24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tSandık» sSzcüğu, sltndi 07, (seçlrn,') fdsmokrası), (iktidar), (muhalefet). (mılletvekıli», (senatör), (sandalye), (ödenek). 'yoUuk), (yasama dokunulmazhgu gıbi kavramlan anımsatıyor insana. Bır vakitler bu ülkeyi yönetenler tBiz Tann tarafından bununla görevlendinldık» derlerdi. Cumhuriyetın ılk dönemlerinde kımılen «Bia savaş meydanlarından geldık bu yönetımin başına» demeyi uygun bulurlardı. Yalnız ASatürk, «Biz halkm Iradesiyle geldlk. Onun bir memuruyuz» demıştı. Savas meydanmdan devtetin başına gelen kışı oldugu halde, tüm başarıyı halka mal etmiş, «Ben onun gösterdıği yolda yürüdüm» demıştır. Şimdıkı iktidar sahıplen «Biz sandıktan çıktık» dıyorlar ve bu da yukanda sıraladığırn kavramlar içın bir çagrışım nedeni oluyor. Ben küçıilaken «Sandık» denihnce hep annemln, binnde yünlüler, öbüründe pamuitiular duran ve çıngııakiı kilidi bulunan, yanı anahtar çevrilince çın çm öten sandıklanm düşünürdüm. Bunlar bugunku gardrop nitelığindeydi. Sonra mahalleden geün giden kızların slislü atlara yüklenen pınl parıl çivilerîe bezenmiş çeyiz sandıklarını anımsardım. Ailenin zenginligine göre bunlar ya bir tıek, ya da birkaç at yükü olurdu. Atın bir yanma, sandık, öbür yanına güzelce denk yapılmış yorgan ve yatak yüklenir ve böylece denge knrulurdu. Bizim Çorum'da şimdi artık kalmadı böyîe adetler. Çeyız otomobille veya kamyonetlej, ya da araba i!e gidiyor. Gelin mutlaka otomolole binıyor. Eskıden ata binerdi. Demek kı, Orta .Asya'dan ben süregelen gelenekler, 20. yuzyıhn açtıgı motonze çağ içinde kendılerim koruyantadı ve bırer bırer tarihe kanşmağa basladı. G«vçi kıl çadırlarda bagdaş kurup ayran içerek ' eski Türk geleneklerini geri getırebıleceklerirri,'sanan politikacılar da çıkıyor ülkemizde. Bunl?ır. her çağın kendıne ö?gu kuralları olduğunu ve bu kurallar süzgecınden gfiçen veni gelenekterin oluşmaga başladığını. yaşanmışın yeniden yaşanamayacagını düşunemeyen kişilerdır. Mşeur gormeli. OLAYLAR VE CÖRÜSLER SANDIK Hıfzı Veldet VELiDEDEOĞLU IIJTI tabomndan oy kaydıramanuşrtr kendlsine bu •eçımlerde. » CHP ıse, oy oranını,'safın tabamndan oy kaydırarak yükseltmış durumdadır. Bu, halk yıgmlannın kendı çıkarlan yönündeki uyamsin, bılinçlenişin bır sonucudur. Başka bir deyîmle, faşizan zumre iktidarından özgürlükçü halk iktidarına seçımle geçiş yolunda büyuk bir aşamadır bu. Özellikle Istanbul, seçimi, halkm faşist eğilımlı partılere sırt çevirdiğini açıkseçik ortaya koymustur. *• Sevindirici bir başka n^kta da, bu » • çimlerde, Kır At'ın \Tilanrun MSP, MHP gıbi milıtan yöntemlerle çalısan ve her bırı bir baska yönden partizanlık yaparak kıyım ve şiddet eylemlenne gırışen partilerın eline geçecek bır sonucun doğmamış olmasıdır. Sayın Mehmet Karaca'nın yenı çıkan «Anadolu Fıkraları» adll kıtabtndan bir küçük fıkra aktarayıın ajağ:ya: «Yulan yerde süriıneırk kırda yavılan bir devenin yularuıı yenecek bır şey zanneden fare, yulann ucundan tutup sötüriirken. deve de yulan çekilince beraber gid?r. Ve bır müddet sonrm fare deligıne girer ve yuİHra asılınca d«ve dayanamaz, fareye: «Ne «orlarsın, ya evini ban* göre yap, ya mlsafin sana görp bu! da davet et» derjı (Anadolu Fıkraları, Ankara 1975, »., 851 AP'yl bir tür uydu. ya da robot durumuna getırerek kendı çatısı altına sokma çabasına ginsen MSP ve MHP liderlerine. özelhkle hükümet ortagı MSP'ye bu seçimlerden sonra AP^ilerin ne diyeceklerini pek merak ediyorum do{rusu! Bununla birlıkte biz, AP'nin faşizan egilüninden vazgeçeceğini hiç sanmıyoruz. Çünkü bu partı on yıl ftnce iktidara geldigi giinden beri insan hak ve özgiirlüklerine karşı çıKmı.ş. bu görüştinü 1969 seçimlerinde oldugu ^ kadar, 12 mart 1971'den sonraki fajist hükümetler döneminde de korumuş, 1973 seçimlerinde yıne avnı rota üzerinde yürümüştür; son 12 ekım 1975 seçimlerinde ise, 12 mart faşizm dönemindeki şiddet uypılamasmın bas sorumlulanndan bîn olan bır emeklı generali Istanbul pbi btr yerden sı dünımurm sokmakla çok çey yitiriyor bu memleket. Son seçimlerde sagduvusiınu kamt* layan halka inançsızlıktan ve varhklı zümrelenn korkusunda oluyor bıitıin bunlar. Sağ uçtan da korkuluyordu. Sözünü ettıgım halk sagduyusu bunun yersizlığmi kamtladı. neiılemez» sloganını yınelemekle, eskı gorüsünde hiç bır degişiklik olmadıgını göstermıştır. Fakat Istanbul'un uyanık halkı bu davramşa layık oldugu cevabı verdl. Hele Kadıköv Uçesi, kendl smırlan Içinde bulunan «Zihnı Paşa Köskü'indeki jşkencelenn gazete ve kitaplara geçen kanlı hatırasını, bu seçimlerdeki oylarıyla AP nın ve onun Istanbul Pasasırun suratına çarparak (Sayın Mümtaz Soysal buna «tokat» diyor) kendı tertemiz insan ve vatan sevgisini re 6zgürlük askını ortaya koydu. y ÇOSTermeKjf? vw fau Ajıayasv u c uınc YW DGM'nin Durumu DGM (Devlet GOvenllk Mahkemeterl) 12 Mart rejtm]nln ürünüdur. 12 Mart rejjmlnln nlteUit, artık berkesln beUediJh bir tumcede özetlenınektedir: « Sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyl asta; bu uyanısı durdurmak gereklidir.» Hallnn nyanışını dnrdnrmak yolunda Uk vapıiacak lslerden biri fiklr özgürlüklerinl knlriinden kaıımaktır. ¥ 0 rtrlükte bulunan mahkrmelerin bu Ise vetmedisinl dösünen 12 Mart parlamentosn. detnokrastntn ve çasda? hulrafcun temrl llkelerini çlpneyerek Anavasayı çerive dofrru deâiştirmiy, siyssal fktldar elivle saptanacaN vareıclardan kuroİD IKiM'ni olıı«îtıırmah çerefinl duvmuştur. Bu mahkemclerin çafcdas hıılnık» ve *nava»ammn temel llkelerlne «ykın düsen nlteHkleri «jSvlrce Bzetlenebtllr: 1) DGM vargıçlannı gaptamada Pakanlar Kuruluna yetki rerilmıstir. Bakanlar Kurulu bir snasal organdır. Bir siyasal organın varsıçlannı saptayacasi mahkeme bagımsız ve tarafsız olamaz. Bu bakımdan DGM, Anayasanın 7'ıncı ve 132'nct maddesine ters düşmektedir. 2) DGM*nin yargıçlan arasında askerler de bulunmaktadır. Anayasamız her yurtta.şm tabii hakimı önünde yargılanması ilkesini benımsemiştir. Bir sivıl yurttas:n blr askeri yarpç ömiTip rikar''^«' r^ğdaş hukukun ve Anayasamızm temel ilkelerine aykındır. 3) DGM'nin sörevleri arasında önrplikle flkir suçlarını ele almak göreneği kurulmustur. Buslin Türkiye'mn üyesı bulunduğu Batı dünyasında fikir suçu dive bırsey yoktur. Böylecr ça*das dünyada kabul edilmeven bir suotan ötürii. çaâdas hukuk kurallanna avkın biçimde kunılmuş bir yanasken mahkeme sivil sanıklan vargılamakta4> Anayasamızm 20'inci maddest herkesin fikir ör,eürlügünü «tek basına veya toplu olarak açıklayıp yavacafeını» vazmaktadır. Bu temel ılkeyi yok etmek amscivİR oluçturulmuş bulunan DGM, sermave sınıfı ideolottsins karsı kurulmus emekçl örRÜtlenni yargılamakta; ve cnvkçı sınıfı ıdeoloUsine karsı kurulmus bulunan sermaye örgütlTini bövlece konımaktadır. Sonuç* . . DGM. sajrct «lyasai Iktldar plir'e kımılmus. MSCI «Ivasal ikiidar eliyle varpçlan saptanmış bir mahheme nltrlUrlmİMİİr. Ovsa c«Was çok partiH demokr**J1rr, sat ve sol fiMrlnin flırutlMiereV partilesmest ve hnkuk devletl düztni içinde yarışması temeline oturmaktadır. Bu ır»TçeWerl eören Ml slyasat partllerin yanı sıra Dirarttakir Devlrt Gfivenlik Mahkemesi de Anayasa Mahkemesine ba?vıırarak dunımun »vdınhfcs kavu;masım tstemistır. Aru^»!>» Mahkemes». DGM'nin kurulusımu düıenllven 1773 mvilı y«wavı biçim v»nünden iptal etmiş: ama lptal kararuıın jiırftrlüt* «irmeRi için bir yıllık süre tammıştıt. Detnek M şimdi çajtda? hukııka. demokrasive ve AıuraMmınn temel llkrlerine aykınlıei söı götünnez DGM: lptal edllml* olrtufu halde bir n l daha çalısarak: sol riktrH >urtt»!«lan varırıİHyacak; belkl de Idam cezalan verecektlr. Bu dnrum Yirmincl Yürrılda hansi hukııkçunıın katnnma *ıS»r? Hanci yarmç bövle bir dnnımda yargılamasını Tlcdan esenHr içinde »ürdürehUir? lptal kıranndan »onra «üre vetklslrrt »eren Anayasa'nın 152'nci maddesi eerekçesinde sSyle yazar: « Blr kanunun derhal ve umuma şamil olarak ortadan kalkmasından cioğabilecek mahzurlan bertarat etmek (...) için iptal hükmünün yiirürlüge girmesi konusunda Anayasa Mahkemesinca bir tarib tesbit edllebilmesi yolu da açık tunılmustur.t Demek Id lptal hükmünün vörflrlüee ırlnnesl İçin saptanacak «üre, ancak Anayasa Mahkemesl kararının hemen yöriirlöSe ırinnesinde «mahzur. oldufcn laman dü?ünülecektir. Oyııa taten kurulus vasa«i lptal edilmiş blr DGMMiln bir jıl daha calıgmasi mı .mahmrlu.dnr? voksa derhal lörevlerini ajhr ceza mahkemelerine bıralona«n mı? Kuskii5cz nilellkleri vukanda yazılı DGM'nln ellerindekl do«yalan derlul eeneJ yarırıya aktarmalan. her türlü mahzuru ortadan kaldırabüecek blr önlemdlr. •*• Öbür partiler Zamanı tersıne çevirmek. sulan tersîne aıntmak isteyen sag uçtaki partılere halkm gereken dersı vermiş olduğunu yukanda söyledığım fçin yeniden MKP ve MSP'den söz açmayacagım. Fakat CGP durumuna ne dersiniz? Bu partı, Ulkemızde bazı kişılerin politika ve iktidar hırsı yüzünden nereden nereye kaydığının, hayır, dus tüğünün tipık bir ömeğini vermektedir bize. Bu parti lidennin, CHP saflannda ıken tutucn AP için nasıl konuştufunu. Sayın Prof. Dr. Muammer Aksoy birkaç kez Meclis tutanaklarınuakı belge ve crneklerıyle ortaya koydu. Sımdi bu zat AP çatısı altında siyasal ihtirasına akımlık (mecraı bulma çabasmriadır. Gerçekten çok hazin bir çökiiştür bu. Üzerinde fazla durmağa degrnez. Son seçimlerden en zararlı çıkan ve erime noktasına gelen Dcmokratik Parti. kuruhışundan beri, ışledişi hataların cezasını çekmektedir. \"n"i seçimlerinde, eskı Demokrat Parti'nin mirasçısı oldugu iddiasıvle ortaya çıkmıs. o partinin artîk çok eskımıs başksnını «sgır top» olarak kullanmıstı. Bilmiyordu kı. o eskı baskan kendini nne atarak Demokratik Partı'yı kendi öc alma hırsma bir araç oîarak kullanmak isöyordu. Baktı kı, olmadı. Demokratik Parti 40 oyda kaldı. bu kez «Wikemedi*in elı öpmelı» kuralına uyarak «Şu bizım eskı Su Miıdurü»nün himayesi altına gırdi ve Demokratik Parti'de kendisine güvenenleri yüzüstu bırakarak bir kez daha «kuyuya düştü.» Demokratik Partı kurulduğu zaman ben onun ıçındeki bazı kış.ilen düsünerek «Bir dava ne denlı haklı olursa olsun. davacısı çürük olursa o dava yüriimez» dıye yazmıstım bu sutunlarda. Cünkü Demokratik Parti. AP'deki kimi üyelerır! sandalye anîasmazlığınclan dofmustu. O zaman Bakanlık koltuğu alamadıgı ıçın AP'den aynlanlar. bu kez bol bol kredı olanaklan karşı.5inda. Demokratik Parti içinde fazılet müradelesi yapan arkadaslarını kendi ba?!arına bırakmaJcta bir sakınca görmemislerdır. Politika yaşamınm kirli yonleridir bunlar. Sevindirici Noktalar • Son 2025 yıl içinde halk nasıl otobüs. dolmuş duraklarında, tanzim satış mağazası önlerinde sıra beklemeye ahştıysa, hüesiz seçimlerde hakkına razı olmağa da alıstı artık. Gençler belki bilmezler; eskiden sıra beklemek alıskanlığı yoktu ülkemizde. Trarnvayın, otobüsün kapısına halk hep bırden saldırır, itişmeler, kakışnıalar, hatta kavgalar olur. kimler daha güçlü, kimler daha zorba ıse onlar binerdi araca. Bu nedenle ön kapıdan kadınlar, arka kapıdan erkekler almırdı. İttıhatçı, itılâfçı çaMşmalan İçinde jeçen v« kimi yerlerde komitacıhk yiintemlcTİne sanns olan Meşrııtiyet seçimlerini bir yanu bırakalım. O donçmin kalıntılarmdan bir kışi geçenlprda Bursa'da kürsüye çiKmış, 67 yıldan bon o meydanda demokrasi mücadelesi yaptıgından söz etmiç. Bunu gazetede okuyunca acı a n gülüms»dim Neyse bırakalım bu konuyu. Sandığa toptan oy doldurmalar, sandık kaçırmalar, Valilere devlet büyüklerince açılan tehdit telefonları ile yapılan 1946 ve 1957 seçimlerindekı durum düşünülecek olursa, demokrasi terbiyesi ve namuslu seçım alışkanhğı konusunda erışılmiş olan aşama, 12 ekim 1975 seçimlerinın bence en sevindirici noktalarından biridır. • Sevindirici bir başka nokta, son seçimlerde sağın gerilemesine karsıhk solun yer kazanmasıdır. Gerçi, sağdaki AP, 1973 seçimlerine kıyasla, oy oranını yükseltmiştir. Ve bundan sevinç dujTnaktadır. Ne var ki, bu sevinç, eşeginl (1973'te yitırip» sonra U975te> çok zayıflanr.ş olarak yeniden bulan köylünün sevıncine benzerr.ektedir Çünkü AP. yer kazanamamış, 1973te küçük sağ partılere kaptırdığı oyların ancak bir bölümünü 1975'te yeniden elde edebilmiştir. So Bugünkü «Sandık» Bugünkü sandft, ancak birkaç yUzyıllık gelene*ı olan demokraçi uygulamasımn bir ürünüdür. Politikada yerı olan bir kavramdır. Kimi zaman bilınen, kimi mman bilinmeyen kişiler çıkar oradan. Son 12 ekım 1975 seçimlerinde de öyle oldu. Neyse 1si, bu seçımler kazasız beiâsız bitti. Gazeteler ay oranlanru kendi efilimlerine göre hesaplayıp» verdiler. Polinka yazariarı bunları değerlendirerek yorumlar ve tahminler yaptılar. Kımisi bugîn de yapıyor. Gergin hava j'atıştı. Sol uç kanadı bulunmayan bır demokrasi gelıştırmeğe uğraş:;.»oruz. Böylehkle bu ucun faaliyetım yer altına pürüyoruz. Bunu yer üstüne ç.kararak meşru yoSrta kanalize edebildığımız gıin, özgürlükçü Bafı demokrasıleri iie aynı düzeye gelebıliriz. Duşünce akımlannı yasa dı Sandığın Arıtımı öyle sanıyorum ki, Türk halkı bu biünçlenmesini bu hızla sürdürürse, seçım sandığı tıpkı bir ımbık gibi b:r antım aracı durumuna gelecek. gerçek demokrasiye inanmayanlar onun içinden çıkamayacaklardır. Tıirkive'nin lnırtuluşu ve yukselişt de zaten buna baghdır. K ımsenın Atı Olmamakj... OKTAY AKBAL Evet Hayır GÜNÜN KİTAPLARI ÇIKTl!... ÇIKTI!... ÇIKTI!... BÜTÜN TÜRKİYE'Yt KAPSAYAN ALANINDA tLK KtTAP!.. •Dizleıimiz kapkara;adı. Seklz yaşlanndaydık. Ben Y» İ S maıl. l'üreğir ovasında, ,Yenıce'nin ıki küçük atıydak. Varlıkü çocuklaım atı olurduk ilcfmLZ. İplerı renkli kâğıtlarla süslenmış gemlerımız vardı. Akşaralan okuldan çıkrnca at olur uçardık, ben v.: İsmail. Çocuklar ,yorulup evlerine gidince ikimiz kalırdık. Ben onun atı, o da ,benim atım olurdu, sırayla.» • Hücrem>de çocukluğunu yeni baştan yaşar Yılmaz Güney. En uzak, en gızlı aynntıUırına dek bir bir gelir o eski günler. Sürekiı b.r kosuşmadır, bir telaştır, bir heyecandır yaşam. Kiş;yi yofegtırmaya zorlar herşey. Çekıcidır, sürükleyicidir, a v u ^ tucudü^mizellikler. Kendi: kendine kalamaz kişi. Oys» arada*^ bir duröj5 «ben neydim, ne oldum, nereye gidlyorum» hesaplaş<. ması gereklidır. Hem uzua sürmez bu hesaplaşma, kimi zaman bır aym önunde, kimi zaoaan bir otobüs koltufunda, kimi zaman soKakta tek basına prürürken yapüır. Bir kıtap götürür bızi kendimıze, bir dost ııdzü, bir kınlış, bir sevinç, bır acı... Yılmaz Güney, sinema, dünyamızın bir numaralı sanatçısı». O;.imcu olarak, yönetıci olaıak, senarjo yazan olarak «bırinci»lıgı yıllardır kimseye kaptınnayan bir güçlü adam. En aşagıdan çıkmış yola, en alt düzeydelj, basamak basamak yükselmiş, bir kışılik yaratmış, yaşam saj/aşı veren filmlerdeki ezik, ama niç b!r zaman yenilgıyi beniınsemeyen bir genç adam, bir başkaldıren aaam tipı yaratmışı En güzeli de bunu Türk seyirclsıne, yeöiden yetmişe kadar benımsetaıiş, «Çirkin kral» dlye un salarak... K3? kiçi büir öykü yazart Yılmaz Pütün'ü? Bu Pütün"ün «lî« adlı b:r küçücük dergide çttzan bır öyküsü yüzünden üç yıla yakm hapis yattığını? Kısacası edebiyattan gelme bir sanatçıdır. sunatçı gücünü de «ed'ilıiyatçı. kalışına borçludur. Boyle olmasa o birbirinden^ginç, etkili, guzel filmler ortaya çı kab.hr miydi? Alageyik», «Hcdutlann Kanunu», «Omut», «Acı» vb. Hiç bır zaman edebiyatıılaiçük görmedi, elinden geldigınce edebıyat alanında da ürün vienneye çalıştı. Özellikle son yülar, tutııkluluklar. mahkemeler, a.yîar, sıkıntılar ona yeni yapıüar kazandırdı, kişiliğini oluşturöıL? «Hucrem» de Yılmaz Güneyji Selimiye'deki hücresinde kenrii kendiyle konuşurken görüyoluz. tç derinliğine efiliyor. Yaşam sürüp gitmektedir hücre klışında. Dışardan sesler gelir. Kırli naylonla kaplı pencereden) azıcık gokyüzü görünür. «Vapur düdükleri bir satıcının bc^Jjk, ne satuğı anlasılmayan sesı, ve çocuklar. İşte, üç adım ötemizde, hayatın bir yüzü, yeni günde yeni biçimler denejnerelc gelişiyordu. Benim içinse b:hnmeyen bir dönem başlıyortiu» der kendi kenduıe hücreye atılan adam. «Kimdi bu içerdcıicıler?» diye düşünür durmadan. «Yureklerinde ezenlere, sörnürenlere karşı yenilmez, katmerli kınler duyan içerdekiler... 'Berum yigit, halkınu sevmekten «sanık» kardeşlerimdi onlar»>der yanıt olarak... Bir takım insanlar kendilerini herşeye «egemenı sanırlar. Kendileri gibi düşünmeyen başka. insanlan tutar lçeri atarlar, duruşmalara çıkarırlar, cezalandnrırlar. Sonra o düşüncenin yanlışlığı ortaya çıkar. Bu kez içeı^lekiler dışan çıkar. Kimi zan;an da dışardakıler içeri girer. \jçnanistan'da. oldugu gıbi, daha nice yerde oldugu, oiacagı gıbY.. Düşünce suçu diye bir scy yoktur da ondan, ama bir takrn çıkar hesaplan insanlan katlara, topluluklara ayırır, birbirinr düşürtür. Kapaürlar genç aydınlan hücrelere, küçük bir pencereden minicik bir otun gorundüğü rutubetli yerlere. O minik^ ot yasamın, doğanın, var oimanın güzelhğini uşır, simgeleşirv Ama yarının tehükelerini de taşımaktadır. Büyuyüp büyüyüp .ışıgı kapatacaktır ergeç .. «Bir gün görüyor ki küçük ot toüyümüş ve pencerenin önemli bır bölümünü kapamı?. O zarban telâş başlamış, koparmak ıstenuş... Koparamamış... Kopftrmak için çareler artunış. Pmbaşılığı, uçak makine münendısltei, şunca yıl süâhlı kuvveüere hızmetı yetmemış. Askerlere söylemiş, «Sus konuşma bızımle, yasaktır» demişler. Ve ot bi^ümüş, kapamış pencerenın aydınlıgım gökyüzünü.» Yılmaz Güney'in «Hucrem» adlı kîtabı son yıllartfcıki acılan duyuruyor bize. Yenice'nin iki küçiık atından birfc büyümüş, bıri küçük yaşta çekmis gitmiş ,f dünyadan. Hep yarlıklı çocukiarıa atı obnuşlar, yarışmıslar o ..pocuklann oour kazanmalan, sevinmeleri için... «İkimiz de d i l gibi inceydik. tsmaü hepimızi. bütün atları geçerdi, bep birir^;i olurdu. Bir gün sonuncu geldigim için atı olduğum çocut benı dövdü. Çok dokunmuştu bu İsmail'e. Ben ağlıyordum \ sümügünıü çekerelc Çocuklar bırakıp gitmişlerdi bizi. Dusauitn dibınde, akşamm serinliğinde yalnızdık. İsmail gözlerinl uSaklara ctitemiş, suskun bekliyordu: «Bir daha kimsenin aü olmayalım» dedi. «Şimdi küçügüz, ama bir gün büyüyeceğis İşte o aunan kiınsenin atı olmayacağız.» Bilir miyiz başkalannın atı olduğumTizu? Çoğu zaman anlamayız bile bunu! Oysa at otmuşuzdurj'.araba olmuşuzdur, merdiven olmuşuzdur. herşey herşey olmuşuzdur başkalanna Bilinçlenmedir kişilerin başkalan çoianna kullanılmalarını önleyen güç... lyiyi, kötüyü, doğruyıy yaruışı, güzeü, çirkıni anlamak ayırt etmek yeteneğl... Yırn»z Güneyaer topluma halka bunu verirler, duyururiar, büinflenmenin öncüleri olurlar . Bu yüzden acılar çekerler, hiteelere kapatıUrlar, ama sğmMİar o daraak yerlere. büyürler^dal» daha büyür 1 Yılın Kılavuzu 4775 YAMAN AKBAYAR HERKESE, HER KtTAP 512 Sayfa, 35 Lira 1975 Nobel Barış Ödülü Andrei Satıarov SOVYET RUSYA'DA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLt&Ü *'••* w * ' * . . «£* ^ lptal e«ülmi» blr »ntldemnkrattk mahfcernenin mah^ kOm edcbitece^i yurttCflann yaşadığı bir üflte olmamall I k i SEVERE... BARIŞ İÇİNDE f ÂtfYAttA YÂŞAMA' Türkçesl: Necdet Sander 10 Llr» 8ANDER YAYI>XARI btanbol KtTAPÇILARDA! ADRES : Bayır Sokak, 58/4 Tesvikly» Istanbul DİLYAY1NIARI ı emnıanuel robies UCREM Ü m it (Kferoı tsteiDf GÜNEY FILM YAYINLARı SAKIZAĞACI CAD V BEYOĞLUISTAN8UI EMPERYALİZM ve MSİZME KARSI DEMIR ÖKÇE JACK LONDON 2. basımı çıktu 20. Lira Tfirkçeai: Semsa llldn ODA TAY1NLARI PJC. 57 ISTANBUL ÖZGÜRLÜGÜN BEDELl *>> Direniş AYLIK DEVBİMCİ 3ANAT VE POUİTİKA OEBGİSI ÛERİCİ VE TOZ KtJLTÜRLE SAVAŞ h ^ . K A S I M D A CIKIYOR ^ ^ U D U : A L İ ERALF PK.874 Aksaray İST. özgürlttk için CREM CREM 1)İI.\\MMAK1 / " * , KAYA OZTAŞ FRANSIZCATÜRKÇE DEYIMLER SÛZLÜĞÜ DICnONNAlRE FRANÇAIŞTURC Cittli 50tl. 1 ANA GORKi Tirkceal: Ztvven Biberyan TEPCDLKENGPıa « B A f H | IşIetme(Maliyet) J Muhasebcsi ISTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI SUNAR: HARBiYE TiYATROSU GALİLE'NIN YAŞ4MI Bertolt Brecht DESLOCUTIONS COURANTES DE LA LANGUE FRANÇAISE ao. YENi KOMEDi (BEYOGLU) t N S«*if« cilth: 2251in KAYA OZ7AS ODA PJC XAY1NLAR1 FRANSIZCA YARDDVK3 DERS KİTABI 67 ISTANBUL SAHTE SOFU (TARTUFFE) ORTAOKULLAR Molicre üse:l23 K>tf. K)tl. 12.5 ti. • KAYA OZTAS ER KUND KİBERNETİK FELSEFE VE BiLiMLER ARASINDA KÖPRÜ FRANSIZÇADA BÜTÜN FÖLERİN ÇEKİMÎ 20tl. dil yayıntan pk 66 ulus ank. PRATİK İNGİLİZCE DiLBiLGîSi VE SORÜ ÇÖZÜMLERi 10 TL. Isteme Adrest: PJC. 199 Aksaray Istanbul Toplu lsteklerde % 30 lndirim yapılır. FATİH TiYATROSU ANAHTAR SAHİPLERİ Milan Kundera KADIKÖY TİYATROSU KUNDA YAYINEVi DAĞITIM: GEDA BKSI.EME Ülker Köksal ÜSKÜDAR TİYATROSU ler... f Harutı Karadeniz V HÂKAN (ABDÜLHAMtT) Günsar Türköz ALMANCA ve ALMANCA FEN DERSLERi t L AN IST. *. SCLH HÜKUK H/U'İMUĞİNDEN 19Î5/194 VPS. Pmdıkjsade Türkcü sokak 24/1 de ct&jran Fatma Zehrm Yazıcı hstcir altına alınarak kendisine VAvukat Murat Uz«nu va«i t »iin «dilrr.istır. İ1& I EĞİTİMtlRETİMİÇlNDİR. \ Y4YUVLSRI DÜĞÜN YADA DAVUL Haşmet Zeybek Pazartesi, salı hariç, her gün saat 21.00'de, Cumartesi, Pazar matine 15.3U'da. GÜLTEPE TİYATROSU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle