25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 5 Kasım 19T5 CuNÛLESLEMfK ÎC«N. ı İrı8ı\.c l Î " ABDULCANBAZ . *Ö1fl£Y$e tüyük Jsturalar Şakir BALKI 41 eklne çeldns orurdu Pelvan. Eeee senj gbrmeyeli, ne var ne yolc bakshm? îyilik sağlık Zeynel Bey, n« olsun kı is güç içinde yump duruyoruz. Mebuslufc işi hep... Delegelerle aran nasıl bakalım? Eh fena değil.. Delegelere kavuk salhyor musun * Hem de nasıl sallıyorum. bir görsen Zeynel Bey.. Içki miçki ısmarlıyor musun?. Hayır! u olmadı iste. paran mı yok acaba* Pek param var sayılmaz, durumu idare ediyorum. Ne kadar para istiyorsun, vereyim. Sağol, eksik olma.. Para içi kaısın, ben size haber ve Pelvan N'iyazi! Buyur Zeynel Fey.. Seninle bir şey konuşmusrıtm, biliyor musun acepT canım. everme işiydi? Seni baş göz edecektım ya, ben görüşmek için seni çağırttım. İlçeye bunun için geldim. likâye vardır, belki bilirsin?.. Adamın biri yolunu bulSadrazam olmuş. Varmış babasının huzuruna «Paba, j. ben bak Sadrazam oldum!.. Babası ogluna bakmış bakjülmüş «Oglum. demiş, ben sana Sadrazam olamazsın dem, adam olamazsm?.. dedim.» Senin durumun da bu heBekâr adam mebus olur ama, adam olamaz Bizim yöbekâr adama erkek gözüyle bakmazlar, şimdi anladm mı Deme böyle Zeynel Bey, nasıl anlamam.. E, mademki anlıyorsun da nlçin bu ıse ılte> demiyorha?. Ne bileyim ben. şasırdım gitti bu işe! Vallahi büyük ayıp senınkisi, bir de Cihan Pelvan'ı çıkmışsın, bunca güre$ tutmuşsun, büyük ayıp dedım ya! Öyîeyse beni bagışla Zeynel Bey! Yok camm, sen ne söylüyorsun? Partimizin durumunu düşün, yarın rezil olmak var. Beni bagışla demek kolay mi? Bu everme işi ben mebus olduktan kelli olsa nasıl olur? Olmaz. hem sen bu kafayı degiştir Pelvan!. Neden?.. Yahu sen ardından edüen sözleri hıç biliyor musunT ıd»n o kadar söz ediliyor ki, deli olmak bir şey degil. Ne gibi meselâ, Zeynel Pey. de ki bilelim camm. Kötü kadmlara gidiyorımaşsun, oldu mu şimdi? Tümden yalan bunlar. ayıp etmişler... Bu teveUürler Cami Yaptırma Dernegine bir giderse, m ha, yandın gitH. Bana böyle kelam etroe, tersim bl kötU döntlyor, ZeyBeyim! Evlenme iaini böyl* asarsan, mület daha neler söyleıTiizü sarardı, ter bosandı şakaklanndan Pelvan'ın. Gel etme eyîeme Pelvan Niyazi. ince eleyip sık dokuma. 'elvan sankı durmadan tus oluyordu. Dudu"nun kızını mı beftenmedin yoksa? Seninkine kaba • ile su koyuvermek denir, Niyaai! *ğlamaklı bir sesle: Yok, yok.. Ne demek?.. Dudu'nun kın Sıdıka güzel zengin kızı, ona »özüm mü olur? Eeee, başka ne var öyleyse? Ayıptır söylemesi Zeynel Bey. para lâzım demek isteparaa:. Her şcyin başı para degil mi? Parasız ne olur?.. Bu konusrnalar sürüp giderken, beri yanda da Hasan Batetikte duruyoTdu. Ze3Tiel Bey Pelvan'a hiç çaktırmadan ın Basan':n yanına gitti. Az sonra Pelran'ın yanına dönZeynel. Bu para işini konuşuyorlardı ki, Hasan Basan yanıda bitti. Zeynel Bey hemen davrandı: Hasan Bey kardeşim. dedi buyur otur yanımızs. Oturdu oturmadı. Zeynel: İki gözüm biladerim Hasan, dedi, yanında para var mı? Talimli maymun gibi: N'asıl olmaz Zeynel Bey, elbette var. Kaç bin kâğıt?.. Kırk elli bin kağıt yeter. Buyur sana elli bin kâğıthk bir çek. oldu mu Zeynel . daha istersen emrrt b«na, senin için öl de öleylm.. He^lsun... Pelvan Niyari saştı kaldı, içi kıpır kıpır oldu. Alac* men•e durmadan alnındaki, ensesindeki ter taneciklerini silil Lu. İçinden d« «Bu Zeynel Bey üstünde bir başka Bey var acaba. yaman adam. yaman beymis...» diye geçiriyordu. Bu para işinin halledildiğıni gören Pelvan, çekine çekine >a kalktı: Zeynel Bey, bana blraz mtisaadt var mı, hava alayım. ı bir hoş oldu. Az sonra gelirim Şapkasını alıp çıktı. Hasan Basan da onun ardından çarşıya gittl. Ama ne var ki. yandaki odada kocaman bir cadı kaıam aatıhjordu. Fokur fokur.. Bir kaç kişi birük olmuşlar, nel'i bir Oldu bitti Içinde ortadan kaldınnak iştiyorlardı. ısetçı Ali Osman, Fınldak Nuri, Tersi Bozuk İsmet, ilçe sanı Uzun Veysel. Morisoncu Nâzım.. Fınldak Nuri'nin elinde iri namlulu bir tabanca vardı. Onunjynuyordu. Morisoncu Nazınr. Bana bak Fınldak, şu meretle (azla oynama, bizi vurasın... diye konuşunca. Tersi Bozuk güleç giileç: Eh gayn ölsem de gam yemem, bu namussuzu öldürmelî a nasip oldu, ver şu tabancayı bana!. Büyük Allahım benim, a ou günleri nasıl nasip ettin bbyle? (OEVAM1 VAR) DÜNYA SPORUNDA SlYAH IKTIDAR RUSSELL'İN YAŞAMINDA DÖRT OLAY ABD profesyonel basketbol liginin en ünlii takımı Boito.ı Celtics'in 1934 dogumlu, 2.08 metre boyurdaki pıvutu \Villiam Felton Russell. 1969 yümda, basketbolla bırlıkîe. on dcrt yıllık bir profesyonellik yaşamını. sekiz «in Degerli Ojuncu ödülünü ve oynadıgı on dört yılın o:ı bııinde sampiyon olmuş bir takımı geride bıraktı. Russell'in spordaki büyükiUğünUn bir baska göstergesı. onsuz Celtirs'in. yenıden şampiyonlugu yakalayabilmek için tastamr.rn beş yıl beklemesiydi. Oysa. Russell'in asıl büyliklüfcü, geimiş geçmiş en iyi savunma pivotu olmasından jok, ırk ilişkileri konusundaki inançlı ve açıksözlü tutumıı.ician uzlaşmacılığm egemen ve mılitanlıgm «tehlikeli» o;a'jfn bir dönemde siyah haklan için s?.vaşmış olnıasından eelmektedir. Martin Luther King ve Ralph Abernathy pici siyah önderlerin karaderili nüfusa beyaz toplum içinde kıyıköşe aramaların:n siyahlık mücadelesme damgıisını vurdugu bir dönemde. Bill Russell, ırk sorunlanmn uz'aşarak ve sürgit siyahların ödün vermeleriyle çölülemeyecegini ilk sövleyenlerdendir. Bu durumda. Russoll'in ya^amındaki dort önemli olaj'dan ancak tjirinın spcrla ilşili olmnsı dogaldır. Sporla doğrudan ve ırk sorunlanyle ancak dolayü üeili olan tek olay. Russell'in Universitedeki yıllanna ra?'laı Kısa beyazlarm uzun siyahlar karstsınciaki başarısızlıklarını salt boy farkına bağlayan beyaz kuralkoyurulnr, 19,».. yılında. Russell'in çemberüstü egemenliğinı kırab'inıek için. iiç saniye koridorunu 1.83 mden 3.66 m'ye ger..şletmı^leı yani iki katına çıkarmışlardı. Bugtın bıle •Bul Rufscl' Kuralı. olarak anılan bu de*işiklık. RusselHn çfmberüstii egemenlifini sınırlandıramadıgı gibi. savunm<j bölgesini yaynığı için. onu savurıma p:votlann,n .n i'"isi durumuna eptirdi. tkinci olay. adım başında 'Siyahîsr Gıremez. yazılannın yer aldığı, sıyahlarla beyazlan.n küra. clarak aynı lokantalarda yemek yiyıp aynı otellerde kalamadîkları güney eyaletlerinden birinde geçer Siyalılaıla beyazların birlikte kalabileceklen bir otel her nas'isa bulunmuştur; otelin yöneticisi, tak'mdakı tek siyan oyuncu olan Russell'a, lokantadan ve hatta >üzme havuTur.rlEr yararlanabileceğini. ancak göze batmaktan kaçınması gerektiğini söyler. Russell şöyle dıyor: .Düşünebihyoı rtusunuz? Hem zenci, hem sakallı. hem de boyu 2.dfi... Kavuza girecek. göze batmayacak... Olacak iş mi% Üçtincu olay. Amerika'nm ünlü spor dergisi Sports Illustrated' d* yuyınlanan bir yazısıyle başlar ve gelişir. Russell a p«r» tüjo yıimda profesycmel 'bfi.<ıketboiî!n en «ru'Tnll yszısii kuralı. ner takımda en çok iki. bilemeclinız Uç siyah oyuncunun bulunmasıdir. Amerika'dakı ırkçıhğın spiirdskı yansımasına da verip veriştiren Russell. bu yazıs;yie sır;k kulüp sahiplerinin (kendisinden vazgeçeme>ps Celtics lîiılübünün sahibi hariç) ve akbasmın karalist,.«i!K(edir Dördür.cü olay, yine 1959 yılında, gezi için gittıgı Ni.ırrya'da. Neden jîijerj'a'ya geidiniz?» sorusuna vcrrtifii yanıtla başlar. Kussell şöyle diyordu: «Afrika'nın görmedigim, bilmedilîiın bir köşesi çağlardanberi atayurdumdur. Her insan gibi. ben de, buraya, atayurdumun arayışı içinde geldinı.» Amerîkan basım. bu sözleri Siyah Müslümanlık'tan ABD düşmanlığma kadar sayısız gerekçeyle suçladı, Malcolm X"ıipn esinlenerek Russeü'i •Felton X» diye adlandırdı. R^ssr.ll şöyle diyor: Siyah Müslüman değilim... Insanlık tarihinin en zevkli ama en çileli denevimlerinden bin, günümüzde Siyah Amerikall olmaktır. Dört yüzyıldanberi ilk kez Si'.ah Amerikalı kendi tarihini yaratıp yazabilmekt«^oir. Bu oluşumun bir parçası olmak, olabüeceklenn en guzelidiı.» Birlesik Amerika için 1"!53 vıhnın bir «barış ve karopşlık yılı> olduğunu, deri rengiııe oa'<maksızın siyahla beyazın birülcte j'aşadıklarını elbette söyleyemeyiz. Belki bir barış ve kardeşlik yılı olabilirdi, aırıa ırl: ilişkileri konusundaki «Lıberaı» tutumuyla bilinen bir cjnıhıırbaşkanımn. «ırkçı» efilım!e:ivle bilinen bir kentin sokakiarır:da, hele açık bir araba tçindo ne işi vardı? Belki insaniar birbirlerinin deri rengine baknıaksızın birlikte yaşayabiii'lordı, ama. siyahlar için bavaz"arın verdiğinden fazlasmı lsteven hır • militan» siyah önderin. bpy;a konuları pek hoşgörtiyle karşılamajan bir güney kentinde na işi vardı? ABD Cumhurbaşkanı .'olm Kennedy'nin Dallas'ta, siyah önder Medgar B^'ers'in da Jac!;son' da öldürüldükleri 1963 yılında, ırk ilişkileri konusunda, Amerika nın beyaz nüfusu ikiye. siyah nüfusu da dörde ayrılmıştı. «Liberal beyazlar» ak ve karaderililerin giderek barış içirrie yaşayabilecekleri bir düzen kurulmasını istiyor, genellikle Amerika'nm eski köleci Rüneyınde toplanan Mrkçı beyazlar» da tüm karaderililerin öldürülmelerini ya da geldikleri Aîrika'ya geri gönderiimelerini savunuyorlardı. Sorun bu kadar basitti. Öte yanda, en temel haklarının yıllar yıiı esirgenmesi yüzünden işsiz, eğitimsiz ve yoksul kalmış, en ufak bir kıvılcım'la kalkışmaya hazır bir «siyah kitle» vardı. Siyah ve beyaz toplulukların kurulu önderlik yapılarına başkaldıran, henüz etkili olamayan, ama, her fırsatta, siyah varoşların beyaz dünyaya duydukiarı kin ve hıncı dile getiren «militan önder» tipi bu yoksul siyah yığınlarm içinden çıkıyordu. Beyazların yaşayış biçiminden çok onlarla birlikte yaşamaya özenen, unğan ilk ekonomik fırsatta paçast tutuşmuş gibi siyah varoşlardan kaçan ve akbanliyönlerde bir köşeye ilişebilmek için beyazlardan izin dılenen «şanslı siyahlar» vardı. Bu siyah küme için, kurulu düzenin siyahla yoksul beyazı birb'rîerine karşı ojTiadığını anlatacağî yerde o kurulu düzeni s:yahlara benimsettirmeye çalışan, insanlann eşit yaratıldıklarını yalvararak sağlayan bir «uzlaşmacı önder:> tipinden uygunu olabilir miydi? îşte. 1963 yılı, Amerika için böyle bir yıldı. Medgar Evers'in öldüi'ülmesinden sonra Mississipı eyaletinin Jackson kentinde kan gövdeyi götürür, binalar yakılır, evler yıkılır, çarşı pazar talan edilir, beyaz polis ve ırkçı rr ABD Cumhurbaşkanı John Kennedy'nin Dallas'ta, siyah önder Medgar Evers'in de Jackson'da öldürüldükleri 1963 yılında ırk ilişkileri konusunda Amerika'nm beyaz nüfusu ikiye, siyah nüda dörde ayntmrştı • ^• «Hiç kimse yenilginin sonuçlarından korkmamalıdır. Çünkü herkes doğru bildiği yolda ilerlemek zorundadır» Bill Rcssrll 1M9 yılında hasketbolu bıraktıfında. Boston Celtics takımı, onun oynadıjh 14 yılın ll'm> de AHD profesyonrl haskethol şamplvonu olmuştıı. Oysa. Russrll*ln büyüklüğü, yalnız ojunculuğundan degil, siyahların haklan konusundaki açıksözlü ve ödünsuz tutumundan geliyordu. ŞANSLI SİYAHLAR DA VARDI... lar asaeak karoderili arar, koktpyl partilerinin gülü olan siyah önderler kaçacak delik arayıp bulurken, o sakallı, çok uzun boylu karaderili adamın ortalık jerde ne işi var? Boston Celtics takımmı yenilmez kılan, altı yedi kere de yılm sporcusu seçilen Bill Russell değil mi o? Yoksulluktan kurtulmanın bileti olan üniversite diplomasmı alabilmiş şanslı bir kişi, yılda yüzbirs do'ar kazanan ilk siyah baske^bolcu, seyredip alkışlayabilnıek için beyazların kuyruğa girdikleri bir sporcunun boylesine kin ve kan kokan bir yerde ne işi var? Charlie Evers mi çağırm'.ş? Yani, beyazlara meydan okurcasına gündüzleri siyah çocuklara basketbol dersi verip,, geceleri de elinde sopa niyetine tuttufu krikoyla kendisini ve Evers'i mı koruyacafc? Deli mid;r, nedir? Ama, birkaç yıl önce ulusal bir dergiye profesyonel basketbolda ırk ayrımının daniskasınm yapıldığını yazan, aklaşmaya çalışacağı yerde derisinin karahjıyla övünen, Afrika'ya «atayurdu» diyen, basketbolda kazandıklarıyla Nijerya'da yatırım yapp.n da o değil mi? Doğru. böyle adamdan. böyle donkişotça davranış beklenir. Evet, 1863 yılının temmuz ayında Jackson olaylarını sokaktaki siyah adamın gözlerinden izleseydik, şaşhmlıkla bu soruları sorar, sonunda Bill Russeirin yaşam öyltüsünü «donkışotça davranış» sözleriyle somutîaştınrdık. On • dört yıllık proiesyonel basketbolculuğunun on • dört yılını da mesleğinin dorugunda geçiren Russell. kırkbir yıllık >aşamı süresince, başkalannın yapmaya akıl ya da cesaret edemediklerlni yapan bir romantik, uyumun gündemde oîduğu günlerde karşı çıkışı savunan bir militan, Siyah Müslümanlann etkisiyle €ayrılıkçı» (separatisr) egilimlerin güç kazandığı bir dönemde siyahbeyaz devrimci dayanışmasinı savunan bir (terçekçi. siyahlıgın örgiitlenmeye başladığı dönemde de herhangi bir bağlanf.ya girmeyi reddeden bir donkişottu. En iyisi, toplumsal ve siyasal konulardaki görüşlerini kendisinden izleyelim. korkmamalıdır, çünkü, doğru bildiği yolda ilerlen'.ek zorundadır» fRusssll'in Zafere Dojru adlı rizgeçmişir.den'. İnsan Hakları üstüne görüşler «Polis beya? toplumu temfil etmektedir. beyaz tolumun otoritesini temsil otmektedir. Karaderili insan, daha küçük yaşta, hem poüsten, hem de kendisinden nefret etmeyi öğrenır. Kendisine, beşikten baş!ayarak, bok çukurunun dibinde oldugu anlstılmıştır. Bu yüku onların sırtına koyan beyaz iktidar yapısı, tüm değer yargılarmı, benliklerini, kişiliklerini ve gururlannı yok etmiştir» (Zafrre Dofru). «Amerika'daki siyah beyaz sorunu kuskusuz siyah yığınları baskı altmda tutan beyazlar:n eseridir, ama, insanın kendisini parçası olduğu toplumdan koparması ve tam anlamıyla siyahlaşması sorunun kend'.si kadar yanlıştır. İnsan haklan için verilen savaşta yansız kişi olamaz, olmamalıdır. Kurulu düzer.den yanaysanız, tekneyi sallamaktan korktugunuz için insan haklanna karşısınız. Mar.tık bana bir noktada uzîaşılrr.ası gerektiğini söylüyor, ama. bir türlü, insan haklan konusunda u^laşma olabileceğini kabııl etnıeye gönlüm yanaşmıyor... Fırsat e'.imize geç mişken ilerlpmel:, bn ırk ayrımı sorununu kesin olarak çözmeliydik. Oysa, şimdi. havanda su dövmekten başka birşey yapmıyoruz. On yıl sonra. aldıg'.mız yolda gerilemiş, aynı savaşı ye Bill Russell üstiine görüşler «însan yaşamı sonu olmajran t i r savaştır, ama, bu savaşın bir yerinde, insan, bir felsefe, bir bakış açısı edinir. Akşam yedikleri yemek gibi felsefelerinin de sofralanna hazır gelmesini isteyenler, felsefesiz kalırlar. Benim dünyaya bakış açım, yaşamım süresince edindiğim deneyimlerin, verdiğim savaşların ürünüdür. Yaşamım süres'nce, sevilmek için degil, sayılmak için çalıştım... Beni sevmiyorlarsa, bu, ön yargılara dayanmadığı sürece sevmeyenlerin en doğal hakkıdır... Elimden geldiği, bildiğim her biçimde savaştım. Başkaları öyle istedi diye de^il. doğru olduğuna ir.andığım için savaş'im. Hiç kımse yenilginin sonuçlarından nidfn ve çok daha ırüç koşullarda vermek zorunda kalmış olscağız» (Zafere Dogru). «Siyah haklan için verilen mücadele ber.i hayal kırıklığına uğrattı. Miicadelcnin bugünkü görünüşü ço'/. uj'ssl, evcil ve uzlaşmacı... Büyük Washington yürüyüşü fikir olarak parlak, uysulama olarak felaketti. Malcolm X'in de decüği gibi, «Ölü bir cumhurbaşkanmın ayaklan dibinden bir başka cumhurbaşkanmın ayakları dibine yürümekten başka birşey yapmadılar...» İnsan haklan savaşı bugün artık duniimuş. kokuşmuştur. Karaderiliyle yoksul beyazlar, efconomik bakımdan, aynı durumdalar. Birbirleriyle kanlıbıçaklı oldukları sürece, etrafîarında olup bitenleri gövemlyor, ııcuz emek kaynağı olarak sömürüldüklerini kavrıyamıyorlar. Vzlasma hiçbir şeyi çözmez, ama, sorunun çözümü de şiddeti gerektirmez. Asıl sorun, gerçek'.eri görmek. göğüslemek vp hersesin anlayabileceği biçimde gösterm?:<iir> (Zafere Dofru). Umutlar ve gelecek üstüne «Afrika benim a^ayurdıım, Birleşik Amerika da doftıp büyüdüSüm yerdir. Karaderili olmaktan, karaderili insanlann Amerika'daki sorunların! paylaşmaktan zevk ve gurur duyuyorum. ttalyan asılir.ann İtalya'yla. İrlanda asîll'ların Irlsnda "yla, Yahudi asıllıların da ts rail'le «vundüklerini bilrr.eyen yok... Ben de, onlar gibi, atayurdumla, Batı Afrika'yla övünüyorum. Benim savaşım, deri renkleri ne olursa olsun, tüm Amerikalıların savaşıdır ve sürecektir. însanl'.k tarihinin en zevkli ama en çileli deneyimlerinden bin, günümüzde Siyah Amerikalı olmaktır. Dört yüz yıldan beri ilk kez, Siyah Amerikalı kendi tarihini yaratıp yazsbilmektedir. Bu oluşumun bir parçası olmak, olabileceklerin en gtizelidir... Ama, insan. kokenlerini bilmek. unutmamak zo rundadır. Atalarınm gsldiği Afrika'nm ve ırkının soylu guzelliğini hep ansın diye. kızıma «Kenyatta» admı verdim. Şinv di üç yaşında, ama, babası gibi. babasının babası gibi, o da Siyah Amerıkalının sorunlannı yaşıyor. Geçenierrie, kumsala gitmiş. ayakkabılannı çıkarmış, gülerek, oynayarak bılek boyu suda koşmaya başlamış: durup dururken yanına yaklaşan bir beyaz, .Pis Zenci» demiş, «Seni de, öbiir bütiin kara şebekleri de Afrika'ya göndernieli». Bacak kadar çocuk ne anlasın? Gülmiiş... Biz. ak ve karaderililer, kendi felsefelerimizı ve değer yargılarımızı yarattık, şimdi de onlar adına birbirimizls savaşıyoruz. Dileyelım. gelecekte çocuklanmız da aynı savaşı vermek zomnda kalmasınlar» (Zafere Doğru). Y A R I N : MUHAMMED ALi IARTH CX1 ifclNCl UEOkF ClSON UM DENEM TiFFANY JONES SAMIR1AA g u MARi'A OORN \ LiSA OWUW l'Ç/rJ fi&L» C ^ D I M I Bı'B.ARAMAK' &6Çİ IİÜLA VAB O L . > MALI. A^VA k^MCTSI / KİEDCN Ol/MASlN BİSiSl O U N GEÇEEU S O N U ÖLDüBDU \ ' 1 jv/M
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle