27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DCCI CUMHURİYET (? AKAUK 1978 1...ftfci,SEhİM^Lrt/ / / OL MAPl, PAİÎAMIN DA VÜZUNİİ CkîJ Stalingrad II Son Kurşuna Kadar,, Ç « v 1r e n : N. DlZDAROĞLD 73 HamburgMaki Küçük Istanbul Yaz blr geldl ml K. ya. sanırsınız köyün nü fusu on katına çıkmış Kışları, sıfırın altında o tuz, kırk derece sogukta. bir çokları evlerınden dışarıya adım atmaz Sırtlanru ısıtacalt blr seylen yoktur giyinmek ıçm de, ondan. Yazlan Anadolu sıcağı soluk keser Burcu burcu bır sıcak. tUter durur. Kaduılar, omuılarında agır su testılerl, sünlklenır gıbi yurur gıderler. Erkekler orada burada durmuş sıjjara ıçer, goruşup konuşurlar. Yapacak fazla bır ;s!eri yoktur Mıijgân sıçrapp zıplıyor. şarkı soyler gıbı ses lerup duruyordu boyuna: «Yarm sabah gelıyoı, babam gelıyor!» Günlerdır babamın resmını elmden ayırmıyor, babasını iyı hatırlayamadıgı ıçın resme dalıp dalıp gıdıyordu hep Otobüs ancak ofleden sonra gelecekti ama, biı sabredememiş, öküzü kağruya daha sabantan koşmuştuk. Yerımızde duramıyorduk. Ister yaya ıster kagnıyla olsun, şoşeye ulaşmak ıçın en azından bır saat ıster, Kocaman tahta tekerleklı kagnı da yarış arabası degıldjr enin de sonunda. Taşlı, kumlu yollarda zar zor donerek ılerler bu ıkı tekerlek. Okuze gelince, o da yarış atı değıldır elbette. Annem bebegı yıkamış paklamıştı. Selım, yaldız ışlemeli bır yastıgın üzerınde yatıyordu. Yastıkla bırlıkte beyaz bır örtüye earılrruş. kundaklanmıştı. Şımdı dort aylıktı artık. Ve baoam Sel.m'ı hıç gormemıştı. Onun içındlr kl Selim şımdı aılenın başını çekiyordu. Şoseye gerektığınden çok önc» ulaştık elbette Guneş hâlâ tepemızdeydı, ve otobüs duragındakı bırıcık agaç da az bır golge venyordu Ancak bebek kundağma yeteceıc kadar. Sınekleri kovmak ıçın kundagın yanına sırayla çoküyorduk. Neden sonra. ecel teknesı otobüs, dagı dolanan daracık vırajın ardından gözüktü, toz bulutunun ıçmden ılerledı Durağı bır az geçtıkt«n ancak durabıldi. Hakan ıle ben koşustuk. ... ft3tfB*ten bır çok koylü mdı tavuk iafe»/eri~' ^ ı bagh keçılerua, h«ybiîerin, rında ne varsa ışte boşatılması sonsuza dek sürdü gıttı Neden sonra babam da gorundü. Ellenndeki karton kutularla çantaları aldık. Büjuk bavııl da otobusün uzenndeydı Şofor onu da attı bize Otobüs jenıden harekete geçtı. Babam oı/ı kucakladı Eızı büyumuş gorunce, se\ındı de Annem Mujgan ve Selım ıle ağacın altında xal m:ştı Babam onlara yaklaşınca. annem kuca ğında tuttuğu Selım'ı ona uzattı armagan eoercesıne Babamın gozleri yaşardı, Selım'ın yüzunu kendı yuzune bastırdı Bır bayram havası ıçın deydık sankı, hıç kimsemn bır şey soyledığı yoktu Derken. bebeit muthış bır sesle ağlamaya üaş ladı eh ışte, babamı yadırgamıştı da. ondan EUerımızdekı suruyle eşvanın yuklenmesı sırasmda, kagnı sallandı, gacırdadı. Bır de bız bınmedık artık hepımizı kaldıracak gıbı de^ıldı Hakan, okuzu yularından jakaladı, babam yaınız Mujgan'ı arkaya bır karton kutunun uzenne oturttu. Babam her şey iyıce istıf edildl mi dıye bakarken, Mujgan kulağıma fısıldadr «R«sımde&ı babamıza hıç benzemıyor» Daha ılk bakışta bana da oyle gelmıştı Babamın yuzu daha bır suzulmuştu, gozleri eskısi gıbı parlamıyordu artık, bıyığı da defışmiştı. Yolda gıderken konuşup gorüşmek olanağı yoktu. Bızım kağnılan bılmeyenler, nasıl gacırdayıp takırdadıklannı duşunmezler bıle Her şeyıyle tahtadan olan kagnının tekerleklen de yaglanmaz Butün hısun akraba bızı bekllyordu dedemız. ninemız, babamın erkek ve kızkardeşlen, kuzenlerı, yefenlerl . kim var kim yoksa ışt« Evımız tıka basa doluydu artık. Ortalıkta \alizler, çantalar karton kutular. Babam hemen armağanları dagıtmaya koyuldu. Hepunıze bır şeyler getırmıştı. özellıkle gıyım eşyası ve ayakkabı. Bunlar, daha once sahıp olduklanmızdan daha bır başka. daha güzel şeylerdı, hattA yem olmayanlar bıle. Içlennden bazıları baDama al man meslekdaşları tarafından armağan edılmıştı Annem herkese kahve pışırdı. Dışı altm yaldızlı, jçı kırmızı üzenne yaldız işlemelı en güzel fıncanı babama uzattı Aynca fındık, elma çorek ve bırde onemlı bır tatlı olan evde yapılmış helva da vardı. Annem masamn yanında durup, herkes yeyıp içtığınden memnun kalıyor mu diye bakıyordu. Yazan Ruth HERRMANN Türkçesi Zeyyat SELiMOĞLU Y a z a n : HEÎNZ SCHRÖTEH • ANNEM KUCAGINDAICı SELıM'ı ONA UZATTI ARMAGAN EDERCESıNE. BABAMIN GOZLERı YA5ARDI. ILK KEZ GORDÜGÜ SELıMıN YÜZÜNı) KENDı YÜZÜNE BASTIRDI. DERKEN BEBEK MÜTHiS BiR SESIE AGLAMAGA ı^TE BABAMI YADIRGAMIJTi BAJIAD!, EH O ramanlar bu uzakhk gerçek olarak üçyüz elli kilometreydi Çoğunlugu çıkış hareketırun batıya yapılması ıstegınde olup, yuruyüş doğrultularında kararln dılar. Üçte bın guneye çıtaş yapılmasmı ıs'ıyordu Bırkaç kışı de 17 ordu ya da 1. zırhlı orouya kavuşmak uzere don tutmuş Volga uzîrınden kaçmak nıyetındeydıler. Durum son derece karışık planlara jol açıyordu Artık traş olmuyorlar, bazı ışlerde çalışan yardımseverlerle Rus kadınlarından medet umujorlardı. 11 kolordu karargâhı emır slmadan çıkış hareketıne geçmış, yalnız korgeneral yennde kalmıştı 4 kolordu karargjhı da aynı gırısımde bulundugu gıbı, ordunun I a subayı ıle Ic subayı da ouna beazer bır planm hazırlanması ıle uğıaşıyoıdu 8 kolordu da bo>le hareketîer oluyor, teğmen Stempel ayın 26'sında arkadaşlanyla bırlıkte 71. prade tumenının mayın tarlalanndan geçerek Volga'run buzlarına dogru ılerhyordu Onlann butün duşuncelerı buradan ayrumak, buradan kurtulmaKtı Herkese kaygılı bır hava egemen olmuştu Bazıları da tutsak olmak yanlısıydı «Ruslar neden bututı kızgınlıklarını bızden çıkarsınlar, tutsak subayların sonları konusunda bır şe\ bılmıyorıız kı, o halde düşmana neden kotu şejıer atıyorsunuz» dıyorlardı Bu düşunceye karşıt olanlara gore ıse «Tutsaklığm anlamı Sıbırya ya da olümdur» Karşıt olanlar beklemeyı yeğ tutuyorlardı; savaş acımasızciır, galıp gelen duşmandan sakınmak gerekır, ne olacagı bellı olma2, duşüncesındevdıler Bır uçııncu goruşte olanlar ıse Ordu komutanlıgı ister ıntıhar, ıstsr başka bır yolla bıreylerın kendılenm yok elmelerını yasaklamış olsa da subaylar, bırlıklerıyle aynı yazgıjı psyla^acaklardı. Zaten komutanların olumünden sonra kısmen başsız kalsn bırlıkier dusnaarın etkısı ıle yıiıntılar ıçmde surünen karanlık hayaletler gıbı dolaşmışlar, aş getirenlere saldırmalar, jagma \e gasptan başka olumlere de neden olmuşıardı. Ozet olarak hepsının çeşıtlı goruşlen vardı, hepsı de kendl göruşünun doğruluguna ınanıyordu. General Van Hartmann «Subay savaşırken olmelıdır» demışti. General Stempel de onunla aynı gorüştejdı, yalnız benımsedıgı ilkenın yontemı b a ' * 8 "^Mjögşeral Von Seydlitz de suçluymuş tjıbı hareket etme< ı|ft*flff««rr**a«öt«tmıyora&: Klmin ıçın' Hitler içtn m ı ' Ha\nr,v4jfn«*B*,J«d!» «psaretı*« jjSsrermış olan bır asker yurda ıçın varlıgını korumalıdır. Sırası gelınce onun yapacağı daha bııçok ısler \ardır Gercral Pfeffer de, Bohemyâlı bır onbaşı ıçm kendısıru oldurmeyı duşürmüyor. 8 kolordu komutanı orgeneral Heıtz ae bunkerden çıkardığı bır topu savaş yonetım yerı onüne getirerek. «Duşrnan taralına geçecek herke&e "ateş etmes » emrini venyoıttu Şavet kenaiEinın de sonu gelırse, canmı Roge >a aa cehenneme gondermesıru bılecek, fakat teslım ol mavj kabul etmeyeceklı. Bırlıklerın daha tazla kan akıtmasını onlemek ısteyen general Schlomer, «Bundan sonra yapılacak tek ış, ılke olarak delıce hareketlerı kaldırmaktır», General Von Angern ıse «Şereflı bır son ıçın yalmz tutımmak degıl, ayakta durmak da gerekhdır, Tanrı rızasî ıçın korkak olmayalım» dıyorlardı General Strecker, onunla aynı goruşte olup «Her ıstedığüruzı yapmaja hakkımız yoktur. Asker ıtaatsızlık ederse kurşuna dıziıir, ben askerhğ.n neden generallıkte bıttıgını anlamıjorum Egpr burada sa\aşır. durdurulması ıçm bırının emır vermesı gelekıjorsa bunu ancak orgeneral Paulus verebılır Bızler asLında fî>zla kan dokulm«sıne karşıyız, ancak ıtaat ve dısıphn de her ın»an ıçın toplum jaşantısının ana kuralıdır» dıyordu Herkes kendı goruşunde haklıydı, artık kımse Hıtler'e karşı olmadıgı gıbı, dısıplıne de ısyan etmıyordu Kuzeydoğudan buz gıbi bır ruzgar esıyor, ısı sılınn altında otuzbeş deıeceyı gosterıjordu. Kentın guneyle batısında açıkta bumnanl ır, geıçek duruma ya pek az bılıyor, ya da hıç bümıyorau. Onlar yaşamları ıçın savaşıyordu. Güneyde bıitün mevcuau juz kışıyı bulan 523'üncü granadıer alayının Il'ncı taburu bu'upu;>ordu Kendllerıne getınlen aşlar dort kez kazaya uğramı^tı Karları kazıjarak bır çukur açıyorlar, gomduKierı olulerın ıızcrlerını yıne karla ortuyorlardı Yaşayanıar ıse başlarından aja^lnrına kadar donmuş gıbı olup, başlannda çadır bezlen saım olarak çenelerı dızlerıne değmış dururada çomelereK gelece^ atesle saldırıyı beklıyorlardı. Ikı saat süre ıle gelen ateş bu'aoa^ı ', uz ınsam da adamakıllı sarsmıştı. Onların hiçbır sa\aji.Ba olanaKİarı yoktu. Dortyuz metre batüarındakı 195'ncı alay a: LiKlarırun durumu da onlardan ıyı değildı. Sexsen mevcudunun ellısı olmuş, artıklan da ya dağılmış ıs da tu'sa^ edılmıştı. Duşman propaganda ıçın havadan çagn at;\ordu Arkadaşlar bıze gehn, bu delıce ınsan kıyınıına bır son \c::n. !>ı karşılayacaksımz > Kenarlan sıyah, beyaz ve jcırmuı çızgılerle çevnli broşurlerde Almanca olarak : <Bu durum Tanrı üe generallenn tahammullerını aşıyor> denıyordu. Ba.dan sonra bırlıkier seluz gun kadar düşman yüzü gormed:ieı. aına duşman tarafına geçenler şaşılacak kadar azdı. Ancak <ne our ne olmaz'. duşüncesıyle herkes «Geçış kartlanru» saklnordu Gerçegın gerçek yanında bulunması gereklıydi. Tesıım o.maı.T az ço* her jerde mejdana gehyordu. Bırlıkier duruma gors haıe.jet edıyorlarsa da uzerlerınde cephane kalmadığı ıçm karşılarına bır T34 tankı çıkınca, ya yumruğuna güvenmeyı ya da rfaılar uzennde ezılmeyi seçmek gerekıyor, o zaman da eller'nı 5dxarı kaıdınyorlardı. Bu satırlar, burada olduğu gıbı kalmalı \e hıç kmıse tarafından şu ya da bu yolda yorumlanmamalıdır Sa\a=an cephenın tutumunda bır saldırı noktası j o k ' j Sa\aşmanın mı. yoksa olrnenın mı gereklı oldugu gerçeğı'in araştınlrıas! onemlı aeğıldı. Sorumsuz hesaplann gerçek cı^etmı Sfa!ng:ad dakı bırlîkler canlarıyla odemış, 6'ncı ordu ceoheii pana bıçJmez buyuk kişısel fedakârlıklarla tutunabılm.ştı Alman'a Stalmgrad'dakı oğullarından h'.çbır zaman utanç di; mavacaÂuir Hrler bır telsızle bu konudakı duygularını şu soz'erle bıldırmiştı «Stalmgrad'dakı kahramanca savaşlar bır dajıa s'i.nmemeıî uzere tarıhe geçecektır. 6'ncı ordu Clausewıtz' ııi \a=.vennı daha şımdıden yenne getırmiş bulunmakradır» Ancak cephenın bunaan haben yoktu, askerler süruler halınde oluyordu BUJ;^ anlamas güçtu, sozle belırtılmesı de olanaksızdı. Sa\as gnıplarn.la alavlann bıldmlen yalnız olüm haberlerinden ıoarettı. Orneğın 337 ncı tank ve grubu son topunu da tahrip eftı, komutanıarı akşamleyuı oldü, sabahleyın grup butünüyle susnıuştu » Dk ONDAN.. VE BİZ DE HAMBURG'A GİDİYORDUK İŞTE... '^.^ . Desen (Mehmet CÜLERVt'Z) t Alnma renkll boncuklan sarkan en güzel başörtüsunu ortmuştü başma Uzennde ne varsa hepsı nı yer.ı dıkmıştı. Gul ve lâle desenlı uzun paren salvarı. sarı, yeşıl, çızgılı geruş eteklığı, pemte yun hırkası yenıydı K dakı kadmlar arasında bovlesıne gılzel şeyler gıyebılenler, ancak Almanya da çaîışanlann kanlandır. Öbür erkeklerm pa rası çıkısmaz bdyle şeylere Babama soru ardından soru yağdınlıyordu Dedem, Hamburg'da türk yemeklerı bulunabıli yormu bılmek ıstıyordu nOrada mıllet dorr.uz etı jer'» «Eaşjca şeyler de var canun», dıyerek >a*ıştırıyordu babam dedemı Dedem sankı domuz etı yıyormuş gibi, tıks'ntıjle başmı salhyordu. «Onun lokmasını bıle komam agzıma. açlıktan geberıp gıdeyim daha 171» Almanya ya gıtmeyi duşunen Gursel amca ıle Zahıt amca, başlangıçta ne kadar, tecrube sahıbı olduktan sonra ne kadar kazanabılirler diye soruyorlardı. «Tersaneden adam istiyorlar mı daha0» «Neden olmasın » «Şımdı nerede oturu% orsun'' Hâlâ barakalarda mı kalıyorsun?» • Ne yaziK kı ama bnemh olan baş'nı soıca bıleceğm bır jer bulunmas; » «Pekı alman arkadaşların nerede o'jruyor9 lar Yanı alman evlen nasıl demek istıyotum.» dıye soruyordu dedem. «Bılmıyorum » «Bılmıyor musun?» «Alman e n görmedım tıenüz » Dedemm bol kıllı, bembeyaz kaşlan vardır. Sınırlendı mı gozlerını fmcan gıbı açar, komur gıbı kapkara gorunur gozleri o zaman «Almanya 'da konuk olduğunuzu sanıjordum » Babam sımrlenmemeye çahşıyordu. «Konuk lşçıyız. arada fark var. Alman meslekdaşlanmız bızı dâvet etmezler, gormeye de «îelrnezler bızı » • Ne memleketmış ya'» dıye bagınyordu dedem. «Yabancıyı konuk etmek yok, konu<severlık yok. oyle mı? O adamların ıçmde onur denen şey yok ımı'ı «Konuşup anlaşamıyoruz kı onlarla, nedenı bu her halde» dıyordu babam «Konuşmak gerekmez kı. Konukla konuşan, ınsarm kalbıdır'» Türkiye'de bu konu çok degışlk olduğundan, dedem bır türlu anlıyamıyordu. Bızde, bır rastlantıvla koyden geçen yabancılar bıle konuk edılır En yoksul olanlarımız blle, ne yapıp eder, Konuğa bır şey sunarlar Konuğa bir şey sunamıyacak kadar joksul olmak, ayıp sayılır. «Eh ışte, ne vaparsın. domuz etı yıvenler başka türludür elbet» dı>e homurdanıyordu dedem Herkes çıkıp gıttıkten sonra babamla başbaşa kalabüdık çok şukur Annem bebegı gıne getırdı babamın ko'.larına verdı Selim gözlennı kocaman kocaman açıp bu kez ağlamadı. «Gordün mü ya» dedı babam, «bırb'.nmızl tanıjoruz artık Artık hep beraber olacağız » Gerçı babam bunu Selım'e söyluyordu a.na. ashnda anneme Hakan'a, Mujgân'a ve bana soyledığı bellıydı. •Gerçekten mı?» dıye sordum. Hakan kendısını tutamayıp babamın boynuna atıldı, Mujgan da bır çırpıda sedırın uzenne sıçlamış, bağırıp duruyordu. «Hamburg1 Hamburg' Hamburg! Yaşasuı1» Annetıe gelınce, o sessız \e duşuncehydı «? vınıp se\ınmedığı anlaşılmıyordu. Oysa şımd.ye dek umutla beklem'ş durmuştu bu haben An.a ış gerçe^leşmeje juz tutunca, sanırım jaoancı uikeden korkuja kapılmıştı. «Eh ışte. her şeyi tamam bır ev denemez el bette» dedı baoam, «ama başlangıç ıçın ne de olsa iyı sayılır. Hele hepımız bırden Hamgurg'a ulaşalım, daha ıyı bir yer aranz.» Bana kalsa ben eşyamı hemen toplamak nij etındeydım. «Ne zaman gidıyoruz?» dıye sordu Hakan «Once baban lznını tamamlasm hele», dedı annem, «haftalar çabuk geçer » Oysa bız çocuklara. onumuzdekı bu haftaiar oylesıne uzun gorünuyordu kı... babamın butun ıznım K. da geçırmeyeceğını oğrenince, se\mdık. Hamburg'da bır kaç gununu de bıze ayıracaktı. Bu buyuk yenılıgı sıniftakl arkadaşlarımdan bınne açtım. Bır saat bıle geçmeden, haber bütun K. ya yayılmıştı; yem bılgı edinmek ısteyenler aralıksız kapımıza dayanıyordu. Babam da hep aynı sorulara belkl yuz kez cevap vermek zorunda kalıyordu. öbür gün oğleden sonra, ogretmen bızi yok.a maya geldi. Daha önce hiç görmediglmfz bir sey «Bay özdemir» dedl ogretmen, «çocuklarını zın derslerdekl yeteneğıni bilmek istersıniz her halde » «Elbette, elbette » «Gerçekten çok çalıskan çok yetenekli çocuk lar» dedi öğretmen. Hakan yüzüme şoyle uzun uzun bir baktı. «Bunu duyduguma sevındim» dedl babam. Okulda iyı öğrencıler arasmdaydık, ama ögretmenımız bızl hıç övmez, sık sık değnegmi bıle havalandırdığı olurdu Hakan. Malık'e dersi fısıldarken bır sopa yemışti bıle. «Ne yazık ki çocuklarınızdan aynlmak zorundayım duyduguma gore gıdıyormuşsunuz » Ogretmen uzun bır ara verdi. «Soylemek istedıgım bır şey var Kızım yakm da evlenıyor. Sizın ev de boş kalacak. Eşıyle bırlıkte burada oturabılırler mı acaba?» «Neden olmasın» dedi babam, «boş kalan ev bakımsız kalır.» Bu ış çozumlenıp bğretmen gıdeceğı sırada, MaliK kapıda gorundu. «Ee sen bıze kalıyorsun gıne » ÖgTetmen, Ma lık'ın ensesıne hafılçe vurdu şakadan, Ama Ma:ık ne dese beğen'rsmız «Eay Ozdemır ben de sıztnle blrlıkte Haınbarg a gelmek ıstıyorum » «Ne yazıi: kı olamaz oglum Ancak kendı allemızı gbturebilırız Hem anan baban bırakırlarmı hıç?» Malık'in gözlen yaşarmış, suspus olup kal mıştı. «Ben sana yazarım oradan'» dedı Hakan çok geçmeden. Ne var kı, Mahk bununla a\u*ulacak gıbı degıldı Evden fırladığı gıbı gıttı gunîerce gorünmedı bıze K dan ayrılacağırmz gun "şya ıle doîu kaSnıyı Malık surdu bızım ıçın Gerı gotürecsğı «sgnı E\msoy'larda kalacastı Ma'.ık hâlâ dertlı gorunuyordu Bızı tren istasyonuna goturecek otobusü uzım sure bekledık. Tren b.ızı uç gun ıkı gece sonrd Ankara '.a getırdı Hamburg a uçacak uçaga oradan bındık Y A R I N : KÜÇUK ISTANBUl BULMACA YTK*RIDAN AŞAClTA: 1 Bır şehır veya kasabanın temızlık, aydmlatma, esnaı de' netlemesı, gıbı kamu hizmetlerı' ne bakan, uyeleri halk tarafmdan seçılen, tuzel kışılığı olan orgut 2 Tersi Orta Anadolu'da bır ılçe Yüz, çehre. 3 Küçük hastane Tersi oç duygusu. 4 Emanet olarak anlammda bır soz. 5 Harç yapımında ku'lanılan bır madde Yumosak ve yuvarlakça. 6 Genışhk Orta derecelı okullardan oirmde okuyana verılen isim. 7 Karsüık, güvence olarak gösterilen. 8 Bır telgrai türünü belırten ismm okunusu. 9 Araenka kıtasında eskl bır uygarlıic Tersi zan. DÜNKÜ BULMACANIN ÇÖZÜMtJ: SOLDAN SAÛA: 1 Kabakulak. 2 Alabama 3 raşA Umar. 4 Anakara 5 îs At. 6 Ela D»i« ma. 7 lenraM tl. 8 Ak Atanan. 9 Erk kadA. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Karamela. 2 Alan Leke 3 Başaran. 4 abaK raK 5 kA Aidat « Umur ! s,amak 7 lamA Na. 8 arruaD. 9 karatalnA. J TiFFANY 123456789 .669'uncu pıyade alajı dağılarak parçalanmıştır». Zaritza*nın kuzejdogııya çıkmtı vaptığı yerde köye benzeyen bir konut toplulugu vardı Savaş buıasım yıkıntıya çerirmlş, 4'üncü bölülc de burada buvuk bır kostebek gıbı toprağa gomülmüştü. U'nci tabur sıperlerının bır bolumü kentin yıkıntılarıyla çevrümlştl. Paslanmış şalt tablosunun bulundugu yerde elektrık fabrikası, sıvah kul rengındekı lekelenn bulundugu yerde de bır okul vardı Mezarlıgın ortasmdan sıperler geçiyordu. Akşamleyln 669'uncu alay artık yoktu. Son ondokuz adamı da alay tiperlerin:n geç'ığı yerde cansız yatıyordu «9'uncu maklnell tüfek taburu yok edilmiştir>. Tatar seddınl dort kılometre gentşlıglnde ve iki saatlik uzunlukta bır ateş perdesı ortmuştü. Bundan sonra ortada ne B'uncu makioeli tüfek taburu, ne de 3'üncü motonzenın savaş gruplan kalmıştı. ı.Fıcbıg ın savaş grubu 203 pıyade alajı ıle 176 ıstıhkam ala\n artıklannı emrıne alarak güney doğrultusunda çıkıj hareketıne geçtı» 178 ıle 203 pnade alaylarımn hilâ savasacak dururnda olan boıumlen tatar seddmm gunytni işgal eden düşmanla karşılaşaraK kuzeye atıhp dafıtık' lanndan, aralannda bağlantı kalmmıştı 295 pıyade tümenınin ıkı topu ıle akşama kadar tutunabılen bu savaş grubu (C) dırenme hattına çekilmek zorunda kaldı. (DEVAMI VAR) DiŞi BOND ANID6N AMU IOİO.ITOFO: ATEŞf AQUR • SOLDAN SAGA: 1 Venmli, 2 Eleme turu anlamınd» spor so2icüklerimize vabancı dılden gelmış bir deyîm. 3 Içinde dırı balık saklanan, denizden ayrılmış havuz veya denizın içinde tutulan delikli ambar Mastar ekı 4 Çanakkale'nin bır ılçesı halkından. 5 Çam agacından elde edılen bir Urün 6 Tersi bır nota, Bır gün. 7 Tekrarlatan 8 Kendıne guvenli ol anlammda ' ÎOÎ TaHum'un sımfsı 9 Beyaz Oyun, tem l.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle