti, Hıristiyan Ulusal Liberal Parti ve Müslümanların etkinliğindeki İlerici Sosyalist Parti'nin liderleri Pierre Gemayel, Kamil Şamun ve Kemal Canpolat da ilk açıklamalannda General Aziz Ahdab'ın ginşimine karşı oldukiarını belirtmişlerdir. Kamil Şamun, Süleyman Franjiye'mn yanında yer almışlardır. Solcu Müslüman lider Kemal Canpolat ise darbeci General Ahdab'ı destekler görünmeye başlamıştır. Suriye'nin arabuluculuk için Lübnan'a heyet göndermesi ve Canpolat'ın Yaser Arafat'la görüştükten sonra General Ahdab'a yakın tavır alması, siyasal çevrelerde FKÖ'nün ve Suriye'nin de General Ahdab'ı destekleyeceklerinin belirtisi olarak yorumlanmaktadır Şimdiye dek dondurulmuş bir görtinüm içinde olan «Lübnan darbesi», ülkenin poHtikasır.da etkin tarafların Franjiye'nin ya da General Ahdab'ın yanında yer almalarından sonra sonuca yaklaşmış gözükmektedir. Gözlemciler Lübnan bunalımınm bu aşamasının da Suriye'nin arabuluculuğu ile sonuçlanacağı görüşünde birleşmektedirler. (Dış Haberler Serrisi) NÂSIR'IN DENEYİ Son zamanlarda, Amerikan Merkezi İstihbarat Örgütü <CİA) tarafından Nâsır'a ve Kastro'ya karşı suikast yapılmak istendiğini Batı kaynaklarından öğrendik. CİA'nin yaptıklarını ve yapmak istediklerini artık herkes bilir. Fakat CÎA'nin yapmak lstediği • kişiye» yöneltilen suikasttır. Oysa iki çeşit suikast var. Kişiye yöneltilen suikast ve «kişiliğe» yöneltilen suikast. Nâsır'a karşı ikisi de yapılmıştır. Hayatta iken CİA tarafından öldüriilmek istenmişti. Ama asıl suikast, ölümünden sonra kişiliğine yöneltilen suikasttır. Üstelik bu suikast yalnız kişiliğine de değil, yapıtlarma ve anısına da yöneltilmiştir. Öyle bir suikast ki bu, 1952 devriminden sonra Mısır'da Kral Faruk'a karşı. onun kişiliğine karşı yöneltileni çok geride bıraktı. Belki gariptir, ama gerçek. 1952 devriminden sonra Mısır'da Kral Faruk dönemine karşı açılan kampanya, 1974 yıhnda Mısır'da Nâsır dönemine karşı açılan ve 1975'te de devam eden kampanya ölçüsünde sert ve yoğun olmamıştı. Hasaneyn HEYKEL General Aziz Ahdab'ın Suriye ve FKÖ'nün ve askeri liderlerin desteğini sağladığını ileri sürmesine karşjlık, ne Suriye, ne FKÖ ve ne d« askeri liderler Ahdab'ın eylemine ilişkin bir açıklamada bulunmuşlardır. Gepelfcurmay Başkanı Hanna Said de bu konuda susmayı tercih etmiştir. Siyasal gözlemciler General Ahdab'ın sünni müslüman olmasına ve sağcı görüşleriyle tanmmasına dikkati çekerek, bu nedenle hem sağcı Hıristiyanlarca hem öe solcu Müslümanlarca desteklenmemesinin doğal olduğunu belirtmişlerdir. NASIR HAYATÎA İKEN, CiA TARAFINDAN ÖIDÜRÜLMEK iSIENMiJIiR. AMA ASIl SUiKAST ÖLÜMÜNDEN SONRA KijiliGiNE YÖNELTİLEN SUiKASTTiR. ÜSTELiK BU SUiKAST YALNIZ KiJiLiGiNE DEGiL, YAPITLARINA VE ANISINA DA YÖNELTiLMiJTiR... ORDUNUN DURUHU Darbe girişimini izleyen gtinlerde ordunun belirgin olarak üçe bölündügü görülmüştür. Küçüklü büyüklü diğer gruplann yam sıra Lübnan ordusu içindeki belli başlı üç büyük Fransa'daki cüceler ülke çapında bir toplantı çağrısında bulundular STRASBOURG «Büyüklerin dünyası» ile karşı karşıya kalan ve sayılan bütün Fransa'da 2.500 5.000 dolaymda sanılan cücelerin bir birlik kurmak üzere önümüzdeki 3 nisan günü Paris'te toplanmaları istenmiştir. Büyük bir ilgiyle yıllardan beri cücelik sorununu inceleyen Strasbourg Tıp Fakültesinin genç profesörü, çağrıya ilişkin olarak şu açıklamayı yapmıştır: •Böyle bir kuruluş 20 yıldan beri ABD'de vardır ve Little People Of America» (LPA) (Amerika'nın küçük halkı) adıyla anılan bu kuruluşun bugün 3.600 üyesi bulunmaktadır. Böyle bir kuruluşun varlığından esinlenerek Fransa'da da buna benzer bir birlik kurma çabasına girişiyoruz.» Aynı profesör, «Boyları genellikle, 1.40 metreden daha kısa olan bu insaniann Amerika'da olduğu gibi, genetik alanında uzmanlaşmış hekimlerin yardım ve desteklerinden yararlanmalarınm yerinde olacağı» görüşünü savunmuş ve bir birlik kurulması yoluyla birliğe üye olan cücelerin, genetik alamnda uzmanlaşmış hekimlerce bilimsel yönden sürekli olarak incelenmiş olabileceklermi, bununda genetik biliminde ilerleme sağlayacağını hatırlatmıştır. ta.a.) AZ&IN SALDIRILAR Nâsırcılığa yöneltilen bu azgınca saldırılar, Nâsır'ın kişiliğine karşı, anısına ve yapıtlarma karşı bir suikast değil de nedir? Ve neden bütün bunlar? Sonra hangi mantıki nedenlere ve temellere dayanır bu kampanya? Eğer Nâsır'm Mısır'da kurduğu düzen bir askerî darbeyle devrilmiş olsaydı, bugün gördüklerimizin ve işittiklerimizin bir anlamı bulunabilirdi. Ama Nâsırcı düzen bir darbeyle ya da bir ihtilâlle devrilmiş değildir. Herkesin bildiği gibi Nâsır son nefesine kadar halkının mücadelesine liderlik etti. Buna rağmen Nâsır'a karşı açılan kampanya sürmektedir hâlâ. NAJİR • KRUJÇEV TARTIJMASI Buna benzer bir durum da Sovyetler Birliği'nde meydana geldi. Ve dünyada bıraktığı izler, yankılar hâlâ silinmedi: Kruşçev, Stalin'in bazı icraatını kmamak ve bunları benimsemediğini göstermek istedi. Ne yaptı? 1956 yılmda Stalin'in icraatı konusunda Sovyet Komünist Partisi 20. Kongresine bir rapor sunarak, Sovypt düzeni yararma bunların kınanmasmı ve benimsenmediğinin üsn edilmesini istedi. Nâsırla Kruşçev arasıncla bu konuda meyda NASIR'LA STALiN KONUSUNDA URTIJMIŞTI NÂSIR'IN HEM KENDİSİNE HEM DE KİŞİLİĞİNE KARŞI SUİKAST YAPILMIŞTIR Ankara Ankara Ankara Ankara Ankara * . • ..' Ankara na gelen bir tartışmayı hatırhyorum. Nâsır'm yanında iki Arap lideri daha vardı. Bunlar Cezayir Cumhurbaşkanı Ahmet Binbella ile Irak Cumhurbaşkam Abdüsselâm Arif'ti. Yıl 1964'tü. Dört lider, Asvah Barajının açılmasmdan sonra dinlenmek üzere Kızıldeniz kıyısmdaki Bernis limanına gitmiş ve orada demirli bulunan ElHürriye» yatma binlp denize açılmışlardı. Ben de onlarla birlikteydim. Fakat dinlenmeleri, yerini fikri, siyasl ve ideolojik tartışmalara bıraktı. Bu tartışmalar sırasında Kruşçev'in Stalinie ilgili raporu da söz konusu oldu. O zaman Kruşçev üç Arap liderine şöyle dedi: «Ben, Stalinie ilgili raporum konusunda tartışmak istemiyorum. Bir kez sizler, raporun tam metnini okumamışsımzdır. Gördüğünüz bölümler ise CİA'nin kendi olanaklanyla elde edip kasıtlı olarak tahrif ettikten sonra dünyaya dağıttığı parçalardır. Sonra farzedelim ki biz Stalin'i, onun siyasetini ve yöntemlerini eleştirmek istiyoruz. Bu, bize özgü bir iç sorunumuzdur. Biz bunu başkalanyla tartışmak istemiyoruz. Nihayet diyebilirim ki. bu. kendi kendimize yönelttiğimiz bir öz eleştiridir.» Kruşçev sonra ictenlikle şöyle dedi: «Ben Stalin'in yöntemlerini benimsemediğimi gizlemem. Fakat şunu da inkâr etmem ki Stalin, modern Sovyet giiciinün kurucusudur. Ne pahasına olursa olsun ağır sanayi kurmak yolundaki girişimi sayesinde, Sovyetler Birliği bugün dünyanın en büyük iki gücünden bıri olmuştur.» Nâsır'a karşı açılan kampanyada şu fark var ki, Enver Sedat, Kruşçev'in Stalin'e karşı aldığı tavrı Nâsır'a karşı almamıştır. Hatta Sedat açıkça ve ictenlikle demiştir ki: «Nâsır'ın uyguladıgı politikada ve aldığı bütün kararlarda benim de sorumluluğum var.» Ama buna rağmen Nâsır'ın anısına ve kişi ligine yöneltilen suikast kampanyası hâlâ sürüp g'tmektedir. Hem de en kasvetli, en çılgmca bîr sertlikle. Tıpkı. hiçbir lz, hatta hiçbir koku dahi bırakmamacasına esen bir kasırga gibi. Neden? Bazı güçler intikam mı almak istiyorlar1' \ma ölü adamdan intikam alınabilir mi? O halcie "nun kişiliginden. başlattığı hareketten. yarattığı Biumdan, yerleştirdigi fikirden tntikam almak ve uunları ortadan kaldırmak istiyorlar. Hatta daha da ileri eiderek derim ki: întikam. Nâsır'ın Mısır'da kurduğu devrimcı düzenden ve onun getirdiği her şeyden alınmak isteniyor. Bugün Nâsır'ın diktiği ağaç kökünden sökülüp atılmak isteniyor. Ve sorarım: Bütün bunlar kimlerin gücüyle ve yardımıyla yapılmak isteniyor. Ve kimlerin yararma? Kruşçev. Stalin'i eleştirirken basanlarını da İnkâr etmediğini söylemişti. Peki. Nâsır'm h;ç mi başarısı olmamıştı? Şunlar, hemen aklımıza gelenler: NÂSIR'IN YAPTIKLARI f Ankara Ankara Ankara .Anka Erbakan pişirdi Demirel yedi.. MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan uğraştı didindi Bolu'nun Gerede ilçesme çelik konstrüksuyon fabrikasının kurulmasını sağladı. Fabrikanm kurulması çalışmaları yapılırken Erbakan kendi kendine hem yaptığı işin ülke ekonomısüıe ne kadar yararı olacağım, hem de partisi hesabına kaydedilecek yeni oylan düşünüyordu. Ancak Erbakan odasında tath nayailer içinde düşünüp oylan hesap ederken Basbakan Demirel Meclıs'teki grup odasında 500'ü aşkın Geredeliyle gorüştü. Geredeliler Başbakana teşekkür etmeğe gel mişlerdı. Demirel Geredelilerle, yapııacak fabrika nın yararlan konusunu görüşüp bu arada AP'dP birleşmenin faziletlerini anlattı. Konuştukları Er bakan'ın kulağına gider de ortağı kızar diye cle son derece dikkatli davrandı, r>atta o kadar dik katli davıandı ki Türkiye'ye hizmet yarışındakı başarılarını dikkatle dinleyip umutlanmağa gelen gazetecileri bile salondan biraz da sert bir şekilde çıkarttı. Ama biz söyleyelim Erbakan, Demirel'in Geredelilere anlattıklarını aradan kısa bir süre geçmeden öğrendi. Demirel Bakanlarına dokunur mu? Muhalefet, Demirel Hükümetini düşürmek için ağır toplarını süredursun. Adalet Partililer de bazı bakanlarm değişmesini istıyor. Başta mobilya olayına adları karışan Maliye ve Ticaret Bakanları var. AP'IiIer «Grubunıuz bu bakanlara tepki göstermezse, kamuoyunda çok güç duruma düşeriz> diyorlar. Ayrıca Dışişleri Bakanı Cağlayangil'in yaşlı ve yorgun olduğu söyleniyor AP kulisinde, koltuğuna Kâmuran Inan'ı yakıştırıyorlar. Enerü ve Tabii Kaynaklar Bakanı Selâhattin Kılıç'ın da mutlaka değişmesi ıstenıyor, AP Grubuyla da. Genel Başkanla da soğuk rüzgârlar esiyormus araiannda. Tıırizm Bakanı Lütfü Tokoğlu'nun yerine de îsmail Hakkı Yıldınm'ın göz diktiği söyleniyor. Bu konuşmalar yapılırken gerçekçi olmaktan söz edenler de var. Düş kurmayalım, bizim patron akıllı adamdır, bakanlarına dokunamaz şu anda. Hujuimet kuru çalı demetıne benziyor giderek, dokunsa dağılacak, hiç dokunur mu? göze almış bulunuyorum. Ama ondan önce hesabımı vereceğim kürsüde. Öztürk, Binay ve kalp krizleri Bağımsız Aydın mılletveJali Kemal Ziya Öztürk son günlerde çok üzgün ve sinirli. Eski Büecik AP mıletvekılı Şadi Binay ile Istanbul gümrüğüne git menın faturasım bir kalp kriziyle ödediği söyleniyor. Bütün vaktini Savcılıkta geçirerek kimi kı şiler aleyhıne dava açtığı anlatılıyor. Ayrıca bir Meclis araştırması ıcın ciokunulmazlığının kaldırıl masını istiyor Yakınlarma da şöyle dert yanıyor Kemal Zîya Özrürk; Benim DpmoKratüî Partiden aynlmamın nedenleri çok başka. O günlerde CHP'den de, AP'dea de öneriler aldım. ama AP'ye gırmem mümkün degil, CHP'nin de ilkelerine ters düşüyorum. Bu vasama döneminden sonra seçimlere katılmamayı Belçika Sefiresi bir hayli üzgün.. Belçika Büyükelçisi Bassompierre Ankara'dan aynlıyor, geçen hafta veda kokteylini verdi, nisan başmda Brüksel'e dönecek, Protokol Genel Müdürü olacak. Ama yalnız bir buçuk yıl için. Böyle cansıkıcı bir göreve daha uzun dayanma yacağını söylüyor. Belçika Sefiresi de biraz hüzünlü görünüyor, başkent Ankara'yı önce çok sevmedi ama sonra çok güzel dostluklar kurdu, özellıkle Belçika Yunan dostluğunu hayli geüştirdı Yabancı diplomatlar Yunan Büyükelçis! Kosmodopulos'un da, Belçikalı dostlarının boşluğunu kolayca dolduramayacağını söylüyorlar. HAZIRLAYANLAR: Müşerref HEKiMOĞLU Süleyman COŞKÜN Nasır bir askeri darbeyle iktidara geldikten sonra, halkın özlem ve sorunlarını, yurt ve dünya sorunlannı kazanarak devrımci bir lider oldu. Arap dünyasını înglliz ve Fransız tekelinden çıkararak uluslararası bir politik alan durumuna getirdi. Arap dünyasından iki eski tmparatorluğu, îngiliz ve Fransız İmparatorluklannı kovdu. Süveyş kanalını devletleştirdi. Asvan Barajını kurdu. Süveyş Kanalı sorununda kazandığı baş?rıyla, Asya ve Afrika'daki kurtuluş savaşlarının başanya ulaşmalarma katkıda bulundu, onlan yüreklendirdi. Toprak reformu, millileştirme gibi harö' ketlerle, halkı kendi ulusal kaynaklarına sahip kıldı ve bu alanda ds. diğer Arap ülkeleri ile Asya ve Afrika ülkelerine örnek verdt Arap halklarına mücadele büinci aşılad: ve kitle hareketlerinin doğmasma ortam hazırladı, Araplara özgürlük ve birlik yolunu gösterdi. Mısır toplumundaki sınıf farklılığını orta dan kaldırmaya ve tüm fertlere fırsat eşitliği ver meye çalıştı. Ama kendisine ve anısına saldıranlar da bı; basarılarından dolayı ve bu başarılarmı ortadar kaldırmak için saldırmıyorlar mı? Yazımın başmda da belirttiğim pbi. Nasır'ır hatalan yok değildir. Ama şunn da soranm: Hataİan neden araştırıp tartışmıyoruz da hx yola başvuruîmasına izin veriyoruz? En azmdan görüş ve akım olarak Nâsırcılığı işlenen hatalar dan ayırt edebiliriz. Görüş ve akıma sahip çıkaı ve «Bu bizim yolumuz yöntemimizdir. bundaı vazgeçmeyiz» diyebiliriz. Hatalann hesabmı da görüp «Bunlar bizim isteğimizin dışında olmuş, tasvip etmiyoruz» diyebiliriz. Oysa açılan kötüleme kampanyası, halkın 6ı kendine güvenlni sarsacak niteliktedir. ÇünK halk şunu sorart «Bugün Nâsır'ı, onun İcraatını ve dönemin: kötülemeye çalışan adamlar o zaman neredeydı ler ve dedikleri doğruysa buna karşı tavırlar neydi?t Halk yıllar yılı, Süveyş Kanalının devletleştiril mesi hareketinin Mısır'ın başanyla sonuçlandı ğına inanmış ve bunu yaşamıştır. Şimdi Süveyş'tE hiç bir başan elde edilmediği söylenirse ne oluri Halk toprak reformunu görmüş ve yaşamış tır. Bunun yanlış ve taatta zararlı olduğu söyle nirse bugün, ne olur? Bütün bunlar halkın bugünkü yönetime de kendi kendine de güvenini sarsar, toplum içinde bir güvensizlik meydana getirir. Nâsır, Araplara seslenip «topraklarınız sizın dir. petrolleriniz ve diğer servet kaynaklannız sı zindir, bunları, sömürücülerden ve vabancı ege menliğinden kurtarın. Doğru volda kımseder korkmayın» diyordu. Şimdi halka. bu sözlerır doğru olmadığı söylenirse buna kim itibar eaer? Bir Fransız generali, Batı'nın Ortadoğu dakı egemenliğinin Süveyş Kanalının devletleştirilmesn le çözülmeye başladığını, petrol ambargosunur, geçmişinin, Süveyş Kanalının devletleştirilmesine kadar uzandıgıru söylemişti geçen yıl. Ve doğru dur dedikleri. Sonuç olarafc şunu belirtmek isterim: Hepimizin gözü önünde Nâsır'm kişiliğine ve anısına, eserlerine yöneltilmiş bir suikast Kampanyası süriir) gitmektedir. Buna karşı vicdan nuzuru ile sessiz duramayacağız. Ve susmayacagız. B I 7 Ti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle