23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
M lk çağlardan b#rf bısan kendi guvenliğini sağlayabilmenin özlemi ve gereksinmesi ıçine girmiştir. Bu iş için, başlangıçta sopa, taj, kılıç, mızrak gibi şeyler, daîıa sonra çok daha etkili ateşü silâhlar kuliamlmıstır. Ancak görülmüştür ki, silâh güvenlik getirdiği kadar güvensizlik, korku ve dehşet getirmiştir. Öldüren insan, öldürülme korkusuyla yaşamıştır. Silâh güvenlik getirmeyince silâhın yerini bir takım kurallar (öri ve adet) almış, insanlar uyuşmazlıklarını bu kurallara göre çözümlemek ge . reğini duymuşlardır. İnsan ilişkilerinin bazı ku i rallara göre yürütülmesi, uyuşmazlıkların bun1 lara göre çözümlenmeye çalışılması hukukun üoğuşu olmuştur. Örf ve adet hukukundan yazılı metinlere, yasalara dönüşüldükçe ve yasaların ı da üstün bir yasaya (anayasaya) aykın olamıya j cağı ilkesi benimsendikçe hukuk güoünü ve et' kinliğini arttırmıştır. Başlangıçta bir kişi (kral gibi) veya bazı kişilerde toplanan yasama erki, sonraları toplumun seçtiği organlara geçtikçe, insanlar güvenceierinin sağlanmasında büyük bir aşama kaydettiklerini görmüşlerdir. Bu da yetmemiş, kişiler idare edenlerin yaptığı işlemlerin yasalara uygun olup olmadığını denetleyecek yüksek yargı organlan (Damştay gibi), yasaların Anayasaya aykırı olmamasmı sağlamak için Anayasa Mahkemeleri kurmuslardır. Böylec» hukuk devleti kavramı oluşmuş, kişiler güvenliklerini ve huzurlannı sağlayabilme özlemlerini hukukta bulmuşlardır. Çağınuzda hukuk, silâhın ve keyfiliğin yerini aldıkça, idare hukukla bağU kaldıkça, idare edilenlerin ve idare edenlerin güvenliği artmış, böylece hukuk barışm (huzurun), güvenliğin ve uygarlığın simgesi olmuştur. îst«r yerli yapı, ister yabancı yapı olsun kendi vatandasını, bir insanı öldürmeye yönelik silâh, sslında, insan sevgisine, insanın insana duyması gereklı temel saygınlığa karşı yönelmiştir, barbarlığı simgelemektedir. Tetiğe dokunan ya da dokundurtan el, öldürülenin kişiliğinde Tannnın kutsal tanıdığı insan sevgisini, özgürlük, karşı düşünceye hoşgörü gibi değerleri de öldürmektedir. Katil. yasanın pençesinden kendini kurtarabilse dahi, elindeki silâhla ve alnındaki kara lek« ile varsa önce vicdanı önünde, daha sonra Allah katında hesap verecektir. CUMHURlYn 29 Ocak 1976 İ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER HUKUK ve SİLAH Dr. Yılmaz ALiEFENDiOĞLU (Danıstay Üyesi) bagU bulunan devlet demektir» (1) şeklinde tanımlamıştır. Hukuk devleti, hukuka uyma ve hukuksal denetime uyruk olma gereğinin yanında hukukla sınırlı olmayı da içerir. Bu sınırın dışma çıkılması halinde, çıkan kurum ya da kişl yönünden yetki saptırması, söz konusu olur. Bu tür davranışlar, kamusal yetkiyi elinde bulunduran kişinin dayandığı hukuksal statünün aşınması, israr halinde yitirilmesi sonucunu doğurur. Nitekim, Anayasa, dördüncü maddesinin son fıkrasında, «Hiç bir kimse veya organ kaynagını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz. denmekle bu sınırlılığı belirtmiş; Anayasa Mahkemesi, «... bir hukuk rejiminde idare, kanunların maksadma ve amacına göre, onları uygulamakla görevli olup hiç bir zaman bu maksat ve amaç dışma çıkamaz.» (2) seklindeki hükmü ile yasal sınırlılığa açıklık getirmiştir (3) Öte yandan, ne kadar eksiksiz olursa olsun, hukukun getirdiği duzenlemenın ve sınırlamanın durgun niteliğinin, bir süre sonra toplumdaki gelişimin dinamik özelliği ile çelişeceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, hukuk dürenının getirdiği sınırlamalar ile sosyal gelişim ve değişım süreci arasında uyum sağlanmalı, toplumsal gelişim hukuksal etki ile çağdaş yönde hızlandınlmalıdu. Aksi halde sosyal bunalımiar ortaya çıkabilir. Ancak Türkiye'deki sorun bu durumdan farklı olarak, 1961 Anayasasının ilerici nıteliğine paralel yasaların çıkarılmaması, toplumun gelişim ve bilinçlenme sürecinin durdurulmaya veya yavaşlatılmaya çalışılmasıdır. Başlangıç bölümünde, <İnsan hak ve hürriyetlerini, milli dayanışmayı, sosyal adaleti, ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini, bütün hukuki ve sosyal temelleriyle kurmak için. hazırlandığı belirtilen ve çeşitli hükümleri ile, hukuk devletinin gerekli kıldığı: Temel haklar güvenliği (mad. 1062), Anayasaya uygunluğun ve idarenin yargısal denetimi (mad. 147, 112, 140), İdarenin hukukla baglılıgı (yasal idare) (mad. 6, 112, 132), Yasaların genelliği kanun önünde eşitlik (mad. 12), Mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlıgı (Mad. 132, 133, 134), Kuvvetler ayınmı (mad. 5, 6, 7), Demokratik rejim (mad. 2, 4) gibi temel ilkeleri içeren Türkiye Cumhuriyeti Anayasası; hürriyete, adalete ve fazilete âşık evlâtlarının uyanık bekçiliğine emanet edilmiştir. Anayasada, sosyal ve iktisadi haklar ve ödevler başlıklı bölümün, temel haklar ve ödevler kısmında yer alması, Ikinci maddesinde «Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal bir hukuk devleti» oldugunun belirtilmesi karşısmda Anayasanın öngördüğii hukuk devletinin sosyal içerikli olduğu anlaşılmaktadır. Hukuk devletinin gerektirdiği ilkelerin eksiksiz bıçiınipıiyle yazılı metinlerde yer alması hukuk devletinin varüğı için yeterli değildir. Hukuk devleti ilkelerinin işlevlerinl sürdürebilmesl, getirdıkleri hukuksal güvencenin kâğıt Uzerinda kalmayıp fiiler. sağlanması için gereklenne uyulmalıdır. Bir ülkede, yannın umudu olan gencecik insanlar sokaklarda, üniversite binalarında öldürülüyor, şehir içinde otobüsler basılıyor ve gerçek suçlular bulunamıyor ise, okullarda can güvenliği ve öğretim hürriyeti kalmamışsa, yüksek yargı organı kararlannm gereği ısrarla yerine getirilmeyerek yargı organı kararlarına uj'mamak şeklinde kavnağı Anayasada bulunmayan bir yetki devlet adına kullanılıjor ise bu yerde hukuk devletinin varlığı önemii ölçüde ortadan kalkmıs demektir. revli kişiler tarafından çiğnendiğinl gördüğilmlls günümüzde, sayın Cumhurbaşkanının Anayasaya uyarlık ve hukuk ilkelerine bağlılık yönünde göstereceği duyarlık en büyük güvencemizdir. Ancak, idaresinin tarafsız bir kamu tüzel kişiligi halinde yasayla düzenleneceği, yönetim ve denetiminde ve yönetim organlarının kuruluşunda tarafsızlık ilkesini bozacak hükümlerin yasayla dahi konamıyacağı Anayasanın 121. maddesinde hükme bağlanan, yayınlarının tarafsızlık esasına göre yapılacaeı Anayasada ve kendi yasasında temel ilke olarak belirtilen bir kurumun genel mUdürüne ait atamanın, Danıstay kararlarına rağmen onanması bu güvencemizi önemii oranda zedeledigini belirtmek gerekır. Danıştav kararlan yerine getirilmemekle; Anayasanın 114. maddesındeki «idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır.» 140. maddesindeki «Danıştay, kanunların başka idarl yargı mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece ve genel olarak üst derece idare mahkemesidir. Danıstay, idarî uyuşmazhkları ve davalan görmek ve çözümlemekle... görevlidir.» hükümleri işlerliğini kaybetmekte, Anayasanm 132. maddesindeki «...yasama ve yürütme organlan ile idare, mahkeme Kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlannı hiçbir suretle değiştiremez ve bunlann yerine getirilmesini geciktiremez.» hükmü ihlâl edilmektedir. Kararlanna uyulmamakla (4). Yüksek Yarpı Orpanımn anayasal fşlevini yerine getirmesi önlenmekte, böylece idarenin yasalara aykırı işlemleri ve keyfl davranıjlan karşısında kişinin ve kamu görevlisinin gUvenliği ortadan kalkmakta, idarî istikrar kaybolmaktadır. öte yandan, kamu düzeninin sağlanmasuıda görevli her kademedeki yöneticinin ve memurun; Anayasanm ve hukuk devletinin gereklerinin hizmetinde ve koruyuculuğunda olmalan, olaylar karşısmda tarafsız bulunmalan kamusal görevlerinin gereğidir. İnsan hakları ve hukuksal sınırlamalarla kendisini bağımlı kabul etmeyen bir görevli. kendi hukuksal dayanağını kaybedeceğini, rora dayalı eylemci haline dönüşeceğini unutmamalıdır. Anayasanm ve hukuk devleti ilkelerinin korunmasında hukukçuya, özellikle örgütlenmiş hukuk kuruluşlarına büyük görev düşmektedir. Haksız bir işlem veya eylemle bozulan kamu düzeni, yargı yoluyla düzeltilemiyor ise, bu hal, hukuk devletini, kişi güvenliğini yaraladığı kadar, hukukçuya duyulan saygınlıktan da bir parça alıp götürür. Hukukçu. hukuka aykınlığın karşısında yer almakla, yalnız anayasal bir görev yapmaz, aynı zamanda kendi saygmlığının onurlu savasını verir. (1) Anayasa Mahkemesinin 19.11.1966 ırünlu karan (2) Anayasa Mahkemesinin 5.7.1963 gün ve E 1963/ 170, K 1963 178 savılı kararı: Anayasa Mahkemeal Kararlar Dergisi, sayı: 1, a. 302 . 305 (3) öfretide fenelilkle kullanılan «hukuka baglı» yerine bn randa «hukukla bafk» deylml kullanılmıştır (4) Danıstay Kararlan, 28.7.1975 tarihii Cumhuriyet Gaıetesl Bir Yudum Demli Çay azı zorunluklar yüzünden bir süreden beri gazetenin İç sayfa düzenlemeleri erken saate alındı. Sözgelişi ben şu yazıyı 27 ocak salı gecesl yazmaya başladım; çarşamba sabahı yazı işlerine vereceğim; perşembe günü slzin elinize geçecek... Gece vakti yazmak, bir başka ruhsal oluşum yaratıyor lnsanda Gün yeterince sıkıntılıydı zaten... Komandolann 12 ocakta Maçka'da vurdukları Özer Elmas ölmüştü. Bes yüz dolayında öğrenci. olayı protesto etmek için yürüyüşe geçmişlerdi. Tophanede polis panzerleriyle çevrilen gençlere ateş açılmıstı. Sonuç: 1 ölü, beş yaralı... Saat 22'ye doğru telefon çaldı. Açtım. Hasan Cemal üzgün bir sesle: Bu gece, dedl, yaralılardan ikisi daha ölebilir... Hımmm .. Yann dört cenaze olabilir; bu da olaylar var demektir; çark durmuyor. Evet, durmuyordu herkesin bildiçi ölüm çarkı; gicırdaya gıcırdaya dönüyorduv Böyle zamanlarda yazarın sorumu nedir? Yüzbinlerce kişinin oknduğu bir gazetede her pün yazan kişi. öğrencilerin cenazeleri ardmdan ağıt mı yakacak durmadan? Fclsefe mi yapacak? Sorumluluğumuz öylesine ağır ki!.. Çağımızm yazan eski çağlann yazarlarına oranla öylesine büyük yığmlarca okunuyor ki!.. Pek ünlü Sartre. 1946da şunlan yazmış: B « ... Bugün garip bir olay karşısındayız. Ünlerini henüz hak etmemi?, ya da belki hiçbir zaman hak etmiyecek olan yazarlann ki ben de. benim kuşağımdan da bir çokları da onlar arasındadır daha şımdiden, meselâ 19'uncu yüzyılın birinci sınıf yazarlanndan daha çok okuyucuları vardır.» Böyledir durum gerçekten; ama 1976 Türkiye'sl glbl blr toplumda yüzbinlerce kişiyle hergün konusabilmek olan»ğına sahip bir yazar ne yapmalı? \asil düzenlemeli tümcelerlnl? Karanlık çetelerln, ülkeye siyah bir rejim eetirmek için hergün takırtakır ögrencl öldürttükleri günlerl ya«ı/oruz. Hangl söz, hangi tiimce, duygulanmızı anlatmak için yeterli sayılabilir? En lyisi duygulan yansıtmak görevini ozanlara bırakarak. aklımıza danışalım. Bir yazann böyle zamanlar göreri nedir? Genç insanlann cesetlerine basabasa faşizme ulaşmak yönteml. kuruludüzeni yiirütenlerin benimsediği bir strateji nitellğine erişmlş; ne yapmalı böyle zamanlarda? Evrenin şaşılası butünlüğü. tnsan bilinçlendikçe daha çok göze çarpıyor. Yirmlnd Yüstyıl insanı sanıran bn bllincin ışığına kavuşmadan ruhsal vapısını denseye sokamaz. Yoğun devrimler çağını yaşadığımızı bilmeliyiz. Ölüm ile yaşamın içlçe, yanyana, birbirine dolandığı bir derrira çağı .. Herkes bu çalkantıda nasibini alacak... Birinci Dünya Savasının acılı kuşağından öğrendim. Cephede gün ışırken, öteden beriden toplanan calı çırpı yakılır; üstüne demlik orurtulur; sıcak çay beklenirmiş sabırsızlıkla... Biraz sonra hürum boru«u çalacak: ölen ölecck; kalan akşam çayına kalacak... Akşam gün batarken yaşamın tadı. yine demli çayı içmek yudum yudum; ama sağ kalanlar için... Savaşta doğal (törülen bir alışkanlık bn .. Cephe yöneticileri, 1976 Türkiye'sine savaşın koşullarını getirdiler. Anneler, babalar, çocuklannı okula komando saldırısına uğrar mı uğramaz mı? Gösteri yürüyüşüne katUırsa öldürülür mü, öldürülmez mi? diye düşünerek yolluyorlar; sonra biri işlne gldfyor, öteki ocağa tencereyl sürüyor; kimbilir belki akşama çocuk dönmeyecek... * Bazan blr toplnmtm dilindeki sözcükler, olaylann gerl* sinde kalır; ve bir yazarın yasamı, cinayet egemenllğinl yıkarak katillerden hesap sormak pörevine dayanır. Ancak bu amaca dönük yaşamakla sabahlan bir yudum demli ÇV Jyın tadına varmak hakkını kazanablllriz. Hukuk devleti Kukuk devleti, kamu erkinin kullanılmasında hukukla bağlüığı gerektirir. Ancak. hukuk devleti anlayışının, sadece hukuka aykın bir davranışta bulunmama gibi olumsuz bir borç yükledigt göriişU çağımızda geçerliğini kaybetmiştir. Hukuk devleti, insan haklarına, bireylerin hak ve hürriyetlerine saygı göstermeyi gerekli kıldığı kadar, insanın temel gereksinmelerini karşılayacak bir düzenin de kurulmasını, her türlü yasal ve idari işlem ve eylemlerin yargı denetimine bağımlı tutulmasım içerir. Anayasa Mahkemesi, hukuk devletini «Hukuk devleti demek, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendisini yükümlü sayan, bütün davramslarında hukuka re Anayasaya uvan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine Kimin Koruyuculuğundadır? Anayasa'nın ve Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti niteliğinin koruyuculuğu; hürriyete, adalete ve fazilete âşık evlâtlanmn uyanık bekçiliğine bırakılmakla beraber, bu konuda en büyük sorumluluk, kuşkusuz, yürütme görevini elinde bulunduran Bakanlar Kuruluna düşmektedir. Bu görev yasalar çerçevesinde yerine getirilmelidir. Yürütme orgamnm başı olarak sayın Cumhurbaşkanı, görevi ile ilgili işlemlerden ve onayladığı kararlardan sorumlu olmamakla beraber (mad. 98), Anayasayı saymayı, insan haklanna dayanan hukuk devleti ilkelerinden aynlmamayı andmda (mad. 96) belirtmekle, aynı konuda anajasal bir görev yüklenmiştir. Hukuk devleti ilkelerinin, ODU korumakla gö PİLAVDAN DÖNENİN.. OKTAY AKBAL Evet Hayır PLANSIZ BÜTÇE yılınm m l i retirdifl e n ö n e yenilik. kuşkusuz Yüksek Planlama Kurulu'nda politika karar organlanyle teknik kadrolann yan yana getirilmesi olaytdır. Bir bakıma, plan kavrarmnın yönetsel özüdür bu. Başbakanın başkanlığında ü<j bakan (Maliye, Ulaştırma, Ticaret Bakanlan) il» DPT Müsteşarı ve Planlamanm üç Daire Baskanı bu kurulda ülkenin ekonomik ve sosyal sorunlan uaerinde karar verirler. Hem de tartışarak. Anayasa'nın 129'uncu maddesinde yeralan «iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmamn plan'a baglı olmasmnın gerçekleşeceği ilkesine bu nedenle gerek görülmüştür. Yüksek Planlama Kurulu düzenli ve ciddi çalışırsa elbet. DENGEli VE SAĞLIKLI BiR KALKINMA SÜRECi. BÜIÇELERıN YIILIK PROGRAMURA DAYANMASINI GEREKTiRiR. BU DAYANIŞ ORTADAN KALKARSA (Ki KALKMIJTIR) ÜLKE BÜTÇESiZ KALMAZ AMA, 0 BUTÇE PLAHSIZ KALMIJ OIUR •PUavdan dönenin kasıği kınlsın. dlyor Bay Demirel. Bir ramanlar AP'Uler, «Biı plan değil, pUav isteriz» demişlerdl batırlarsuuz. Pilava kaşık çala çala iktidar oldular, iktidardan düştüler, yeniden üç ortağm destefiyle iktldara geldiler. DUlerinde hep pilav, pilava kaşık çalmak!.. Bir gün önce «zam yok» der, hatta aynı eece «zam olmayacaktır der, beş dakika sonra EtBalık Kurumu ürünlerine zam ge'digf açıklanır! Bu açık açık zam, ya sizliden gizliyo yapüanlar, zam gelecek diye plyasadan kalknuş olanlar. Vakında TV'deri, buzdölâbına, çanıaşır maklneslne dek tiim elektrikll araçlara zam gelecekmiş, aynca elektriğe de, suya da, taşıta da. Bir zincir ki, tiim halkalan birbirine bağlı! Önie önleyebilirsen! lstedigin kadar «Biz zam yapnuyoruz» de, kim inarur sana?.. MC iktidarının her yaptıp, her dediği yanlıştır, gerçeklere avkırıdır. Kendileri de bilirler bu yanlışiığı, bu tersliği, gerçeklere aykırüığı... Gözünüzün içlne baka baka, MC TV'sinde güle oynsya sövlerler bunları! Böylesine nasıl bir ad verilir, bilirsiniz. Bay Demirel ve ortaklan zam yok diye diye zam yapıyorlar!.. Koskoca ulus kandınldı, aldatıldı sanıyorlar. Benim şaştığım bir $ey var, o da bütün bu zamlar karşısında halkın suskunluğudur. Neydi Ecevit günlerindeki güriiltü patırtı? Kıyamet koptu «zam» yapıldı diye. tstelik o zam, önceki olağanüstü iktidarların bir türlü yapmadıkları, gecikmiş bir zamdı. Şimdi ise, «zam yok» diyerek zam yapılıyor tiim ihtiyag maddelerine... Geçen gün Cumhurbaşkam'mn yanından çıkarken Başbakan Demirel gazetecilere şu sözleri söylemişti: •Zam söylentileri spekülâtiftir. Tekrar ediyorum hiç bir devlet kuruluşu zam yapmayacaktır.» Aynı rün EtBalık Kurumu Genel Müdiirii Aziz Tabak şu demeci veriyordu : «Yüzde otuz oranmda zam, uygulamaya girmistir.» Enerji ve Tabil Kaynaklar Bakanı da bütçe komisyonunda yüzde altı oranmda bir zam yapılacağını açıklamıstı. Nerde verdiğin sözler?.. Böyle bir şarkı vardır bilirsiniz. Bay Demirel ne dese inanmayacaksınız, hangi sözü verse gülüp geçeceksinlz! Böyle bir duruma düşen politikacı, •istifa» diye bir yolun kaldığını düşünür, başka yollar tıkannustır artık. Ama bir dediği bir dediğine uymayan. o dündü, bugün başka bir gündür, olmuşsa olur, olmamışs» olmaz gibi lâf saiatalanyle gunünü gün, saatinl saat eden bir politikacılık anlayışı «istifa» diye bir seyl düsünemez bile! «Gel yık» diyebilir karşısmda gerçekleri söyleyenlere, «Gücün varsa gel yık^ Bu, ben her Utediğimi yapanm, gerçeklere sırt çeviririm, söyledigün sözler aynı gün yalanlanır, halk anlar ne desem doğru olmadığını, ama ben yine de iktidar koltuğunda oturnrum, demek değil de nedir? EtBalık Kurumn'nun kapılannda her sabah unın nzun kuyruklar oluşur. Karda, yağmurda, riizgârda, çocuğu kucaCinda kadınlar, yaslı erkekler, nineler bekleıjir beklesirler. Klml çökmiiş, kimi ayakta... Sessiz bir umutsuzlar ordusu... Beklerler kapı acılsın, girsinler, iki yüz elli gram kuşbaşı, en çok da yarım kilo kıyma alsınlar... Şimdi bu iki yüz eUi gram kuşbaşmın, yarım kilo kıymanın fiyatı yüzde otuz oranda arttı. Ne olacak? O oranda daha az alacaklar bu azıcık eti... Yan tok yan aç, yetersiz gıda İle beslenen halk yığınları biraz daha açlığa itilecek, biraz daha yoksulluğa, umutsuzluğa... «Pilavdan dönenin kaşığı brılsın. böyle diyor AP lideri. Sonra ekliyor: «Anayasalar tabu değildir ki.» öyledir, ama politikacUar, parti Uderleri, Bakaniar, Başbakanlar nedir peki? Onlar tabudur! Hele MC eöketini de taşırlarsa!.. DogTu olmayan sözleri söyieyecekler, yurdun baştanbaşa bir mezbaha haline getirilmesine seyirci kalacaklar, katiller kol gezecek, devlete yardımcı güç adı altında çeteler kurulacak... MC ne yapıp yapıp iktidar koltuğuna yapışacak! Çünkü pllav orta yerde duruyor, kaşık çalan çalana... Açık açık söylüyor Bay Demirel, •Pilavdan dönenin kaşığı kırüsın.. Bir gün gelir o kaşık gider elmizden, pilav tenceresi de tepetaklak olur. Yurttaş oylan ile yapar bunu, hem de ilk genel seçimde... Ne pllav kalır, ne kaşık... Evet bugiln böyle ama, bir d« yann var. bağlanmamıstır. Millî Cephe iktidarı »ayın Cumhurbaşkanını bu noktada yanıltmıs, eklerden birinin hem de en önemlisinin noksan olduğu kararnamevi «onay»a sunmuştur. Nedenlerl Başbakan sayın Demirel uzun süredir Yüksek Planlama Kurulu'nu toplayacak ve Yıllık Program müsveddelerini inoeleyecek vakti bulamadığı için bu y«nıltıcı, olumsuz sonuç ortaya çıkmış olabilir. Planlama ile Maliye ara sındaki görüş aynlığının sürüp gitmesi, iktidan oluşturan partiler arasmdaki çelişkiler, Yüksek Planlama Kurulunu toplama cesa retini Başbakana vermemiş olabilir. Ne olursa olsun, ilk kea 1976 bütçesi planlı döneme rağmen daha önce hazırlanması gereken yıllık programdan kaynaklanamamıştır. Konımun önemi, Bütçe ile program arasındaki hıticuki ilişkinin kurulmamasından daha çok organik ilişkının kurulamamış olmasından ileri gelmektedir. Yıllık programa, Bütçe 'nin hazırlanması için gerekli formalit» niteliğinde bakmamak gerekir. Yıllık programlar, Bütçelerin özüdür. Dengeli ve sağlıklı bir kal kınma süreci, Bütçelerin yıllık programlara dayanmasını geraktirir. Bu dayanış ortadan kalkar sa, ülke bütçesiz kalmaz ama, o bütçe plansız kalmış olur. Ali Nejat ÖLÇEN Baskanveküi Devletin önemsendiği giinler Deneylerimize göre bu kurul'u bugüne değin en verimli ve etken biçimde çalıştıran sayın Inönü olmuştur. Sadece ekonominin makro büyüklüklerine ait denge hesaplannı değil, bütün sektörlerin üretim, tüketim hedefleri ile yatınm projeleri 82 yaşındaki înönü'nün bilgeliği içinde gözden geçirilir, karara bağlamrdı. Kamu Kuruluşlaruun Genel Müdürleri, plân 2 ocak 1976 günlü Resmî Gazeteyi gözden geçirenler, planlı dönemin artık çok gerilerde kaldığına tanık olurlar. Resmi Gazetede yayınlanan ve Cumhurbaşkanı taraiından da onaylanan kararnamede iki belgenin ekli oldugu yazılıdır. Ama nedense bu TEŞEKKÜR iki belgeden sadece birinin, «programın uygulama esaslan» Değerll varlığunız faziletli iyi insan nın yer aldığı, öt«kinin asıl olaAVUKAT mn yani «Yıllık Program»ın yer almadığını görürüz. Acaba Cumhuroaşkanı Milli ebediyete intikâli dolayısıyle Bolu'dakl cenaze merasimine Cephe'cilerin iktidannca yanıltılistirak eden ve evimize kadar gelerek, gerek telefon ve gemış mıdır? Onay'a sunulan belrekse telgrafla acımıza iştirak den tüm akraba ve dostlageler arasında 1976 programı nerımıza teşekkürlerimizi sunanz. den yer almamıştır? Aîlesl Adma Evet, acaba neden? Eşi Münevver YALÇIN Yıllık programlsr ekonominin makro büyüklükleri arasındaki Cumhuriyet 760 dengeyi yansıtan tek boyutlu bir belge olsaydı, olaya uzaktan bakanlar için durum sakıncalı görülmeyebilirdi. Ne var ki, kararnamede var olduğu yazılıp da noksan belge 1976 yılının kaderini etkileyecek, sektörel gelişme lere yön verecek olan «Yıllık Programııın kendisidir ve henüı Yuksek Planlama Kurulu'nda bu güne kadar görüşülüp karara lamanın saygınlığına ve etkinliğine bu kurulda tanık olurlardı. O yıllar, Devletin siyasal iktidarlar tarafından ciddiye alındığı, devletin saygınlığının korunduğu yıllardı. înönü, Anayasa'nm 129'uncu maddesinde «Planın bütünlüğünil bozacak değişikliklerin önlenmesi» hükmünü içtenlikle yerine getiren büyük Devlet adamı idi. Bütünlüğü olan bir planın, yalnıa ekonominin makro büyüklükleri arasındaki denge hesaplariyle değil, sektörlerdeki arztalep dengelerinin sağlanması yoluyle korunacağını kavramıştı. Bu nedenle yıllık program, Înönü'nün fermuarlı çantasma sığamıyacak kadar oylumlu (hacimli) olurdu. Sayın Cumhurbaşkanının onayına aralık ayının ilk gününden önce sunulan belge, böylece planın butünlüğü içinde Anayasa'nın 129'uncu maddesine uygun olarak hem ekonominin genel dengesini ve hem de sektörlerin kendi iç dengelerini koruyan, enflâsyondan uzak sağlıklı, gerçek «Yıllık Program» niteliğini taşırdı. Sayın Demirel bile, Başbakan olunca bu geleneğl birden bire söküp atamadı. uzun süre kendi sini bu geleneğin ciddiyetinden uzak tutamadı. TEŞEKKÜR Babamız emekli albay HAKKI VARDARLI'nm acü amelıyatını başarı ile yapan Opr. Albay NECDET ATAÇ ve Opr. Dr. CELÂL BOZKURT ile yakın Ugilertni esirgemiyen Alb. Dr. Orhan SL'NAR, Dr. Alb. Bülent ERALP'a Gümüşsuyu Askeri Hastanesinin kıymetli hemşire ve yarlımcılanna tesekkürU aılemiz adına insani bir borç bilirim. Opr. Dr. HALtL İYİGÜN Planlı Döntme Paydos Kadıköy yaka«ında oturan Oğrencllere Strasbourg Oniversltesı mezunu bayan öğretmen tarafından Fransızca dersi verilir. FRANSIZCA Tel: 58 68 96 HAYRETTiN YALÇIN'ın CAĞDAS YAYINLARI cem yayınevı ÇIKTI OKTAY AKBAL ARÎFDAMAR ŞİİRLER 7,5 Lira seslerin ayak sesleri flsliye 12. Hükuk Hakimligioden SAYI: 975/4T7 Hüseyin Durgut tarafından Eyüp Arslan ve Ahmet özbircan alehlerine ikâme olunan tesbit ve tescil davasında davalılar Eyüp Arslan ve Ahmet Özbircan adına çıkarılan Cumhuriyet Gazetesinin 8.1.1976 günlü ilânen davetiyeye rağmen davalılar gelmediğinden ilânen Riyap kararı çıkarılmasına karar verilmiş olmakla duruşmanın bırakıldığı 31.3.1976 günü her iki davalımn duruşmada hazır bulunmalan aksi taktirde gıyaplarında duruşmaya devam olunacağı ilânen gıyap kararı tebliğ olunur. (Basm: 724) 759 T. C. Merkez Bankıst İsfanbul }ubeleri MenıupUrı Sınırlı Sorumlu Biriktirme, Yardımlajma v* Tüketim Kooperatifi İdare Heyetlnden Kooperatılimizin yıllık olağan genel kurul toplantısı 16.2.ıy76 pazartesi günü saat 13'de gündemındekı maüaelerı goruşmek U zere ve karara baglamak üzere Merkez Bankası İstanbul Şubesi binasında bulunan özel daıresinde yapılacaktır. Bilanço, kar ve zarar cetveli ile idare heyeti raporu kooperatif merkezmde ortakıarın emrıne ha zır bulunmaktadır. Sayın ortaklarımızuı teşriüeri rica olunur. G ü NDEM : 1 İdare heyeti ve murakıp raporlarının, bılânço ve nesap sonuçlarının okunması, , 2 İdare heyeti ve murakıpla nn ibrası, 3 1975 hesap döneminde aynlan ortakların sermaye alacaklannın iadesi, i Düekler, 5 Yeni idare heyeti ve murakıplann seçilmesi, 6 Toplantı zabıtlarınm reyini kullanan ortaklar namına imza hususunda başkanlık divaruna yetki verilmesi. Cuıruıuriyat ^749 Garanti Bankası Mensupları Yardım ve Kültür Derneğinin Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı ilân gündemi Garanti Bankası Yardım ve Kültür Derneğinin olağan üstü genel kurul toplantısınm 8 şubat 1976 pazar günü saat 10.00'da İstanbul Yeni Postahane caddesi Garanti Handaki toplantı salonunda yapılacağını, ekseriyet temin edilemezse 15 şubat 1976 tarihinde pazar günü saat 10.30'da Taksim Shraton Oteli balo salonunda çoğunluk aranmaksızın yapılacağını bütün üyelerimize duyurur, teşriflerini rica ederiz. TÖ.VETİM KURULU G ü n d e m: 1 Yönetim Kurulu faaliyet raporunun okunması, 2 Yönetim Kurulu, denetçiler asil ve yedek Uyelerinin seçilmesi, 3 Emekli yardımları hususunda görüşme, 4 Düekler. (Reklâmcıhk: 86) 761 Hiroşima'lar Olmasın Bu britap. zm bin insanı bir anda yok eden atom bombası dramını, Hirosima'nın o acılı günlerlni size yeniden yaşatacak. «Hiroşima'lar Olmasın»da aynca Sovyetler Birliği ve Yugoslavya gözlemleri, izlenimlert de yer almaktadır. Fiyatı: 20 Lira Isteme adresi: ÇAĞDAŞ YAYINLARI Cağaloğlu Halkevi Sok. no: 3941 İSTANBUL ÎLÂN Adana Elektrik İşletme Müessesesinden Elektrik ücretlerini ödemeyenlerin memurlarımızı, beklemeden, işletmeye müracaat ederk muamle yaptmp, ödme yapmalan ilân olunur. (Basm: C . 11912) 757
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle