Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 13 Eylül 1S75 YEDÎ i TARTIŞMA Çağdaş Türkive Yaratmak Görüyor, okuyor, duyuyor, veya işitiyoruzdur: «Fasistler devrlmcüere saldırdı., .Faşistler devrimci gençleri dövdüler», «Faşistler devrimci gazete okuyan yurttaşlarımıza saldırdı»... Bu bir gün, iki gün veya üç gunlük isler değü. Faşistlerin bu ne ilk, ne de son saldınsıdır. Atatürkçü, devrimci, özgürlükçü yurttaşlanmızın hemen hemen can güvenhği kalmamıştır. Öztürkçe konuşan, devrimci gazeteleri izleyen, aydın, bilinçli, öğrencisi, öğretmeni, köylüsü, isçisi, memuru «Ko münisttir» diye anılmaktadır. Asıl .Komünistler. ulusumuzu çagdaş ortamdan ahp, ilk çağı yaratanlardır. Bu ulus için Ata larımız kanlarını dökmüs, vata ru için canını vermiş, şehit olmuştur. Son Türk Devleti Türkiye Cumhuriyetidir. Yani Özgür bir Türkiye Cumhuriyeti. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devle tinin kurucusu Atatürktür. Cumhuriyetimize yapılan hakaret, dolayısiyle Atatürk'e yapılmıştır. Atatürk'ün istekleri arasında: • Ulusumuz'u çağdaş ujgarlı ğın üzerine çıkarmak, • Ulusumuz'u içte mutlu, dış ta bağımsız kılmak, fikri vardır. O halde Ulusumuz'u çagdaş uygarlığın düzeyine çıkartacağız. Hiç bir faşizan baskıdan yıl mayacağız. Çünkü Atatürk, Cumhuriyeti bize emanet etmış tir, O'nu koruyacak ve Ulu Atamızm gençlikten istediği ödevi yerine getireceğiz. O halde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dilini yabancı diUerin boyundu rugundan da kurtaracak, anlaş tıracaktır. Öztürkçe sözcükleri kullanıyor diye öğrencısini döven, Öztürkçe sözcükleri konuşuyor diye faşistlerin saldırısına uğrayBn Özgürlükçü gençlerimizin günahı ne? Bu gençleri mizin suçu Çağdaş bir Türk toplurmı yaratmayı erek edinmesi olsa gerek. Aynca Atatürk'ün istekleri arasmda «Ulusumuz'u içte mutlu. dışta bağımsız kılma» fikrt de vardır. Nerede mutluluk? Nerede? Kardeş, kardeşe saldı rıyor. Yurttaşlanmız ölüyor, ya ralanıyor. Hiç birinin hesabını soran yok. Bu muydu Ulusumu zu «M^ıtlu kılmak?. Elbette ki yanıti'«Hşyır!.« olacaktir.' Özgtirlük, mutluluk, ça'ğdaş bir toplum istiyoruz. Yoksa kendıle rine «ırkçı, milliyetçi, mukadde satçı, ümmetçi. süsü veren sö müriicüler değil. Kardeşi kardeşe vurduranlar degil. Biz ça lıştığının karşılığını alan özgür bir toplum istiyoruz. Öztürkçe sözcükler kullanmak .komünistliktir» diyenlerin dikkatine: .Türk Dil Kurumunu Atatürk kurmuştur. Bu Kurum'a yapılan baskı Mus tafa Kemal'e yapılmıştır demek tir. Çağdaşlığı, devrimciliği, öz gürlükçülüğü Türkiye Cumhuri yetine ilk defa O getirmiştir. Yılmayacağız. Önümüzdeki en gelleri aşıp ereklediğimiz zirve ye ulaşacağız. Yeniden «Çağdaş Bir Türk Toplumu» yaratacağız. Bu devlet birkaç «ırkçı, ümmetçi, mukaddesatçı..» yüzünden gerileyemez. Sazlıköy olayının içyüzü 28 temmuz tarihli Cumhuriyet'in «TARTIŞMA» köşesinde, Hılmi Fırar.'ın kızuım, Sazlıkcy copiak ışçilerinin direnişi ile ilgıli bir yazısı yayınlandı. Toprak beyi Hilmi Fırat'ın kızı bu yazıda, reformcu görünerek, topraksızların, toprak ışçilerinın şanlı mücadelesini karalıyor, ve diğer yandan da, babası Hilmi Fırat'ın sömürücü olduğunu gizlemeğe çalışıyor. Hilmi Fırat'ın kızı, babasmın bu çiftliği «Cumhuriyet'in ilk yıllarında ve halen geçerli olan yasal «.urallar içinde>: satm aldığını ıddia ederek, onbinlerce dönüm topraga sahıp olmalarını haklı göstermeğe çalışıyor. Ama biz biliyoruz: O aiienin binayeti sömürü %re zulüm üzerine kuruludur. Hilmi Fırat'ın dedesi Eğın' den Sökeye carrü hocası olaıak geldi. Zengınlerden Kocagöz' un dul kızı ile evlenmekle ise başladı. Daha sonra, Hilmi Fırat'uı babası Hacı Halil, Osmanlı'nm öşürcüsü oldu. ösür toplamakta, halka zulmetmekte ün yaptı. Boylece Osnıanlı' nın taltif ve iltifatına maahar oldu. Osmanlı'dan «paşa» ünvamnı aldı ve Haa Haül Paşa oldu. Böylece Hacı Halü Paşa her köylünün ürettiği ürünün açts ıkisme el koyarak altınlarıria altm kattı. Hilmi Fırat'ın kızı, babasınm, Sazlıköy'ün topraklaruıı satın aldığını söylüyor. Fakat bir gecede onbinlerce dönümlük bir çiftliğin tapusunu devralabilmek için gerekli altınlann nasıl elde edildığinden hiç bahsetmiyor. Çiftliğm satın alınmasında kullanılan altmların, dedesi tarafından, köylünün üç ölçek buğdayından iki ölçeğine zorbaca el konarak sağlandığını hiç söylemıyor. İş bu kadarla da bitmiyor. Hoşar Hanım'ın çiftliğini satın almakla da Hilmi Fırat'ın gözü doymadı: Aynca, Pamur Mustafa (veya Patnur Mehraetı'e ait toprakları da karşılıksız gasp etti. Pamur topraklarını geri alabilmek için onbeş yıl mahkemede süründü. Fakat geri alamadı. Bu topraklann tapusu hâlâ Pamur"un çocuklanran üzerindedir. Hilmi Fırat'ın taa, ovadaki, Kadıköy ve Yörüklüköy'ün na sıl olup da bugün yok olduklarmdan da hiç bahsetmiyor: Bugünkü çiftliğin içinde eskiden üç köy vardı: Ovada, Kadıköy, Yörüklüköy; dafın eteginde Kemer (Sazlıköy •). Hilmi Fırat çiftliği satın alır almaz ovadaki Kadıköy ve Yorüklüköy'ü göçürmenın yollannı aradı. Bu iki köyün halkını hıyle, tertip ve zorla Kemere (Sazhköy)'e göçürdü. Yerlerini zaptetti. Köylülere baskı yapmak için Kadıköylülerin camiini yaktırdı. Daha sonra, çıftlik depoEU haline getirdiği bu camı harabesinı, bugün de depo olarak kullanmaktadır. Hilmi Fırat, yerlerinl gaspettigı bu iki köye karşılık., köylülerin deyişi ile «eseklerin bile otlayamayacağı» Sazlıköy'ün arkasındaki dağı verdı. Bu dağı da, daha sonra Orman Bakanlığı köylülerden gerı aldı. (Hilmi Fırat'ın köylüiere toprak bağışladığı şey işte budur). Boylece, Kadıköy ve Yörüklüköy'ün köylüleri, Sazlıköy'ün topraksızlan, toprok işçıleri haline geldiler. Ege"run yoksullan, Yunan işgaline karşı dövüşerek canlannı verirken, Hilmi Fırat onbinlerce dönüm topraklan ele geçirebilmenin plânlarmı yapı yordu. Düşman işgaünden, işçı ve köylülerin kanıyla sulanarak kurtanlan bu topraklar, savaş sonrasında, Hilmi Fırat, Fahrı Tanmaa ve Önerler gıbi bir kaç kişinin elinde kaldı. Kurtuluş Savaşının, dul, yetim ve gazilerinin payına da, ağalann kapısında, nıaraba, hizmetkâr, ortakç», yaııcı ve giderek toprak isçiliği düstü. Gerek Hilmi Fırat demeçlerinde, ve gerekse kızı bu yazıda, Hilmi Fırat'ın topraklarırun 60 bin dönüm değil de 15 bin dönüm olduğunu iddia ediyorlar. Hilmi Fırat aynca 8 bin dönüm de «çocugu»nun olduğunu söylüyor. 'Sani, topiam 23 bin dönüm. Sazlıköylüler toprak bulamayıp ölülerinı bataklığa gömerken, iklyüz nane kiraaa otururken, hayvanlan için bir deste ota muhtaçken, sâhip oldugum toprakların mik tan altmışbeş bin dönüm değil de yirmiüç bin dönümdür demek topraksızlara kufretmekle birdir. Kaldı ki, sadece Hılmi Fırat'ın sahip olduğu topraklar bu miktardan çok fazladır. Bu durumda, Hilmi Fırat toplumdan tecrit oluyor. Bu nedenle, toplumun baskısından kurtulmak için. topraklarının miktannı olduğundan az göstermege çalışıyor. Hilmi Fırat'm kızı sık sık kanundan, «kanunun kestiği parmağm» acımayacağından dem vuruyor. Bu düzenin kanunlan, onların parnıaKİannı ne keser ne de incıtir. Bu nanunlar yoksullann, emekçılerin kolunu kanadım kırmak için çıkartılmıştır. Sazüköj'.üler bunu gördülen Dırenişte, zuıdanı haksız olan Hilmi Flrat değil, haklı olan toprak işçileri ve onların arkadaslan boyladı. Bütün devlet kuvvetlari ağanın yanında yer aldılar. Zülme ve yoksulluga uğrayanların acısını ağalar, beyler bilmez. Hilmi Fırat'ın kızı, toprak işçilerinin mücadelesi karşısında ağalığın onunınun kırıldığını görüyor. «Düzen değişikliği gelirken kimi kişilerin onurunun korunmasının gereğın»den dem vuruyor. Bugüne kadar. topraksızlann, toprak isçilerlnin, az topraklıların ve yoksullann onurunu ağalar, beyler kırdı. Ya emekçilerin, topraksızlann, yoksullann onu ru, ya da Hilmi Fıraflann onu ru: Biz EMEKÇİLER. TOPRAKSIZLARIN. YOKSULLARIN ONURUNUN KORUNMASI taraftanyız. «Birkaç militamn kışkırtması.. ile... Sazlıköylülerin çok kü çük bir azınlığı... Hilmi Fırat'ın şahsında kanunsuz bir eyle me» geçtiler deniliyor yazıda. Tcprak işçilerinin şanlı direnl şini kimse karalıyamaz. Sazlıköylü 3000 toprak işçisi bütün direniş boyunca, sıkılrmş yum ruk gibiydiler. Bu durum, Hilmi Fıratiann, bütün ağalann, beylerin yüreğine korku saldı. Onlar elbette karalarlar bu şanlı direnişi. Ama toprak işçileri. mücadeleleriyle. tüm Türkiye emekçile rinin sempati ve desteğini kazandılar. Onlarca demokratik kuruluş destek bildirileri ve afişleri çıkardı. Yüzlerce emek çi nafakalanndan kesip Topraklş'e bağış yolladı. İşte biace değerli olan bunlardır. Hilmi Fırat'ın kızınm, az top raklı, az topraklı ve topraksız ortakçı. kiracı ve yancılarla or f\ köylüleri toprak işçilerine karsı gibi göstermesi de bosunadır. Bunların ınenfaati ağalarla birleşmekte degildir. toprak işçileri ve topraksızlarla birlesmedikleri sürece sefalet ve yoksulluk yakalannt bırakmıyacaktır. Bütün köy yoksullarmm menfaati ortaktır. Şamil İLTER Toprakİş Sendlkası Gen. Bşk. Komando kmmpı Sancak tatil köyünün uzaktan törünüşü.. Saneak taffl koyünün girîşine beşta bayrağımız olmak üzes çeşitli ulusların bayraklan dal »lamyordu.. Turizm dilinde bunun anlamı. onaklama yerlerinde kalan müş irilerin hangi uluslardan oldu jdur. APIi Murat Bayrak. ta1 köyünü* komando eğitim ıerkezt haline dönüştürdüğünü sklamak amacıyla olacak ki, öyle bir görüntü vermeyi ge:kli gördü . Sancak komando kampında eter yapılıyordu? Bu komıda kulaktan kulağa »yılan aöylentileri sağır sultan ile duymuştu ama, Ayvahk'ın jneticileri bile bile duymamaz ktan geliyorlardı. Bir kez kam t yiiz metreden fazla yanasaııyordu kimse. Yaklastığınız an lyak yiyecektiniz bir kez. Beli sil&hla ateş edecekierdi üze nize, ya da bıçakla saldıracakrdı.. Bıçakla saldıracaklardı diyoız. Ayvalık'tan döndüğümüzde HP îzmir Milletvekili Süleyan Genç'le karşılastık. Sanık komando kampından söz tim. Genç de biliyordu AP'li iurat Bayrak'ın kampında ner döndügtinü... «Dofcuz Eylül günü tzmir'e ge ceklerl kesin» dedi Süleyman enç. Sonr» ardmdan ekledi Iman sen da kendine dikkat ...» diye.. Üç gün sonra CHP'H G«nç ve 1 Rua Bodur, Izmir'de Gazi ulvannda MHP îl Merkezinin lünde çok sayıda komando ın sişli ve bıçaklı saldınsına Jradılar. Bodur üç yerinden bı ıkla ağır yaralandı. Milletvekili snç ls« bir hayll hııpalandı. Evet bu gerçeği ortaya koyıktan sonra tekrar Sancak koando kampına dönüyoruz.. SANCAK KOMANDO KAMPI.r Hikrret ÇETiXKAYA SANCAK TATİL KÖYÜNÜN KONUKLARI ARASINDA TÜRKEŞ VE YALÇINTAŞ DA YER ALD1LAR du. Birbirlerinin boğazlarını sıkıyorlardı...» •Tabancayla ateş ediyorlar mıy dı% «Ara sıra ateş ederlerdl...» .Başka neler yaparlardı?» • Marş söylerlerdi... • Nasıl marş, anımsayabilir misin?» Bir sürc düşündü. Üzerinde ya mah açık yeşil bir mintan vardı. Gözleri karaydı, şakaklan çö küktü.. Kısık bir sesle yanıtladı bu sorumuzu: «Dilimin ucunda ama aklıma gelmiyor...> «Hiç minibüslerle giden gelen oluyor muydu?» «Oluyordu.. Ören'e gittiler... ören'de komandolan solcular dövünce buradan beş minibus git ti Ören'e...» «Ören'de n'apmışlar biliyor rnu sun?» • Bilmiyorum...» Başbuğiarm lideri MHP Genel Başkanı Alpaslan Tiirkeş, tatilinin bir bölümünü AP'li Murat Bayrak'ın komando eğitim merkezine dönüştürdüğü Sancak tatil köyünde geçirdi. Bu arada ko rııma polisleri de yine aynı yerde ağırlandüar... Başbuğ Tiirkeş Sancak'U kaldığı sürece hiç kimseyle konuşnıadı denilemez. Salt kampta ken disiyle görüşmek isteyen gazetecileri buyur etmedi. MHP körfez örgütleri sıraya girdıler Başbuğlarım görmek için... Başbuğ Türkeş Sancak'ta eğitim gören komandoları da yakından izleme olanağını bulmuş. Hat tâ bazı uyarılarda bile bulunmuş komandolara. Bu uyanlann n'ol «Murat beyin komandoları başka yerlerden gelenleri eğitiyordu, hep boğuşma öğreniyorlar ve birbirinin boğazını sıkıyorlardı. Marş söyler bazen de tabancayla ateş ederlerdi. Ören'de komandoları solcuiar döğünce, buradan beş minibüsle gittiler Ören'e..» duğunu biz de merak ettik. Başbuğ Türkeş'ten sonra TRT nın işgalci Genel Müdürü Nevzat Yalçıntaş onur veriyordu Sancak komando kampına. AP'lı Murat Bayrak bu arada, Ayvalık'ta Sancak Tül Fabrikalannın atelyesini açmak için adam ları aracılığıyla işçi aljmına ba^lamıştı bile. Kampta eğitim gören özel komandolar ise yavaş yavaş ayrılıyordu artık. Atelyede çalışacak işçiler sıkı bir sınavdan geçirüiyordu... Eski bekçi anlatıyor Ayvalık'tan kiraladığımız de2 motoruyla üç saat süreyle >laşük Sancak komando kamnın çevresinde. Ancak Ikiyüz etre kadar yaklaşabildik. Söit ağaçlannın arasmda insanr vardı ama seçilemiyordu.. Motorun sahibi bir hayii enşelî. Bizi motorun» aldığına n pişman olacak ki durmadan melim diyor. Sonunda dönme karar verdik. Sanmsak plâjında bir tanış acılığıyla kampta daha önce •kçilik yapan bir kişiyi bulma »nağına kavuştuk. Ayvalık'a k yakın bir köyde bulunuyorı kampın eski bekçisi. önce bizimle konuşmayı kaıl etmedl eski bekçi. Sonunda sminin çekilmemesi ve adının zılmaması koşuluyla konuşma kabul etti.. tNe zaman aynldın kamptan?« • gtin kadar oldu. » n •Neler oluyordu kampta anla1 mısın?» •Murat beyin komandoları var aynca... Bir de başka yerlern gelen komandolar vardı. Mut beyin komandoları bunları itiyorlardı...» • Eğitim nasıl oluyordu, silâhlı lydılar?» 'Tatil köyünde çeşitli turist gnıplan kalıyormuşçasına, değişik ülrTabancası olanlar vardı. Ar.ıa p boğuşma eğitimi yapılıyor kelerin bavrakları dalgalanır göstermelik.. KENTE GOÇENLER Belirll köşeleri vardır büyük kentlerimizin, bir düzen bozukluğunun acı gerçeğini yansıtırlar. Eğer günün erken saatlerinde o belirli yerlerden geçerseniz ilk önce kentli giysilerinden ayrı olan gıysileri ile gözünüze çarpan ve gerçeklerden uzak bir vatandaş bile olsanız ki günümüzde sürekll blr bilinçlenme içinde olan halkımız için bunu söylemek güçtür sizi en as bir kez daha baktıracak kadar ilgilendirecek, yabancılayacağımz bir takım insanlarla karşılaşırsınız. Bu insanlar, ellerinde yakındaki fırından ucuza alınmış böreğimsl bir yiyecek, yüzlerinde gece görülmüş kötü düslerin buruk luğu ve üstlerinde küçülmüş ceketleri, yamalı, bol pantolonlan ile bir ezilişin, yasamak için verilen bir uğraşın öyküsünü anlatırlar size. Bu, bir .büyük kent öyküsü»düt, köyde binbir umutla filizlenir, bUyür, kente tasar ve orada solar bir umut kapısı olur kentler. Temelden bozuk bir düzenin, zengini, ağayı gözeten, yoksulu unutan çarpık bir düzenin sonuçlan kentler> deki belirli köşeleri, meydan saatlerinin altltv rını doldurur, insanlan bir umuda baflayrp, doğup büyüdüğü yerlerden kopanr. Oysa, Anadolu insanının amacı elindekı toprağı ekebümek. ailesinin geçimine yetecek parayı kazanabilmektir. Zenginlikten. aşın kâr hesaplarından. insan sömürmekten uzaktır o. Köyünde geçinemez olunca da kör bir kuyuya atlar çekinmeden: Kent. Büyük umutlar bağlanan bu bilinmedik yerde ne gibi engeller beklemektedir onlan? Sanırım, sabahın erken saatlerinde rastlanan, Uk başta anlattığım görüntüler buna iyi blr yanıttır. Çoğu büyük bir yıkımla karşılaşır büyük kentte, görkemli göbekleri ve giysileri ile yeryüzüne ytiksekten bakan parababalannm acımasına sığınarak kapı önlerinde çok şey yitirirler kisiliklerinden. Oysa, onlar da insandırlar, kapılarımn önünde ezildiklert varlıklan gibi soluk alırlar. acıkırlar, duygulanırlar, yasamak ve yaşatabilmek icın para bulmak zorundadırlar. Pekiyi ama niye kimse düşünmez onlan, herkes doyarken onlann doyması neden engellenir? Aslında. sorun bu düzeye getirilmemeli ve kentin sömürdüğü bu insanlar henüz köylerinde iken karınlannı doyurabileceklerl ortam saglanmalıdır. Bunun için de aklıma ilk gelen çözüm volu, yoksul köylüden yana olan, toprak ve kredi dağıtımmda öncelikle yoksulu gözetecek olan bir kooperatifçilik sisteminin kurulması oluyor. Kaldı ki bu CHP programımn en önemli önerilerinden biridir ve gerçekleştirilebilir. sağlılslı bir şekilde uygulanabilirse düzenin çarpık lşlerliğini düzeltmede. sınıflar arası farkı kaldırmada büyük bir adım olabilir. Haluk YÜCE Devlet içinde devlet îşe alınmayan Ali Yücel adh bir işçiyle konuştuk Ayvalık'ta. Neler sormamışlardı Ali Yücel'e Neredeyse içuği sigarayı bile soracaklardı... Anlatıyordu Ali YUcel: «Hangi gazeteyl okuduğumuzu söyledik. Vay sen misin o gazeteyı okuyan.» Kestim söziinü ve sordum: «Hangi gazeteyi okuyorsun sen?» «Günaydın okurum ara sıra..» «Sonra?» «Bilmem ne gazetesini okumam gerekliymiş. Ben ise o gazetenin adını ilk kez duyuyordum. Neyse bundan sonra bir boş kiğıt verdiler ve imzalamamı istediler. Bense boş kâğıda imza atmam deyince az daha komandolardan dayak yiyecektim.» Bir öğle üzeri geçiyorduk tabrikanın önünden. Işçiler çinıenlerin üzerinde yemek yiyorlardı. Ve 1975 Türkiye'sinde yaşıyor duk. Daglara nur kampları ku rulmuştu, çuval çuval risaleı nur kitaplan toplanmış; olaya Dev let GUvenlik Mahkemesi el koymuştu ama, hiç bir sonuç alınamamıştı... Şimdi ise devletin kredisiyle yapılan bir tatil köyü komando kampına dönüştürülmüştü. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Başbakan Yardımcılarmdan Aip aslan Türkeş bu kampta tatil geçiriyor, eğitimi yerinde izliyordu... Ardından işgalci bir TRT Genel Müdürü geliyordu... Şimdi sormak isteriz Turizm ve Tanıtma Bakanından... Acaba, devlet kredisiyle yapılan San cak Tatil Köyü yerli ve yabancı turistlere açılmadığına göre, ne gibi işlem yapılması gerekir? Yumuyordum gözlerimi, soluk resımler gibiydi her şey... Komandolann denetimindekl tül atölyesi dört ay sonra kapanacak, işçiler kapı dışan edilecekti. Çünkü altı ay kalırsa işçiler ser.dika'.aşabilirdi... Ve bir dokuz eylül günü CHP İ7rrur Milletvekili Süleyman Genç ve arkadaşı Ali Bıza Podur, polislerin gözleri önünde silâhlı saldınya uğrayacaklar ve yaralanacaklardı .. Genç, aynı gün düzenlediği ba sın toplantısında şöyle seslenecekti ilgililere: «Bize bıçakla saldıranlar Sancak komando kampında eğitim gören komandolardır, bunu kamuoyuna açıklıyorum...» Yani Türkiye Cumhuriyeti Hü kümeti Başbakan Yardımcüarm dan Alpaslan Türkeş'in izlediği ve dinlendiği komando kampı... Dokuz eylül yiirüyüşünde izledim komandoların geçişini. Çoğu yokfful köy çocuklarıydı; üzerlerinde doğru düriist giysileri, kunduralan yoktu. Çogu da lumpen t?kımındandı. Hepsi kandırılmışlığm içinde bağınp duruyorlardr*.. Belli. Türkiye belli bir yere götürülmek isteniyordu... YASINIZ TAHSİLİNİZ IME OLURSA OLSUN KIZERKEK HEKKES İCİIMDİR. Kendi sokaklanmızda sürünen, sabahın erken saatlerinde kentliler henüz uyurken köşebaşlarmda, meydan saatlerinin altında en ağır ALİ BAKIR işler için hazır bekleyen, gündeUği 1520 TL' Bakkal İbrahim Çoban dan çalışacak yer bulan veya bulamayan, soneliyle Eynesil Giresun ra büyük kent insanlarmı rahatsız etmek tstemezcesine bilmmedik yerlere kaybolan bu insanlar bizim öz halkımızdır. Doğup büyüSAYIN OKUYtCCtARI dükleri, atalannın doğup büyüdügu yerlerde »nZIN BU SÜTUNA YA yaşayamaz, para kazanamaz olunca AnadoluZACAKLARI YAZILARI dan, Sivas'dan, Erzurum'dan, Kars'dan kopup KÂGIDIN BİR YUZÜNE gelmişlerdir buralara. Yörelerinde ortaya birDAKTİLO İLE \"EYAkaç ağa çıkmıştır, kimi zaman topraklannı, kimi zaman da tümden köylertnl satın alıverOKL'NAKLI KÜÇÜK HARF miştir. Bu insanlar kendi topraklannda ırgat LERLE, 300 KELİMEYİ olmuşlardır, kazandıkıan paralar artık kendi GEÇ3IEYECEK ŞEKİL cepierine değil ağanın cebine gider olmuştur. DE YAZMALARINI RİCA Çoğu, senelerdir sahibi olduğu toprağı borçlanıp satmak zorunda bile kalmıştır. EDERİZ. tşte, böylesine güç zamanlarda kocaman LİSAIM LABORATUVARLI İNGİLİZCE KURSLARI COCUKLARINIZ İÇİN HArtiGİSİ? Pek tabii İNGİLİZCE,İNGİLİZCE yine İNGİÜZCE günümüzde İNGİLİZCE öğrenilmesi bir zorunluluktur artık. Bunun en ucuz,en çabuk,en kolay yolu LİSAN LABORATUVARLI büHJn y.l d i ' I T F K İMGİLİZCE kurslar.d.r. Yurt vardır. Bro5ür isteyiniz. OKUYUCU MEKTUPLARI Iğdır olaylarının sorumlusu Türkeştir Iğdırlı yüksek tahsilliler olarak biliyoruz ki, Alpaslan Türkeş Iğdır olaylarının baş suçlusu olduğunu, bu günlerde açıkça ortaya koymuştur. Bizler lise sıralarındayken Iğdırda komando eğitimi için gruplanmamn tohumunu ekti. Senelerce kardeş gibi geçinen Iğdırlılar arasına gerek siyasî, ve gerekse ırkçı bir aynm sokan Türkeş. bugün Iğdır daki huzursuzluklarm temelini senelerce önce aîmıştır. Iğdırlı yüksek tahsilliler olarak çağdaş dünyamızda şirin ovamıza bu kötü nifakı sokan tutucu güçler ve onlann liderini kımyoruz. Şimdiye kadar dükkânlar kırıldı, dernekler basıldı, dövdüler, yaraladılar. Ya o güzelim o\rada bir kişi öldüğü zaman durum ne olacak. Acaba bunun cevabını sokaktaki komandolar ve Başbuğlan büiyor mu? Nerden bilecekler ANKARA nere, Iğdır nere. Ama henüz Iğdır'dan yeni dönen arkadaşlarla olaylan yakından izledik. Ve gör dük ki, Türkeş'in felsefesini bilmeyen o gençler sadece isimsel olarak bir kahramanhk taslamaktadırlar. Tarihte bu tiir olay lar geçicidir ama bazen derin izler bırakır, hele Iğdır gibi küçük bir serhat kasabasında olursa. Bugün ellennde silâh taşıyanlar namlulannın döneceği yeri iyi biliyorlar, ama bazı serüvenler var ki, ondan kurtulamıyorlar. Bunca olanları yurdun het köşesinde olduğu gibi Iğdır'da da esefle karşılıyoruz. Olaylar bizi düşündürdüğü kadar ileride bun ların hesabım verenleri daha çok düşündürmelidir. Zira Ken dileri için pek de parlak varınlar yoktur. IĞDIRLI \XKSEK TAHSİLLİLER TRT Genel Müdürüne açık mektup Her akşarn TVae memleketımıze silâh ambargosu uygulayarak. dostumıız olmadıgım açıkça bell) eden empervalist Amerikan diplomattanmn resmini göstermenin manasını anlavamadık. Fiyat farkları nereden çıkıyor KURS VE DERSANELERİ 3. Beyler Bok. barut han kat.a KonakİZMİR Tel: SS6SO23B72 Rekmar: 83 71fS B İT T î Uzun süredir faaliyetleri durmuş veya durdurulmuş olan Halkevleri Sivrihisar Şubesi, biz kasaba gençleri çahşmalanmızla Halkevimizin faaliyetlerini ye niden başlatmış bulunuyoruz. Tek eksiğimiz, arkadaşlarımızın faydalanabileceği kitaplarımız olmaması. Tüm ilericı genç lere sesleniyoruz ve diyoruz ki: «Bize kitap gönderiniz. Böylece buradaki gençlerimiz de aydınlansın. Okunmuş mecmua da kabul ederiz.» Halkevl Kitaplığı SİVRtHİSAR KiTAP Şu büyük fcentlerımızde artık dar gelirli aileıenn yaşama olanağı hiç kalmadı. Bu bıiı nen bir gerçek buna •lguueı ç'. şıth nedenler gösterır "lururlar. Ancak bir de şu gsrçck vcniır ki şehrin bir semti tle oaşKa bir semti arasında tiyatiar uçurunı lar yaratır, acaba ılgılıleı bu gerçeğe ne derler örnegın ayru gün ayru saaîÇok milliyetçi ve demokrasi lerde Emindnünde 3 liraya sâlı fıayranı saym Genel Müdürden lan şeftalinın eşi Şıçüdt ruısıl 'ı a^nı sütunlarda cevap bekliyolıra olabilir Yada Kadıüöyclenı ruz fa^acaklan aydmlatıcı cefi lirahk üzüm Mecidıveköyde ^Dla'iar) ötürü şimdiden tenasıl olur da sekız ıradin »a şekkürler. tılır. Bunların arneklen iiyıı mayacak kadar çoktur Acir«» Safranbolu Konan köyü imkânlan kısıtl) beleoıve cunu arlınaIMehrnet Oğuz, da mı denetleyemez. Mehmet Deniz, Mebmet Hicabl AMNC1 Halbuki: ülkemi^de olmak veya olmamak ,niiradelesı veren işçi ve kövlü yurtseverlerla evleTileri vardır. Hic olmazsa Ford ve Kissinser'in resimlerlnin sösterildiSi süre Sadar blr sürede bu vurttaşlann dertlerini ekranlanmıza eetirsek. Onlan izlemekten rahatsi7 olanlar vardır diye mi düşünüvorsunuz? Başka bir devişle düşünmek mecburivptinde misiniz? Genel \füdür kolnıgtında onlar de mi oturuvorsunıız?