04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
REN TUNA  İ Ç  SUYOLLARI  Bİ RLEŞMESİ   SAĞLANDIGİ NDA KUZEYDENİ Zİ KARADENİ Z BAĞLANTISI GERÇEKLEŞECEK 3982  yılmda  bağlan tısı  tam am lan acak  olan Ren    Tuna  iç  suyollan  Avrupa  ulaşım ın a  yepyeni bir  gUç  kazan dıracaktır.  Böylece  Kuzey  D enızi, Karaden iz'e  bağlan m ış  olacak  ve  o r t a  Avrupa Tun a  yolu  ile  Okyan uslara  açılm a  olanağım bulacaktır.  Bu  projen in  gerçekleşmesiyle  ayrıca kıtan ın  ekon om ik  birliğl  de  peyleşecektlr. I klnci  D iinya  Savaşı'n dan  son ra  ve  özellikle  son on  yılda  Tun a  yörest  en düstriyel  alan da  büyük bir  gelişm e  gösterm iş  ve  n eh ir  navlgasyonunun (ulaşım ın ın )  yoğun laşm asın a  etken  olm uştur.  Bu iç  suyolun da  önernli  yeri  olan  Avıısturya'yı  örn ek alırsak;  bu  ülken in  1973  yılında  Tuna  üzerin deki trafiği  2.625.500  ton  iken  %2,9  gibi  bir  artışla 1974  yıh n da  2.702.243  tona  ylikselm iştir.  Bun un için  de  sade  Avusturya  şirketi  D D .S.G .'n in  payı 2.504.069  ton dur. (1000  TON   OLARAK) K uru  yük  trafigi Batı  ile D ahilde G üneydoğu  İ le TOP LAM : AJcaryakıt  traflğl Batı  ile D ahilde G üneydoğu  ile TOP LAM : G E N E L  TOP LAM : 751,9 133,7 688,8 1.571.4 BA$BM(AN  DEMiREl, FEDERAL  ALMANYA'DA YAYINIANAN SÜDDEUSISCHE  ZEiTUNG GAZETESiNE  VERDiGi DEMEÇÎE;  KIBRIS  SORUNU; DEMİ REL'İ N SÜDDEUTSCHE Tuna Nehri Ve Türkiye TÜRKİ Y E  İ LE  YUNANiSlAN ARASINDAKİ   E GE  KITA SAHANUGl  VE  HAVA ' ALM AHYA' < Ooâu t , 'ALM ANYA  SAHASI  ANLAJMAZLIGI PO^ONYA RUSYA VE  TÜRK  •  AMERİ KAN İ ÜS.Kİ LERİ   KONULARINDAKİ * . ^\ ÇEKOSLAVAKYA  ' GÖRÜŞLERiNi  AÇIKLADI. «MAKARiOS,  KIBRIS KONUSUNDA  TÜRKİ Y E  jLE Y UNANİ STAN  ARASINDAKİ ma 1974 814,4 181,6 769,9 1.765,9 SÜRTÜS.MELERİ , KIBRISLI RUMLARIN  BAŞINDA KALABilMEK  iÇiN  TEK ÇIKAR  Y 01  OLARAK ZEITUNG'A DEMECI: MAKARİ OS KIBRIS BUNALIMININ ÇÖZÜMÜNDE EN  BÜY ÜK ENGELDIR ıt Başbakan  Süleyman  D emirel,  Kıbn s  bunalımının  çözümünde  Başpiskopos  Makarios'un  en büyük  engel  olduğunu  ve  Başpiskopos'un  Kıbrıs'ta  çözüme  giden  tüm  yolları  kapattığını  söylemiştir. Başbakan  D emirel  F ederal  Almanya'da  yayınlanan  SUddeutsche  Zeitung  gazetesine  verdiği  demeçte,  Kıbn s  sorununa,  TUrkiye  ile  Yunanıstan arasındaki  Eve  hava  sahası  ve  kıta  sahanlığı  an laşmazlığına  ve  TUrk    Amerikan  ilişkilerine  değinmlştir. D emirel  demecinin  Kıbns'a  ilişkin  bölümünde M akarios'un  yeni  koşullar  öne  sürerek,  ştmdiye dek  olduğu  gibi,  şimdiden  sonra  da  Kıbrıs'ta  çözümü  engelleyeceğini  söylemiştir.  Süleyman  D emirel  bu  konudaki  sözlerine  şöyle  devam  etmiştir. •  Makarios  siyasal  felseıesinl  hiç  değiştirmemiştir.  O,  Kıbn s  konusunda  TUrkiye  ile  Yunanistan  arasındaki  sürtüşmeleri,  Kıbrıslı  Rumlann başında  kalabilnıek  için  tok  çıkar  yol  olarak  görüyor.  Kanımca  Makarios'la  bir  uzlaşmaya  varmak.  insanın  .imkânsız ,  istemesi  anlamına  gelir. Süleyman  D emirel  demecinde,  Kıbn s  görüşmelerinde  Rum  tarafının  soruna  siyasal  çözüın bulmak  yerine  Amerikan  Kongresi'ni  etkilemelc yolunu  tuttuğunu  söylemiş,  ve  •  Kıbns  bunalımına taraf  olmayan  ülkeler  Makarios'a  arka  çıktıftı  sürece  Başpiskopos  Kıbrıs  Türk  tarafıyla  anlaşma yoluna  gitmeyecektir»  demiştir. Bugüne  degin  Kıbrıs'ta  bir  uzlaşma  sBglanmadıysa  bunun  sorumlusunun  TUrkiye  olmadığını belirten  Başbakan  D emirel  sftzlerini  şöyle  sürdürmüştür:  «Barış  yapmak  İ çin  iki  tarala  gerek  vardır.  Biz  tekrar  tekrar.  her  olanakta  Kıbns'ta hem  TU rklerin.  hem  de  Rumların  sorunlaruıı  çözümlemeyo  hazır  olduğumuzu  belirttik.. «Biz  Kıbrıs'ta  2(1 yıldır  sUreselen  ve  binlerc* insanın  kanmın  dökülmesine  yol  açan  çatışmalara 1974  yazındaki  askerî  müdahalemizle  son  verdik, ve  Ada'da  ban şı  getirdik.  Şimdi  iki  toplum  bu küçük  Ada'da  barış  içinde  yan  yana  yaşıyorlar,» diyen  D emirel  bu  oaşarılannın  ne  yaziK  ki  dünya basımnda  yanhş  yansıtıldığını  söylemiştir.  Adadaki  şimdiki  durumun  bir  «fiili»  barış  olduğunu kabul  ettiğini  de  sözlerine  ekleyen  D emirel,  bu durumun  siyasal  bir  çözümle  sürekli  bir  barışa dönüşmesi  gerektiğine  de  inanıyoruz»  demiştir. Başbakan  SUleyman  Demirel  demecinin  Ege sorununa  ilişkin  böliimünde  ise  Yunanistan'ın Ege  Denizini  bir  Yunan  denizt  olarak  görmesinin, sorunun  çözümUnü  engtllediğini  belirtmiştır.  Haritaya  bir  kez  bakmanın  coğrafi  veriler  nedeniyla Türkiye  ile  Yunnnistan'ın  «sıkı  bir  işbirliğl  İ çinde olmalan»  gerektiğini  görmek  için  yeterli  olduğunu  kaydeden  D emirel.  «Hem  ERB  hava  sahası, hem  de  Ege  Denizi  bütün  Ulkelerln  ecmilert  ve uçaklarına  açık  olmalıdır.  Ve Ege  Denizinin  dibindekl  dogal  zenglnlıklprden  hem  Türkler,  hem  de Yunanlılar  ortaklaşa  yararlanmahdırlar»  demiştir. Süleyman  D emirel,  Ege  sorununun  çözümü konusunda  Batı  Avrupa  ülkeierine  etkin  arabulucu. luk  yapmaları  yolunda  çağn da  bulunup  bulunmadığı  yolundaki  bir  soruyu  ise  şöyle  yanıtlamıştır:  «Türkiye  ve  Yunanistan  Batı  Avrupa'nın  müttefikidirler.  Bu  nedenle  Batı  Avrupa'dan  bu  yolda  yardım  gelmesi  de  doğaldır.  Ancak  bu  arabulucular  taraf  tutmamalıdırlar.  Tarafsız  kalarak Türk    Yunan  ilişkilerinde  uzlaşmayı  sağiayabilmeleri  en  iyi  yol  olur.» ABD'nin  TUrkiye'ye  uygulamakta  olduğu  fillâh  ambargosu  ve  Amerikan  Senatosu'nun  TUrkiye'ye  yeni  bir  askeri  yardımı  Kıbrıs  konusundaki  ilerlemeler  bağlayan  son  açıklamasına  ilişkin bir  soruyu  ise  Demirel,  «Kıbrıs  sorunu  ile  Türk  Amerikan  ikill  ilişkilerini  bir  arada  düşUnmelt yanlıştır.»  diye  yanıtlamıştır.  D emirel  bu  konudaki  sözlerine  şöyle  devam  etmiştir: «Amerikan  TUrk  ilişkilerinde  esas  olan,  NATO çerçevest  içinde  bir  müttefikle  askeri  alanda  işbirliğl  yapmaktır.  Kıbrıs  sorununun  ise  bu  ilişkiyle  hiç  bir  ilglsi  yoktur.  Ayrıca  Türkiye  Amerlka  Birleşlk  D evletleri  İ le  olan  ilişkilerini  Senato'nun  herhangi  bir  komitesiyle  değtl,  Washtngton'« daki  hükümetle  sU rdürmektedir  ve  savunma  Konusunda  işbirliğine  ilişkin  görüşmeler  gelecekte  da devam  edecektir.» Türkiye'nln  izlediği  dış  politlkada  herhnngl bir  değişiklik  ve  TUrkiye'nin  Batı'dan  uzaklaşmasına  ilişkin  bir  soruyu  ise  Demirel  «hayır»  dlyerek  yanıtlamıştır:  «Türklye'nin  Batı  dünyası  11e sıkı  dayanışmasını  sürdürmesinın,  bizim  ulusal çıkarlarımız  açısından  doğal  bir  gereklllik  oldugu  konusunda  hiç  bir  tereddütüm  yok.  Bu  konuda  başka  türlü  düşUnmek  olanaksızdır.» H elsinkl'de  yapılan  Avrupa  GUvenligl  ve  tşbirliği  Konferansı'nın  uluslararası  ilişkilere  yeni boyutlar  getirdlğini  kaydeden  SUleyman  D emirel, NATO  üyesi  bır  tilkenin  diğer  Ulkelerle  karşılıklı saygı  ve  anlayışa  dayanan  İ yi  ilişkiler  kurmasının hiç  bir  sakıncası  bulunmadıgmı  da  eklemiştir.  Etkin  ve  güçlü  bir  N ATO'nun  TUrkive'nin  çıkarları açısından  da  yararlı  olduğunu  kaydeden  Başbakan  D emirel.  bu  örglitün  ven1  bir  barışçı  düzen ve  uygun  güvenlik  garantilen  saRİ anıncaya  ve  silâhlar  tüm  dünyada  sınırlandırılıncava  dek  dünyadakl  güç  dengesini  koruması  gerektiğinl  söylemiştir.  L  Batılı  savunma  lttifakının  kendl  gücünil,  ancak  üye  ülkeler  arasında  dayanışma  ve  savunma işbirllği  sürdüğü  sürece  koruyabileceğint  belirten D emirel,  ABD'nin  TUrkiye'ye  uypuladığı  silâh ambargosunun  da  bu  nedenle  yalnızca  Türkiye'nin savunmasını  degil,  tüm  lttltakı  olumsuz  yönde  etkilediğini  söylemiştir. (D ış  H aberler  Servisi) 7,3 464,8 144,1 618,3 2.190,6 3,4 867,6 67,2 738,2 2.504,1 Melih KÖKNEL (N avigasyon  Kongreleri U luslararası  Birligi  Uyesi) GÖRÜY OR.  KANIMCA MAKARİ OS'IA  BiR UZLAS.MAY A  VARM AK . İ NSANIN  İ MKÂNSIZ1 Ton  kilom etre  olarak  trafiğin  bir değerlen dirilm esin e  gidilirse  1973  yılına  kıyasla artışın  Tol9'dan  fazla  olduğu  görlilU r.  Bun a  dah a çok  Karaden iz'deki  t aşım alar  etken  olm u şt u r. Karaden iz'deki  Sovyet  lim an ların dan  yapılan ton  kilom etre  t aşım alan n d a  %36,5  oram n da  ve  o lim an lara  yöneltilen  t aşım alard a  ise  ^38,7  gibi artışlar  kaydedilm iştir.  Süveyş  Kan alı'n ın açılmasıyle  bu  trafiğin  dah a  da  yoğunlaşacağı ön görülm ektedir.  T un a  ağzındaki  lim an ların tıkanıklığı  iç  suyolu  taşım aların ı  büytik  ölçüde olum suz  şekilde  etkilem iştir.  ö st erreich iseh er Kan al    U nd  Shiffahrtsverein 'in en form asyon larm a  göre  1973.  yılına  kıyasla  art ış en form asyon lan n a  göre  Linz  lim anı 1974  yılında  5,27  milyon  ton  m al  yüklem iştir; bu n a  göre  1973  yılına  kıyasla  a r t ış  %5,3 oram n da  olm uştur. Bu  da,  ağır  en dllstri  sektörlintln  gelişm esinden doğm uştur.  Bu n lan n  başın da  VÖEST    Alpina dem ir  çelik  kom pleksin in  büyük  etkisi  olm uştur. Aynı  du ru m lar  Tun a'ya  sah ildar  olan  diğer ülkelere  de  gözlen m ektedir.  1148  yılından  beri bu  iç  suyolunu  kullan an  M acarlan n  son  bir yılda  lim an ların daki  m al  h areketi:  3,580  milyon ton  yükleme,  10,445  milyon  ton  boşaltm a  ve 6,359  milyon  ton  t ran sit  olarak  kategorilen m iştir. Batı  Almanya'nın  ise  Tun a  üzerin deki  R atisbon n e lim anında  1974  yılında  3  milyon  ton dan  fazla m al  yüklen m iştir.  Yugoslavya  son  zam an larda n eh ir  filosunu  büyük  ölçüde  güçlen dirm iştir. H alen  Tun a'ya  sah ildar  ülkelerden  ku m lu  bir kom isyon  bu  iç  suyolun un  ulaşım ın ı  düzen lem ekle yiikümlüdU r.  G eçen  25  N isan  1975  tarih in de  Tun a ko m isyo n u  33'üncü  genel  o t u ru m u n u  yapm ış bulun m aktadır.  Başkan ,  Ikinci  Başkan  ve Sekreterin  görev  süreleri  dolduğun dan  1948 Belgrad  Konvansiyonuna  göre  yeniden  seçim yapılm ıştır.  Bu  kez,  eski  başkan  W.  M oravec (Çekoslovakya'nın  yerine  I .  C otot  (tRomanya) ikinoi  başkan  S.  Stancoev  (Bulgaristan )  yerine V.  M ilovanoviç  (Yugoslavya)  ve  genel  sekreter V.  I .  Pavlov  (SSC B)  yerin e  ise  F .  F röh lieh stah l (Avusturya)  seçilm işlerdir. G eçen  toplan tıda  kom isyon  aşağıdaki  ka r a r la r ı alm ıştır. •   T u n a  n avigasyon un un  t ü m ü  İ çin U niform laştırılm ış  bir  radlo telefon  sistem in in gerçekleştirllm esı •   G elecektekl  Ren    M ain    T u n a bağlan tısı  ile  ilgill  olarak,  önceden  Ren  N ehri için  kabul  edilen  yeni  navigasyon  kuralların m Tıjna'ya  da  uygulan m ası. •   D emiryolu  vagon ların daki  «pools»lara ben zer  şekilde,  İ ç  suyolu  taşım asın da  d a genellikle  cer  m alzem esl  ile  tekn ik  düzeyde ileri  bir  ün iform asyon a  gidilm esl. 23  haziran  1975  tarih in de,  navigasyonla  illşkin ortak  çıkarlara  ait  sorun ları  çözümlemek  üzere T un a  Kom isyonu  ile  COMECON   arasm d a karşılıklı  işbirliğin i  am açlıyan  bir  sözleşm e im zalan m ıştır. Avrupa  kan alı  olarak  n ltelen dirüen  Ren  Main    T un a  bağlan tısı,  kıtan ın  iç  suyolların ın ekonom ik  karakterin de  bir  tem el  değişiklik m eydan a  getirecek  ve  bun un  son ucun da  Avrupa ülkeleri  arasm d a  mal  alışverlşi  bUyük  yoğunluk kazan acaktır.  Ancak  bu  kan alın  doğrudan doğruya  Akdenize  bağlan m ası  halin de,  ekon om ik ön em in i  dah a  d a  arttıracağın ı  ve  ken disin e büyük  çıkarlar  sağlıyacağını  düşün en Yugoslavya,  M orava  ile  Vardar  n eh irlerin in  bir kan al  ile  birleştirilm esl  projesin l  ele  alm ış bu lu n m akt adır.  Bu  n eden le  1970'de  Yunan H üküm eti  ile  yaptığı  an laşm a  u yan n ca  da, 1971  yılında  Bîrleşm is  M illetlerie  bir  teknik ve  m ali  yardım  sözleşmesi  im zalam ıştır. Böylece  Avrupa  ülkeleri  h am  n ıaddelerin i  ith al ve  en düstriyel  U rünlerinl  ih raç  etm ek  U zere, Karaden iz'e  çikm adan  ve  TU rk  Boğazların dan geçmeden,  doğrudan  Afrika,  Yakın  D oğu, Orta  ve  U zakdoğu  pazarların a  bağlan m ış olacaktır.  Ayrıca  M orava  ve  Vardar  vadileri büyük  ekon om ik  önem  taşır;  çün kü,  katedilen bu  yöreler  dem ir,  kurşun ,  bakır,  krom ,  kalay m aden leri  yönünden  zengin  olup,  ön em li kötn ür  yatakların a  sah ip  bulun m aktadırlar. D iğer  yan dan  t ü m  bölge  zengin  bir  en erji potan siyeli  taşım akta  ve  en dü st rl  bakım ın dan oldukça  gelişm iş  bu lu n m akt adır.  İ lk  tah m in lere göre,  M orava    Vardar  iç  suyolu  kanalize edildiğinde,  2000  M egavat/ saat  (2  m ilyar kilovat/ saat)  elektrik  enerjisi  elde  edilecektir. N ew  .lersey'li  bir  Amerikan  M U hendislik F irm asın ın  lsteği  üzerin e,  Belgrad Ü niversitesinin  eski  profesörlerin den  M ühen dis N icola  Stam en koviç,  Tuna'yı  Selânik  lim an ın a bağlıyacak  ilk  kanal  projesini  h azırlam ıştı. Ancak  P rofesör  Stam enkoviç'in  1910'da  ölümU ve  1912  Balkan  Savaşı  ile  bunu  izliyen  iki büyük  Cihan  Savaşı,  projen in iSTEMESi  ANLAMINA  GELiR.» gerçekleştirilmesinl  engellemlştir. Bugün  yeniden  gerçekieşme  alanına  sokulan bu  proje  Yugoslavya'nın  Avrupa  Ülkeleri  ile barış  içinde  bir  arada  yaşama  isteğinin  somut bir  belgesi  olduğu  kadar,  Balkan  Ülkeleri arasındaki  işbirliğlnin  de  bir  simgesidir. Morava    Vardar  kanalı  mşaatının gerçekleşmesiyle  gelecekte  Selânik  limanı Akdenizde  büyük  önem  kazanacaktır.  Ayrıca Bulgarlann  bugün  Selânik  llmanından yararlanmasına  olanak  veren  bir  anlaşma imzalamış  olmalan,  Selânik  limanmın önemini  şimdiden  artırmaktadır.  Tüm  bn ekonomik  ilişkiler  siyasal  alana  yansımakta  ve bölgesel  dengeyl  TUrkiye  aleyhine  bozmaktadır. Böylece,  çevrelerdeki  bütün  bu  gelişmelere Türkiye'nin  sırt  çevirerek  kısır  ve  içe  dönük bir  limancılık  politikası  gütmesi  Ulkemizin çıkarlarına  ters  düşmektedir. Bu  nedenle  Tuna  üzerindeki  limanlarla karşılıklı  iş  birliğine  geçilerek  Trakya yöremizde,  gerek  Balkanlara  gerekse güneydoğu  Avrupaya  hizmet  edecek  kara  ve demiryolu  bağlantısı  olan  modern  bir  serbest liman  kompleksinin  fizibilite  etüdüne  ve planlamasına  süratle  geçerek  en  kısa  zamanda inşasına  başlanmasına  kaçınılmaz bir  zorunluk  vardır. REN   VE  TUNA  IRMAKLARI ARASINDAKİ   BAĞLANTI  1982 YILINDA  TAMAMLANMIŞ OLACAK.  BÖYLELİ KLE  ORTA AVRUPA.  TUNA  YOLUYLA OKYANUSA  AÇILMA OLANAGINI  BULACAK. MORAVA    VARDAR  KANALI İ NŞAATININ TAMAMLANMASIYLA  DA SELÂNtK  LtMANI  AKDENİ ZDE BÜYÜK  ÖNEM  KAZANACAK. «HARİ TAY A  BiR  KEZ BAKMAK,  COGRAFi  VERiLER NEDENiY LE  TÜRKİ Y E  iLE Y UNANiSTAN'IN  SIKI  BiR İ JBiRUGi  İ Çİ NDE OLMALARININ  NE DENLi  GEREKli  OLDUĞUNU GÖRMEK  İ Çİ N  Y ETERLiDiR.» Nİ Çİ N   PARALI  ASKER  OLUYORLAR ? Vietnam  savaşından  beri  basma  konu  olmayan paralı  askerler,  Angola  iç  savaşında  yeniden  sahneye  çıkmışlardır. Newsweek  dergisinin  bildirdiğine  göre.  Angolada  Batı  yanlısı  UNITA  ve  FNLA  örgütlerinde  çarpışmak  için  bır  çok  emekli  asker  çeşitli  amaçlar yüzünden  Angola'ya  gitmektedir. Geçen  kasım  ayında  FNLA Örgütü  Lideri I lolden Roberto  Marksist  MPLA  Örgütüne  karşı  savaşmak için  paralı  askerlere  gerek  duymuş  ve  Londra'da N ormal  H all  isimli  kimseden  kendisi  için  paralı  asker  toplamasmı  istemiştır. FNLA  Lideri  Roberto'dan  25  bin  dolar  alan H all,  «Güvenlik  D anışmanı  Servisi»  admdaki  örRÜIle  ilişki  kurarak  Londra'da  Tower  Otelinde  ortaklaşa  bir  büro  açmışlardır. N ewsweek  dergisinin  bildirdi§ine  göre,  kısa  bir süre  sonra  FNLA  örgütü  Liderinin  H aig  isimli  adamı  84  bin  dolarla  birlikte  H all'un  «paralı  asker» toplama  şirketine  gıtmiştir. H all'un  kurduğu  paralı  asker  toplama  şirketi her  askere  300  dolar  haftalık  vermekte  ve  bir  o  kadar  parayı  da  avans  olarak  askerlere  sunmaktadır. Batı  yanlısı  örgütlerle  birlikte  M arksist  MPLA Örgütüne  karşı  savaşmak  için  Angola'ya  giden  paralı  askerler  bu  «mesleği»  çeşitli  nedenlerle  seçtiklerini  söylemektedirler. Bir  kısım  paralı  asker  sırf  para  kazanmak  amacıyla  Angola'ya  gitmek  istedikleı ini  bellrtirken,  bazıları  da  savaşmaktan  hoşlandıkları  için  paralı  asker  olduklarını  söylemektedirler.  Bir  paralı  asker «Kaybedecek  hiç  birşeyim  yok.  evli  degiüm,  çocugum  da  yok,  evsiz  barksızm  tekiyim  onun  için  savaşmak  istiyorum»  demiştir. Bir  başka  paralı  asker  de  «Komünistlerden  npfret  ediyorum.  Onlara  hesap  sormak  için  Angola'ya gidiyorum»  demiştir. İ ntjıliz  paralı  askerlerin  yanısıra  Portekizli  askerlerin üe  savaşmak  için  Angola'ya  gittiklcri  belirtilmektedır.  Portekii'.li  paralı  askerlerin  Angola'daki Batı  yanlısı  örgütlerin  saflnrında  çarpışma  istekleri de  çeşitlidir.  Bir  kısmı  macera  olsıın  diye  Angolaya  gittiklerini  belirtirlerken,  diger  bir  bölümü  de idealieri  uftruna  ya  da  kana  ve  paraya  karşı  duydukları büytik  tutku  nedeniylo  çarpışmak  istediklerini  söylemişlerdir. Kongo  savaşında  5.  Komando  Birli&inde  çarpışmış  olan  45  yaşlarındakı  eski  Poıtekız  ordusu  subnylarmdan.  yeni  paralı  asker  Jack  Catoıı  «Angola iç  savaşı  bizim  için  en  ITÜVÎPI  ve  en  büyük  Rösteridir» demiştir.  (D IŞ  HABERLER  SERVİ St) NiXON' UN  KIZI JULiE,  BAŞKAN M AO'YU ANLATIYOR «BAŞKAN   MAO,,  G ÖRÜŞTÜGÜMÜZ  Ç lN Lİ LE R tN   EN KON U ŞU RKEN S ICAG l...  E LLE R Î N t  ÇOK  KULLANIYOR...  BAZI  SÖZCÜ KLERÎ SÖYLEM EKTE  GÜÇLÜK  ÇE KÎYOR...  SON   D ERECE  TlTI Z  VE  AÇIKLAD lG l  DÜŞÜ N C ELER tN E  BÜYÜK  öN E M  VERİ YOR.  KAFASI OLAGANÜSTÜ   Bİ R  AYDINLI K  VE  CAN LILIKTA.» "M ao'nun en sevdiği konu:  ülke, parti ve her bireyin içinde  durmaksızın  sürmesi  gereken  mücadele,, «Yeni  hastalıktan  kalktnış  olmasına  ragnırn  M ao'nun  el  • ıkışmas ı  sağlam  ve  enerjlktl.  memlz  kırk  beş  dakika  sürılü.» ABD   eski  Başkanı  N ixon'ın kızı  Julie,  bir  süre  önce  kocası ile  birlikte  Çin  H alk  Cumhuriyetini  ziyaret  etmiştir.  Bu  ziyaret sırasında  Mao  Çe    Tung  ile  de görüşen  Julie,  Çin  H alk  Cumhuriyetinin  82  yaşındaki  lideri  hakkındaki  izlenimlerini  şöyle  anlatmaktadır: «Bürosuna  girdiğimizde,  bütün resmî  fotoğraflarda  görulen  ünlü koltuğunda  oturuyordu.  Kalktı  ve ellerımizi  hararetle  sıktı.  Yeni hastalıktan  kalkmış  olmasına  rağmen,  el  sıkışması  sağlam  ve  ener jikti. Bazı  sözcükleri  söylerken  belli güçlük  çekiyor;  bu  yüzden  de hemen  bütün  görüşmelerinde  yanında  Uç çevirmen  bulunuyordu. Ama  Mao'nun sözleri  bazen  öylesine  anlaşılmaz  oluyordu  ki,  üç çevirmen  önce  birbirlerine  danışıyorlar,  sonra  düşüncesini  yorumlama  biçimleıinin  doğru  olup olmadığını  Mao'ya  onaylatıyorlar,  sonunda  da  mesajı  bize  akta rıyorlardı. Eğer  Başkan  Mao, bize  aktanlanla  aynı  kanıda  değilse,  canlı bir  hareketle  «hayır,  hayır»  yapıyordu.  G örünüşe  göre  son  derece  titiz  ve  açıkladığı  düşüncelerine  büyük  önem  veriyor. Yürüyüşü  çok  yavaş,  zaman  za man  genç  bir  çevirmenin  omuzuııa  ya  da  sürekli  yanında  bulunan  ve  sevgiyle  Uzerine  titreyen genç  bir  hastabakıcı  kızın  koluna  tutunuyor. Bürosuna  yerleştikten  ve  çeşitli  tanışmaların  ardından  televiz (iöıüş yon  ekibinin  de  çıkmasından  son ra  biz  Başkan  Mao, D ışişleri  Bakanı  ve  Mao'nun  yeğeni  olan D ışişleri  Bakan  Yardımcısıyla  kal dık.  Masanın  üzerinde  çok  sayıda  kitap,  belge  ve  mektuplar  dagınık  olarak  duruyordu. Orada  kaldığımız  süre  içinde Mao'nun  karısı  Chiang  Ching  ile hiç  gflrüşmedik,  sözü  de  edilmedi.  Yakın  akrabaları  hakkında  da hiç  bir  şey  bilmiyoruz,  çocuğu olup  olmadığını  da... Mao'nun  ardından  klmin  gele Ankara Ankara ... Ankara Ankara ... Ankara Anka GÜNiZ  SOKAKTAN  DEĞİ L,  ÇIFTEHAVUZLAR'DAN... Süleyman  bey  rahatsız. .  Diken  üttünde  oturduğu  besbelli. .  Eli,   yadırgamamak  gerekiyor.  Sokakla  konuşulan  ne:   Bu  hükümet  dü^er  ml  scnce?   Evet,  ama  ne  zaman  dü«eceği  kesin  değll. Parlamento  kulisi  değiflk  ml?  Hayır  tokaktaklnden  daha çok  konuşuluyor  bu  konu:   Gazetecilerin  kulağı  dellktir.  Sizc«  düşer  mi?   Kim?   Slzce  düjer  mi?   Evet  a ma ,   Biitçede  mi?,   yoksa  sonra  verilecak  gensoruyla  mı  bilmiyorum.   Evet,  haklısınız,  kestirmek  güç... Anadolu  Kuliibünde  briç  partliindckl  parlamenterler, M ola  otclinin  barında  konufan  işadamları,  büyük  Ankara  loblsinde  viski  yudıımlayan  bürokrallar. . .  Hepsi  konuşuyor:   Bu  hükümet  düşer  ml?  Ne  zaman?. . Neler  oluyor  parlamentoda?  Halkın  bekledlj))  ölçüda  neler  oluyor? Süleyman  beyin  korkusu  mu  desok,  tedlrglntiğl  mi?  Caka  satıyor.  «Pilavdan  dönenin  kafiğı  kırılsın»  dlye. . .  Fakat, iki  gün  sonraki  TBM M   toplantısına  partlsini  »okmuyor.   Sonra  da,   yönelicilerl  açıklanıa  yapıyor:   Blzim  haberimiz  yoktu,  içtüzük  çiğnenmi^tlr. . . Pes...  Çarşamba  flünü  alınan  karar  tırasma,  önerge okunurken  ve  oylanırken  en  anından  yetmi? »ek»en  AP  M illetvekili  ve  Senatörü  vardı  salonda.  Cuma  gününe  toplanma  kararı  alınmasından  natıl  haberdar  olmamıjlar?  D P  lideri  Ferruh  bey,   bunu  politik  «atlatma»  olarak  nltellyor:   Diyelim  kl,   haberlcrl  yoktu.  O  gün  kullste  bulunanlara merak  cdip  torulmadı  mı?  Sorulmadıysa,  lcerde  oturan  iki «ayın  üy«  haber  vermedl  mi?  Vermediyse,  hiç  bir  AP  yöneticisl  ve  parlamentcri  gazete  okumadıysa,  radyo  ilânmı duyan  da  olmad   mı? Ferruh  bey,  yıllarca  M illet  M eclis)  Başkanlıği  yapmıs  insan,  T B M M   toplantısının  her  zaman  yapılablleceğini  söyluyor,  yani,  jenatodaki  bütçe  görü^metinden  sonra  «M obilya Sorusturması»  güncellejecek  demektir. ESKİ   0P Lİ LERE  NEDEN  (ATILDI! Eski  Demokrat  Pa rlillle r*  neden  çatıldı?  Bilpnior  biliyor, kulaktan  kulağa  söylenlyor*   Bu  bir  oyun,  Süleyman  beyin  takliğidlr.  Büyük  kongreden  sonra  kendisine  raklp  gösterllen  Kâmran  Inan'a  aynı şekilde  ça t ılmıjt ı.  Yine  aynı  takım. . .  Erdemir'ler,  BuldanlıInr...  Ama,   Inan  yutmamıstı,  susmustu.  Hayrettin  Erkmen ve  Sebatl  Ataman  konustular:   Özür  mü  dilediler?. .   Hayır,  akslne  dedlklerini  dediler,  »llâhla  meseleleri halledebilmek  mUmkün  değll  elbet. . . Kaç  klsl  oldular  dersinlz?  «On onbes  klslr  diyenler  var ama,  susanlar...  Susanlara  dikkat.  AP  Grubunda  (ok  susan var,  söyte  usul  usul  durumu  kollayanlar. neslnde...  M im  koyun  M ura l  Bayrak'a  sağ  yayınlarla  yaylım atefine  baslıyacakmıs,  hazırlığını  mı  yapıyor  belki. . .  Başka birşeyler  lalan  vardır,  bir  derglde  bir  mektuptan  bahsedildiydi. . . AP'deki  yeni  sesler  Günlz  sokaktan  değilmls.  Öyle  diyorlar,  yorumla  m ı,   yoksa  duyarak  m ı,   gözlemle  mi,   bilinmcz. Ama,  çok  kislden  aynı  »eyı  duyuyoruz: Bu  sesler  Güniz  sokaklan  degil,  CIHehavuzlaraan. . .  Acaba,  yaslı  lider  blrse ykrln  farkına  m ı  vardı?  Yoksa,  birlikte olduğu  klsllere  ml  danıstı?. .   Klmlere  yanl?..   AP  içinde  CHP'nin  etkisi,  Bayar'ın  etkisi  ile  bütünlestiğlne  göre.   E»e,   yanl. . .   Yanisl  manlsl,  bir  gldlsat  sezlyorum  blzim  «böyük»  tc dirginlik  Içlndeymls,  buna  sebep  de,  bir  buluş  ma  mıymış,  bir görüşme  mlymls,  neymif.  Konusmalar  dlyorlar,  veya  bazı aracılar  kanalıyla. Bllmece  gibi  gelen  bu  konusmalar,  parlamento  kulislerinde  gidcrek  berraklasıyor,  h«m  de  Inananlar  coğalıyor.  Halkın beklediğl  ölçüde  neler  olduju  yakında  anlasılaçak  ya ,   bir kimscler,  bir  klmseyl  harcamayı  göze  almış  gallba,  «Lübnan örneği»  nedeniylt  göz*  almıslar.  Yöntem  möntem  değlstlrmljler. . .   M art  kapıdan  baktırır,  kazma  kürek  yaktırır. . .  Bir gensoru,  bektenenl  yaptırır  bize  böyle  dediler. . . MURAT BAVRAK NE YAPAR! M urat  Bayrak  güniin  konuju. . .  Neden  Türkes  İ le  görüştü kütüphanede?  iki  gün  sonra  da  D P  Genel  Sekreterl  İ le ,   yanl Faruk  Sükan  I I *  yanyana  göründüler,  yine  meclis  kütüpha HAZIRLAY AN: îsmet SOLAK ceği  sorusu  her  ortaya  çıktığında,  Çinliler  bize  bunun  konu  dışı  olduğunu  söylüyorlardı.  M ao' r.un  Ulkeyı  tam  olarak  denetimi altında  tuttuğu  ve  her  önemli kararı  kendisinin  aldığı  anlaşılıyor.  Kafası,  olağanüstü  bir  aydın lık  ve  canlılıkta. Rabamın  saglık  durumu,  filibit hastalığı  hakkında  uzun  uzun  so rular  sordu.  Çin'de  rastladığımız bütün  kişiler  içinde,  belki  resmî konukçulanmız  olan  Büyükelçi ve  karısı  dışında,  en  sıcak  insan  kuşkusuz  Mao'ydu.  Bizi,  yeni  yılın  eşiğinde,  31  aralık  gecesi  çağırması  da  bunu  gösteriyor.  Bir  başka  örnek  de,  genellikle  alışılmadık  bir  biçimde,  bizi  kırk  beş  dakikaya  yakın  bir süre  yanında  tutması.  G örüşmemizin  yirmınci  dakikasında,  gözüm  bir  ara  D ışişleri  Bakanına ilişti;  Bakan,  bana  saatini  göstererek  Mao'nun  yanından  ayrılma mız  gerektiğinl  belirtiyordu.  Ayaga  kalkıp  davetine  teşekkür  etti ğimde  beni  yeniden  oturttu  ve Washington'a  dönüşUmUzde, Çin H alk  Cumhuriyetinin oradaki  iliş ki  bürosuna  uğrayıp,  Ulkemize sağ  salim  döndUğUmüz haberinin hemen  kendisine  ulaştırılmasını istedi. Babamın,  benimle  kendisine 7olladığı  mektubu  verdim.  Babam mektubunda  Başkan  Mao'ya  olan saygısını,  sağlığı  ve  Çin'le  ABD arasındaki  uzun  ilişkiler  hakkındaki  dileklerini  ve  yakında  yine Çin'e  gitme  isteğini  söylüyordu. Mao,  mektubun  çevirisini  dikkat le  dinledikten  sonra  eline  alıp îngilizce  okumaya  çalıştı. Başkan  Mao  ellerinl  çok  kullanıyor.  Konu  Çin'in  geleceği  ve «sürmesi  gereken  mücadeleye» geldiğinde,  işaret  parmaklarının uçlarını  blrbirine  bastırarak  bu mücadeleyi  anlattı.  Çin'de,  Parti içinde,  her  bireyin  kendisinde durmaksızın  sürmesi  gereken  mü cadele  Mao'nun  en  sevdiği  konu. Şöyle  diyordu:  «Kültür  devrimi sürmelidir,  çünkU   Sovyetler  Birliğinde  olduğu  gibi  bir  seçkinler Krııbunun  yerleşmesini  engellemek  Rerekir.» DUşüncelerinl  anlatırken,  arada  bize  de  ne  dUşündüğümüzü soruyordu.  Mao'nun  her  söylediği  Çin'de  mutlak  gerçek  olarak  kabul  ediliyor.  Kişiliğinin çok  etkileylci  olduğu  söylenebilir.  Cesareti,  kararlılığı  ve  halkına  böylesine  otağanUstU   bir mücadele  ve  gurur  duygusu  kazandırmayı  başardığı  İ çin  ona hayranım.  Başkan  Mao'nun  gerekçelerini  ya  da  ABD'de  komünist  sistemin  nasıl  işleyebileceftini  tam  olarak  anladıgımı söylemiyorum  ama,  siyasal  kanı laıım,  halkına  böylesine  gerçek bir  gıırur  duygıısu  veren  bir  insana  hayran  olmama  engel  de»ildir. Watp.rgate  olayına  Çin'de  kalrlıgımz  süre  içinde  bir  kez  deftinildl.  Başbakan  vardımcısı Tenıj  H siaoPing  VVatergate  olayına  hiç  bir  zaman  ttnem  vermedik»  dedl,  o  kadar.  Bütün  yemeklerde  Başkan  Mao  ve  babamın  saglığına  ardarda  kadeh kaldırılıyordu...  Babam  «Çin Halk  Cumhurtyetinin  dostu«, •  hUyük  cesaret  sahibl  bir  lnsan»,  «çagına  göre  ilerde  btr  insan»  gibi  tanımlarla  nltelentyordu.  Çin'deki  12 günlük  ziyaretimiz sırasında  Başkan  F ord  ve  doktor  Kisslngerin  adlannın  bir kez  bile  geçmeyişl  llRinçtlr.» (D ış  H aberler  Servisi) İ TALYA'DÂ YENİ   HÜKÜM ETİ N AÇIKLANM ASI BEKLENIYOR ROMA    ltalya'da  33  gündür  süre  pelon  htikümet  bunalımı  önemli  bir  siyasi  gelişme  olmaksızın  sona  ermek  üzeredlr.  HUkUmeti  Kurmakla görevll  Başbakan  ndayı  Aldo  Moro'nun  yalnız  Hıristiyan  D emokratlardan  Kunılu  bir  azınlık  kabinesinı  Başkan  1 eone've  sunması  öeklenmektedir.  M oro.  bir  önceki  kabtnenln  eski  H ıristiyan Partili  üyelerlnl  olduğu  gibt  yerlerlnde  bırakmış. Cumhuriyetçi  Partirun  ayrılan  4  Uyesinln  yerlerine atamalar  yapmıştır. Kendisi  de  H ıristiyan  D emokrat  olan  Devlet Başkanı  Leone'nin  Aldo  Moro'ya.  parti  çıkarlannı  bir  yana  bmıkarak.  azınlık  hüklimetini  bir  an önce  göreve  başlatmasını  tavsiye  ettifti  söylenmlştedir.  İ şsizlik,  enflasyon  ve  liret  devamlı  değer kaybetmesinl  önleylci  tedbirler  getirmesi,  beklenen  yeni  Moro  hUkümetini  Sosyal  D emokrat'lar dışardan  desteklemeyi.  sosyalistler  ve  cumhuriyetçiler,  çekimser  kalarak  güven  oyu  almasını sağlamayı  vaad  etmlslerdir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle