02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
M «Börtlüce» köyünde, üç Î Kula'nın Hüseyin Ergün'ün yolunu köylünün öğretmen keserek, nsan neleri unutuyor. Ama 24 ocak 1971 gecesi racakîarı kimse yok mu? Birl, «Derolun bııradan, perişan ederim sizi!» diye koğmuş. «Saldınya uğradık, tanıklar şunlar, kanıtlar bunlar..diye öbürüne koşmuşlar, o da, «Ne demek karut falan, roman mı yazıyorsunuz?> diye eğlenivermiş. Gszeteler yazmadı, belki de yazamadı . bunlan. Görevli memura hakaret mi sayılır acaba? Öğretmene yapılan hakaret sayılmıyor. Can değil, pathcan onunki. Döğsünler, söğsünler, cürüm değil. Yazılması. konuşulması cürüm. Hattâ öldürsünler, o da cürüm değil. Genç öfrenci'lerin, işçilerin ölüieri ortada, sanıkları bulunup yargılanmadı da. öğretmenlerinki bulunup yargılandı mı? Sayıs; altıdır «Milliyetçi Cephe» iktidar olalı öldüriiien öğretmenin. Her birine bir kulp talnlmış. tçmişti de, sarhoştu da... Mustafa Fehmi Kubilay'a takabilirlerdi bu kulpları bıraksaydı Atatürk'ün mahkemeleri. Kulp takılarak mı uyutuluyor acaba dosyalar? Yok kamu oyunun bilgisi, haberi. Okuyoruz gazeteleri, her gün arıyoruz, yok yakalanıp yargılanan. Gün geçiyor, zaman siliyor pek çok şeyi, belki buna güveniyorlar. Ama bunlar, bu öğretmenler, öğrenciler unutulmayacak, unutulmamalı. En sonuncusu ODTÜ öğrencisi Semih Erbek mi? Eklenmeli listenin altına: 3 ocak 1976 günü Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğüniin. Genelkurmay'ın önünde otobüs beklerken vuruldu, 11 şubat günü hastanede öldü, diye yazmalı. Öğretmenlerin meslek ve can güvenliğinl düşünürken Atatürk'ün, Sunay'ın adlarını andım. Sayın Korutürk'ün adını da anmak istiyorum yüksek izniyle. Yetkilerinin darlığından yakman demeçlerini dinledim ve okudum. Buna karşılık Kâmil Karavelioğlu da konuşuyor Senato'da: «Lütfen bu kanlara, bu kurşunlara son veriniz. Devletin aczinl ortadan kaldırınız, siz devletin başısınız. İktidardaki vurdumduymazlığı sarsınız, Anayasa sizden görev bekliyor.» Kamuoyunun rahatsızlığı, senatörün düe getirdiğinden çok daha büyüktür. Bir yazar, bir yurttaş olarak ben Sayın Korutürk'ün, hele kuşku•uz bilgi edinme olanağı bulduğu Osmancık olayından sonraki suskunluğunu bir türlü anlayamıyorum. Saldırganlar, geniş mi dar mı oldutunu bilmediğimiz yetkilerle bir lçsavaş ufkuna doğru çılgınca at koşturuyorlar. Bakıyorum Türktş ve DİSK gibi büyük konfederasyonların da kılları kıpırdamıyor. Masalda, «Dur bakalım bundan sonra ne olacak?> diye bekleyen yöneticiler gibi bekliyorlar onlar da. OINNURtrfT 25 Jub.1 1976 başına yular takıp sokaklarda dolaştırmaiannı bir tiirlü unutamıyoriim. Kışkırtıimış köylüler conunda onu bir hendeğe kakarak, üstüne katran döküp bırakmışlardı. Bırakıldığı hendekten baygın alımp Kula hastanesine kaldınlan öğretmenin komadan güçlükle çıktığını anımsıyorum. Faşizmin kudurduğu aylardı. Sermaye, kasabalarda köylerde karacahüliği ayaklandınruştı. Her yerde toplanhlar basılıyor, gençlik dernekleri, kitapçüar, TÖS şubeleri kırılıp dökülüyor, öğretmen, kaymakam, hatta savcı evlerine kurşunlar sıkılıyordu. Yozgat'ta, Adapazarı'nda, Elazığ'da, İslâhiye'de, Boğazlayan'da. Konya'da acı olaylar yaşamıştık. Hiç biri. hatta Kayseri' de burnumuzun ucuna kadar gelen ölüm bile «Börtlüce» olayı kadar ürpertmemişti beni. Anlatılmaz acılıkta bir ezikliğin içindeydim. Böyle bir olaydan sonra bir daha sınıfa giremem, öğrencilerin yüzüne bakamam sanıyordum. Kışkırtılmadıkça öğretmene saygıdan başka duygu beslemeyen o köylüler nasıl yapmışlardı bunu? Nasıl ögretmenin boynuna yular takıp çekmişlerdi? HUseyin Ergün'le görüşüp soramadım. Sanınm o da benim gibi eziklik içindeydi. Börtlüce»den alıp başka yere verdiler. Şimdi nerelerde, öğretmenlik yapıyor mu, bıraktı mı, bilmiyorum. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ; Komiinizm Tehlikesî BÜYÜK SUSKUNLUK Fakir BAYKU3T nîn ytizüne. Muhtıranın önceki anJamı hayırlanna değildi. Toz olup gittiler iki dakikanm içinde. 23 ocak 1930'da Menemen'de yedeksubay öğretmen Mustafa Fehmı Kubüây öldürüldüğünde Çankaya'da Atatürk vardı. Mahkemeler bir çırpıda 28 kişiyi ipe çetti. O zaman öyleydi. Törenlerde, toplantılarda valinin yanında dururdu öğretmen temsilcileri. Bugünkü gibi protokolün en arkası değildi yerleri. Şimdi bunu öğretmenlere söylediniz mi. hafiıçe terleyip gülümsüyorlar. Ne öyle hızlı mahkemeler olmalı, bir çırpıda 28 kişi asılmalı, ne de valinin dibine buyur edilmeli öğretmenler. Gerçi daha önce Devlet Başkanının sağından sürerlerdi atlarını, onu da bildikleri halde, ayncahk istemiyorlar, verilse de benimsemiyorlardı artık. Biliyorlardı ki Mustafa Kemal'in öfretmeni Şemsi Efendi de saldınya uğramıştı Selânik'te. Belki o günden bu güne savaşa savasa asıl kalelerine, halkın bağrına çekildiler, orada duruyorlar Doğal olarak ileri gelişmelere neden oluyor bu duruşiarı. Edebiyat onlar için, «Çevresini aydınlata aydınlata yanıp biten mum!» der. Şimdi yandıkça ve kıyıldıkça daha çok etkileyip uyandınyorlar halk:. Tarihimizin görmediği yeni tavırlar takınıyor işçiler, köylüler. Yöneticilerden hak ve hesap soruyorlar. Halka düşman olanlar, öğretnrîr.e de düşman olduklarından, bu sefer ikisini bir hizaya getırip vuruyorlar. 1976 ocak ayında tanık olduğumuz olaylar 1971'dekileri aştı. Bugüne kadar yüzlerce dernek, sendika şubesi yakılıp yıkılmış bir şey olmamış, iktidardaki «Milliyetçi Cephe» yanlısı derneğin önünde duyulan patlamadan sonra silâhlı gericiler alanları doldurmuş, vur ha vur öğretmenlere, vur ha vur halka... 30 ocakta Çorum*un iki ilçesinde olanlar daha acı. Özellikle Osmancılc'taki. «Milliyetçi Cephe» lisenin müdürünü detiştirmiî. Karne dağıtımında konuşuyor yenisi: «Zayıf alanlar üzülmesin. Bir öğreneı milliyetçiyse zayıfm önemi yok. Solcuysa, karnesi baştan aşağı 910 olsa hava. önemli olan milliyetçilik!» Nasıl milliyetçilikse? Osmancık'a başka yerlerden sürgiin gelmiş öğretmenler karne tatilini ailelerinin yanında geçirecek. Bir aylık, on beş günlük olanlar var içlerinde. Doğru dürüst çevreyı tanımıyorlar. Otobüse binecekleri yerde patlıyor fırtına. «Milliyetçi Cephe»den yana olan derneğin başkanı en önde, koyu particiler, hızlı milliyetçiler hurra edip saldınyorlar. Aldıklannı vuruyorlar ögretmenlerin başına, beline. Bitlis TÖBDER başkanı iken sürülüp gelen felsefe öğretmeni Kenan Coşar'ın ardma düşüyor en kızgınlan. Milliyetçi elebaşının elinde budaklı bir sopa. Vur ha vur. Açık bulduğu yöne doğru can havliyle koşuyor Kenan Coşar. Üstünde kalemden başka bir şey yok. Arkasız, arkadaşsız, bölüğünden ayn düşmüş bir ordunun eri gibi, elleriyle başını korumağa çahşarak koşuyor. Kasabanm kıyıcığından Kızılırmak geçiyor. Bataklığa dalıyor Kenan Coşar. O yana yalpa, bu yana yalpa. Buz kırıklan akıyor ırmaktan. Akıntı hızlanıyor kimi yerde. Umudunu yitirip kendinı atsa belki Bafra köylerinden çıkacak ölüsü. Yazarını bekleyen çok acı bir romamn bu cehennem sayfalanndan nasıl kurtuldu Kenan Coşar bilmiyorum. Arkadaşlanyle Ankara'ya gelip gazetelere, derneklere anlattılar dertlerinl. Niçin Ankara'ya gelip anlattılar, Osmancık'ta başvu Anlayışa Bakın Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Sunay acaba buna ne diyecekti? Çünkü, sürekli olarak öğretmenleri suçlar bir tavnn içindeydi. Üç kez görüşmüştük. «Niçin öğretmenler Amerika'ya karşı? Niçin poütika yapıyorlar? Bakanlıktan gelen dosyalara bakıyorum, başka suçları da var...» diyordu. Tek yanlı dosyalara, dolduruşlara pek inanıyordu. «Börtlüce» olayından sonra da çıt çıkmadı ağzından. Aybastı, Sivas, Konya, Maraş, Geyve, Sarıgöl, Dinar, Adapazan, Keskin, Alaca, Aydın, Mucur, Batman. Tavşanlı, İzmir, Amasya, Afyon ve Tarsus'ta yeni saldırılar oldu, bay bayan öğretmenler döğüldü, yaralandı, evler kurşunlandı, Adapazarı'nda , «rkadaşlarımız komaya girdi, gene çıtı çıkmadı. 12 Mart muhtırasınm verildiği gün de olaylar vardı yurtta. İnegöl'den yıldınm telefon açmışlardı. Toplanıp yürümeğe başlamıştı kalabahk. Gene kınp dökeceklerdi. Radyo, muhtıranm verildlgini söyleyiverdi. Sanki akımla çalışan birer aygıttılar, durakaldılar. Baktılar biribirleri Göreve, Göreve PASAPORT KONUSU.. OKTAY AKBAL Evet Hayır İran'daki Sanayileşme Üzerine ran, Türk kamuoyunun da yakından izlediği gibi son iki yıldır, dünyada adından söz edilir bir ülke haline geuniştir Dunyanın bütün ileri sanayi ülkelerinin yöneticileri, Şah'ın Sarayına kabul edilmek için bir çeşit yarış halinde görünüyorlar. Yakın zamana dek dergilerin sadece «magazin» sayfalarında yer alan bu ülke, şimdi artık dünyanm en büyük ekonomik örgütieri ve ünlü iküsatçılann incelemelerine konu olmaktadır. Bu büyük değişiklik daha çok, 1973 yııı sonunda dünya petrol fiyatlarının çok önemli biçimde artmış olmasmdan ileri gelmektedir. Iran'm artan ekonomik gücü kar şısında geç de olsa, Türkiye de harekete geçmiş bulunuyor. Gerek özel kesim, gerek kamu kesimi bu ülkeyle daha geniş ve etkın bir ekonomik işbirliginın yollarını araştırmaktadır. Ancak Türk" kamuoyu İrarTırî '' t)uctin içinde bulunduğu sosyo ekono"mîk yapiyi bilmeme'ktedif. Biz bu incelememizde 1975 yılı içinde Batı Avrupa ülkelerinde yaymian mış araştırmalardaki verileri kullanarak; önce İran ekonomisinin temel göstergelerini, sonra da ülkenin karşı karşıya bulunduğu başlıca kalkınma sorunlannı belirlemeye çahşacagız. Î eçen gün bir haber çıktı gazetelerde: ABD buyükelçiliği yazar Azlz Nesine vize vermedi, diye.. Sonradan yalanlandı, böyle bir şey yokmuş! Oysa MecUs'te tçişleri Bakanına vekâlet eden Adalet Bakanı »lüftüoğlu yapnuştı bu açıklaroayı: «Biz .Nesin'e pasaport verdik Amerika'ya gitmesi için, ama ABD elçiliği vize vermedi» demişti. Bir konuda konuşurken, hem de Meclis'te konuşurken daha dikkatli olmamalı mı? Kısa zamanda yalanlanacak bir şe>i söylemell mi bir sorumlu devlet adamı? ABD, bir yazara, hem de Aziz Nesin gibi uluslararası On kazanmıs bir yazara niye vias verraesln? Oyunları oynanraış bu ülkede, öykülerl yayınlanmış. Nc yapacak Aziz Nesin Amertka'ya gidecek de, ortalıçı mı karıştıracak. ihtUâl mi çıkaracak? Şaşmıştım böyle bir habere, inanmamıştım. 1961'den sonraki bazı anılar canianmıştı içimde. İnönü Başbakandı o sünierde, Aziz Nesin'e galiba ilk kez pasaport verilmiş, sonra eeri alınmıştı. Biz, Türkıye Edpblyatçılar Birliği trmsilcisi oiarak o sünlerin tçişleri Bakanı ile bu konuyu görüşmeye gitmiştik, Anday, Çağlar, Tirali, Arpad ve ben. . Bejcata jdi o sırada bakan, heninuzin tatudı«ı bir ardm kişi. Ariz Nesin'in pasaport olayının iç yüzünü sorduk. îjunları anlatmıştı: Bakanlığm bir takım miidürlükleri, yctkilileri sanatçılara, yazarlara pasaport verilmesi gerektiğinde koca koca dosyalar çıkartıyorlarmış, ona pasaport veremeyiz nedeni şu şu diyorlarmış. Hatta pasaport isteyenin dosyasını getirip sunuyorlarmış. Bir iki kez Bakan yetkisini kullanmış, baknuş dosya pek ince, «verin buna pasaport, gitsin istediği yere» demiş. Aziz Nesin söz konusu olunca o yetkili kişiler, «Artık buna veremezsiniz, dosyasını getirtelim de görün» demişler. Gelmiş dosya, kalın mı kahn! Bakan bile «bir bakayım» demiş, almış incelemiş. Bakmış ki çok önemii şeyler depil. Bir yazann yurttaşlık haklarırn kııllanmasını önlemek yanlış, yasa dışı bir lş. Şöyle bir konıışma geçmiş o yetkiliyle aralannda: «Size göre bu adam bir yurt düşmanı mıdır?» Yetkili bir şey diyememiş. «öyleyse verelim pasaportunu, gitsin istediği yere. Yurt düşmanıysa, bir daha gelmez, değilse, gelir, kendisine güvenen bir ülkeye daha çok bağlanır.» Böyle bir mantık karşısında akan sular durur! G İRAN'DA SANAYİLEŞME, ÖZGÜRLÖKlERi SIHIRLAYAH BASKI REJiMiNiN AMACI HAliNE GELMiSTiR. OYSA, iSRAF VE GÖSTERİJIEN KAÇINSA. DENGEli BiR POLiTiKAYIA MUTLU BİR TOPIUM OLABiLiR. Doç. Dr. Erdinç TOKGÖZ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETtM ÜYESl ne kadar tarımda makineleşmeye ve büyük işletmecüige yönelik çalışmalar japılıyorsa da yabancı gözlemcllere göre, Şah tarım kesimiyle yeterince ilgilenmiyor. Bunun sonucu olarak, tarım kesimiyle ilgili kararlarda ve örgütlenmelerde tam bir kargaşalık göze çarpmaktadır. cat gelirleri toplam ithalâtın sadece °o 15'ini karşılayabilecekti. Aziz Nesin yurt dışına çıkamamıştı yine de!.. Tam uçağa binerken bir görevli gelmiş, indirmiş aşağıya. Pasaportunu da elinden almış... Bakan, «Ben sıkıyönetime karışamam, bu lşi onlar yapmış, nedenini de bilmiyorum» diyordu. Kısacası Ariz Nesin'in pasaport öyküleri bir roman olacak kadar uzundur. Yainız Azizin değil, ilerici aydınların. sanatçılann pasaport alıp almama uğraşları yer yer güidüröeü. .ver yer acıklı bir romandır... Hemen herkesin başından geçmiştir böyle şeyler. Bir iki kez ben de böyle »eriivenler yaşadım. 1960'dan sonra Bulgaristan'a, pasaportumu zamanında alamadığım fçin Itidememiştim. Içişleri Bakanlığmda bir yetkili ild gazetecinin Şahap Balcıoğlu ile benim Bulgaristan Gazeteciler Derneğinin çatnhsı olarak Sofya'ya gitmemizi nedense uyjun görmemiş! O günlerde bu konuyu tartıştığımız bir MBK üyesi sonradan Türkeşçi olan bir Mşi «Bakanlık size pasaport vermiyorsa, bır nedeni vardır, üstüne gldilmez» demişti. Pasaport konusu bir açıldı mı, urar gider! Bakın Kuhi Su da bir türlü yurt dışına gidemiyor. Nedeni, niçini yok! Istediginiz kadar Anayasal özgürlükler, hukuk devleti, ortamn solu, demokratik sol. bir Türkiye'ye bir ikinci Türkiye katmak sözleri edin. bir takım yanlış tutumlar, anJamsız işler yasayıp fidiyor toplumda... Ruhi Su gitse, Batı kentlerinde konserler verse, bundan kün kazanır? Bizler, hepimiz... Hayır. Ruhi Su'ya pasaport verilmez, Meclis'te, Senato'da bir kimse çıtap da bunun hesabını sormaz. Bir sanatçıyı yurttaşlık haklarından yoksun bırakmak nasıl oluyor? Hepimiz böyle durumlarda niye susuyoruz, böyle gerçeklerin çöıülmeuini istemiyoruı, bilmem. Pasaport alamayan ya da uzun soruşturmalar sonunda alabilen yazarlar, gazeteciler, sanatçtlar öyle çok ki! Aşık thsani de bunlardan biri... Pasaport vermeyerek sınırlanmızın içinde bir çeşit tutukluluğ» mahkum ettiğimiz yurttaşlarunız haklarını nasıl arayacaklar? Ali gidiyor bir günde pasaport alıyor, Veli bir türlü alamıyor. Ali ile Veli'njn yurttaşlık hakları arasındaki ayrım nedir, özellik nedir? Bunu hlç değilse pasaport verilmeyen Mşiye açıkça söyleyebilsek. Sen şu yüzden, sen bu yüzden pasaport alamıyorsun diyebilsek... O kişi de, gider, mahkemede mı, Dan:ştay'da mı, Anayasa Mahketnesınde mi, neresiyse ha^vurma yeri, orada hakkını arar . AEiz Nesin'in pasaportu var artık... Yıllardır dünyanm çeşltli ülkelerine gidiyor, ödüller alıyor. kitapları yayınlanıyor. Aziz Nesin yurt dışında olsa olsa onur kazandınr ulusuna Biz garip bir toplumuz, bir zamanlar Nesin'e pasaport vermezdik, korkardık bir şey. olacak diye, şimdi Su'ya vermiyoruz, îhsani'ye vermiyoruz, daha başkalanna vermiyoruz. Bir gun bu tür yanlış, haksız uygulamalarm da gereksiz olduğunu anlayacaklar. Ama iş işten geçmiş olacak!... Amerika kendi yurttaşı, büyük sanatçı Paul Robeson'a da pasaport vermemişti bir zamanlar. Bir takım yabancı sanatçıların Amerlka'ya girmesine zorluk çıkarmıştı. Yani basında çıkan haber temelsiz de sayılmaz. Neyse ki yalanlandı. Yazara, sanatçıya karşı güvensizlik, kendine karşı kuşkulu olmaktır. Hangi hükünıet sanata, sanatçıya düşmansa. bir uçurum kenarında olduğunu bilsin. İlk adımda tepetaklak olacaktır, olmak üzeredir. Yanhşlığı açıklanan bir haber beni alriı, bakın nerelere götürdü .. İran hükümeti özellikle nitelik Şah petrol felirlerinin olagan li işgücü açığını kapatmak için üstü bir oranda artması karşı önemli girişimlerde bulunmaktasında derhal 1973 1978 yıllarını dır. kapsayan beş yıllık kalkınma plaFakat İran hükümetinin kısa nı hedeflerinl degiştirdi. Toplam harcamalan 36 milyar dolardan vadede en önemli girişlmi, AmeŞah «büyük uygarl'.k» hedefine rika ve Avrupa'da yaşayan yüzulaşrnJJt/jçiB şariayi kesinJSse Oft 70 mUya»!,, qıifararalti|»daj» tea^ı fbiriBrSrtrannntn ülkeye . dönbir stfnaylleşnieyi am'açlaclı. Ba mesini sağlama gayretleridir. Sacelik ve agırlık vermektedir. Oi V V zelliklB •&<&* S978 yıllarını kap u Bft*"*»^? Alrhcrnta'da 150« civasayan 5. Kalkınma Planı hızlı kümeti yafırım hedeflerihde Ve rında İranlı uzman hekim var. sanayileşme için, petro kimya, niden duzeltme yaparak kamu Hükümet özellikle bu hekimleri demir çelik, alüminyum ve ba harcamalarını kısmak zorunda ülkeye çekmek için. çok yüksek kır tesisleri gibi «sürükleyicı» kaldı. Bu konuda bazı gözlemci ücret yanında askerlik hizmetl ağır sanayi dallarını gerçekleş ler çok daha ileri giderek, Iran' dışında tutmayı da önermektetirmeyi öngöiTnektedir. Bu sınai ın tam bir «endüstriyel fiyasko»y dir. Ancak ülkede yürürlükte oyatırıinlar, modern teknolo.tiye la karşı karşıya bulunduğunu ile lan siyasal rejim ve gizli polis dayanmakta ve çok uluslu şir ri sürüyorlar. Ülkenin sanayileş yönetimi. Ülkeye dönüşleri suıırketlerle ortaklaşa yürütülmekte me hızını yavaşlaran başlıca dar lamaktadır. dir. Sınaî tesisler genellikle Tah boğazlan şöyle sıralamak mumEkonominin Genel Yıpııı 3) İç pazar kurulamıyor: Ülran ve yakın çevresinde toplan kün. İran gelişmekte olan, yani he maktadır. 1) Altyapı yetersizliği: Ülke kede henüz uiusal düzeyde lşlenüz sanayileşmesini tamamlamade hem sanayileşmede mucize yen bir piyasa örgütlenmesi yok. îran'ın son iki yıldır, dünya ri yaratılmak isteniyor, hem de alt Şah'ın Sarayından yönetilen bir mış bir ülke olmasma ragmen, bir tarım ülkesidir denemez. Ulu caretindeki yeri büyük önem ta yapı tesislerini tamamlamada «e piyasa duzeni var. özellikl* sasal zenginliğini yaratan, sanayi şunaktadır. Ülkenin temel ihraç reken yatınmların gerçeklesmesi nayi ve hizmetler kesiminde firleşmesini besleyen ve ülkeyi bu ürünü, petrol ve petrolün yan sajlanmıyor. özellikle ülkede u malar Uretim kararlarını, piyasaya göre degil, Saraym istegine ve gün dünyanın sanayileşmiş ül iirünleridir. laşım ve haberleşme hlzmetleri onayına göre almaktadırlar. Gıkelerinin paylaşamadığı bir paPetrol gelirlerlnin 1973 1978 ihtivaca cevap vermiyor. Basra rişimciler piyasa fiyatlarını Sazar haline getiren petroldür. Ulu dönemi sonunda 100 milyar do Körfezinde gemller yüklerini bo rayın onayına sunmak zorundasal kaba ürün (GSMH) oluşu ları aşacağı hesapîanmaktadır. şaltmak için ortalama 60 gün dırlar. Uiusal düzeyde ekonomik munda petrolün payı °ı 20'den, Demek oluyor ki sadece petrol bekletlliyor. Türkiye ve Sovyet kararları, Planlama örKÜtüne rağ °o 28'e çıkmıştır. Henüz geliş den yılda yaklaşık 20 milyar do Rusya'dan demirvoluyla gelen men. Saraya baglı olarak çahmekte olan sanayinin payı ise larlık gelir sağlanmaktadır. Ay yükleri zamanında boşaltmak şan Ekonomik Kurul almaktadır. °o 14 kadardır. Tarımın payı git rıca pamuk, halı ve bazı ham mümkün olmuyor. «Vision» dergisinin agustos 1975 tikçe azalmakta ve °.» 16 civarın meyveler de ihraç edilmektedir. 2) îşgücü açıgı: İran planla sayısında Dirk Shaeffer imzasıyda hesaplanmaktadır. Geri kalan Ülke bazı dayanıklı tüketim mal ma örgütünün hesaplarına göre, la İran üzerine bir inceleme ya1o 42'yi hizmetler kesimi oluş larına ikili anlaşmalar yoluvla ülkenin 1978'de toplam işgücü yınlandı. Bu incelemeye göre turmaktadır. alıcı bulmaktadır. Son on yılda açıjı 720 bin civarında olacak. İran piyasasına girmek, yatırım Görülüyor ki ağırlıK hizmetler ülkenin ithalât giderleri sürekli Bu açıfın 560 bin kadarı nitelikli yapmak isteyen yabancı sermakesimüıdedir. Bu gösterge, bi artış göstermektedir. Ülkenin it işçi. 50 bini öğretmen, 40 bini ye sahipleri, o işin büyüklügüne limsel bir dogruluk taşıyor. Zira halâtı, dışa bağlı sanayileşmenin teknisyen, 22 bini sağlık perso göre, »o 10 ile .'o 30 arasında depiyasa ekonomisi içinde kalkm sonucu olarak. makine ve teçhi neli, 16 bini mühendis ve diğer ğişen oranda ilgililere rüşvet ver mak isteyen ülkelerde önce hiz zat yanında, daha çok yan bit leri biçiminde ortaya çıkacajı mek zorunda kalmaktadırlar. YaBatılı gözlemcilere bancı sermayeyi rahatsız eden metler kesimi gelişmektedir. Bu miş mallara dayanmaktadır. 1974 bekleniyor. durum sanayileşmek isteyen ül yılına göre toplam ithalâtın "a 20' göre, gerçek ihtiyaç daha büyük bir başka uygulama da, Şah'ın kelerin kıt kaynaklarını etkin bi S! Batı Almanya'dan, • i 15'i Ja tür. özellikle en büyük açık iş «İran Sosyalizmi» veya «Sosyaliz• çimde kullanmalannı enRfllem»>k ponya'dan ve ",n 13'U de ABD'den letme yöneticisi alanındadır. Bu min Iran Örnegi» geregi olarak tedir. Bu aşamada, iç ve dış tı yapılmaktadır. Ülkede gıda mad durum büyük smaî projelerin sınaî işletmelerin halka açılma caret çok yüksek kâr getirir. deleri arzı toplam talebi kaTşıla gerçekleşmesinln gecikmesinde ve zorunluğudur. önce işçiler, sonTanm faaliyetlerinin sınırlı kal madığı için, gıda maddeleri açı maliyetinin yükselmesinde birin ra çiftçiler ve daha sonra da halk işletmelere ortak olabil«cek. Şah masında, ekilebilir alanların az ğı dışahmla kapatılmaktadır. Ya ci derecede etküi olmaktadır. lığı yanında, su kıtlığının vay pılan hesaplara göre, petrol seHükümet yabancı işgücunü çek bu çeşit ortakhklann 1978 sonugirişimlerinde gınlığı da etkili olmaktadır. Her İiri olmasaydı. petrol dışı ihra mek için Ucret düıeyini Avrupa na dek devlet % 99, özel kesimde °b 49 düzeyinde gerçekleşmesini istiyor. An cak ülke zengınliğinin en önemli kajnağı olan petrol, Şah'm görtişüne uyularak, bu uvgulamanın dışında bırakılmıştır. Kemaliyeli (Eğin) merhum P.T.T. Md. Osman Nuri beyin ve merhume Fatma hanımın oğlu, Saadet İzgi'nin eşi, merhum Sezai İzgi ve merhume Samiye Izgi'nin ağabeyi, Oıman Sonuç Y. İzgi, Ülker İsgi ve Nilüfer îzgl'nin babalan, ülker İzgi'nin kayınpedsri, Temuçin İzgi ve Burçin Öztoprak'ın amcalan. Nurçin İzgi ve Sinan İzgi'nin dedeleri, Korgeneral Süreyya Komşumuz İran yakm gelecekYüksel, Mes'ut Yüksel, Fıliz İzgi ve Kaya Öztoprak'ın enişteleri, emekli P.T.T. Md., Kuv\ai te bir sanayi ülkesi olabilecek Milliyeci örnek insan yolda görünüyor. Ancak uyjrulanan «ne pahasma olursa olsun bir an önce sanayileşme» politikası, bUvUk kaynak israfına yol açtığı gibi. «halk için» görüşünde yanlışlığa dayanmaktadır. Sauzun ramandır tedavi edildiği hastalıklardan kurtulamıyarak 24 şubat 1976 salı günü Haknayileşme, çağdaş insanın dogal kın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 25 şubat 1976 çarşamba günü Beşiktaş Sinanpaşa Cahakları olan özgürlüklerini sımiinde öğle namazından sonra kıhnacak cenaze namazım müteakip Ortaköy'deki aile kabnırlayan baskı reiiminin amacı ristamnda toprağa verilecektir. Allah rahmet eylesin. haline gelmiştir. Oysa İran bugünkü olanaklarıyla israf ve eösterişten kaçmarak dengeli bir kalkınma politikasıyla kısa zamanda mutlu ve çağdaş bir toplura düzeyine geçebilecek durumdadır. SiMrilejmerl Yirıjlafan Saı/nlar düzeyinde tutmak istiyor. örn«ğin 19741975 malî yılı içinde, iyi bir büro sekreteri 900 dolar, güvenilir bir kamyon sürücüsü 700 dolara işe alınmaktadır. Batılı araştıncılar bütün Avrupaya işgücü ihraç eden Türkiye' nin sınır komşusu Iran'a aynı ilgiyi gostermemesinin nedenini şöyle açıkliyor: Türk uzman ve işçileri Avrupada ileri düzeyde bir yaşama ortamı bulmaktadır. Oysa İran'ın sundufu koşulları, >niksek ücrete ragmen, Türkiye' de bulduklarından daha çekici görmeyip küçümsemektedirler. ir toplumda siyasal iktidann el değiştirmesi çeşitll yöntemlerle gerçekleşebilir. Lç bölümde düşünebiliriz bu yöntemleri: Savaş, darbe, seçim... Savaşın türleri vardır kuşkusuz; hükümet darbesinin ve seçimin de çeşitleri ayrıayn incclenebilir. Ama tümünün ortak bir yanını unutmamak gerekir: Siyasal iktidann el değiştirmesi için hazırlıklı örşrütlü bir seçeneğin varbğı, her zaman ve her yerde birincil koşuldur. Siyasal iktidar, mintarafiUah değişmez. Kendi tarihimizde üç dönemecl gözden geçlrelim: Cumhuriyet iktidarı savaşla kuruldu. 14 .Mayıs 1950'de seçimle DP iktidara geldi; 27 İMayıs 1960'ta askeri darbeyle iktidardan uzaklaştı. t ç olayın ortak yani açıkseçik: Güçlü ve çaplı bir örgütün varlığı ve ardında kitle desteği... 27 .Mayıs olayı ilk bakışta bir duraksama yaratabilir; ama yakın tarihimizde bir aşama sayılan bu hareket, hem ordu örşrütünü, hem CHP'yi. hem de aydınlarla balk yığınlarını bir yönde birleştirmişti. Yeni bir »iyasal iktidann bir gecede mintarafillah oluşamıyacağmı kıışkusuz Moskova da bilir Vaşington da... Hele nice hükümet darbesini tezRâhlamış bulunan C1A uzmanları, bir ülkede iktidar seçenekleıini (alternatiflerini) hesaplamakta ustadırlar. CtA'nin sahneye koyduğu gerici darbelerin örgütleri çoğunlukla dışa bajjımlı ordular, ve desteklerl de tutueu siyasal partileıie dcnetlenen bilinçsiz haik yığınlandır. Türkiyede olağanüstü mahkemelerde yargılanan bir avuç gencin bir günde zorla hükümeti devirip, parlamentoyu dağıtıp, Anayasayı dcsiştiremiyeceğini yargıç da bilir, savcı da bilir, MİT de bilir, CİA da bilir, dünya da bilir. 197« Türkivesi'nde iktidara en uzak bulunan gücün komünistler olduğunu bu işlerin uzmanlan kuşkusuz büirler. Ama 1976 Türkiyesinde en büyük tehlike komünistlerdir» varsayımı işine geliyor egemen çevrelerin... Bu amaçla Cephe kurulmuştur; bu amaçla olaganüstu mahkemeler çalışmaktadır; devlet güçleri bu amaçla seferber edilnıişlerdir. Oysa Türkiye'de lıenüz sosvalistler bile bir yakın iktidar seçeneği oluşturamamışlardır. Buırün beş tane sosyalist partimiz vardır; boy atıp gereğince büyüyememişlerdir. 40 milyonluk bir ülkede siyasal iktidar demek, ordusundan bankalarına, fabrikalanndan genel müdüriüklerine değin bir kesimi; bir milyona yakın memuru, bir buçuk milyon işçiyi, milyonlarca köylüyü ber arıdan yönlendirecek kadrolara sahip olmak ve kitle «lesteğini sağlamak demektir. Bugünkü sosyalist partilerimiz bu işi kıvırmaktan çok u«aktırlar. Bu gerçeği hem kendilcri bilirler, lıem MİT bilir, hem CIA bilir, hem dünya bilir. öyleyse niçin komünizme karşı Cephe kuruluyor ve ko> münizm «en ivedi tehlike» diye ilân edillyor? Neden Türkiye'nin altı üstüne getiriliyor? • Türkiye gibi ülkelerde «dısabağımlı siyasal iktidarlar» İçin en «yakın tehlike» komiinizm değildir kuşkusuz; ama emperyalizme baçlı egemen sınıllann çevirdigi tekere çomak sokacak bir sol muhaleret, iktidar seçeneği düzeyine vardıği zaman, kıyamet koparılır. Antlemperj'alist nitelikte ve gerçekten milliyetçi bir siyasal örgüt, kitle desteğlni de ardına aldıfında iktidara eeçebflir. Güney Amerika ülkclerinden Yunanistan'a dek çoğu yerde. böyle evrelerde yaşananlar «rtık kitaplardan nkunup öğreniliyor. Antlemperyallst ve mlUiyetçi bir lktfdar seçeneği oluştuğu zaman rtıtucu siyasal kesim. fikar cephesinde bütünleşir; komünizme karşı «eferberUtln savaş borulan çalmaya başlar; fikir özgürlüklerini yasaklayarak demokrasiye giden yollan tıkama taktiği uytulanır. Bunlar bilinen, kullanılmış, yıpranmış yöntemlerdir. 1976 Türkiye'sinde «komünlzm tehlikesî» yoktur. Yeryüzündeki komünlst liderlerin en jrüçlüsüyle tskenderun'da açılış törenleri düzenleyip kurdele kesenler büirler bunu 1976 Türkiye'sinde dışa batımlı sermayenin kâbusu. gerçekteu millivetçi ve antiemperyaüst iktidar «tehUkesi»dir. B duru AMERiKA'DA BAHÂR gezisi AMSTERDAM NEW YORK VVASHiNGTON PHiLADELPHiA BALTiMOR NiAGARA BOSTON 15 nisanda 25 gün 8.600 TL. 500 dolar (Bu gezi 12 Haziranda tekrarlanacaktır.) Ayrıca 1976 yurt dışı gezi broşürlerimiz isteyenlere gönderilmektedir... Beyoğlu istiklâ! Cad. 184 Teh 44 89 95 44 46 51 Ankara RADAR Tel; 26 57 30 \ım\r EGETUR Tel: 13 76 51 (Cumnuriyet: 1489) TEŞEKKÜR Eşim ŞÜKRAN SIRMAN'ın rahatsızhğını anında müdahale ederek sıhhatine kavuşturan, ZEYNEP KÂMİL HASTANESİ BAŞHEKİMİ, mUşfik insan, Sayın DOKTOR Burhanettin Üstünel ile Sayın Dr. KAYHAN UMUROĞLU'na, Sayın Dr. NURHAN KAPTANOĞLU'na, Sayın Dr. GÖREY SEMSKTTİN'e, Hemşire MEVLÛDE DEMlRSOY'a. Hastabakıcı CKVAHİR YANAK'a ve tüm SEPTİK SERVİSİ PERSO NELİNE, rahatsızl'.ğı anında bizzat gelerek veya telefon ederek uzuntülerimizi paylaşan sayın dost ve akrabalanmıza teşekkürü borç bUirim. EŞt NAİL SIR.MAN (Cumhuriyet: 1498) ACI KAYIP ÖMER LÂTİF ÎZGİ TELSİZ TEKNÎSYENl ALfNACAKTIR 657 sayılı yasanın 48'inci maddesindekl şartlan halz bulunmak, asgan Meslek Ortaokulu mezunu, 35 yaşını aşmamış ve fiili askerlik görevinı ifa etmiş olmak kaydiyle alıcı ve verici cihazlar üzerinde teknik bilgi ve tecrübesi bulunan telsiz teknisyeni almacaktır. îsteklilerin 10.3.1976 günü saat 09.00'da Ankara'da yapılacak imtihana katılmak üzere aynı gün ve saatte Genel Mıidürlüğümüz Kaberleşme Şubesine şahsen müracaatları rica olunur. TOPRAK MAHSULLERİ OFİSt GENEL MÜDÜRLCK Eczacılık Fakültesi Dekanlığından FakültemiE Genel Kimya Kürsüsünde açık bulunan 10. derece uzman kadrosuııa tayin yapılacaktır. Isteklilerin ilân tarihinden itibaren 15 gün içinde kUrsuye müracaatlan rica olunur. (Basın: 12098) 1482 2 FASIKUL CIKTI • / [~]GELİSİM YAYINLARI I S safak sokak n/2 n.$antası'istartu DaĞmMGAMEOA % I BÜLENT NEJAT Varlığınızdan haberim olmalı mutlak, bekliyorum. (Basın: 12066) 1483 E.Ü. Tıp Fakültesi Dekanlığından; Fakültemiz Radyoloji kürsüsünde bir adet SEVİNÇ Tel: 19 21 80'den 385357 19 14 50 Radyoloji Doçentliği Münhaldir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle