23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHTRÎYET 9 Ocak 1975 ukuk devleti kavramı Batı'da. lnsan hak ve :ı=gür!ükleri uğ;una verilen savaşlar sonucu 19. yfeyılda ortaya cıkmıştır. Bu kavram daha sonralan, endilstn topiumunun dogurdugu sorunlar üzorine. geniş bağımlı kitlelerin çıkarl a n için çalışan sosyal devlet kavramı ile bütünleşmiş ve «Sosyal Hukuk Devleti» olarak çağımiîda Batı ülkelerinin temel devlet düseni olmuştur. H Olaylar ve görüşler Bu kavTamlar 27 Mayıs Devriminden sonra Cumhuriyetin nitelikleri arasında gösterilereic Anayasamıza da girmistir. Hukuk devleti bireylerin hak ve özgürlüklerini. hukuk güvenliklerini devlete karsı eüvenee altına alırken, sosyal devleî kavramı da sosyal bakımdan tehlikede olan sımılann insanca yaşam saglıyabilmelerini, bütünün iyiligtni amaç edinlr. Biz bu yazımızda bu bileşik fcBvramın bir yamnı, hukuk devleti kavramını ele alarak devlet düzenimizde ne ölçüde gercekleştiftini ortaya koymağa çalışacagız. Hukuk devletinin varhgırun koşulu olarak bes biçimsel örallik gösterilrr.iştir. Bunlar erkler aynlığı, mahkemelerirı bağımsızlığı. idarenin yasalara baglıhğı, idare aleyhine dava açma hak'r.ı (yargısal koruma) ve idarenin nıalî sorumIuluğudur. (E.R. Huber» Bu örelliklerin ortak yanı nimünün de yargı gücüne dayanmalandır Görülüyor ki, vatandaşlara hukuk güvenliğini SPgîayan hukuk devletinin güvencesini soyut bir kavram oimektan çıkaran temel öfe bağımsız yargınm varlığıdır. Kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin Anayasa'da yer alması yeterli bir güvence olmayabilir. Bu haklann yasalarla kısıtlanması ve hatta yok edilmesi için «yüksek varar» gerekeeleri her zaman bulunabilir. Bu nedenle çıkanlacak yasalann Anayasaya, yürütme orgamnın davranışlannın da yasalara uvgunlugunu denetleyecek bir yargı denetimi kurulmadıkça hukuk devletinin varlıgından söz edilemiyecektir. O halde bagırr.sız yargı orgammn demokraük hukuk devletinde önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bunım sonucu hukuk d«vleti llkesini benimsemiş bir devlet, daha baslangıçta, yargı d"ncimine ve yargı üstünlüğüne raza olmuş demfktir. ISEKESİNÜEYIZ? Şerafettin CANPOLAT Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi Üyesi levleri ilzerine de Danıştayı denetimle görevli kılmıştır. Genel mahkemeleri de her iki yönden anayasal denetimle donatmıştır. Bu denetimleri geregince yerine getirebilmek için yargı orgamnm bagımsızlığı üzerinde özenle durmuştur. Oysa görünen odur ki. yıllardan beri hukuk devletinin temeli olan yargı bağımsızlıgı yeterince sağlanamadığı gibi son Anayasa değişikUkleri ile daha da zedelenmiştir. Bu konuda ilk örnek olarak genel mahkemelerin durumu gösterilebilir. Ekonomik bağımsızlık gerçek bağımsızlıgın temel koşuludur. Mahkemeler ise bu koşuldan yoksundur. Adalet sokakta dağıtılamaz. Bu hizmetin yerine eetir.lmesi bir takım araç. gereç ve harcamaların yapılmasmı gerektirir. Bu gereksinmelerin karşılar.ması ise yasarna ve yürütme organlarmın kullanımlanna bağüdır. $imdiye kadar bu gereksinmeler yeterlnce karsı'.anmadığı için mahkemeler sürekli olarak el açıp isteyer. durumda bırakılmışlardır. Keşiflerin yapılması, davetiyelerin tebliğe verilmesi. tutuklu göndermeleri ve benzeri mahkeme kararlannm haltalarca, bazen aylarca seoikmelere ugradığı gorülmüştür. Böyleee dolaylı olarak Anayasanın 132. maddesindeM buyruğuna karşın, mahkeme kararlan gecikmelere uğrayabilmektedirler. Benzer durum yargı görevlileri içinde söz ko nusudur. Anayasa, hâkimlerin özlük işleri gibi maaşlarının ve öteki haklarınm da «Mahkemclcrin bagımsızlığı esasına göre. yasa ile düzenleneceğmi buyurmuştur. Oysa yıllardan beri bu yasa çıkarılmamış, öteki kamu görevlilerine sağlanan pek çok sosyal haklar yönünden daha da aşağı bir düzeyde tutulmuşlardır. Böylece yargı görevlileri de sürekli olarak ctsteyen» durumda bırakılmışlardır. Bu yüzden saygırüıklarmdan çok şey yitirmelerine neden olunmuştur. Bir süre once yayımlanan «Adalete saygı> başlıklı yazımızda sorunun bu yanını ortaya koy mağa çalışmıştık. (21.11.1974 Cumhuriyet) Konuyu işlerken, ekonomik baskı ve eziklik nedeni olan örnekleri ve bu arada yüzeysel bir sorun olan protokol sorununu örnek verirken, ne saltanat peşinde koşmayı amaç edindik. ne de yargıya daha büyük pay verilmesi dileğinde bulunduk. Bütünüyle hâkim bağımsızlığmı zedeleyen, yargı saygınlığının törpülenmesine neden olan bir tutum ve anlayışı ortaya koymağa çahştık. Hâkim bağ'.msızhğmm bulunmadığı bir yerde bağımsız mahkemelerden söz etmenin bir anlamı olamaz. Hukuk devletinin temel ögelerinden birisi de • hâkim teminatıdır.» Hâkim teminatı. hâkimlerce tanınan bir ayrıcalık değil. halk için kabul edilmis bir güven cedir. Burada hâkimin kişisel yararı değil, kamunun yaran söz konusudur. Bu güvence ile hâ kimlerin karar verirken özgür olmaları, hiç bir baskı ve e t ü altmda kalmamaları. özetle her yönü ile bağımsız olmaları sağlanmış olmaktadır. Son Anayasa değişikliği ile bu hâkim teminatı kaldırümış. her memura tanınan hak arama yolları ise hâkim ve savcılar için tümüyle kapatılmıştır. Yaşanmış sayısız acı deneylerden sonra sağlanan bu güvencenin kaldınlması büyük talihsiılik olmuştur. Yürütme orgamna karşı hâkim bağımsızlığının başka bir güvencesi olan Yüksek Hâkimler Kurulu nun belli göıevlere atama yapmak konus\ında yetkilerı kısıtlanmıştır. Öteden beri ekonomik bağımsızlığı olmayan kurulun Adalet Bakanlığı vesayeti alhnda bir durumda bulunmasından yakınılırken bu kez, Adalet Bakanının oy vererek toplantılara katılması ve yürütmenin yargıya el atması yolu açılmıştır. Yürütme organını denetleme durumunda olan Danıştay için de benzer yetki kısıtlamaları yapılrnışîır. Bu iki yüksek yargı organı bu Anayasa) değişikliklerin iptali için Anayasanın 149. maddesindeki yetkilerini kullanmamijlardır. Maşallah! umhuriyetimizin 50'nci yıldönümü nederuyıe, ceşitıi 'riiltıir kunıriiları sayısı çok essr ysy.ml'Jdi'Pr. Krzurum Atatürk Ünıversııesi de ou yolda çaba .^os'^rdj. İ'niversitenın Hektürü Kemal Bıvikoglu ou KüıuOi; di' or KI. « Ktmtluşundan beri, kuruluş ırayesi vönünıte Rörevlerini bütün ırücüyle yerine getirme gayreti ıç<risir.df bulunan Atatürk <"!niversitesi Cumhuriyetimizir> T > »ılını nut< lamakta oiriuğumuz 1973 yılı içerisinde vfiıı nir ki'ineı namlesine daha girmıs bulumıyor. (...) Ctunhuriyftın »0 vıldönümü vesılesıyle 50 senelik gelişmeleri sözler nıiine seren araştırmalarm ve makalelerin Atatürk Cnıves'iesındpkı leısefenin: bu iiniversitenin kendi hİ7nıet fVI*<"tfs'.ne uvtun organizasyonuna ait açıklamaların ür ciltlik bir kitapta «50. yıl kitabı» adı altmda yayımlanması...» Bız de merak ettik Unlü KeKtor'Un ışaretieAiğı «Atatürk Cniversitesindeki felsefe!» neymiş diye; ve ou Kİtarjları kanştırdık: Özellikle TUrk Tarihı Ögretim Üyesi üoçent Dr. Cevdet Gökalp'ın makalesı ilgimızı çektı BıyııroŞıu vönetımindekı ÜRiversıtenin felsefesine ve bilim dü/eyine deggın ölçüierı kamuoyuna yansıtmak ısterliğinıizaen o maKaıeden bazı parçaları köşemize aktarıyorua. • Makalenin adı: K. Atatürk'iin Türk tarihindeki yeri. yahut Türk Tarihinde Atatürkler Makalerlen parçalar : «Atatürk'ten ilk bakısta herkesin anlayacajı "mana" bu birleşik kelimenin 'TürUün Atası" anlamına geldifci merkezindedir. Nitekim yahancılar da bnnn bftyle anlamış. K. Atatürk'iin nlümünü iinlü bir Fransız (azetesi okurlarına «L«? pere des Iurcs est mort = Türklerin baba (ata) sı öldü» seklinde bildîrmistir. dazi Mnstata Kemal Pasa bo ?a/ete mansetindr itadcsinı bulduîu sokılde gerçekten Türklerin babası. atası. vanl ceddi midir? Mustafa Kemal Türk'ün ceddi, atasıdır dcmek. Türkler Mus. tata Kemal'den türemişlerdir. üremislrrdir; baska bir deyişle Türklerin ilki Mustata Kemal dir; Tiirk. Mustata Kemale dayanır. demektir. BilindiSi üzere. MustaJa 18S1 yılında do*mustür. 1881 yılı 19. yüzyılm sonlarıdır. Mnstafa adlı çocuk "K. Atatürk olarak 19S8 yıhnın II Kasımında öbür dunyaya çöçtüğüne çöre Türk henüz tarihi bir varlık, bir sahsiyet olmamıs. 1Ü73 yılında bile daha ortada yok demektir! üstelik Mustafa adlı bu çocaffun, Mustafı Kemal. Mustafa Kemal Paşa, Gazi Mnstata Kemal Paşa ve K. Atatürk olarak hiç ç o c n | u olmamıştır. Çocuju olmayan bir kimseden hir millel nasıi üfeyebilir? Bn kims»? bir milletin nasıl reddi atası olabilir? Oörülüyor ki "Atatflrk" soyadını "Türkün atası" olarak anlamak, mantı£a ve ıterçefr avkırı oldujtu kadar, Türk insanının M.ö. üçüncü bine kadar uzaımn S O vıllık maddi varlıjtıUO na ve M.ö. üçüncü asrın sonlarında başlayan tam 21M3 yıUık Urihî varlı*ına da aykırı duser. ftyleyse buradakt "mana'yı daha ha^ka sekilde anlamak ilk akla gelenden başka türlü yorumlamak gerekir.» C Kötü bir yol En önemli, belki de bütün bu yolları kapayan yargı kısıtlaması Anayasa Mahkemesi için yapılmıştır. Anayasanın 147. maddesinde yspılan değişik likten sonra bu mahkeme Anayasa değişikliklerini yalnız biçim yönünden ineeler duruma sokulmu^tur. Böylece, önce Anayasa değişikliği eksiksiz yapıldıktan sonra başka konularda olduğu gibi yargı bagımsızlığı konusunda da yeni duruma uygun. ger çekte Anayasanın ruhuna aykın yasa çıkarılması yolu açılmıs olmaktadır. \7erdiğimiz örnekleıdeki bütün Anayasa değişiklikleri ancak STJ sayede yapüabilmiştir. Bir k:sım Anayasal kuruluşlar .Ken di varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda» iptal davası açabilmektedirler. Anayasa Mahkemesi nin ise benzer durumda ne yapacağı belirlenmcmiş tir. Sorunun çözümü yapüacak yorumun biçimine bağlı olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti demokraük bir deviettir. Bu devlet düzeninde Millet, egemenliğini, yetkili organlar eliyle kullanır.» Yargı organı da yetkisini Anayasadan almaktadır. Böyleyken nedense Yasama ve Yürütme organlarmın seçimle iş basına gelmeleri bir ayrıcahk nedeni olarak gö rülmüştür. Bu anlayış sonucu «Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıhr.. yolundaki Anayasa kuralı yargıya yeterince güç ve bağımsızlık sağhyamamıştır. Ancak Yargı yönünden verdiğimiz birkaç ör nek gösteriyor ki, demokraük devletin temeli olan erkekler ayrılıgı. ilkesi zedelenmiş. Cumhuriyetin niteliklerinden o'.an. insan hak ve özjürlüklerinin en güçlü güvencesi «Hukuk Devleti. kavramı varhğından ve gücünden çok şey yitir mis bulunmaktadır. Şiındi başhktaki soruyu yineliyebiliriz. Hukuk devletinin neresindeyiz?. Yargı Bagımsızlığı lPfll tarihli Anayasamız yasama organı tizsrine Anayasa Mahkemesini, yürütme organı iş ÖP BABANIN ELİNİ OKTAY AKBAL Evet Hayır 146. MADDE SEKÜVENİ marttan bu yana TUrk Ceza Yasasının 146. maddesinl işitmeyen, Basın ve Radyo yayınları ile metrüni dinlemeyen ya da okumayan kalmamış gibidir. İlân edilen Sıkıyönetim, kurulan Sıkıyönetim va Devlet Güvenlik Mahkemeleri ile bu madde, geçmişte görülrneyen yogun bir uygulamaya konu olmuştur Bu dönemde Ceza Yasamızın hiç bir maddesl, 141. ve 142. mad deler ayn tutulursa, 146. madde kadar amacından, kabul nedeninden ve ögelerinden (unsur) saptınlarak uygulama görmemiştir. Maddenin tüm ögeleri, ya özel «yorumlar» ya da istldlâllçnı (dolayısiyle anlama) yolu ile amacından uzaklaştınlmış ve böylece verilen kararlar «yasallık» ve «hukuksalhk» nitellgirıi yitirmiştir. Ünlü îtalyan ceza bigini Manzlni'nin «PoUtika, iukuk. lcin dar. ima kötü bir kılavuz olmuştur» sözü, adeta 12 Mart'ı izleyen dönemin uygulamalan için söylenmiş gibidir. 12 H erkes birinin elini öpmüstür. El öprnek Türklüğün göreneklerindendir de ondan. Bayramda götürürler çocukları eşe dosta. komşuya, orda üç bes yaş büyüklerin bile elini öptürürl«?r. Küçüğümüze hemen elimizi uzatırız, al öp dercesine. Bu yüzden el öpmek utanılacak. sıkılacak bir ?ey sayılamaz. Küçükler büyüklerin elini öper. Böyle gelmiş böyle gider!. İTALYAN CEZA BtLGtNÎ MANZÎNÎ'NÎN «POLİTİKA, HUKUK ÎÇİN DAÎMA KÖTÜ BtR KILAVUZ OLMUŞTUR» SÖZÜ, ÂDETA 12 MART'I İZLEYEN DÖNEMÎN UYGULAMALARI İÇİN SÖYLENMÎŞ GÎBÎDÎR. Kımi de el öpmekten hoslanmaz, dedesinin, babasının, anasının flıni biîe zor öper. Bir sıkılma. bir garip utanma duyar. Hadı ana. baba. dede, nine neyse ne, ya yabancılara ne oluyor! Ben de böyle düşünenlerden biriydim. Yine de çaresiz kalıp kendimoen yaşça büyüklerin elini öptüğüm olmuştur. ömeğin îsmet Paşa'nın... Hem o, elini öpülmek üzere uzatırdı havadan; sikmak içm aşağı indirmek. çekmek gerekir, her zaman da böyle davranılmaz. öper geçersin. Hem Îsmet Paja bu. eli öpülmeyecek kiji değil kü. Parti liderleri, ileri gelenleri, el öpmekten, el öptürmekten hoçîanan kişilerdir. Bundan en hoslanmayanı bıle giderek alıgır bu işe. Yakalar, zorla öperler, sen istediğin kadar sakl», kaçır rlini! Yarar.mak isteyen, liderin gözüne girmek isteyen el öperek, esiüp biikülerek göze gireceğini sanır, airejr de.. Dün el öpen, bugün eli öpu'.en olur. Sürer gider boyle. tSea bir zamanlar benim elirra öpmüştün jimdi bumun büyüaü» diyen çıkmaz. çünkü o da vaktiyle kimbilir kimlerin elini öpmüştür. Eli öpülecek kijinin eli öpüUir, ama nice eli Öpülmeyecek kifinin de eli öpülmüfK bunu ımuünpk, bclleğinden çıkarmak ister insan. Ama zordur kötü, tatsız, rahatsız edici anıları silip atmak... Nerden geldik bu konuya, şundan: Gazetelerde okudum AP Grr.<^l Başkan yardımcısı Cevheri, DP Genel Sekreteri Dr. Sükan için çöyle demiş: «O 1969 yılında Konya'da Demirel'i meddahhk cderek karsüamıştı.» 1969'da Sükan, Demirel'in lçişleri Bakanıydı, elhette karşılayacak. suratını asacak değil, gülerek, konusarak... Herı Sükan zehir hafiye ününü almssına rağmeo güleç yüzlü bir kişidir. saka seven. nükteden hoşlanan biri... Partisinin liderine hoş görüıunek istemijse suç mu? Hem kim kendi liderine yaranm?k .stemiyor ki Bay Cevheri, DP Genel Sekreterine böyle sataş;r.akla Genel Bajkaru Deraırel in hoşlanacağı bir | e y yaptığını bilmiyor mu sankü. Konu o değil, asıl Uginci Bay Sükan'ın verdiği yanıt: «Ben Bakanken, gelir elimi öperdi» demı? o da... Cevheri milletvekili, SaKan da Bakan... Bir milletvekili geliyor bir Bakanın elini öpüyor! Kimbilir belki de bayramdı, Türk löresine göre büyüklerin eli öpülür, belki yafi da büyüktür bay Süksn'ın .. Hem Bakan, hem de ya)lı başlı bir kisi diye gıtmıj elini öpmüs... Yoksa her zaman mı öperdi Sükan'ın elini? Orasını bilmiyoruz. Ortada dolaşan söz. Bay Sükan'ın Demirel'e meddahlık ettiği, Bay Cevheri'nin de bay Sükan'ın elini öprüğü... Şimdi Bay Cevheri'de konuşma sırası, bu kez o da Sükan için ne diyecek, neyi, kimleri öptüğünü açıklayacak mı, bilmem... Bay Sükan 1967'deki Kıbrıs olaylarına değinmij o yanıhnda. El öpmek konusundan çok, ama çok daha önemli bir gerççği ortaya çıkarıyor. 1967de ABD Cumhurbaşkanının temsilcisi olarak Türkiye'ye gelen Mr. Cyrus Vance ın Yunanistan'la Makarios'tan yaııa önerilerinı Demirel kabinesi içinde savunan ve destekleyenler d» pek çokmuş. Sükan'la birkaç arkadaşının karşı koymaıı sonucunda bu öneriler kabul edilmemi|. «Kesin tutumumuz sonucunda o zaman Kıbrıs'taki ondört bin Yunanlı ıskerin adayı terketmesi ve adaya sokulan Çek silahlarmın zararsız hale getirfırnesi âağlanmıştır. diyor Sıikan... 1%7'de ABD'nin yolladığı aracının Yunanistan ve Makarios'u tutan önerileri Bay Demirel v« arkadaşlarınca benimsendiğini duymuştuk, ama o hukümetin bir Baksnı ilk kez bunu açıklıyor kamuoyuna... Bu »çıklama herhalde Bay Cevheri'nin el öpmesinden çok daha önemlidir. Bizleri yıilarcâ kimlerin yönettiğini, bu gibi kimselerin yin« bizleri yöneımek için çaba harcadığı da bilinirse hele... Poütikacılarımızın arast sık sık açümalı, sık sık birblrlerine düşmeliler, «Sen benim elimi öperdin, sense durmadan meddahlık ederdin» gibi şakalaşmaların yanı sıra bir takım yurt ve ulus gerçckleri de ortaya çıkıyor bu arada... Saklı gerçekleri duydukça, öğrendikçe «öp babanın elini. dememek zor!. Halit ÇELENK Ceza Hukukunun temel ilkelerinden olan bu hüküm karşısında yasada degişikük yapmak yoluyle kimi sanıklara ölüm cezası vermek olanagı bulunamadı. O halde yürürlükte olan yasalara dayanarak amaca varmaktan başka çıkar yol yoktu. Ama mevcut yasalar da sözü geçen eylemlere ölüm cezası verilmesine elverişli değildi. Amaca varmak ancak suç öğelerini zorlamak, akla aykın ve geçersiz yorumlar ve istidlâller yoluna basvurmak suretiyle mümkün olabilirdi. Nitekim de öyle yapıldı. Hedele varabllmek için elverişli madde olarak 146. madde ele alındı. Madde öltlm cezasını öngörüyordu. Ama böyle bir cezarn.ı verilebilmesi, yasada yanh suç ögelerinin gerçekleşmesi koşuluna bağlıydı. Ceza hukukunda kıyas olamazdı, istidlâl olamazdı, geçersiz yorum olamazdı. Yargıtay kararlan, Ceza hukuku yapitları ve Ceza Bilginleri böyle söylüyordu. Bir suçun işlendiği iddıası karşısmda, tarafsız görevlilerce delille r toplanır, saruğın kasdı tacelenir, bu inceleme sonunda suç ögeleri gerçekleşirse kişınin suçluluğu sonucuna vanlır ve suçun niteliği saptanırdı. Yoksa önceden sanık suçlu kabul edilroez. verilecek cezalar önceden saptanmaz, buna göre delil tedariki, ikrar alma yollanna gidilemezdi. Tek basına :k rar da delil olamazdı^ ÇUnkü ikrar bazı etkenler altBMtealınabüir, ışkence ile elde «üfebilir, ya da başkasını kurtarmalc için bir suç üstlerülebilirdı. Bu nedenle ikrann geçerliligi, başka delillerle ve olavlarla doğruyayınlandı. bu bildirilerde infazlann yakında vapılacagı, kamuoyunun cezaların bir an önce verilmesini bekledigl ılân edildi. Kltaplar yaytnlandı ve yargı organlarırta dafiıtıldı «Kol lektif pesln hükümler» ysratılmaya çalısıldı Böylece Anayasanın açık ve kesin hükmüne karşın, mahkemelere tavsıye ve telkinde bulunuldu. Yıllarca toplantüarda, miting tktidann tutumu Hatırlanacagı gibi 12 Mart Muh tırasmın ilânından hemen sonra siyasal iktidrr. ortaya çıkan bazı eylemleri en agır cezalarla, ölüm cezalan ile cezalandırmayı önceden tasarlamıs ve bunu gerçeklestirmek için «hukuk yolları» aranuştı. YUrürlUkte olan yasalann, böyle bir amacı gerçekleştirmeye elverişli olmadıgını gören hırslı yürütme görevlileri, TUrk Ceza Yasasında değişiklik yaprna jn düşünmüşler ve ortaya çıkan eylemleri, değiştirilecek bu yasalara göre yargılamayı tasarlarnışlardır. Nitekim 17/5/971 gununde Sadi Koçaş'a Türkiye radyolannda Başkaniık bildirisi» adı ile okutturulan bildiride «iunlar soylenmiştir. «... Aynca her ne amaçla olursa olsun adam kaçıranlar, bunlara yataklık edenler ve saklandoklan yeri büdikleri halde resmi makamJara bildirmeyenler için idam cezası verilmesini öngörcn kanun tasansı hemen Türkiye Büyük Millet Meclislne «runulacaktır. Bu arada sevkedilecek kanun, makabline de teşımil edilerek, gerek bu şeni fiili isleyenler, gerekse ayni örgütün mensubu ve ayni suçtan sanık olarak tutuklu bulunanlar hakkında da ayni kanun uygulanacaktır.» Görülüyor M, gUnün siyasal iktidan, çıkaracağı yeni c « a yasalannı geçmis olaylara da uygulamak, yani hukuk diliyle makable teşmil etmek, ve yeni yasalarla eski eylemleri cezalandırmak karanna varmış bulunuyordu. Oysa Türk Ceza Yasasmın ikinci maddesi böyle bir uygulamaya kesin olarak engel olduğu gibi, Ceza Hukukunun temel ilkelerinin de buna olanak vermeyecegi açıktı. Türk Ceza Yasasının İkinci madde3i: «tşlendigi zamanın kanununa göre cürüm veya kabahat sayılmayan fiilden dolayı kimseye ceza verilemez... Bir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan r.eşrolunan kanunun hükümleri farklı ise failin lehinde olan kanun tatbik ve infaz olunur» demekteydi. O halde bu yol kapalıydı. «lanlannda Anaya«ayı, Anayasal hakları savunan, Anayasaya aykın yasalara karşı çıkan. bu temel yasanin uygulanmamasını protesto eden 20 24 yaslarındakı genç insaniarm Anayasayı Ih lâl etmek İstedıklerı, amaçlannın bu olduğu kabul edildi. Yasaya göre suçta kullanılan aracm, suçun işlenmesine elverişli olması kesinkes şart iken, örneğin mantar tabancası üe adam öldürtne suçunun ısler.me si hukukça olanaksız iken. 144. rr.addedeki suçun gerçekleşmesi için sanıkların ellerlndekı silâhların, devletin Yasama, Yürütme ve Yargı organlannı bertaraf edecek güç ve yetenekte lanmasuıa bağlıydı. Bütün bunlar hukuk a baglı, tarafsız, objektif bir uygulamarun gerektirdigi esas ve kurallardı. ö t e yandan «Yargı yetkisi, TUrk milleti adına bagimsu mahkemelerce kullanılır», «Hiç: bir organ, makam, merci veya' kisi, yargı yetkisinin kullanılmastnda mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamazDdı. Peki, nasıl yorumlayacağız Atatürk'ü? Sayın Doçent, tarihimizde ilk Atatürk'ün Bagatır Oğui Han olduğunu ileri sürüyor. 2'nci Atatürk Bumin Kağan'dır. Üçüncü Atatürk. Kutluk llteriş Kağandır. Dördüncü Atatürk Bilge Kağan. Beşinci Atatürk, Satık Bugra Han, altıncı Atatürk, Mustafa Kemal Paşa'dır. Ve su satırlarla son buluyor bu yaman bilimsel inceleme: •Görülüyor ki yirmi iki asırlık amum Türk Tarihinde Türk'ün bağnndan bugüne kadar altı Atatürk çıkmıstır. Bu sltı Atatürk'ün besi bizim Türklli Oevlett olarak adlandırdıfcımıı birinci devletimize. biri de Türkeü Devleti adım verdlğimlz Ikinei devletimize, Türkiye Devletine ait bulunmaktadır. Birinci Devletimizin Çin ve Rus işgnlleri altında bulunusu, ikinci devletimizin de son derece tehllkeli bir buhran içinde yüzmekte olusu. yedinci ve sekizind Atatürklerin çıkııuu ınümkün ve zaruri kılmaktadır.» • Yedinci ve sekizinci Atatürkleri heyecan ve sabırsızlıkla beklerken, Erzurum Universitesini. böylesine bilimsel! yayımlar yaptığı için tebrik eyleriz. Rektörüyle. doçentiyle görülmemis bir üniversite var Erzurum'da... Nazar değmez inşallah, 41 kere tuh tuh maşallah... Hayret ve ibretle ölüm cezalan ve tnfazlarla Sonuçlar>an davalar devam eder ken ve henüz mahkemeler bir karara varmamış İken bllrfıriler olması gerekirken, 15 • 20 tabanca ile 25 30 gencin Türkiye Cumhuriyetinin güvenlik kuvvetlerini ordu dahil bertaraf etmeleri olanağı yokken, bir takım yorumlarla, istidlâllerle, yasanin öğeleri zorlanarak, hukuk yönünden ciddiye alınamıyacak gerekçelerle «araçlar elverişli» kabul edildi ve «Türkiye Cumhuriyeti, bilmem ne emirliği farzolunarak» 146. maddedeki suçun gerçekleşüği oonucuna vanldı. Ölüm cezalan verildı ve infaz edildi. Bu bir serüvendl. 146. madde serüveni. 12 Mart döneminin hukukunu, hukuk anlayışını ve uygulamalarmı ileride lnceleyecek kişi ve kuruluşiar bunlan hayret ve ibretle izleyeceklerdir. TCDD İsletmesi Merkez Alım ve Satım Komisyonu Başkanlığından: Trakya'da Ömerli Çatalca arası Klm. 48 + 69550 + 005 de (1310 Mt) Demiryolu Tüneli Yaptırılacaktır Yukanda yazılı inşaat işi kapalı zart usuiü U* eksiltmeye konulmuştur. 2. EkJÜtme 10 subat 1975 pazartesi günO saat 15. de TCDD lşietmesi Genei Müdürlüğü binası içinda Malzeme Daıresi Ba»kanhğmda toplanacak Merkez Alım v« Satım Komisyonunca yapılacaktır. 1 Bu ise ait eksiltme şartnamesi TCDD'nln Ankara'da Merkez, lstanbui'da Sirkeci veznelerinden 150. lira tnukabilinde temin edilebilir. Eksiltıneye girecelderde aranacak sartlan Bu işe girmek isteyenlerin. yeterlik belgesi almak üz#» re en geç 30 ocak 1975 perşembe günü saat 17. ye kadar KomUyonumuz Başkanlığına bir mekrupla müracaat etmeleri lazımdız. Yeterlik belgesi verilebilmesi için. bu mektupla birlikte: A Kanuni ikametgâh bildirilmesi, B 1975 yüına ait Ticaret ve Sanayi Odaa Belgesi ibraz edilmesi, C Teklil sahibi jirket olduğu takdirde; C a Sicilinde kayıtlı bulundufu Tiearei ve Sanayi Odasınm veya resmi bir makamdan Şlrketin halen faaliyette buiunduguoa dair vesika ibraz edilmesi. C b Şirket sirkülerinin veya şirket adına teklifte bulunacak kimselerin. bu şirketin vekili olduğunu gfisterir Moterden tasdikli vekftletname ibrszı. D Şartnamemize merbut 2 No. lu formüle uygun asgari 1.200.000. TL. lık mali yeterlik belgesi, (bu beıgenln teminat mekrubu vermeye yetkili bir banksdan ve işin ilân tarihinden sonra alınmıs. olması jartur.) D. a Sözleşmeye ekli olan 1 No. lu tortnüle göre hazırlanrnış yapı sraçlan bildirisinın. D. b Keza şartnamemize ekli 4 No. lu nümuneye göre hazırlanmış tanhhOt beyannamesimn; D. c 3 No. lu örneğe uygun sekilde hazırlanmı; teknik personel beyannamerinin. Usulüne göre imzalı olarak verilmesi. E «At Grubundan insaat isinin eksıltmesine gırebileceğini gösterir, Bayındırlık Bakanlıgından «Bayındırhk Bakanlığı ile BakanlıSa bağlı ıdareierın eksiltmesineı iştirak v3netme!ifiıne uygun «lınmıs müteahhitlik kamesi lasln ile ayrıca bu onemde benzer Tünel inşaatını fiilen yapmıs mduffiına dair belgelerin ibraz edilmesi eerekmpkierlir ' TCDD Yeterlik belgesi verip vermemekie serbesttir. 5 Bu isin muvakkat teminat. 1.836 894. liradıı 1. Yeterlik belgesi almış olan taliplerin ek«iltme şartnamesıne göre hazırlayacaklan teklif mektupların. en çeç 10. Subat. 1975 pazartesi günü saat 15. e kadar TCDD tsletraesi Merkez Alun ve Satım Komisyonu Haşkanlı*:na vermeleri lâzımdır. "• Telgrafla yapılacak müraeaatlar ve posiada vukubulacaK gecikmeler kabul edilmez. *" ^ k U t M r f l a r ı üzerine, «OMERLt ÇATALCA aras.rda 1310 Mt.lik tünel Inçaatına ait teklifin. dıyr yazılması sarttır. TCDD ihaleyi yapıp yapmamakta veya diledigıne thale etmekte tamamen serbesttir. <Basın: İU1101 220 L Havagazı Tesisatçılatına İ.E.T.T. GENEL MÜDÜRLÜCÜNDEN Havagazı tesisatçüaruıa mahsus yetki belgesi sınavı 7, mart 1975 cuma günü saat 14.00'de yapılacaktır. tlgililerin talimatnamede bildirilen vesaik, resmi tasdikll ve fotoğraflı nüfus cüzdanları suretleri ile birlikte yazılı olarak en geç, 17. subat. 1975 pazartesi günü saat 16.30's kadar Genel Müdürlüğe müracaat etmeleri Uân olunur. (Basın: 10128) 222 VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Dıj Muameleler Müdürlüğü Kantemir'in kıymetli babası geflerimizden saym Tunç TEŞEKKÜ R Oğaımuz EMRE DEMİRKOL'un gerek doğumundan önce. gerekse do|umu sırannoa gösterdîği büyük llgi v« özenle bizleri mirvnettar lcılan S.S.K. Göztepe Hastanesi Kadm Hastalıklan ve Nisaiye Mütehajsısı Dr. MUSTAFA SITKI KANTEMİR vefat etmiştir. Cenazesi, 9.1.1975 perşembe günü, öğle namazını müteskip, Kadıköy Osmanağa Camiinden kaldırılarak, Karacnahmet aile kabristamna defnedilecektir. Merhuma Tanrıdan mağiiret diler, arkadaşımızın ve ailesi efradının acüarını paylaşırız. Piyanist GÜLPER SAVAŞÇI ü e Sinema yazarı ve rejisör HALİT REFÎĞ evlendiler. îstanbul 8 ocak 1975 (Beyoğlu Evlendirme Dairesi) x Sayın Dr. NECDET ALACA İLE STANDARD CEDVEL (Elektrikli modeli de vardır) REAAINGTON* Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. (Ajanstür: 5822) 233 Sayın Ebe Muzaffer ÖZDEN'e bakım ve ilgilerini esirgemeyen diger servis personellne teşekkürü borç bilıriz. LALE YILMAZ DEMİRKOL (Cutnhuriyet 229) t t t 0 ACI BÎR KAYIP Merhume Rezzan Kantemir'in eşi, merhum Mehmet Kantemir'in kardeşi, Tunç ve Tarık Kantemir'in aziz babaları, Bülbün Kantemir'in amcası, Gül ve Füsun Kantemir'in kıymetli kaympederleri, Selâhattin ve Faruk Saner'in enişteleri, Lâtif Akbulut ve Albay Fuat Dinçer'in dünürleri Kurtuluı Savaşı gazilerinden büyük insan ! ( ( , i ( i OKTAY AKBAL ın yen! günce kltabı çıkt» YERYÜZÜ KORKUSU 1970 74 yıilarinı kapsayan tzlenlmler, düşünceler, anılar bir arada Dr. Mustafa Sıtkı KANTEMİR 7.1.1975 tarihinde vefat etmiştir. Aziz nâşı 9.1.1375 peısembe günü Kadıköy Osmanağa Camiinde kılınacak öğle namazını müteakip, Karacaahmei deki aile kabristanma defnedilecektir. Allah rahmet eylesin. NOT: Celenk göndermek isteyenlerin, Tüık Eğitim Vakiı'na baâısU bulunmaları... babadan oğula H a l â s k â . g a z l Cad. 3 l / l İİarhiyo T e l . : «7 87 11 lzm r Cad. 33/îT, yenijclıir. Anknra Tel.: T T ». 240 sayfa 15 lira SANDER KiTABEVi Cumhuriyet 221 A t L ES t (Ajanstür: 5820) 232 HEDEF : DEV BİR DENİZ GÜCÜ TÜRK DONANMA VAKFINA YAPACAĞIN1Z YARD1MLARLA BU HEC3EPP h & WLAŞABİLİRİ2 Cumhuriyet 225
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle