07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
td ürldye Cumhurfyetinln niteliklerinden birlnl belirleyen «Hukuk devletl» run çiğnendiği bir siyasal ortam içindeyiz. «Demokratik devlet» kurallannın ne ölçüde uygulandığı ortada. Sosyal içerikli yeterslz bir kaç yasa Ue ögünenlere bakmayuuz. Sömürü düzeninin kol gezdiği, sendikal özgürlüfelerin kjsıtlandıgı bir ülkede « Sosyal devlet» gerçeklesemez. O da Anayasa metinJeri arasında uyutulmaktadır. Atatürk devrimlerinden biri olan «layik devlet» TUrkiye Cumuuriyetinin bir başka niteliğirü oluşturuyor. Ama tüzügünde, programında yer «lmış olmasa da kiıni siyasal örgütlerin tutumlan, eylemleri ve davranışlanyle hangi özlemlerl dile getirdikleri, nasıl siyasal ve hukuksal bir düzenin kurulmasını amaçladıkları çoktan berl yazılıp çizüiyor. Sayın Basbakan tetik çeKenle, tespih çekeni blr tutmamak, nur risalelerine ve onlan okuyanlara (Yargıtay kararlanm da karsısına alarak) dokunmamak gerektiğini söylerse, öğrenci eylemlerinln onlan yetiştirme yöntemlerinin geçersizliğinden ve materyalist düşün akımlanndan doğduğu ileri sUrüIürse, ders kitaplannın maneviyatçı kurallara göre yazıJması çare olarak önerilir, bunda da basan sağlanırsa «layik devlet» dUzeni ayakta kalabüir mi? Bir îçişlerl Bakanı «Nurculuk» üzerine «ahkâm» yürütür, Adalet Bakanı ile Cumhuriyet Başsavcısı bu yüzden birbirine düşerse layik devlet düzeninin ko runmasına üişkin Anayasa kurallan ve ceza yaptırunlan nasıl uygulanır? Türk ulusçuluğunun (miUiyetçiliğinlnl v« Anayasanın ikinci maddesine giren «Milli devlet» kavramının yorumlanmasında da birleşemiyoruz. îçimizde, Türk ulusçuluğunu, ırkçılık, Turancılık, Bozkurtçuluk ve îslâmcihk kavramlanyJe özdes sayanlar var. Bu akımın da siyasal partilerimizuen birinin tekelinde olduğu söyleniyor. Çağdışıdır. Ama yine de bir düsündür, denebilir. Ya, topluma kabul ettirmek için kaba güce başvuvurulmasına ne diyelim? Din ve ibadet bir inanç özgürlüğü olarak benimseniyor ve layik devlet dü zenine karşı bir silâh gibi kullanılmıyorsa, dinin milliyetiçlik anlayışında yerl nedir? Geçmişte değişmez, el sürülmez, dokunulmaz din kurallarına göre yönetildik. Din kurallanrun bu niteliğinden ve din adamlannın bağnazlığından dolayı çağın gerisinde kaldık. Sadece Müslliman olduğumuz için bize el uzatan bir ülke yoktur. Bizden ayrı yasayan soydaşlarımıza karşı sevgi duygulan bes leyebiliriz. Onlarm da bu duygulan bizimle paylaştıklarına inanmak isteriz. Ne var ki, sınırlanmız dısında kalan Türklerle siyasal bir bütünleşme onu düşünenler için de bir düştür. Üstelik bu yiizden komşularımızla ilişkilerimiz bozulmaz mı? Aynı soydan gelmedikleri halde, kendilerini bizden sayan yurttaşlarımız tedirgin olmaz mı? Bunlar 50 yıl önce hatta daha da önce bilindiği için Büyük Atatürk Türk milliyetçiliğini ve yeniden kurduğu Cumhuriyeti, çağdaş düşünce temelierine oturtmustur. Başka ögeler ve koşullar ileri sürül se bile, çağdaş ulusçuluk, bir ülkenin tüm bireylerini ortak ülküler ve değerler çevresinde birleştirmeyi amaçlayan bir anlayışı beürlemektedir. CUMHÜRİYn 13 KAS1M 197$ T OLAYLAR VE GÖRÜŞLER DEVRİM DÜŞMANLIGI MUHiTTiN TAYLAN Böyle blr toplumun devletle bütünleşmesinden dogar ulusal devlet. Ayrıntılara girmeden söylene cek olursa, Atatürk ulusçuluğu da budur. Atatürk daha Kurtuluş Savaşı öncesinde Türk ulusunun yerleştiği topraklan, ulusal ant (Millî Misak) ile belirtmis ve orada yaşayan yurttaşlarm tümünü, Türk ulusçuluğu ülküsünde birleştirmistir. Bu anlatıma göre devlete yurttaşhk bağı ile baglı olan herkes Türktür. (Anayasa başlangıç bölümü, Madde 54) toplumu ulus yapan koşullardan biri de hepimiz biliyoruz ki, dildir, dil birliğidir. Bu birlik, lmparatorluk döneminde sağlanamamıştır. O dönemde halkla devlet arasındaki koptıkluğun bir nedeni de kuşkusuz budur. Atatürk devrimlerinden biri dil devrünıdir Bu devrimüı amacı kısaca söyleyecek olursak Türk dilini gerçek kişilığine kavuşturmak ve ulusal bütünlüSü sağlamaktır. Türk Dil Kurumunu bunun için kurmuştur Aeatürk. Büyük Önderin para varlığından bir bölümünü ölümünden sonra bu kuruma bırakmış olması dile ne ölçüde önem verdiginin bir kanıtıdır. TUrk dili, uzmanlann ve araşüncnann çalışmalan, öğretmenlerin devrimci yazarlann ve aydın kamu görevlilerinin destefiyle bukünkü boyuUara ulaşabilmiştir. Dil devrimine karşı çıkan bagnaz ayAnlar bile zamanla toplumun benimsediği sözcüklert yazılannda ve yapıtlarında kullanmak zorunda kalmışlardır. Yukarıya aldıgım yp.bencı sözcUklerin bepsinin Türkçe karşılıklan vardır. Bunlar yazı ve konuşma dilınde kullanılırken Osmanlıc3'ya, daha dofrusu geriye dönmek bilelim kı, öğretim ve egitim aksaklıklannın da ötesinde, devletle toplum, aydın çevreyle toplum arasında yeni kopukluklar ve uçurumlar açacaktır. Atatürk devrimlerinden birini, dil devrimini yozlaştırmayı amaçlayan ve bunu yeni ders kitaplan ile belgeleyen resmi görevliler kimlerdir? Bunlar ortaya çıkanlmalı, kendilerinden hesap sorulmalıdır. Bunlar yapılmadıgı sürece en üst düzeydekilerin de bu eyleme katıldıklarına inanacagız. Devrime Saldırı Bu kısa açıklamayı yapmaktaki amacım, Cum huriyetin kuruluşuna ve Anayasamızın özüne egemen olan Atatürk devrimierine j'öneltilen saldırıları belirtmek içindir. Layik devleti, Atatürk ulusçuluğunu hedef tutan saldırılar ne ölçüde güç lü olursa olsun devlet gücünün karşısmda duramaz. Ama saldınlara devlet gücü karşı koyamaz. Ya da söylendiği gibi iktidar ortaklığında söz sahibi olanlarca desteklenir ve saldırganlar giderek güçlenirse bunlarla daha sonra nasıl baş ediiebileceğini şimdiden düşünmek zorundayız. Siz de gazetelerde okumus ya da işitmişsiniz dir. Milli Eğitim Bakanlığınca okullar lçln tek ders kitabı cıkarıi'nası kararlaştmlmış, yazdırılmıs, bastınlmış. Bu kararın dogru ya da yanlış olan yanlan bulunabilir. Bunlar konumuzun dışında kalıyor. Ben bu kitaplar üzerinde Atatürk devrimleri açısından durmak lstiyorum. Hemen belirteyim ki, bu ders kitaplarını incelemiş degi!im. Yazdıklanm, basında çıkan yazılardan ve güvendigim aydınların bana verdikleri bllgilerden edindiğim izlenimlere dayanıyor. Konuya önce dil açısından bakalım.. Münasebet, teşkilat, tarz, mahiyet, vazife, mana, tasnif, külli, farz, tahlil, mesuliyet, safha, muamele. müşahade, istismar, baklye, tetkik, tali, şuur, telakki, ferdi, temayül, inhiral, mecbunyet, tabi, tesir, ifa, müstevli, şeriat, nazari.... Bu sözcükler şimdi okutulan ders kitaplanndan alınmıstır. Ulusal bütünlüğü sağlayan bir Ders Kitaplan Kamuoyunu kaygılandıran Wr konu da ders kitaplanna kimi ideolojık akımların yansunış olmasıdır. Amiran Kurtkan'a yazdınlan «Sosyoloji» ders kitabını inceleyen sayın Sami Gürtürk (Cumhuriyette çıkan yazısinda) ders kitabından su tümoeleri »ktarmaktadır: «... MUU gelirin mUhim bir kısmı alt tabakasımn orta smıflaşmasına harcanırsa, bu suretle sağlanan sosyal adalet kısa sürer. Zira yatınma aynlacak fonlar az kalacağı için sanayilesme ve işyert açma imkanlsn Insırlasmış olur.» Sami Gürtürk arkasından kendi görüşünü açıklıyor: «... Yani, temel kaygı hep fttel giri»imln desteklenmesi ve devlet ellyle Idai zenginlestirümesi...» Kitaptan söz ederken bir baska yerde de sun lan söylüyor: «Kimi yerde de MSP'nin tutumunu yineliyor. Şöyle ki, Batıdan tekniği alalım ama. Batüı düşünüşe kapılarımızı kapalı tutalım diyor. Kimi yerde MSP'den de ileri gidiyor, şeriat düzenine dönülürse en ileri teknolojinin bile ülkemizde olaysız ve kusursuz yerleşecegini söylemeye getiriyor» ve arkasından şunlan ekliyor: «Sözün özü, MC kendi dünya görüşüne ve kafa yapısına uygun bir sosyoloji yazdırmıs. Kitabın savundugu görüşler yanlış ve dili çağdısı...» Serbest rekabeti, özel girişimi temel ilke olarak benimseyen kapitalist ülkelerde bile ben7&Tİ olmayan çağdısı bir düşünce! BelU ki kitabın sayın yazarı gelir dağılımındaki adaletsızligin yani, zenginı daha zengtn, yoksulu daha yoksul yapan bir bozuk düzenin sürüp gitmesini istiyor. Eğer bunlan belirtmekte bilimsel bir zorunluluk varsa onun tersini savunan düşünceyi de belirtmek gerekir. Görülüyor ki, düşünceler tek yanlıdır ve genç beyinlerin koşullandmlmasına yöneliktir. Sayın Abdi ipeKçı'nin sorulannı yanıtlayan bir sayın öğretmen de konuşmasımn bir yerinde «... Şimdi bir kez Alpaslan'ı Malazgirt kahramanı, Türklüğün Anadolu'ya ysrleşmesinde etkin bir kişi olarak hepimiz saygıyla anımsanz. ,toıa bugünkü kitaplara girdigi yöntemiyle Alparslan artık duvarlardan Atatürk'ü indlrip yerine resmini astıran kişi durumuna getirilmiştir...» «Önce Ulke içinde başlayıp, giderek evrensel bir barış duygusu yaratacak bir kitap sovenist olm?z» diyor. Bayramda «Cumhuriyetnin son saj'fasında çıkan «Yeni kitaplar» konulu oturumdaki konusmalar da bunlan doğruluyor. Yazılanlardan ve söylenenlerden çıkan sonuç şudur: Boşta layik devlet duzeni, dil devrimi, Atatürk ulusçuluğu olmak üzere devrim dUşmanlıgı şimdi ögretim alanında kurumlastınlmaktadır. önü alınmazsa devrimlerin kökünün kaalacağından ve Türk toplumunun yeniden karanlığa itileceginden kuşkumuz olmamalıdır. Tek kitap uygulamasının yönetmeliklere, hatta yasaJara aykın düstüğUnü söyleyenler var. Danıştay'da dava açma yeterligine sahip olan her kişi ve kuruma bu konuda önemli görevler düşüyor. Bu da yeterli degüdir. Her Atatürkçü aydm bu geri dönüşün karşısına çıkmalıdır. İktidar sahiplsrine gelince; iktidar, başanları, basansızlıklan ve sorumluluklanyla bir bütünü belirler. Hele böylesine önemli konularda hiç bir ortak, işin dışında kaldıgım öne sürerek sorumluluktan kaçamaz. PIENCERE Kim Ekonomi Bilir? lr ktmsenin okumuşyatmıs takımından olduğunu anlatmak için «mürekkep yalamış» denlr, daha üst dflzeydekl bügiçler «ayaldı kütüphane» dlye nltelenlr. Bu dcyimler geçmişten kalmıştır, çünümüzde geçerlldir. Neden geçerli olmasın. 200U yılına vaklaçıyomı. ama y a n » na yakın bölümü alfabeyi sökemeyen bir toplumuı. Oknmujyazmış kisller böyle ülkelerde ayncalıklı insanlardır, önemli kimselerdir. Çojru zaman bir ünlüden «öylece soı açıldığını duyarız: Alim adamdır, ayaldı kütüphanedlr, bflmedifi yoktur. Gerçekte bu tür konusma, bir ceşit az Eelişmlşlifi vnr(ular. Bilpl ve biUmin tümlüjünü bir insanm Idşuigüıde somutlaştırmak çağdaslıktan uzak blr deşer yarçısını yansıtır. Çünkü uımanlık çağmda yaşıyoruz. Blr kimsenln kafasına sıfmıyacak çaptadır uygarlıgın bllgi ve küttflr hazinesi... Bilim ise donmuş bir kalıp de^ildir, dejişen, gelişen, büyüyen, yoğunlaşan bir ?eydir, nefes nefese lzlenmesi gerekir, ancak örçütsel çabayla bu işin üstesinden ıelinebilir. Yaşadığımız toplunıda hekim, maliyecl, kimyftfer yargıç, mühendis gibi meslek sahiplerine raslarız. Bunlar işlevlerini iyi yürütebllmek için her sriin okumak zorundadırlar. Ama içierinde diploma aldıktan sonra kitap kanstıran kaç Idşi sayabilirsiniz? Vazgeçtik bilim ve meslek Utaplanndan, dergl ve gazete okuyan kaç kişi? Okumaktan böylesine uzak blr toplumda ayaklı kütüphanelere, allm adamlara, çok bilmişlere raslamak olasıdır. Hele bazı kJsllerden, ekonomi bllir, hukuk bilir, edebiyat bilir, diye sds açılmasına da hiç şaşılmaz. allâmemiz de pek çoktur, bilfiçlik taslıyanımız da . Atatürk'ün bir toplantıda, «Ben iktlsat bilmem» diye konuştu^unu okumuştum. Alçak gönollü blr Insanmış Mustafa Kemal O bilmezdi de «tktisat Vekill Celil Bayar» mı ekonomi bilirdi? Bayar. İş Bankası'nı Atatürk'ün emriyle kurmuştur. Ama Celâl Bey ekonomi, mallye. bankacılık konusunda eğitimden geçmemiyti. EsM Cumhurbaşkanının bu konularda bir Incrlemesi, kitabı, yapıtı da yoktur, demeçleri ve söylevleri «ığ ve yavan siyasal (örüşleri içermektedir. îsnıet Pasa Ise itiraf etmiştir: B Bu, Başka Bir KAN Davası... OKTAY AKBAL Evet Hayır Barolara Düşen Büyük Görev emokratik Anayasalarda .• bu arada bizim 1961 Anayasasmda GÜÇLER AYRILIĞI bir temel ilke olarak sap'ınmıştır. YASAMA YÜRÜTME YAKGI güçleri ayrı organlar olarak kendi işlevlerini sürdürirler ve kuvvetler arasında bir denge böylece kurulmuş olur. Bu güçler karsılıklı birbirlnin alaruna girmediği, kendi crörev sınırlarını aşmadığı, aşmaya çabalamadığı ölçüde eüçler ngesi sürer. D NiYAZi AÛIRNASLI (AVUKAT, ESKİ SENATÖR) ki sermaye egemenliğinln karşısına bu güçlerin birleşik cephesiyle çıküabüir. Gizii kaynaklardan beslenen faşist komandoların cinayetleri de onlan koruyup kışkırtan suç ortaklan üzerinde sürdürülecek yasal basiuyla yokedilebilir. Terörun, zulmün, sermaye diktatörlügünün kurumlaştırılması heveslerins kar şı direniş giderek güçlenecek ve sonuçta ülke ergeç 'yaşanır hale geiecektir. Bu konuda Demokratik baskı gücüne, derneklere ve özellikle Barolara büytlk görevler düsüyor. Her ekonomilc rejimin kendi hukukunu yarattığı, sınıflararası mücadelenın demokratik koşullar altında egemen sınıfın ödünleriyle ya da zora ve şiddete dönüşerek sürebildigi ölçüde yürüdüğü bir gerçektir. Amma, adına özgürlükçü demokrasi denilen bir düzende sınıflarm yönetime katılmalan, yasama meclîsierine kendi <üçleriyle girip temsil edümeleri de bir zorunluluktur. Partilerüstü ya da partiler dışı politika sözcükleri işçi sınıfına karsı bir aidatmacadır. Yirmincl yuz yılda insanlan bu tür sözlerle, komünizm umacısıyla devamlı uyusturabilmek, pasiflze etmetc olanaksız. Hele 1961 Anayasasının getirdiği nisbl öıgürlukler ortamı içinde uyanısı hızlanan Türkiyemiıi çagltr gerislne düşürmeye güç yetirmek... Uzun bir süreç içinde türlü evrelerden geçilerek vanlan modem parlamentolarm Yosama Gücü, yürütmeyi jasalarla donatır ve denetimi atında bulundurur. Kavramdakl bu düzeain Darlamentoda çogunlugu sağlayan suııl partisi tarafından Yütütme ve Yasama güçlerini aynı çıkarlar dogrultusunda birleştırmesi, bütunleHiımesi gUç^w^aynlıgını bozan Wr çeîhf« olarak ortaya çıkmaktadır. jto?%j» r 5 1 yürütmeyi parlamentOTifi denetıeyebilecek güç muhaleîetten, bu muhalefetin egemen sırufm karşıtı olan güçlerin temsi!cıler:nden oluşabUecektir. Elbette parlamento dısındaki baskı gruplannın oluşturacagı Antifasıst cep henin yasal eylemleri olumsuz çabalan Irenleyecek ve parlamen todakl halka yakın muhalefeti destekliyecektir. Yargı Erki'nın yürütme gücU taraiından atanmamış bagımsız hakimlerce yürütülmesinin sağladığı güvenceyi yitirmeme çaba ve girişimleri de demokratik baskı gruplarınm, demeklerin, sendikalann ve bunlsnn başında da baroların ve Barolar Birligl'nin görevleri arasında olacaktır. Sınıllann, akımların yeterinc« temaHine olanak tanınmayan, İşçi sınıfının bülnçll bütunle^ mesi çeşitli parasal oyunlarla geriletilerek bölündugü için lsçl Parlamentolarda YASAMA • YÜ RÜTME bütünleşmesini muhalefet de engelleyemez duruma düşebiiir giderek. Yapısında tasıdığı tutuculuk, organize halk güçleriıün etken bir denetim sürdürememesi nedenleriyle bu tehlike herzaman ortadadır. Mıl yonlan bulan işsizler ordusunun, işçl sınıfınuı, yoksul köylü nün. memurların ve emeklilerin ortak çıkarlan dogrultusunda ve sömürü düzenine karsı, bilinç•fcnerek birlajrneye bntajl . lek örgütleruîin içil|ne*TfATl «<»ın özel Mıuyeri vaadır. Ru kuka ÇAöDAŞ ve tam anlamıyla ÂDÎL blr içerik kazandımu çabalannı yogunlaştırarak sür dürmek, hukukta gerilemeleri engellemek, devrimci demokratik atıhmlan yasal çerçeveler içinde ruzlandırmak ve HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ve d«vamlılığını idarenin ve yönetimin keyfiliği çabalanna karsı savunmak ve sağlamsk. Çetin koşullar altında bu amaca yönelen, Barolannı ve Barolar Birliğini bu doğrultuda etöleyip örgütleme gayreti güden meslektaşlanmız yaşamlanna derin ve kalıcı bir anlam ve mesleğe ONUR kazandırma çabasuıdakl mutlu ve saygın kişilerdir kuşkusuz. « Ben enflasyon. devalüasyon gibi sözlerle Başbakan olduktan sonra karşılaştımj» Böyle sdıler insanı küçültmez, tersine böyle konuaabllen Insanlara güvenmell... Çafımızda devlet TÖneticUerinin bügin olmadıklanm söylemeye gerek var mı? Eger biljlnler devletleri yönetselerdl, siyasal Iktldarlar başka biçimde ohışurdu. Durum bu lken şu veya bu partinin desteğiyle devlet yönetimine geçmiş klşilerin çevresinde yalanla, dolanla temelsiz değer yargılan oluşturmaya çalı?mak llkeUiktlr. Şimdi İktidar çevrelerinde Süleyman Demlrelin ekonomi uzmanlığmdan, Bülent EcevJtln yoksnnluğundan dem vuruluyor. Böylesine siilünç yargılara Türkiye'de önemll sayılan kişiler bile inanablllr. Sözgellşi bu Idsiier, ABD Başkam Carter'e, «Cahildir, dünya polltikasım bümiyor. derler, Demirel'i ekonomi dehası sayabilirler. Oysa Süleyman Beyin ekonomistligi olası mı? Bugün Türldye İçin strateJlk ekonomik kararlar uluslararası kurumlarca verillyor. Ülkemizin ekonomisi dısardan yönetthnektedir. A* buçuk «Iktisat.a aklı eren herkes, hu ferçeğl blllr. Süleyman Bey 1950lerde Su îslerl Genel Müdürü Idl. I976'da Başbakan. Aradan yinnl yıl gecmis. Türkiye akarsulannda saklı enerJlnln ancak yüzde 10"undan yararlanablliyoruz. nehirleriml«ln yüzde 9O'ı bosa akıyor, ama Süleyman Bey «Barajlar Kraü...» Gftlünç degil mi? Endüstri İçin ne yeterU enerJlmlı vmr, ne demirçelieimiz... Çlmento karaborsaya düşer ttk sık... Pekl, nerrde kaldı ekonomi uzmanlıçımız? Süleyman Beyin ekonomi bildigini nereden anhyaca«hz? Kitabı yok, mcelemesl yok, demeçleri sıt ve ilkel, ülkemiztn ekonomik dunımu bozuk mu bozuk... Bir de üstüne Süleyman Beyin allâmeliğlne mi inanalım9 Yok canım, bu kadanna saflık degil, enayillk derler. Devlet yönetlmlnde sosyal suuflardan soyiitlamms blr ekonomi yoktur ve Isüı özü, püf noktası budur. Blr ekonomik karar, toplumun bazı sınıflan İçin çok yerlnde ve yararlı olabilir, baa sınıflan İçin yersiz ve zararbdtr. Poütikacılar, kendilerinl iktldara getlren sınıflann ekonomik çtkarlanna göre tutum ve davramşlannı ayarlarlar. Dofaldır kl, Süleyman Beyin ekonomik tutumu baska, Ecevit'in ld başka olacaktır. Suuflardan soyutlanmış. yani politlkadaa uzak bir ekonomiyi şu ölümlü dünyada pündüz gözüyle elde fener arasanız bulamazsınız. Bunun İçindir kt, Süleyman Beye «ekonomi bilir» diyenler ya ekonomlnin E'slnl btlmlyorlar, ya da haikı aldatmaya çalışıyorlar. «Acele Kan Arandığında.. > basltklı yaam genls blr tepU uyandırdı. Bu konuda dertl) insan pek çok... Bu arada Ankara Eczacıuk Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Gazanfer Büge ile Kontenjan Senatörü Sayın Seiâhattin Babiiroğlu'ndan da bircr mektup aldım. Gösterdikleri üfiye tesekkur ederim. Sayın BUge diyor ld: «Yazınızda gerçekten de her Türk vatandası İçin son derc ee önemll bir sonma dejtlniyor ve durumun aydınlığa kavusraasını istiyorsunuz. Bu husnsta size hak vermemek mümkun değil. Maalesef bugün biz toplum olarak, baaın ve yayın organlan olarak, politlk tartışma ve çekişmelere, sonuçlannı daima act bir Iç buruklufu tle karşıladığunız sportif oUylara kendimlxi o derece kaptırmış bulunuvoruz ki halk safbğı, hatta yasanu İle 0(111 bile olsa, bir çok clddi sorunlara efilme fırsatını bulamıyonız. c ,»,.» , t Türkiye'de düzenll ilk kan merkezleri sisteminin kurulma. y» baslanmasuıdan bu yana önce Türöye Kıolay Derneğinde, daba sonra da Sağuk ve Sosyal Yardım Bakanlıjında uzun yülar bu konuda görev almış bir hekim olarak değindiğiniz konunun son derece önemli ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken blr yurt sorunu olduğunu açıklamak isterlm. Hasta ve yaralılarımıı için, sağlıkJı ve yeterli bir düzeyde kan temini sorunu dün olduğu gibi bugün de biitiin kapsamı ile nnem ve güncellleinl muhafaza eden blr sorun olarak karşımızda bulunuyor. Halen Ankara Üniversitesi Biyokimya Profesörö ve Dekanı olarak görev yapmama rağmen, Avrupa Konseyl Kan Eksperleri Alt Komiteslnde Tflrtdye terasllcisi olarak kan konusn Ue olan Uçi ve çalışmalannu devam ettiriyorum. Knnunun kamuoyuna yansıtılacak çok önemll yanlan olduğuna inanıyor ve ber türlü resnd görüşler dışında ve bilimsel bir objektivite içerisinde kan konusu Ue 11(111 sorunlann acıklanma ve tartısümasında büyük yararlar olduğunu sanıvorum. Konuyu ele aldığınız İçin siıi Jrutlar, bu konuda bana düsecek görevl memnuniyeUe yerine jettreceğimi bilgilerinlze sunanm.» Sayın Babilroğlu da mektubunda söyle yazıyor: «Kan bankalanna değinen yannızı dlkkatle okudum. Bn önemli sorunu dile getirdiğiniz için slze tesekkur ederim. Farlamento'datd çauşmalar yeterince kamuoyuna yansıtüamıyor, böyle olunca da işlevsel olamıyor. Ben bu konuda gerek 1976 )ilı bütçesinin görusulmesl sırasında gerekse Rehabilitasyon Merkezi döner sermaye yasası değiştirme tcklifinin incelenmesinde Komlsyon ve Senato Genel Kurulu'nda örnekler vererek elesttrilerde bulunmustum. Muayene hekimligi ile hastanelerde yurttaslann maruz kaldıklan işleml de ortaya koymuş insan sağhğı üzerinde yapılan çirkin ticaretin muayenehanelerde vergisiz sömürü haline dönüşmesini sergllemiştlm. Kendilerini ver gi yükümlüsü dahi saymayan büyük adlı ve ünvanlı heMm muayenehanelerlnin bazı yerlerde artık özel kan bankalanna atladığını resml kan bankalan sorumln ve yetldll ldşilerinin ek ola rak özel kan bankasını törenle açtıklannı söylemistlın. Bu arada Cape Town'dan eelen birinin Resmi Kan Bankasına kan ver dlfi için nasıl horlandığmı aynntılanyla anlatmıstım... Bu konuşmalanraa Senato Genel Kurulu'nda sayın Saflık Bakanı Kemal Demir yaklaşık olarak şu cevabı verdi: Babfiroğlu haklıdırlar, geçende ben de bizzat böyle blr olaya tanık otdum. Ancak bunlar bakanuğunın örgütfl dışındadu... Tutanaklarda bu biçimde bir konuşması vardır. Ben, Meclisln bu döncm çahşmalannda soruna daha etkili biçimde eğtleceğim. Taban hekim ücreti yerine tavan ücret saptamalan, reçete uzerinden verçt aünması, muayenehane hastane UlşkUeri ve halk pollkllnlkleri kurubnası sorununu hep dile getiriyoruz Meclls1te bakalım ne zaman kamuoyunua dlkkatinl çekecek?» Partiler üstü konulardır bunlar. DGM gibi, çatışmalara yol açacak şejier degil... öyleyse, Meclls RÖrevinl yerine getirmell, komisyonlarda beklesen sorunlan giin ışığına çıkanp tartışnıalı, görüşmcU, yararlı yasalar halinde kamuoyuna sunmab... Kan alımı, satunı içler acısı bir durumdadır. Kanını satmak durumundaki yoksulların acısı bir yandan, o kanUnn ne denll güvenUir olduğu kuşkusuz öte yandan, duşünen, duyan Insanlanmıa kemîriyor. Hele bir de kan almak zorunda kaldııuz mı, ne yapacağuuzı sasınyorsunuz. Konunun gerektiği dikkatle, önemle Incelenmesi gerek. Saym Bilge'nin de katıldığı gibi, «Kan konusu ile Ugili sorunlann açıklanması ve tartışılması» büyük yarar sağlayacaktır. Sayın Babürotlu ve bu konuya önem veren öbür parlamenterlerimizin kan alımsatımı sorununu bütün aynntılanyla gözönüne sermelerinl bekllyoruı. En başta da »ayın Sağlık Bakanının, Bakanlık yetldlllerinln Inanüır açıklamalar yaparak, kamuoyunu bu önemll konuda aydınlatmalarını YÜRÜTME organı genellikle yasa sınırlarını zorlama, asma « gilimi güder ve keyfî yöne'im dogrultusundadır. Hele de'iet çarkının özenle part'iİeştirudiKl, tarafsızlıktan uzaklaştırıldıgı ülkelerde keyfi yönetimden kaçm'imaz. îktidardaki sınıX ve zümrslerin çıkarlanrun belirlediği 'keleri ön planda tutarak Yargı Jenetimine saygı gösteren HUKUKÜN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ bir tcnHl ilke olarak benimseyen fıük'imetlerde ise güçler ayrılığı ;isteminin sürtüşmelen az olur. Sınıflar arası mücadelede idarenin baskılarına, kişisel ya da sınıfsai açık haksızlıklara ugruyanlann son sıgınak yeri 3AĞIMSIZ YARGI'du'. Yüksek Hâkimler Kurulunca hizmet süreleri, sicilleri, hizmet yerleri dikkate alınarak atanan yargıçlar, iktidarların emrinde degillerdir ve işlevlerinde yasal gdvencelere sahiptirler. Sınıf ve tabakalar arasındaki çekişmeler, vakit vakit ve yer yer patlak v«ren kanlı kavgalar sonucu :ADtanan ilkeler sermaye iktidarlpnrun isçi sınıfına ve yoksul aalka atıfeti değlldir ve Yasama meclislerinde saglanacak bir ç o ğunluk tarafından ve hele lağanüstU dönemlerde, silah zoruyla değiştirilemezler. Anayasanın temel ilkelerine ters düşen yasalar, hatta Anayasa ailkünv leri Anayasa Mahkemesi taraiından iptal edilmek gerekir. 'nayasa Mahkemesinin bu yetkilartni kısan degişikliklerin de geçersiz sayüması gerekir. MahJcems kararlannı, Danıstayın yürütmoyl durdurma kararlannı uyg"Jamayan iktidar lar Anayasa drnna düşmUf olurlar. Hukukçular büyük halk çogmluğunun baskı altına niınTnn«ıını a maçlayan yasa değişıkliklerjıe, hukuk dışı davranışlara bu > denle karşı çıkarlar. Devletin rJvenliği gerekçesiyle kunun DGM de Anayasa*nın 136. m ddesine dayandınimasına zagjnpn temel ilkelere aykın olduğu ıyin hukuk dışı görülmüstür. Parlamentoda CHP muhalefetlnin engeUemeleri ve başta işçl suutımızm bilinçli kesimi olmak üzere demokratik baskı gruplannın gayretleriyle geriletilen çabala ın parlamentonun olagan toplanusında yinelenmesi düsUnUlebilir. Kamuoyımda bu türden hukukta geriletme girisimlerine karsı raratüan direniş sürdürülmeiidir. Bu konuda Barolar Birliginra uyansına tüm Hukukçular, daJomler, Savalar, Yargıtay w Mnıstay üyeleri katümalı ve 3UKUKTJN ÜSTÜNLÜÖÜnü, YABGI BAĞIMSIZLJĞINI m m AÇIK OTURUM Çahsma hayatıyla analıgın bagdaştıruması konulu açık oturum bugün saat 15'de Tabipler Odası salonlannda yapılacaktu. ÎLERİCİ KADINLAR DERNEÖ Oturuma katuanlar: Doç. Dr. özdemlr tlter (Tab. Od. Üyesi) tsmall Topkar (Türktş, Petrolîş Gn. Bşk.) Aydın Akbıyık (Cam San. îşveren Sen. Gn. Sek.) Çlmen Turan (DİSK tem.) Güler Yucel (Pedagog) Seyda Talu (tKD Gn. Sek.) Pakize Hdtamur (Montaj i$çisi) KENDİNİ ANUTIYOR Türtciye Halk Kurtuluj Ordusu (THKO), Türiciye Komünist PartİjJ (TKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Turkiye Birlik Partisi (TBP), Türkiye Halk Kurtulus PartisiCephesi (THKPC), Türkiye Emekçi Partisi (TEP), SosyaJist Pani (SP), Türkiye Ihtitatci İşçi Köyki Partisi (TİİKP), Türkiye Komünist Partis»Marksist Leninist (TKPML), Türkiye Sosyaiist İşçi Partisi (TSİP), Vatan Partisi (VP), Türkiye Işçi Partisi (TİP), ve Devrimci Gcnçlik, OzgOriük Yolu, ilerici Yurttever Gençlik, Kurtuluf Derfileri.. ve bajıntısuliu Türk Otomotiv Endüstrileri A.Ş. (TOE) Çayırova Gebze'de bulunan Fabrikalârında çalıştırılmak üzere, ELEMAN ARIYOR I ELEKTRiK YÜKSEK MÜHENDİS (veya MÜHENDiSi) üzaktan kumandalı otomatik tezgâh devreleri ile elektronik kumandalı elektrik devrelerinin bakımı ile ânzalannın bulunmasında asgari 3 yıllık tecrübeli olması, 30 yaşını geçmemiş ve askerliğini yapmış olması, tngüizce veya Almanca lisanlanndan birini literatür taMp edebilecek şekilde bilmesi. NIHAT BEHRAM'.n RÖPORTAJI % Soldaki örfüt ve gruplanD düoya vt Türkiye koşuUınnda mücadele azüayiflan 9 "Sosyal emperyalizm , "Maoizın , 'Revuyonlzm"... gib\ «uvrarolan, baofl çiıgi nasıl defierlendir.yor? # "Geçm^in özeleşUtisJ'. "MücadeUde birlik'. Faşlzm , "Türklye oio yıpm, "taücadcltolo kooumu na üişkin soidaki göriı» ve anlayışlır M ELEKTRİK BAKIM TEKNiSYENi Sanat Enstitüsü (Elektrik bölümü) mezunu olması, Uzaktan kumandalı elektrik devrelerinde ve bilhassa elektronik kumandalı tezgâh devrelerinin ânzalarmın tesbiti ile giderilmesi işlnde en az 4 sene tecrübeli olması, 30 yasını geçmemiş ve askerliğini yapmış olması. da kararlı bir dlrenis göstermeiidirler. Bu, ortak kutsal gör;vdir. koruma UNIVERŞITE I veAKADEMİ ADAYLARI ücretsiz deneme ögrftimine katılın MODERNKLASİK SINIFLAR ÜSESONIAR 20KAS!M*4ARALIK BEKİEMELİLER 17KASIM*8ARALIK J l Ö O t R N fİZİKTEST KİTABI CIKTI.ÖD£MEÜtSTEYİNİ2 '""' MOOERN EGİTİM ' DERSANESÎ Cıraaan CaO. 4345 Be^ıktaş Tel:406Û 82 (Artaş: 317/12636) Toplumsal bilinçlenmenin çck gerisinde kalan parlamenterler safından da bu olumlu gayrete uyanlar, günlük çıkar hesaplannı elinin tersiyle itenler, demagojik yaygaralan asabilenlerin çıkabileceği de umulur. 1961 Anay&sasını savunmada, Demokratik parlamenter görünümlü bir örtülü faşizme özlem duyanlann çabalannı geriletmede bir cephe birligi oluşturulmalıdır. Demokratik baskı gruplannın sindirllmesl, demeklerin kapatılınası, uyamk lşçilerin, aydınlann, genç ligin ve giderek Anayasanın vazgeçilmez öge saydıgı muhalefetin ezilip yokedilmesi hevesinde III TEKNiK RESSAIV 30 yasını geçmemiş ve askerliğini yapmış olması. PAZARTESİ IVVARDiYA İMALÂT FORMENi Yüksek Teknıker veya Erkek Teknik Yüksek Öğretmpn Okulu mezunu olması, En az 2 yıl saç ve talaslı imalât tecrübesi olmas 30 yaşını geçmemiş ve askerliğini yapmış olması. îsteklilerin, özgeçmişlerini ve fotoğraflarını k.ıysayan mektuplaruıı P.K. 39 Fındıklı Istanbul adresine eünder meleri rica olunur. (Müracaatlar gizli tutulacaktır.) (Beoğlu Reklam: .. /12637) "•umhuriyet: 12642)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle