28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMilffiim ürkiyo tarihinden Cumhuriyet döneminin yerini, bütün anlamı ve kapsamı içinde ortaya koymanın belki de günü gelmemistir daha; bunu gerçekleştirebilmek için önce geçmişi iyi kavramrk gerekir, bu ise saglam, çağdaş, bilimsel bir toplum görüşünün varlığına baglıdır. Gününü ve geleceğini açıkseçik beUrlem«mlş bir toplumun, daha da ilen giderek, geçmişi yoktur diyebiliriz. Çünkü geçmiş, yoruma bağlı, yaratılan bir şeydir ve bugün düşün yaşamımızdaki çatışmanın, bu anlamda, geçmişc ve geleceğe dö nük iki yüzü bulunması, gerçekte özdeş bir çabanın iki yansımasından başka bir şey değildir. Tarih «ölüyü sorguya çekme» biçirainde tanımlanabilir, bu ise bizım ondan ne yanıt istiyorsak onu alacağırnızı gösterir; imdi geçmişten beklenecek o belli yanıt için ilk koşul, geleceğin kurulmasına gerekli temeldir. Türkiye tarihinde Cumhuriyet aöneminin başlıca karakteri olarak, işte bu geçmişle hesaplaşmak ve geleceğe ışık tutmak eylemi gösterilebilir. Bu bakımdan Cumhuriyet kendini anlamlandırma ve oturtma süreci içindedir daha. Aydınlar buna kendı güçlerince katkıda bulunmak durumundadırlar. Gerçi başka toplumların bundan daha kısa süreler içinde, çok büyük başanlara erdikleri çok haklı olarak ve sık sık ileri sürülmektedir; ancak bunun bizde uluslaşma, sosyalleşme, çağdaşlaşma çabalarının birarada yürütülmek zorunluluğu ile açıklanması yanlış olmaz sanınm. Bunu ayrıntılı olarak aşağıda daha iyi görmenin olanagını bulacağız. Başka bir deyişle, burjuva reformlan dönemi ile, halkın özgür isteminin kendine tarih yaratma dönemi bizde iç içe bulunmak durumunda olmuştur. Bu yüzden ortaya çıkan çatışmalar dışında, uluslaşma, sosyalleşme ve çağdaşlaşma süreci şu genel aşamalan göstermiştir: Ulus kendine ilk kez ad bulmuştur, bu bakımdan ilk olarak kendi devlettni kurmuş olmaktadır. Bunun en özlü görünüşünü dil devriminde aramak yanlış olmaz. Türk Dil Kurumu'nun ortaya koydugu Derleme ve Tarama sözlüklerinin anlamım bu açıdan değerlendırmelidir, halkın yazısız dili ile, tarihsel zorunluluklar yüziinden halklaşamamış br kültürün unutulan sözcükleri biraraya getirilerek, kendini yaratan ulusal dıli bulunmuştur. Bu yönde yaratmalar, ulu 29 EHM 1974 T OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Cumhuriyet Yılları ve Kültür Melih Cevdet ANDAY su bir ad olmaktan çıkanp bîr kültür bütunü durumuna eetirmektedir. Dil devrimi, buna karşı olanların söyledikleri ve sandıklan gibi, geçmişle ilişkinin kopanlması değil, tam tersine artık sürekli ve tutarlı bir dil ve kültür gelişimi kurmanm, böylece de geçmişi yaratmanın başlangıcıdır. Bir Halit Ziya UşaklıgU'in iki kez Türkçeleştirilmiş olması, onun dilinin halk dilinden iki kez uzak doğdugunu gösterir. Türk folkloru ve halk sanatlan ilk olarak Cumhuriyet döneminde değer kazanmış ve bilimsel araştırmalarJa, yaratıcı esinlenmelere yol açmıştır. Türk folklorculan dünyanın dikkatini kendi Uzsrlerine ve dolayısiyle Türk halkına çekmişlerdir. Tarih boyunca kendi başına bırakılmış ya da, doğru olarak, halkı ile başbaşa bırakılmış olan âşıkozan, ilk kez bu dönemde saygılı yerini almıştır. Dahası, köylümüzün sesi olan halk şiiri, ulusumuzun malıdır artık. Bir zamanlar Namık Kemal'in «Şu derviş Yunus'muş» diyerek Sahaflar Çarşısı'nda elinden yere attığı şiirler demeti, bugün yazınımızın baş tacıdır. Çağdaş ozanlanmız, Pir Sultan Aptal'm, Karaeaoglan'm v.b. dilinden esinlenmektedirler. Şurasına parmak basmadan geçmeyelim ki, Divan şiiri ilk kez modern bakışla bu dönemde değerlendirilmiş, böylece eskiden bir sözcük oyunu savılan bu şürdeki ulusal ses yakalanabilmiştir. Türk tiyatrosu, Anadolu'daki seyirlik oyunlar, Karagöz, Ortaoyunu ilk bu dönemde bUimsel olarak incelenmiş ve yalnızca bizim aydınlanmız için degil, bütün dünya için ilginç yönleriyle ortaya konabilmiştir. Bu yüzden değil midir, çağdaş tiyatromuz kpnusunda, «kendimize bir temel bulunduğu» savının ortaya çıkması? Doğrudur, değildir, kimi uyar, kimi uymaz, ama böyle bir tartışmanın açılması olanağı, sanatta bütün yön leriyle halkın yaratışlannı arayıp bulma çabasından doğmadır. Türk halk resminin arastınlması, Türk min yatürünün incelenmesi, resim sanatı alanında kimi yönelişleri esinlemlştir. Bunun gibi halk raüziğinin değerlendirilmesi, uygarlık müziğimizde olsun, halk türkülerinin çağdaş biçimde (üslupta) okunması yolu ile olsun, yeni yaratışlara kapı açmıştır. Halk ile bütünleşmeyi doğuran bu sanatsal yönelişleri, eğitim ve tarih çalışmaları alanındak: yeni buluslarla bir arada ele alınca, Cumhuıiyet döneminin bir «ulus yaratma», bu açıdan bir «kendini arama va bulma» süreci olduğu açıkça ortaya çıkar. Nitekim özgün Köy Enstitüleri uygulaması, bilisiz bırakılmış bir halkın nasıl ulus katına geçirilebileceğinin eşsiz kanıtlanndan biridir. Türk köylüsü okulımu kendi yaparak okutmuştur çocuğunu ve o çocuk Türk yazınında ve kültüründe kendini göstermiştir. Kendini arama ve bulma sürecl, b'.ı dönem içinde, dünyaya açılma ve çağdaşlaşma süreci ile koşut gitmiştir. Dünya klâsiklerinüı dilimize çevrılmesi, Tanzimat Batı taklitçüiğinden dünyanın çağdaş çizgisi hedefine geçilmesi. düşünlerde, sanatlarda tüm dünyanın hizalanması tutumu bunun ürünüdür. Böyleoe Cumhuriyet döneminde yalnızca «ulus» kavramı oluşmakla kalmamış, onun zorunlu ve ayrılmaz parçası olarak «yurt» kavramı da sınırlannı ve tarihsel boyutlannı yakalamıştır. Bütün ırkçı direnişlere karşm Türk ulusunun yeri ve bu yerin tarihi saptanmıştır. Türk Tarih Kurumu'nun özgün araştırmaları, kazıları ile, Anadolu'nun geçmisine katkılarda bulunulmuş ve bu toprağı benimseme akımınm sonucu olarak da düşün ve sanat alanında yaratıcılara genis çalışma alanlan açümıştır. Gerçi bir «kültür değiaimi» adı verilebüecek nitelikte olan bu olaylan, burjuva karakterll bulmak, göstermek isteyenler yok defüdir; fakat Avrupa burjuvazisinin anamal biriktinne ve işletme yöntemini, yaratıcüığından soyutlanmış, yozlasmış ve çok kısa bir süre içine süustınlmış olarak uygulamak isteyen Türk burjuvazisinin, bütün bu kültür ve sanat yenileşmelertîe karşı olması, sözgelişi dünyaca ünlü Profesör Pertev Naili Boratav'a «Türk Folklor Kongresinnde yer, Türkülerimizin özgün okuyucusu Ruhi Su ya pasaport vermemesi, dilin yenileşmesini engellemeye kalkması, Anadolu tarihini benimsemeyi korkunç bulması, Köy Enstitülerini kapatması, yabancı başyapıtlann çevrilmesine karşı durması... gibi olaylar, Cumhuriyet dönemindeki kültür devrimlerinin burjuvaıiye mal edilemeyeoegini gösterir. Oysa bugün sosyalist döneme geçmiş olan uluslann çoğunda, ulusal kültür devrimleri daha önceden yapılnuş bulunuyordu. Bugün toplumumuc, kendi yarattığı kültür içinde, geleceğinin sosyal yapısını kurma tasarılan ardındadır. Bir bakıma Cumhuriyet'in ülküsü ancak o tasanlar gerçekleştiğinde tümlenecektir. İşte yazımın başında Cumhuriyet'in yargılanmasmın erken oldugunu bu yüzden söyledim. Zamanı çok uıun bulanlar olabilir, ancak ne yapalım ki, toplumlann yaşı, insanlarm yaşına benzemez. Köprü [laik 53 Yıl, Boşa mı? OKTAY AKBAL Evet Hayır CUMHURİYET BAYRAGI C umhuriyeti korumahyız, Cum huriyeti savunmalıyız! Bakarsak, dogru bir ça£rı. Bu çağrı karşısmda, Cumhuriyetin tarihimizdeki ışıklı yol basını unutmadan ivedi sonnalıyız: Kime karşı ve neden? Bana öyle geliyor ki, Cumhuriyeti, ilk önce kendi sapmalanmıza, kendi boşvermelerimize karşı savunmalı, korumahyız. Ulusal Kurtuluş Savaşından ve devrimden gelme bir özelliği var bizim Cum huriyetimizin, sürekli bir uyanıklılığı, sürekli bir bilinçlillği perektiriyor. Mustafa Kemal. «Dumlupmar konuşması»nda ne güzel söyler: «Bu kadar yaslara katlanıp yıkımlara ugradıktan sonra Türk hiç kuşkusuz ögrenmiştir ki, yurdu yeniden yapmak ve orada mutlu ve özgür yasayabilmek için egemenlifi hiç elden bırakmamak ve Cumhuriyet bayrağı aitında bütün çocuklarını toplu ve dikkatli bulundurmak gerekir.» Burada bir Cumhuriyet çocuğu, bir yurttas olarak, demek ilk önce kişisel, bireysel bir dikkatin sorumlusuyuz. Kendi yan çiz melerimize, yanlış değerlendirmelerimize, gevşekliklerimize kar şı korumalıyız ilk önce, Cumhuriyeti. Cumhuriyet bayTagı aitında bir soluk alıp kendimizi gözden geçirelim ilk önce, uyanık mıyız, bilmçli miyiz? Cumhuriyeti savunuyoruz, koruyoruz der ken, kurulu düzeni, koruma, savunma durumuna düşmüs olmayalım? öyle sanıyorum ki, bu soruya karşılığımız Cumhuriyetimizin köklerinden gelir. Ulusal Kurtuluş Savasmın köklerinden bir çağdaş dönüşümtln sürmesidir Cumhuriyet. öyleyse devrimci bir kökeni vardır. Uyanık olma ve bilinçli olma bu devrim özüne bağlı. Cumhuriyeti korumak öyle ise, her şeyden önce onun devrimci özünü korumak, savunmaktır. Gerçekten, Cumhuriyetten y»' na olmanın ölçüsü devrimci bir agırlık taşır. GUnümüzde çok geçiyor, Cumhuriyetüı yanında olmak, Cumhuriyete karşı olmak sözü. Cumhuriyetin yanında olmak ne demektir? Cumhuriyet bir devrimle geldiğine göre, Cum huriyetin yanında olmak tarihimizin belli bir devrimci atılımının yanında olmak demektir. Bir Trabzon gezisinde, sormuş ya da sezdirmiş olacaklar ki, Mustafa Kemal, hangi yanda oldugunu açıkça bildirir. «Benim içüı yanstzlik yoktur.» der, «Ben doğrudan doğruya bir yanı tutuyorum, Cumhurbaşkanı olarak da, hallı fırkası başkanı olarak da. bir yandayım: Arkadaşlar, söz buraya gelmişken, bir Cumhurbaskanuun parti başkanlığıyla ilgi yönünü ikide bir ortaya atanlar ve bütün dünya bilsin ki benim için bir yanlılık vardır: Cnmhu riyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada. yeni Türkiye topluluğun da bir tek bıreyi bile, dışarda dü şünmek istemiyorum.» Bu sözler 1924 eylülünde söylenmiştir. 1924 tarihinin en önemli olayı Halifeliğin kaldınlmasıdır. Bu olay. o günlerde, gizli açık tar Ceyhun Atuf KANSU tışılmakta, halifelik savunulurbir devrimden doğmus olan Cum ken, ardında, dinsel toplum dü huriyetin yanında olmak, topzenine, Osmanlı düzenine özlem lumsal devrimden yana olmayı yatmaktadır. Hem çağdaş Cumkoşul sayar. huriyet düzenmuı halkçı üerici DÜŞÜNSEL DEVRtM dogrultusu yanında olmak, hem Toplumsal devrimüı yanında toplum düzenini dinsel temellere dayamak olası mıdır? Cum Cumhuriyetin gerçek yandaşlığı huriyetin özüne, adı edilmese de için Atatürk'ün ortaya atüğı bir ölçü daha var: Düşünsel devrim. daha, «layiklik» kavramı işte bu «Ben, fikrt inkiliptan düşüncede tartışmalarla girer. devrimden yanayım.» diyor. Top lumsal devrim yurdumuzun koTOPLUMSAL DEVRİM şullannda, tarihin yığdıgı yıkınCumhuriyetten yana olmak top tılar ortamında düşünsel devrilumsal devrimden yana olmak me bağlıdır da, ondan böyle söydemektir. Ulusal Kurtuluş Savalüyor. Nedir düşünsel devrim? sını birlikte yürüten askersivü Düşünsel devrim dogaya, tarihe, yurtseverlerin ayrüdığı yerdeyiz. topluma, insana bakmakta, fizik Mustafa Kemal ve arkadaslan ötesi • inak (dogmaı yönteminulusal kurtuluş savaşının ancak den kurtulup, insan usunun, arabir toplumsal devrimle sürebüe yıcı, deneyci düşüncenin özgürcetini, bunca kan ve emekle ka lüğünü getirmektir. Deneyi, gözzanılmış bağımsızlığın devrimci lemi, eleştiriyi getirmektir. Dünbir yapı degişimiyle korunabile yaya insan gözüyle bakmaktır. c«|*»i ileri sürmektedirler. Bu Inancın önüne bilimi koymaktır. yapı defişlmi toprak düzenin Dogruyu arunanın kapılanm, den, egitim 'Mfmsivtt O«manU,or yöntemlerini açık bırakmaktır. taçığının yok edilmesinl içerir. İnanç haline gelen düşünce, yeMustafa Kemal'in sözlügünde, ni düşüncelerln ortaya atılrnasıtoplum yapunııan özelligüıi belir nı, tartışümasıru önler. Cumhuri ten bir kavram vardır: «Kurunu yetin tarihten aldığı «mirası», A«kurunu vustai». Çok yanlı bir geri kal tatürk'ün deyimiyle mışhğı simgeler bu kavram. Yol vustai» bir toplumdur. Bu topaynmında, ulusal kurtuluş sava lumu donmuş ortaçağlı düşüncelerle, aşı bilgilerle degiştiremezşının silâh arkadaslan ikiye bösiniz. îlk kapıyı açacaksınız ve lünürler, toplumun yaygm «kudüşünceyi, usun, kuşkucu ve arunu vustai» örtüsünü bularuk bir gellsim çizgisiyle ve illa «din raştıncı insan usunun güneşine sel düşünce ve inançlara saygı çıkaracaksınız. lı olarak» kendi haline bırakmak Toplumu nasıl ve hangi yönisteyenler Terakkiperver Cumhu temlerle değiştirip, çağdaş bir riyet Fırkasıyla, Mustafa Kemal' toplum yapabiliriz? Burada, ancak düşünce özgürlüğU, düşüncein karşısında yer alırlar. Dikkat edilsin, onlar da, Cumhuriyet ye verilen sonsuz özgürlük işisözcügünü kullamrlar, Cumhuri mize yarayabilir. Şöyle dersek, yetten yana olduklannı söyler hiçbir şeyi değlşteremeyix: Tariler. Ne var ki, ortaklı bir dere hünizin bize yıgdığı inanç, topbeylik yapısı üzerine aşüanmış lumumuzu biçimlendirmek için yan sömürge yasamı süren bir yeterUdir. Yeterli değUdir. Düısel kaynaklı düşünce, ya da, toplumun temelden ve kökten inanç yükü bir yerde tutar biıi. değiştirilmesine karşıdırlar. Bu tutum, ulusal kurtuluş savaşının Biz ise, toplumu degiştirmek isiç düşmanı ve emperyalizmin ta tiyoruz, çağdaş bir doğrultuda sorunlanmızı çözmek istiyoruz. rihsel lş birlikçisi gerici güçler yönünden kullanılır. «Tesbihi bı Tutucu bir duşünceyle çözebilir rakıp, tetiğe dokunan» Dogu A miyiz? Çözemeyiz. Düşünsel devrimle Atatürk'ün bize ötretmek nadolu şeyhleri «şeriat adına» lstediği budur. Denilebllir kl bir eyleme geçerler. Bu karşı devrim insancüığı, olayı 1925 tarihinin kanlı bir Türk Cumhuriyet yeniden doğuşu devrimirün can dönemini kaplar. Burada, Mus olan noktaaı da buradadır, biz, alıcı tafa Kemal'in, «Söylev» de uzun toplum sorunlarını ancak bilimuzun anlattığı karşı devrim kar sel duşünceyle, dügünceye tanışısında vardığı tarihsel yargı ög yacağımız sonsuz özgürlUkle, reticidir: «Politika evrenüıde, usun bağ ve sınır tanımaz atılbir çok oyunlar görülür. Ancak, ganlığı ve arastıncıhgıyla çizekutsal bir UlkunUn ortaya çıkışı büiriz. Layiklik devrimi bireyin olan Cumhuriyet yönetimine, çağ inanç yaşamıyla ilgili değildir, daşlama hareketine karşı bilgisiz yanlış bir yorumlama ile bu yalik ve bağnazlık ve her tür düş şama indirgenmiştir. (Oysa, layik manlık ayaga kalktıgı zaman, ö Cumhuriyet, kişi ile Tann arazellikle gelişmeden, ilerlemeden sındaki gönul inancına dokunmayana ve cumhuriyetçi olanlann nuş, kişinin inanç ;'aşamına, bu yeri, gerçek üerici ve cumhuri yaşamın dinsel pratiğine hiç kayetçi olanlann yanıdır; yoksa ge nşmamıştır. Tann uludur, diyen, ricilerin umut ve çauşma kaynaCumhuriyet Türkçesidir). Cumğı olan saf değil.» huriyetüı dUşünsel devrimdekl sorunu bireyin inanç bölgesi deGüncel bir yanıttır güncel bir ğil, toplumun ortaçağlı yapısıdır. sestir bu. Sanınm, ışıkla dolu DUşünsel devrim bu gerçegln ebir sestir. Cumhuriyet yandaşh leştirismi yapacak, bu gerçegin ğının en açık tanımıdır. Kendisi degiştirilmesinde önavak olacak alih Rıfkı Atay'ın 1951'in Cumhuriret Bayramında yazdıfı şu satırlan birlikte okuyalun: «trtica bir imana, bir ideale dayamnaz. lrtica bir menfaat, bir istismar mesleğldir. Devlet nüfuzunun gölgesinden kopmak ve aynlmak istemez. Onun için dfin cutnhuriyet aleyhine binbir fetva vereceğine şüpbe olmayanlar cumhuriyetin tam bir şerUt rejimi oldugunu ispat etmek vazifesinl sivillere ve gençlere bırakmamak kıskançlı|ı içinde birbirleriyle yanş ettiler. Bir gün önce kelimesi dudaklarının ucuna dokunsa yedi defa dudaklarmı yıkayacaklan cumhuriyetin bin yıllık kitaplarda bile yerini birden buluverdiler. Mustafa Kemal hepsinden faydalanmıştır. Cumhuriyetin fetvasını Meclis kürsüsunde hocalar vermişlerdir. Fakat bu son fetvalan idi... Inkılâplar sırtı sıra geldi. Inkılâplar, bir cemlyeti yeni bir cemiyete hemen değiştiremez. Başa giyilen şapka, kafarun içine geçinceye kadar bir nesil, iki nesil zaman ister. Kara degşmedikçe başlığın değişmesinden ne çıkar? Fakat ilk iş, tski nizam unsurlannı yetiştiren medreselerin kurutulmasmda İdi. Veniden yanyana iki gençlik, mektep ve medrese gençUkleri yetişmemeliydi... Ondan ötesi terbiye, bilhassa bütün halk çocuklannın müspet bilgiye dayanan ilkokul terbiyesinden çfçerek bir gün gene irticaın tahrikleri ile kaynaşmasuun önüae geçebilmek meselesi idi.» F Türkiye CumhuriyeU'nin tam elli dördüncü yıhndayu. Elll iiç yıl geçti gitti. Atay'ın yukarda okudugumuz satırlan Cumhuriyetin 28. yıldönümünde yazılmıştır. Demokrat Parti iktidarının birincl yılında... Devrimcilikten ödün vermeye başlamanın ilk adımları atılıyordu. Atatürk Cumhuriyetine, devrimlerine, İleri atılınilanna karşı çıkmış ne kadar turncu Icafk varsa, «'kaFaların ne kadar kalıntısı varsa bu kez hepsi •demokrat» kesilmişlerdi! Nasıl ki padişabçüık ve şerlatçüık maskesinl atıp, korkudan Cumhuriyetçi oünuşlarsa, Cumhuriyeti yozlaştırmaya, kendi kafalarına göre bir yön vermeye kalkışmışlarsa, şimdi de ;ok partili düzen, demokratik haklar adı aitında, Türk topraklannda veniden yobazbğın, çağdışılığın, gerillğin, ilkelliğin bayrağını dalgalandınnaktaydılar. Mademki demokrasi vardı, gericilik de ortaya çıkıp ulus karşısmda konuşabilir, oy isteyebiUr, seçimlere girebllir hatta MecUs'te koltuk sahibi olabüirdi. Cumhuriyete karşı çıkanlar, sonra Cumhuriyetçi oldular, Cumhuriyeti kendilerine araç yapmay» çalıstılar. Daha sonra iemokrat oldular, demokratlıgı gericiliğln, Atatürk düşmanlı;ınm, halk çıkarlanna ters davranmanın yolu saydılar. Bir gün Türkiye'de toplumcu, yani sosyalist bir düzen kurulursa, iyi bilin, yine bu tür gericiler, yobazlar, tutucular, çıkarcılar herkesten hızlı sosyalist kesileceklerdir. Onlann Cumhuriyetçllikleri, demokratlıkları, belki bir gün sosyalistlikleri yaümca EÖstermeliktir. Kabul edemedikleri, benimseyemedikleri, içlerine sindiremedlkleri, ama kendi gemilerini yürütecekleri sisli bir nava saydıklan bu düzenlerde, durumlarda, kendilerine yarar sağlamaktır tüm amaçlan, ereklerl... Cumhuriyetin 54. yılındayız. Birkaç gün önce Atatürk'ün başkentinde bir partinin kongresi topUndı. Mehter havaları, tekbirlerle. Atatürk'ün ne bir resmi asıldı duvarlara, ne adı anıldı, ne de anısı önünde bir daklka saygı duruşu yapıldı. TV kameramanları nerdeyse Unç edilmeyi göze alarak kongreden ilginç görüntüler çekip sundular blzlere. Nerdeyse yüz yıl ön* cesinde olduğumuz sanısını veren birtakım karanhk, umut kırıcı görüntülerdi bunlar. Bu partinin yöneticilerl de anladı bu kongre üyelerinln, seyircilerinin halkımızda olumsuz tepküer yaratacağını. TRT kameramanları, Bay Erbakan'm «kırk İki milyon kardeşlz» fetvasına ragmen dövüldüler, canlannı zor kurtardüar, ama Türk ulusuna da Türldye'nin üçüncü partisinin gerçek yüzünü gösterdüer.. Haberler okuyorsunuz, bllmem nerde din ve ahlâk ögretmeni, Atatürk'e <kör Kemal» demiş, bilmem ne demiş! Falanca yerde ögrenciler din dersine girmeye zorlanmış! Türkiye bir İcaranlık geleceğe doğru itihnek isteniyor^ Bağnazlığa, bügisizliğe. Bir yandan asırı ırkçılık, turancüık masallan ile uyutulmak, bir yandan öteki dünya düşleriyle avutulmak... Öte yandan da bütün bu çagdışı masallarla karsımıza çıkan kişiler «ağır sanayi fabrikalan» kurmaktan söz ediyor, uydurma temeller atıyorlar. Atay'ın daha lS51'de korktuğu mektep ve medrese gençliği> bugün gerçekleşmiştir. «İki gençlik». hatta üç gençlik>ten söz edilebilir. Bir yanda Atatürk devriminden hız ve güç alan, yarına, ileriye, aygarlığa doğru koşan gençlik.. Öte yanda Atatürk devrimlne düşman, ırkçılığın, turancılığın, hurafelerin çıkmazında bocalayan başka bir gençlik, daha doğrusu bir yaşlı gençlik. Evet, Cumhuriyet Bayramında hiç de iç açıcı olmayan sözler bunlar. Ama boş yere kendimizi aldatmayalım, birbirimizj kandırmayalım. «trtica» bugün her yerde egemendir, dimdik karşımızdadır, Atatürk Cumhuriyetinln eıip yok ettiği o canavar dipdiridir. Biz onu ortadan kaldırmazsak, o bizi yok edecektir. Cumhuriyetin 54. yılında manzara1 umumiye» budur.. tır. tarikllk, temel sorunlanmıza, innnçiar birıkiminin değil, büimsel yöntemin uygulanmasını deyimler. lAyikliği, halka yanlış anlatanlar, bile bile yanlış y o rumlayanlar, toplumu geleneklerin sınınnda tutmak isteyenlerdir. Gelenek, üretım ilişkilerinde tutuculuğun örtüsüdür. Cumhuriyet, toplumsal devrim ve dUşünsel devrim yoluyla bu gelenekleri aşmak ister. Gelenekler aşılıncj ne olur? Toplum için yeni çözüm yollan, yeni Uretim biçimleri, yeni üretim ilişkileri, yeni yönetim biçimleri ve ilişkileri ortaya atılır. Bu yol seçici, özgür düşüncenin önünU açar. Yurttaş insanı, seçebilmeye çağırır. Daha güzel, daha âdil, daha insanca, daha ışıklı bir yaşama düzeni kurulabilir mi? Bu yola, geleneği kullanan kurulu düzen, inançlann sarsıldıgını, umursanmadığını, kutsal şeylerin elden gittiğini söyleyerek karşı çıkar. Layiklik le düşünce özgUrlUğünün özdeşliği burada apaçık beliriyor. Layiklik, Cumhuriyetin ilerid gelişmesi lçüı bir yöntemdir. Layikliği bıraktınız mı, Cumhuriyetin devrimci özünü yok etmiş olursunuz. înançlarla giydi rilmis bir düşünce durukluğunun yanında olmak, düpedüz bozuk düzenin, eski düzenin yanmda olmaktır. DUşünsel devrimle Atatürk*un yıkmak lstediği bu geri, durgun ortaçafdır. Bu ortaçağ derebeyliği besler, derebeylikte obur emperyalizmin sof ra arkadaşıdır. GERÇEK ÇAÛRI Evet, Atatürk'ün çagnsıyla, Cumhuriyet bayrağı aitında uya nık ve bilinçli birleşmeliyiz. Cum huriyeti savunmanın ve Cumhuri yet yanında olmanın ölçüsünü yalnız onun çağrısında bulabüiri«. Cumhuriyetin varlığını tam bagımsızlıkla ölçer o. Ulusal Kur tuluş Savaşından gelen ilerici, devrimci, halkçı ve layik bir tek Cumhuriyet vardır, o da Atatürk'ün temellerini ulusal bağımsızlık, toplumsal devrim, dü şunce özgUrluğü üzerinde attığı Cumhuriyettir. Devrimci bir halk yönetiminin tohumlannı ta şır onun Cumhuriyeti. Ondan ya nayız, onu savunacağız. Kurulu, tutucu düzene giydirUmia bir Cumhuriyet biçimi de olabilir. Yeryüzünde böyle düzenler çok. Halklanna hiç bir ışık vermeden, toplumu insancı yönde değiştirmeden, özgür düşünceyi ya saklayarak, yaşamayı bir cezaevi ne çevirerek sürüp gidiyorlar. Bi zim görevimiz, Atatürk'ün çağnsına uyarak, bir görüntüyü değil, gerçek bir Cumhuriyeti savunmaktır. Devrimden, bağımsızhktan, özgürlükten, halk yö netiminden ve kuşkusuz layiklikten yana olmaktır. Layiklikten yana olunmadan layikliğin ger çek özü korunmadan halkı oldu gu yerde tutan bir düzeni de Cumhuriyet diye savunmak olasıdır, ama tarihsel kaynağmda halk uyanışını ve ulusal kurtulu şu seçen Atatürk Cumhuriyetini savunmak ise... gerçek Cumhu riyetçilere düşer. lstanbul'un en güzel mevslmi sonbahar, sonbaharın en güzel ayı da ekimdir. Ne var ki bu yıhn ekiminde pastırma yazuıı yaşamaya hazırlanan Istanbullular kötü havalarla karşılaştılar. Rüzgâr, fırtına. yağmur, soguk, günlerce sürdü. flaşımı yetersiz bir kentte kötü hava büsbütün çekilmez oluyor. Bu yüzden halk duraklarda sabahakşam perişan bekledi; çamur, kargaşa, zifos denizinin dalçalarında çırpındı durdu; saatlerce titreyerek dua etti; otobüse, dolmuşa, troleybüse kapağı atabilmek için... Kuşkusuz şaşüası birşey değil bu; İstanbui'da yeni vapılan Boğaz Köprüsüne ve çevre yolianna karşın, ne trafik vardır, ne ulaşun... Diyellm kl şu Boğaz Köprüsü'ne giden milyarlar Istanbul'un ulaşunı için harcansaydı: metro. ya da elcktrikli tren gibi kitle taşımasına yarayan bir aygıta kavuşsaydı kent; şenirli sokaklarda sürünecek miydi? Bir yerden bir yere gitmek bunca zor mu olacaktı? Kısa sürede vapılan milyarlarca liralık yatınm, özel araba sahiplerinin keyfine hinnetten başka bir amaca yaradı mı? Evet, çevre yolunun arsa ve apartıman vurguncularına da büyük hizmeti dokundu; bu yüzden milyonlar ve milyarlar vuruldu. tstanbulun çalışan insanı, işinden evine, evinden işine gidip gelmek için saatlerce acı çekiyor vollarda... Yine dc bazı kişiler ki bunlar arasında akıllı saydığinuz vazarlar, yöneticiler de var diyorlar ki: Şu Boğaz Köprüsü'nü eleştirmcyin eanım; bakın ne güzel oldu; altın gerdanlık çibı yaraştı Islanbula... Solcuların Köprü'ye karşı durması. halk kesiminde olumsuzlıık varatmıştır. Koca bir yapıt, yararlı bir escr eninde sonunda... Sonra siz de geçmlyor musunuz köprüden? • LaT değil mi, düşünmeden söylenir işte Istanbui, iki kez 1973 ve 1975'te oyunu kime verdi? Köprüye tapu çıkarmaya çalışan sa£eılara mı? îoksa işin gerçcğini ^Tiryulayan solculara mı? CHP'nin bu kentte aldığı oylara bir bakın, bir de APninkilere... Demek ki halkın köprüye möprüye aldırdığı yok. Sabahtan akşama değin yoilarda sürünüp, bir semtten bir semte gidemiyen kişi, Köprü'nün İstanbuia yaraşıp varaşmadığını düşünemez. Zaten vaktiyle bu işln tartışması başlatıldığında Boğaz Köprüsü girişimi karşısında uzmanlaruı, solculann, aydınIann fikirleri özetle şuydu: Tapılacak köprü, Türldye'ji dışa bağlayan bir ekonomik fidişin doğal uzantısıdır; dışa bagımlı sanayileşme politikasının ve otomotiv montajcılıçırun işine yarayacaktır; arsa ve apartıman vurgunculannın milyarlar kazanmasına olanak yaratacaktır. Ama kentln trafik ve ulaşun sorununu çdzemiyecektir. Tersine, trafiği yeni bir kesmekeşe sörükleyecektir. Boğaz Köprüsü ve çevre yolu dolaylanndaki yerleşim yerlerinln büyümesi, yeni köprüler gereksinmesini oluşturacaktır. «Köprüler Tuzağmıın ilk adınudır atılan .. Boğaz Köprüsü'ne harcanacak milyarlar, çalışan halkın yarmnna ve kitle ulaşımına yöneltllmeli. Boğaz Köprüsü halkın ulaşmı derdlne deva olamaz, ıstırabuu dindiremez. Ne söylendiyse çıktı. Köprü yapıidı; ama halkın çllesi bitmedi. Ikinci Köprünün girişimine MC ortaklığınca başlandı. Klmbilir daha şlmdiden tkinci Boğaz Köprflsünün nereden geçecefi kodamanlarca biliniyor, o çevrede arsa kapatüıyor; yabancı büyük kumpanyalar ise ellerini uğuşturarak yeni lhaleye hazırlanıyor. Boğaz Köprüsünün Asya'yı Avrupa'ya baflaması, TIR kamyonlan açısından da İyi olmuştur ama; TIR işinde klmin ne kazandıfını bergün gazetelerde oknyoruz. * tnsan öteden beri büyük yapıtlara düşkündür; Mısır'daki Ehramlardan, Ayasofya'ya değin büyük anıtlar karşısında dize gelir.. Ehramlar köleliğin; Ayasofya feodalitenln; Boğaz Köprüsü beynelmilel kapitalizmin ürünüdür. tstanbul Boğaz Köprüsü karşısında teknik açıdan saygı duymamak olası değil. Ne var ki bu anıtı yapan da biz değiliz. Ingiliz kumpanyası, Ingiliz mühendisleri, uzmanlan... tngiliz, bu Köprüyü Habeşlstan'a da kurabUlrdl, Mısır'a da... Kafa onda, projeyi çizen o, tekniğini bilen o, bilimine asina o... Bu nedenle Türk halkının Boğaz Köprüsü yttzünden Süleyman Beye hayranlık duyması yalnız saçma defil, gülünç olurdu. Halk bu gerçeği özümsediği için oy'unu Könrii'ye sahlp çıkmak isteyen sagcüara değil, solculara verdi. DÜNYA KARİKATÜRLERİYLE SON YENİÇERİ'DEN SON KOMANDO' Hazırlavan: Orhan Koloalu PA2ARTESİ GÜNÜ (Cumhuriyet: 12125) Fabrika mı. hapisane mi ? Bir fabrikatörün fcöpeklerl ve tŞÇlLJEJt »••••••••••••»•••••••»••••»••»•»••••»•••••• Trakya Çimento Sanayii T.A.Ş. Pınarhisar Çimento Fabrikası Müdürlüğünden • 1977 Yıh İçin Çimento Yapılacaktır • BİNA YIKIM İŞİ Darüşşafaka Muhtar özkaya Sitesinin inşasma baslanacağı nsdeniyle Bağdat Caddesi Santral Durağı 293 ve Ömer Paşa Sokak 2/1 kapı sayılı iki binanın yıkım lşi KAPALI ZARP yöntemiyle arttırmaya konmuştur. Binalar her gün lş saatleri içinde gezip görulebilir. tstelclilerin tekllflerini kapah zarf içinde en geç 4 kasım 1976 perşembe günü saat 15.00'e kadar Şişli Halaskflrgazi Caddesi No: 291, Kat: 6'da Genel Sekreterliğe vermeleri ve 10.000. Lira teminat yatırmalan gereklidir. Zarflar aynı gün saat 16.00'da ilgililer önünde açılacaktır. Görevli Komisyon ihalsyi yapıp yapmamakta ya da belirlenecek duruma göre başka bir yöntern uygulamakta serbesttir. Şartname Cemtyet merkezinden elde edilebilir. Ek bilfi için : 48 48 10 VEFAT ve TEŞEKKÜR Tuncer, Mübarek, Furgaç, Yürüker, B«ücı, Erencan, Suman, Aker, Çıp», öztoprak ailelerinin torunlan, yeğenleri ve kuzenleri, tnd Te Ali Mtibarek'm sevgili yavrulan, Aylin'in biricik kardeşi Anlaşmaları Ü Başak MÜBAREK 28 Eldm 1976'da Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Aziz naşı aynı gün Osmanağa Camiinde kılınan ikindi namazını müteakip Karacaahmet Mezarhğına defnedilmiştir. Rahatsızlığı süresinoe yakın Ugilerini esirgemeyen S.S.T3. Müsteşar Basmuavini Dr. Ahmet Ostünoğlu, ameliyatı yapan Prof. Dr. Hüsamettin Gökay, konsültasyon doktoru Prof. Dr. Nermi Taştan, Dr. Bedri Bayraktar, Haydarpaşa Numüne Hastanesl Baştabibi Rauf Ateş, Hastane MUdürü Muavtni Reha Arar, Reanlmasyon Servisi Şefi Dr. îsmail Tuncer ve personeli, Asabiye Kliniği Şefi Dr. N'ecati Aydınel ile Zeynep Kâmil Hastanesi Çocuk Kliniği Şefi Dr. Nedime tskefyeliye ve gerek bizzat gelerek, gerek telefon ve telgrafla acımızı paylasan tüm dostlanmıza teşekkUrlerimM arz ederiz. A t L E S t Kemal Sülker yazıyor (Cumhuriyet: 12126) 1 a) Satış bölgemizs dahil yatınmcı daireler, Resmi kuruluşlar, MUteahhitleri, Belediyelerin, b) Karo, büz, biriket imalâtçılannın, c) Çimento satıcılannın 1977 yüı çimsnto ihtiyaçlannı satış şartnamelerimize göre tespit ederek "'«10 nakit talep tsnunatlan Ue birlikte en geç 15 kasım 1976 tarihine kadar Fabrikamızda bulundurmalan, 2 înşaat yaptıran hakiki ihtiyaç sahiplerinin, çimento bedelinin tamamını peşüıen yaürmalan ve lüzumlu belgeleri ibraz etmelerı şartiyle çimentolannı istedikleri aylarda alabilecekleri, 3 Satış şartnamelerinin Fabrikamız Ticaret Şefliğinden bedelsiz temin edüebileceği, Saym Müşterilerimize duyrulur. (Basın: 26996/12122) nrat dersanesi OZEL 284848284849279927 Cemberlitasİstanbul ÜNİVERSİTE Y K T I N L A R I İCİN BROŞÜR İSTEVİNİZ ÜNİVERSİTEYE HAZIRLAMA DILEDIGİ FAKÜLTEYE GIREMEYEN TEMEL FEN EĞİTİMİ İLE g VEBEKLEMELİ 1 || \ A j l f V I ' MM M f | A « . »• • • • • • • • •• • • •• » • » • • • » • • • • • • • • » • • • » •• •• • • (Cumhuriyet: 12116) (Moran: 1714) 12129 (Motif: 479/12111)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle