16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT CUMHURİYET 15 Ağustos 1975 \ EÎillpMZu6ÎP YAYlNI iDüMDftM rtuK£MtftL*EK<L ABDULCANBAZ DEVLET YOKUŞU Ali Nejat ÖLÇEN 13 BİR PARÇA MUTLULCK O günden sonra bir ay mutlu yasadım. Bir mutlu olmak, aslında kısa bir süredir. na bazıları için bir ay mutluluk önemli saiır. Hıç ummadıgım sırada 720 mark olan ırsum 950 marka çıkarıldı. Cstelik araştıracı ünvanını kazandım. Birden bire önemli şi olarak işlem görmeye başladım. Akşam megine evine davet edenlerin sayısı artıverSeminer ve konferanslara katılmara için ığanüstü davetiyeler yağmaya başladı. Koiorda bazı Alman öğrencileri beni birbirlerigösteriyorlar, ben A3 aşın tevazu ile sık c onlarla ders dinlemeye giriyordum. Bir resinde bir seralnere katümak istedlm. Dr. ehl «Sizin için pek basit, belkl canınız sılır» dedi. Gögsüm birdenbire bava ile dolı. B«lki bir lltreden faıla hava yuttum. Çok vinince ben hava yutanm. O gün de böyle 3u. Insan başanlı oldukça küstahlaşıyor desk ki. B«n de bir parça küstahlaşıvermiştim. irkiye'ye kanma hemen mektup y&zıp, iki lumla birlikte gelmelerini bildirdim. DUnya jllibünde, çok önemli ziyaretçilere aynlan odalı bir daireyi bana verdiler. Her odası n renk ve desendeki kartonlarla kaplı. garobu, balkonu olan bir dalreydi. Önemli kier arasında olup buna inanmayanlann hali ımlktir bence. Benim halim de komikti. ;ndi memleketimde bunca yıl çahsıp dünyan çahşmasını yaptıktan sonra, burada on yfalık bir hesapla nasıl birden önemli kişir arasma ginniştim, lnanamıyordum. Kanm [orkuyorum Ali. Bizden bu mutluluğu kısnır Tann> diyordu. «Tann kıskanmasa bile liyorsun, onlar, ötekiler, geride bıraktıklai ...» Hakhydı. Mutauzluğa o kadar ahşmışc ki, mutluluk hakkımu değilmiş gibi geliırdu bize. Hakkımız olmayan bir seyi kulnıyorduk sanki. Elimizden alacaklar, yeteri ıdar mutlu oklunuz, sıra başkalarıcda dıyeklerdi. Türkiye'de belirli ölçüde mutluluk rdır. Bunun paylasılmasıyle herkese zaten ık an düşüyordu. Nasibimızce mutlu olabiliırduk ancak. Küçük vaştaki oglum böyle düşünmüyorı. Bir keresinde Allahtan bahsetmek ıstem. Açık kahverengi gözleriyle yüziime bak• Bizim Allahımız Türkiye'de kaldı. Burada ıların Allahı var> dedi. Mutluydu. An» bizim Allahımız, burada, bizi gelip ılmuş, mutluluktaki nasibimizin yeter olduuıu kulaklarınuza fısıldamaya başlamıştı. rglitte ıkind müsteşar ile bütün yönetici ıdronun istifa edip ayrıldığını bu sırada ögındik. Yerlerine hiç tanımadıgım insanlar anmıştı. Ince, uzun daire bajkanı şimdi kimbilir erede öksürüklerini sürdürecektı. Keskin iam, genel sekreter olmuştu. Vay canına... öyle düşünürken bir san ı»rf çıkageldi. Bu ırfın içinde mutlulugumuzun sona erdlği yahydı. İmîa, örgütün Genel Sekreterinindi. ört aydan beri örgüte uğramadığım için ıüstafi addedilecegim belirtiliyordu. MUstafi Idedümemi gerektiren işlemin yapılması maciyie bir İstifa dilekçesi gönderrr.em de reu edilmekteydi. T»rih, numara, kişiye özel, cele, bilgi edinmeniz ricasiyle... Mektubu okuuktan sonra Dr. Biehl ile gözgbze geldik. Beni istiyorlar» dedim. Adam, saygı ile yüime baktı. «Önemli kişüeri isterler» diye dülinüyordu herhalde. Dünya Evi Kulübüne öndügüm zaman san zarf elimde. avucumun ;indeydi. Sanki bir bocek tutuyordum. Kanm ne var» diye »ordu, heyecanla. Gafil avlanııştım. Keşke biraz daha geç gelseydim. Renim düzelir, beyazhğı kaybolurdu belkı. San arfı elimde tutmasaydırn. Hiç dedim. Hiç, önemli degil. Zarfı elimden aldı. Okuduktan sonra, kolınnı uzattı: Zaran yok Ali, sen lstersen döneriz. Ne denli mantıksıı. Hem Tiirkiye'de, ıem Almanya'da nasıl olabilirim. Deli mi bu damlar. Mademki müstafi sayacaklar neden stifa etmemi istiyorlar. Inanmıyordum. Yeni kunılmu? kendl Oren bu türden bir yazıyı nasıl alabllirdim. Dört kişi, o gece, sessiz sedasıı yemeklerimizi yedik. tki oğlum erkenden yattı. Ertesi gün uzunca bir mektup yazdım: •Uçak biletimi bile örgüt olarak alıp beni buraya gönderdiniz. Bursu siz safladmız. Görgümü, bilgimi arttırayım diye.» Sonra ekledim: «Hem Ankara'da ve hem de aynı süre içinde burada, yani iki yerde birden nasıl vsr olabilirim. Olanaksız bu. Beni müstafl saymanızın mantıki ve hukuki nedenini de anlamam olasıhk kazacamamıştır. Nokta, nokta. Madem müstafi sayacaksmız o halde benden niçin istifa mektubu istiyorsunuz. Sevgili örgütümden istifa edip aynlmam söz konusu dejildir. Süre biter bitmez ilk döneceğim yer, örgütüm olacaktîr. Saygılanmla». Bu tür yazılann sonunda saygılar sunmak benim önemli görevlerimden biri olmuştu. Sonu saygıyla biten yaalardan ötürü hiç blr bürokrat sorurnlu olmaz. Saygı bizim derletimi2in temel taşlanndan biridir. Saygı smırlannı aşmadan istediginiz kadar saygisızhk edebilirsiniz. Her siyasal iktidar degişiminde fcamu kuruluşlan deprem geçirir. Değerliler değersiz, değersizler değerli olmaya başlar. Can, mal güvenliği vardır ama, masa güvenliği yoktur. Deprem, bütün hızıyla örgütü kasıp kavuruyordu şimdi ve oralardan t& bana kadar etkisi yansımıştı. Uzaklarda kuru bir dal gibi sıkışıp kalmıstım, zorla çıkanlmalı sokafa atılmalıydım. Uzman Ramiz'in de örgütten ayrıldıgını öğrendim bu ara. îthal edilecek mallar çizelgesini kim hazırlıyacaktı. Hangi gümrüfc numarasında hangi maddelerin bulundugunu ezbere kim bilecekti şimdi. Mutlu koridorları dolaşıyor, gene rakamlar türetiyormuş. Hem de Ulkenin hızlı kalkmdıgını belirten daha ilginç rakamlar. Hiç kimse bu rakamların doğrü mu, yanlış mı oldugunu anlıyamazmış. Çünkü diye yazıyor mektubu gönderen uzman: Her'yil için başka sablt fîyat kullanıyorlar. Rakamlan birbiriyle karşılastırma olasılığı kayboluyor. Batıyor örgüt. Cinayet. tmdat vb. Dr. Biehl yan gözle bana bakıyor, ben mektubu başımı sallıyarak sessiz sedasız okurken. Gülmeye başlıyorum birdenbire. İnce boynunu uzatıp, çökük avurtları ile «Türkiye'den mi» diye soruyor. Basımla onayIıyorum. Sonra ne oldu billyor musunuz? Bir mektup daha geldi örgütümden. Şişkin, san bir zarf içinde. Zarf o denli şişkindi ki suya düşüp bogulmuş sanırdınız. Masamın üzerlnde duruyor. Masam aksi gibi zarftan daha da bü^ k değil. Açmalı mıydım zarfı? Gene ne vardı içinde? Köylülerin ipe dizdikleri biber gibi kurumuştum. Duygusuzca zarfın üzerine bir şaplak yapıştırdım. Yandan havası kaçarken kendi de patlayıverdi. Kâğıtlar can havliyle döküldü dışan. Sert. kısa bir dil kullanılmıştı bu kez. ÖTgüte dönmek isteğimden memnun kaldıklannı yazıyorlardı. Diploma (ya da noterlikçe onaylanmış ömeğini>, nüfus kâgıdı ve en önemlisi ora savcılığından iyi durum belgesi göndermemi istiyorlardı. Kadroya atayacaklarmış beni. Bu mektuba oevap vermeye gerek duymadım ve de zarfı içindekilerle birlikte bir yana iterek Dr. Biehl'e kısaca sordum. Hitler zamanında bi^de de olurdu bunlar, dedi. Bir süre savaş öyküsünü anlattı. Nasıl tutsak düştügünü, nasıl aç kaldığını, Ingilizce bilmesiyle nasıl çevirmen olup bir parça rahata kavuştugunu anlattı. Çenesine yapışık derisi anlatırken titriyor. o günlerı tekrar yaşıyordu. Gözlerinde acılık vardı. Elmacık kemiklerinin çıkıntısı, bur.u daha da çoğaltıyordu sanki. Omuzları kemık yığınına dönmüştü. Savaş, sağlığından bir çok şeyleri koparıp almış, fakat Dr. Biehl'in enerjisini tüketememişti. Adam Çin'in ekonomisini inceliyordu. Kocaman bir kitap olmuştu yazdıklan. Yaymlıyacaktı. Gerçekten yıllar sonra bu konuda yaymladığı kitap biiyük tta yaptı. »DEVAMI VARı YAŞAMIMDAN ACI DİLİMLER "ELROM'UN KAÇIRILACAĞINI HÜKÜMET ÖNCEDEN BİLİYORDU,, Maltepe Askerl Ceza ve Tutukevine vardıgım zaman beni bodrura katındaki koguşa attılar. Bu koğuşta bazı devrimcı gençler, bazı âdi suçlular ve bir da Ereğli Demir • Çelik'te Ayse Fırmma sabotajdan sanık onbeş ka dar işçi vardı. Sonradan Solmazer de bu kogusa geldi. Koguşta radyo var. Haber dinliyoruz. Tam o günlerde hükümet haşhaş ekimini yasakladı ve radyonun bütün haber bültenlerinde hashaş ekiminin yasaklandığına ilişkin hükümet bildırisi okunuyor. Bu bildiri içinde haşhaş ekicisi köylüye Amerikan Hükümetinin tazminat verecegi ve köylünün zarar görmeyecegi ifade ediliyor. Herkes bır ayrı yönden kızıyor bu bıldiriye. En çok kızanımız ise Ereğli'den bir işçi. «Demek ki Amerika. bu gece karılannala yatmıjracaksmıı dese, vatmıyacagız Ulan şu ışe bak be» tiiyor ve baskabir ıey demiyor. Her bildiri okunuşunda bu sözü söylüyor. Artık öyle oldu ki radyo bildiriyi okumaya başlaymca bütün gözler ona çev riliyor ve o: «Ulan demek ki Amerika, bu gece kanlarınızla yatmıyacaksınız dese yatmıyacağız.» Bunu diyen işçi sendikalan temsilcisi 40 45 yaşlarında ve kogusumuz\ın yaşlılanndandı. Aklıma bir fikir geldi. Eğer hükümet gerçekten biliyor idiyse. genç ler idamdan kurtulabilirlerdi. Yeter ki, bu olay yani Elrom'un kaçırılacağını hükümetin sekiz gün evvelden bildiği Türk ve dünya kamu oyuna duyurulabilirse büyük skandal olur. Bu skandal hükümetin düşmesine kadar varabilir diye düşündüm. Bir gece Solmazer'le şundan bundan konuşurken, Ulaş bazı arkadaş larla gülüp oynuyordu. Bu onun tabii neşeli hallerinden biriydi. Solmazer onları gösterek, «Dünyanın farkında degiller bunlar» dedi. «Bir yabancı devletin konsoiosu kaçırıl mış ve sonra öldürülmüş. Bunlar kurtulmaz. Yabancı devletlere karşı bunları feda ederler» Hükümet biliyordu? Koğuşumuzda oldukça serbestiz. Daha doğrusu Emniyet Müdürlügü ve benzeri yerlere göre daha rahatız. Hiç degilse kendi aramızda konuşuyoruz. Ulaş Bar dakçıyı burada tanıdım. Çok olaya katılmış. fakat son derece mütevazi ve iddiasız. ıçı dışı aynı samimi bir arkadaş. Bir akşam: oKellemızı istiyorlar» dedi. Bunu dedigi an büe neşeliydi, hayat doluydu. «Kolay olmaz bu iş» dedim. Gerçi Ulaş, çok olayda vardı, özellikle de Israil Konsolosunun kaçınlma davası önemliydi. Fakat davalar bitene kadar şartların değişeceğine inanıyordum. Onun için de «kolay olmaz o iş» dedim. Bir gece, Soımazerle şundan bundan konuşurken, Ulaş bazı arkadaşlarla gülüp oynuyordu Bu onun tabii neşeli hallerinden biriydi. Solmazer onlan göstererek: «Dünyanın farkında degiller bunlar» dedi. «Bir yabancı devletin konsoiosu kaçırılmış ve son ra öldürülmüş. Bunlar kurtulraaz. Yabancı devletlere karşı bunları feda ederler.» iŞi BOND OMA BİR \ CLVluZ CÛNtfJ O İyi 8 i B 1 Ranzalann üstünde karşılıkll oturmusuz ve Solmazer bunları söylüyor. Kendi aramızda konuşuyoruz, başka kimse duymuyor bizi. Dikkatle yüzüne baktun Sol mazer'in. Son derece ciddi Idi. 27 Mayıs sonrasında devletin bazı kuruluşlannda bulunmuş bu tür işleri bilen biri söylüyordu bunlan. «İçıme bır sızı düştü» denir ya hani, bana da öyle oldu. Hapiste gülmek zordur, Ulaş, ko lay başanyordu bu işi. Çok az olaya karışmış, ya da hiç karısma mış kişiler bitkin bir halde susarlarken, Ulaş'ın bu rahathğı huzur veriyordu insana. Solmazer'le aramızda geçen yu karki konuşmamdan birkaç akşam sonraydı. Koğusta uluorta bir konuşma var. Konu siyasi po lis teşkılâtlan. Herkes bir sey söylüyor. CA'dan. MİT'den bahsediliyor. Haber alma, değerten dirme, ve benzeri faaliyetler tartışüıyor. Konuşanlar bıraz küçümsUyor lar gibi geldi bana bu örgütleri. Ben: «O kadar küçümsememek lâzım bu örgütleri, özellikle haber alma konusunda hayli ileriler benim anladığım» dedim. O zamana kadar pek söze karışmamıştım, tartışmacılar pek kabullenmediler bunu: «Yok canım> deyip kestiler. Bu arada Solmazer söze kar.ş U: «Çocuklar siz MÎT'i pek kenara atmayın bu iş pek sızın bildiğiniz gibi değil» dedi. Gençler ce vap verdiler: «O kadar değil, pek birşeyden haberleri yok.» Gençlerin bu cevabı Solmazeri kızdırdı. «Siz biliyormusunuzki Elrom'un kaçınlacağını hükümet sekiz gün evvelden biliyordu.» «Yok canım» dediler gençler. «Sekiz gün evvelden biliyordu sekiz, siz ne sanıyorsunuz?» lşin daha önce konuşulmuş olma sı gerekir en azından. Ya bu söz doğruysa. o zaman bu gençlerin günahı ne? Oyun büyük çapta dönüyor. ama gençler idama gidiyor. Daha bir iki gün evvel Solmazer bunlar için: «Dünyanın farkında degilleT, kurtulmaz bunlar» dememış miydi? Aklıma bır fıkir geldi. Eğer hükümet gerçekten biliyor İdiyse, gençler idamdan kurtulabilirlerdi. Yeterki bu olay duyurulabilsin. Evet, bu olay yani Elrom'un kaçınlacağını hükümetin sekiz gün evvelden bildiği Türk ve dün ya karnuoyuna duyurulabilirse büyük skandal olur. Bu skandal hükümetin düşmesine kadar varabilir diye düşündüm. Peki ama, bu olay nasıl duyurulabüir? Olayı söyleyen Solmazer başka kimse bir şey bilmiyor. Uzatmayalım Solmazer'le konuşmaya ka rar verdim. Tartışmanın üstünden bir süre geçmisti ki, Solma zer'in vamna gittim ve başka kimse duymavacak şekilde konuş maya başladık. «Doğru mu HUkümet'in bildiği?» diye sordum. Başını sallaya rak: «Doğru» dedi. «Peki bu arkadaşlann suçu ne o zaman? Oyun büyük dönmüş ve bu gençler kurban seçilmiş.» Solmazer bir şeyler demek istediğimi anlamış ve soru soran bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Ben devam ettim: «Demem şu fcl eğer bu olay kamuoyuna duyurulursa, bu arkadaşlar kurtuiur. Meselâ gençlerden biri ya da avukatlardan biri mahkemede. Elrom'un kaçı nlacağının Hükümetçe sekiz gün önceden bilindigini söylese, vabancı basından muhabır de bulunur mahkemede, muhtemelen yabancı basına da geçer bu haber ve bu is hükümetin dUsrcesıne kadar Rider. Gençler de idama gitmezler.» Olayı siz biliyorsunuz, çocuklarla bir konuşun bakalım ne olur?» «Denenmeye değer » «Ben, buradan kalkıp gideyim. siz bir iki tanesini çağınp konusun.» Kabul etmiyorlar Ben. Solmazer'in yanından ayrıldım ve gidip yatagıma uzandım. Solmazer, gençten çağınp konuşmaya basladı. Beş • on dakika kadar konuştular ve sonra gençler. Solmazer'ın yanından ayrıhp gittiler. Aradan bir yarun saat kadar geçtikten sonra ben. tekrar Solmazer'in yanına gittim. Ve ne oldugunu sordum. «Kabul etmiyorlar» dedi. «Bir avukatın söylemesini filân da mı kabul etmiyorlar?» «Etmiyorlar. Gurur meselesi biraz da.» «Doğru tabiî, fakat olayın aslı böyleyse? Gurur eninde sonunda biraz kınlır. Şu an önemli olan onlann ölümden kurtulması.» Solmazer, gençlerle konuşurken ben konuyu bir daha düşünmüştüm. Gençlerin bu teklifi red detmeleri normaldi. onun için ikinci teklifimi hazırlamıştım bile. «Bır başka çözürn daha var. Bu konu en iyi mahkeme salonunda duyurulurdu ama, gerçekten ters bir durum oluyor. Konunun duyumlabileceŞ ikinci ver Meolis'tir benoe Sirin tanı dığınız parlamenterler vardır nasıl olsa, onlardan biri bır sozlü soru şeklinde konuyu duyurabılir.» Solmazer. bir gözünü Kirparak başını salladı ve «Dur oakalım» dedi. «Gencecik insanlann, tıele de böyle temiz insanlann öldürülmesine insan yüreği elvermıvor. Ben şu Ulas'i daha önceden tanınıazdjm. Bunun kadar ksç tane te miz insan buıunur. Bu kadar alçakgönüllü. bu kadar cana yakm ve bu kadar güler yüzlü?» «Ulaş çok samimi çocuk hakikaten.» Saat ilerlemışti yattık. Aradan bir iki hafta mı ne geçmisti kı gazetelerde küçücük bir haber okuduk. Kabıbay, sözlü soru önergesi vermiş. «Daha önceden konsolosun kaçınlacağı ihbar edilmiş olduğu, takat hükümetin yeter tedbir almadığı.. » yolunda bir soru önergesinden sözeden blr habercik. A radan kısa bir süre daha geçü, yeni bir haber daha: «Istanbul Emniyet Müdürü görevden alındı. Müdürün görevınde ihmali olduğu öne süriilüyor.» «Elrom'un kaçınlması davası sonra hayli dallandı budaklandı. Benim beklediğım kadar olmasa da epey etkisi oldu. Fakat Ulaş, önce bes arkadaşıyla hapisten kaçtı. Sonra. sonrası malum Bebek'te öldürüldü. Hükümetin kaçırma olayını ön ceden bilip bilmedi£i ve bir de yüzbaşı llyas meselesi pek konuşulmadı o günden bu yana. Y A R1N: Savcımn iddianamesi FUTBOL \ m BÜYÜK ORGAMZASYOMI SPOR .... HEYECAN .... BAYRAM .... GEZÎ .... Tartışma kesildi Gençler pek ihtimal vennediler hükümetin bildiğine. Fakat Solma zer sinirli ve son derece ciddi idi. Tartışma kesildi. Doğrusu huzurum kaçtı, hapıs te ne kadar huzurum varsa o da kaçtı demek istiyorum. Bir süre ileri geri düşündüm. Solmazer bu sözü niye söylesin? Solmazer, bu sözü o an uydurmadı ya. bu ŞAMPİYONLARIN TURLARI 1 ekim • 6 ekim 2 gün • FLORANSA 4 gun • ROMA FENERBAHÇE • BENFICA 14 Eylül 18 Eylül 3 giın LlZBON 4 gün ROMA BEŞİKTAŞ • FIORENTINA 2999 Tl + 120 Dolar TÜRKİYE IRLANDA 27 ekim 3 kasım 3 gün DUBLIN 5 gün LONDRA ALTIN Cumhuriyet Reşat Hamit Aziz Napolyon İngiliz 24 Ayar 22 Ayar 18 Ayar 585 855 625 575 670 800 8460 590 865 635 585 680 820 8475 7740 7760 6325 6350 4259.TI+120 Dolar GAUTASARAY RAPİD 15 eylül 21 eylü) 5 gün VÎYANA İFFANY JONES • ıauM & V 2999 î l + 100 Dolar 4.770. TL + 135 Dolar İkkL lîî3Sw**: Turlarda: UÇAK • TRANSFER • REHBER OTEL • KAHVALT1 MAÇ HER ŞEHlRDE 1 TUR ücrete dahUdir. Ucuzluk Garanti Lüksve TECRÜBENİN BİRLEŞTİGI örnek spor gezilerimızde TÜRKİYE FUTBOI.CULAR. ANTRENÖRLER, MASÖRLER SENDIKASI Ue tekrar hizmetinizdeyız. DOKTOR TARIK Z. KIRBAKAN Dert. Sae ve Z&brert Hutalıklar Mâtehasmaı fstiklâl No: 8« Cad. Parmattkapı Tel: 44 10 73 BABİL TURİZM İMÇ 1. Blok 1308 Saraçhane ISTANBUL 2« 50 94 28 M 78 TÜRHOL TURİZM Cumhuriyet Cad. 161 ISTANBUL 48 47 İ4 4« 11 28 Vİp turizm Cumhuriyet Cad. 12 Klmadafe İSTANBL L 48 07 6» 46 20 7 i BİRDEN FAZLA SPOR TURUNA KATILANA OZEI. TENZİLAT 1976 Olimpiyat Oyunlan bilet ve tur için acentemi.' pmrinLzdedir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle