Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 23 EKİM 1976 T!M Bu yıl Nobel Özgün bir yazara verildi nsan yaşantısının gereklerlnt bulma» Bir eleş tirmen bu yıl Nobeli kazanan Saul Bellow'un dünya gorüşünü böyle özetliyot Bellow, Amc rikan edebıyatı oranında Doğu Avrupah atalarının dinı ve kültürpl geleneklerinden yararlanmıştır Dreıser vc Natüralistlerden de esinlendiği söylenebılır Bellow aıleslnln serüveninin onda bıraktığı etkılerle, bir ırkın çektıklerini sergüemiştir. Yahudi ırkının kendi Ulkesın dan ötede sürgünlük Rcısını vaşayışını, yabancılaşma nın ve ayrı toplumlarda dışarda kalmasının sıkıntısını ortaya koymuştur Bellow'un roman kahramanlarırıın sonunda hep bir .vaad4a okurdan aynldıklanm gorürsünuz Bu blr tUr ezilen ırkın vaadedılen ülke lmgesıne vaslamr Kahramanları bir duyguyu yaşarlar bu duygu Ustüne dUşUnürler ama hıç bir zaman eyleme geçmezler I SAUL BELLOW Amerlkmn tophımunda yabancılasmayı romanlanna konu edincn ünlü romancı bir ırlcın »ürgünlüğünfl de dlle retiriyor. Bir çok önemll eleştirmen, savaş sonrası Amenkan romanmda Bellow'u en bnde sayıyorlar Birıncisi Bel low, «entellektüel» bir yazardır, o dönemde hiç bir ya zarda bulunmayan düşllncelerı romanında ıletmiştlr Yaşam ve olum Uzerine, derinlemesıne bir yan getirmiştir Belki de Joyce'dan bu yana roman dllinin en büyük vırtüozudur. Amerikan yazarlan arasında Avrupalı meslektaşlaıı ile bırlikte «absurd»U işleyen tek kışidır. Bellow'un kışıleri bireysel baskının korkunçluğu sonucu yabancılaşmışlardır. Kara mtzah onun nitelıklerinden blrıdlr, bu mtzahın kaynağı da insani olnıa yan koşulların yarattığt blr duygusuzluktur. Tanıjanlaruı tam büyük kent aydını diye nltelendirdıkleri Saul Dollovv, 10 haziran 1915'te doğdu Ailesi Rus asıllı Yahudiydi, babası Petersburg'da blr ithalatçıydı Kanada'nın Quebec kentıne goç ettıler. SUrgü ne gelmişlerdi Işte ırkının yabancılaşmasını, yalnızlıgını, yasadıgt başka toplumda dışta kalışının ilk izle nimlerini burada duydu 1924 yılında Bellow ailesi Chi cago'ya geldl Eellow burada klaslkleri okurken bir vandan da Fransızca öğreniyordu öğrenimıni Chlcagi' Northwestern ve Wısconsin Ünıversitelerinde yaptı Bellow'un dünya görUşünü besleyen özsuyun Do Ru Avrupa KUltUrUnden geldiğını soyledık Geleneksel Avrupa kültUrU dışmda onu etkıleven yazarlardan bıri de Sartre ve onun varoluşçu felsfesidir Sallanan Adanı lomanının kahramanı Joseph İle Sartre'in romanı Bu lantı'mn kahramanı Roquentin arasında kalın çizglyle gosterılebilecek benzerlikler vardır Dostoyevski'nın kahramanları da onu etkllemlstir. Sdzgellmi Sallanan Adam, Yer Altından Notlar'ın, Kurban, Ebedi Koca'nın eslntllerini taşır. Augie March'ın Serüvenlerl'nde, March da Prena Mlşkln'i çağrıştırır. İlk romanı Sallanan Adam'da bir insanın tutsakhk durumuyla özgürluğe kavuşma iateği arasındakl çatışmayı sergiler. Kur ban, onun daha kapalı bir anlatıma geçişinln romanıdır. İlk yayınlandığında klml eleştirmenler ro manı «yapay» bulmuşlardı, onun entellektüaltonının bir yapaylık dıtzeyıne vardığını soylüyorlardı. Kahramanı Asa Levanthal ile Dostoyevski'nin Ebedl Koca'sının kahramanı Velchaninov arasında paralellikler goze çarpıyordu Augıe March'ın Serüvenlerl kitabında Amerikan tlpi yasamın insani yabancılaştırmaya itişini tanıtladı. GUnti Uzat'ta Wilhelm, Bellow'un sevglsız dunyasını simgeler Her şey bu dünyada, «Güç, soyut v» öldurUcüdür.» Bu romanın Bellow un romancılığmda özel bir yerı vardır Sanatında bir değişımln haberoisıdır. Flaubert James bıreşimi bir roman anlayışını sim^elar. Yağmur Kralı Henderson, başkaldırışın ve öfkenın tutkularıyla bezelıdır Herzog bir ünıversite profeıörünün kendt ve çevresiyle hpsaplaşmasıdır Geçmişindekl acılar, ıstıraplar onun bellcğını durmadan bir kurt gibi kemırir. O da Bellow un bir çok kahramanı gibi «kurtulusuun ardına düşmüşlerdıı Bellow un romanlarında dıkkatl çeken mazoşıran Herzog da en yüksek oranda gorulUr. G«rçekten de ezllen, acı çt>ken, hıç bir eyleme geçmeyip vaadde bulunan kahramanlaıın kaçınılma!' sığınagı masoşızındlr Romancı daha sonra yayınladığı Mr. Sammler'in Gezegenı'nde kara mızahla batı uygarlığının •lestlrisine gırışır Amerikan edebiyatının yenl blr boyutunu Bellow'la tanıyacağımız bir gerçektır. Demir ÖZLÜ en kendl anlayışım lcerislnde, özgün TUrk geıçekçı roman ve hikâyesinln başlaması tarlhinl 1940 yıllarına çıkanrım Ondan önce de, batılı anlamda TUrk romanı, TUrk hikayesi vardır; ama ya yeterince özgün değildlr ya da özgün olduğu zaman yeterince ideolojlk kesinlık taşımaz 1940 yıllarından başlıyarak Türk düzyazı yazarmın bilinoire ideoloji yerlesmiş, onun gerçeği üzerini örtmeden görmesini saftlamıştır Devletlehalk çellşkisini, bürokrasıy lekoylü çeliskislnl Öyleyse asıl özgün gerçekçi Türk romanı, hikâyesi o dönemden başlıyor: Sabahattin Ali. Orhan Kemal, öteki gerçekçiler Saıt Faık . BUtün bu yazarlar kendl dışlarında olup bıten hayatı da gorüp, göstermişlerdir. B ÇUnkU özgün edeblyat, lçinden çıktığı koşul ların valan&ü sörulebllmeslnden doğar Ister gerçekçl olsun, ister fantazilere dayalı blr edebi\i* olsun Gcçerli fantazist edeblyat da, gerçeklerin açıkgörüylo algılanmasından, ama gerçekten harekctle fantazllere varmaktan doğmuştur. BUNAITI EDEBİYATI 1950 yıllarından sonra da, eski gerçekçliik sür mekle blrlikte, «Bunaltı Edebiyatı» doğdu Tüıkl ye'de kapıtalızmın gelişmesınin ortaya çıkardıftı koşulların edebıyatıdır bu. Türk düzyazı dilıni «zabıt katıbi» anlatımından çıkaran, hikaye ile mmnuı kayıklarım zensıııleştiren bir edebiyat akımıdır bu. Ideolojik eksikUklerl olsa da (Edebiyat her zaman tam bir ideolojlk başarı üzeııne oturmaz) Gerçek üstücülüğün de ıdeolojik eksiklikleri vardı özgün ve gerçek bir yaratışa dayanan bir edeblyattır bu. GerçeküstUcU yaratışa, döneml içınde, ortadan kaldırmak üzere saldınlındığı gibi, «Bunaltı Edebiyatı.na da bütün yeteneksızler ve «sol korsanlan» saldırmıştır. Bunlar, temelde, özgün yaratışa karşıydılar, varatıştaki özgürlük payı hoşlanna gitmlyordu. Üyelerlnce de savunulmamıştır bu edebiyat. Bu eğilim için dekl yazarların kimisl gururundan sustu, klmıst çeklngenliğinden, kimisl de, kasa yoldan, nol korsanlığının ağır basacağını düsünerek, kendilerini o jana atmaya çaUştılar. Daha geçen gün, yurdu».,v muzda bulunan blr türkolog, Xenia Celnarova, «Bunalım edebiyatı lflas etmiştir. Bu sevindirici dlr» diyor. Bu konuda karan blz vereceğlz oysakl. Türk romanı ne tür bir gelişme içinde... • TÜRK ROMANI GÖÇlENıYOR, ASLINDA TÖRK EDtBıYATINİN OliNYACA ÜNLÜ BıR EDEBıYAT OLABıLMESI ıÇıN, TliRKıYE'NıN DE POLıM, YA DA EKONOMıK AÇIDAN ONEM KAZANMASI GEREKLı... AĞANIN ÖLÜMÜ Çaldığı ahn terlydl Hem ağa, hem de »eyhtl Ezdlkçe de l&netli. Blr gün fövdeslnin yanına Kollarını uzattılar Sankl: Bir daha çalmasın dlye. Ayaklannı: Ba? parmaklartndaıt bağladılar Çeneslnl. jöılerlnl kapattüar Sankl: Konuşmasın, yürüme»ln, gdrmesln dlye. Blr meydanda saatlerce yıkadılar Agzına burnuna: (•uzel kokulu seyler koydular Pisliği temlzlenstn diye Tahtadan yatağına koymadan once Bembpyaz bir elblsc gl>dirdllrr O lupkara dünyasına Inat olsun dlye. Halkın sırtından Inmemlstl dene omuziarda oraya kadar taçıdılar Bu son olsun dlye. '}U NOKTA KESiNDiR Kl; KAPiTALiST TOPLUMDA BıREYiN TAM BAGIMSIZLIGI YALNIZ GÖRÜNÜJTEDIR. BURJUVA KOŞULLARI ıÇıNDE DE İNSAN, TOPIUMDAN KENDıNI KURTARAMAZ.» İsmail TUNALI İNSAN, hlç kuşkusuz bir blrey'dir. bir bireysel varlıktır, ama, tesan ayru zamanda bir toplumsal varlıktır da. Mancizm için özellikle bu böyledır. Mancizm Arlstotoles'in «Zoon politikon» anlayışına uyarak, o da lnsaru bir toplumsal varlık olarak belirler• Birey, toplumsal blr varlıktır. Onun yasam olayı, toplumsal yaşamın bir dışlaşması ve blr somutlaşmasıdır . Insan özel bir birey olduğu ölçüde, onu bu özelllğl blr blrey ve gerçek bir bireysel toplumsal varlık yapar birey olduğu ölçüde de o bir bUtunluktür; gerçekte insan, insansal yasam olayının blr bUtünlüğU olduğu gıbl, düşünülen ve duyusal olarak kavranan toplumun sübjektiv bir varlığıdır.» (1) İNSANİ bir birey yapan. yalmz onun organik varlığı degildlr; belki de daha çok onun psişık varlığıdır, billnç varlığıdır. Bu bllinç varlığı, insanın kendine özgün varlığını öbür varlıklardan ayırır ve onu bir klşüik yapar. Böyle bir anlayış, geleneksel bir insan anlayışı olup, Manc bu anlayışı tUm tersine çevlrerek, da ha önce işaret etmiş olduğumuz gibi çöyle der: «İnsanın varlığını oluşturan insanın billnci değlldlr, terslne, İnsanın bilincini belirleyen onun toplumsal varlığıdır». ldealist teoriye karşı Manc'm öne sürdüğü bu ünlü sav, Mancist teoriyl sonra da çok etkılemiş ve bu sav, Mandzmın temel ilkelerlnden blri olmustur. İNSAN, o halde, manclzm'e göre toplumsal blr varlıktır, ama, öbür yandan İnsanın bireysel bir yanı da var, bireysel bir bllincl ve blr bireysel kişiliği de var. Acaba bu İki yan arasında, insanm toplumsallığı ve insanın bireyselliği arasında bir karşıtlık ortaya çıkmıyor mu? Böyle bir karşıtlık varsa bile, bu karşıtlık geı^ek bir karşıtlık mıdır? Mancızm'e göre, boyle bir karşıtlık, insansallığa aykırı olup, bu ancak kapitallst toplumlarda görulebilir •BİREY vo toplum arasmdakl karşıtlık, özü gereğl antlhümanlstik olan ve kapıtalist toplumun Uretım koşullarından zorunlulukla doğan karşıtlık, bu toplumun en karakterıstık problemlerinden bııı olur » (2) O halde bireytoplum uzlaşmazlığı, bireyln topluma ters düşmesi olayı, yalnız kapitalist toplumlara özgü bir olaydır Sosyalıst toplumlarda, Mantizm'e göre, böyle bir ola\a rastlanamaz, tersine orda bir uyum, bir bütünleşme söz konusudur » •BKLLİ Kl, kendini aşmak lstiyor İnsan. TUm İnsan olmak istiyor Ayrı bir birey olmakla yetinemiyor, bireysel yaşamırnn kopmuş luğundan kurtulmağa, bireyciliğinin bUtün sınırlılığı ile onu yoksun bıraktığı, ama onun yine de sezip özlediğl blr doluluğa, daha doğru, daha anlamlı blr dunyaya geçmek için çabalıyor. Kışiltğinin geçici, rastgele sımrları, yaşayışının kapanıkjığı için de kendini tüketmek zorunluluğuna başkaldınyor. lstiyor kl, «kcndllığınden ötede, kendl dışmda, ama gene de kendı İçin vazgeçilmez bir şeyin parçası olsun. Çevresindeki dünyayı soğurmayı, kendlsinln kılmayı, meraklı, çevreye ac benliğlni bilnıesl, tekniğin en uzak burçlarına, atomun en glzll derlnliklerine değin yöneltmeyl, sınırlı benliğlni sanatta toplu yaşayışla b'rleştirmeyi, bireyselllğıni toplumsallastırmayı özlüyor » (3) cURADAN bir sorun ortaya çıkıyor: Bu istek, İnsan doğasmda temollenen bu toplumsallaşma isteği, insan isteminin dışmda mey dana gelen blr olay mıdır? Yoksa insan isteminin de buna bir katkısı mı vardır? Böyle bir soruyu Engels şöyle yanıtlar. «Şim diye kadar doğanın ve tarlhin lnsana verdiğl blr sey olarak ka bul edllen insanın toplumsallaşması, şlmdl (insanın doğayı ele geçırmesı, uretim araçlarına salıip olmasıyla) onun bzgür bir eylemi olur. Şimdiye kadar tarlhte egemen olan objektiv, yabancı güçler, insanın denetimi altına glrer. Bu andan sonra, İnsanın harekete geçirdiği toplumsal nedenler ağır basmağa başlar ve artan bir ölçüde de istenen etkilere sahip olurlar. Bu, insanlığın zorunluluk Ulkeslnden özgürlük Ulkeslne fırlayışıdır » (5) ENGELS'ÎN bu sözlerinden anlasıldığı gibi, insanın bütünleşmesl, top lumsallaşması, onun özgur ıstemine dayanır ve bundan ötürü, böyle bir toplumsallaşma, İnsan İçin özgür bir dunya olusturmuş olur. Elbette böyle özgür bir Ulke, Mandzm'e göre, ve top lumun karşıt blr llgı içinde bulunduğu kapitallst toplumlarda değil de, sosyallst toplumlarda gerçekllk kazanır. YALNIZ burada şöyle bir soru doğuyor: Genel kanıya göre, İnsan asıl bireysel olarak yaşarken kapitalist toplumlarda özgür değil midir? İnsanın toplumsallasmasıyla İnsan, sahip olduğu bu bireysel özgürlUğUnU yitirmiş olmaz mı? Böyle bir soruya Mar xızmın vereceği yamt şu olabllir: «Şu nokta keslndir kl, kapitalist toplumda «bıreyın tam bağımsızlığı» yalnız görünüştedlr. Burjuva koşulları İçinde de insan, toplumdan kendini kurtaramaz. Ama (orada) blrey 1 toplumla bağlıyan bağ, insansal bir bag olmayıp, İnsan uzerlnde kötü blr talih gibi var olan bir nesnel gücun yabancılığıdır.» (6) İNSANIN toplumsallaşmasıyla, ozgurleşmeslyle, doğa Uzerinde İnsanın yarattığı yeni blr varlık doğar. Bu varlık, kultür varlığıdır. Buna göre, kültür, insanın doğadan ve doğal zorunluluktan kurtulmasıyla başlar. KUlturUn olduğu yerde, özgur insan ortu ya çıkar «Kültür deylnce sözcüğün en geniş anlamında, mad desel ve tinsel süreçlerin bUtUnlüğU anlaşılmalıdır; bu maddesel ve tinsel süreçler içinde insan «dar anlamında hayvan» olmaktan uzaklaşır > (7) Giderek de kendini lnsanlaştırır. Kültur. insanın lşeylem temeline dayanarak, Uretici güçlerln gelış mesiyle nasıl güçlü, tarlhsel olarak meydana gelen «yapma», «ikinci» blr doğa yarattığını gösterlr.» (8) BÜTÜN bu lfadelerden çıkan anlam şudur: Marzizm, kültür deylnce, birey Ustü, toplumsaltarihsel blr varlık anlıyor. Birey ola rak insan doğada ne kadar özgUrlükten yoksun ise, kültür dün yasındu da o derece özgürdür Ancak, böyle özgUrlüğün nitelen dudığl kültür varlığı, kapltallstburjuva toplumlannda rastla nan kültUr varlığından ayrıcalıdır. Çünkü, kapitallst kültür var lığında, insan, kendine yabancılaşmış toplumsal güçlerin egenıenlıgi altındadır. Sosyallst toplumlarda ise, İnsan, özgür etkinliğı ile kUltürU yaratır Ama. buradan kültUr ile ldeolojinln aynı şey olduğu sonucu da çıkarılamamalıdır. «Kültür, salt lde olojiden daha fazla bir şeydır » (9) BURADA önemlı olan, İnsanın kültUrü özgür eylemleriyle meydana getirmesl olayıdır. Şimdi bu özgür eylemleriyle kUltürU meyda na getlrmesi ne demektir7 Bunu sormalıyız. Bu, Marxizm'e göre, İnsanın Uretim araçlarını ele geçirmesl, üretiml insansal ve toplumsal kılması demektir. «Bu olay (İnsanın Uretim araçlau nı ele geçlrmesi ve insanın yabancı güçlerden kurtulması), yenl insan kUltUrUnün real toplumsal temelınl olusturur. Engels, bu yenl kültür durumunu, belllı bir anlamda, İnsanlığın hayvan ulkeslnden en kesln olarak ayrılması olayı olarak nltelendirır. (10) BU, so&yalıst topluma özgü, yeni bir kültürU, insansal özgür bir kUltür anlayışını gösterlyor. Mandst estetik'e göre, sanat, Işte böjle blr kültür temelinde ortaya çıkan bir fenomendir KültUr, bireyln bütün ile birleşmesinın ürünü olduğuna göre, bu birleşmede sanata da insansal, kültürel ve toplum&al gorevler düçer Bu görevlerln basmda «Bire yin bütünle boylece kavnafması içln vazgeçilmez bir araçtır sa nat İnsanın, sınırsız bırleşme. yasantıları ve düsUncelerl paylasma yeteneğini yansıtır» (11) Böyle toplumsaltarlhsel varlığa, kültüre bu ölçüde katkısı olan sanatm, artık bir burjuva top lumu sanatı olmıyacağı, toplumcu bir sanat olacağı açık olarak ortaya çıkar. 1) 2) 3) 5) 8) 9) 10) 11) 6) •5) Mustafa YEŞiLOVA Sanat açısmdan bırey toplum ve kültür TÜRK ROMANI ZENGiNlEŞIYOR Türkiye'de roman güçlenljror. Sankl 18001850 yıllan Fransa'sının kapltallzmln olusması kosullannı, çok sonra, baska blr düzeyde yasıyor gibiyiz. Uzak blr andırısma bu. Roman o dönem Pran sa'sında olduğu gibi güçlenlyor. Aslında, TUrk Edebiyatı'nm dünyaca ünlü bir edeblyat olabllmesi lçln Türkiye'nin polltlk ya da ekonomlk bakımdan önem kazanması gerekli. Ondan öncekt dünyaya açılma çabaları biraa zorlama kalıyor. Ama konumuz bu değil. Türk romanı tek düz bir çizglden, dil ve anlam yönünden yüklU. özgün bir zenginleşmeye dogru gldiyor. Az gellsmls blr ülkede hikâyeroman sorunu, 1965 yılmda edebiyat dünyajında genls tartışmalar» yol açmıştı. önay Sözer, Konur Ertop ben... daha baska, o dönemln genç yazariarı düşuncelerlraizl yazmıstık. Bu tartısmalar, «De Ya yınevl»nln 1966 TUrk Edebiyatı yıllığında derlen mlstlr. Eleştirel blr gözle yenlden ele alınmalıdır, öyle sanıyorum kl, TUrk romanını güçlendirmenln yolu çoğaltmacılıktan ya da sefalet sahnelerlnl abartmaktan geçmemekte. Batıya göre özgün olmak ardmda koçmamalıyız, terslne abart maktansa Içinde bulundugumuz gerçeklerl blllnç süzgecinden geçirip vermell. Dlyeceğim, tek kaynaklı, salt köy, salt folklor kaynaklı blr gerçekçllik değıl, dünya edebiyatının çağdas eğilim lertnl bzümlemeye açık ama kendi gerçegl ttzerinde derinlemesine blllnç tasıyan bir bllinçll gerçekçlllk. Dünya karşısmda, klslliğina güvenls yeralan blr edeblyat. BugUn TUrk İnsani kökU bu toprağm kültürlerlnde olsa da, çağdas oluşumların da gölgeslnl taşıyor Uzerlnde. Dünyada kl oluşumlara ne kadar bağlı olduğumuzu gün geçtlkçe, toplumsal alanda, daha çok anlıyoruz. Dcsen Gündüz GÖL ÖNÜ ALEXANDRE ALEXANDRE'LA BİR SOYLEŞ. ÜNLÜ BİR SANAT ADAMI OUN ALEXANDIIE, AVRUPA'DA PEK (0K SANAT OUYINA ONAYAK 01MU5 BİR Kî$i. TÜRKIYE'YE YAPTIGI BU GEZİDE EN ÇOK MENGÜ ERTEIIN AF1S.LERIYLE 1LGILENIY0R BtZE KENDtNÎZl TANITIR MISINIZ? • Dessau yakınlarmdakl, bir zamanlar Opera'sıyla ve ünlü •Tauhaus'uyla tanınan küçük Al man kasabası Jessnitz'de doğdum. Hepıi mUzlğl, güzel sanatları, yaıını, klmileri d« yolculu ğu seven bir bllginlertüccarlar ailcsınde dunyaya geldlm. Baba mın evinde her hafta blr oda mü zigı toplantısı yapılırdı. Çok kü çük yaştan renklere, güzel kumas lara ve nesnelere vurgundum. Magdeburg ve Berlin'de okudum 15 yasında, yayınlanan İlk yazılarunı ve kısa öykülerimi yazdım. O günlerde, tlyatroyu, dansı ve hentlz seslenmemis kör pe bir sanatı, sinemayı da tutkuy la sevlyordum. 20 yasında bir ti yatro kurup yönetmeye başladım. Ama polis yasımın kUçüklUğunU öğrenince, yönetmenlikten vazgeçmek eorunda iraMım. Çağdas s i n c m a sanatının tanıtılmasında, özellikle Frltı Konuşan: Bertan ONARAN ROMAN ANIAYIJIM BugUn benim lzledlgim çlzgi «Bunaltı» Ede biyatı'nı maddesel alana doğru aşabllmek çabasıdır, «ilk roman denemem» de böyle bir çaba> dan doğdu. Yaratışın doğurgan gücünU yltirmemeye çalışarak, öğretiden kaynaklanan blr dünya görüşünün daha da lçine glrmeye çalısmak. Bllinçll olarak »osyallst dunya görUşUnden geçerek Türk romanı çeşiUenmek, genlş blr alana yayılmak olanağıru buluyor. însan kendi kendinl aşabilen bir varlıktır. Varatıs alanı da bu kendini aşmanın, öteki insanlara da sirayet ede bilen dlnamık güçlerlnden biri. Toplumun da, insanın da bllincinde gelışmesi binblr değlşik çlçek açarak oluyor. Bu bakımdan öteki yenl ro manlar yanmda, ömer Polat'm «Mahmudo Ue Hazel>i, «Saragöl>U, Aysel özakın'ın yalın trajık şiiri, ideolojik olarak da basarılı romanı •Gurbet Yavrum»u, Ahmet Say'm alayla dönenen büytilc anlatısı nKocakurtuun da bulunnıası TUrk romanımn derlnleşmeslnt ve çeşltlenmeslnt gbstermesl yönünden mutlu basarılardır. Çeşıtlenen özgünleşen, anlatımda ve biçimde lnc»len, kazandığı yem özü cesaretle açığa vuran, gelecekte Türk romanımn yolunu açan yapıtlar dır bunlar. Lang, G.W. Pabst vb. büyük yönetmenlerln filmlerinin duyurul masında çaba harcadım. Onlar içln yaptığım aflslerin çoğu bu gün sinemateklerdedır. Sayıları azaldığı için de merakhsı tarafın dan yana yakıla aranırlar. Filmlerln tanıtılması alanındaki ünum, (moda, tatll köyü falan gibi) çok değiflk konularda çalışan kurum ve kuruluslardan is önerilerı almama yol açmıştır. 1933'te Almanya'dan ayrılıp Pa ris'e yerlestim 19331934 yılların da yenl yenl flllzlenen Hollanda sinemasına sanat ve uygulayım danışmanı oldum. Fransa'da kısa (ılmler çektim. Guney Ameri ka'daki blr kurulusa konusmalar ve yazılar gönderdlm. 1944'te ikinci uğrasımı, gazeteclliği birin ci içim yaptım. Almanya'dakl Fransızca gazetelere yazılar yaz dım, savas sonrası Almanya'sınm bir süıü dergısine, gazeteslne sanat ve kültür muhabıri oldum. Cannes'da, Venedık'te, Ber lin'de düzenlenen fllm senlikleri ne katıldını, pek çok yıldız ve yönetmenle konuştum. 1952'de, Munıh'teki Plnakothek'te Jean Cocteau'nun ilk büyük resim ser gisini açtım 25 yıldır, uygulamalı sanat dergllerinin en UnlüsU olan «Novum Gebrauchsgraphik» ln muhabirıyim Berlin Film Şen lıği'nde, «Yeni Dalga. akımını tutup seyircl önüne çtkardım (Godard, Chabrol, Demy, Belmondo, Lelouch falan). 1973 ve 74'te, Cannes Film Şenllği çerçeveslnde, 30 ulusun 300'U aşkın füm afişlnl toplayan iki büyük sergi düzenledlm 1974'te, büyük blr şaşkınlıkla, blr TUrk grafikçısinın, MengU Ertel'ln yapıtı gel GEtECEKTE TÜRK ROMAN! öyle sanıyorum kl, gelecekte TUrk romam blçlm yönünden de, dll yönünden de, lçerlğln ortaya konulması yönünden de gittikçe daha bü tünsel, daha sanatsal önjekler getlrecek. Yalın kat gerçekçilikten, burjuva psikolojist olmayan daha derinlemesine bir gerçekçlliğe... Kalıplasmaya yüz tutandan çağdas ve lnsalcıl bir duyarlığa... însanın durumunun bilınçle eleştırilmesine... doğru yol alacak. Alezandre ve MengU ErteU dl önüme, tam bir başyapıttı bu «Jeanne d'Arc'ın Tutkusu» Benim ve daha başka seçicı Uyelerın bagırıp çağırmalarına karşın, Seçicıler Kurulu Başkarıı Men gü'nün afışıne, basılı değll dlye, ancak özel odul verdırdi. Ama 1975'te Parls'teki Chaillot Sarayın da çok onemlı bir sergi düzen lediğim zaman (1. Uluslararası Sinema Afişleri Serglsı), son de rece tltiz bir Seçlciler Kurulu Mengü'ye oy birliğiyle birincill gi verdı. TÜRKtTE'YE GELfStNİZDE MENGÜ ERTEL BtR YER TUTUYOR DEMEK? • En büyük tutkularımdan birı, yetenekll sanatçıları bulup ortaya çıkarmaktır. MengU Ertel' se, benim için, dünyanın en bü yuk aflşçilerinden birıdir Gelmez den önce yazışmıstık. Harika ye teneğinl Batı Ulkelerine tanıtmak lstlyorum Aldığı armağanla bunun İlk adımı atılmıstır za ten. ISTANBUL'UN StZDE BIRAKTlGl tZLENtMLERİ DE KISACA ANLATIR MISINIZ? • Insan bu kente gelince yal nızca gezlp dolaşmakla yetinmemell, onun bln blr yüzünU «keşfetmeye» çalışmalı. Istanbul Kül tür Şenligi gereği gibi kullanıla bilirse, Avrupa'yla Asya arasında tam bir ekln köprüsü, dunya gençllğinln buluşma yeri, önem lı bir barış ve dayanışma merke zi olabllir. Kanımca, daha çok sanat galerisi açılmalıdır, bunlardan blri de Kapalıçarşı'da kurulmalıdır. Oradakı nanı» dükkânları bırkaç tanesi aynk tutulursa, î«stanbul hakkında son derece yanlıj bir ımge yaratmaktadırlar. Üniversite ögrencilerinln «nlte likli» kılavuzlar olarak ypttstırıl mesi büyük varar sağlayabillr. Kısacası îstanbul'da kullanılmayan savısız olanak var. Marx/Enge!s: Kleine Okon. Schrift. ı. 130. K. Koch, aynı eser, s. 489. E. riacher, Sanatm gereklillgl, ı. 9 Engels, Anti DlihrinK, 8. 351 II. Koch, aynı esrr, s. 438 s. DUlektlk d. Natur. s. 2t H. Koch, aynı eser, s. 514 H. Markuse, KUltUr u. Grspllschart, a. 153 H. Markuse, KUltUr u. Gescllschaft, t. 155 E. Flscher, Sanatın gereklillgl, a. 9.