19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMRURtrn stanbul Belediyesi, Taksim'de Tenis Eskrim ve Dağcılık (TED) Kulübünün bulunduğu arsayı Belediyeden kiralamış olan Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne, artık yerini kiraya vermeye devam etmeyeceğini, yerin sözleşme şartlarında belirtildiği gibi boş olarak geri verilmesini istediğini bildirince, sag basında bır ufak kıyamet koptu. Anlaşılıyor ki, Belediyenin kıymetli arsaJanndan kimin yararlandırılacağı, düzenimizin temel taşlanndan biri. Hukuk Profesöründen fıkra yazarına, emekli politikacısından spor yorumcusuna kadar, kurulu düzeni savunan kim varsa, ağız birliği halinde, Belediyenin arsasına sahip çıkmasını kınamada bineşiyor. Konu gerçekten önemli. Onun için hem bu ve benzeri arsalarla ilgili gerçekleri, hem de benimsediğim Belediye arsalarınm kullanılması ilkelerini açıklamayı yararlı görüyorum. 1940'larda Belediyenin şimdi Divan ve Sheraton otelleriyle Fransız hastahanesı arasında kalan çok değerli arsasına, Jıatın kmlamıyacak güçlü kişiler bir kulüp kurarak el koymuşlardı. Belediye arsalarına güçsüz sade vatandaşların başlarmı sokmak için yaphklan gecekonduları görevi gereği yıkan, onlann geçinmek için kurduklan igreti tezgâhları yine görevi gereği elbette kaldıran Belediye, kurulan bu guçlüler kulübünün tecavürünü önleyememiş, o seçkinlerin, o güçlülerin önünde eğilmişti. Çunkü 1940'ların Türkiyesi'nin freree** övigvdi. IMd'larda egemenlik milletindi ama, TED Kulübüne karşı çıkmamak koşuluyla! Kulüp böylece Belediye arsasına yerleşti. O kadar ki, arsayı kendi malı sanmaya başladı. Aradan yıllar geçti, kulüp yerinde durdu, fakat Türkiye yerinde durmadı. Artık bütün dünyadan özgürlük ve eşitlik rüzgârları esmekte 1950 Türkiyesinde düşünen kafalar ve çarpan yürekler «Yeter» demekteydiler. 19601ar aşılmakta, bazı kişilerden artık hesap sorulmaktaydı. Yargı orğanları, Danıştay, Anayasa Mahkemesi kamu yetkilerini kullananlan denetlemekte, örtaya kamuoyunun yeni anlayjşına göre suçlulaı, sorumlular çıkmaktaydı. Türk halkı artık yöneticüerinin önünde kat kat eğilen eski halk değildi. Artık bu ortamda TED Kulübünün kamu mülkü üstündeki varlığına eskisi kadar kolay 16 Subıf I97I İ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Halkın Belediyesi ve Spor Ahmet ÎSVAN ÎSTANBUL BELEDİYESt BAŞKANI göz yumulamıyaeağı İçin bir •formül> bulunmalıydı. O da şöyle bulundu: Belediye bu arsasım yasalara uygiın düşsün diye bir kamu kuruluşu olan Beden Terbiyesine sembolik bir bedelle (ayda 400. TL. sı, daha sonra 1.500, TL.) kiraladı. Beden Terbiyesi de ayni bedelle arsayı kulübe devretti. Bu öyle bir düzendir ki, gecekondularda halk çocukları çamurlu yollarda ve engebeli boş arsalarda, spor diye, konserve kutularına tekme atıp, peşinde koşadururken. Türkiye onlara bölge stadlan, jimnastik salonlan, yüzme havuzları sağlamadığı gibi, bir sahil kenti olan İstanbul'da bile, denize girecek yer veremezken, sahiller \ra varhkhlara satılır, ya da güçlülerin kulüpleri tarafmdan cüye olmayan giremez» yazılarıyle kapatılırken, Belediye ve Beden Terbiyesi, yani Devlet. milletin arsalarıru, spora hizmet adı altında guçlüler kulüplerine bağışlamaya devam etmekle yetinir. Böyle bir kaç değerli arsa bir kaç guçlüler kulübüne devredildi mi, artık gelsin şampiyonluklar (!). Olimpiyatlarda 10 15 milyon nüfuslu ülkeler birincilikler almış, 40 milyon nüfuslu Türkiye sonuncu mu olmus, ne gam? Beden Terbiyesi, Yeşilyurt'ta bir yeni değerli hazine malı kıyı parçasını bir başka güçlüler kulübüne peşkeş çekerek spor hizmetine devam eder. Fakat Türkiye'deki gelişmeyi, halk uyanışım durdurraanın çaresi yokrur. İstanbul ülke sanayiinin 1e 40 ile, yüzbinlerce işçisî, küçük memuru, esnafı, gecekondusu ve onbinlerce işsizi ve seyyar satıcısı ile, 1973 seçimlerine gelir. 1973 seçimlerinde İstanbul halkmın ne söyiediğini anlamayanlar, bugün Istanbuı Belediyesinin TED Kulübü karşısındaki tutumunu anlayamazlar. TED Kulübü îstanbul'un en değerli yerinde 9400 metrekare Belediye arsası, aynca bir miktar hazine arsası işgal etmektedır. Arsanın bugiinkü değeri en az 200 milyon lira tutar. Kulüp Belediyeye baş vurarajc bitişik yeşil saba içinde ilâve tenis kortları yapmak için izin istemiş, izin verilmemiş, fakat kulüp halkm yeşil sahası içinde tenis kortlannı yine de yapmıştır. Kira sözleşmesinde hiç bir inşaat yapılmayacağına dair şart vardır. Fakat kulüp buraya bir kapalı tenis kortu binası yapmıştır. Her türlü yapı ancak Belediyenin vereceği inşaat ruhsatı ile yapılır. Kulüp bu yapıya ruhsat almadan, kaçak yapmıştır. Görülüyor ki bu kulübün yöneticileri kendilerini yasalardan üstün görüyorlar ve bütün İstanbullunun hizmetinde olması gereken 200 milyon lira değerindeki Belediye arsasım birkaç yüz kişilik üyelerine helâl sayıyorlar. Hukuk Profesörü diyor ki, spor tesisleri yapmak Belediyenin görevi imiş. En azından Beden Terbiyesi kuruiduktan ve Spor"?oto geliri bu müdürlüğe verildikten sonra, spor tesisleri kurma görevinin Belediyenin birinci derece görevi olduğu tartışılabilir. Fakat, bir an için bunu da kabul edelim. Ne var ki, bir Belediye, hangi hizmete ne kadar kaynak ayıracağma kendisi karar verir. O kararı spor yapmak bahanesiyle, Belediye adma kulüpler verip halkm 200 müyonluk arsalarına elkovamazlar, bu bir... Belediye olanaklarından yararlanılsrak yapılan hizmetler, birkaç yüz kişilik kulüplerin tekeline verilemez, bu da iki.. Kamu mallan, Belediyenin Spor ve Sergı Sarayında ve Beden Terbiyesimn înönü Stadyomunda olduğu gibi ancak, bütün halkuı eşit ölçüde yararlanabilecegi biçimde hizmete konulabilir. Bu kulüplere üye olmak için 10. 15 ve 20 bin lira giriş ücreti ile ayrıca her yıl için binlerce lira aidat ödemek gereklidir. Kapılannda üye olmayanların giremeyeceğini belirten yazılar ve bekçiler vardır. Çünkü, hepsi için söyleyemem ama, bazı bu gibi sözüm ona spor kulüplerinde, yeşil çuhalı masalar etrafında, halkm gözlerinden uzak spor dışı işler yürürülür, halkuı çıkarlarına rest çekilir. Beş on tane göstermelik iltimaslı ücretsiz üye ile, bu kulüpler halka açık olma iddiasmda bulunurlarsa, sadece gulünç olurlar. Bugüne kadar îstanbul Belediyesi bütün halkın yaranna sunulması gereken değerli arsalarının Beden Terbiyesi tarafmdan, kendilerini vasalann üstünde görmeye alışık güçlü azmlıkların tekeline verilmesinde suç ortağı olmuştur; bugün bu suçtan sıyrılmak kararındadır. Artık halkm Belediyeye emanet edilmiş arsalarınm, ancak bütün halkm yararlanabilecegi biçimde kullanılmasına çalışılacaktır. Sporsa, nerede spor yapılacağına Belediye karar verecek ve orada bütün halk spor yapabilecektir. Maaş ödeyemeyen, halkın ihtiyacı kadar yol ve kanalizasyon yapamayan, çöpü istediği kadar toplayamayan, elektriği, suyu tstanbul halkının lâyik oldugu kadar rmmtazam yetiştiremiyen Belediye, yüz milyonlar değerinde arsaları üstünde tenis kortlan yapma kararı almış değildir. Ve bu karan Belediye adına başkalannın almasına göz vummayacaktır. Titre ve Kendine Gel! SADUN TANJU e hafta! Ölüm. Rüşvet. Kavga. Kıyamet mi kopuyor? Ne kadar gürültülü ve çalkantüı olmaya başladı dünyamız.. Galiba artık hep böyle yasayacağız. Kesin bu. Fokur fokur kaynayan bir çağa geldik dayandık. Yüz yü önce, Guatemala'daki felâketi bu kadar çabuk öğrenebiür miydik? Yüz yıi önce, rüşvetin bu ölçüde sistemleşecegl akla gelir miydi? Yüz yıl içinde dünya büyüdü, kalabalıklaştı ve falcının sihirli cam yuvarlağına sığdı. Ker şeyi görüyoruz artık. Işitiyor ve biliyoruz. N NÂÇAR, ÖLÜM.. Erciunend Bebzad çıkıp geldi hafta içinde. Kmgun Acar'ın ölümüyle sarsılmıştı. Ayn bir bağı varmış Kuzgun' la. Bilmezdim. Anası yıllarca yanlarmda yaşamış, ailenin kızı gibi büyütülmüş. Libya'dan gelme ve göz alan güzelliği ile kara derililerin görülmeğe değer kadınlarından Dlri olmakla, Behzad beylerin evine girip çıkan aile dostu Nazmi beyin gönlüne Zehra bir kara sevda gibi gelmiş oturmus. Uçarı, sohbet ehli, kelli felli Nazmi beyle, çöl zambagı Karaderili Zehra hatundan doğmuş Kuzgun. Baba, kısa süre sonra kendi âlemine dalmış, siyah çocukla siyah kadın yalnız kalmışlar. Toplumun imparatorluktan kalma hoşgörüsüne rağmen, çocukla ana pek mutlu olamamışlar. Zehra hatuna geçimini sağlaması için bir piyango bayiliği açılmış, Kuzgun iyi yürekli, terbiyeli bir çocuk olarak ofcumuş büyümüş ve sanki tüm haksızlıklan, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak olasüıgı varmış gibi kavgaya sıvanmış. Ercümend Behzad, .elimde büyüdü sayılır» dedifi Kuzgun için yazdığı dizeleri okurken, duyarlığı son sımrındaydı: •Serpilirdi yüreği ııçkun tüm sevilere bal katık Hakçaydı halkçaydı uğraşı tuniigün elbirle Kazdı Kuzgumun kazdı çağına adını > Bilipte bilmezllkten / yontucu Acar Kaptı elini iki basamakta sevecen Ölüm / nâcâr» Okur olmak Görevine Çağrı OKTAY AKBAL Evet Hayır Utanılası Rüşvet Geleneği K lsi gerçekleri ne denli gizlemeye, işine geldigi gibi yorumlamaya kalkarsa kalksın günün birinde çıkar içyüzü açıga, zaman görür insanın görmedigini, öylesine derinlere inen bakışları vardır tarinın. Bunu anlamak için öyle uzaklara gitmeye, büyük araştırıcı, büyük bij gin olmaya da gerek yok pek. 150 yıldan beri eskiden kurtulma, yemlesme, kendimizi buima çabaları içindeyiz. Bir tutar ışık istiyoruz özümüzü aydmlatmak, çağımızın gidişine ayak uydurabilmek için. Oysa yenileşmeyi özel çıkarlarma uygun bulmayan, kazancı eskilerin sürdürülmesinde. toplumun karanhklar içinde çalkanmasında görenier boyuna kötülemiş, yermiştir bu geliştirici atılınu. Osmanlı Devletınin yıkılışını, Anadolu'nun gerı kalışını Batıya yönelmemızde oulmuşlar. Tanzimatın bütün üenci atılımlarını yasaklayan 2. Abdüihamit'i yüceltmiş, ona «Ulu Hakan» adını vermişler gerçeği bümeden, anlamadan. Oysa elimize geçen belgeler, o dönemi yaşamış yabancılar, Sarayla" ilişki kurmuş Avrupalı görevliler. gerçek yüzünü, bildiğimizden, kendini savunanlardan bambaşka Rosteriyor Ulu Hakan'ı. Osmanlı Devleti yıkılmak üzeredir. borç içindedir, görevlilerin aylıklan ödenemiyor, yurdun dört bucagında gerilik, özellikle rüşvet, yoksulluk, kaçakçılık, soygun, adam öldürme alıp vürümüştür. Bunları Ulu Hakan'ın çagında Istanbul'da Reji Genel Müdürü olan Isviçr»li Lui Ramber'in geçenlerde Niyazi Ahmet Banoğlu'nun çevirdiği «Gizli Notlar» adlı anılarından ögreniyoruz. Saray geçimini sağlamak olanağından yoksundur, ;tırttaşlardan aldığı borçları ödeyecek durumda değildir. Öyle ki kendi eliyle canına kıvan alacaklıiar bile vardır: «Bir Acemin Saraydan alacağı varmış. Uzun zamandan beri parası verilmiyormu?. EvveJki gün yine Saraya giderek alacagını istemiş, ısrar etmiş, verilmedigi takdirde kendisini yakacagını teh dit makammda söylemiş. Bu teh dide aldırış edilmeyince bi. kibrit yakarak evvelden uazla veya kolayca parlayan bir mayl ile ıslattıgı elbisesini tutuşturmuş ve Sarayın mabeyn odasmda üstündeki eibisesi parlamış ve kendisi de aldıgı yaralar dolayısiyle ölmüş.» (S. 20 21). Sultan dileniyor nerdeyse: «Zatı Şahane rejiden 40 bin lira avans istiyormuş.» (S. 230). Smırlan Yemen'den Kınm'a, îran'dan Viyana'ya degin uzayan bir devletin bu duruma dilşmesi nedendir. hangi devrimcidir, hangi solcudur dersiniz? «... Artık tüccar borç vermekten bıkmıştır... Şimdiye kadar Hazine bankerlerin yardımı ile müşkülünü halledebüdi. Sultan, bazen Kıbns veya Mısır'dan gelen vergileri, bazen Halep kuponları üeerine ağnam rusumunu veya falan vilâyete ait vergileri rehine koymaktadır.» (S. 2122). L. Ramber'in bu anıları biza yurdu mutluluk, sarsılmaz bir güçlülük, bolluk içinde göstermeye çalışan Ulu Hakancıların da içyüzünü tanıma olanajı sağlıyor. Osmanlı Devletinin bütün yönetim kurumlarında bu çöküntü görülüyor, borç içinde yüzen yalnız Saray değildir: «Dün akşam Reji komiserinden bir mektup aldım. Maliye nezareti yann için 500 liraya şidetle muh taçmış, Reji'nin bu parayı bulmasını bekliyor. Şunu 500 kunış veya 500 paraya indirseler olmaz mı?» (S. 148). Kendilerine «milliyetçi» süsü veren, altıyüz yıl yaşamış bir devletin mezarını kazan bir sultanı «Ulu Hakan» diye gösterenlerin, geçmişe özlem duyanların ne diyeceklerini bilemeyiz, ancak biz geçmiş adına çok mu utanırız. Ulu Hakanan Selânik Valisi «Rauf Paşa, bana damadım göndererek Selânik'e gidecek yol parası olmadığını bildirdi. Hükümetin birikmiş maaşlarından Rauf Paşa'ya iki bin küsur lira borcu varmış. Sadraramın arzus.u üzerine... Osmanlı Hükümeti adma.,. 820 lira verdim.» (S. 222). Bu çöküntünün nedenlni araştırmak için uzun uzun düşüncelere dalmanın gereği yok: Yurdun bütün üretim ve gelir kaynaklan. özellikle Reii denen tii. ÇAĞRIŞIMLAR Belki bir melez oluşundan mı, kara derililerin, Jnml derililerin insanlık soyu içindeki dertli hikâyelerını onunla bir kez daha hatırladığımdan mı, bilemem, yontucu Kuırun Acar'ın ölümüyle Guatemala'da bir yersarsıntısı felâketine uğrayan onbinlerin ölümü bende çağnşımlar yaptı durdu bütün hafta boyunca. Tarihin sayılı toplu ölümlerinden biri oldu Guatemala'da. Ama onlar Maya soyundandılar, kızılderili ve melezdiler, yoksuldular, bir yer sarsıntısı ile unufak olan evlerde yaşıyorlardı, yaşantılan va sorunlan öylesine uzaktı ki uygar dünyadan. onbinlerle ölseler de, haberlerde ve manşetlerde gereken yen alamıyorlardı. Klşi başına milli getirin 6700 dolar civarında olduğu bir Amerika'da, ttveç'te ya da lsviçre'de geçseydJ bu olay nasıl yansıtılırdı dünyaya.' İnsanlan olduğu gibi, uluslan da hâlâ sınıflara ayınyoruz ve çagdaş ilkeleri böyle bir ayınma göre uyguluyoruz. Evet. artık komünist partıler bile .ProIetarya Diktatörlüğü>nü reddediyorlar, tarihsel gelişlm sonucu çalışan ve ezilen büyük kitlelere yönelmiş tktıaarı kullanırken baskı ve dikta usullerine başvurmavac«klaruıı açıkhyorlar; iktidarı cl değlştiren değil, yayılan, tüm tnsanları fcapsayan bir güç olarak görüyorlar; ve komünızmi şimdiye kadar bir sınıi diktası olarak propaganda eden Batı dünvası, her olayda nasıl bir ayınmcı, nasıl sınıfçı ve lcendi egemenlik haklanna bağnazca bağlı oldugunu saklıyamıyor. Sol'un işi kolay değil. GEÇMiŞLE ÖVÜNEREK OSMANLI'NIN YIKINTISI ÜZERiNDE YENİ BiR İMPARATORLUK KURMANIN HAM HAYALi iÇiNDE OLANLAR, ABDÜLHAMiT DÖNEMiNDE TÜRKiYE'DE GÖREVLi BiR YABANCININ ANILARINI OKUMALI; RÜŞVETLERDEN DilENMELERDEN DERS AIMALIDIR evdfğiniz gazete glrln en yakın arkadaşınızdır. Innan en vazgeçilmez dostuyla, hatt» eşiyle bile her gün biriki saat başbaşa konuşmak, dertleşmek olanafını bulsmaz. Oys» gazete öyle ml? Her gün en azından bir saatiniıi verirslniz ona. Haberler, yazılar, romanlar. karlkatürler, fçinizde birikmiş bir takım düşüncelerin, duygulann ajjırlıgından stzl kurtanr. Yeni Izlenlmler kazandırır, güçlendirir, umutlandınr . Evde olsun, taşıtta olsun, işyerinde olsun jrazeteniz yakımnızdadır, elınlzln altındadır. Aksama dek cebinizde, çantanızda. gece büe yatagınızın yanında yer alan tek nesne, gazetenizdir... S Tsmet Zeki EYÜBOĞLU rtisrUne sunmanm sonucu. Detnek ki, yabancılara el açmak, gerçekleri haOrtan gizlemek, olduğundan başka türlü göstermek geleneği Ulu Hakan çagından kalmaymış. Devleti yönetenler bütün gerçekleri halktan gizliyor. Saray Avrupaya el açarken kendini bağışlar dağıtır gibi göstermekten çekinmiyor. Üstelik bunu yapan, gerçekleri gizleyen yetkili de yurdunu islâm dini adına yöneten, «halifei müslimin» diye bilinen kimsedir. Oysa İslâm dininde «iman» ile yalan bagdaşmaz: «Para bulununca Zâtı Şihâneye başvurularak veznenin açılması için iradeyi seniyenin şerefsadır olması arzolunur. îrade çı. kar ve Reji'den alman .1000 lira vezneden çıkmış gibi dağıtüır.» (S. 220). İnsanın başını döndüren bu tür iki yuzlülükierin örnekierini günUmüzde de bulmamız boşuna değildir, onlann çok bağlı kaldık larını söyledikleri şu «milli gele neklerimiz» arasında böylesi, geç mi?, olaylarında yeri var mı der siniz? «Sekiz günden beri hükümet Jcendisine 300 bin liralık bir avans vermemizi istiyor. Nihayet kabul edeceğiz. Fakat Suriye şimendiferlerinin inşaası hakkındaki ye ni projemizin tasvip edilmesini ve bu suretle BeyrutŞam hattının kurtarılmasını şart süreceğiz.> (S. 48). Bu sözlerden, verilen ödünç para karşılığında. yabancılann hangi yollarla sömürülerıni sürdürdükleri anlaşılıyor açıkça. Bir devletin çöküşü, yıkımı yal nız yoksullukla, yalanla olmuyor, işin içine hırsızları koruma, onla «Cumhuriyet» böyle bir tazetedir işte... Her uazete yaşamımızda yer almaz elbet. Bir iki giin alıp, bir daha vüzünü Körmek istemediğiniz çazeteler vardır. btınlar Kokakta bir kez rastladıgımız bir daha karjıraıza çıkmayacak kişilere benzer. Ama elinizdr tuttuğunuz bu gazete, elll iiç yüdır, duvan. düşünen, yaşamı anlamak, tanımak isteyen yurttaşlaruı en yakin doslu olmasını bilmiştir. Hrpimiz, gözümüz yaşama açıldığı fiünden beri evimizde, çevremlzde «Cumhuriytt.i görmüşiizdür. Dededen, babadan kalrna bir dosttur o size. örneğin ben okııma, yazmavı «Cumhuriyet»* göz gezdirerek öğrendim .. 1930da ilkokula başladığımda «Cumhuriyet.in başlıkJarını KÖküyordum. O giin bngün «Cumhuriyet» evimlze giren birinci pazete olmayı sürdürdü. Zaman zaman başka gazeteler ona «fclraıdt »ıılsr «omnta değiştüer, am» «Cnftıhurlyet» birtnci y.Wi l»ep korudu. Bu, benim seriivenim, sizin özel yaşamınızda ds btıııa benzer andar vardır. «Cumhurivct» her çafdâ, her dönemde avdın halk yığinlannın en çok tuttuğu, okudtığu cazete olmuşsa nedeni, ıriiven uyandırmasıdır okurda... Haberlerine güven, düşüncelerine güven, savunduğu devrlmci göriişlere giiven... Gazetemizin Iç savfalannda bir ankpt fişi görüyorsunut birkaç fündür. Bu, bir kamuoyu yoklamasıdır, •Cumhuriyet» okurlarınui düşüncclerini. isteklerini, eğilimlerinf anlamak yoklamasıdır. «Cumhuriyet» sizin gazetenizdir, ona yön vereır, verecek olan sizlersiniz. Her okıırun kendine göre Istekleri, epi'imleri vardır. Ben her giin bu konuda çeşitli uyarı, elestiri mektupları alırım. Kimi der ki. edebiyattan. sanattan, insanoğlunun iç dünvasından söz eden yazılarını çok seviyoruz, gündelik politika konularını öteki arkadaşlar yazıyorlar, spn daha çok böyle yazılar vaz! Kimi der ki, nedir edebirata, üanata bu denli önrm vermen, hele o nykü gibi yazılara gazetede yer olmamalı, git onları dergilcrde yaz, biz gündrük olayların çözümünü. yorumunu yapan yazılar Istiyoruz. Klml der ki daha afır, daha şiddetli yazılar yaz, kimi der ki bıkiık, yorulduk, dinlenmek, avunmak istiyoruz, blzim yorçunlupumuzu alacak yazılar yaz! O böyle diyor, öteki şöyle... Hepsini dinlemek, hepsinden birşeyler ögrenmek cerek. Ama bu, bir yazarın kendi bildiği yoldan dönmesinl gerektirmez elbet. Çünkü kişiliktir herşeyden önce gelen. Okurlar onu bu Idşülfi, bu özgünlüğü ile severler, beğenirler. «Cumhuriyet» gazetesinin bu anketinde okurlanmııa otuz soru yöneltiyoruz. Gazeteyi nasıl bir sıra ile okursunuz, kaç dakik* ya da saat ayırmışsınız, kaç yıldan beri Izlersiniz, l>afka gazete alır mısınız, beğendiğinlz özelliklerl nelerdir, ance hangi yazıları okursunuz vb vb... OkurUnmıza düşen, elleriııe kalemi alıp sorulann karşılanndaki kareleri doldurmak, sonra da o anket fişini kesip bize postalamak . Bu anketin amaçı «CumhuriyeUi daha da elgunlastırmaktır. «Cumluriyet» okuruyle yazarlyle yanm yüıjillık bir ailedir. öyle rüçlü, bilinçll bir aile kl yanlışlan bağışlamaz, tepkiainl henen gösterir ve her zaman etkill olur. 12 Mart 1972'den birkaç ay sonra başlayarak a|ustos 1973'e kadar süren o garip lönerade, «Cumhuriyet» kişiliğini yilirmeye başlayınca, okuranmız gazeteyi almamakla tepkilerinl föstermislerdi. Gazete •ski tdşUiğine, devrimci çizgisine gellnce on binlerce okuruınuz yeniden gazetelerine döndüier. Bu da, «Cumhuriyet» ıkurunun ne denil bilinçli, uyanık, sağduyulu olduğunu kaııtladı. «Cumhuriyet»in anketini yanıtlamak Cumhuriyet okurlanIUI severek yapacaklan bir görtvdir sanıyorum. Yazarlann, ;azetecilerin okurlanna karşı yerine jetlrmek zorunda oluklan görevleri nasıl varsa, okuriann da o gazeteye karşı öyle görevleri vardır. Öyleyse, okur olmak görtTİ sizi bekiyor... rı kendi çıkan yolunda kullanma da girer. Bu gelenek de Ulu Hakan döneminden kalmadır. «Mah mut Celâlettin Paşa'nın rüşvet alması o dereceye gelmişti ki para için her şeyi satardı.» (S. 42). Bu sözlerle nitelenen Paşa'nın «.Jler işe yarar adamı», Sınabyan idi, «Kimlerden para kopanlacağını bilir... muameleleri yürütürdü. Bu adam.. büyük paralar yuttu, bir kısmını nazıra verir»di. «Mah mut Celâlettin Pasa ölünce Sınab yan... kaçarak... Avrupa gazetele rine ifsaatta bulunacağını Saray'a duyurdu... Zatı Hazreti Padişahı bir irade çıkartarak Sinabyan' ın bütün suçlannı affetti. Herife üstelik bir de Bâlâ rütbesi veril di. Maaşına.. zam edilmek şartiy le Türkiye'ye dönmesi istendi. Ba kalım dönüşte hangi nezaretin ka pısı önünde göreceğiz onu.« (S. 5152). Hırsızların, vurgunculann, çıkarcılann korunması da geçml şe dayalı bir gelenektir ulusumu zu «milletlerarası komünizm teh likesi^ne karşı korumak istcyen ler için. Bir yıkıma yönelmeye görsün yöneticiler, görevliler, Jcendilerini ayakta tutmak için daha hızll uçuruma sürükleyenlerin yardım larına sığmırlar bilmeden. Böyle olmuş geçmiş dönemde de bu iş. Hırsızdan, hayduttan, vurguncudan görevli atama olayı yeni değildir pek. Bunun en açık ömeği ni o dönemin Trabzon Valisi Kad ri Bey'de buluyoruz: «Kadri Bey.. birtakım haydutları, pervasız ve cesur gençleri reji kolcusu yapmıştır... Vali.. birini yanına çagırdı.. bana şöyle dedi: Bu. şimdiye kadar dört beş kişi öldtirmüştür. Hususi bir sey yaptrnnak istediğim zaman buna havale ederim.. (S. 132133). Vali'nin bu tutumu, devletin polisine yardım cı olmakla görevlendirilen, on parmağından kan damlayan, to sunlarımızm başlannda bulunanınkini andırmıyor mu biraz da? Geçmişin pkıma göttiren yöntem lerini sürdürmek. uygulamak, güçsüzlerin, gelecegl güven altm da olmayanların işidir. Böyleleri korkaktır. korkaklıklannı yasa dışı güçlere sığınmakla giılemeye çahşırlar. «Türk dostlarımdan biri bana dedi ki: Param olsa... bütün Osmanlı împaratorlufc ahalisinin başka memieketlere gidebilmesi için lâzım gelen parayı verirdim. Yıldız'daki Aga'yı kendi başına bırakırdım» fS. 141). îşte bir yabancmın bile gözünden kaçmayan tarih gerçeği. bütün yönetim kurumiarını baskıya, soy guna, vurguna, eli kanlılara dayandıran bir devlet düzeni. Saray bütün gücünü yasa dışı uygulamalardan alıyor. gerçekleri ulustan, yıkıma giden akışı aydınlardan gizlemeye çalışıyordu. «Fuat. hilekâr. sert mizaçlı, fakir halk için insafsız bir adamdı. Askerî başanlan kendisini «Farfara» etmişti.» (S. 142), «Hükümdar tebaasma kar$ı suikastler tertip etmekle, onlan soymakla meşguldür.» (S. 143). Bu tür kimselerin örnekierini gördük, sonradan ne denli bulaşık işlere kanştıklan, özellikle 12 Mart dönemi sonunda bol çıkar sağlayıcı özel görevler aldıklan biliniyor. Yıkım sayısız başları olan bir ejderdir, bütün devlet kurumlarında gösterir kendini. Sonunda gelir yargı kurumlarına dayanır, kendi eliyle kendi kuyusunu kazar. Ulu Hakan döneminde görülen örnekler günümüzde de, Yargıtay kararlarını dinlememekte direnenlerce sürdürülüyor. «Vekil ler Heyeti, Şurayi Devlet karannı tescil ve bize bildirmekle mükellefti. Sarayın rüşvetçi başılarının teşviki ile iki aydan beri kararını bildirmiyor» (S. 69). Devleti ayakta tutan yargı kurumlarınm yozlaştırılması yıkımı hızlandıran en büyük etkendir. Tarihte sayısız örnekleri var dır. SONUÇ: Tarih, kendi bilimsel bütünlüğii içinde, öğrenilirse, gerçekler olduğu gibi yansıtıltrsa örnek alınması gereken bir yararı olur ancak. Gizliliğin. olduğun dan başka türlü görünmenin, ulusuna yalan söylemenin, olayları çarpıtaralc yansıtmanm sonu yıkımcur. ölümdür. Geçmisle övünenler. Osmanlı devletinin îcalm. YOKSULLUK YİNE AYNi.. Westem filmlerinde beyazlar tarafmdan kolayca kıyımdan geçirilen soydan olduklan için, Guatemaia felâketi kurbanları, kendi trajedyalarını dünyanın gözünden ve ytc» danmdan uzak yasıyacaklardır. 1524'de îspanyoîlar selrrieden önce var olan btn yırnk Maya "üygarhğt, üç asirlık ' Ispanyol egemenliği ve ondan sonra gelen çokuluslu şirketler egemenliğinde pek büyük bir deftişime uğramış «ayılmaz. Yoksulluk yine aynl yoksulluktur. Meksika'dan aşağı doğru sarkan İspanyollar 16. yüzyılın başlannda 2,5 milyon nüfuslu bir Maya ülkesı bulâular. Üç yüzyıl sonra gittiklerinde nüfus bir milyondan blraa fazlaydı. Şimdi Guatemala'da 5JS milyon insan vaşamaktadır ve son 30 yılda nüfus bir misli artmıştır. Demek ki artık sömürü ve baskı metodlan ne olursa olsun, Tokmıl ülkeler hızla büyüyen Idtleteri ve artan dlnamlklerlyte egemen güçlerin karşısına ciddl bir sonın olarak çılonaüa başlamışlardır. Bütün önemli üretim kaynaklan ve merkezieri Kuzey Amerikalı tröstlerin ellerinde bulunan, ekDnomisl ve siyasal hayatı ipotek altında tutulan Guatemaia' nın, tarihte az görtilmüş bir yersarsıntısı felâketi nedeniyie de olsa dünya kamuoyunun gözleri önüne serilmes! elbetta »akıncalı görülecektir. Buralarda bir meyva şirketl. blr maden şirketl, bir Uşuna şirketi, insan emegini en ucuza kullanmak ve maliyeti en düşuk düzeyde tutmak yöntentlerlnl yerll iktidarlann gardiyanlığı ile sürdüriirken UT> jrarlık adına öyle utanç manzaralan yaratabilmiştir ü. slmdi yersarsıntısı dolayıuyla o manzaralan görseniz, cafdaş uyfarupuı büyük koruyucularına karşı sayjrmız azalablllr, Onon için Guatemaia felâketi sahnede fazla tutulmamiftır. hafialık siyasi haber yorum c/ergıa • Yalçın KÜÇÜK: Tekelci kapitalizmin Rüsvetin Sistemi • Georjes Marcbaif: ' • FKP'nin 22. Kongresina «unduğu Rapor. • AIİ Habib Özgentfirk: Devrimci Sinerna Yeşilçam ayrımı yanlıştır. • Madenİş I. Bölge Temsilcisi Murat Tokmak'ın Yurüvüş'e demeci: «Hedef acelecilik, maceracılık değil, örgütlenmedir» • Gültepe Belediye Başkanı Ayduı Erten «Gültepe Belediyesi tüm ilericilerin Belediyesidir.» Konur sok. Kiper Ap. No: 15/8 Kızılay / ANKARA 45. Sayı Çıktı RÜŞVET VE KARŞILIĞI Ama boş kalmıyor sahne. însanlara mutsuzluk veren, daha doğrusu onlann mutluluklannı çalan usuller, ovuniar teker teker çıkıyorlar meydana. Son Amerikan Lockiıeed Dçak tröstünün rüşvet plânı ile patlak veren olay, devletlerarası alışverişlerde bile, insan emeğini ve hakkını çalmanın hangi ilişkilere bağlı olarak gerçekleşürUdlginl açıkuğa kavuşturdu. Şimdi artık, önemli bir alışvertşte Ugililere sunulan rüşvetlerle bir malı değerinin ne kadar üzerinde aldığımızı, paralanmızın hangi kalitede ve hangi yararlılıkta uçak, makine, motör gibi yoğun teknik ürünierine gittigini daha ciddiyeUe düşünebiliriz. Şimdi arölc blr teaıs yapılırken, araç ve gereç satın alırken, teklifleriyle fcarşımısa çıkanlann, kendi sermayesinin lşçisinin ve milli ekonomisinin çıkarlan için neler yapabUeceklerini, rüşvet. tıedly» ve komisvon mskanizmasını bizim öz sermaye, emek ve ekonomi çıkarlanmızın zıddına nasıl kullanacaklannı daha iyi görebiliriz. Böyle illşkilerde dikkatli, titiz ve dürüst olablünenln. üikenin ve halkın çıkarlannı gözetmenln ha?si.vett ile, milliyetçilik sloçanı arkasına her türlü Idrll lliskjyf saklama ahlâksızljğını düşüncemlzde ve duygumozda karsılaştırabiliriz. • PROFESYONELLER t İ N .tüm gereçleri/le satılık AC R ^AA KENDİNE GEL Bu çağın düşüncesine yakışmayan ne kadar çok sey oluyor; 1950 başlannda Amerika Dışişleri Bakanı John Foster Dalles ile o tarihte Amerikan gizli haberalma örgütü C1A' nın başkanı olan kardesi Allen Dulles arasında geçen blr konuşma, eski bir dışişleri uzmanı tarafmdan açıklandı geçenlerde. Bakan, Mısır'da Başkan Nasırtn Amerika için büyük btr sorun yarattığını söyleylp de «Bu sonınu çöımek lâzım. ortadan kaldırmak lâzun» deyince. C1A Başkanı olan kardeşi, bunu Nasır'ın ortadan kaldırılması şeklinde yorumlamış ve derhal üç suikast şebekesi kurdurmuş. Bereket versin ki, eyleme geçmeden yanlışlık anlaşümış. Çağdaş uygarlığı ve lnsanlığı konımayı üstlenmlş devletlerln ekonomik ve politik alanlarda ne derece el/atıcı olduklan, dünyayı nasıl babaevi saydıklan ve bütün davra» nışlannda kendi ulusal çıkarlannı önde tuttuklan billnmedikce milliyetçilik olmaz. Milliyetçiler feçen hafta adamakıllı sarsılmışlardır. tel: 124694 ev265914 (Halk reklam: 286/1231) semih erbek'i yitirdik Ziraat Yüksek Mühendisleri Alınacaktır Şeker Fabrikalan Tanm Bölgelprinde çalıştırılmak üzere Ziraat Yüksek Mühendisleri (Erkek) alınacaktır. Aranan Şartlar. 1 Devlet Memurları Kanununda aranan şartları haiz olmak, 2 Askerliğini yapmamış olanlar için 27, yapmış olaniar için 30 yaşından büyük olmamak, 3 Türkıye'nın herhangi bir bölgesinde çalışmasına sağlık bakımından mani bir özürii bulunmamak, Görev alacaklara maaşlanna ilâveten kanunen öngörülen yan ödemeler, fazla çalışma ücreti ve her yıl için iki maaş ıkramiye verileceği gibi. mümkün olan yerlerde konut tahsisı de yapılabilecektir. tsteklüerin iş saatlerı dahilinde Türkiye Şeker Fabrikalan A.Ş. Genel Müdürlüğü Mithatpaşa caddesi No. 14 Yenişehir/ANKARA adresindeki Personel ve Sosyal İşler Dairesi Başkanhğına engeç 15 mart İ976 tarilıine kadar bızzat müracaat etmeleri rica olunur. îskenderun Demir ve Çelik Fabrikalan Müessese Müdürlüğünden: tümyurtseverlere başsağlığı dileriz. dtü mimarlık fakültesi Elektrik Mühendîsî ve Yüksek Mühendisleri AJınaeaktır. llgililerin Müessese Personel Müdürlüfü'ne nahtum TÜRKİYE ŞEKER FABRiKALARI A.S.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle