06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İİ K CUMHUR1YET 2 6 Jubal 1976 on yıllarda bütün dünyada «pazarlama» kavramının karşısına «sorumlu tüketım» veya «akıliı tüketim» kavramı çıkarılmış ve yoğun tartışmalir başlamıştır. «Sorumlu tüketim» kıt kaynakları en yararlı bir biçimde kullanabilmek amacıyle çevresel, ekonomik ve sosyal gerçekleri gözönünde tutarak tüketimi kendi kendine sınırlama sorumluluğu olarak tanımlanabilir. Başka bir anlatımla, sorumlu tüketim; 8 silindirli otomobil yerine 6 silindirli otomobü; birinci hamur kâğıt yerme, ikinci hamur kâğıt; 100 vattlık ampul yerine 50 vattlık ampul kullamlmasıdır. S OLAYLAR VE GÖRÜŞLER SORUMLU TÜKETİM Dr. Türkân ARIKAN KWH'dır. 1970 yıîmda sadece termik santrallarda elektrik enerjisi üretimi için 773 bin ton taş kömür. 1.112 bin ton linyit ve 310 bin ton akaryakıt kullanılmıştır. 1970 sayımına göre, İstanbul'da bina ünite sayısı 900 bin dolayındadır. Bu ünitelerin ortalama yarısmda günde 5 saat 60 vattiık bir lâmba yakılmaktan vazgeçilse; sadece îstanbul'da günde 135 bin KWH, yılda 46 milyon KWH elektrik enerjisi tasarruf edilmiş olur. Bu davranışın sonuçları en az şunlar olabilir: Elektrik tasarrufu nedeniyle tüketicilerin harcamalan azalır, ampul tasarrufu sağlanır; tasarruf edilen elektrik sanayi kuruluşlarma verilmek suretiyle üretim arttırılabilir. boş kapasiteler düşürülmek suretiyle üretim maliyetleri azaltılabiür. 21 Bazı kamu kuruluşlarında ve yüksek öğretim kurumlarında, kitap baskılannda birinci hamur kâğıt ve büyük puntolar kullanılmaktadır. Oysa. bu baskılarda birinci hamur kâğıt yerine ikinci hamur kâğıt. büyük puntolar yerine küçük puntolar kullamlsa; hem kitaplar daha ucuza mal edilebilir, hem biitçe harcamalannda tasarruf sağlanabilir, hem de Türkiye'nin kâğıt hamuru ithalâtmda olumlu etki yaratılabilir. 3) Bir şirket, yeni yıl dolayısıyla lüks bir acenda bastırmıştır. Maliyetinin 100 TL. olduğu ve 1.000 adet bastmldığı kabul edilse, toplam maliyeti 100 bin TL. yapar. Bunun yerine 10 öğrenciye burs verilse ve yıllık faaliyet raporunda da belirtilse; hem kaynaklar daha verimli olarak kullamlmış, hem de kamu oyunda daha olumlu imaj yaratılmış olamaz mı? Son yıllarda dış ülkelerde bağımsız kamu munasipleri işletmeleri bu açıdan da denetlemeğe başlamışlarlardır. 4) Gazetelerdeki bazı vefat ilânlan da aşırı kaynak israfına bir örnek olarak gösterilebilir. Kuşkusuz vefat eden kişiye saygı ön planda tutulmalıdır. Ancak, bazı durumlarda, tek bir işletmenin ya da teşebbüsün ayni kişiyle ügili çok sayıda vetat ilânmın tek bir gazetede bir arada yayınlandığı görülmektedir. Bunun yerine duyuru niteliği dışına taşan ilân tutarlarınm «vetat eden kişinin hatırasma> bir kütüphaneye, bir köy okuluna veya bir öğrencinin eğitimine bağışlanması daha yararh olamaz mı? Nitekim, sadece 1975 yılında çelenk tasarruflarıyla Türk Eğitim Vakfı'na 2 milyon TL'smın üzerinde bağış sağlanmış ve 200 öğrenciye burs verllmiştir. 5) Eğlence yerlerinin basındaki reklâmlannda da ayni israf göze çarpmaktadır. Ömeğin, eğlence yerlerinin sadece bir gazetedeki büyük resimli reklâmları en az bir sayfayı bulmaktadır. Günlük îstanbul baskısı ortalama 300 bin adet hesabıyla; günde 300 bin sayfa, yılda 108 milyon sayfa (kaba bir hesapla bir sayfa yılda 650 ton tutmaktadır) kâğıt sadece bir gazetedeki eğlence yerleri ilânı için tüketilmektedir. Mürekkep. klişe ve benzerlerl bunun dışmdadır. Üstelik. bügi verme ve duyurma amacmı aşan bu büyük resimli reklâmların belirli sayıda tüketicilere hitap ettiği göz önünde bulundurulursa konunun önemi daha da artar. 6) Yapılan blr araştırmaya göre Türkiye'de okuyuculann gazetelerde ilgiyle okudukları bölümler şöyledir: Okuyuculann "b 76'sı aktüel haber ve olaylan, °'o 26,5'u başmakale ve makaleleri okumaktadır. Okuyuculann ilgisini bu yönlert» çekmede; olaylan okuyuculara fikir yönünden geliştirecek hiçbir özelliğl olmayan abartılmış resimlerle sunmanm etkisi yok mudur? Kıt kaynaklann etkin ve verimli bir biçimde kullanımı açısından, bir işletme olarak bastn fcuruluşlannın bu konuya eğilmeleri gerekir. 7) 780 kişi ile yapılan bir ankete göre, TV reklâmlannı izleyenlerin '.'> 35'inin 16 yasından küçük çocuklar, •« 14'ünün 16 yasından büyuic • • çocuklar olduğu anlaşılmaktadır. Üstelik, TV'de t'lkemizde «sorumlu tüketim» davranışının benimsenmesi tüketicilere, kamu ve özel kesım işletmelerine ve topluma büyük yararlar sağlar. Hatta, «sorumlu tüketim., bugün için ülkemizdo tüketicilerin kendi kendilerini korumalarında en etkili ve geçerli olabilecek, iyi yönetilirse işlerliğı sağlanabilecek davranışlardan biri olarak nitelenebilir •Sosyoekonomik muhasebe» açısından tüketimin topluma maliyetini ve tüketiciye dolaylı ya da dolaysız etkisini ortaya koyabilmek amacıyle, bir örnek olarak kâğıt üretim ve tüketimini incelediğimizde şu durum ortaya çıkar. Kâğıt üretimi sırasında kaynaklar tüketilmekte (ormanlar ya da ithal edilen kâğıt hamuru nedeniyle döviz rezervleri gıbD; enerji kullanılmakta; artıklar yüzünden su ve hava kirlilıği ortaya çıkmaktadır. Kaynaklann tüketilmesi yanmda, ener.jı ihtiyacı yeni barajlar için yatırım gerektirmekte; çimento ve demir ihtiyacı artmakta; dış ödemeler dengesi etkilenmektedir. Çevre sorunlan ise insan sağlığını etkilemekte, doktor, ilâç ve hastane ihtiyacını arttırmakta; bunlar da yeni yatırımlar gerektirmekte ve dış ödemeler dengesini etkilemektedir. Suya atılan bir taşın halkaları gibi bu etkiler giderek büyümekte; halkalar içinda yeni halkalar ortaya çıkmaktadır. Bir yandan hızlı nütus artışı, öte yandan ihtiyaçlardald artış. daha çok ve daha çeşitli mal üretimini gerektirmekte; bu oluşumun kümülâtif sonuçlan dolaylı ya da dolaysız olarak sonuçta mutlaka tüketiciye yansımaktadır. Bu yazıda tipik bazı örneklerle «sorumlu tüketim», «sosyoekonomik muhasebe» görüş açısından incelenecek; kaynaklann etkin bir biçimde nasıl kullanılabileceği, dolaylı ya da dolaysız olarak üretim maliyetlerinin ve dolayısıyle fiyatlarm nasıl etkilenebilecegi ve bunlann ekonomik ve sosyal sonuçlan ortaya konulmağa çalışılacaktır. 1) Türkiye'de elektrik enerjisi tüketimt ve dolayısıyla üretimi giderek artmaktadır. Toplam elektrik enerjisi tüketiıni 1965'de 4,2 milysr KWK; 197O'de 7 milyar KWH; 1973'de 10,4 milyar begenilmeyen reklâmların oranı da oldukça yük sektır. Bu reklâmların çocuklar üzerinde talebı saptırıcı etkisinin bulunup bulunmadığı; psiko lojik olumsuz etkiler yapıp vapmadığı ve bu yüzden srereksiz kaynak israfına neden olunup olunmadığı araçtınlması gereken önemli bir konudur. 8) Kamu kesimindeki bilinçsiz harcamalar üzerinde de dıırmak serekir. Gözlemlerimize eöre, bu kesimde belirli büfçe ndenekleri yıl sonlarma kadar ancak gerekli hallerde kullanılmakta. arahk ayından sonra seleeek dönem ödeneklerinin ayni düzeyde tutulması amacıyla; badana, gerekli olmayan büro teçhizatı veya malzeme alışlan ?ibi harcamalar yanılmakta: bu anlayış hem kaynaklann gereksiz yere tüketilmesine, hem de şelecek bütçelerde gereksiz şişirmelere neden olmaktadır. 9) Türkiye'de gerek Kamu îktisad! Teşebbüslerinde. gerek özel kesim işletmelerinde yeterlı muhasebe uygulamaları. maliyet kontrolü ve etkin işletme içi kontrol raporları bulunmadığından: hem mamul maliyetleri yükselmette, hem de kaynaklar verimsiz bir biçimde kullamlmaktadır. Örneğin, 1975 yılında ithal edilen hammaddeler 900 milyon dolar, madenler 650 milyon dolar dolayındadır. Tüm işletmelerimizde bir an için, hammadde ve maden kullanımınaa °b 1 tasarruf sa*!andıgi kabul edilse. 15 milyon dolar (yaklaşık 200 milyon TL.) yapar ki maliyetlerin düşürülmesindeki ve dış ödemeler dengesindpki olumlu etkisi küçümsenmemelidir. Ayni düşünüşle, ülke içinde üretilen hammaddeler için hesaplamalar yapılsa sorunun önemi anlaşıhr. Bunlar küçük ve tipik birer örnektir. Asîmda üst üste yıgılan kümülâtif toplamlar önemlidir. Üstelik bütün bunların sonuçta tüketiciye yansıdığı düşünülürse konunun önemi belirlenir. Tüketiciler, kamu ve özel işletmeler, kamu kuruluşlan, basın ve sendikalar, «Sorumlu tüketim» bilincini benimsemezlerse; işletmelerimiz çiklet sanayii yerine toplumun önemli ihtiyaçlannı karsılayacak sanayie yönelmezlerse: zamlar yapılmadan önce, üretimde prodüktiviteyi, yönetünde verimliliği arttıracak. maliyetleri düşürecefc bütün olanaklar zorlanmazsa: bugün 50 milyar dolar olan dış ticaret açığının belirli bölümü bilinçsiz tüketim yüzünden giderek artar; fiyatlar giderek yükselir; hepsinin bedelini de yine tüketici öder. Basın, TRT ve ytiksek öğretim kurumlanmıza toplumu bu yönde eğitme çabasmda önemli sorutnluluklar düşmektedir. Çok zengin ülkelerin dahi «sorumlu tüketime» yönelme yolunda çaba gösterdiklen günümüzde, artık uyanalım, toplum sorunlarına duyarlı olalım ve mirasyedilikten vazgeçelim. Aman Çekilmesin eşhur Cem. bir karikatürtinde tkinci Mesnıtiypt egenienlerini bir faytona doldurmııştu. Arabayı atlar vc rine halk çekiyordu. Karikatürün altında bir sözcük yanlıydı: Çektiklerimiz... O güııden bueiine 70 yıl »eçti; Cem'in karikatiirü ıınutulamadı; çünkii dunım değişmedi. 1917'de Başbakan olan Hasan Saka'ya bir telgrat çekil. mişti: ÇekiJiniz! Saka cevap verdi: Çekildim, 8« kiloyum.. O günden bugüne çeyrek yüzyılı aşkm bîr zaman par. çası yaşandı. Şimdi Demirel'e bakıyor çoğu kişi: Çekilecek mi? Vallahi çekilse epey okka çeker. Hasan Saka m kilordu; bu, en asağı 120 kilodur. Ama Saka'nm hakkını vemiyelim. Adamcaçız 1949'da çekildi. verini yine CHP'den bir baskasına bırakarak . Zaten DP • M' çiztrisinden iktidar koltuğuna oturan Başbakanlar. hiçbir zaman çekilmesini bilnıpcliler; hep top tüfek zorııvla bıraktılar sanrialyeyi: CHP'li Başbakanlar çekilmesini biidiler. Son nrnek: Ecevit, MSP ile bazı konuiarda anlaşamaymca çekildi. Ama cepheciler diyorlar ki: ' Ecevit çekilmedi, kaçtı. öyle va. bizim demokratik eörenesimizde Başbakan oldıın mu rekilmrieceksin: valisini. polisini, savrısını, bankasını, nkulunu. fabrikasını; kısaca devletin tüm silâhlannı seferber edeceksin koltıığuna yapışmak için r)cmirel de bunu yapıyor. Ama çevresini kuşatan yolsuzluk iddialun ayyııka çıktı. Böyle durumlarda Başbakanlar çekilir. Bizimki çekilecek mi. voksa cektirecek mi? Bize kalırsa cektirecek. çünkü Demirel çekilmeslnl ne kadar •evmivorva biz de çekmesini o kadar seven tnsanla» nz. Acı çekmesini. para çekmesini. pivasadan mal çekmesini, esrar çekmesîni, piyanco çekmesini. nivet çrkmesinl, kur'a çpkmesinl, vük çekmesini. nar çekmesini dikkat çek. mesini. sonruya çekmesini, yorsıuıı basımıza çekmesini. çirmeyi ayagımıza çekmesini, nutuk çekmesini çok severiz. Bfr çekmeyl bunca sevdikten sonra Süle>man Bey'l de severiz. Peki yîfen sorunu nr olacaktır? Başbakan yiğen olaymı ortaya çıkaran Bakanlık Müsteşarını görevden uzaklaştırmış. Herkrs bilivor ki. Sülryman Bev çekilmedikre «Kofiıştıırmanın selâmetle yürümesine» olanak yok. Llhtenştayn, hayalî mnbilva. vatak odası takımı. sıınta, tatita. kere«:te, diisspl dıs ticaret derken bu iş tüm iktidarı kapsayan bir nitelik kazandı. MSP. MHP. CGP sorumluluğa ortak oluyorlar. İ» fittikçe büyüsor. Nereden çıktı bu yiğen? Süleyman Bey biraderleri yüzünden 12 Mart'a vanııcaya dek çekUmemişÜ; şimdi yiğeni için avnı seyi mi yapacak? Süle>man Bey'in çekilmeye niyeti yok. Bu konuda ken. dini savıınabiUr. Diyehilir ki: Bana ne viğenfmden? Atalanmmn dediği gibi oğlan dayıya, kız halaya çeker. Ben viğenimln dayısı değil amcasıyım. O kendine bir takım dayılar bulmustur. Ama bana çekmemiştir: ben de vlğenim yüzünden çeldlmem. Lihtrnştayn gibi garip bir ülkenin olmayan sokağında hulunmayan ticarrt sirketi aracüığıvia havalı vatak odası ta> kımını Bemilere yükleycrek Kıbrıs'a tkinri çıkarma harekâtını tamamlayan; bu eylemle rssiz bir /afer kazanarak teş\ik tedbirlerinden milyonlarla mükâfatbndınlan yiğeni alkışlarkeıı; ynlsıızluğu ortaya çıkaran Bakanlık viiksek memurunu da sepetleyen Süleyman Bev'i kutlanz. Aman şu ıninlerde çekllnıesin: şuhatın sonuna geldik. 12 Mart'a iki hafta kaldı; biraz daha dislni sıksın, belki yine kurtulur. M Bu görev hepimizin. OKTAY AKBAL Evet Hayır Özgürlükle Eşitlik Birarada ÜRK toplumu, yüz yılı aşkın bir zamandan beri özgürlük savası vermektedir. Ama n« var ki, toplumumuz için bir görüntü olmaktan ileri gidememiştir özgürlük. Bunca uğraşılar sonuç vermemistir bir türlü. Ozgürlükler gelmiş, özgürlükler gitmiştir. özgurlükler verilmiş, özgürlükler almmıştır hep. Bir adım ileri gidildiyse, bir adım da geri gidilmiştir bu konuda. Bıından tam yüz yıl önce ozgürlüğe kavuşur gibi olmuş toplumumuz. 1876'da «Kanunu Esasi» gelmiş ülkemize. Kısa bir süre sonra 33 yıl baskı ve zor'oahk... Daha sonra 1908 Meşrutiyet Anayasa>ı ve özjiirjü^lsr.ıöpjjra özgurlükler uçup gitmış gene .. Bağımsızlık savaşı vetekrap özgurlükler. Çok geçmeden özgürlüklerin kısıtlanması... Ve sonra 1961 günleri. Özgurlükler sahnede yeniden. Ama daha sonra beceriksiz bir yönetim, yeteneksiz bir iktidar. özgürlüklerin kötüye kullanılması. Ve güzelim özgürlüklerin yeni baştan kısıtlanması ... Hayat gibi, ölüm gibi bir şey. Bir ileri bir geri. bir iniş bir cıkış. Yıllarca ve yüzyıllarca yükseliş ve alçalış. Oysaki çağımız özgurlükler çağıdır. Bu gerçeği bilmeyen kalmamıştır. Artık çağımızda özgürliik gerçegini benimsemeyen, özgürlük düşüncesini kavramayan bir dünya görüşü düşünülemez. Çağımız ayni zamanda eşitlik çağıdır. Artık günümüzde eşitlik gerçeğinden .eşitlik düsüncesinden yoksun olan bir dünya görüşü söz konusu olamaz. özgürlükle eşitlik birbirine bu kadar bağlanmıştır. Bu kadar birbirinin yanında, birbirinin içindedir. T •Turriumuzda bfr siyasi anarşi var» demiş eski Cumhurhaşkanı Sunay. Hemen herkes işini sücünü bırakmış. devletin sı.vasetinden b*hsedJ.vormu«i: «Herhalde bu konu harcımlem olacak kadar basit değil» diyor. Devletin slyaselinden söz etraek harcıâiem olacak kadar basit olmah mı olmamalı mı? İşte bütün sorun burdadır. Yedi rıl Türkiye devlptinin en büyük görevinde bulunmuş blr kişlye *öre «deıletin siyaseti» ile ilgilenmek herkfse düsmez. Klme düşer? Bir a\uç seçkln kişiye: . Pek), ama demokrasi nedir? Halkın kendini kendi eliyle yönetmesi... Herke» l?lni gücünü bırakmış da devletin politikası İle njfi»şır duruma (felmlşse bunda blr önemli neden yok mudur? Demek i?Ier o denll kötü, umutsuz ve çıkmazda! . Siavuı Snna.v «Devlete vardımcı jüçler»d«n J^iç. sö» «tnıiyar. Bir takım örçüöer, blr takım İiderler var, devlete vardımcı olmakla övünüyorlar, saııki de\lelin oniarın yardımtna ihtiyacı varmış gibi. «Bu adamlar. bu eençler Ritseler kendi «işleri» ile uğraşsalar ya! Hayır, ajın sağcı politikacılar binlerce genç! örgütlemiş, kendi kafalannda bir «devlet» kurulraası yolunda seferber elmiş hepsini Eski Cumhurbaşkanı onlara blr şey demlyor. Belki de onlan yurtsever sayıyordur. Hani Adalet Bakanı Müfttioğlu «Yurtseverlerle yurt düşmanlan arasında» Mva$ olduğunu »öylfmişti ya. öyle: Vurdumuzda bir siyasi anarşi var mı? var! Dünyayı birbirine katan milyonluk rüşvet olayları başka ülkelerdeki çibi önemle ele alımp soruşturmava geçildi mi? Bir Başbakana yöneltilen bunca a#ır suçlama karşısında o Başbakanm partisinden bir tepki geldi mi? O Başbakan bu suçlamaları «Ben o fünlerde iktidarda değildim, bana ne!» deyip geçiştirdi mi? Bunca cinayetten btr tek kişi perçek suçlu olarak cezalandırıldı mı? Yol kesen, okul basan, öğretmen döven, vuran, yaralayan zorbalara riur» denildi mi? Kitap toplatmak. yasaklatmak. öğretmen sürmek, kıymak eylemleri durduruldu mu? Hayır hajir hayır... Bütün bunlar, bir siyasi anarşi değilse nedir peki? Son bütçe görüşmelerinde Atatürk ilkelerine ters düşen neler neler söylenmedi ki! Hem de sorum yerindeki kişiler açik açık savundular Atatürk devrimine yüzde yüz karşı bir takımı görüşleri. Şeriat okullarda öfretilsin, Ayasofya cami yapılsın, bilraem ne! Hatta Bay Erbakan çok ileri gitti «Yıldırım olup çakarız» gibilerden gözdağları da verdi. Yüzen. gezen. kayan sekiz on oy yeniden MC'ye akınca, anarşiyi çıkaran, besleyeıı, sürdüren kişilerin oluşturduğu bir iktidar ayakta kalmayı başardı. Meclis kürsüsünden Anayasa'ya, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyete ters, karşı neler denilmedi, neler söylenmedi! Türkiye devletini kuran yurtseverlerin partisi CHP, bugün yüzde kırk dort oranda halkın oylarını toplamış CHP eski bir Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanınca «Komünistleri korumakla» suçlandırüdı. Bu sözlerin tepkileri çok sert oldu. Yakışıksız olaylar olup bitti Meclis'te. Bütün bunlar siyasal anarşinin belirtileridir. Siyasal anarşi kendini «MilliretçU adı verilen bir ortaklığın halk yararına ters düşen tutumu. davranışları ile beslenmekte, geliştirilmektedir. Nerdcyse böyle bir anarşinin yaşatümasından yarar uman iç ve dış güçler, düsmanlar vardır... Sayın Sunay bu anarşinin kaynaklarını da söylemeliydi, söylemedi. Herkes devletin politikası ile ilgilenmesin, dedi. Ki bu yanlış. . Herkes hepimiz, hepiniz devletin politikası ile ilgilenmek zorundayız. Özellilde siyasal anarşinin koyu bir sis perdesi gibi ynrt üzerine indiği bu fünlerde. Herkes işiyle gücüyle uğraşamıyor ki! Kimsenin işi yolunda değil de ondan! Adım başmda zorbaiar, çeteler, katiller, başansız yöneticiler, yasalardan kaçanlar, bir takım soruşturmalan atlatmak isteyenler, dünyanın didik didik edip gerçekleri anlamak istedlgl işleri örtbas etmekte yarar görenler... Bu durumda bilinçli her yurttaş yurt sorunlan ile ilgilenmek zonındadır. Bir görevdir bu... Devletin siyaseti, Meclis'te küçük bir çoğunlukla sağa, aşm sağa, çağidışı, bilim dışı, açıkcası Atatürk devrimine tamamen ters bir yönde sürdürülmek, geUştirilmek istenirken «Herhalde konu harcıâlem oUcak kadar basit değil» demek yanlıştır. Tüm yurttaşlann görevidir bu siyasal anarşiyi yaratanlarla Ugilenmek..'. Seçtmlere iki yıidan az kaldı. Umut, bu seçinalerde sandıktan gerçekten halfcçı bir iktidann, ulusçu. AUtürkçü bir iktidann çıkabilmesini sağlamakta... Halkın oylariyle olacak bu. 05'Ieyse kırk milyon insan devletin siyaseti ile yakından ilgilenecektir. Siyaset aianı bir sözde seçkin kişiye, bir avuç politikacıya, bir avuç zorba taslağına bırakümayacaktır. Demokrasi madem ki halkın halk tarafından halk için yönetilmesidir, öyleyse «harcıâlem» bir işür bu ülkenin gündelik politikasiyle Ugilenmek... Bunu istememek, buna karşı çıkmak demokrasi denilen halk yönetimini istememektir. Bunun, başka açıklaması yoktur... ÇOK YAKIN BiR GELECEKTE AKILC! GÜÇLER; AKILOIJI GÜÇLERE EGEMEN OLACAK, ÎÜRK UIUSU YÜZYILI AŞKIN BiR ZAMANDAN BERi SÜRDÜRDÜGİ) ÖZGURlüK VE EJiTLiK SAVAJINI KAZANACAKTIR. M. îskender ÖZTURANLI Bilindiği gibi, ileri görüslU düşünürler daha Isa'dan önce bu kavramlar üzerinde önemle durmuşlar, özgürlük ve eşitliğin bir arada bulıufmşşı geretini savunmuşlardır. Bu düsünürlerden biri olan Ciçenon, «Zenginin serveti, fakirin iyiliği için gereklidir» diyen İngiliz Lord'undan yüzyıllarca önce, «özgürlük her şeyden tatlıdır. Ama eşitlik olmayan yerde özgürlük de olmaz» diyebilmiştir. Aristotales de, «Her yerde ayaklanmalara yol açan eşitsizliktir» diye yaımıştır Politika adlı yapıtmda. Tarih okuyunuz, «tnsanların önce eşitliklerini yitirdiklerini, sonra da onları yeniden elde etmek için özgürlük savaşı verdiklerini» görürsünUz. Dünya tarihini inceleyiniz, o tarihin her sayfasında özgürlük ve eşitlik için dökülen kanların izlerini bulursunuz. Spartaküs ayaklanmasından Magna Carta hareketine, Amerikan Bağımsızlık Savasından Fransız devrimine kadar ve daha sonraki çeşitli devrim girişimlerine egemen olan ana görüş, ana problem «özgürlük ve eşitlik» olmuştur çoğu zaman. GUnUmüze dek ulaşmıştır bu savaşım. özgürlük ve eşitlik bugün için de bir ülkü, bugün için de bir özlemdır. Ve bunun özlem olarak kalması gerektiğini savunanlar bile vardır aramızda. Çagımı»<insa»iı trer seydert"«»« ce eşitlik problemini çözümlemek zonındadır. Çok eskident tüm kötülüklerin kaynağında bilgisizliğin bulunduğu sanılıyordu. Şimdi ise. «BUtun kötüluklerin eşitslzliğin Urünü» olduğu ileri sürülmektedir. Gerçekten, eşitlik olmayan yerde ne örgürlük, ne adalet, ne erdem ve ne de insanhk vardır. Yoksulluk içinde kıvranan bir kişi özgür degildir. «Eşitsizlik, yoksulluğun sımnna ulaşırsa özgiirlükten söz edemezsiniz artık.» Aç bir insana. istediğiniz kadar özgür olduğunu söyleyiniz, kendisiyle alay edildiği düsuncesinden kurtaramazsınız onu. «Toplumsal savaşın son amacı düpedüz eşitliktir» diyordu Condorcet 18. yüzyılda. Gerçekten, toplumsal savaşın son amacı eşitlikten başka bir şey olamazdı. İnsan sevgisi ve insanhk düşüncesi, ancak eşitliğe değer veren toplumlarda bulunabilirdi. «Geçilmez sınırlar kalkacak ortadan. Asalakların aradan çekilmesiyle sonsuz bir değer artışı olacak. Kimse kimseyi sömürmeyecek. Ne büyükler küçükleri, ns küçükler büyükleri» diye haykınyordu 19. Yüzyılda Victor Hugo. Ama bu giizel istekler göriin tü olarak kaldı çağlar boyu. İnsan insanı sömürdü, insan insanın canına kıydı, «İnsan insan için kurt oldu» gerçek alanda Çunkü insanoğlu, özgürlüğün va eşitliğin ne olduğunu kavrayamamıştı doğru diirüst. Anlayama rmştı bu iki kavramın incelikierini, birbiriyle olan ilişkilerini. Oysa eşitlik ve özgürlük sorunu yavaş yavaş aydınlığa kavuşu yordu. «Hiç bir vatandaş başkasını satın alacak kadar zengin, *4çı4>V del kendini satacak kadar yoksul olmamalıdır» diyordu demokrasiniB, büyük Jturamcıiarından biri. Özgürlük, eşitlik ve ahlâk problemini serin kanla incelemeye başlamıştı insan kafası. Ama gun geldi, «Özgürlük burJuvalara özgü çürük ve temelsiz bir düşüncedir» diyen blr adanı, «Yeni rejim ne özgür, ne de adaletli olacaktır» sloganı ile yığmlan sürükledi peşinden. Çağ geldi, «Halk ösgürlük değil, ekmek istiyor» diyen bir devlet yöneticisi, kendisi gibi düşünenlerle kafa kafaya vererek 2. DUnya Savaşı serüvenini açtı insanlığın başına. Dünyanın bir kesiminde özgür lük düşüncesi egemendir bugün. Ama bu kesimin bazı yerlerinde, özgürlük düşüncesinin kendisi de insanlar gibi sömürülmektedir. özgürlük nutuklariyle iktidara ge çerek «Hür dunya liderliğinl» elde edenler, «özgür uluslar topluluğu» düşüncesiyle birlikte, kendilerine bel bağlayan geri kalmıs ve gelişmekte olan uluslan da sö mürmektedirler. REDAKTÖR ARANIYOR SOSYAL YAYINLAR, redaksiyon işlerinde çalışabilecek, iyi Fransızca ve Tiirkçe bilen, biUmsel formasyonu olan, tecrübeli eleman arıyor. îsteklilerin adresimize başvurmaları rica olunur. SOSYAL YAYINLAR Cağaloglu, Ceridenane SokaJc, Örnekal îşhanı, No.: 10 Telefon : 26 77 87 (Cumhurivet: 1520) Fransıca veya îngilizce bilir Bavan Eleman Alınacaktır Başmüdürlüğümüz Milletlerarası Servisinde 7 adet boş memur (Lisan bilir> kadrolarının doldurulmasını teminen 16.3.1976 günü saat 14.00'de yapılacak sınavla yeterı kadar eleman alınacaktır. Aşağıdakl şartlan taşıjanlann enceç 15.3.1976 gtinü mesai bitimine kadar nüfus cüzdanı. diploma ve 1 adet fotoğraf ile birlikte Gayrettepe Yıldız Posta Caddesindekl Personel Servisimlze şahsen müracaatlan ilân olunur. İST. TELEFON BAŞMÜDÜRLÜĞÜ SARTLAR: İ 1 En az Ortaokul mezunu olmak. 2 18 yaşından küçük 35 yaşmdan büyük olmamak. (Tayin tarihinde 35 yaşından srün almış olmamak) 3 Herhangi bir tahsil müesessesi ile ilgisi bulunmamak. (Basın: 12051) 1512 EŞİTLİK DE, ÖZGÜRLÜK DE BiRUKTE Özgürlük üstüne çok şey söylenmiş, eşitlik üstüne çok şey yazılmıştır. Ama insan özgür değil dir, insan eşit değildir çağımızda. özgür olayım derken eşitlik elden gitmekte, eşitlik için savaşırken özgürlüğünden olmaktadır. Ne var ki gerçekleri gören ve düşünen insanların sayısı çoğalmaktadır yeryüzünde. «tlerici ve akılcı gtiçlerle geriletici ve akıldışı güçler» arasında bu güne dek süren kavgayı, hep akıldışı güçler kazanmış, özgürlük ve eşitlikten yana olanlar yeniie düş müşlerdir. Onun içindir ki zamanımızm insanı, özgürlükle eşitliği birlikte istemenin karanna var mış bulunmaktadır. Günümüzün insanının karşı karşıya bulunduğu en büyük sorun mutlulukrur her şeyden önce. «Toplum, onu rneydana getiren insan teklerine mutlu bir hayat sağlamak için vardır ve bu amaç için var olma lıdır». Mutluluğu meydana getiren ögelerden biri ise «Yoksulluğa düşmemek» ve insan gibi yaşamaktır. Yalnız özgürlüğü, ya da yalnız ekmeği verirseniz mutlu yapamazsınız insanı. Mutlu olması için hem ekmeği, hem de özgür lüğü vermelisiniz ona. İnsanlara özgürlük umudu varerek onlan sinsi sinsi sömüren bir düşünce biçimi de yıpranmış ve geçerliğini yitirmiştir çağımız da. Özgürlükle eşitlik yanyana el ele yiirüyecektir bundan böyle. İnsanhk bu savaşımın içindedir, bu çizginin üstündedir. Özgurlüğün bir amaç, eşitliğinse bir araç olduğunu anlamıştır insanoğlu. Daha özgür olmak için daha eşit olmak gerektiği kanısındadır. Ve daha çok eşitliğin daha çok özgürlük sağlayacağı inan cındadır. Bu nedenledir ki günümüzdeki dernekler daha çok özgürlüs istemektedirler. Bunun içindir ki sendikalar ve çeşitli kuruluşlar daha çok eşitliği amaçlamaktadırlar. Bundan ötürüdür ki tüm sömürülenler daha çok ösv gürlüğün ve daha çok eşitliğin özlemi içindedirler. Bunun sonucu olarak 18. Yüzyüın İnsan Hak ları Bildirileri; zamanımızın «Sosyal ve ekonomik haklar» bil dirileriyle bezenmiş vc tamam TÜRK HAVA YOLLARINA SINAVLA "UÇUCU HOSTES,, ADAYLARI ALINACAKTIR ARANILAN NİTELİKLER: 1. T.C. ujTuklu olmak, 2. îşe müracaat ve hizmet süresince bekâr olmp.k. f Adaylar evli bulunmadıklarına daır, kayıtlı oldukları nütus ıda, resinden alacaklan bir belge getireceklerdır.) 3. En az lise veya dengi bir okuldan mezun olmak. 4. îngilizce, Fransızca veya Almanya dillerinden birtni iyi derecede bilmek, 5. Sınav gününde 20 yaşına basmış ve 25 yaşından gün al . mamış olmak, (Yüksek tahsılliler için sınav gününde 27 yaşından gün almamış olmak.) 6. Boyu 1.60'm.den kısa ve 1.75'm.den uzun olmamak ve boy ile kilo arasında aşın derecede fark bulunmamak, (Adaylann boy ve kilo tesbiti için şahsen müracaatları gerekmektedir.) 7. Belirli süreli hizmet sözleşmesi koşullannı kabul etmeK. Bu nitelikleri taşıyan adaylann 8 Mart 1976 Pazartesı günü saat O9.Wda Gümüşsuyu Caddesi 90 No.lu DERSAN HAN'dakı THY Eğitim Müdürlüğünde yaptlacak sınava Katılabilmeleri İçin en geç 5.3.1976 Cuma günü saat 15.00"e Kadar; Tahsil Belgesi, Nufus îdaresınden alacaklan belge. NUfus Cüzdanı ve 3 adet vesikahk fotoğraflan İle Cumhuriyet Caddesi 199201 Harbiye ÎSTANBUL adresindekl rHY Personel ve Sosyai îşler Müdürlüğü'ne şahsen müracaat etmelen. (Basın: 11919> 1508 A '• iürk kumaşını dünvava tanıtan marka (Manajans: 456/1523) Ankara Telefon Başmüdürlüğünden Bina Kıralanacaktır 1 Başmüdürlüğümüz EtüdProje ve Planlama Başmühendisliği ihtiyacı için, Ankara'nın Ulus ve Kızılay semtlerinde Resmi Daıre olarak kullanmaya elverışli, faydalı alanı 3000 m2 kaloriferli, vasıta giriş çıkışına müsait oto parkı olan bir bma kıralanacaktır. 2 İstekliler hazırlayacaklan kapalı teklU mektuplannı a) Her katın yüzölçümü, b) Aylık kira bedelini, c) Finanın ısıtma şekli ve masraflannm kime ait olacagını, d) Binanm kiraya verilebileceği tarihl, e) Varsa özel şartlan belirtir kapalı teklif mektuplannı yapının münarı planı ile birlikte ihalenin yapılacağı 12.3.1976 tarihine rastlayan Cuma günü saat 15.00'e kadar Başmüdürlüğümüz Yapı Kısım Amırlığine vermesl, 3 Gecıken teklif mektuplarının kabul edilmeyeceği. 4 L'mtemizin ıhaleyi 5'apıp yapmamakta veya tercıh hakkını kullanmakta serbest buiunduSu ilân olunur. (Basın: 119861 1507 Dr. TÜLİN ve Dr. BÜLENT TARAKÇIOĞLU kızlan, BELGİ'nin doğumunu duyururlar. 6/2/1976 Gelsenkirchen Cumhuriyet: 1518 SEKA BALIKESiR * MÜESSESESi MÜDÜRLÜCÜNDEN: Doktor Ahnacaktır Müessesemizde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre çalıştırılmak üzere bayan veya askerlik görevini ifa etmiş Dahiliye Mütehassısı veya Pratisyen Doktor alınacaktır. Hizmet durumuna göre, 4. derece k"dro ve yan ödeme aynca evlilere kaloriferli lojman, bekârlara yatacak yer verilecektir. îsteklilerin en geç, 10 gün içinde şahsen veya dilekça ile Müessese Müdürlüğümüze müracaatları rica olunur. (Basın: 12081) 1311 Kı/metiı hn^aij ve d jjKjn'jrdip rr.^. tejelc111 cenııe menıim ektbinnz, b r teiefon « emr.n zd«dir. Gııete ilanı ve umum mjirnc(ac tçın ayrı bir ücrec ılınrnaz. cenjıe ijlftnnî fflecmemH dçrjhte eder, acı {unle*imzı o*y\zynr VEFATLAR İÇİN T e li Ie İSLAM CEMAZE İŞLERİ NOT : Butun muımeleıer ıjietmej'ç »!t olm»k üzere yurt ıç. yun dif, yurt ri'înd»" yurda cenııe nak!: yıpıır. Gur^n her saıtirde en"n •zdedi'. . 4720 06 4068 86 (Cenajans: 2166) lanmışür.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle