12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖRT CUMHURİYET 20 Mayıs 1975 , HAM(rİ ABOIfLCANBAZ ASTlK. DtKAc>£&• 0 (^ ı VJ /^rt/ ı / k 1 r HüiTAKİH?... BEN SAjKAJIlfiA VAPAMAM. AATfKEmfifii^ . " 4 .3 RAZİYE 10 Dayım, kitaphğın arkasına sokulmuş, fakat ucu dışarda kalmıs bir seyi çıkararak elin de evlrdl çevirdi; bir hasır örgüydü bu ve tamamlanmamış, yanda kalmış olduğu için bir yanından hasırm uçlan sivrt sivri görünUyordu. Bunun dayımı niçin bunca ilgilendirdiginl elbette anlayamazdım. Birden, sakallan titreyerek, hırsla dısan urladı. Vedia, Vedia, diye bafınyordu elinde hasır. Hasın, mahkemede az sonra yargıçlan şaşırtıp şapa oturtacak bir avukatın sinirll sevincl lle, tam yanında degil de, bir az arkasında tutuyordu ve ilerl geri hafifçe salhyordu. Gözleri kısümışü. Çok sonra bu sahneyl düşündüğüm zaman, dayımın o sırada çektiği sıkıntıyı, duyduğu endişeyi anlıyabildlm. Ama bunlan hep kendi yaratmışü. Derken Vedia balkondan Içerl girdi; yüzüa de ne olup bittiğini merak eden bir insanın anlatımı yoktu, sakindi, babasuıa degil, bana bakıyordu. Dayım elindeki hasın göstererek: Bu ne? dedi çılgınca. Vedia dayımın elindeki hasıra baktı. Bu bakış ürpertti beni; böylesini o zamana değin görmemiştim. Dayımın heyecaru, telâşı, çılgınlığı hiç gözüne çarpmamış da, adamcağız sadece anlamadığı bir şeyin ne oldugunu ondan soruyordu sankl. Hangisi? dedi. Dayım, «Ah Vedia, ah Vedia!» diye göğüı geçirdikten sonra: Bu bu, dedi gene o çügınlıkla. Bu ne. dlr bu? Kız sakin: Ne olacafc, dedi. Dayımın az önce Vedia'dan söz ederken onun soyluluğunu övmesi geldio an aklıma, gerçekten de bu kızdaki doğallık, saflığin çok üstünde, bir vakar ve Ustünlük anlamı taşıyordu. Böyle bir olgunluk ancak kuşaklar boyu kazanılabüirdi. Dayım bar bar bağırarak: Ah Vedia, ah Vedia, sen hasır mı örüyorsun? diye sordu. Kız: Ben mi? dedi. Kızanki gerçek bir sonı değildi, dalgınlık da değüdi; belki kendisinin de bilmediği ner den bilecek! bir dişilik, gereği ldi. Bunu sonralan onda çok gördüm, konusması il« ko Yazan: Melih Cevdet ANDAY nusmaması arasında hiç bir ayrım olmazdı, çünkü konuşmayı gereksemezdi, dalgın gibi görünmesi bana aVlinm hep rahminde oldugunu düsündurdü. Dayım: Evet, sen, sen ya... Bunu odanda buldum. Nedir bu? diye sordu. Kız: Hasır, dedi. Dayım: Ne anyor senin odanda bu? diye şastı. Kız: Benim odamda mı? dedi. Ah Vedia, ah Vedia... Evet, senin odanda ya.. Senin odanda. Sen mi ördün bunu? Bu kez Vedia bana bakarak: ördümse ne çıkar, dedi. Dayımı hiç ummadığım bir durumda görüyordum. Gözleri faltaşı gibi açılmıştı, sakallan dikleşmişti sanki. Ama bütfin kabarmastna, korkutucu olmasına karşın, çocuksu bir fcurtulma, için içinden sıynlma savaşında idi. Sen ne anlarsın hasır örmekten? diye bagırdı. Ve böyle diyerek sinirli slnirli oraya buraya döndü, bir kibrit buldu, hasın ucundan yaktı. Yaktığı yer söndü önce, dayım deli gibi bir daha yaktı, bir daha hasın tutuşturdu. Yere atıp ayağı ile ezdiği hasın göstererek: Göriiyor musun, de^i kızına, bir daha lstemiyorum bunu, istemiyorum, işte bu kadar. Git odanda müzik dinle, kitap oku, resimlere bak, anlıyor musun? İşte bu kadar. Kız: PeM, dedl. Dayıma saşkın şaşkm bakıyordum. O. Müzik dinle ya, diye sürdürdü söztinü. Demin agabeyin geldiği zaman Motzart'ı çalan sen degil miydin? Sendin ya... Evet, düpedüz sendin, burada oturmuş Motzart dinliyordun. Elbette öyle yapacaksm. Sen soylu bir fctzsın. Senin ruhuna ancak soylu bir müzlk yaraşır. Aklmın çevüc bir dönüşü ile sevgisini kızmdan Motzart'a yöneltiverdi birdenbire. Ama seviyorsun değil ml Motzarti? Ne gUzeldlr... Ayaklkndırır insanı, neselendirir, güçlendirir. Bana da bakıyordu arada bir. Motzart "ta nedir sevdiğim biliyor musunuz? Her dinleyişimde kendimi orkestra şefi yerlne koyanm, yönetirim mtizigi. (DEVAMI VARJ KURTULUŞ SAVAŞININ ÎLK YILI «. AK ŞN İ Muhalefet, îttihat ve Terakki karşısında zayıf kalıyordu tülâf derleUerinin gözttnd* Türklerin savaş içindeki en büyük suçu, Rum ve Ermeni azın lıklanna karşı uyguladıklan teh cir ve bununla blrlikte özeUikle Ermenilere karşı yer yer yürüttükleri kınm hareketleriydi. ÎUlâf devletleri için bu büyük bir propaganda silâhı olmuştu Te şımdi Türklere haksız bans sart lan uygulamak için yine bir pro paganda silâhı olmaga devam ediyordu. Savaştan yenik çıkan Osmanlı hükümetinin bans masa sında en elverişli koşullan elde etmesi önemli ölçüde bu propagandanın giderilmesine baglıydı. Nitekim hükümet programında tehcirin Rum ve Ermenilera verdiği zararlan gidermek mad desine büyük önem verümişti. Aslmda bu hiç de kolay degildi, çıinkü azınlıklara ait mallar bazan 8 şubat 1334 tarihli Emvali Metruke Talimataamesine göre, bazan muvakkat iskân yoluyle, bazan kamulaştırmayla, bazan fiilî elkoymayla v.s. MUslumanlann (muhacir, memur v.s.) srilyetliğine geçmiş bulunuyordu. Sa vas sonunun büyük yoksulluk koşullan içinde, savas içinde ku rulmuş olan kurulu düzeni altüst etmek baştaki hükümetin ni ytö ne olursa olsun hiç de kolay ojmayacaktı. Bir de Cavit'in ışa ret ettigi şu sorun vardı: Savaş boyunca Doğu Anadolu büyük ölçüde boşalmıştı. Şimdi sürülmüş olan Ermeniler döndügünde, bu bölgede yapılacak bir ptebisitte Müslümanların azınlık çıkmamalanna dikkat etmek gerekiyordu. Nitekim hükümet önce Batı'daki Ermenilerin, daha son ra Doğu'dakUerin dönmesine ka rar verdi. Aynca başka alanlar da da Rum ve Ermenilere karşı uygulanmış olan ayırdedici işlem lere son vermek gerekiyordu. Bun Vahdettin Şehzade olduğundan beri Mutlakiyetçi saltanat Idaresine inanıyordu Ahmet Rıza Bey, Rum Patrikhanesine gitmiş ve Padişahın «hissiyatı teveccühkârane»sini dile getirdikten sonra, Patrik kaymakamını öpüp bu busenin onun aracılığiyle Rum milletine ithaf edilmiş oldugunu söylemişti. lardan biri, Müsluman olmayanların serbestçe yolculuk etmele rine engel olarak ve vagon tahsi si yoluyla ticaretlerinin kösteklenmesiydi. Dahiliye Nâzm Fethi Bey bu konuyu ticaret serbest ligine aykın diye açıkça eleştirerek ele almaktan geri durmamış tı. Aynı Nâzır, daha sonra Ermeni Patrikhanesini «iadei ziyaret» etmişti. Fakat bu konuda hükümeti adamaküU bırakmağa niyet li olanlar vardı. Sabah'ta okudugumuza göre, Ahmet Rıza Bey Rum Patrikhanesine gitmiş ve Padişahın «hissiyatı teveccühkâranesini dile getirdikten sonra aynlırken, Rum Patrik Kaymakamını öpüp bu «busenim onun araciyle Rum milletine İthaf edü miş oldugunu söylemişti. yabancı devletlerin desteğiydl İT, Türklügü temsil etmekle blrUktfl gücünü ilk önce mektepUlerden ve bu arada özellikle subaylardan, yani ordudan ahyordu. Aynca Türk ticaret çevrelerinin ve Anadolu eşrafının da önemli bir bölümünün desteğine sahipti. Balkan Savaşında ve ardından Cihan Savaşında başlıca Türk olmpyan ülkelerin kopup gitmesinden ve tehcirlerden son ra ana muhalefet fırkası olan Hürriyet ve ttilâf'ın destegi önem li ölçüde azalmış oluyordu. Gerçl mütarekeyle birlikte birçok Rum ve Ermeniler geri döndülerse de, kısa bir süre sonra Osmanlı siyaset alanından çekilerek tamamen aynlıkçı bir siyaset gütmeğe başladılar. Yine de, savaş siyasetinin fed sonucu ve bu arada çekümiş olan büyük sıkıntılar yüzunden, tT"ye karşı büyük bir tepki doğmuştu M, bundan Hİ'nin yararlanması gerekirdi. Ht, bundan, önce yararlandı, ama bir yandan bünyesindeki zaaflar, bir yandan kendisinin ve İtilftf devletlerinin yanhş tutumlan yüzunden çok geçmeden siyaset sahnesinin hatın sayüır bir gücü olmaktan çıktı. müyle yılolmış, Uçüncusünde hükümdar tahttan aynlmak zorunda kalmıştı. Güçsüz muhalefet Bu olayın Vahdettin Uzerinde önemli etkiler yaptığmı tahmin etmek mümkündür ve Vahdettin'in Mondros'a ısrarla D. Ferifi göndermelr istemeai v% Sadaret için bu pasayla Tevfik Paşayı tercih etmesinde, hısunlan is başmda olduğu sürece tahtının daha güven altında olacağı inancmın yattıgı üeri sürülebiUr. (Tevfik Paşa"mn oğlu A H Nuri Bey Vahdettin'in bir kızı ile evliydi). Çünkü elimizde bulunan bazı bilgiler, kendisinin D. Ferit'in parlak bir zekâsı olmadığinın farkında oldugunu göstermektedir. Aynca, Tevfik Pasamn da, pek ileri olan yaşından ötUril ideal bir Sadrazam olmaktan uzak bulunduğu da herhalde ortadaydL Yukanda ÎT karşısında muhalefetin ne denli zayıf kaldığını gördük. Bu güçsüzlük nedeniyle ortaya şöyle bir durum çıkıyordu ki, ÎT'nin nüfuzu tanldığı anda dogan siyasal boşluğu mu Asayişsizlik Hükümetin azınlıklara karşı ge reken yakınhğı göstermesini önleyen bir husus da, bu azınlıkla rm müttefik zaferleri ve yaklaşan banş dolayısiyle şımanp taş kınlık yapmalan, bunun da Türk leri tahrik ederek asayişsizUklere yol açmasıydı. Bunun için bir Mondros Mütarekesinin 7. md.' sine ihtiyaç yoktu. Nicedir hak lı, ya da haksız Hristiyanlara karşı hareketler, hatta böyle bir niteliği olmayan asayişsizUkler, büyük devletlerin askeri müdahale ve işgalleri için beylik birer bahane halindeydi. Onun için hükümet asayis konusuna büyük önem veriyor ve bu arada azınlıklann yapmaga başladıklan bir takım gösterilerden çekiniyordu. Nitekim itiban sarsüdığı için kendine güvenini yitinniş olanpolis örgütüne askeri birlülerin yardımcı ohnası kararlastanldı ve ruhanl reislere de ayaklanma durumlannın «süngü ve ateşle» önlenecegl uyansı yapüdı. Tabii bu tutuma kolayca girürnesini saglayan savaş içindeki ulusçu birikimdi. Zaten herhalde bu hava yüzundendir ki, tzzet Paşa, kabinesinde Hristiyan nâzır bu lundunnamak gibi kendi deyimiyle «en büyük hata»yı islemiş bulunuyordu. DiŞi BOND BU BıCAK KUUA halefet dolduramıyordu. 31 Mart ayaklanmasında ÎT Istanbul'da siyaset sahnesinden atıldıgı za man, boşluğu, ayaklanmayı kıs kırtmış olan Ahrar Fırkası dol duramamış, bunu belki de pelisteksiz olarak Abdülhamit dol durmuş ve bu yüzden de tâhtın dan olmuştu. 1912'de ÎT yine ik tidardan kovuldugunda Saltaı Reşafm duruma egemen olma ması daha çok bu padişahın kı şiliksizligl Ue açıklanabüir. Av nca Gazi Ahmet Muhtar Pass ve Kâmil Paşa hükümetlerinıı de ne ölçüde Hİ hükümetleri sa yılabileceğı de tartışma göttirü: bir konudur. Şimdi ÎT'nin artç kabinesi diye adlandınlan îzze Paşa kabinesi düştükten, Mebu san Meclisl dağıtıldıktan, iler gelen ÎTIiler tutuklandıktan soı ra sivaset meydanının, Ht'nıı güçsüzIJgünden ötürü, Vahdeı tin'e kalması pek muhtemeldi ve nitekim öyle de oldu. HK; uMUTypt Î A B I N : İTİLÂF DEVLETLERİ ISTANBUL'DA. Saray Vahdettin daha Şehzadeliği ramanmda ÎT ve muhalifti. 31 Mart olaylanndan önce kendisinin Der viş Vahdetî'nin kurduğu Itihatı Muhammedî Cemiyetine üye olduguna dair eUmizde bir bügi var. Derviş Vahdeti'nin Dhranı Harb önündeki bu ifadesini yabana atmak doğru olmaz. Kaldı ki, Vahdettin'in ablasıyle evU bu lunan damat Ferit'in kayınbhnde riyle yakın üişldleri ve Pasa'nın Hürriyet ve itilâf başkanlığı etmiş olması durumu da var. Fakat Vahdettin'in muhalifliği, muhalefe tin olumlu bir ideolojisini benim sediği için degil, daha çok ÎT'ye muhalefet etmiş olmak içindi. ÎT'ye muhaUf olmasmın nedenl de, kendisinin mutlakiyetçi saltanata inanmasından, ÎT'nin ise, meşrutiyeti sürdürebilecek tek gerçek güç olmasmdan ilerl geli yordu. Nitekim Mütarekeden az önce, Şeyhülislâm Musa Kâzım'a, Şeriattaki meşveret etmek buyruğunun din düşmanlannı kapsayamayacağı için parlamentolara yer olmadığmı, yalnızca tnü şavere etmek üzere (bağlayıcı ka rar alamayacak) Padişahça seçilmiş bir kurulun Şeriat buyrugu nu yertne getirecegini söylemişti. Tabü bir de şu var: Mehmet Reşat"m da ihtimal hâlefi ve selefi gibi mutlakiyetçi bir dünya gö rüşü vardı, fakat tT güçlü, ken disi de zayıf kişilikli olduğundan, mesrutiyetçi bir padişah gibi dav ranmak zorunda kalmıştı. Oysa Vahdettin kişilik ve irade sahibi bir insan olarak koşulların da elvermesi sayesinde siyasal gö rüşlerini uvgulamaya sokabilecek bir durumdaydı. Vahdettin'1 İT'nin fcarşısına di kecek ikinci bir neden de, İtilâf devletleriyle Osmanü azınlıklannın ve bunlarla birlikte muhalefetin. savaşa girmek ve tehcir gi bi oazı Osmanlı «suçlan» kabul etmesiydi. Bu durumda bu «sııç lar» ne ölçüde İT'nin sırtına yük lenıp tT've karsı çıkılırsa, o den li îtilâf devletlertnin gözünde temize çıkmak ve dolayısiyle belki Osmanlı Devleti İçin hafif banş sartlan elde etmek ve tahtı koru mak mümkün olacaktı. Vahdettin icfn, hafif bans kosullan elde edilemese de. o çaresizlik içinde tahtı koruvabilmek vine de bir kazanç olncaktı. cünkü rnftfKflk hükümdarlıklarından ıkısı tü Hacettepe Üniversitesi RADYOTEKNOLOJi KOLEJi MÜDÜRLÜĞÜNDEN Hacettepe Üniversitesi Radyoteknoloji Koleji'nin blrind smıfına 1975 1976 ders yıh için «Eöntgen Teknisyeni» yetiştirmek üzere, yatılı ve burslu GARTH ^^IMCOVİZOBOIA ) BELt:l SİZI OEBİC3Ö"HÜCA'IEMtM BfBVOLUKİU 0ULA3İLİ RİZ DUVUyORMUSUM ClAy uiüLEja B U ' ^ LACJ D B O B KIZ ÖĞRENCİ ALINACAKTIR Giriş Sınavı 28 temmuz 1975 pazartesi günil saat 9.00'da Kolejde yapüacaktır. Sınavı kazananlar 29 temmuz 1975 salı günü saat 9.00'da mülâkata alınacaktır. Sınava katılabilme şartlan: 1 Ortaokul veya Kız Sanat Eiıstitülerinin orta kısmını bitirmiş olmak, 2 Belgeli durumda olmamak ve öğrenimine üd yıl ara vermemiş olmak, 3 Sağlık durumu ve fizik yapısı hizmete elverişli olmak, 4 Boyu bir metre ellibeş santimden ve ağırhğı elü kilodan aşağı olmamak, 5 Kolejin öğrenime başlayacağı tarihte 20 yaşuıdan büyük olmamak, S Evlenmemiş olmak ve nişanlı durumda bulunmamafc. NOT: Bu özelliklere sahip bulunaniarın, aday kaydı yaptırabilmeleri lçın en geç 18 temmuz 1975 cuma günü akşamına kadar Kolei Müdürlüğüne Dır adet fotoğraf ile beraber göndereceklerı dılekçede şartlara uygunluklannı açık olarak belirtmeleri eereklidır. (Basın: 157813949 Fırkalar İT'nin savas siyasetinin iflâsı ve bunu yürütenlerin iktidanlan aynlmasıyle birlikte savaş boyunca baskı altında tutulmuş olan muhalefetin ortaya çıkıp iktidar kavgasına girmesi beklenebüirdi. Burada kısaca ÎT'nin ve muhalefetin ne olduguna değinmek yararlı olacaktır. ÎT, çagdas bir ideoloji ile cihazlanmış olarak, Türk çıkarlannın, Türkçülüİlin örgütü durumundaydı patrikhane ve hahamhanelerin ulusal kulüplerin ulusal çıkarlann konıyucusu olmalan gibi. İT'nin bu kimliği onu her türlü muhalefete karşı hoşgörüsüz yapıyordu çünkU kendisine muhalefet Türklüğe muhalefet oluyordu ve hele bu muhalefet Türklerden gelince tT'nın gc^inde ihanet anlamlarına da bürünüyordu. Tabiî en doğal muhalifler Türk ve özellikle müsluman olmayanlardı. Türklerden muhalif olanlar en başta Saray mutlakiyetini ısteyenlerdi. ki bunlar Saray çevreleri ve Saray mutlakiyeti düzemnde çıkan olan kimselerdi (baş ta mektep görmemiş, «alaylı» subay ve memurlar). Sonra çok fırkalı bir düzeni isteyen lıberaller vardı. Bunlar bir avuç siyaset ve gazete adamı idi. Bir de tT'yı fazla asri bulan ve siyasette iddia sahibl bir kısım ulema vardı. Mu halefete en çok eiiç veren TUT'K olmavaniaııu ve bu arada kimi Ankara Telefon Başmüdürlüğünden (Bina Kiralanacaktır) 1 Başmüdürlüğümüz Sebeke Bakım îşletme Başmühendisliği ihtiyacı için, Ankara'nın AkköprÜ, îskitler, Kazıkiçi Bostanlan, Ziraat Mahaîlesi, Aydınlıkevler, Subay evleri, Siteler PleiTie Caddesi civan, Demirlibahçe Abidinpaşa, Iççebeci, HamamönU, Samanpazan semtlerinde resmi daire olaı~ak kullanmaya elverişli faydah alanı 700 m2 aynca depo olarak kapalı 100 m2 bir alanı mevcut kaloriferli vasıta gtriş, çıkışına müsait otopaıkı olan bir bina kiralanacaktır. 2 isteklUer hazırhyacaklan kapalı teklil mektupnnda; a) Her katın yüz ölçümü, b) Ayhk kira bedelini, c> Binanın ısıtma şekli ve masraflannın kime ait jlacağını, d) Binanın kiraya verilebileceğl tarihl e) Varsa özel şartlan beUrtir kapalı teklif mektuplannı yapmın mimari planı ile birlikte ihalenin yapüacağı 28.5.1975 tarihine rastlayan çarşamba günü 15.00'e kadar Başmüdürlüğümüz Yapı Kısım Âmırliğine verilmesi, 3 Geciken teklif mektuplannm kabul edilmiyecegi. 4 Ünitemiz ihalejT yapıp yapmamakta veya tercih hakkrru kullanmakta serbest bulunduğu ilân olunur. YAPI ve KISIM ÂMtRİ rBasın: 15784) 3943 Gölcük Teısanesı Komutanlığı DÖNER SERMAYE GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Komutanlığımız Döner Sermaye Genel Müdürlügü ihtiyacı için aşagıda cinsi, miktan ve maktu teminatlan yazıh (4) kalem malzeme satın alınacaktır. 2 Bu işe ait teknik ve idari şartnameler Komutanlığımız Döner Sermaye Satınalma Komisyonu BaşkaıJığından temin edilecektir. 3 Ihale 11 haziran 1975 çarşamba günü saat 14.30'da Komutanlıgım^ Döner Serr.aya Satınalma Komisyonu Başkanlıguıda yapılacaktır. 4 Teklif zarflannın en geç ayni gün saat 12.0D'ye kadar teslim edilmiş olması gereklidir. Postadakı gecikmeler dikkat nazara alınmaz. 5 Genel Müdürlüğümüz 2490 sayüı kanuna tabi değildir. Maktu Malzemenin cins ve evsafı Miktn temlnatı Galvanizli saç levha ] 000x2000x2 mm 38)0 J g. bOOOTL. Alüminyum levha 1000x2000x5 mm S D » luodO » OO St42 Baklavalı saç levha KK)0x20O(Jx3 mm 15000 • 12500 » St42 BaklavaU saç levha 1000x2000x4 mm 15Ü00 > 12500 » (Pasm: 15711) 3945 Istanbul Kumburgaz Jandarma Kamp Kıta Komutanlığından Kumburgaz J. Kamp Kıta Kornutankğı emrinde istihdam edilmek üzere aşağıdaki vastflara haiz bır Kaloriferci Alınacaktır 1 Askerliğinl yapmış olmak, 2 En az ilkokul mezunu olmak, 3 Otuz yaşmdan büyük olmamak. 4 Kaloriierci ateşcilik belgesi olmak, 5 Agır yakıt vakan kalorifer burülörünti işletmeye ehil olmak, Yukandaki vasülara tıaiz elemanlann 29 MAYIS 1975 Perşembe günü saat 10.00'da vapüacak sınavda (ıazır bulunacak şekilde Istanbul. Beyazıt Jandarma Dikimevi Müdürlüğünde bulunmalan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle