27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OIMHUIllYfT 18 AKALIK 1976 yüzyıldan bu yana Yunanhlar Turklerîe birlikte yaşay&gelmişlerdir. Yunanlılaı bağımsızlıklannı elde ederlerken Osmanh Imparatorlugu da yıkılış dönemine glrlyordu. Sevr Antlaşmasuıdan sonra emperyallst güçl?rin elleri ve gözleri Anadoluya uzanırken bu işi kolay kotarabilmek amacı ile Yunanlılan Anadoluya çıkarmayı uygun görmüşlerdi. Ölüm kalım savaşı sonucu emperyalist güçlerin öncüsü îngilizler ve ortaklan Yunanlılan başlanna gelen felâketten kurtaramadılar. Türklerin bagımsızlık savaşını kazanmasından sonra Lozan Antlaşması, insanların yer değiştirmesi ve barış. Atatürk Venizelos anlaşması ve yaralann sanlması süre cine geçildi. İkinci Dünya Savaşı döneminden sonra Yunanistan ve Türkiye yöneticileri Amerika'nın oluşturduğu NATO şemsiyesinde yeni bir politika izlemeye başladüar. Günümüzde ise Ege deıüzi, hava ve deniz yollan, kıta sahanhğı ve Kıbns konuları büindiği gibi bölgemizde ağır bir ortaımn yaratılmasına neden olmaktadır. tkl ulusun politikacılan, yöneticileri kamuoyunu oluşturan gazete, radyo, TV yayımları bu konulan sürefcli olarak ele almaktadırlar. Konu lan ele alış biçimi bölgemizde tehlikell anların yaşanmasına neden olmaktadır. İki ulus ara»ındaki uyuşmazlığa Birleşmiş MUletler. Avrupa Konseyi gibi kuruluşlar da el atmaktadır. Özetle denilebilir ki bu iki Ulus arasında barıştan Uzak bir ortam yaratılmıştır. Bu ortam öylesine bir çeldsmeyi içeriyor ki, bugün Yunan gazeteleri Türkiye konusunu bir an için yazmayacak olsalar bu gazetelerin konu bulması güçleşecektir. Bir yönden vanlan bu karmaşık ortam öbür yönden her iki tarafın ve daha fazla Yunanistan'ın politik tutunüan banşı güçleştirmektedir. Ne var ki, bu iki komşu Ulkenin dost ve müttefik bildlkleri Amertka birisine ambargo uygularken ötekine silâh yardımında bulunmahtadır. Amerika ikili anlaşmâlarla bu uluslara yardım vaadlerini yinelerken bölgede silâh satısının art makta olduğu da gözden kaçmamaktadır. Az gelişmislikten kurtulamayan bu iki ülkenin yöneti ciieri bölgede emperyalist gücün bugünkü temsilcisi Amerika'nın dostluğunu kazanmak için her türlti politik yolu denemeyi yeğ tutmaktadırlar îşte bu ortamda biz konumuz olmayan dış politikayı bir yana bırakarak her iki Ulkede yasayan insanların ne düsündüklerine ve birbirleri ne karşı davranış türlerine değinmek istedik. Balkan eskrim karşüaşmalanna katılan mil11 ta«mırmzia birlikte Atina'da bulunduğum sekiz günlük süre içersinde gördüğüm, tanıdığım OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ATİNA'DAN İZLENİMLER Merih SEZEN kişilerle ve eski tanıdıklanmla yaphğım konuşmalar ve Yunanistan'a ayak bastığım andan ayrılıncaya kadar Türklere gösterilen davranış btçiminden bazı olumlu sonuçlar çıkarmak mümkün olabildi. Atina, 9 milyon Yunanlıdan yaklaşık 3 miîyonunun yaşadığı muntazam, münarisi tutarlı, fildişi renkli binaları, turunç ağaçlan ile bezenmiş caddeleri ile güzel ve temiz bir şehir. Bizi ilk karşılayan Yunanlı idarecinin ağzından çıkan sözcüklerin ardından birbirini çok kolay anlayan insanların içtenlikli dostluk işaretini taşıyan yakınlıgı duymamaya olanak yoktu. Otelde, sokakta, spor salonunda ve resmi çağnlı olduğumuz yerlerde rastladığım her Yunanlı ile konuşma sonunda öbür Balkan iilkeleri sporcularından farklı bir yakınlık ve açıkça söylemek gerekirse dostluk belirtisini görmemek olanaksızdı. Çe şitli toplum katlanndan tanışıp konuşab'.ldiğim yüze yakın kişinin yaklaşık olarak yarısı aşağı yukarı şu sözcükleri tekrarlıyorlardı: «Biz neden vuruşmahyız? Birbirini bu kadar anlayan insanlar neden düşman olsunlar. Hayır. olamaz. Yöne ticilerimiz yanılıyorlar. Galiba ipler başkasının elinde. Amerika neden bize silâh satıyor?!..» Bu kadar değişik ortam ve sınıftan tamdıgım kisilerin ezberlenmiş gibi yukarda belirttiğim sözcükleri söylemeleri şasırtacıydı. Ne var ki, Atina'da yüzbtalerce insanın ya kendileri ya aileleri Türkiye'yi yakından tanıyan kimselerdi. Girdiğimiz dükkânlarda Türkçe bilenler bulundugu gibi şehir otobüslerinde yolcular arasında konuşmamıza katılıp bize yardım eden yol gös teren ve dilimizi çok iyi bilen Yunannlara sık sık rastladık. En ilginç nokta spor salonunda gördüklerimizdi. Türk sporculan öbür Balkan uluslan sporculan ile karşılaşırlarken salonu dolduran seyircilerden Türk seyircisi gibı alkış alıyor, ilgi görüyorlardı. Karşılaşmaların birinci günü kişisel karşılaşmalarda birinci olan gencimize yakınlık gösterilmesi bizi sevindirirken ikincı gün takım halinde ahnan üçüncülük nedeni ile birinci gelen Romenlerden ve ikinci gelen Bulgarlardan sonra Türk sporculannuı adları okunurken salonu dolduran seyircüer ayakta şampiyonumuzun adını tekrarlayarak aikışlıyorlardı Bu, o kadar ileri gitti ki otobüsümüzün çevresini sarıp bizi alkışlamayı sürdiirenlerin olduğu da görüldü. Türkçe bilmeyen yaşlı bir adamın sporcularımızın yanına gelerek, «Benim babam Atatürk'ün mimarlıgım Ankara'da yaptı. Büyük bir bankanın babam tarafmdan yapıldıgını biliyorum» diyerek bizlerden yaşh gözlerle aynlıyordu. Pire'den gelen birkaç kişinin yalnızca Türkiye'den söz edebilmek ve Türkçe konuşabilmek için spor salonuna geldiklenni ağızlanndan duyuyorduk. Otelimizin altındaki tavernadan gece yarısma doğru gelen seslere kulak kabartmca cÇadınmın üstüne şıp dedi damladı» türküsünü işitiyorduk. Bu davranış ve görüntüler bir noktayı açıkça vurguluyordu. Politikacıların, yönetlcilerir ve yayın organlarının işi ele alıs biçimlerıne karsm halkın iki ulus arasmdaki ilişkilerin bir an önce normal dostluga dönüşmesi tsteği açık ve belirgindı. Durumda bir çelisiklik göze çarpıyor: Nasıl oluyor da Türkiye aleyhine çeşitli yönlerden oluşturulan propagandaya karşm bu yakınlık Yunan toplumunda yer edebiliyor. Yunan ka muoyunu etkileme* İçin çeşJtli yOntemlerln kullanıldıgı bilinmektedir. Megali Idea, politüıacılarca zaman zaman geçerli sayümaktadır. Ortodoks killsesinin bu yönde çalışmalan biünmektedir. Yunan Türk ilişkilerine objektil olarak bakıldığında kıskırtmalann Türk taraiından gelmediği kolaylıkla «aptanabilir. Emperyalist Ulkelerin dışardan kışkırtmaları da hep Türk taraiına karşı olagelmiştir. Ancak bu ortamın etkisi ile Türkiye'de de anılması dahi utandıncı nitelikte olan 1955 yılı 67 eylül olayını yaşamış bulunuyoruz. Bu olayın ardındaki gerçek ise sonradan anlaşıldığma göre Atatürk'ün Selânik' teki e\ine bir kışkırtıcı ajan tarafından bomba konmuş olmasıdır. Basınm da olumsuz etkisi ile bu olay patlak vermiştir. Kıbns'ta yaşayan Türk ve Rum toplumlannın birbirine karşı tutumlan îngilizlerin iki tarafı birbirine karşı kullanmaya kalkışması i'.e oluşmuştur. Ancak gerek kışkırtmalar, gerekse kamuoyunu böylesine düşmanlığa hazırlamakta h:ç kusur etmeyen kimi sorumsuz basın ve yayım organlarınm olumsuz tutumlanna karşı Yunanistan'm Atina şehrinde rastladığımız insanlardan gördüğümüz içtenlikli dostluk ve yakınlık bir olgudur. Bu olay bir çelişki gibi görülüyorsa da yöneticilerin bütün çabalanna karşın halkın direndiğini ve çatışma ortamınm bu nedenle doğal olmadığını kabul etmek gerekir. İki ulusun aydınlanna ve gerçekçi yöneticilerine büyük görevler düşmektedir. Bu iki ülke toprakları üzerinde yasayan insanlann çoğunlugu henüz bagnaz düşüncenin kucağına düşmemişlerdir. Her iki ülkede baa kisilerin bağnaz tutumlann önemsenmenaesi gerekir. Türk Yunan ilişkilerinin olumsuzluğu nedeni ile bölgeye silâh satmak ve Uslerden faydalanmak gibi amaçlar taşıyan güçleri iyice açığa çıkarmak görevi de bu ülkelerin aydınlanna düçmektedir. İki ülke arasındaki anlaşmazhk nedenlerinin urerine gerçekçi bir görüsle egilip barışçı bir çözüm yolunun bulunmasını bu ülkelerde yasayan insanlar içtenlikle istemektedirler. DÜZELTME 16 arahk tarihli gazetemizin ikinci sayfasında yayınlanan sayın Muhltin Taylan'm «Yargıdan Yakınanlar» başlıklı yazısının üçüncü sütun 8 ve 9. satırlarmdaki cümleler «Kongrede söyledigi yasalar muhalefetin uyansına karşın anayasaya aykın olarak çıkmıştır. Anayasa Mahkemesinin Anayasaya uygun olan yasaları...» biçiminde olacaktı. İki satınn alt üst olmasından dogan yanlışlığı düzeltir özür dileriz. ınll tıooüıdhr? ŞAŞ1LMAZ.. E "İŞKENCE YAPJLAMAZ, OKTAV AKBAL Evet Havır Toplum Düzeni ve Trafik ep büirsinla: Deveye sormus lar, «Boynun neden eğn?» diye. «Nerem dogru ki» diya yanıtlamış. Düşünüyorum da, trafik düzenimizi, alın daha ilerisini, sosyal düzenimizi bundan daha iyi tanunlayan bir atasözü bulamıyorum. Açıkgözlüğün kol gezıp, prim yaptığı ülkemizde, bütünden ayırarak, trafik düzeninın bozuklugunu söylemek, en azından bu işte çaüsanlara, sorumluluk yüklenenlere karşı biraz haksızlık oluyor. Bırakalım şündi her yara bozuk olan genel düzenimizi de, toplumla olan ihşkilerinde devletin en beUrgin göruntüsü olan trafik sorununa bir göa atalun. Aslmda Türkiye'de trafik diye bir sey yok ki, bozukluğundan söz edüebilsin. Her nedense, dışardan ithal ettiğimiz trafik uzmanlannı da içeren, bu ülke topraklanna ayak basan Türk'ü, yabannsı, herkes, uyulması gerekli bir trafik düzeninin varlığuıı, ya yolda iken, veya çok kısa süre sonra unutuyor. Aksine hareket etmeleri olanaksız, çünkü trafik kurallanna uymaya kalkan kişi, ya kaza yapar ve haksız çıkar, ya da tartışmak zorunda kalır, kavga eder ve dayak yer. Aüe ocağuıdan, ükokul sıralonndan başlayarak giden baskı düzeni, haksızlık karşısında suskun ve tepkisiz bireylerden oluşan bir toplum yaratmış. Bu geleneği yıkmak isteyea ve haksızlığa karşı tepki göstennesini becerebilen gençligimizi ise, biz daha eski nesüler, beğenmiyor ve devlete, büyüklerine karşı saygısızükla suçluyoruz onları. Ülke yönetimini elinde tutan kişi lerin isteksizlik ve etkisizligi, eşkiyanm kol gezdiği, orman kanununun giderek yoğun bir biçimde uygulandıgı bir düzende, devlet gücünü göstermezse, bireylerin korkak ve çekingen olması doğaldır. H Gürbüz ATABEK yolu olduguna inananlarımız çogunlukta. Trafik keşmekeşliginde kusurun kimde oldugundan çok, düzeltme yollannın saptanmasında yarar vardır. Nasıl ve nereden baslayacağız, sorusuna her ügılı, kendi dışındaki kusurlarm öncelikle ele aunması yamtını verır. Belki hepsi de haklıdır; yasalann yetersizligi, cezalann izlığ;, araç, gereç ve tesialerin noksinlığı, trafik sorumlulanrun ve vatandaşın kurallara uyma ve uygulama bilindne ulasamamış olması, gerek uygulayıcılann, gerekse halkuı trafik eğitiminden yoksun oluşu, bu konuda devletçe verüen ödünlerin çokiugu, açık gözlUk ve kurnazlıgın ^ezasız kauşC tetta. bir eink ödülleodırilisi, günümüz Türkiye'sinin gör mek istemedigimiz gerçekleridir. Bu gerçekleri hepimiz kabul ve iyi niyetle hareket edersek sorunun büyük ölçüde çözumlenebileceğine inanıyorum. Sorunun çözümüne önce, trafik görevlilerine hizmet etme zevki, heyecanı, isteği ve en onemlisi görev güvencesi vermekle başlamak gerekmektedir. Tüm hizmetlerde olduğu gibi, ıra'ik hizmetinde çalısan amir ve memurlarda, özlük haklannın devamını, tayin, terfih ve nakillerinl, kusurlannm cezalandıniarak, başanlannın ve göreve bağlüıklarımn ödüllendirilmesini, yasalarda ve bağlı olduğu amirlerinde, kendi örgütü içerisinde bulabilmelidir. örgüt dışuıdan sorumsuz kisilerin görevi etkileyecek biçimdeki kanşmalan, amir memur arasındaki güvenceyi yitirmistir. Cebinden cıkardığı haritadan kendisine yer beğenmeslnl söyleyen milletvekillnden tutun da, «beni hiç kimse yerimden oynatamaz, benim adamlanm var» diyen trafik görevlisi var olduğu sürece, görevin yapılması olanaksızdır. rıir tür dokunulmazlığı olan kisilerin yasak dinlemediği ülkemizde, kendilerine karşı görevinl vapan trafikçiyi tehdit ederek ve yazık ki, çoğu kez tehdldini de uygulamada yürütüp, memura ve ya amiri yerinden eden kisilerin varlıgı karşısında, görevlilerden hizmet beklemek de zordur. K antuıi Esasi Madde 26. tşkence vesalr ber neri eıiyet ksUyen ve külliyen mtmnudur. Tarih: 7 Zllhice 1293 (23 arahk 1876) Tesküâtı Esasiye Kannnn, Madde 73 tşkenee, eziyet, miisadcre ve angarye raemnudnr. Madde 75 Hlç blr kimse mensup olduğu felsefl içtihat, din ve mezhepten dolayı tnuaheze edilemez. Tarih: 30 nisan 1340 (3 mayıs 1924) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 14 Kiınaeye erirrt ve içkence rapılamaz. Insan haysiyeUyle bafdasmayan ceza konulamaz. 9 temmuz 1961 Blr de çu büdlriyi okuyalıra: «Gün geçmiyor ki halkırruz polislerin ve JandarmaUnn işkence tezgâhlanndan seçirilmesin. Bu tşkencelcr öyle had dOzeye ulaşmıştır ki yurtsever gençler işkenceciler tarafından katlediliyor. Şimdiye kadar Hıdır Altınay, Vedat Gevrek, Ali Kaylıan, tbrahim Kaypakkaya. Cahit Şenyuz. özkan Arabacı, Ahmet Lâle ve en son olarak 22 kasım günü tsmail Gökhan Edge iskenceci canilcr tarafmdan lşkence sonucu katledllmlstir. Hukukçular olarak yapüan çağdifi ifkencelerl kınıyor. işkenceciler haklanda sorusturma açüarak cezalandınlmalarını istiyor ve tüm demokratlan, yurtseverleri ve halkumzı insanlık onurn ve çafdas hukuk knrallanna ters düsen bu rahşete karfi mücadele etmeye çağınyoruz.» Ylrmlnci rüzrılın yetmlş yedind yıhna girmek fiırre oldufumaz bngünlerde kırk anıkat ba bildiriyi yanyorlar, yayınlıyorlar. «fıjketıcecller hakkında «onıçtunna açümaü» dlrorlar. Demek işkence var, ezlyel var, Insan haysiyetlyle bafdaşmayan bir takım Işlemler var, TürMye'de. Hem de yıllardır!.. t?te sakatlar, iste ölenler, lşte taruklar, işte kamtlar, fşte beUeler! Herkes blliyor kl Anayasa, Teşkil5tı Esasiye, Kanuni EsasJ vüz jtldır ne derse dtsin, işkence. eziyet, dayak, falaka hem de en Inceleri, en bllimselleri en acunasızlan yapılagelmektedlr. Hesap sorulmazsa, kamuoyu bu konuya olanca duyarlığiyle efüraezse, partller. politikacılar, yazarlar, düçünürler, Wlim adamlan «insan Uayslyetini» korumakla görevli tüm yüksek mahkemeler Anayaaal kurnlu^lar, ba çirkln, acı, korkunç olaylar karşısında susarsa, görmezlikten gellrse, Ukel bir toplumda yaşadığımızı kabul etmemiz gerekir. Urgar insan olmak haklannı bilmckJe olur. hakkını aramakla, yasalara aykırı davrananiarı, Anayasanın dediklerine uymayanlan »uçlandırmakla, cezalandırmakla olur. Niçin, Kanunl Esasi'yl, Teşkilâtı Esasiye'yi. Anayasa'yı hazırlayaııiar, yazanlar kırk, elli yıl arayla hep aynı şeyi söylemişler: «tşkence yapmak yasaktır»... Niye. Birinci Meşrutiyetin, Türkiye CumhuriyetinJn ve 1 U devrimi sonrasının hukukçu% lan, bilginleri, politikacılan özellikle insan haysiyeti» üzerinde durmuşlar, «lşkence ve eziyet»i kesinlikle yasaklamışlar? Boş yere ml koymuşlar bu maddeleri? Hayır, ujgulansın diye, tüm yurttaşlar için bir çüvence olsun diye... Ama işkence altındaki bir jurttaş «Bu yaptıklarınız Kanunl Esasinin 28, Teçldlâtı Esasiye'nin 73, Anayasa'nın 14. maddelerine aykındır, siz şimdi Anayasa'jT çiğnemektesiniz. Anayasa'yı «Tebdil ve tagyir» ettiler diye blr takım insanlan suçluyorsnnoc, ya iizin bu yaptığınız ne?» diye sormussa, ne demişlerdir ona? Hlç, «Burda Anayasa yok Babayaaa var» nu, ya da «Git derdlni o Anayasa'yı yapan profesörlere anlat» nu? Hem, bir takım Anayasacılar da o «lşkence ve eziyet» uyfuiamasından jeçmedi mi? Hatta o Anayasa'yı yapanlar. yazanlar, kabul edenler de Oyleyse aksayan, iyi gitmeyen bir s«y var, bir çok ?ey var ülkemizde... Başta Anavasa'ya ters düşmek, sürekll karşı çıkmak, böyle olunca da durmaksızın Anayasa'yı elestirmek, değiştirmeye kalkışmak 12 Mart'tan sonrakiler yetmedi. MC Baş» bakanı yeni değişiklikler Utiyor. Boyu kua, göbefi büyük, ya da boyu uzun mo uzun, çarpık çurpuk cövdell birinin normal insana RÖre biçümi» giysileri beğenmemesi sibü... Anayasa ya vardır, ya yoktur. Varsa hepimizin ona uymamamız gerekir. Bu ülkede Anayasa'yı çiğnedi diye üç politikacı asüdı, unuttuk mu? Anayasa varsa. işkence insan haysiyeUyle bağdaşmaz, kimseye işkence yapüamaz demişse, buna rağmen işkencelerin en ağırlan yapılmış ve yapılmaktaysa, bu konuda durmaksızın yayın yapıüyorsa, bu ulkenin yurttaşları olarak sesünizi yükseltmek zorundayız. İşte demeliyiz. o işkencecilere, o işkencecileri yüreklendiren, koruyan, bşlartan bir takım çirkin poütikacılara, işte ta 1876'dan beri tüm Anayasalar işkenceyi yasaklamıştiT, işkence yapıimasını ağır suç saymıştu, böyleyken işkenceden sakat kalanlar. ölenler var, işin gerçeğini olanca çıplaklığiyla ortaya çıkarmak, suçlulan cezalaadırmak bir görevdir, oylamnızla Parlamentoya girenler bu görevi yerine getirmiyorlarsa onlar da Anayasa suçuna katüıyorlar demektir. Yurttaş olarak yapacağımız sey, o politikacılan bir daha oylarımızla desteklememektir. Kırk avukatın bUdirisinin ber aözcfiğune katüıyonım: Tüm demokratlar, yurtseverler, kısacası Türk halkı insaniık kurallanna ters düşen bu vahşetle savaşıma girişmelidir. . Türkiye'de. birinci, tkinci meşrutiyetin, Cumhuriyetin ve VI Mayıs devriminin Anayasalanna aykın düşen bu çağdışı tutuma, davranısa karşı çıkmamak, lşkenceye, işkencecilere «dur» dememek, o işkencelere, ışkencecilere ortak olmaktır. lan baska noksanlan «aymaya gerek yok. Yine de gidere* art&n ve çoğu kez insanı umutsuzluga düşüren «Trafik keşmekeşliği»ni düzene sokmanın, devletin saygınlığını ve kendimize güven ve inancı artırmanın gerekli bir koşulu sayıyor ve şu önlemleri öneriyoruz: YASAl ÖNLEMIER Kimdir suçlu; sürücü ve şoförler mi, yaya ve yolcular mı, traüği düzene sokmakla yükümlü polis örgütü mü, yeterli tesisler yapması gereken belediyeler ve karayollan örgütü mü, gö revin yapılışmı takip ve kontrol edecek idare âmirleri mi, görevini yapan sorumlular Uzerinde güvensizlik ve korku salan politikacılar ve hatırlılar mı, her yönü ile aksayan günümüz toplum düzeni mi, okul sıralannda gerekli egitimi verdirmeyenler mi, yetersizliginl çocuklann bile anlayabildikleri yasal olanaklann gerçek gereksinimlere göre yapılması ile yükümlü yasa yapıcılan mı? BUtün sorulan evetle yanıtlayabüiriz. Böylesine bozuk dUzen içerisinde, derece derece herkes tüm aksamalardan suçlu ve sorumludur. Sadece trafik değil, akla gelen her sorunumuzun altında aynı neden yatmaktadır. Düzenin bozulması. Toplumdaki bu hastalığın tanısını (teşhisini) dogru ve iyi koyamazsak, tedavi yöntemlerini iyi saptayamazsak, hastalığın, bozuklugun önüne geçemeyecegimizi artık anlamalıyu. Hâlâ göstermelik önlemlerle halkı ve birbirimizi kandırmanın basan SAVAŞAN a Cezalann arttınlarak etkill hale getirilmesi, b Şöför veya sürücüye dağıl, plâkaya ceza kesme sistemine dönülmesi, c Trafik mahkemelerinln kurularak, basit yargılama vöntemiyle islerliğinin ve çabuklugunun sağlanmâsı. Işıklı işaret aygıtlanna uymaç Trafik kurallannın zor~nyanlann, klakson yasagı dinlerne lu ders olarak ilk ve orta dereyenlerin, yasak yere park eden celi okullarda okutulması, kisilerin çokluğuna karşın, bu d Sorumsuz kişi ve fcurusuçlan işleyenlerden birinin uya luşlara yasalarda verilen *ı.iklanlması veya cezalandınlması, genellikle tepki ile karşılanır ve nn tekrar gözden geçirüınesi. «herkes yapıyor, bir tek benl mi örneğin çeşitli kuruluş ve dergörüyors.un» sorusu trafik me neklere hizmet dışı harcama oıamuruna yöneltilir. Oysa Ki bu nağı ve kapısı sağlıyan bükümtepki görevlilerden çok, kuralla lerin düzeltilmesi, e Milll Eğitim Bakanlıgın.n n dinlemeyenlere karşı olsa ve kişi kendisini buna zorunlu ka gözetim ve deneüminde resmi bul etse, en azından görevini yap şoför okullannın açüarak, ehlimak isteyen trafikçiye yarduncı yet alma sisteminin düzene soolmuş olur. Elbette ki insanı is kulması, f Geçici ve surekli ebiıyet yana kadar götüren yanlıs uygulamalan da biliyor ve kabul edi iptali müeyyidesinin getirilerek, yoruz. O takdirde de ilgilileri u iptal sebeplerinin saptanması, yarmak ve durumu yorulmadan, g Bakanlıklar arasında bir bıkmadan kovalamak gerekiyor. Başbakan Yardımcısının, ilterde ŞUraSl ""iıtıilmamallrtır Jd, gÖ valinin ve üçelerde kaymaka.Tirevi yapanlar örgüt dışmdan ve lann trafik koordinatörluğUcun içinden tepki görür, amirlerine yasalarla saptanması ve bu kigüvenemezse, örgüt amirleri dış şüerin hizmetin görülmesinden tan gelen baskı ile görevini r»P* sorumlu tutulznası, mayanlara gerekli önlemleri alaH1ZMERE RGili ÖNUMIER maz veya alsa da bozdurulursa, trafik düzeni veya dUzensizliği a Görev güvencesinin keböyle olur. sinlikle sağlanmâsı, îş ve meslek güvencesinin olb Trafik görevlilerinin cidmadığı trafik düzenicde, var o* dî eğitimden geçirüerek göreve atanması, Meslek içi eğitimle bilgtlerinin canlı tutulup artmlması, c Görev bilincinin ve üzel . likle amirlerin «fikri takip kudretümin arttınlması, ç Amir ve memurlarm itötti *)ı«irani7iri)»rn düsmesini önleyecek yasal ve yönetseı önln>nlerin almması ve örgütün dedikodudan kurtanlması, d Çeşitli kuruluşlar .vrasmda görev koordinasyonunun üag lanması, e Toplanan trafik :ezaiannın kesinlikle trafik hizmetlorinde, örneğin trafifc tesısieri, açık ve kapalı otopark yerleri, araç ve gereç alımı v.b., iu'Janılmasının sağlanarak, beledıyelere yardım şeklinde verilen bu fonun başka hizmetlere harcanmasının önlenmesi, f Şehlr merkezleri "ndutlanıun saptanarak (gereklı illerde), trafigin yoğun olduju saatlerde buralara özel oto aok mamak ve park yaptırmama's. skiden «tarih tekerrürdür» özde>işl sık sık söylenirdi. «Tekerrür» yineleme, demektir. Oysa tarihin yinelendiğini değü, yenilendiğini artık hepimiz biliyoruz. Geçmişten geleceğe ıtzanan zaman, sürekli bir de£işimi vurçulamaktedır. Bu değişimin ne denli çarpıcı olduğunu dün gazetemizde yayınlanan şu kısacık haberde görebiliriz: «NEW YORK Birleşmiş Mılletler Genel Kurulu, Afrika'nın güneyindeki ırkçı rejimlere uygulanan müeyyidslerin daha da arttırılmasını öngören bir karar tasarısını 113'e karşı bir oyla kabul etmiştir. îsraü aleyhteki tek oy'u veren ülkedir.» Gclin bu haberi okuduktan sonra «tarih tekerrürdür» deyin! Olası mı? Hitler Almanya'smın ırkçı politikasmdan neler eekmişti Museviler! But;ün İsrail'de yaşayanlar arasında o günün anılan bclleklerine çakılı kuşaklar da var. Yahudilerc yapüan zulnıün yankılan bitip tükenmcdl. Fiun, roman, tiyatro, araştırtna, inccleme; hâlâ sürüp gidlyor yansımalar... Ama bus^in yerjüzünde ırkçılığm yoğunlaştığı odak neresidlr? Kuşkusuz Güney Afrika'da küçük beyaz azınhklann siyah çoğunluklar üstündekl basküan ve nılümleri elle tutulur biçimdr ortadadır. Ve dün Hitler'in ırkçılığından yakınanlar, bugün Birleşmiş Mllletler'de ırkçıhğuı savunucusu durumuna düşmüşlerdir. Neden? Tarihi biçimlendiren Itic! (üç, temelinde ekonomlk cıkarUrın odaklandığı «mıHar savaşıdır. Hitler nlçin düşmandı Yahudllere? Çünkü üstün ırk knramını benlmsiyordu. Yeryüzünde bir toplum üstünlük savına girişti ml, bilin ki başkalarını sömürmek için gerekli düzenin felsefesini oluşturma çabasındadır. Romalılar üstün iseler ötekiler köledir; ve ancak efendilere köleliktir Işlevleri... Almanlar üstün iseler, tüm Avrupa ve yeryüzii «Yeni Dünya Nizamı»nda Cermenlere hizmet edeceklerdir. Peki bu inanc içinde Yahudilerin yeri neydi? Almanya'cla sermaye üstünlüğünü ellerinde tutan niusevi kesimine karşı hıncın kökrninde kuşkusuz bir ekonomik füdü vardı. İkinci Dünya Savaşının kanlı serüvenieri fçinde kendilerine bir yurt arayan Yahudiler de bugün aynı ekonomik yasalann güdümünde ırkçılığın savunucusu rolüne çıkmaktadırlar. İnsanlar arasındaki çatışmalarda neden gibl gdrünen «renk, ırk, din, dil, ulus» ayrnnları yüzeyseldirlcr. Çatışmalarda ve birleşmelerde esas neden ekonomiktir kuşkusuz. Bu gerçeği özümseyemezsek, çe\Temizdeki olaylan anlamakta ırüçlük çekeriz. Dün Cermen zulmünden kaçıp tsrail'e yerleşen Yahud! toplumu, bufün yeryüzündeki sömürii düzenlnde aygıt nltellfini sürdürmek zorundadır; ve dünyada yürürlükte buiunan emperyalist düzeni savunmakta rn gtrici devletlerle işbirllği içindedir. Politikası böylece kurulan Israil devletlnin ırkçı Güney Afrtka Birliği ve Rodezya ile işbirligine şaşılmaz. • Aym kurah, yalnız dıa poUtika keslmlnde defU, lç politika keslmlnde lzleyebiliriz. Bugun çoğu kişi Milliyetçi Gephe'dekl ortaklıklara bakarak şasıyor: Bu ne biçim işür!. Türkeş, 27 Mayu'ta Bayar'ı devlren Millî Blrlik hareketl Içindeydl; bugün Bayaria Milliyetçi Cephe içinde... Feyzioğlu, Demirel İçin söylemediğinl brrakmamıştı; 12 Mart Muhtırası*nda «Cumhuriyetin geleceğinl tehllkeye düşüren» dlye nltelenen Süieyman Beyle aynı Cephe'de cumhuriyeti mi kurtaracak? Erbakan'ın dün Demlrel için ileri cflrdflğfi yargılan bugün okuyanın yüzü tazanr. Ya Sadettln Bilgiç? Sözde ahlâk ve namus yolunda Isyan bayragtnı açar görünen bu poUtikacı şimdt nasıl döndü? Fevzioflu, eski Demokratlaria nasü kucak kncafı oturur? Bayar, kendisini Çankaya'dan indlren Türkesie bugfin yazgı hirliğine nasıl fTİrer? Milliyetçi Cephe'de kim varsa, geçmişte birbirine sövmüş, birbirini cumhuriyet düşmanı ve vatan hatnl görmus; şimdi bepsi elele, kucak kucafa... Böyle sey olnr mu? Olur. Çünkü dflnkü dflgmanlıklann ve catışmalann tfimn yüleyseldL Bufün sınıf südüleri ve bilinçleri saydamlaştıgi için sermayenln politikacılan bütünle?tiler: TürMye'de tmpeTyalizmln ve sömürünün Cephe'sinl olnşturdular. Şasacak hiçblr yan yoktur bu oluşumda... Filistin Haîkıyîa Dayanışma Haitasi BİR OLUSAL KURTULUŞ HAREKETÎNÎN TEMSÎLCtLERİ İLK KEZ TÜRKtYE'DE FÎLİSTİN KURTULLŞ ÖRGÜTÜ K.OROSL VE FOLKLOR EKlBt SPOR VE SERGİ SARAY1. 18 Anllk 1976 Cumartesi günü saat: 20.30 Davetiyeler: TMGT (Istiklâl Caddesi 471/2 Tünel tst.) Tel: 43 00 08 43 00 09 ve 18.12.1976 cumartesi günü Spor ve Sergi Sarayı gişelerinden temin edilebilir. TCRKİKE MİLLİ GENÇLİK TEŞKİLÂTI Cumhuriyet 13755 Yüksek Mimar veyaMimar Aranıyor Isı ve ses izolasyon malzemesi imal eden firmamızın teknik müşavirliğini yapmak üzere; #Azami 30 yaşında #Almanca lisanını gayet iyi bilen •Askerliğini yapmış enerjik, YÜKSEK MİMAR VEYA MİMAR alınacakttr. TRAFİK TESiSUKiYLE ILGiLi OMÜMIER a Süratle noksan trafik tesislerinin tamamlanması ve gerekli olanlann yenlden yapuması, örneğin çizim, işaret levh%lan, altüst geçitler, park yerleri, ısıklı işaret. tespit, rudar kontrol, TV ve foto oihazlan v.b. b Meydan ve kavşaKlann günümüz gereğüıe ve bilim * • saslarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi, o Trafik örgütunün etkiü görev yapması İçin gerekli bına, araç ve gereçlerin saptanarak. sağlanmâsı ve bunlann görev ve yasa diSl lniHanilmıucınTTi 'înlen (Cumhuriyet: 13759) HURiYE ÖZSOY ile ÎSTANBUL DEVLET MÜHENDİSLİK VE MiMARLIK AKADEMiSi MAKiNA BÖLÜMÜ BAŞKANUĞINDAN : P.K. ilgililerin, kısa hal tercümeleriyle birlikte 1329 Karaköy Istanbul adresine müracaatları rica olunur. işin özelliği nedeniyle sadece erkek elemanların müracaatları değerlendirilecektir. DATA 417/13743 DÜZELTME 17.12.1976 tarihli nüshamızın üçüncü sayfasında yayınlanan Üsküdar 1. Icra Memurluguna ait ilânın 3. maddesinin son satınndaki mesken bedeli sehven 45.000 TL. yazılmıştır. Doğrusu 450.000.00 olacaktır. Düzeltiriz. (Basın Tashih /13760) SALİH NURATA Nikâhlandılar. (Asistan Adayı Alınacaktır) Bölümümüz Imal Dsulleri ve Makina BUgisi Kürsüsünde boş buiunan bir asistanlık kadrosuna «D.M.M. Akademileri Asistanük Yönetmeliği» uyarınca, sınavla asistan adayı alınacaktır. Adaylann Makina Yüksek Mühendisi olmalaıı şarttır. tsteklilerln, ezgeç.nlşlerinl ve bildikleri yabancı dill belirten bir dilekçeyle 31 Arahk 1976 günline kadar İSTANBUL YILDIZ, I.D.M.M.A. Makina Bölümü Baskanlığına başvurmalan gerektiği duyurulur. (Basın: 29969) 13747 Afyon 17/12/1976 mesi, ç Meydanlar, bulvarlar, büyük caddeler ve mesire yerlerinde yapılacak ev, apartman, lsnanı, otel. motel gibi vapüarıa büyük binalann kesinlikle açık veya kapalı otopark /apmaüi torunluğunun ödün vermeden ve ayncalık gözetmeksizin uygulanması, d Belediyeler, 3zel tdareier. kamu kuruluşlan, özel sirket ve kisilerin. büyük kat otoparUan yapmalannın özendirilmesi ve ZOrUnlU lfilınması, İLÂN tSKÖDAR SUIH HUKUK HAK!MliuiNDEN : 976/2191 Akı! hastahğı sebebi ile thsan Inçal'a M. K'un 353. maddesine tevfikan Nejat înçal vasi tayin edilmls olmakia mahkememızirı 16.12.197H tarih ve 976/2197 esas 2105 sayıu işbu karanna nanuni süre içinde vâsi taraimdan itizar ve alâkadarlar tarEfından da itiraz edilmediği ta«.dirde hüitmUn kesinleşecefi üân olunur. 16.12.1976 (Basın: 9254/13762) (Cumnuriyet: 13753)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle