25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 18 Ağustos 1975 ıcak temmuzun »on günîi toprağa verilen eğitimci, sendikaca, yazar Osman K. AKOL, yaşamının uzunca bir döneminde iş arka«Jaşım ve dostum oldu. Kolay söylenecek bir söz değil, söyleyebiHyorum, dostum oldu. Belirteyim, benim alışım değil, oaun verlşiydl bu dostluk. Pek çok insana btiyiik dilimler halinde peylaştınlmış bir cömertlîkti. Bu kadar cömertlikle verebüme, az insanda, bu az'lar arasında Akol' da vardı. Dosthığu korumak, oyur gibi oldugu saman uyandırmak, aranmasan bile aramak, darlık günlerinde koşmak, bağlıhk, çelebice söyleşiler, yeme içme toplantılan düzenlemek, sadece yaşıtlarının değil, küçüklerin, çok küçüklerin de seveni arayam olabümek Akol'da fazlasıyle vardı. Yüzcek tanışmanuz, Gazi Eğjtim'de öfrenc! olduğum yıllara ra&byor. Akba"nın öcründe, onu daha önce tanıyan bir arkadaşımla kitaplara bakıyorduk:. Ayaküstü konuştuk. Köy Enstitülerinde öğretmen olarak çalışma olanağı bulacağına yakın Hakkı Tongnç ayrılınıştL Gazi Egitim'deki yıllanmız, enstitülere en çok sakfaranın en büyük ödülü aldığı yıllar oluyordu. Böyle biri Gazi'de bulunuyordu. Bu kişi, 17 nisanlara «Muharrera âyini» diyor, bu yolda yazılar yazıyordu. Akol, «Siz öğrencisiniB, ben vereyim karşılığını!» demisti. Sornm Cebecf'deki evine çağırmıştı. Çoluk çocuk oturduğumuz sofrada lokma paylaştığımızı unutamam. Haftanın bir günü bir yerde toplamp yerler içerler, söyleşirlerdi. Bir mi, flti mi ne katıldım. Sımsıkı yönetimli dönemlerde bile bunun yapılmasma özen gösterirdi. Sorun, en değerli insanlık bağının, dosüujun korunmasırdı. Bırakıversen gruplar dagıhr, dosüuklar süinirdi... TÖS'e kadar, Osnsan K. Akol da, yeme içme masalarında, yapılan fşlerin çakrrkeyif elestiricilerinden biri gibi göriinürdü gözüme. tki kadeh aiınca doğmaz mı dil coşkunluğu? 19S7' de sendikanın merkes yürtitme kuruhma seçilmişti. Genç öğretmenler habire tayüıyor. E n « ' den alınan Hakkâri"nin uzak Ilçesine fırlatılıyordu. Danıştay kararlanyle kıyımlar önlenmek istense bile Demirel Hükümetleri kararlan uvgulamıyordu. «Emeklilerden seçelim, onlan süremezier» diye düşünmüstük. Görev böhjmü toplantımızda kısa bir konuşma yaptı: «Baskanlık, başkan yardımcüıgı, önemli işler, biliyomm. Ama genel Eekreterlik ağır iş. En ağrmı bana verin, sizieri mahçup etmem, hem de ödemiş olurum borcumun birascığını daha...» Çıkar giderdim, flkötretim müfettişi olarak haftalanm köyîerde geçerdi. Sürgünde. genel merkezden uzakta, sendika gezilerinde... uzun siire Ankara'da olamaadım. Ayrılırken yanma vanıtiıın. Hem dinkr, h"m rT^'rc'ı. Beş yüzü aşkın şubeden, yetmjş binı aşkm tiveden geien yazıları okur, ayınr, karşıbklar yazar, idenecek işleri seçer böiüştiirürdü. Döner gelirdim, gene çahşıyor orardu. «Vaaay!» falandan sonra, anlatırken çalışır, dinlerken gene çalışırdı. Göre S OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Borcunu Bilen Eğitimci Fakir BAYKURT rek saptadım, yorulmaz, bökülmez bir büro emekçisiydi. ütana sıkıla söylediği bu «borç» sözünü, arada bir kaçınrdı ağzından. BeDiydi, balka oian borcundan söz ediyordu. Ama nasıl bir borç anlayışıydı bu? Ne almıştı, kaç alrmştı da verememişti? ülusal Savaş yıllannda devlet okuılarında okumustu. Çocuk Esîrgetne Kurumu bütçesinden Yunus Nadi eliyte beş on kuruş destek görmüştü. Aylıga geçince paravı götürdügünde Yunus Nadi: «Âdetimiz değildir, geri almayız, sen de çocuklara ödersin!* demişti. Tamşmamızdan öoce admı «kinısesi» çocuklar» konusunda yazdığı yazıların başmda görürdüm Cumhuriyet'in bir trokul» olan ikinci sayfasında... Basılmış sekiz kitabından yecfisi kîmsesiz çocuklar, sadece birisi «prev» fistuneydi. Başka ortak yapıtlarda emekleri Tardı. onlarda d? kimsesiz çocuklar sorunu üstünde duruyordu. TÖS'ün topladığı «Devrimci Eğitim Şurası» fDEŞ'in) en agır yamodan tutarak kaldıran, bildiri, tartışma, karar ve tutanaklarmı ince eleyip sık dokuyarak T»yrma haztrlayaD, bugün «Belli bir egitim felsefemiz yok» denildiğı zaman, kadirbilir meslekdaşların: «Öî'leyse DEŞ kitabmı okuyun!» deme inceligini gösterdiği o yayını dizgi düzeltmelerine kadar yöklenerelc kitaphklara kazandıpan O'dur. TÖS* ün «dfkey Brgütlenme» planı içinde «Köyler Biriiği» konusunu işleyen, tüzügünü hazırlayıp bastıran O'dur. Yıllarca öğretmenlik, Vakıflar'da menrorluk, Sayıştay'da rnüfettişlik, gazetecilik, yazarhk gibi hizmetlerden sonra TÖS genel merkerinde an gibi çalışıp, sık sık da semfnerIrre, bölge toplantılanna koşan O'dur. Böyle btr adamm «borç»tan söz etmesi, garip bir gönül alçaklıgı gelirdi bana. Cumhuriyet'in ellinci yılı onuruna çıfcanlan büyük bir ansiklopedi, bir özel girişjta yaymı, yaçam Syküsünil ve resmini istemişti. Devlet yaymı olsa admı anmak istemezlerdi. Nitekinı bir demet çîçek, bir tek temsilci yollamayı diişünmemiştir koca Bakanlık. özel girişim ansiklo•pedisini yönetenler, yakınhgımızı bildikleri için. telefonla, mektupla bana da yazmışlardı: tAkol istediğimiz bilgileri göndersin!» Kolay olreamıştı kısa bir yaşam öyküsü yazdırmak, bir resim yoHatmafc. Şimdi bir raslantıyla o yaşam öyküsü elimde. Üstüne bir de mektup eklemiş: «Kendimi daima halkıma borçlu hissettim. Bu borcu ödemek için yeteneğimce ugraştım. Bir şeylsr yapabüdiğime hıç bir zaman güvenmedim. Bu içimde bir sızıdır. Ama borçlu yalnız ben değilim. Hepimiz boıçluyus bu toprağın insanlanna. Onlar kendileri çıplak kaldılar, bizi okuttular. Biz onlardan bize baremin bilmem kaçıncı derecesinin verürnesini ister dururuz..» İnce, haklı bir şikâyet duygusunu mektubun ortasına gömmüştii böyJe. 12 Marttan socra dişe dokunan pek çok aydın gibi o da gözaltına alındı, tutukland». Mamaktaki askeri cezaevinde yattı yanımızda. Erkenden kalsar kagnşuıı çayım kaynatırdı. Geç vakit de, isteyen arkadaşlara bizinı köyden gelen tarhanadan pişirirdi. Tahliyesi gelince mahçup mahçup çıkıp gitti aramızdan, başını kaldrramaz bir suçlu gibi... Aylarca iddianamemiz yazılmanııştı. Yok tu kanıt. Bir tozgınlıktı daha çok ortalıkta esen. Sonunda o çok aajfah adliye metnini birlikte okuduk. Genel suçlamalar Askeri Sarcı, kendi bireyci mantığıyle TÖS'ün yaptıgı işlerin tümünün stjrunılulugunu bana yiiklüyordu. Hepsi başımm altından çıkmış, hepsi emrtmle (!) yapılmıştı. Her TÖS'lü öğretınenin anlayışma ters düşen bu sav, aynca haksızlıktı. îçimizden kimse, düşOnuTenlerîn, yapılanlann suç olduğunu kabul etuıiyor, tersine, az çok onuru olan hizmeüer sayryoTtfu yapılanhtn... Bayük araçîarla naftanın bes gönfl, sabah 5gle, yargılama salonunun bulundugu san boyalı yapüara getirüip götürülüyorduk. tOc gidîsimizde beni Akolla kelepçelediler. Efilip fcnlafnna fısıldadı: «Görüyorsun tek degilsm. Salona girerken Savcı Bey görse de anlasa.» Hem ifadesinde, hem savunmasında, kendine has bir incelikle, bana yülrtenen her işte ve ytiklenecek her cezada ortaklığının olduğunu belirtti. Onun çahçkanhfnıı. tasanhğım, onun büyük dostltftîar !çfn «Joldüruîmu? ytîreginl anlata «nlata biüremem. Bir yanına jnme inip yıkıldıgında, çalışma masasında bu sefer TÖBDER'in verdiği göreyin bitirilmiş birinci cüdiyle, biörilecek öteki ciltleri duruyordu: Sağîıi nedeniyle Ankara dısmdaydım. Kendistne «dede dede» diye seslenen çocuklanm, hastaland^ını, konuşamadığını, kıpırdayamadığını haber verdikleri zaman ölümün eşigine geldiğini sezmiştim dogal olarak. Aysklanm geri geri gidiyordu Ankara yolunda. Hiç bu halde görmek istemiyordum. Biliyordum bırkaç sitemi vardL Bilivordum, söylemek isteyecekti. «Yok cantm, tamyamaz bile!» diyorlardı, tamyacaktı. Bedenini soynruşlar. tistüne çarşaf örtmüslerdi. Görüş günü diye yüzünü traş etmişlerdi. Biraz zayıflamı$tı, başkaca bir değişiklik yoktu. MaV bilye gözleriyle gülen bir Akol'du gene. Bili3 nen yumuşaklıgı İçinde sert bir gülümsemeyle baktı yüzume. Sık sık yaptıgı bir sitemi gene yapabilmek için konuşmağa çalıştı. Sözcük yerine esef kjnöan çıkıyordu ağzmdan. Ve yanm kaln<ı$ bir türkünün ıshgınl çalar gibi büzdiiğt} dudaklannı bir süre öyle tutuyordu. «Çok tembel bir yazarsın, hâlâ yaztnadm «Tonguç Baba» romanım, okuyamadan öleceğim!...» Her görüşmemizde söylediği bu sözü aynlış görüşmemizde de yineledi, yüzde yüz eminim. ToJc muydu Aatalan, sayıf yanlan? Torulduğu, valpaladıgı olmadı mı? Her insan gibi bir insandı o. Her insanın ne kadar varsa, onun da o kadar vardı. Aklım kadar duygulanmla da tartryorum Akol'u. Çahskanükta, dosthıkta; kimsesiz çocuklar kadar Idmseli fakat sevgisiz kalmı? çocuklara egilme konusunda onunla ölçüşebüecek olanımız azdır. Bir de halkına olan borcu nu unutmayışta... Askeri Savcı «Köyler Birligi» tüzatünü «gizli örjtütsün çürütülemez btr kanıtı olarak ön» sürüyordu mahkemede. Giilümsil yordu Akol. Basılmıs her kagıt gibi bu da resml Bıakamlara istenilen sayıda hemen yollanmıştı, gizlimi olurdu? Ama ortalıkta bir şey vardı gizlenen, onu da söylüyordu: Türk köylüsünün demokratik isteklerini gerçekleştirme yolunda afı lan her adım engelleniyordu. tşte bizim ele aldıgınuz birlik de engellenmişti. TÖS davası içinde en çok bu birlifi scçlamak onu yasalligın dıçına çıkanoak, böylece gözlerdpn azaklaştırmak, buna benzer isteklerl gönüllerden silmek isteniyordu... Ortadaydı... Yasanunı dolduran ülkunün boyutlan sadece bu kadar degildi. îşçisi, köylüsü, öğrencisi, aydınıyle halkın bütünü önünde borçlu, hep boroluydu O... Aynlış görüşmemizde bir de burrun acısını söylemeğe çalısmıştı. Burada biraz yanıhyordu. Yoktu borcu! Hepsini fazlasıyle, fazlasıyle ödemisü. Kalmışsa bile ufak tefek seyler kalmıstı, halkın büytii hesaplaşmastnda asla kaleme gelmezdi. Gelse bile, bu tokgözlü büyük halk hepsini bağıslar, helâl ederdi. îçimizden yarımız onun kadar az almakla yetinip, onun verdiğinin yansını verebilsek, bu güzel sular ülkesi böylesine çorak. bu çalışkan insanlann sotrası bunca yoksul, kafalan da bunca uyutulmuş olmazdı. olamazdı. ..Gelen düşman değil,biziz! SADUN TANJU ış başlarında Alucra'lı köylüler gelirdi, bizim oralara çalışmağa. Odun kırarlardı, toprak bellerlerdi, 1015 kuruş gündelige ortahk kara'mcaya kadar çalışırlardı Kannları ağnymca «hanım. bir fincan farvaşı var mı?» derIerdi. Çocuk gözlerimizi faltaşı »ibi açardık. .eazyagını ilâç yerine içtikleri zaman. öyle yorgımdular ve yamadan 6y!e görünmez haldevdi ki pysileri. pazvagı dolu fincanı dkince ağızlaruıa. ne zaman ölecekler diye acıyarak beklerdik. Hiç bir şey de olmazdı. Şöyle btr soluklaniD ylne avuçlanna tükürürler, baltaya küTeğe kazmaya yapışıp işlerine koyıılurlardı. 1930'Iarm ilk yıllanndaydj bunlar K •Bizfan köy Giresını flinln Alncra nçesinin Armotln köyü. Yaşlılann anlattıklanna göre böyün kuraJuşu fiç döH yüıyıl öncelere nzanır. Alocra kasabasına bağlı 80 kadar köy vardır. Tiim bölfede toprak verimsmlir ve hemen büiün kBvlerin nüfusunnn yandan Taz]ası kış aylannda ceşitli şehirlere iş «rarnaya fiderler. Gireson, Ordn. Samsun..» Hamn Karadeniz'in «Olaylı Yıllar ve Oençlik» kitabım okıırken kendi çocukluğum geliyor gözlerimin önüne. Samsun'un Çarşamba ilçesinde çocukîugumu ya$arken, Cumhuriyeün o yoksul ama gururlu yıllannda amlanma giren o «pazvağı vutan» baltacılar, hamallar, kürekçiler Harun'un köylüleriymis meğer.. «Ben o vıllar ilkokulda bize öeretllenlprin tamamma biraz da fazlasıyla inanmış coskulu bir çocuktum. Diinya tarihi bemen hemen Türk tarihinden ibaretti benhn İçin ve .bir Türk cihana bedel»di.» Böyle büyüvor Harun. «J957 yıb sonbahannd» aüeeefc Samsun'a ta?nidık. Kövde geçinemiTorduk. Üstelik benim Useve jltmem gerekivordu. Uratmayalım, Samsun 19 Mayıs Llsesine kardoldum.» Harun 1957'de başlamış o liseye. Ben 1938'de giderdim. Kocaman çorak bir babçesi vardı lisenin ve kimyacı Vasfi beyin dersinde arkadaşlardan biri tabanca ile gUvercin vurmuştu sınıfta »İlk s i n s i tarttşmslar bu lis«de başladı. Felsetede en bnynk adaın Aristo idi. Yakın zamanlann en büyük diişünürü de Durkheime.» (Ne tuhaf. bize de bunlan öğretmişlerdi.) «Kapitalizm demek tek kelimeyle demokrasi dsmektl ve dünvanın en Rellşmiş. ^n püzel reiimiydi. Sosvalizm herktsln bnzdolabı olmasmı fsteven bir aldatmaca, komnnizm ise hcrkesin avni marka hıizdolahı olmasmı isteyen başka ve büviik bir aldatmacaydı.» (Oh. oh, demek bizim lise aynı standardı muhafaza ediyor.) «1SS21963 drrs rılmda tstanbul Teknik tniversite tnşaat Fakültesine ıtirdim.» Bir motor kopuyor Bayramoglu bumundan. Koy'da plaja doğru inanılmaz bir inzla yaklaşıyor. Ürküyorum birden. Çocuklar var. gençler var denizde bir dalarsa içlerine bu çılgm, kaç kişinin yaşamınl söndürür kim bilir? Geliyor motor, önce korkutarak, sonra şaka yapar gibt dtimen kmp kıvnlarak, denizdekilere dil çıkararcasına «Bööö!» diyerek, ve uzaklaşıyor. Gidişi de gelişi gibi fırtına. Kaç mil yapar bu acaba? O akşam bir dostun evinde Ertntrul Soysal «60 mil» diyor dişlerini gıcırdatarak. «Bir yakalasak b'i şımanklan bizinı buralarda. pişman edeceğiz yanm miKon liralık türboJetie saatte 130 liralık benzin yakarak zenginlik (österisl yapmağa... Ve ekliyor: «Sormalı bn çocuklann altma böyle kaçak f etirilmiş motorlan veren anababalara. ne iş yapıyor ve kae lira verfi ödüTorsnn devlete ki, bu şunanklığa hak kazanıyorsnn?» Tanınmış bir sanayicidir,Ertuğrul Soysal. Onun öfkesini seyrederken, 5 yü içinde^ıo lise öfrencisi Harun'dan sosyalist bilinci uyanmış ve gelişmiş bir üniversite son sımf öğrencisi yaratan siyasai ve sdsyal dalgalanışımızı düşünüyo HARUN'UN KÖYÜ BÜYÜME YILLARI.. Bu günün görünüşü OKTAY AKBAL Evet Hayır Kok örünüşe İJtkılırs» 187576 yılı, özellikle îstanbul ili için önümüzdeki kıs aylarmda kdmurdea yana, yakıt derdiyle dolu geçecek:.. Üstelik şu sıra, İstanbnl'ıuı köDiıir depolanndan birfaıde »Isun, bir çeki Kok kömurÜBÜn liepolanışma bile rastlanamaz. Gyiesıne bomboş bir göruaüştedır K O mür depolan... Oys* iyi m'yetls ve lieri bir görüş niteliğinde hesaplanaraK hızla geliştıgi söylenen sanayı ku ruluslarinm, öaellikle kok komurüne olan ihtiyaçlarını zamanmda karşılamak gereğinden oiuşan «SANAYI KÖMÜRU» bu kez, yurt ölçüsünde baş kaldıran çıkarcılann ellerine düşmüş durumdadır söylentilere göre. Kurula^u tamunianmış lesislere verilmesi için öncelik Unmnoş « i n «SANAYl KÜ5ItRt», ba amaçts deeerleadirilerek, tono 780 liradan verilmesi karan •lıonuştı Ba nedeale, halka verilmesi bu yıl kesinlikle kaldınlan kok kömürü. bu kez daha şimdiden baıı sözde sanayi tesis leri kanalından, KARABORSA1A aktarüdığı belirtilmektcdir. Bu kömürlerin daha sonra tonn 1100 1290 Uradan karaborsa kok kömürü satıcılarma »ktantmakta, onlann tliyle de halka tonn 1560 lirmdan verUmektedir!. Hele zavallı halkın ellerinde ölçü olanak lan da bulunmadığı için alınan karaborsa kok kömürleri, bu gızli satıcüann insaf öiçüleri kadarınca, 750850 liradan erlerine. genellikle aksaın karanlıgında teslim edümektedir. Boytece eksık tonajda kömür teslimi yapılmaktadır. Aradaki çalınrmş kömürler de, bu kok karaborsacılarma aynca bir gelir sağlamaktadır. Böylece de sözde «SANAYİ KÖMÜRÜ» üzerinde tam bir oyun sahneleomeitedır... Yaptığımız araştırmalara göre bu oyun çoğunlukla akü sanayıi veya kimyevi maddeler üreticisi olarak bsa knrolasian ön pJânda karşımıza çıkarmaktadır. Sap tadığımız kimi kişilerin beürttiğine göre, bu kuruluşlann bazılan 300 tondan çok sanayi kömürü almış bulunuyorlar!. Kuruluşlan adına elde edilen bu kömürleri, ilkta kendi ev veya yakmlanna, sonra da karabor sacılara aktaranlar, halkın sıkmtısı pahasına mutluluk içindeler. Halkın önftmüzdeki dondurucu luş aylarma özgü yakıt dertlerini hiç kaale almaksızın, kendi çıkarlanna bir sömürü fir satı yapıyorlar, yapabiliyorlar! Kömürü ve Gerçekler KÖMÜR YATAKLARIAGZ, DEVLET DENETİMİNDEN YOKSUN, ÇOK KÖTÜ BiÇİMDE SÖMÜRÜLMEKTEDİR. SÜRATLE DEVLETLEŞTîRiLMESi GEREKİR. Bir fay (damar atlaması) veya kaybedilen bir daman arama n;n maliyet yükselöci yeralü ça hşmalan yerine; kolayca üretime geçilebilecek ve maliyet düşürücü yerüstü açık işletmeleri tercih edUmektedir. Böyieos normal ve teknik işletmeciliğin gerektireceği çalışma koşullan uygulanacagı yerde, bu kişisel işletmeler, bu zorluklan örtbas ederek birçok zengin yataklan yok edid tutumlar uygulanmaktadır!.« DUnya çaptnda ün yapmıs bir Jeolog Dr. Hollandalı Zaistra, da daha 194647 yılında, Karbonifer EtütJeri sırasmda bu yazmın ya zarına aynen söyle demişti: «...Siz, çok şanslı bir ulussunuz. Doga, size madensel yönden de birçok kapı açnuştır. Ancak, benim de yakmdan saptadığım sizdeki bu ilgisizlik ve bilimsel teknik çalışma oluşmazlığı, bu tüm verileri zamanla yok ettire cektir. Şu Karbonifer Etütlerinin verdigi olanaklardaa faydalanarak, öbür madenlerinizi de enineboyuna araştırabîldim. Lin yit yataklannız çok zengin: ama nıçin bunlara devlet eli az uzanmı$? Oysa bunlar, gelecegin Tür kiye'sinde enerji probleminin en büyük güven kaynaklandır j Evet, 194647'den aonra gelea yıllar, bu linyit kömurlertnin do ğal kaynaklannda devlet planla malanna göre değil, kişisel çıkar l&ra göre bir üretim ve üstünkörü bir devlet deııeümiyle yetini lerek geçirilmistir. Şimdi önarlyoruz; bu ve benzeri zengin ve kalite bakımından ender rastlanan maden yataklan mızı hemen .vafcit kaybetmeksizin devletleşürelim. Çünkü bu gibi değerlerin, bol keseden har canmasına artık ülkemizin tahammülü yoktur. DALGALI TOPLUM C laylan günü gününe yaşamalı. Kopmamah onlardan. Ya da iyice uzaklaşmalı yurt, ulus sorunlanndan. Bana ne diyebilmeli Alan alsın, kaçan kaçsm ben kendi çıkarıma bakayım yeter! Böyle bir ayhk bir uzaklaşma kişiyi yabancı kıhyor kendi çevresine. Her zaman böyle olur! Yığarım masaya geçen gunlerin gazetelerini, gün gün izlerim olaylan. Kim ne demiş, ne yapmış, neler geçmiş? Yakalamak isterim yitirdiğim geçmiş anlan. Olabilecegi kadar... Geİdim geleli bir türlü bunu yapamadım. Gündelik yaşamm hizh aîaşı, ğtsStSn İEİenimîermi, gözlernlerini bir araya toplamak, okurlarıma kısa da olsa bize yüzde yüz ters düşen bir uygar toplumun Uk dagınık görüntülerini, bende uyandırdıgı etki izlenimlerini vermek, daha bir sürü yanm kalmıj özel işleri yoluna koymak engelledi bunu. Bıraktım o arayı kapatmayı. Geldiğimden bu yana izletneye koyuldum olup bitenleri, yazılanlan, çizilenleri. MC iktidan yıkıldı yıkılacak bir durumda gibi görUnüyor.. Erbakan ilk seçizade yüz elli milletvekili çıkarırım, AP ise 50, diyor. Demirel ya sabır çekiyor. Feyzioğlu devlet adamlıfının son günlerini yaşamakta. Türkeş Orta Asya biçimi çadır kurup, sütçü beygirleriyle cirit oynatmak hevesini aşmış değil! Ortaklık çöker mi? Ergeç... Ama şimdi, hemen bu aylarda, pek sanmam. Bir karşılıklı çıkar ortakhğı bu. Bir şirket düşünün ortaklan bjrbirini sevmeseler de onu aj'akta tutmak isterler. Birbirlerine kin duyarak oturur, iş görüşür. para kazanırlar. MC ortakhfı dört parti için de yararlidır. Bay Demirel Başbakan diye dünyayı geziyor, konuşuyor. Erbakan devleti ele geçirme, adamlannı dört bir yana yerleştinne çabasında başandan başanya koşuyor. Ötekiler de aynı yolda... Öjleyse böyle bir ortaklık kendfliğinden yıkılır mı? O Turgut ETiNGÜ Bu kuruluşlann (!) mevcut kapasitelerine göre gereken kömürü harcayıp, harcamadıklanm kontrol edecek resmî bir denetimden de uzaktadıriar. Yabus bir resmî belge, o kadar... şunlan söylemekten kendini alamaz: «...Tüm Türkiye'yi besleven karasabanla KarabükDemir Çelik kuruluşu arasındaki boşluk ve dengesizük çok büyüktür!...» Biz yıllar yılı, doğal enerji kay naklanmızı bir türlü degerlendir medik. Bugün bile Batının uygar devletlerinden bazılarında rastlanan «DEVLETLEŞTtBME» politikası uygulaması geregindeki nedenleri hâlâ anlayamadık! Bu tutumlan hâlâ önemsiz görerek, kendimizi bu anlayışlann dışında tutan bir yöntem sürdürmede yiz. Eregü Kömür Havzası'na özgü bugün linyit yataklarunız da, ka mu sektorü dışında kalanlar, tam bir sömürü halindedir. Oy sa bu memleketin gelecekteki yakıt probleminin çözümünde başta gelen zengin kaynaklanndan en önemlisi, linyit yataklan mızdır. Yurt ölçüsünde dagılım göre halen 56 ilirrOz sınırlan içinde kalan çeşitli tür ve zengintikte linyit rezervimiz vardır. Bilindigi gibi, Cumhuriyet dönemtade, günün teknik koşuıian içinde linyit üretimine başlanmış, ancak wn yıllann yurt ölçüsünde yafct ihtiyaa bu yatak lan, çıkarcılar elinde birer sömürü kaynaklan durumuna sok rum. Oerletleştirilmcli Erefli Kömür HaTimsttun mev cut reservi için flgiliterin kesinlikle ancak daha 5060 yülık bir zaman göstenoeterine ve bana ek, özellikle Amasya madeu kömürü yataklarından gelecek için bir takım hazırhk r* pjan yapmalanna rağmen, büyük kenclerin; başta îstanbul, Ankara, İzmir obrtak üzere, hızta nüfus çogaltnası ve sanayi gelişmesi açısmdan gelecekteki yakıt prob lemini çözümleme çok ama çok önem taşımaktadır. Bu açık gerçegi, radyo konuşmalan ve kâğıt üzerinde kalnaış tasarılarla geçiştirmekte olan sorumluiann, gelecege karşı «Adam sende»ci bir tutum izlemeleri sonucu B ttzıintıâ* yü daha şimdiden belirginleştirmiştir!. Oysa, jTirdun büyük sanayiinin yakıt ihtiyacını karşılayacak kömürün yeterli olmaktan çok, bir döşükluk gostermeye başladığl şu sıra, bu türden tabsis kfimür lerinin çok sıkı bir kontroldan geçirümesi gerekirdi. Bu yapılamadıktan başka, sanayi koku artık bir karaborsa metaı obnaktadır. Bir zanıanlâr, hî^ır1 doğfl] enerji kayuaklrınmızı ve endüstriyelfc~qi^>nTTiftmi«ıetöt 00ten iinlü bilgin W. Tbornburf^a» bizim kömür işletmelerimizi anlatan bir yazısında, bizün kömür üretiminden çok, yerüstü yasantımızı düzenleyen bir boş çaba üe nasıl milyonlan yok yere har cadığımıza apaçık definir. Böyle ce yetersiz ve sakat politikacı ev vöneticilerinin trrtamn sonucu içleri akıl yoksulluguna ^'ardıran boş çabalannı yerer. Birara da CHP ne yapıyor? Sakarya'daki yenllgi bu pertidekl kayıtsızlığm, umursamazlıgın, herşey artık ceptedir in*"11?1"1" sonucuydu. Bir Ecevit var ya, tamam, ne gerek var çalışmaya? Gerçek şudur, CHP'de büyük bir değişiklik yok. Lider kadrosunu biliyoruz, hükumettekl kadro... Ecevit halk tarafmdan sevilen, sayılan kişiliğiyle yine de oy getirecek paröyp Ama çoğunlugu saglamaya yetecek ml Ecevit görüntüsünün olumlu etkisi? Bir parti yalnız bir adamın çabasıyle iktidara gelemez. Çevresinde güveniür bir kadro olusturulmaü. Iider bir yanlışhk yaptı mı, yanüş bir söz söyledi mi, onu uyarmakla görevli etkin kişiler olmalı. Ama CHP'de böyle bir şey yok. Zaman zaman Ecevifin de gerçeklere aylnn bir takun sözler söylediği de oluyor, kimse çıkıp bunu düselüniyor, genel baskanı bir takun yarulgılardan kurtarmaya kalkışmıyor. Şimdi ekimde senato seçimleri w . Senato*nun üçte bir üyesi yenilenecek. önemli bir aşama ba. MC partfleri bir yanda, CHP öte yanda... MilUyetctylz diyen tir tatam politikacılar toplanmışlar bir araya. Onlann karşBina CHP tek başma çılnyor. Küçük partüerin çogu seçime giremiyor, girenler ise etkisiz. Ekim'de bir dönemeçten geçecegi2. Bu seçhnde MC oy çokluğunu elde ederse daha iki yıl, genel seçime dek çözülmeden, yıkılmadan iktidan elinde tutar. CHP Gstün çıkarsa o zaman ne olur? MC durumun tehlikede olduğunu göriir daha çok sarıhr birbirine. büyük seçimlerde tek cephe kurmak hayalini gerçekleştirme hevesine düşer, örtidan bırakmamak için olanca gücünü harcar. Kısacası MC iktidarmdan, MC iktidannın Uderlerinin devleti tümüyle ele geçirmek heveslerinden kurtulmamız pek kolay görünmüyor bana... Ama Senato seçimlerinde kesin bir üstünlük sağlayarak halkın kendinden yana oldugunu anlamı^ bir CHP bugünkü edügin politikasını* değiştirirse o zaman iş degişir elbet. CHP' nin son kurultaymda parünin sol kanadma karşı girişilen budama isleminin partideki dinamizmi bir hayli yok ettigi gözden kaçmıyor. Bu dinamizmi. bu çalışma, iş gönne, basanna gücünü CHP'ye nasıl kazandırmalı? CHP'yi tek bir liderin sözleriyle, ei'lemiyle, davranıslanyle ayakta kalabilen bir siyasal örgüt olmaktan nasıl çıkarmalı? Evet, geçen bir ayda pek bir şey olmamış... Herşey yerU yerinde. Yalnız MC'nin, Erbakanlarm, Türkeş'lerin devlet kad rolarmı ele geçirme çabası büyük bir gelisme göstermiş ve göstermekte... CHP ise sanki Atatürkçü Türkiye Cumhurgrefâni kuran, savunan, geliştiren bir tarihsel örgiit; Türk ulusunun büyük güvenini arkasmda duyan, son seçimde de en çok oyu almış, önümüzdeki seçimde de herşeye rağmen tek başma iistün çıkabümek yeteneğinde bir büyük parti değilmiş gibi, garip, anîaşılmaz, yanlış bir edügenlik, bir uyku Jçinde... ^ıııııııtiiiıuıınıııiMiııtııııiitıııııtjıtiiinııırıiHJiHiiHiııiıııııınfftnııiftnTiıtfiHHifHrtnmıiHnııııııtıııınııı^ «GençlijH ülke sorunlanvla Dffilenmlyen btr olnsun sonu gelmi? demcktir. G«nçliğin ülke sonmlanyla iljrilenmesl, kurulu düzeni etkilemekte ve bn düzenden aşın kâr sağlayanlsr «çençlik siyaset y»pıyor» diye fervadı boamaktadır. Egemen smıfm tsteftne kalırsa onlar biri yönetecekler, emperyalist devletlerlo ömriimüz boyunca acısını çekecefimiz Ikili anlaşmaUr yapacaklar ve kaderimizj onlara batbyacaklar. faJnt biz kadere bovun eğece£iz. bn ikili anlaşmalara ksrsı çıkmıyacafız. Doğn Anadolnvn mayın tarlası yapacaklar, yurdnn 101 yerine Amerikan üssü kuracaklar, losaca bir DofnBatı savaşmda onlar Törkive'yi bir nukleer bedeT haline getirecekler fa> kat biz bana karşı çıkmayacağız» Düşünüyorum. Lise'den ülkentn ve dünyamn hiç bir gerçeğinı öfrenemeden çıkmış bu çocugun beş yü İçinde önce Teknik Üniversite'deki yönetmelik uygutama keyfüigine karşı çıkarak, sonra bn kerfîüftn her yerde ber seyde var olnşann sezfp direnişe yönelerek; kalkınmanın, daha uygar ve insanca bir toplumsal vaşamın özlemi içinde konulan tartışmaya başlayıp iküdarla çatışmaya ve yıldıncı gflçlerin «rstinde dövfilerek çelikleşmeye, şekillenmeye, gerçek kişillgini almaya yönelişi Ve bu yüzden acı çekmege başlayışı, cezalara ufrayışi«1960 sonrasında biz, hürrlyet oltrrsa kalkınırn «anıyordnk. 19641963 ytllarnıa kadar eördük ki, kalkınma soyut bir bCrriyet sorumı dejil. ekonomik bir sorundur. Ekonomik sonmlartn üzerine yürüdnk. Hangi ekonomik sonmu faıceledivsek bir takırtı çıkar fnıplan ve sömSrii olayıyla karşüaştık. Sömürfiye karşı aldığımız tavtr İse bizi önce antiemperyalist sonra antikapitalist ve daha sonra da sosyalist bir çizgiye doğal olarak getlrdjj» Tani tam kişiliğini buldu, aydınlandı, ışıdı, bir özogul, bir çağdaş rataadaş oldu Harun ve peşini bırakmadüar çocugun «Elimde bir nar çiceği Bafdat Caddeslnde ynrÖTorum. Depo dorafınds dolmuştan indim, Feneryolona doğnı ilerüyorum. Feneryolunds kanalizasyon in.şaatj var. Bağdat Gaddesinden aşağı doğn çukur açılmış \e çıkan topraklar yolun büyük bir bölömonü kaplanuş. Topraklarm üzerinde bendefe döşenecek bfizTer var. Büzierden birinln üzerinde bir adam oturuyor. Tanıdık gibi bana baktyor ama ben çıkaramadım. Adam büz'ün üstünden kalktı, yan yan bara doğru geliyordo. GSzfinâ benden hiç ayırmadan Ucrledl ve tam sol yanundan geçip gidecekken tk) cliyle birden koluma sanldı. Sen Harun değil misfn, gtl bakalım, tel gel şöyle gel dedij» İNSAN OLMAK VE ACI ÇEKMEK SOSYALİST ÇiZGiYE DOĞRU... muştur. PEVA. A 4iımınmıııııııııımımıımıınmmıns İ | Teşebbüs ve Yöneticilerimize, j | Satış Temsilcisi Adaylanna | | Sunar. j = = ş 5 | 1 = | Ü H f 1 Satış Temsilcisi Yetistinne Kursu (15 Eylül 1975 31 Ekim 1975) (Saat 18.30 20.30) 2 Satış örgütü Kuruluşu, Yönethni ve Denetimi Kursu (13 Ekim 1975 21 Kasım 1975) (Saat 16.00 18.00) 3 Pazarlama ve Pazarlama Araştırması Kursu (10 Kasım 1975 26 Aralık 1975) (Saat 18.30 20.30) = S | 1 I § = = = ÖLÜME GiDiŞ.. Bacagında bir yazlık pantalon, sırtında kısa kollu blr gömlek, ayağında sandalet ve elinde beş tomurcuklu bir nar çiçegi, harnn*u aldı polisler ve çıkardılar ölüm yolculuguna12 Mart Btinleriydi. Pek çok devrimciyle beraber zindandan «öîdana taşındı, ruhu ve bedeni ezilip yok edilmek istendi. Üstelik Harun, kanserdl. «Dört ayı askm bfr süredir tamamen hayall ve asıJsız bir iddU ile beni tutuklatan savcüığınız, tıp bi> liminin raporlan fcarsısında sornmludur. Saçhjunda belirmiş ve beltrecek ber törlü bötü gellşmeden sorumln oUnlara karşı her turlü kannnl yoldan hakkı mı anyacağun. Hastalık nedeniyle kanser için olmuyorsa, pek merak ediyorum, bangi hastalık için sö» konasndur? Tahiiyertü ulep ederinu» Tahüye etmediler Harunu. önceleri bir nobut cesameti'ndeki ur hızla büyiidii kanunsuzluğun acımasız ortamında, Kolumı kestikleri saman, kanser dgere atlamışu bile. Hamn evvelki gün sabaha ka>şı öldü. Geride bıraktıgı genç bir kadın ve feüçük bir vavruya acılar ve Szlemler lçfcdc bakarak, gözlert açık. «Sanığın tahliye knnusond»ld dilehçesi okundu. O» va dosyası tetklk olundn. Gerefl gorüşüldü. Talebinir. reddine 333 sayüı kannnun "âinci maddes) jereğince oy biriiği De karar verildiji Yam sa» öldürdün Harunu 353 sayılj kanunun 75'ind maddesi! Sen ki. kanunsun, nasıl yedirdin yüregini kurda kuşa? Yavrucuğum, bari ölümden sonra yasa. Erbaa Belediye Başkanlığmdan 1 Beiedlvemizoe bao caddelerimtee 885C uy.lik sdi parke dösemesi yaotınlacafc vs 50.000 »det parkr tası *afeu aliıiaca.<ur 3 için muaammen bedeU 567.763^0 tiradır. Geçjd temir.uto 26461. Uradır. 3 îhaîe 24.^ sayıl' Kantman 3J. nd maddes» eer» ğlnc» îanaiı zan usulu Ue ve eksiltme suretıyle yapuaoaktır. i Ihale t Eyiül 1975 Çarşamba günü saat 15.00 de BeleulVi Encücnen üuzurunda yapıiacakOr 5 îhiueye gireoeklertn lSRb yıiı vteeSnı navi ruaret Odası vesıkasını. temtnat makbuz veya mertucmnıj Beıediye Pia uairesinden aiacaklan tşürak belgeıertnı ve fcanunî ikâmetgficını gösterir ikaroetgib Umühaberini teJcül meictupıaiKM eklemelen şartür. t tçtırat belgesı almak için ( O grnbundan roüteanÜitüls karnesinl Oir dilekçeye eklenerek en geç l EyHU lt)7S günü sast 17O0'e kadar Beledive Pen tşlenne tnür»c»at ederek aimalar! sarttır. 7 Bu lşe ait şartname VP keşil evrala Pen tşlerlnde ?önilebilu ve ısteyene göoderlur 8 reigrafla yapılan aıüracaatlaı ve pu»Tads!c< vaja gecıkmeleı nazara aiınmaz. tBasın: 21205) 6488 | İKİNCİ BASKISIÇIKTI | 1 Devrim Tarihi ve Türkiye | | Cumhuriyeti Rejimi | | | İ t i m a t Kitabevi Yayınları ENVER KARTEKİN | | I f f I J ş | İ y ğ Şt Ş 4 Kayıtlara başJanmıştır. Kurs günlerıniiz (Pazartesi Salı Perşembe Cuma) Kurs programlanmra MilH Eğitim Pakanlıgınca tasdik edilmiştir. Kurslarda başan gösterenlere: Millt Eğitim Bakanlığınca tasdikli Kurs Devam ve Başan Belgesi verilir. TamamlayiCT bilgi İçin nnlracaat: PEVA | = f | ş = ş E = = E = VE ÖLÜM | Cağaloğlu Narlıbahçe 19 İ s t a n b u l | fıııııııııııuuıııııııuııııiiiuıiJiıuıııııuıııııııunıııııuıuıııııııııııııııııııııııııııııııııııınııııımıııııımımııiMİl (Cumhuriyet: 64B4) Piyaea Etüd MUşavirlik Araştırma Ltd Sti. Beyoglu, Istiklâl Cad. !maın Sok. 1/4 Tel: « 6C 47 (Cumhuriyet: 64?0)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle