23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET onu pek önemlidir. Yasal dayanağı kalkmış bir mahkemenin göreve devam etmesi kadar önemli Dir olaya şimdiye kadar rastlanmarmştır. Briyle bir sonuca nasıl gelındi? Bunun asıl nedeni bızce Anayssamızdan doğmaktadır. Büjiik bir aşamayı yansıtmasına karşın Anayasamız i<tsreddüt»ler içinde hazırlanmış ve bu sebeple çehşmeler meydana gelmıştir. Bir ömek verelim: Anayasamıza göre Ul> «Kanun, temel hak ve hürnyetlerin özüne dokunamaz.;> Templ haklardan oldugunda hiç bir kuşku bulunmayan «Yaşama Hakkı» H4rmn özüne «öîüm cezası» ile i64) dokunulmaktadır. Aynı çelişkiye konumuzla ilgili hükümlertle de rastlıyoruz: «Kanıınlar Anayasaya aykırı nlamaz» (8>. O halde Anayasaya aykırı kanunlar geçici olarak da yürürlükte kalamazlar. Fakat lıili durum böyle degildir. Anayasaya aykınlık iddiasını ileri sürmek vetkisi smırlı tutulmuşrur. Kendilerine «dava yetkisi» tanınmış olanlann (149. 151) ilgisiz kalmaları halinde dava açılamayacak ve dolayısıylp Anayasaya aykın olan bir kanun yürürlükte kalabilecektir. Bu nedenle mevzuatıınızın Anayasaya aykinlıktan annması olanağı bulunmayacakur. Bir çelişme de şudur: Anayasa Mahkemesi (152) veıdigi «iptal kararı»nın yürürlüğe gireceği tarihi ayrıcs kararlaştırabilir; bu tarih iptal karanmn Resmî Gazete'de yayınlanmasrndan itibaren bir yılı geçemez O halde Anayasaya aykın oldugu kabul edilmis bir kanun (veya hüküm) bir y:i daha yürürlükte kalabilecektir (>). Görüldüçü üzere Anayasamızdaki «çelişkiler» bugünkü duruma sebep olmustur. Kendisine aykın düşülen Anayasal kuralların önemina göre «eelişkiler» daha farta önem ve «vahamet» kazanır. «Tabii Hâkim» (32), «mahkemelenn görevlerinin kanunüiği» (136) kuraJlan en önemli clan lardandır. 18 Arılık 1975 K OLAYLAR VE GÖRÜŞLER DGM'nin DURUMU Prof. Dr. Faruk EREM • genrl mahVpmeler>in görevi avdet eder; suçun işlendiği yer «sel&hiyetli» savcılıklarma, «gorevli» mahkemelere tevdi edilmek üzere «derdest dosyalar» gönderilir. Doğal Yargıç: Anayasamız (32) «tabii hâkim» kavramını şöylece ilade etmiştir: «Hiç kimse kanunen tabi oldu|u mahkemeden aaşka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi oldugu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olaganüstü merciler kurulamaz.» «Tabiî Hakim» kavramı biri dar, öbürü g* niş ıki ayn anlayışa göre ele alınır. «Kanunun, suçun ışlenmesinden evvel gösrerdiği hâkim. rsbir hâkimdir» anlayışı. dar olan anlayıştır. O halde suçun işlenmesinden sonra (yanı suçıunun kim olduğuna göreı kanunla da olsa hâkim yaratılamaz. Suçtan evvel olmak şartı ile kanunla saptanan •tabii hâkim»dir. Genis anlayış tabii hâkimi bir çeşit «zaman itibariyle uygulama» alanından çıkanr, ona geTçck etkisini tanır. Çünkü tabii hâkimin zaman kavramı dışında bir «öz anlam»ı vardır. Sadece kanunla kurulmuş olmak, yeterli sajilırsa bir bakıma tabii hâkim sadece «şekilnden ibare'. kalır. Bu nedenle «biçimsel tabii hâkim» ile «gerçek tabii hâkim» larklı genişliktedir. Ba suretle tabiî hâkim bir «üst kavram» sayılır ve Anayasa dürüstlüğü ve Anayasal meşnıluk itibarmı kazanır. Kanunla, her çeşit mafıkeme kurulab.lirse «îabii hâkim» navramımn Anayasil bağlayıcılığı. faydası, etkisi çok azalmış olur. Görevin Yasallığı: Mahkemelerin ^öre%lerinin kanunla gösterileceği kuralı (Anayasa 136), vazifenin «açıkça» gösterilmesi, vazifenin «Kanun»dan gaynsı tarafından gösterilemeyeceği anlammadır. «Mahkemelerin vazifelerini Kanun gösterir» (CMUK. 1). Kaldı ki «Anayasanm değişik 136. maddesi mahkemelerin görev ve yetkilerinin düzenlenmesini kanuna bıraktıgı halde Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alamnm kesin ve keskin sınırlarla kendisi belirtrruştır. Buna göre Devlet Güvenlik Mahkemelerinin bir suça bakabilmesı için o suçun devletin ülkesi ve milletiyle bütünlügü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhunyet aleyhine işlenmiş olması ve doğruc'.an doğruya devlet güvenliğini ilgilendırmesı zorunludur... Yasa koyucu... bir görev alanı çizecek degildir, zaten belli olan görev alanına Anayasal smırlan içinde gırecsk suçları belirleyecektir. Bu sınm değiştirmek. hele genişletmek yohına gittiğir.de oluş3n yasa kuralı Anayasa büyruğu ve yönergesi ile çatışır. çelişir dunıma düsecefi ortadadın> f Anayasa Mahkemesi: 21.5 1975, n. 46^1). Bu gerekçeyle DGM Kanununun 9,'c. maddesi Anayasaya esas yönünden aykırı sayılmış, iptal kararının yürürlügü için de süre kabul edilmemlştir (RG*. 2^.1974. n. 14994). Türkiye Barolar Birliği (TBB)'nin uyanları: TBB. Güvenlik Mahkemelerinin kuruluşuna kar$ı çıkmış, uyarma görevini yapmıştır. TBB bülteninın temmuz 1973 tarih ve 20 sayılı nüshasında yayınlanan metinlerden anlaşılacağı üzere 2.7.1973 tarihinde Cumhurbaşkanlığma başvurulmuş, konu kamuoyuna açıklanmıştır; fakat 1tanunun çıkması önlenememiştir. Bahıs konusu raporda çıkanlacak kanunun Anayasava aykırılık nedenleri tek tek gösterümis, izah edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin: 21.5.1974 (46 21). 6.5.1975 (35/126), 24.6.1975 (14/170), 24.6.1975 (42/171) tarihli kararlarında gösterilen gerekç»ler. iki yıl önce TBB'nce yayınlanan rapor ve bildirilerde gösterilen gerekçelere tamamiyle uygun düşmektedir. liye Mah)c«nelerî»nc« görmemeyecegl maneı versizdir Süratll adaleti, ihtisaslaşmış mahkemelert mevcut adalet kuruluşu içinde sağlamak mümkündür. üsul kanunlarında değişiklikle bu sonuca vanlabilir. Huzur saglayıcı tedbirleri, olağanüstu mahkeme gibi sakmcalı yollar dışında sağlamak çareleri aranmahdır. Bilmem ki?Ne Bileyim? asusluk romanlan, gizll ajanların serüvenleri, polisiye olaylar, yeraltı Brgütleri. istihbarat faaliyetl, devlet sırları, süper güçlerin saklı anlaşmaları, el altmda hazırlanan hükümcl darbeleri üstfine kitap, dergi, gazete; tele\izyon. sinema, radyo yoluyla durmadan yayım yapılıyor. Insan. hir keı kendisini bu turnikeye kaptırdı mı; üzerinize afiyet. üsütür. Ama bir kez iş şirazesinden çıktı. Amerikan kavnaklı üretim dıırmuyor; ve dünlsü Razetelerde vayımlanan bir haber, Uk bakışta insanın «özüne çarpıyor: « Başkan Ford'un CIA fMerkezi Haber Alma örgütü) Başkanlığma atadığı ABD eski Pekin İstihbarat Bürosu Şeii George Bush. Senato Silâhlı Kuvvetler Komitest önünde yapug! konuşmada CIA'nm yabancı ülkelerde iktıdarları devirmeyi amaçlayan darbeler düzeniemesınden yana olduğunu açıklamıştır.» Alın bakalım su konuşmayı: bir daha okuyun; üstünde düşünün; vr kafanız bozulmasın... Olası mı? Bir süre önce Ankara'daki ABD EIçisi Macomber'in eski CIA görevlisl olduğunu öğrendik. Türklye'de altıyedi bin Amerikalı uzman, asker, subay. ajan bulunduğrunu bllivoruz Ülkenin her verine, devletin her katına sızdıklannı Mısır'daki Sağır Sultan işitti. Bizim resmi eizli örgiitlerin CIA ile içlidışlı alışverişinl, istihbarat uzmanlarımızın Amerika'da eğitim gördülkerini iç ve dış basm çeşitli kez vazdı. Sjımdi CIA'nın yeni Başkanı, ABD Silâhlı Kuvvetler Komitesl önünde: «Yabancı ülkelerde içimize gelmiyen iktıdarlan devirmekten yanayım» derse bir Türk ne duşünür? Çevtrelim Türkçe*ye bu sözleri; CIA Başkanı açıkça diyor kl: Türkiye'de işimize gelmiyen iktidarlan devirmeyi amaçlayan darbeler düzenliyebilirz. Biz de kalkmış. bu adamlarla üs pazarlığma girişlyoruz; dostluk ve müttefiklik Uişkilerini sürdürmektc inat ediyoruz; ulusal savunmamızı bu sistemin içinde pekiştirmeye cabalıyoruz. Eloğlu İse pervasız oynuyor oyununu; Ankara'da n'ashington'un çıkarlarma uymayan bir hükümet kuruldu mu, hemen darbeyi elinden reldiğlnce tezgâhlıyacak... Elinde araçları var. Bu araçlar. hem ekonomik, hem siyasal, hem sosval. hem bürokratik... • Mustara Ekmekçl 12 Mart'uı puslu havasında basınımıza bir yeni üslup getirdi. Söıgelişi CIA'nın Türkiye'deki kuskulu ortamda etkinliğini anlatmak İçin: CIA, Türkive'de sıkıyönetimden yana mı ne? Söylediklerine göre bunun için çalışıyormuş, ne blleylm? diyor. i>imdl ben de, Ekmekçi'den izin alarak bu yolda birşevler vazmak Istivonım. Siz yine inanmadan okuyun. Bakalım becerebilecek mîyim? Son haftalarda Washlngton" dan, Ankara'ya, Ankara'dan, Briiksel'e uzanan bir gizli pazarlığın planlaması stıya mı düştü ne? Kissinger, son NATO toplantısına gelirken uçakta gazetecilere demiş ki: Şimdi Türk ve Yunan taraflarınm razı olduklan çözümleri yazıp 1 ayn zarta koyayım. Çözüm gerçekleşW tıkten sonra zarfian açalım. tkisinin de aynı oldufclannı goreceksiniz. Bütün sorun. her iki tarafın birleştıği çözümlen Kamuoylanna kabul ettirebilmektedir. NATU'nun Brüksel tnplantısındaki yakınlaşma daha önceden mı kararlaştııtlmıştı ne? Türkiye'nin son avlarda gizli ellerce biı sıkıvıinetinı rejimine hazırlanması mı öneörülmüştü, ne bileyim? Komandoların saldınları... Sehir me>danlannda cüpegündüz öjrenci öldürmeler... Polislerin sençlerin üstüne saldırraaya zorlanmalan... Kuşkutu banka soyçunları... Sağdasolda dinamitler... Yüksek sfviyede yapılaeak briflnglerde gösterilecek film ve şenıalara malzeme hazırlamak için mlydi, ne bileyim? Saj*cı gazetelerin olavları büyütüp «Devleti kurtaralım» diye ınanşel atınaları, ortak eylemin bir vanı mıvılı nc? Briiksel'dekl NATÜ toplantısından önce Türkiye'de sıkıvönetim ilân edilirse, Türk kamuoyu engeli ortadan mı kalkacaktl, ne bileyim? Doğulu AP mebuslannın «Sıkıyönetım bizi doğu'da yoK eder» kaygıları, plarun bozulmasında etki ml yaptı, ne bileyim? Plan MSP'nin işine mi çelmedl, askerler ml yanaşnMdılar? Hıkıyöuetim suya düşüııce, CIA planı da suya ıriı düştii, rie bileyim? Hem Türklye'de İşçi ücretlcrtn! dondurmak. hem Kıbrıs pazarlığında Anadolu'dakl ABD üslerini açmak. hem Tiirk kanıuoyıınu 71e\Te 'd*ışına*~CTkV« rarak Cephe iktidarının ömrünü uzatmak planı için hazırlananlar >ürümeyince Brüksel'de arabanuı tekerine çomak mı girdi? Bilmem ki? Ne bileyim? Çareler Çözüm hukuki açıdan güç gözükmektedir. İki çare düşünülebilir: a) Itiraz yoluyle Anayasaya aykırılıkta Yüce Mahkemenin aykırılığı kabul veya reddetmesi sonuçta göreve etkili degildir. Çünkü görevlilerin görev imkânlarma etkisi olmaz, bu olayda ise görev imkânsızlığı vardır. Yasal dayanagı kalktı ğı halde göreve devam ile yasal dayanagı olduğu halde görevi terk, cezaî müeyyidelere bağlıdır. O halde DGM hâkimleri pek ciddi bir durum lle karşı karşıyadırlar. Bir DGM yargıcınm, bu konuya ilişik karşı ojoında çok derin anlamlı şu deyimlere rastlan maktadır: «Bir mahkemenin her şeyden önce toplumda güven vermesi, her türlü kuşkudan arınmış olması gerekir. Oysa, bir süre için askıya alınmıs olsa da sonuçta Anayasaya aykırılığı sap tanarak iptal edilmiş bir mahkemeden verilen bir hükmün toplumda bazı kuşkular uyandırmayacagı söylenemez. Bu tür kuşkulann doğması olasılığının Hukuk ve vicdanl kanaat. yönünden ban duraklamalara neden olmayacağmı iddia etmek gerçege aykırı ve olanak dışıdır. Oysa. Anayasamı zm 132. maddesi «Hâkimler baîımsızdırlar: Anayasaya. Kanuna, hukuka ve virdanî kanaatlerine göre hüküm verirler» hükmünü koymuştur. Bu öğelerden herhangi birinm eksikligl hâkimleri hüküm vermekten alıkovacak niteliktedir.» tptal içtn basvuran bizzat DGM olduğuna, sav cılann veya müdafiilerin istemlerinl •ciddi» görerek YUce Mahkemeye sevk karan vermek öyle bir kanaat izharıdır ki bunun göreve devamla bağdaşması olanagı kalmamıştır. O halde derdest bir dâvada bizzat mahkeme, süresinin geçersizligini defi yoluyle yine Anayasa Mahkemesine göndermeli, sonucunu (işlemsiz) beklemeli. bu arada yalnız «koruyucu tedbirler» •gecikmesinde zarar umulan hallere ilişkin tedbir!er> almalıdır. Eger süre açısından Anavasa Mahkemesine intikal mümkün görülmezse DGM.nin verdigi kararın «va?,ifesizlik> veya «dâ\a şartı« fCMUK. 253'4ı sayılması ve konunun böylece Yargıtaya intikali mümkün olabilir. b) Anayasada çelişmeme esastır. Anayasaya aykın oldugu Anayasa Mahkemesince kabul ve ilân edilmis bir Kanunun bu hali ile daha bir süre yü rürlüktc kalacağını Anayasamn kabul etmesi çelişmedir. Anayasamn n°lismeve düsmemesi esas sayılırsa şöyle düşünebiliriz: Her halde bizim yap tıgımız yorum yanhştır. Öyle bir yorum yapılma lıdır ki Anayasa çelişmeye düsmemis olsun. Söyle düşünülebilir: Süre kime hilap eder? Yeni ve uy gun kanun yapılsm dive vasama organına. îptal karanmn esası, vayınlandıgı tarihte yürürlüğe gir miş DGM kaldırılmıştır. Bu yorumun kabulü için resmî bir beyana Ihtiyaç yoktur, olduğu kanısına varılırşa şövle düşünülebilir: «Mahkemenin kuruluşunun kanunsuz olması». •kesin temyiz sebebi»dir (CMITK. 308v Konu Yargıtayca çözümlenebilir. Bu suretle varılacak sonuç, kanun kojnicunun gerçek iradesme de uygun düşecektir. İptal karannın ertelenmesinin «gerekçe»si, 44 sayılı kanunun 50. maddesinde belirtildiği gibi yeni ve uygun bir kanun çıkarılması olanağını sağlamaktır, yoksa (Ansyasa Komisyonu sözcüsünün de beyan lannda teyit ettigi gibi> • Anayasaya aykın olan kanunu vatandaslara tatbik etmek için değil» Bu ıtibarla «derdest dâvalar.a devam etmek değil, dosyalann yetkili ve görevli genel mahkemelere tevdıi gereklidir. aksine uygulama hukuka aykırıdır. C Uyarımız Daha ilk fikrin ortaya atılması üzerine Rirliğin 25.4.1971 tarihli bildirisinde şunlar açıkJanmıştı: «Alınması öngöriilen tedbirler arasında Devlet Güvenlik Mahkemelerinin lturulması fikri ortaya atılmış bulunuyor. Bu mahkemelerin kurulması ile birlikte demokrasiyi yitirmeme çabalannın sona ereceğini, rejiml demokrast deyımi ile isimlendirmenin mümkUn olmayacağmı «anıyoruz. Böyles'.ne «en son tedbimin alınmasındsn ev\Tel asafıdaki düşünceler üzerinde durulması gerekir; Bütün demokratik Anayasalar gibi, bizim Anayasamız da, 32. maddesinde şu hükmü getirmiştir: «Hiç kimse, tabi! hâkimden başka bir merci önüne çıkanlamaz. Bir kimseyi tabij hâkimden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olaganüstü merciler kurulamaz.» Anayasamn 136. maddesine göre «mahkemelerin kuruluşu. görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunîa düzenlpnir.» Bu hüküm «kanunsuz usul olmaz» laıralmın açık ifadesidir. Anayasa olaganüstü mahkemeler kurulamayacağını ilişkin hükme. bu madde degil. tabii hâkim ile ilgilı maddede yer vermeyi uygun görmüştür. 32. madde Anayasa'nın «Temel Haklar» bolümünde. 136. madde ise «Yargı» bölümünde yer almaktadır. Bunun bir anlamı olmak gerekir. Anayasamız olaganüstü mahkeme kurmak yasagını kesinlikle açıklamıştır. Tabiî hâkim kuralım ihlâ! etmeyen olaganüstü manl/;me mantıkl olarak kabul edilemez. Kaldı ki Anayasamız yargı organlarmı bir düzen içinde kabul etmiştir. Olaganüstü yargı mercii bu düzen içinde düşünülemez, olaganüstülükte mevcut diizeni asan bir r.i'elik vardır. «Devlet Güvenlilc Mahkemesi» tster istemez, olaganüstü mahkeme naiıni alacaktır. Böylesine mahkemelerin kuruluşu sırasmda h&kimlerin bazı ölçülere şöre seçüecegi şüphesi toplumda uyanabilir. Bu şekilde kurulan mahkemeîer adalet organı olmak niteligini hızla kaybederler. Normal Vcoşullar içinde Güvenlik Mahkemelerini tasavvur etmek. basarı sağlayacaklannı ümit etmek, uygulamalan yakmdan bilenler için tamamıyie imkânuzdır. Olaganüstü mahkemelerin kurulmasiyle bir. likte artık bir dönem kapanmış olacaktır. Buna karar vermeden. böylesine bir uygulamaya geçmek büyük bir ihtiyatsızlık olur. «Toplum suçu» diye isimlendirilen olaylann bugün mevcut «Ad Sürekli iptal Anayasa, yüce mahkemeye iptalin yürürlüğe girmesini kararın yayınlanması Urihinden öteye saptanıak yçtkisini vermiştir. Acaba bu yetkinın kullanılmasında Ölçü nedir? «Şekilden iptal»in anlamı bir kanunun fveya bir hükmün) Anayasal kurallara uygun olmadan yürürlüğe girmis olması kadar basit değildır. Başka bir deyimle sadece usuie riayetsizlik kastolunmamaktadır. Anayasada ve «içtüzükte) gösterilen kurallara uymadan hazırlanınış bir kanun, esasında kanv.n degildir. O halde Anayasa Malıkemesinin. olmayan bir kanuna daha bîr süre yaşama olanagı taınmağa yetkisi yoktur. Süreli iptaiin bir nedeni de iptal sonucu görev:n duraklamasına meydan vermemektir. Bu ölçüyü olayınııza uygulayalım: Anavasa Mahkemesinın en geniş kapsamlı kararı 6.5.1U75 tarıh ve 35 126 saılı karandır (RG. 11.10.1975, n. 13380). Bu kararda Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usıılleri hakkındaki kanun»un (26.6.1973 tarih ve 1773 sayılı Kanunun) «1 ve 6. maddelerindeki kuralların iptaline karar verilmiş olması nedeniyle aynı kanunıın artık uygulsma yert kalmayan öteki madcelennin de . iptaline» ve fptalin ancajc bir vü sonra yüriirlü*e girmesine karar verılmiştır. Anayasa Mahkerrvsi 1975 '42 171 sayılı kararında süre kabulü neder.ini şöylece ifade et. miştir: «... Hemen jürürlükten kaldırılmadaki sakıncanm. kararın yayımîanmasmdan başlavarak bir sene yürüriükte bırakılmasmdan dogacak sakıncadan daha büyük olacagı görüşü benimsenmistir.» Fakat bu «sakınca»mn ne olduşu gcısterilmedıgine göre böyle bir kuşku «gerekçe» sayılamaz. Tek gerekçe şu olabilirdi: Süre tanınmasımn nedeni görevin verine getirilm^sinde imkânsızlık yaratmamaktır. Fakat olayımızda böyle b?r olasılık var mıdır? Memleketimizde bir mahkemenin kaldınlması ilk defa olmamıştır. özel bir mahkeme kaldınhrsa Vatandaş Olarak... OKTAY AKBAL Evet Hayır FRÂNCOLMi VM'AîHfMNİDİftLER as'ın İspanyol bölgesinde bulunan •Airikalı» Generaller tarafından, Ispanya'nın ilk kuşatüma hareketi, 17 temmuz 1936'da baflatıhr. Fas'da uygulanan İspanyol sömürge siyaseti nedeniyle, örgütlenen paralı askerler, Faslı yurtseverleri öldürerek, canlı hedeflerle eğitim yaparak savaşım bilgilerini çoğaltmışlar ve giderek İspanyo'da faşizmin yerleşmesi için başvurulan bir güç haline gelmişlerdir. Bu birlikler, 1934'te halk hareketini bogmakta, 1936da faşizmin İspanya'ya çöreklen mesi için yapılan girişimde ve üç yıl süren iç savaşta binlerce r ULUSLARARA51 SERMAYEN.N OCRETli MEMURU OLAN ı$B:RLiKÇiLERiN «MiLLiYETÇi OLAMAYACAblNI. UIUSAUIK Dl$l BiRER VATAN HAiNi OLDUKLARINI TARiH BEIGELEMEKTED.R. «Brnlm tntumum kamuoyuna yaniıs aksfttirilİTor. Ben Başbakan Yardımcısı olarak değil, vatandaş olarak Ecevit'i uyardım.» Bay Tflrkes böyle dtyor. CHP Genel Başkanı Iskanrtinıvya gezisine çıkınca «izln aldı mı, nasıl yurt dışına (rlder de yabancı devlet ve parti Uderleriyle görüşebilir, hemen sorusturma açılmal» diyerek resrnl makamların dikkatini çckpn Bay Türkeş, bu uvarni Wr «vatandaş» olarak rapmış! Nasıl hir püçlü vatandaş bu. her sözii radvolarda, T\' ckranlanna yansıtılıyor, gazrte manşetlerinde yer alıyor. Başbakan'ın Adalet Bakaıunın yonımlanna ugrnyor, türlü eleştiriJer yaratıyor. Siz, ben böyle bir söı söylesek radyolar, TVler wrlr ml? Verm*« elbet. Ama MC lktidarımn önde gelen bir sorumlusu konuşunca verir. Bay Türkeş de üç milletvekiline sahip bir parti liderl olarak görev aldığı MC kabinesinin bir üyesi oldugu için sözleri «kamuoyuna hfmen yansıtılıyor». Vatandaş oldugu için değil, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olduğu için:.. Şu yoruma oakın: Her vatandaş yurt dışına çıkabilirmiş • ne büyük gerçek! , Ecevit de iç ve dış geziler yapabilirmiş • çok teşekkürler bu özgürlük anlayışma , ama Dernekler Kanununa göre dış ilişkilerde bulunmak isteyen kişl Dışişleri ve Içişleri Bakanlıklanndan irin almalıymış, 12 Mart'tan »onraki bunalımlı çünlerde Anayasa nasıl «kuşa» döndürüldüyse Dernekler Yasası da aynı «akibete» uğratılmtştı; anayasal özçürlüklere uymayan. demokratik çizçinin dışına düşen bir takim kayıtlamalar konmuştu. Ama Anayasa Mahkemest bu değisikliği bozdu, sonra ne oldıı bilmem, garip bir durum ortaya çıktı. Ne eskisi var ne de yenisi!.. Yenisi geçerli belki, ama Anayasa Mahkemesinin «bozma»sı olduğundan bir bakıma yasal, Anayasal değil!.. MHP lideri. Başbakan Yardımcısı • yok yok, sıradan bir vatandaş • Türkeş diyor ki: «Ben onların yani resmi raakamlann • dikkatini çekiyorum. Bu u>anyı yapmak benim vatandaş olarak hakkundır. Demokrasilerde her vatandaş fikirlerini serbestçe söyler. «L'nutmayalım şu ilkeyi: Her vatandaş fikirlerini serbestçe söyler, nerde söyler, demokrasilerde, biz ne viz, demokrasiyiz! Ama herkes düşüncelerini açıkça söylüyor mn? Siz sciylivebiliyor nıusunuz. işçi. memur. öğretmen, öğrenci, sıradan bir vatandaş olarak yolda. sokakta, kahvede, dolımışta. otobüste, okulda. tabrikada, dairede «Bay Türkeş zararlı bir kisidir resmi makamlann dikkatini çekerim» ya da Bay Eyüboğlu'nun deyimiyle >Bu kişi bir tıp olayıdır, doktorlann dikkatini çckerim» deyin de görün! Demokrasi var mıymış yok muymuş, kimin için varmış. kiınin için yoknıuş, anlarsımz... Ne güzel bu üstün çıknıak deneyil.. Deney yarıda kalıyor ne yaıık ki, bay Türkeş üstr çıkayım derken, gerçeklerin altırkda yamyassı oluveriyor: «Mariem ki demokratik bir devletiz, hukuka saygılı olmalıyız, keyfi hareket etmemeliyiz, yani biz her şeyiz, kanun da biziz. devlet de biziz çörüşünden kaçınmak gerekir.» Bu uyarı tam Bay Türkeş içindir, yani herkesten çok kendisine uygundur. Vurucu çüçler kurup, «devlete yardım ediyorum» diyerek, gençleri, öğretmenleri, aydınlan kjrdıran, hatta bayram tebriklerinde «davadan çerl döneni vurun» diye öğütler veren bir parti lideri. yok yok bir vatandaş, «hukuka saygı'dan söz ederse küçük dilimirf yutmak gerekir!.. Hukuka saygı. demokrasiyr bağlılık, «Devlet» blziz dememek!.. Bunları Bay Türkeş söylryeeek. bir vatandaş gibi hem de, blzler de inanacağız, «bak şu vatandasa ne güzel demokrasi tutkunu» diyeceğiz!... Bay Türkeş Bayram günlerinde bu demecf hangi «kişi»liğiyle verdi? Vatandaş olarak mı. yoksa sorumlu bir hükümet adamı olarak mı? Vatandaş Türkeş demokrasiye, hukuka bağlılık andı içecek, politikacı Türkeş «Deılete sahip» çıkan «Devletl korumakla görevli» bir takım örsrütleri yönetecek. ulnsun yarısına yakın bir bölümünün oyunu kazanmış bir lidere «Yakana yapıştım, bırakmam» dijecek... Ne dersiniz Bav Türkeş'i «vatandaşlık» çizKisinr indirsek çok daha lyi olmayacak mı? Baksanıza, vatandaş olarak daha güzel, daha doğru konuşuyor. hukuk saygısından, dtmokrasiye bağlılıktan söz ediyor. Şu IOraki devlet adamltği yakısmadı on», jakışmavacak ne yapsa!.. Diyeceksiniz, bu nasıl vatandaş. koskoca bir parti liderini iist yerlere «ihbar» ediyor. bunu bir görev bilivor.. Evet, başka türlü bir vatandaş. sizin bizim gibilerden değil. bir zamanlar gözde, öviilen kişisi sayın muhbir vatandasa pek benzemeyen Tekin SÖNMEZ yurtseverin boğazlanmasuıda kul lanıhrlar. 1931 devriminde, yanm yüzyıl süresince İspanya'ya egemen olan toprak ağahgının yıkılışı v» büyük burjuvazinin yenilgisi vardır. Toprak ağalıgıyla içiçe gesmiş: bir kolunu büyük burjuvazi ye dolamış. kilisenin jenügisi var dır. Ne var ki, bu halk hareketi nin kendiliginden olusu, yani güç lü bir sosyal örgüte bağlı olmayışı nedeniyle ardından gelen bü yük bir yıkım ve kıyım önlenemeı. Bu örgütsuzlüğün bıraktıgı boşlukta, hemen kenetlenen toprak ağalıgı . büyük burjuvazi kilise üçlüsü: uluslararası destek ler bulmakta güçlük çetanezler. Hitler, Mussolini ve îngiliz Amerikan Fransız sermaye çev releri. bu kavgada yerlerini alır lar. 1936 Mart'ında, Halk Cephesinin basansından sonra, Cumhu riyete karşı, yabancı silâhlı müdahalenin aynntılan Berlin'de gö rüşülür. Franco, bu «Afrikalı» ge neraller gurubunun lçindedir. Yabancı silâhlı müdahale çok yönlü cıkar şebekelerini ilgilendirir. Hitler'in. îspanya"nın yeraltt cevherlerine gereksinimi önemH ölçüdedir. Avrupa'da yayılma siyasetine pirmiş olan Hitler ve Mussolini, Ispanya'da Cumhuriyeti tehlikeli bulmaktadırlar. öte yanda. Ispanya kıyı ve adalanndan tngiltere ve Fransa sermaye şebekelerine baglanan ulasım yol lan, Ispanya Cumhurivetinin eline bırakılmamalıdır. Daha da önemlisi, Fransa'da ve Ispanya'daki Halk Cepheleri'nin kazandıklan ba$arı. öteki halklar için birer ömek olabilir: Giderek. uluslararası çıkar şebekelerinin alevhine olan bu eelişmeler, yeryüzü dengesi içinde, sosyalist hareketin güclenmesine de yarayacaktır. Bu koşullar ve varsayımlar içinde, 1934'lerde «Gayrimilli» iliskilere giren Pranco, dısardan aldıgı inanılmaz ölcüde yardımlarla ve tekmil insanlık önünde açıktan açığa. tspanya'yı yurtseverlerin kanıvla suladı. Bir a\Tiç toprak agasının. kilisenin. büyük buriuvazinin ve uluslararası sermayenin kanlı egernenligı yeniden kuruldu. Gördük kl, Franco'nun ve Fran co zihniyetinin devreye girişiyle, uluslararası sermaye şebekelerinin, Hitler'in ve Mussolini'nin askersel yardımlan ve etkin «müdahaleleri» sonucu, onbinlerce yurtsever boğazlanmış ve îspanya işgal edilmiştir. Gördük ki. FTanco dış güçlerin etkin destekleri ile lspanya'va çöreklenirken; îspanyol yurtseverleri de salt Franco'ya karşı savaşmamışlar: Hitler ve Mussolini ideoloiisine karşı ve giderek uluslararası sermave şebekelerine karşı yurtlannı savunma savaşı yüklenmişlerdir. Yukandaki ıki tutumun ışıgında, gerçek vurtseverlerin kim kucak dolusu para YILIN DÖRDUNCÜ ÇEKİLİŞİNDE BİR Ki$iYE 50.000 LİRA Ayrıca 10.000, 5 000 1000, 500,250 ve 100 er NrahK çesıtli para ile 5000 liralık tahvil ikramiyelert SON PARA YATIRMA TARİHİ 31 ARALIK 1975 ÇEKILIS TARİHİ 22 MART 1976 KOMERCİY&LE nuyjuu J bırakmayan. özde. «Gayrimilli» olanlann, nasıl birer vatan haini oldukları da belgelenmektedir. Soruna bu ortaya konan iki yol açısından yaklaşıp. bu sorunu yurdumuzdakl eüncel ve tarihsel mercekten ele aldıgımızda: analizl yapılması gereken şu gerçeklerle karşı karşıya geliriz: 1 Gerçek yurtseverlik.. Yurt severligin ekonomik ve siyasal kavnagı. Bu ekonomik ve siyasal kaynaktan beslenen, «Millilik», yani yurtseverlik. 2 «Vatan hainliği». Vatan hainliğinin ekonomik ve siyasal kaynagı. Bu kaynaktan beslen*n «GayrimilliUk», yani vatan hain Ugi. Bu tarihsel ve toplumsal elek içinde, üçuncü bir yol üçüncü bir baglanma yoktur. Bu ikilik, teKmil yeryüzünde «Müliyetçi» ya da «Gayrimilli» olmak, yani yurtsever ya da vatan haini olmak gerçekçiliğin, özünü içermektedir. Şimdilerde işbirlikçt eller tarafından işlenen cinayetlerde şehit edüen yurtseverler «vatan hainliği» asağılaması ile karalanmakta; cinayet işlemek için birer araç olarak kullanılanlar ise (savaş kışkırtıcılığı yapılarak) «Mil liyetçilikle», yani yurtseverlikle yüceltilmektedirler. Oysa yeryüzü tarihine; üretici sosyal grupların halk tarihlerine, emek iş özgürlük bağımsızhk de mokrasi mücadelelerine eğildiğimizde: Gerçek yurtseverlerin ya da vatan satıcilannın tarihsel kimlikleri, belgelerle sergilenebıl mektedir. Uluslararası sermayenin ücretli memuru olan işbirlikçilerin, «milliyetçi» olamayacaklarını, «Gayrimilli» ve vatan haini olduklannı, tarih belgeliyor. Yurtseverlik gerçekliğinden pay lannı alamayan efendiler; bu ger çekliğin özünden de, çütarlan ge reği korkan efendiler, nerede • hangi katta hangi zaman dilimi içinde olurlarsa olsunlar: birer FRANCO'dan gayri bir şey degildirler. Çünkü, Francoiar belli bir eko nomik sistemin ürünüdürler ve ancak bu sistem ortadan kalkın ca yok edilebilirler. Birer Franco olarak, sermaye örgütlerinin kasalanna; ülkelerinin yeraltı • yerüstü ve emek cevherini utanmazca satanlar ise, kısa deyimle; vatan hainidirler. Halklannın ulusal kurtul'iş tarihlerinde, birer Pranco, nirer vatan haini olarak anılacaklardır. Bu hainlik damgasmı. kendi alınlarında taşıyanlar; kuşaklar boyu ve hatta kendi çocukıan tarafından da nefretle anılacaklardır. Bu her zaman böyle bilinecek. TEŞEKKÜR Çorum'da bir kamyonun altmda kalarak can veren yoksul işçi vatandaşlann ailelerine dağıtılmak üzere bes bin lira. bağışta bulunarak yardım kampanyasına öncülük eden Sayın Bayan MUZAFFER'e Çorum Beledüyesi bu vatandaşlann aileleri adına yürekten teşekkürlerıni sunmayı borç bilir. BELEDİYE BAŞKANI Dr. TURHAN KILIÇÇI . Cumhurtyet 10088 ÖLÜM ve BAŞSACLlGl 1937 yıluıdanberi Tarsus Amerikan Erkek Llsesi, Talas Amerikan Orta Okulu ve Üsküdar Amerikan Kız Lisesinda Eğitim ve Sosyal alanlarda unutamıyacağımız hizmetleri bulunan aziz dostumus Mr. John SCOTT'ı 16.12.1975 tarihinde kaybettik, Acımız sonsuzdur. Ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. ÜSKÜDAR AMERİKAN KIZ LİSESt tdareci, öğretmen, ögrend ve Personell Cumhurivet 10089 Ölüm ve Başsağhğı 193" yılmdan beri Tarsus Amerikan Erkek Lisesi, Talas Amerikan Ortaokulu ve Üsküdar Amerikan Kız Lisesinde Eğitim ve Sosyal alanlarda unutamıyacağımız hizmetleri bulunan aziz dostumuz Mr. John Scott'ı 16.12.1975 tarihinde kaybettik. Acımız sonsuzdur. Ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. Cenaze töreni 19.12.1975 cuma günü. saav 10'da Hollanda Başkonsolos'.uğundaki kiiisede <Dutch Chapelıda icra edilecek ve Feriköy Protestan mezarlığında ajTiı gun toprağa verilecektir. NOT: Çiçek göndermeyi arzu edenlerin Üsküdar Amerikan Kız Lisesi JOHN SCOTT öğrenci burs fonuna bağışta bulunmalan rica olunur. AMERİKAN BORARD HEYETt Diş Tabibi ORHAN TÜZÜN Samatva Caa. Na WQ Saat 13.31) • 18.30 Telefoot 71 » O
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle