Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DOfiT CLMHURIYEI 13 Arjl.k I97S H t F t S A L l ^ l N l Bı'Lt FTMlV NE YAPMI^AK OMU UVUMUVup. İAMl ABDULCANBAZ VATAN DEDİLER Talip APAYDIN 13 BüylMUk aSa. Daha nasıl büytlyerefciz? Molia Mahmut parayı ıızattı, A!mam pğa. Bu benden, helâl olsun. Al be oğlum. öyle sey olur mu? Hayır. Fınnc: ıçerden bağırdı, Alma Ameet! Asker ağalardan para alma. Güle güle aga1ar. Allah ışınizi rast getirsin. Başı takkeli. sakallı bir adam gülerek e! saüıyordu. Ulee... Ne bu be? Kımse para almıyor. Paramu geçmıyor. Iyidir. Mület birbırıne arka oluyor. İş bu hale geldi mi kcrkma. başaracağız demek. Taze somunlan bölüştüler. Atların üstünde yiyerek sürdüler. Sıcak ekmek hoşlarına gitti. Zahırecı Yakııp Efendi erkenden dükkânı açmış, Taeımlı askerieri bekliyordu. Kapımn önüne çıktı, saga sola baktı. Kendi kendıne konuşuyordu. «Nerde kaldı bunlar? Keşke akşam göttirseydim. Vazgeçmesinler sonra? Emme vazgeçmezler, imkanı yok. Ta oralardan yürüyüp gelmişler. Millet iyi yöneldi. Her yerden gelip toplanıyorlar. Allah müsiümanlann aklını başına topladı. Vatan deyınce herkes vannı yoğunu...» Atlan görüverdi, Hıh geliyorlar. Aierlm yiğitler. Gelin bakalım. Şimdi sizi Kârrıil binbaşıya götüriirüm. O da memnun olur. Birer ıkişer toplanın işte böyle. Asker gi'oi selâm verdiler. Aleykümselâm yeğenler. Gelin bakalım. Sürün arkamdan. Uzak rnı, gel ata bin? Yok bınmem. Hemen şurada, gelin siz. Önlerinden çabuk çabuk yüriidü. Kara cübbesinin etekleri savruiuvordu. Şehn çıktılar. Tozlu bir yoldu. İlerde tek katlı kerpiç yapılar, Mra sıra çadırlar görünüyordu. Oralar kalabalıktı. Kağnılar, at arabaları geüp gidiyordu. Askerler sivüler Sbek öbek toplanmıştı. Yakup efendi durup eliyle gösterdi: "*"" Binbaşı Kâmil beyin yeri burası. Yeni bir alay kurulujor. Milier küme küme geliyor baksana. Olmaz dıyenler utansın. Oluyor işte... Mahmut başını salladı. llerılere bakıyordu. Kerpiç yapının önüne vardılar. Kapıda iki asker nöbet tutuyordu. Askerden çok sivile benziyorlardı. Giysileri değisikti. Bırinin yakasından mintanı görünüyordu. Binbaşı Kâmil bey burada mı evlâdım? Onu göreceğiz. tçerde 'emmi. Az bekleyin de haber verelim. Adm ne? Zahireyi Yakup de. Birisi koşarak gitti. Attan inıp bekledıler. İki yana bakıyorlardı. tlerde yeni bir bina yapılıyordu. Kerpıç duvarlar yükselmişti. Askerler çamur karıyordu. Bir kağnıdan kavak ağaçları indiriliyordu. Hee .. diye mırıldandı Haceli. İşler kıyak valla. Evet. Haz;rhk iyi... Biz de bir girseydik şunun içine. Girdik say. Furaya kadar geldikten sonra geri dönülmez. Asker koşarak geldi: Yakup efendi buyur. Binbaşım seni bekliyor. Nöbet yerine geçip durdu. Bizi çağırmadı mı? Hayır, siz bekleyin. Epey beklediler. Sabırsızlanıyorlardı. Almayız derlerse şımdi? Yok canım, alırlar. En çok Aşır telâşlıydı. Ter döküyordu habire. «Beni gert yoll?rlarsa. ne ederım ben, tüü. .» Beğensinler dıye atın koşumlannı düzelttı. Üstüne başına çeki düzen verdı. Molla Mahmut binbaşıyle Yakup efendiyi gördü. Kapıdan çıkmış geliyorlard;. Hemen tanıdı, Alaşehir baskmındaki binbaş:ydı bu. Hımm, tamam! İşimiz oldu arkideşler, korkmayın. .Ne bıldin'1 Tanıd'.m ben bu bınbaşıyı. N'erden tanıdm. Çanakkale'den mi? Yok be. Alaşehir baskımnda... Sahı o be. Hay Allah! Kepsinin sözleri ışıdı. Atlan sıraya sokup beklediler. Merhaba prkadaslar. Hoş geldmiz. Askerce yanıtlad)lar: Sagol!.. YUzü gülüyordu. Memnun olmuştu demek. Nereden böyle. hayrola? Molla Mahmıit konuştıı: Uş?.ktan geliyoruz binbaşım. Tacım köyü çetesiyiz SiTİ tanıyoruz. Öyle mi, nereden'' Alaşehir öaskınına gittik. H?.a tamam hatırladım. Başınızda Ibrahim bey vardı. Nerecî.e İbrahını Bey? Onu kaybetiik emme gelir herhalde. Yüzü göîgelendi. Nasıl kaybettiniz? Neıeye gitti? Yonan köyümüze gelmce çoluk çocugunu Akşehir'e yolladı. Onlan eörmeye ^idiyorum diye gitti. Sonra bir dana görmedik. Hımm ' PEki. Siz orduya katılmak için geldiniz öyle mi? Evet Düşınandan gizleniyorduk. Bir teğmene rasladık, bizi buraya yolladı. Tamam. Yakup elendi anlattı. Tegmeni nerede gördünüz? Bizım köyün arkasında tepeler var. Oradan düşmanı gözlüyordıı. Peki. Nasü düşman, güçlü mü? (DEVAMI VAR) Yurdumuzda üniversite özerkliginın, «nasıl ve hangi amaçla kabul edildigini», sonra .nasıl ve hangi nedenle yokedildiginı» ve nihayet «Kurucu Mecliste nasıl ve hangi amaçla Anayasaya yerleştirildiğini» gösterelim ki. getirilen anayasal hükmün. «sa dece bir kısım üniversiteler için değil. «tüm Tiirk üniversitelen için» düşünüldüğü. daha ısabet li olarak anlaşılsın: Çok partili döneme geçmege karar verildiği gıirîlerde, 4936 sa yılı yasayla, üniversitelerımizın özerkliğı genel olarak iian edilmiştir. Bu yasa hazırlanırken I? tanbul üniversitesinin verdi^i 1.4.1945 günlü raporun şu satırlannı 3 yıl sonra okumak. geıH çekten ilginçtir: «Totaliter rejımlerle buna benzer re.timler istisna edilirse. üniversite perso nelinin düşünce ve öğretim özgürlügü her yerde tanınmıştır. Ünirersiteler sadece , bugünklı teknik gereksinmeleri karşılayacak bırer yüksck mektepten farklı olarak, yarını da hazırlamakla yükümlüdürieı. Ülkenin içindeki ve dışındeki bu tün bilimsel hareketleri ve gelişmeleri ıncelemek ve tahnl etmek, bugünün kunımlarını elrş tirerek, yarını hazırlamak, ülkenin yannının kurumlarının ce kirdeklerini meydana koyarak,. bilimsel, teknik ve sosyal gelişıme hienwt etmek, rin görevidir. Bugünü tahlil va tenkıt etmeyen, onun üstüne çıkamayan ve sadece olanı okufmak la yetinen bir üniversite, adı ne olursa olsun. yüksek bir teknik okuldan başka birsey değildir.» Amaç nedir! 4936 sayılı yasadaki özerklığin hangi zihniyet ve amaçla kabul edildigini göstermek için, Prof. Yavuz Abadan'ın birkaç cümlesini aktaralım: .Clkemizde en yüksek bilgi müesseselerinin, ken di kendilerini yönetememeleri, kendi kaderlerine egemen olamamaları, toplumumuzun bugün erıştigi uygar düzey ile asla bağdaşamaz. Bu düşünceyi Hükumet de benimsemiştir... Hürriyet herşeyden çok, bilgin için zorunlu bir koşul ve bilgi için esas ögedir. Fakat bir bilgin için çalışma ve yaratma özgürlüğunün gerçeklesebilmesi için, bilginin güven içinde bulunması, kendısini güven içinde duyması, muh taç durumda olmaması gerekir. Bu kanun. bir yandan üniversitenin ve orada çalışacakların özgürlük ve bağımsızlıgını, serbestçe çalışabilmelerini sağlarken. di ter yandan onlann hayatları. mes lekleri için giivenlik koşullarını hazırlamıs bulunuyor.» (TBMM Zabıt Ceridesi, 10'6'1946, cilt 24, s. 112113). Türk toplumunun demokrasiye yaraşır bir üniversite düzenine ıöz«rkliğe) sahip olmasını sağlayan bu yasa, yıllarca başarı ile uygulandı. DP döneminde ise, zamanın Basbakanının <bazı öğretim üyelerinin eleştirilerine dayanamaması sonucu»nda, üniver site özerkliğine, bilim özgürlüğü ne ve öğretim üyelerinin güvencelerine, iki yasayla. öldürücü ya ralar açıldı: DP çogunluğu, 6185 sayılı kanunla, üniversite öğretim üyelerinin siyasal nitelikte yayında bulunmalarını önlemek istedi. (1 ı. DP bununla da yetinmedi. tstedıği anda, çatlak ses çıkardığına, ya da şaşı baktığına inandığı bir üniversite öğretim üyesini, görevinden uzaklaştırabilme yetkısini veren bir yasayı Parlamentodan çıkardı. 6435 sayılı bu kanunla, «Üniversite öğretim üye lerinin, seçilmış ünıversite organlarının iradelenne önem verılmeksizîn», siyasal iktidarca "ö revlerinden uzaklaştırılmaları ola nağı tanınmış oldu. Bu çözüm, öğretim üyelerinin başlannın üs ODTÜ'deki bunalımlarm hukuksal nedeni încelemc: Prof. Dr. Muammer AKSOY Karikatürler: Turhan SELÇUK 1,1,1 1,1 LJ. 1.1,1 I III I I I I 1II ı ı I I !ı ı ıı l , nı ı , I ı I 1 I , ı ıı, 1ı .1 ' 1ı 1 eliyle tophım yaran İçin lhd edılmış bır nıuhîariyettir...» Bilge nt diyer! I I I I | M I I I I 1 I I II I I1 ııı ı l l . l i I I I I 1I T l I I ' J' I IT l I I 1 i i Ti 1 . 1 . 1 . 1 , 1 , , 1 , 1 , 1 , 1,1, I , I u. ı ı ı I ı ı Ii ,1,1,1, 1,1,1,1 ' i I ' I ' I I I I I I I rrrW II tn a •a n ı ı 1 1' ı ı'ı ı 1: ı'ı r ı ' r r r i ' i ' i v ı r. u ı l i I •l'l'l.'l.'lTTTT I 1 rnrı TTT ca. ÖZERKLiĞiN ÎUM ÜNiVERSiîELERiMiZ r OI5INDA iÇiN KABUL EDiL Prof Necip BÜRB de «Onivt sıtelerın özerklıgine dair esas rın, Anava^a teminatına bağls ması. övünülecek bir noktad Ünıversitelerimıze ve bilhas bazı öğrerim üyelerine kar$: kınılan tavırlîtr. yapılan bas' lar, bu teminatı zorunlu ki cak bir mahiyet almıştır. Sı on yıllık siyasi hayatımız, 1 gibi baskıların misalleriyle c ludur» diyordu. O günlerde M li Eğıtırn Bakanlıgı sandalyes: de oturan Prof. Bedrettin Tu cel de. konusmasını şu cümle bitirmişti: «Üniverslteler, öze olduklan oranda yararudırlaı Eski Rektörlerden Prof. Pehi Fırat da şöyle demişti: «Tam c rsk gerçekleşmesini iştiyakla b lediğim Universitelerin özerk ğini, Anayasamız teminatı altıi almak maksadıyla, en genis n nasiyle sağlamak için komis; nun özenle hazırladıgına lnan Sun bu madde vesilesiyle, 3 rekten tesekkür ederim. G çekten ilim, ancak ve ancak m tar iinlverfitelerin mevcudivpt le gelişir. Bu. münakasa kah etmez bir keyîiyettir. HeplmİJ amacı, en gelişmiş şekliyle, üi vsrslte vp yiiksek CSretimle 1 1 li hükümleri bu Anayasaya kc maktır.» DîSî TfttTIJMS GÖTÜRMEZ BiR GERÇEKÎiR. VE OOTÜ'NÜN BIRAKUOIĞINN GÖSTERiR. AÇIK SEÇiK BiR ANAYASAL HÜKÜM VAROIMADIGIN^AN, iDARi VE BiliMSEL ÖZERKLiKLE BAGOAJMAZ. 1 9 6 f ' l * n f « '•" ,*"" ODTU Ü Yasası hükümleri Anayasa'ya açıkca aykırıdır tünde, bir Demokles kılıcı gibi yıllarca asılı durmuştur. Iktidarın hoşuna gitmeyen her açıklama ya da eleştiri. baskı, tehdit ya da ceza ile karşılaştı. Üniversite öğretim üyelerl. «kara cübbeliler» olarak nitelendinlmiş. «ögretim üyelerinin çanlarına ot tıkanacagı» ilân edilmiştir. lş:e bu geri adım, üniversitelerimizde «bilim namusuyla bağdaşmaz bir havanm esmesine neden olmuştu. Feyzioğlu olayı Siyasal iktıdar bir kez üniver site öğretim üyelerinin sözleri ve yazılanm yargılama ve cezalandı rabilme yetkisine sahip olunca, pek rnasum davranışlann bile, nasıl en ağır suçlamalarla karşılaşabileceğinin unutulmaz bir örneği, Feyzioğlu olayıdır. «Nabza göre şerbet verrneyin!» demek kadar mâsum bir sözden ötüril Prof. Turhan Feyzioğlu, zamanın Başbakaru tarafmdan, «öğ renciler üzerindeki numara verme nüfuzunu kötüye kullanmak» «çocukları siyasal oyuncak haline getirmek ve baskı altında bulundurmak», «gündüz külâhlı, gece silâhlı olmakv «gençieri sabahten akşama kadar siyasal tel kin altında bulundurmak». «genç leri bir takım ayaklanmalara teş vik etmek», «hadise çıkarmak için kumpanya kurarak. memleketi içten ve dıştan kötülemelc», •yüzdeyüz partizanlık gayretlerinl gerçekleştirmek», «kundakçılan kundaklayan bir kumpanya men subu olarak Devletin başına gaile çıkarmak». fiilleriyle suçlanarak, üniversiteden uzaklaştınlmıştı. (TBMM Zabıt Ceridesi, 19.12.1956, c. 15, s. 213. 189 193'e bakımz). OP'rt lepki İşte DP dönemindeki bu geri adımdan sonra. 1961 Anayasasını hazırlayan ve kabul edenler, üniversitenin bilimsel ve idarî özerk liğini (ve onun vazgeçiiraez bir ögesi olan ögretim üyelerinin gü vencelerini), anayasal ilkeler haline getirmek istemişlerdir. Anayasa koyucusu. geleceğin niteliğı her zaman değişebilecek kanun koyucusuna güvenmediği için, «hâkimlerin güvencelerini» ve böylece «mahkemelerin bağımsızlığını» kanunkojTicunun tak dirine bırakmıyarak «anayasal ke sin kurallara bağlama» zorunluğunu duymuştu. «özgürlüklerin düzenlenmesine ve kişi güvenliği ne ilişkin kurallar»ı kanunkoyucuya bırakmanın tehlikeli olcu ğuna inanarak, «bu noktalan Anayasada düzenlemeyi» yeglemiş ti. Aynen bunlar gibi, üniversite ozerkliğini, bilim özgürlüğünü ve öğretim üyelerinin güvencelerini de. «kanunkoyucujTi bırakmavı tehlikeli buldujfu. için. bu konulan Anayasada aynntılan ile düzenlemeyi, kendi mantığına ve sistemlne uygun gördü. Anayasa koyucusu, kanunkoyucunun üniversite özerkliğini, bilim özgür lüğünü ve öfretim üyesi güvenliğini çıkaracağı kanunlarla «gelecekte baltalayabilme olanağı nı tamamen ortadan kaldırma» amacı gütmüş: ve hükümlerini bu amaca yönelik olarak koymuştur. Özerklik ilkesi Üniversite özerkliğini Jlân eden Anayasa maddesinin gerekçesinde şöyle deniliyor: «Üniversitelerimi zin, bilimsel ve düşünsel alanda tam bir özerklik içinde görevlerini yapmaları, bütün Türk ulusunun Uzerinde titizlikle durduğu bir husustur. Geçmiş tecrübeler, ünıversitelerimizin haklannı açıkça konıyacak kurallara ihtiyaç olduğuna şüphe bırakmamıştır • Temsilciler Meclisindeki göniş melere baktığımızda görürüz ki, bu özerklik kuralı, hiç tartışılma yan bir ilke olarak Anayasaya yer leştirilmiştir. «Üniversitenin bilimsel ve idari özerkliği>ni ve «ög retim üyelerinin öteki memurlardan ileriye giden güvenceye sahip olduğu»nu ilân eden Anayasa hükümleri, bir itirazla karşılaşmamıştır. Prof. Feyzioğlu, üniversitenin bilimsel ve idari özerkliğinin ne büyük deger tasıdığıru daha önce Türk ve dünya kamuoyıms ilân ettikten sonra, Kurucu Mec liste de şöyle diyordu: «Üniversite muhtanyetinin ve ilim hürriyetinin zedelenmesi dolayısiyle bu kürsüye çıktığım günleri, bilim hürriyeti tanımayan bir zihniyete karşı yaptığıra konuşmalan hatırlıyorum. üniversite muh tariyetini savunduğum bu kürsüye, Üniversite muhtanyetinin Anayasada yer alması dolayısiyle de çıkmış olrnak, benim için bü yük bir bahtiyarlık teşkil etmek tedir. Üniversiteler serbestçe araş tırma yapan özerklik içinde düştinen ve düşündüğünü serbestçe söyleyen, yazan, yayan müesseselerdir. Üniversiteleri serbestçe araştırma yapamayan milletler, geri kalmaya mahkumdurlar. Ko misvon, tamamiyle fikir birüğinde bulunduğum bir madde getirmiştir...» (Feyzioğlu, Temsilciler Meclisi, 2İ.4.1961, cilt 4, s. 36) Cemil Sait Barlas da şöyle diyordu: «Acı tecrübelerimiz vardır. Üniversite muhtariveti kadar zaruri birşey yoktur. Fikir hürriyeti, ilim hürriyeti. üniversi te muhtariyetine dayamr». Fethı Çelikbaş bile şöyle demişti: «Üniversite muhtariyeti. tıpkı basın hürriyeti gibidir. Nasıl ki, basın hürriyeti toplum için ihdas edilmis bir hürriyet ise, üniversite muhtariyeti de hocaların Demokrat Parti iktidan, istediği anda, çatlak ses çıkardığına, ya da şaşı baktığına inandığı bir öğretim üyesini görevinden uzaklaştırabilme yetkisini veren bir yasa çıkarmıştı îşt« blrkaç örnekle göslerK miz gibi. TUrk Anayasakoyucu: 196 Herde voğun bir siyasal rikim haline gelmiş olan get isteğe uygun olarak, «TUrk U versitelerinin istisnasız Czerk ması» kuralını benimsemis: «öğretim üyelerinin, görevler den keyfe göre uzaklaştınlan ması»nın anayasal temelinl ; ratmıstır. CHP'nin, «Istanbul nayasa Komisyonu Anketi»ne \ miş oldufu (ve Feyzioglu İle F ca tarafmdan hazırlanmış) 1 vapta da. 9u cümle yer almiî «Anayasada aşagıdakl hUkm yer alması raruridin «Ünivers ler. rtizel kişilife ve 1lm! ve ld muhtariyete sahiptirler...» tanbul Anayasa Komisyonun tasansmda da (Mad. 143), Ünh site özerkligi ve öpretlm Oyel nin eiivencelert. pn kesin biçi de dile Betirmişti, özellikle bellrtmek lsterla Temsilciler Meclisinde bir t üyenin dahl agzından, «özerkliğ bazı öniversitelerimiz için ; rarlı ya da sakıncalı ve ihn edilebilir» olacagına, «onlan zerklik ya da öğretim Uyelerir jrüvenceve sahip olması siste dısında bırakmamız eerektiği» ilişkin bir tek sözcük bile ç mamıştır. özerkligin hütün ü versiteterimi» icin kabul edild rartışma eötürmez bir gerçeki Ve ODTÜ'nin «ö^erklik ilkesi smda bırakıldıSını» fcttsterir çık secik bir anayasal hüktim T olmadifmdan. idari ve biHrn1 Ö7erklikl*» bsSda«;maz. ODTÜ ^ sası hükümlerinin Anayasal 1 kınlığı kuşkusuzdur. (1) Arada (teçen yillar lçim Türkiyemizde inanıimaz nlavlarla karşılaştık; ve hi da karşılaşmaktayız. «Natı göre şerhet vermeyin» diy kişl, vaktiyle rejim ve l kuk alanında neler söyled se, bueiin ^nlann tam aks savunarak, Demirel'i dest lemektedir. Bu kişinin. v tiyle sövlediklerlnin şlrr nasıl tam aksini söylemelve savunmakta olduğuna c mek isteyenler. «Devrirr Oeretmen!er»e ilişkin ki bımızın 1127 • 1132 ve 75! 8«t incl sa«~falann dırlar. Y A RI N : IHiSNA HÜKHÜNÜN AHLAKI GARTH VIUMUA ÖLOUQAAELEB.I fÇfrJ İ AAAGIA DiŞi BOND gusöyuESLOF YAPA/A MŞMt BU ABADA.GACTU SES iCAPATlO NE . . ROBOTLARlM / V^ p ç OLDU<jlJf>Jll B M0OC.UM TLJN BUNLAI2.1 IOMİLVDNUNU 3ULUCU7 XA SlDEB OlAyi POUSE ANLATlBI'Z'.V^OA HEO ŞEYl UMLTTUOUZ OLUB BlTeP "Bİ2~^^Â~^E»7T(JÖNİC^İK4\ KLEBJ1/ BEKLEVtU/VA. Nf2 VE7EB J DC BöyLECE BICJP .«seyLEC /Jl<p Oi ÇOK. SU SOYLELERfN LAMSIZ