Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M Ülkemlzm en büyük ttystro adatm Muhsta Ertuğrul'un 1976 yılııun mart ayında emeklıy» aynlarak Istanbul Şetur Tıyatrolarının başından ayrılacağını Cumhuriyet gazetesinde üzülerek okudum. Bunu kendi mi ıstemiştlr, yoksa beledıye yetkılilen mi kararlaştırmıştır, bilmiyoruıru Bıldığim ve söylemek istedigim şudur: Bu aynlık, kendl lstemlşse kendisi içln, belediye yetkıhlerince kararlaştınlmışsa beledıyemiz içın büyuk bır hata olacaktar. Kendi istemişse kendisi için büyük bir hata olacaktır, çunkü böylesine gerçek bır sanat adamı sanatının dışında yasayamaz. Belediye yetkıhlerince kararlaştınlmızsa belediyemiz içın büyuk bir hata olacaktır, çünkü Istanbul Şehır Tıyatrolarını onun kurucusu olan Muhsin Ertuğruldan başka hlç kimse yonetemez. Bunu, özellikle, Muhsin Ertuğrul*un aynlışlanndan bin sırasında, Istanbul Şehir Tiyatrolannı yönetmeyi denemis bir kışi olarak söylüyoram. Fazıl Ahmet Aykaç gibi benden başka denemiş olanlann da, eğer Istanbul Şehir Tıratrolannın anatomısini incelemek fırsatını bul•nuşlarsa, ayni kanıya varmış olduklarını umarcm. Her şeyden önce şu bilinmelidir ki Istanbul Şehir Tiyatrolannın başkaca hiç bir tiyat•oya benzemeyen çok özel bır yapısı vardır. Bu yapının başlıca özelliğl, onun, Türk tiratrosunun tarihsel gelişiminin zorunlu sonucu Dlmasıdır. Tarihsel süreçteki TUrk tiyatro dene•neleri, ilkin Dârülbedâyi adıyle kurulan bu tiratroda özümsenmiştir. Bundan ötürü bu tiyat•o, zorunlu olarak, tarıhsel olanaksızlıkların büun yanılgüarını, eksıkliklerini, aksaklıklanru aşır. Devlet tıyatrolarınınki gıbi sagiam bır ıkademık temeü yoktur. Kendisi bir okul. bır ıkademi olmak zorundadır. Olmustur da. Ülkenızde tıyatro adamı olarak bilinen bütün değerer ya onun çatısı altında ya da hiç değilse onu ıajranlıkla seyrederek yetişmişlerdır. Tarihsel ürecın bütün yanılgılan, eksiklıkleri ve aksakıklan ancak bu sürecin içinde yaşamış, onun ıcısını ve çılesinı çekmiş, ama bu acıyı ve çile• çekerken uyumaımş ve gerçek bır tıyatro bılı ısi edinmış, aydın bir tiyatro adamı tarafmdan İdenlebilir. Sadece bu niteliği bile, Muhsin Eruğrul'u, Istanbul Şehir Tlyatrolan yöneüminde ek adam kılar. dotta deSillm. SMerlm, dostlukla sSylenmls cözler değil. EUerlnl hiç »ıkmadığım halde nasıl Balzac'ı, Dostoyevski'yi, Brahms'ı «eviyor ve sa. yıyorsam onu da böylece »eviyor re sayıyorum. Bedensel dndellği blr yana, Muhsin Ertuğrul'un Tiyatro dergisinin lon aayısında perdecl adıyla yazdığı yazıyı okuyun. Böylesine genç ve güçlü bır kafa daha yüz yıl bu tiyatroyu yönettr. Hem zamansal vaşm ne Cneml var? Otuz yasındaki seksenllklerin kaynaştıgı bir Ulkede sek•en yaşındaki otuzlukların değerlni bilelim. Nurullah Ataç yaşasaydı şimdi yetmis sekiı yaşın. da olacaktı, onu edebiyat alanından emekli et> meyi duşünecek miydık7 Bu tür Insanlar yaşlanmazlar ve emekli olmazlar, onlan tarihsel misyonlanndan ancak dcğa yasalan ayırabilir. CUMiUllYEI 27 Aralrk 197$ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yangın Vaaar... 1 ıubat 1975 r*nB ba kOşede çıkan yan şoyle baf'T'"' «Geçen gün Fasıl Hüsnü Dağlarca ile Aksaray'ı dolaştlk. Eıkiden toprak düzeyındekı Aksaray.. Lâleli'den inen ağaçlı cadde, meydana açılır; Valıde Camii çevrenln en büyük yapısı gibi göze çarpardı. Oysa şimdi Uç Aksaray var: Birincisi dev ahtapotun kollan gibi döne döne havalara yükselen beton yollardan oluşuyor; ötekl yeraltında bir kocaman dünya; üçüncüsü de ikisi arasında kalan Aksaray... Çarpık kapitalizm îstanbul'da tiç oluşumu körükledl: OtomonUJcalık şiatikçe arabalara yol gerekiyordu. Kredl kapkaçcılıgı ve gizll lssizlik ktiçük dükkân kesimind» doğurganlığı öesledı. Arsa ticareti ve somürUstl apartmancılığı gelistirdi. Aksaray'da bu üçüne de masallah .. Yeraltı reçitlerindeH çarşı, Beyoglu'rm. ŞisU'ye, Maçkaya tas çıkartacak butikler, magazalarla dolu Ucuz alıp pahalı satmak üzerine kurulu düzendir dükkâncılık... Kapitalizm geliştlkçe, büyük mağazalar dönemi baslar. KapıtaUzm güdük kaldıkça dükkâncılık rağbettedir. • Aradan on ay geçH; blr yangm kfll etö yeraltındakl Aksaray'ı; ve bu Hllerle blrllkte kaç allenin umutlan, paratan. emeklerl, rasamlan havaya savruldu. Dfikkanlan, buHklerl, macazaUn. yok etmlsti alevler .. ttfalye seyrlne büe bakamadı yangmın; çünku atesle duraan rermltında blr cehennem yaratmıştardı. Gecide glremlyordu kimse... Gerekll Snlemler düşünülmetnlş, slınmamıştt zamamnda .. Çarfinıa çıkış yerlerine kum doldurmakla yetindller lnsancıklar. Dükkân aahipleri cehennemin kapısmda yaslı gözlerle bekleştller: Te Umblllr kaçı, ylrml dBrt saatte ylrml dört yü yaslandi; kimbillr kaçı, yakasına sanlmak lcln 1001111111 aradı; kimbillr kaçı, öfkesini boşmltmak içln dusmaa **• ratmaya çalıştı blUneslt... Tanm milyar mıydı kfll olan, blr mllyar mı? TokM tflm emeklerl ve yatırunian gSx Snfine alırsamz; daha çok defer mi yitlrmlstik? Hesabııu ozmanlar yapacaklardır ama, sn karabasamn ortasında serinkanlı blr dfişflnceye yftnelmek olası mıdır? Eğer böyle btr olasüık varsa, Aksaray*m yeraltı dOnyasından Llce'nin yerflstfl dflnyasma Wı Çİrri çekelira. Tfirkive'nln IM çelişkill yeri ve ortamı» Ueedekt ynrttaş deprem bfilgesinde depreme dayanıkns konntlarda yasar: tstanbnl'un gSbetindeki yurttas, yanfma gftTencesiz reçltlerde . Clclll blclll bntlklerde otnran Uşl, L4ce depremlnl gazetelerde oktıduğa zaman, Uk •ayfalardakt yârekler acısı fotofranara batap: Ne cahn kSvKUer! trflrsen yüalacak erlerde Mfakt içtnde yasarlar» diye dflşünebUlr. Hem kendisinl daha beter blr tehllkeye ıflren dfltcola İçinde yaşadığını dOşflnmeden böyle dfişflneblllr. Çflnkt bizde uygarhk demek: cicl drstler, parlak d&kktnlar, dsna •alonlan, lüks apartunanlar, zengln oteller, pınltüı yaşayış demektir. Gerçek uyrarlıgın, bu pınltılar ardındaM he«ap, kitap, blllm, düzen olduğunu düşünemeylz. Turldye'ye Batı •omürüsünün anedifl tüketün duzeni öylesine yerle«ml»tir M, Llce'dekl köylfiden Akssray'dakl «ehlrUye dek aynı petanm İçinde kahrolmaktadır yı^ınlar... Ama bu düzenl ele*> tirmeye yönelen aydınlann göğüslerlne dükkmnlann vitrin. lerindekl riyat eHketlerine benzer blrl eöket UlstlririK Komünist!. Ve ellerlne kelepçe vurup, Bael maakemelerde yarfilam bn ayduılan .. Oysa o aydınlar, gerçek uygarhfm Te mut luluğun temel koşullarını Llce'den Aksaray'a defin yafayan İnsan kardeslere anlatmak tçtn çırpınırlar. Blr lüks apartıman katının 10 mllyona, blr Amerlkan otomubillnin blr mllyona sstıldıği ve gece kuKiplerlyle kumarhanelerinde on dakikada yüzbinlerln savrulduğu blr 1«> tanbul'da yaşıyonız. Bu Istanbul'un Aksaray'uıda blr yeraU tı dünjası yaratan, çarpık kapitalizmin dflzenidir. Bu yeraU tı dünyasmın uygarca Işlevisinde gerekll güvenceleri sağlayacak düzenl oluşturamıyan da ytne çarpık kapitallımln duzenidlr. Aksaray'dald ahtapotun kollanm otomontajcü*. nn hatınna çevre yollanna bağlayıp, eski Cumharbaşkanını •çılış törenlne (retirtip konnşturan yine çarpık kapltaUnnbl kahredicl düzenidlr. Kahredici tokadını yemeden, Insanlar, o düzenin ne de» mek olduğunu anlamazlar. Llce'den Aksaray'a dek sönen hayatlara ve küllenen umutlara bakarak aflayip sızlamak, y»kımp dövünmeir tıoşnnadır. Türkiye bu yollarda vürümey» çauşUkça, daha çok tragedyayı yaşamaya hazırlanaüm. MUHSİN Orhan HANÇERLiOĞLU btlrOn oyunlan arasında da nflanması gerekir. Ozan kâğıt ve kalemiyle, ressam fuval ve fırçasıyle başbasadır; ama oyuncu ve sahneye Itoyucu tiyatrosuyla basbasa degildir, ortaklasa bir çabanın çok ve çeşıtli parçalanndan biridir sadece. Bu çok ve çeşıtli parçalar arasmda uyumu sağlayabılecek bir otorite olmaksızın ne oyuncu oyunculugunu, ne de sahneye koyucu sahneye koyuculuğunu gerçekleştırebihr. Tiyatro sanatının bu Özellığl. Istanbul Şehir Tiyatrolarında büsbütün özellesir. Istanbul Şehir Tiyatrolannda, özel tiyatrolarda olduğu gibı, bir patron otoritesi kurulamaz. Bu tiyatronun insanlan, en bUyüğünden en küçüğüne ksdar, patronlarmdan değıl. belediye bütçesınden maaş alırlar; eşıt statüde insanlardır. Bu eşit statü, herhangi bir belediye müdürlüğündeki eşit statüye de benzemez. Çünkü en küçük maaşlınm bile sanat gücüyle oranlı büyük bir yanı vardır. Bu büyük yanı gereken uyuma sokabılmek için onunkinden daha buyiik blr yan taşıyan bir tlyatro otoritesi gerekir. Böyiesıne bir otoriteye de Muhsin Ertugrul'dan daha çok sahip olduğunu hiç kimse söyleyemez. Tiyatronun uyumunu, bir orkestranm uyumuyla da kıyaslayamazsınız. Bir orkestrada müziksel uyumu sağlayabilmek için orkestra şefinln müzik bilgisi yeter, bir tiyatrodaysa tiyatro uyumunu sağlayabilmek içın tiyatro yönetmeninin tiyatro bilgisi yetmez Tiyatro sanatında uyumun sağlanabiimesl sevgiye. saygıya, ruhbilimsel çösümlemelere ve gerektiiHnde sosyoekonomık önlemlere bağlıdır. Tiyatro sanahnın bu özelliği de Istanbul Şehir Tiyatrolannda büsbütün özelleslr. Baskaca bütün tivatrolarda kisiler bir patron otoritesi altında belli bir sıra düzenine sokulmuşlardır. bu düzendeki sıralan oranında spvjri ve sayeı paylannı almakla vetinirler. Istanbul Şehir Tiyatrolannda böyiesıne bir sıra duzeni kurulamaz, çok sayıda eşıt güçler aynl sıralarda toplanmıslartfır. Onlan uygun bir düzeyde tutabilmek için, bir patron otoritesinden çok farklı olarak, bir baba otoritesi gerekir. Istanbul Şehir Tiyatrolarına Muhsin Ertuğrul'dan başka kim babalık edebılır? Hukuksal Sorun Değil Bugün, Istanbul Şehir Tiyatrolannda, Muhsin Ertuğrul"un çevresinde deferli gençler vardır. Bu gençler kendilerini tiyatro sanatına adamıslardır ve bu sanatın ağır yükünü omuzlannda taşımaktadırlar. Muhsin Ertu§rul"un görevi, yukarda sözünü ettigim yazısında blzzat kendisinin de söyler/Şi gibi, onlann arasındald uyumu saflamaktır. Bu genç sanatcilar bir gün elbette onun yerlni alacaklardır. Ama o gün henüz gelmemiştir. Aralanndan kimileri Muhsin Erruğ. rul'un şu ya da bu düşüncesinl eleştirebilirler. şu ya da bu tutumunu kmayabilirler. Bunlar do. aldır. Ama bütün bunlann UstUne yüksellp Istanbul Şehir Tlyatrolan olayına genia bir açıdan bakınca bu küçük tedirginliklerin hepsi ortadan silinir. Bugün Muhsin'i kınayanlar, bir gun onu yıtirirlerse, ardından en çok ağlayanlar olacaklardır. EmekliUk sorununun hukuksal blr «orunluk olmadıgını da rtzellikle belirtmeliyim. Belediye örgütünde emeklilik yasını geçirmi? olduklan halde özel sözleşmelerle kendilerinden yararlanılan değerli unnanlar rardır. Onlant yapılan islem, elbette Muhsin Ertugrul'a da yapılabllir. îster kendlsince, ıster beledive vetkililerince düşünülmüş olsun. sanat sevgisinl ve aydın klşiliği ni yakından bildiğım Belediye Başkanı Sayın Ahmet tsvan*m, Muhsin Ertuğrul'un emekliligiyle gerçekleşecek büyük hataya izin vermeyeceğini umuyorum. Çtlnkü yeri doldurulamayacaktır re bugüne kadar bütün aynhşlannda da doldurulamamıştır. Bir zamanlar, önce onu yerinden edip sonra küçük bir sahnede bir ovununu seyreden bir yetkilinin «Biz ne biçim adamlanz, tutmuşuz bir transatlantik kaptanma Haliç dolmusunda kürek çektiriyoruz» dedigi hatırlardadır. Tutueu bakışlann bile görebildiği bu jterçegi aydınlık gözler elbette çok daha parlaklıkla görmektedirler. Sanat Amacı I s t a n b u l Şehir Tlyatrolan, hiç bir özel t l y a t r o y l a kıyaslanamayacak ölçüde, bir sanat amacı tasır. Belediye Yasası onu sadece bu amaçla kurmustur. Bir mUze, bir park, bir kitaplık gibidir. Beledlyeye gelir sağlamak için değil, belde halkının sanat gereksiniminl doyurmak içın kurulmuştur. Özel tiyatrolar sanat ereklerinı giselerinin geliriyle dengelemek zorundadırlar, bundan ötüru de çok haklı olarak büyük sanat yapıtlanna yönelemezler. Özellikle 1930larda bunu gözönünde tutan Belediye Yasası bir sanat tiyatrosu kurmak gereğini duymuştur. Yoksa çöpünü toplayamayan bir belediyenin ti yatro işletmesi gerekmezdi Istanbul Şehir Tiyatrolanna venlen bu görev, onu sorumlu kıldıgı ölçüde, yönetiminı de özelleştirir. Müdürlügünde bulundugum 1952 yıhnda. bütçesinl savunurken belediye naeclisinde de söylediğim gibi bu tıyatro, tiyatro ttUltürünü halka yaymak için, gerektiginde kapılannı parasız olarak da acacaktır. Sehir Tivatrolan bu amacı gerçeklestirmis midir? Elbette gerceklestirmistir. Her seye rağmen, benim kusağım. Molıere'den Goldoni'ye ye Shakespeare'den tbsen'e kadar tiyatro adına ne bıliyorsa bunu sadece Istanbul Sehir Tiy»trolanna borçludur. Muhsin Ertu4rul"un yönetimtne borçludur. Muhsin Ertuğrul emekliliğl gerektirecek kadar yaşlanmı? mıdır? Onu tanıyanlar bir deltkanlı kadar zinde olduğunu söylüyorlar. Ne yazık ki, ben kendisiyle tanışmak fırsatmı bulamadım. Benim için büyük bir seref olurdu ama Nyatro Sanatının Özelliği Tiyatro sanatı, başka bütün sanat dallamdan farklı olarak, çok sayıda etrnenlerin uyunuyla gerçekleşebilen bir sanattır. Bu uyum, adeee oyuncular arasında değil, dekoratorunlen ışıkçısına ve perdecisine kadar çok ve çeıtlı ınsanlar arasında gereklıdır. Bu uyumun lir oyunda sağlanması da yetmez, tıyatronun Kültüre Bakanlar!.. DKTAY AKBAL Evet Hayır SİZ DEMÎRELİ BÎLÎR MÎSlNlZ? «Biliriz tabil..» dıyeceksiniz hemen. Ben, aklımıza ılk gelenleri bır yana koymanızı dileyecegım sızden.. Aklımıza ılk gelenlen, belge yazarcılığma belgeli yazarcılığa, belgeler tarıhine bırakalım. Bilinen Demırel'ın bir genış yanınm da, «letâif» yazarlanna bırakalun isterseniz. Belgelerin çizdiği portrenin rer diği üzgünlüklerden, letaifin dudaklarda belirttiği hoşlanmalardan sıynlıp baktığımız zaman da. karsımızda bir olgu, bir eşsiz olay görürüz. tste. bu olguyu bilir misiniz. bilivor musunuz di ye soruvorum Bu, Üzerinde ciddi olarak durulacak bir sorundur. Çünkü bu portre. bir kotü alışkanlığı yerlestirnpr, ,t)ir kö yönetim ilkesınin tohurr.lannl serpıyor. ,, nrnrflnyyjjm Demirel olayının yerİeşttraigT kötü alışkanlık şuradadır: însanın gözünün içıne baka baka. tarihebılimegerçeğe usa aykın şeyleri söyleme alışkanhğı.. Ve bunun da politikacılık olduğunu yavma alışkanlığı.. Demirel olgusundan çıkan kötü yönetim ilkesine gelince: Bu, yüz yılhk Anayasalı reiimimizin aradığının tersine, topluma. gene, monolitik vani yekpare. ve bir şefte merkezlesmis, hesap sonılmaz bir yönetim iradesini eetirme ilkesidir. Bu. devlet yönetimi ni. böyle bir monolitik lradeye dayama ilkesidir. ir kiiltür müsteşan vardı, Adnan Ötüken . Sanat, basın çevrelerinln yakından tanıdifi bir kişi . GençliK \ulannda hümanist kültürüe yurt olçüsünde yaygınlaşmasında atkılan clmuştu. Hasac Ali Yücel çagının Yayın Miidürüydü inkü Klâsik eserlerin ve ansiklopedik yayınların ba.8rırle kmasında Ötüken Bakan YBcel'ln en yakın yardımcılarındanı. Sonra aynı kişi Milli Kütüphanenin kurucusu oldu. E\et, erkesin hakkuıı vermek Rerek. Sonradan aşırı sağa kavci' ya ı zamanla bir takım >eteneklerinl vitirdi, Türk kültüıfine ırarlı olmaya başladı, bu da başka bir gerçek... Demirel ıktimnın kiiltür müsteşarlığını yaptı uzun yıllar. Basındak? tar şmalatta «Kültürsüı kiiltür müsteşan, ya da kiiltür dü$tnanı iltür müsteşan» diye anıldığını hep hatırlıyoruz. Sonra başka bir müsteşar geldl, Mehmet önder. Bir möze liidürüydfl, Mevlevililt fiıerine çaHsmalan vardı, efemN'MrM» KÖrunümündeydi. Ama o da aşm sağcı bir tutumla iş töıdfl ı d» Sormeye çaljştı.Türk edebiyatınm, sanstnnncağda;*deTİerinc sırtını döndü onları görmemezliğe eeldi. Elbeıte Id aşan kazanamadı. Onun ardından 12 Mart'ın «reformcuıluk linlerinde bir Bakan atandı bu önemll göreve. Hep istedijjmü uydu, kültür lşlerinin ayn bir Bakanlık olarak yönetilmesi . W vazında îstanbul Gfizel Sanatlar Akadcmisinde toplanar Sa0 at Kuruiundan beri bu görüşü savunanlann arasındaydım Bir azar, bır şair getirildi bu Bakanlığa, hem de Amerika dan alât Saıt Halman. Birkaç ay süren Bakanlıği sırasıada Halıandan kalanlar nodir? Herseyin başında sanata, sanattıya ıvgı, scvgi ve Türklve'nln sanat alanındaki sorunlanna .yini?tli bir çözüm arayış . Az şcv değildi bu, ama tasa lördfl. em Halman'ın Bakanlığı, hem de Kültür Baksnlığı... Kcevifln MSP ile ortak iktidan sırasında Kültür Btikanlıı voniden müsteşarlığa indlrildi. Bir doçent getlrildi nıü&tearhea. Bozkurt Güvenç. Olumlu işler yapmak istedı. ama ISPCHP ortaklığırun kültür alanına da yansıyan «yanüjtı»!] ?leri daha agır bastı, pek bir şey \apamadan görevden *vnidı. lurda .Sa\ın Ecevit'in kültür işlerini ayn bir Bakanlık olarak le alınmaya değer görmeylşi üzerinde durmak isterho. Biîmrm eden böjle düşündü CHP lideri? Kültür işleri bir Bakanlık apsamına alınmaya değmeı mi? Sanınm gplecekteki iktıdar önemınde Kültür Bakanlığı da yer alacaktır Ecevit lubıneinde . Bu hem bir dilck. hem de umut .. Irmak kabinesinde Bayan Nermin Neftçl geldl Kültür Baanlıju.a .. Yani ikincı Kültür Bakanımız bir hanım *vtiK*ttır. ieftçi de iyi niyetliydl. çalışkan bir kisi. tyiniyet, çalışkanhk ereklidir. ama yeterli değildir. Hatta yanlış, yersiz ivimyet arar bilt \erir. Ger^inden çok çahşkanlık da!... Neye, »ime, e laman iyiniyet gösterileceğini bilmeli insan? Ne içın çabacajmı da! . Neftçi dönemi de bö>le bir losır döngüyle rrçü leldik ^IC iktidarına . Kültür Bakanları iUe de Halman gibi şair, yazar olacak lcğil . Ojsa, daha doğrusu benim kanunca, olmalı. Fransa'da \ndre Malraux gibi çağm büyük bîr yazan Kültür Bakanı >lduğu sürece bu bakanlık etkiliydi. yararlıydı, sonra yazar olnajan kimseler geldi, Kültür Bakaniığı önemini yiUrdl. burün ar mı yok mu belli değil. Demek böyle bakanlıklarda bakaun kişil'iği önemlidir. Bizdeki bakan ya da müsteşarlarm yaarlıkU, sanatçıhkla pek ilgileri yoktu. Ama hepsi de Otusen'i bile edcbiyata, sanata, kültüre saygüı, uzsktan da olsa küllür, sanat, edebijat nedir bilcn kimselerdi. MC iktidarının Kültür Bakanı ise Bay Rıfkı Danışmandır. ranır nusınız Danışmanı? Kimdir. necidir, niye bu bakanlı;a getirUmişür, bilir misiniz? PTTci bir kisi, bu alanda uzman bir göre\li, güzel, gelsin uznıanlığıyle ılgili br koltuğa otursun! Ne işi var Kültür Bakanlıcında? Gelirse, gider müzelere «Ne işi »ar Yunan, Roma eserlerinin, gönderin oraUra, »ize İslâm eserleri .\eter» diyebilir. Politikacılık bu, her şeyıle ağır basacak . tnlü bir jazar, Vedat Nedim Tör, «Sahte Kahramanlar» diye bir oyun vazmış, De\let Ti>atrosunda temsile başlanmış. Verir buyruğu, kaldırtır «Sahte Kahramanlar»ı. Nije? Edebe ajkırı imiş! Hangi edebe, kimin edebine? «Nije ajkırı?» Hangi «bilir kişi» veriyor bu kesin yargıyı? Sanat eserinde «edeb» nedir. ne değildir, bunu elli yülık yazar, estet, düşunür V. N. Tör bilmiyor. PTT'ci damşman biliyor: Çirkin bir olaydır «Sahte Kahramanlar»ı sahneden kaldırtmak buyruğunu vermek. Bir Kültür Bakanının kültürle, sanatla, edebiyatla en uzaktan da olsa ilçisizliğini gösteren en son olaydır. Evet, Damşman gelraiş geçmiş bütün Kültür Bakanlannı, müsteşarlannı arattı. Hatta Ötüken i bile! ötüken, V. N. Tör'ü tanırdı, japıtlaruu bilirdi, Tör"ün «güzellik» duygusunu, «sanat» beğenisini her şeyden önde tuttuğunu bilirdi. Bay Damşman ne mi biflyor? Kültürle Ugili hiç bir şey, ama MC iktldarının istediği herşeyi .. Sahte kahramanlann sokaklarunızda kol gezdiği, MC tarafmdan kışkırtüdığı, yüreklendirildiği bir dönemde Tör kalkmış onlan sahneye çıkarmış, suçu bu, gercekten büvük suç TUTUUN YOL, HALiFE SULTANIN HER ŞEYi KENDıSiNDE BÖÎÜNLEJTıPEN İSLÂMSAL MONOliTiK iRADESiNi «BU KEZ ÎANRI GiBi BıR ÜST KAVRAMA HESAP DA VERMEDEN) YENiDEN CANIANDIRMAKTIR J Prof. Bahri SAVCI halifesultan İradesi olmaktan çıkanp, halkın ekseni üzerbıe, halkın katkısı mercegt üzerıne orurtamadık. Orada «kişinin olmayan, nesnel olan bir hukuk iradesi» uygulaması olan sistemi isletemedik. Binnci fcusak Genç Osmanlılar ıle ıkmci kuşak Genç nin olmayan, nesnel olao. bir husistem içinde bir türlü gerçekleş tlremedi. 1919 Anadolu kalkışma smııj yarattığı Türk devrimi ve onun önderı. bu, kişinin olmavan nesnel olan. hukuk iradesi biçımınde beliren devlet iradesini, çalışma ekseni üzerinde bütünleş tirmekten doğan bir uluslaşmayı, tek meclisli bir van parlaman tarizm içinde rerçekleştirmişti. Fakat. toplum, varsıllann kendi sınıfsal gelişmelerini öne alan ca balarının tuzaklanndan gene kur rulamadı. Bu tuzaklar devlet eliy le. toplum kasası ile pompalanan bir «yaratma buriuvazinyi, devlet iradesini de behrleyen bir si$ kinliğe kavuşturdu. Onlan devlet kıldı. Şimdi sorumuzu yinelevelim: Siz Demirel'i bilir misiniz? Siz ( Demirel'i tanır mısınız? Kim firmalann. klmi vestiyerden sapkayı kapıp arka kapüann yolunu tutmalann üstünden bir bakışla, siz Demirel'i büir misiniz? Herkesın bildiklerini. sankl on ları ilk kez kendisi söylüyormuş edası ıçınde yınelemeler... Siz bunlann ilk kez söylenme difcıni bilirsinız tabıi.. Ama o, sı ze bu sanıyı verdigıni sanır. Bun dan avunur ve buna bobürlenir. şunu göreceksirîîz H«rdiği sorunları; hı lildiği sorunlan; bu ortam içinde Demirel tarafın dan çözülemeyecek olan sorunlan; yalnız kendisi biliyormus, çareyl yalnız kendisi bulabilirmiş, çözülemeyecek olanlann suç lusu da siz imissinızcesine bir üstün tavırla yinelemeler.. Ve sızin kendisinden bir «pardon» ıstemeniz zorlaması.. Siz tabil böyle bır ruh dunımu na düşmezsiniz. Ama o size bu tavn kabul ettirdiğini sanmayı surdürür. Bunda da bir avuntu bulur. Buna da bobürlenir. Sonra dikkatinizi biraz yoğun lastınrsanız. hemen şunu da göreceksiniz: Fakirliktenfakir halk kitlelerindenfakir halk kitlelerinm ezilmişliğinden kurtulmanın, sıynlmanm yalnız kendisinden geçtifini belirten bir sosyal adaletcilik şampivonluğu savı... Tabii siz bu sava da aldırmaz sınız. Ortada bir tarih kesimi ol duğunu bilirsiniz. Bu kesim için de kendisinin, TUrkive"ye yitirdi Si zamanın kanıtı olan hesaplann ortada olduğunu bilirsiniz. Onun ekonomi politikasının yarattığı kapkaççılığa dayalı ekonominin verimsizliğini ölçebilirsiniz. Onun, yoksulların sırtından varsıl lar yaratmak, ya da varsıllan bü vütmek dive özetlenebilecek ekonomik sıstemini deâerlendirecek bilginiz. çağdaş ölçütleriniz vardır. Bu bilgi ve ölçütlere gore, onun sisteminin, bireyleriguruplankitleleri sefillikten kurrulma Ö7gürlüğüne kavusturamadığını; fakirliktenyoksulluktan kurrulma hakkmı gerceklestiremediğini an lamakta gecikmezsiniz. Ama o siz de. kendi samDivonlu&unu kabul etme zorunu yarattığını sanır Te bununla da öğiinür. l dır. Yürütme: kendisinin «kislsel takdirlen»nin isteKlerine röre uy gulamalar yapmaîıdır. Yargıya gelince. o da öyle olmalıdır: Kendi istediği vönde uy Riılatmak için kendi istediği nite lıkte olarak vaptırdığı yasaların somut olaylara uveulanmasından anlaşmazlıklar çıkacak olursa, yarjçı organı da. vargısını, Demi rel'in bireyselkisiselÖznel olarak belirttığı deviet zorunlan yönün de vermelidir: ona göre bir değer lendirme yaparak Demirelin ira desi paraleünde bir vargı hükmü kurmalıdır. Adaleti böyle da ğıtmalıdır. Bovle olursadır ki. ay nı hedef üzerinde (vani Demirel'in iradesi vönünde) uyuma vani jn».clur. Va*f3 organı WSarl« vap mazsa yani '""îıükmünV^sîvasal onu meşrulaştın cı yolda bir yargı hükmü kurmaz sa devlet batar. tşte bu, halifesultan'm herseyi kendisinde bUtunleştiren islâmsalmonolitik İradesini fbu kez Tanrı gibi bir üst kavrama hesap da vermeden) yeniden canlandırmaktır Buna ise. çağımızda, Kiliseye, Camiye dayanmanm ötesinde. bir faşizmın yekpare devlet iradesi ve onun bir şefte bellrmesi derler. Bu belirme. artık. bireyeüu rubuna sosyal lcategorisine. ken di yaşam biçemi içinde serbest yasama ve gelişme özgürlüğünü tammaz. tnsansal ve ekonomik ilişkilerde adaleti aramaz. Demirel. bunu. parlamenter de mokrasi rörünümü altında arayan bir sivasetçidir. Onu böyle bilmeli, bövle tanımalı. Düzeltme T.C. ZiRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Gorülen lüzum Uzenne: Muhtelif subelerimize yaptın. lacak olan Pleıclas örtülü ışıklı rcklam tesislert ve fener. len içın teklıf verme tarihı 30.12.1975 salı guntl saat 12.00 ye ertelenmiştir. Bankamız: 2490 sayılı Artınna, Eksiltme ve lhale Kanununa tabi değildir. fBasın a/19233/10361) İslim toplumundı Türkiye 1876'ya gelınceye kadar çağcıl bir Anayasası olmadan yönetiliyordu. Ama, yönetici iradenin başı boş değildı. O, yerleşmiş teokratik ilkelerle bağ lı idi; yani hem dünyayı, hem fizik ötesini bir arada yöneten yer leşmiş bir ilkeler demeti altında idi yönetici irade... Bir islâm toplumunun keskin yeryüzü kılıcı; devlet gücünü, meşruiyet temelini aldığı Tanrı katının buyruklanyla bağlı idi. Bu buyruklar, içerde, veziriazam dan reayaya kadar herkese; dışarda da ttdini islâm ile mübin» olmayan yabancılara bile, iki hususu kesin olarak getiriyordu: Kendi düşüncesi, kendi inanı, kendi imanı, kendi yaşam biçemi içinde yaşama özgürlüğü: ve, «bilâ tefrıki cinsü mezhep» bireyden bireye, bireyden guruba, guruptan topluma olan tüm insan sal iliskılerde, Tannnın yeryüzü kılıcından (devletindeni adalet üzere işlem görme hakkı... Birev ile gurubu ve toplum, bu özgürlük ile bu hakkın semsiyesi altında idi. Sistem bozuldu kendi içinde.. Çare, dünya ilişkilerinde çağcıllaşmada görüldü. Bu. devlet ira desıni bu kez, batılı Anayasa sıs temi ile bağlama idi. îktidan, mo nolitik halifesultan iktidan olmaktan çıkarmak idi. tktidan. nesnel, kişinin olmayan bir hulcuk iradesi haline getirmek idi. En sonunda, iktidan. bozulmus bir şeriat yerine, layik bir hukuk ile de baglamak idi. 1876'da bu getinldi. Ama Osmanll toplumunun koz mopolıt yapısı içinde batılı Ana yasa sisteminin sosyoekonomik taban dayanaklan yoktu. O vüzden batılı sistemi isletemedik. Devlet iradesini, bunun, özgtirlükeşitlikgüvenceadillik ilkeleri ile bağlayamadık. Osmanlının. herkesin önce ken di hesabına tanm yaptıftı köy konumundan; mültezim hesabına tanm yapan yoksul köylüsü ile onu sömüren toprak agası sınıflan doğdu. Kendi ahilik Örgütü içinde, kendi loncası içinde el sa nayii yapan zenaatkânndan dn: kalkınamamıs bir yerli sanayiin yoksul esnafı, ye onu yıkan bafrh maktna sanayilnin vabancı ve yer 11 komprador smıflan doğdu. T«lı tıkıyın qu% Işte Demirel: Genç Osmanlılar danGenç TürklerdenKuvayı Milliyecilerden Türk Devrimcilerinden1961 radikallerınden beri gidil mek istenen yolu tıkayan bir gü cün süngesidir. Gidilmek istenen yol: Devlet iradesini, monolitik bir halifesultan iradesı olmaktan çıkanp. halk ekseni üzerinde, halk merceği içinde bir nesnel, kişinin olmayan hukuk iradesi yapma yoludur. tşte Demirel, bövle bir hukuktan doğan, böyle bir hukukla çev rili kalacak olan bir ulusal irade anlayışına olanak vermeyen katı bir sosyal tabakalaşmamn (vaoma buriuvalasmanm) simgesidir. Ve gene o Demirel: Osmanlının sosyal yapısımn çökmesi ile doğan agavat ile kompradorlann ittifakının oluşturduğu bir kampın itişi Ue ve o kampm adma devlet iradesini veniden monolitikbireyselöznelkisısel bir ira de olmaya dönüştüren tekelciler ejremenliğinin simgesidir. Bu tekelciler eeem^nliğinin: vuran, ezen güctldür Peki bunlan ne için yazıyoruz? Kendisi, olduğu yerde otursa, yaz mayacağız bunlan.. Pek küçük bir sözde tarafsızlar gurubu ile, dokuz kişılik. üç kişilik psrlamanter guruplara dayalı, zayıfuı zayıfı hükümetı, sanki seçimlenn üstün utkusunu (zaferini) kazannu? gibi yürütme çalımlanna bile bır şey demeyeceSız. Ama bay ramdan önceki basın toplantısında bu monolitik devlet iradesini kendisinde merkezleştirme efiilimlerini bir kez daha gördük. Oysa buna karşı gelmek gerekir. Bu geregi yerine petirmenin başı, tanımaktan kalkar. Onun için önce Demirel'i tanunalıyız. Evet o, hersevden önce blr kötü alışkanlığı getirendir politika dünyamıza: însanın gözünün içi ne baka baka, tarihebilımegerçeğeusa aykınlıklan dile getırme alıskanlığıdır bu.. Hem de. yukardan bir ed&yla, üstten bir ta vır ıle zorlayıcı bir tutum ile.. Ama bu edâ. yapma imiş; bu ta vır. sisırme imiş; bu tutum, tatsız ımiş; önemi vok. Cünkü ken disi böyle olduguna inamyor ya, yeter. Sımdi. heırarm > t ırihi. son ba k ım topl»nfi«ın* a etllın, neler sdracakainis? Evet o, bu edası, bu tavn, bu tutumu ile tarihebilimegerçeğeus'a aykınlıklan hiç çekinmeden ıleri sürme ahşkanlıgmı getirmiş tır politikamıza» Demirel'i bilme bunu bilmedir. Haydi bunlan dünyanın her ye rinde, her sivrilmis politikacıda gorülecek «letâifulerden sayalım. Hoş görelim. Ya, yalnızca kendi sınde merkezlesmis o monolitik devlet İradesi teorisine ne diyelun? Tthliktli yön TÜRKiYE ZiRAî DONATIM KURUMUNA GRAFiKER veya DEKORATÖR ALINACAKTIR Kurumumuz Genel Müdürlük Merkezinde istıhdam edilmek ve mizanpaj, pano, grafık ve dekorasyon ışlerinde çalıştınlmak üzere Grafiker veya Dekoratör alınacaktır. tlgılılenn 31.12.1975 gününe Kadar özgeçmışlerinı oelirtlr düekçe ve bır fotograf ıle Personel MUdürlügüne şahsea veya mektupla müracaatlan ve 6.5.1976 Rünti saat 10.00'da yapilacak mülâkata katılmak üzere Genel MüdürlU£umUzde hazıı bulunmaları gerektıği duyurulur. (Basın: 2S4T0) 10359 iki kamp Böylece ülke ve onun sos;al konumu; yoksullar ile varsıllar diyebieceğimiz iki sosyoekonomik kampa aynlmış oldu. Toplum, batıdaki gibi halkla bütünlsşme ıstidatlı yönetici sınıflardan yoksun kaldı. Bu vüzden ba tüı sistemi isletemedik. Yani. dsvlet ıradeaıni. monolitik bu Evet Demirel'de asıl tehlikeli olan, bu yöndür. Anayasadan, egemenliğin türlU devlet organlannca kullanılışmdan, parlamentolu sistemin tanıdığı türlü yetki alanlanndan Te smırlarından söz açar. Bağımsız yargı organından. onun vaptığı görevle uyguladığı müeyyidenin öneminden söz eder. Ama herseyi getirir getirir. organlar arasında aynı hedefe yöne lik olarak görev yapma ve yetki kullanma koşuluna dayar. Sözünü ettiği bu hedef ise, çok kesin olarak ve açıkça sudur: tktidarda olan siyasal gücün (ya ni kendisinin1» belirttiei. gösterdıği, gidilmesinl buvurduğu bir nokta, bir amaç... Böyle bir nok tadır bu hedef. Seçimi kazansm. kazanmasm, herhangi bir kombinezonla, mademki bir iktidar olmustur; vasama da, yürütme de, bagımsiz vargı da. kendisinin eösterecejft bir hedefe doğrulmalıdır. Bütün bu organlar, bu doğrultuda bir uvum kuımalıdırlîr aralannda. ömeğin; parlamento «kendisinin takdirlariıaa »ör« ı n ı güzel Şey?.. Evet, güzel şey, birikmiş paralarınız için, kazanma şansınızın büyük olduğuna inanarak bankamıza koşmanız... Tüm şubelerimizle emrinizde ve hizmetinizdeyiz. Yılın 3nci çekilişinin son para yatırma tarihi 31 aralık'tır. Uttnbul ŞubMi: Cumhuriyet Cad. No. 201 • Hırbîy» ••Beyoğlu Şubesı Istikla! Cad. No. 154/156 Beyoğlu Şisli Şubesi; Halâskârgazi Cad. No. 352 • Şişli Ankara Şubesi: k n i r Cad. No. 19 Kızılay • Ankara izmir Şubesi: Cumhjrıyet Bulvarı No. 68 İzmir TÜRK DIŞ TİCARETBANKASI Çağdaş ban'^acılık anlayışı Kadar Reklim: 1484 . 10356