22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 20 Ocak 1975 Brejnev'in durumu esrarmı muhafaza ediyor WASHINGTON Sovyetler BlrUJi Koraflnltt Pırtlıl O n e l 8ekr«t»ri Leonid Brejnev'ln ıa£lık durumu, lon günlerde dünya basınında çeşitli yorumlann yapılmasma yol açmakta, bu arada eeşltll çevrelerden sızan haberler yüzünden söylcntilcr yaygınlaşmaktadiT. Brejnev'in kan kanserinden bronşite kadar ceşitli hasUOıklan oldufru iddia edilmekte, yaşımn ilerlemesi dolayıslyle tfe kendisinln blzzat görevinden çekilmek istediğl öne türulmektedlr. Son olarak Hlndistan Basın Ajansı, Genel Sekreter Leonid Brejnevin görevlnden çekildiğlni ileri »ürmüstür. Ne var kl bütün bu •öylenti ve lddlaların doğruluklan kesinlikle belli olmamıs, Sovyet resml cevrelerl de konuyla llgüi olarak suskunlugu korumafia devam etmişlerdir. Buna rağmen Brejnev'in laghk durumunun iyi elmad'ığı, ağır çeküde rahatsız olmasa bile, görevinden çekilmeıinln töz konusu olduğu rmhatlıkla İddia edüebillr. Brejnev'ln Ba*kan Pord ile Vladivostok'ta yaptıgı toplantıya katılanlar Genel Sekreterin eskisi kadar lajlıklı görünmedijini hatırlatmakta v» Sovyet llderinin eıid canUlıftından çok şey kaybetmij oldugunu •öylernektedirier. Brejnev lon blrkaç ay içlnde blrçok retmt randevuyu iptal •tmlf ve daha kapah biı hayat yasamağa başlamıjtı. Valery GUeard d'Eıtaing üe randevusuna son anda gidemeyince yerlne blr yareftmcısım göndermiş, Ortadogu ülkelcrine ve öıellikle Mısır'a yapmayı planladığı geziden ise «on anda vazgeçmljtl. Washington' d a ü bir Sovyet dipiomatı son söylentüerle Ugili olarak yaptığı blr acıklamada bu konuya değinmi? ve açık blr sey «öylememekle birllkte, Brejnev'in kronik bronşitten mustarip oldugunu ve aşın şekllde slgara lçerek kendinl yorduğunu bildlnniftlr. Bütün bunlar Brejnev'in görevini hiç beklenmedik blr anda tcrkedebileceSi «laıüığını güçlendirmektedir. ANDREÎ KİRİLENKO: Bu nedealedir kl Baü Ulkelerinde şlmdl Sovyetler Birliğinin gelecektekl yönetim kadrosu konujunda tartıjmalar yapılmakta ve tahminler yürütülmektedlr. Batılı gözlemciler bazı Sovyet llderlerinin üzerlnde durmakta re bunların ülkenin yönetimini ele alabileceklerini söylemektedlrler. Batılı gözlemcilerin, ismi üzerinde en çok durdukları Sovyet llderlerinln başında Andrei Kirilenko gelmektedir. Halen 68 yaşında olan Klrilenko'nun Brejnev'in de gözdesi olduğu ve siyasi hayatına Ukrayna'da Brejnev ile birlikte başladığı bildirilmektedir. Asıl mesleği mühendislik olan Kirilenko Parti ve Politbüro •ekretertigi görevlerinde bulunmuş tecrübeli bir Sovyet devlet adamıdır. KİRİL MAZUROV: îsmi üzerinde ısrarl» durulan Sovyet yonetlcilerinden bir diğeri de Kiril Maıurov'dur. Beyaz Rujyah olan Mazurov, Başbakan Yardımcısı ve Politbüro üyesldlr. Hem hükümette hem de partid"e görevli olan. Mazurov'un, Brejnev'in yerine geçmese bile Kossigtn'in yerinl alacağı ve Başbakanlık görevini yükieneeeği bildirilmektedir. Altmış yasmda olan Mazurov'un enerjik, sağlıklı ve çok tecrübeli olduğu bildirilmektedir. lkind Dünya Savaşında gerilla komutanı olarak lsminl duyuran Mazurov, Sovyet yöneticüeri arasında tutuîan ve güven duyulan bir politikacıdır. VtKTOR GRİŞtN: Brejnev'in yerine «day göıterilenler ara«nda bulunan Viktor Grişin ise tam bir Sovyet bürokratıdır. Batılı gözlemciler kendisinin donuk bir kişiliğe sahip ve Brejnev'in yerini almasınm olcTukça uzak bir olasılık oldugunu belirtmektedirler. Kendisinin ayrıca kalpten mustarip olması da bir dezavantaj olarak kabul edümektedir. KOMÜNİST PARTİSİ GENEL SEKRETER ADAYLARI ARASINDA EN GÜÇLÜSÜ ANDREİ KİRİLENKO ALEXANDER ŞELEPtN: Alexander Şelepin ise. Grişln'ln tersln* Sovyet yöneticüeri arasında ismini dış dünyaya en çok duyurmuş olanlardan biridir. Kendisi ihtiraslannt gizlememesiyle" ün yapmıştır ve gözünün Brejnevin koltuğunda oiduğu bilinmektedir. Şelepin'in bir özelligi de neoStalinci olmasıdır. Onun bu clteliği Batıh gözlemcileri ürkütmekte ve ülkenin bir numaralı lideri olması halindle, Sovyetler Birliği ile Batılı ülkeler arasındaId ilişkilerin bozulacağı söylenmektedir. Her şeye rağmen Şelepin'in yetenekli bir devlet adamı olduğu da gerçektir. Halen 56 yaşında olan Şelepin, Politbüro'nun en genç üyesidir. Bir aralık Sovyet gizli poiiı örgütü KGB'nia başında da bulunmuş ve gizli polls örgütS içlnde güçlü dostlar edintnlştir. Brejnev kendisinin bazı yetkililerini almış ve ikinci planda tutmayı tercih etmiştir. Buna rağmen Şelepin'in hiç beklenmedik bir çıkış yaparak iktidar iplerini ele geçirmesi olasılığı zayıf değildir. Nitekim Moskova'daki bir Amerikalı dîplomat Şelepin hakkında şunları söylemektedir: «Bazı yabancı gözlemciler diğer Sovyet liderlerinin Şelepin'e iktidan ele geçirme fırsatını vermiyeceklerini söylemektedirler. Bu konuda kesin konuşmak yersiz olur. Şelepin'in ne yapacağı bilinmez. Kendi kendini emekliye sevketmedikçe, ülke yönetimine egemen olması olasılığı her zaman güçlüdür. Önümüzdeki günler içinde Şelepin'in durumu daha da aydınlığa kavuşacaktır.» Genel Sekreterlik görevinin yeni adayları arasında bulunan Neo • Stalinci Alexander Şelepin Batıh ülkeleri ürkütüyor FTODOR KULAKOV: Bir köylü aiieslnin çocuğu olan P^od Kulakov da unutulmamalıdır Halen 57 yaşındadır. Politbüro üyesidir ve partinin sekreterlerinden biridir. Komünıst Partisındeki görevine 24 yaşında başlamış ve sürekli olarak önemli görevlerde bulunarak yükselmiştir. Tanm konusunda uzman savıimaktadır. Batıh gözlemciler tanm sektöründe uğranılan başarısızlıkların kendisinin durumunu sarstıgı görüşündedirler. Dıs politika alanmda tecrübesi de yoktur. Bu nedenle Breinev'irt çekilmesi halinde yerini alabüecek olanîar arasında durumu en zayıf olan kişi Kulakov'dur. Buna ra5m»n bir sürpriz yapabilir ve diger liderlerın onayıyla işbaşına geçebilir. Ancak bunun zayıf bir olasıhk olduğu belirtilmelidir. Artık çile bitti Mehmet MERCAN ADANA önündeki tabağa daiguı gozlerle bakıp bakıp yutkunuyor, ağlamamak için kendini zor nıtuyordu. Pabaktalt! yemeğın buhâfı"i?uzünü yalayıp yukarıiara. lavana yükselivordu. Arada bir çatalına aldıgı ekmek parçasırn güçlükle çığnjyor ve sonra yutmüya uğraşıyordu. Ağzındaki lokma yı yutabilmekte çok güçlük çeki yordu belli. Boğazı düğüm düğüm oluyor. lokma boğazında büyüyor büyüyordu. Yanıbaşmda gencecik adamın su bardağını kavrayan el leri heyecandan titriyordu... Yaşamak için çalışmak gerek. Kışı tutsak da olsa, kampta da yaşasa bir seyler yapmak zorunda Emeni Sahh de çadırının dnüne nurmuş makinasmı, ütü masasını, dikiş dikiyor. Eski batlaniyeleri bozup palto, ceket yapıyor. 90'lık Hatice nine de kendine düşeni yapma çabasında. Hiç değilse bulabildikleri bir avuç undan çocuklarına gözleme yapıyor. Eşi ve torunu Emine ninenin başında bekliyorlar gözlemelerin bitmesini. AçUkları ancak boyle giderilecefc Biraz ilerideki masada oturan genç kadın, önündeki yemek dolu tabağına daha el sürmemişti. O kendinden önce küçücük çocuğunu doyurmaya koyulmuştu. Altı aydan beri bir tutsak haya tı yaşadıklan tngiliz üslerinden kurtulup anavatan topraklanna ayak bastıklanndan itibaren ken dilerine göstenlen içten ügiden fideta sarhoş olmustu Kıbrıslı söy daşlarımız. Teknik talebe yurdunun yemek salonlarında önlerine konan sıcak yemek, daha bir duy gulandırmıştı hepsini. Anavatanda, kendi ırkdaşları, kendi kandaş tan arasında bulunmak, temiz ve sıcak yemeklere kavuşmak, temiz yataklarda uyumak, istedikleri gibi hareket edebilmek ne hoştu.. Yurt Müdürü Hasan başta olmak üzere tüm ve personel koşuşuyor, rımıza çektikleri çileleri biîmek için canla başla lardı. Aydoğdu öğretmen soydaşlaunuttura çalışıyorgördük. Dün gece bu saatlerd? neredeydik; bugün neredeyiz» diyor du. Mutlu yannlara doğru Yurdun yemek salonunda soydaşlanmızla yöneticilerin içten kaynaşması görülecek manzara idi. Çocuklarm sevincine diyecek yok tu. Ortalıkla dolaşıyor, oynuyor, zıplıyor özgüılüğün tadını doya doya çıkarıyorlardı. Yemekten sonra dinienme salonuna geçen soydaşlarımız burada rahat ve hu zur içinde çaylannı yudumlayarak televizyon seyrettiler ve artık kendileri için anı olmaktan öteye bir şeye yaramıyacak altı ayhk acılannı geride bırakmış ol manın huzuru içinde gelecek gün. lerini, tatlı günlerini görüşmeye, tartışmaya başladılar. 228 soydaşımız Teknik Talebs Yurdu'nda yemeklerini yiyip isti rahate çekildikleri saatlerde bir diğer yerde, Devlet Hastanesinda Operatör Dr. Dinçer Yeğenoğlu ve görevliler, burada yatmakta olan hasta soydaslanmızın tedavileriyle uâTaşıyor, didiniyorlardı. Altı aylık tutsak hayatı yaşayan Seyyida Mehmet'in gıdasızlıktan bir deri, bir kemik haline gelmiş, koluna bağlanan serum ona yeni bir hayatm damlalarını akıtıyordu ve ayaklarmdan rahatsız Şehnaz Hakkı yürüyememenin, soydaşları ara smda gezip dolaşamamanın üzüntü?ünü çekiyordu. Öğrenci >urdundan soydaşlanmı zın arasından ayrıhrken elind» çay doiu tepsisi ile bir öğretmen, soydaşlarımıza çay ikram ediyor ve almaları için israr ediyordu Agratur'da Ingilizler konfor içinde yaşarken Türkler ot kökü yiyorlardı Agrahır hava üssü Ingiltere'nin dünyadaki en büyük askerl üssü. Kıbns'ta kurulduğu bölgenin Rumca adı olan Akrotiri üssü olarak da amiıyor. Kilometrelerce uzayan bir araziye yayılmış. Büyük Brıtanya'nın Ortadoğu ve Akdeniz'deki çıkarlarını ko ruyabilmek amacıyla gerekli her türlü tesis yapılmış. Bölgeyi bütünüyle kontrol altında tutan göz leme ve haberalma ağının yanın da üsde çok. güçlü vurucu hava birlikleri de var. Ortadoğu'nun herhangi bir köşesine 23 saat gibi kısa bir sürede binlerce paraşütçüyü indirebilecek taşıma uçakları ve vurucu savaş ugaklan 24 saat kalkışa hazır durumda tutuluyor. Kraliçenin hükümeü, îngiltere'nin Ortadogu ve Akdeniz'öe giderek azalan etkinligini sürdürmekle görevli askerlerinin konforu ve rabatı için para harcamaktan çekinmemiş. Kcca bir toprak parçasına yayılan üsde askeri amaçla kurulan tesislerin yanında yüzierce ev, portakal bahçeleri, eğlence ve dinienme tesisleri, okullar, sinemalar, av sahaları var. Üsdeki asfalt yolların uzunluğu yüzierce kilometre. On binlerce askeri aylarca beslemeye yeterli yiyecek depo edilmiş. Üsde nükleer silâhların varlığından da söz ediliyor... Yazı ve fotogTaflar: nin görmesine izin veriyordu. Bir toplama kampına, bir gettoya dönüşen kampm Türk gazeteciler taraiından görülmesini is temiyordu. Ancak, Türk hükümetlerinin ağır baskısı sonucunda ve biraz da değişen diplomatik koşullar altında, Büyük Britanya rehine ya da tutsak olarak tuttugu binlerce Türk'ü bırakmaya razı oldu ve sonunda Türk ga zetecilerinin kampı gezmesine, tutsak mülteci Türklerle görüşmesine izin verdi. Üsde görevli İngilizlerin yaşadığj . yerlerin içinden geçerek, kamplann bulunduğu bölgeye giden Türk gazeteciler, İngilizlerin dsyimiyle mültecüerin yaşamındaki kötülügü bütün çıplaklığıyla gördüler. Belki insan iki gün. üç giin bir hafta böylesine bir yaşama dayanabilirtii, fakat tam altı ay süreyle bu koşullarda yaşamak zorunda bırakılan bir insamrt en azından akıl dengesi bozulabilir. sonradan onanlması o'anak dışı olan yıkıntılara yol açabüirdi. Aykut SAĞANAK Hamide Abdurrahman, Hatice Süleyman, Rıza Abdullah, Xecati Çetin ve hemen hemen bütün müiteci tutsağm İngiliz üssüne sığinma ve üsdeki yasam öyküleri aynı. Hepsinin anlatnkları san ki birbirinin eşi. 20 temmuz 1974 günü sabahı başlayan ve önceki güne kadar süren bir çile öyküsü bunlar. Rumlann, yer'.erine yurtlanna salcbrısı üzerine canlarını kurtarmak amacıyla, herşeylerini bırakıp kaçmaları, denize düşenin yılana sanlması ömefi îngıliz üssüne sığınmaları ve sonra da oradaki ^şamlan hep aynı. dik. îngilizlerln evlerinin, barakalannın yakınma girersek bizi atarlar korkusuyla futbol sahalannın olduğu yere gıttik oturduk. Buraya Happy Valley 'Mutlu Vadi) diyorlarmış. Pek de öyle mutlu bir vadi gibi gelmedi bize. Sabah orada başka köylerden gelen Türklerin de oldugunu gördük. 2;t bin kişi ka.iar olmuş tuk. Evlerimizden canımızı ktırtarmaktan başka bir şey düşünmeden çıknğımızdan çoğumuzun pal'osu bile vokf.ı. Altı ayük çile Bebekler ağlamaz oldu Bebekler bile içinde bulunduğu rauz durumu anlamışçasına seslerini çıkaımıyorlardı. Tam lfı gün çimenlerir, üzerinde yattık kalktık. tlk 3 gün bize kuru ekmek bile vermedi İngılizler. Bu arada bulundugumuz yer giderek kalabalıklaşryordu. Neredeyse oturacak yer bile kalmayacak tı sahada. Arannzdan temsilciler seçerek İngiliz korau'snına gönderdik. Ya bize başka bir yer göstermesini ya da Türkiye'ye yoîlamasını isteyecektik. Gidenler eii boş döndü. Saldın başlıyor <tönce köydeki Rumlar saîdırdılar evlerimize. Yıllardan beri komşumucdular. Tarlalanmız. bahçelerimiz yanyanaydl. Limasol'a birlikte gider gelirdik. Yolda karşılaşınca selâm alıp verirdik. Çocuklarımız birlikte oynar lardı. 20 temmuz sabahı birden evlerimize ateş etmeye başladılar. Biz de kendimizi sa\Tinmaya çalıştık önceîeri. Elimizde bir kaç tüfekle hepsi hepsi 800 mermiden başka bir şey yoktu. ögleye dogru yandaki köyden üzerimize uçaksavar topu ve havanlarla ateş etmeye başladılar. Ne yapacağîmızı şaşırmıştık. Yoklar kampı Bir ayda kurulan kamp Ancak aradan bir ay geçtikten sonra kuruldu bu gördüğünüz kamp. Ağustos ortalarmda taşıngörüyorsunuz işte, burasınm da le kıyaslanamaz kuşkusuz. Fakat göriiyorsunuz işte. Burasmın da halini. İngilizler bize, neden yakmıyorsunuz eskiden daha mı iyi yaşardınız saııki diyor. Oysaki onlann anlamadığı ya da anlamak ıstemediğı sey. bizim onlardan yiyecek içecek ya da başka şeyîer istedigimizdir. Biz buradan Türkiye'ye gitmemizin sağ lanmasından başka bir şey istemedik onlardan. Buradan kurtulmaktan başka bir şey istemiyoruz ki biz.» Ve sonunda istedikleri oldu. İngiliz hükümeti mülteci tutsak TUrkleri bırakmaya ran oldu. Çünkü aradan 6 av gecmişti. Kraüçenin on bin insarı dayanılmaz koşullarda çeçtrmiş bu altı ayı. Ama aç kalmışlar. Ama ölmüşler. Bun'.ann hiç önemi yoktu. önemli olan Büyük Britanya'nın çıknrlarcydı ve bu da gerçekleşmişti. Üsdeki uzun sahil ve orman kampında yaşayan 1012 bin Türk ı Sığınma ün (Gerçek sayıyı îngiliz komu1974 yılının temnraz sonlanna tar.hğı bile bilmiyor) beslenmekadar pek az kişinin varlığından si için yeterli yiyecek yofc, yeter haberli olduğu bu üs, birden bire li su yok. yeterli ilâç yok ve hep bütün dünyanm ügisini toplacu. sinden kötüsü kamplarda yaşaKıbrısh Rumiarın azgm saldın yanların bannabilmesi için çadır ları üzerine canlanm kurtai'mak dan başka bir şeyleri yok. Kamp isteyen binlerce Tlirk Agratur üs larda, ocak ayının 18. günü iki süne sığınmıştı. Bu binlerce mül yaşında çocuğunu açık havada le teci oradan aln ay çıkamadıler. ğen içinde yıkayan anneler görMültecilik tutsaklığa dönüşmüş dük. Ot köklerini ayıklayarak ye tü. 18 ocak 1975 gününe kadar mek yapmaya çalışan kadınlar Kraliçenin hizmetindeki bu üsde gördük. Eski örtülerden giyecek yaşamak zorunda bıratalan bin dikmeye çalışanlar gördük. Ama lerce Türk'ün çekmediği kalma en çok gördüğümüz manzara düdı. En azmdan özgürlüklerini yi şünen. koyu koyu düşünen insantirmişlerdi. Aç kaldıkları olmuş lardı. Geçmişlerini düşünüyorlartu. Sıcakîa. sogukla savaşmaktan dı. Ne yapabileceklerini dUşünübitkin düşmüşlerdi. Koşulların yorlardı. Geleceklerini düşünüV.ötülüğü çoğımu umutsuzluga it yoriardı. Ve her an biraz daha yitirdikleri, karammişti. Yaşamak bile •ığır geliyor umutlarım sarlığa düştükleri açıkça okunudu artîk bazüarına. yordu yüzlerinden bu insanların. Direnme Fakat her şeye rağmen akşama kadar direndik. Onlar da fazia üzerimize gelmekten çekiniyorlardı. Belkı de Türkiye'dea kalkan uçakların köylerini bombala yacağından çekiniyorlardı. Akşam olunca köyün erkekleri toplandık ve ne yapacagımızı düşünmeye başladık. Köyde daha fazla kalamazdık. Bu azgın Rumlar çoltığumuzu çocuğumuzu parçalardı. Karanlıkta birlikte yola düştük. tngiliz üssüne sıfeınıp canımızı kurtarmayı düşünüyorduk. Happy Valley Bütün gece yürüdük. Kestirnr! den gidersek Rumlann ellerine düşebileceğimlzden. yo)u uzatarak ve Rum köylerinin uzagından geççrek üs topraklarma gir Gazeteciler sokulmuyor Ve İngilız hükümeti. bütün bun ları valnızca İngiliz gazetecileri Öyküler İsmail Yusuf, Hüseyln Hakkı, İngiliz üssünde yaşayanların altı ay süreyle çektiklerl en büyük sıkıntı, çocuklannın karnını doyurabilmek çabası olmuş. Sorunda çocuklar da alışmışlar ve artık yiyecek İstemez olmuşlar. İşte bu kahrediyor Kıbrıslı soydaşlarımuı. Lokmalar boğazından inmiyordu Yalova köyü Başöğretmeni Fik «54 yaşuıdayım, ilk kez ri Karayel'in. Karısı ile karşüıkh mutlu oldum» oturmuş elındekı çatalla tabağındaki yemeği karıştırıyor, arada Ö:e yandan, Adanalı aileler yabir çatahn ucu ile aldığı lokmayı çiğnemeye ve yutmaya uğraşıyor nında konuk olarak kal an soydaş du. Ama çok güçlük çekiyordu he larımız da memnunluklarmı belirt mekte, tAylardan beri sıcak bir yecandan. yemek ve temiz bir yatağa kavuAltı aydan beri ilk defa sıcak sabildik. demcktedirler. ye:nek yiyoruz» diyordu KaraAdana Çocuk Esirgeme Kurumu yel. Ve aynı günleri yaşıyonnus Başkanı Avukat Selahattin Gorgibi duygulu heyecanlı anlatıyor bil'in evinde konuk olarak kalan du çektikleri çileyi.. «N'eler çektik 54 yaşındaki meteoroloji memuru bilemezsiniz. Her şeyimizi paramı Celâl Sahir de eşi Refika Celâl Sa zı, giyeceğimizj köyde bırakm;ş. hir ile öteki konuk ailc başkanı İngılizlere büyük ümitlerle sığın emeklı ziraat mütehassısı Hüseyin mıştık. Ama hiç de umduğumuz Cengiz ve eşi adma konuşarak giL' oımadı, altı ay tahammül edil mutlulukiarını belirtmiş, şöyle demez sıkınlılar içinde yaşadık. Bir miştir: iokma ekmeğe, sıcak bir kaşık çor • Ben. 54 yaşındayım. Bu yaş ibaya hasrettik. üsse sığmdığımız ilk ay. yalnız sabahları bir çay ve çinde ilk kez ancak böyle mutlu bir paket büsküvi veriyorlardı. Öğ olabildim.. Konuklar böyle konu len ve akşam yemekleri verilmi şurken, ev sahibi GorbU'ler de: • Kardeşlerimizi bağırlarımıza basa yordu. Hiç kimsede para bulunma bilmensn bize verdiği mutluluğu dığı için kantinlerden de faydala namıyorduk. Hepimiz yerlerde, şimdiye dek pek az duyabilmiatoprak üzerinde yatıyorduk. Kaldı tik» demişlerdir. Bir aileyi de Kıbrıs asıllı Hasan ğımız yerler rutubetli olduğu için bir çoğumuz kısa zamanda hasta Adalı ailosi konuk eüniştir. Mehmet Ali Haül admdaki soydaşımı landik. bir ay sonra arada bir ma karna. bazan da konserve verme zın eşi Necla Mehmet Ali (22) yea ye başladılar. Araa verilen yiye gesi Necla Derviş Ahmet de aynı ceklerin hiç biri doyurucu değil mutluluğu duyraakta ve 9 ayhk çocukları Sslih Mehmet'in sıcak di. Çok kötü günler geçirdik son zamanlara kadar çadır bile verme bir yuva bulabümiş oldugunu da diler. AncaV bundan bir ay kadar düsüncrek «Tanrı bizi bu mutlu önce kampet dedikleri ufak ya ininlere kavuşturan devlet büjnik taklar verildi. Bu da yeterli değ;l lerimize ve yüce Türk milletine esonlik dolu eünler yaçat?ın» diyedi.. rek gelecek günlerin aycîınhk veBaşöğretmen Fikri Karayel, bas rici o'masını larından geçenleri anlatırken nrkada oturan Emine Kadir ile Per vin Mehmet geride bıraktıkları acı lı günlerin burukluğu içinde ka vuştukları özRiirliiğe sükredivor ve Tannya diğer soydaslanmızın da kurtulması için yakarıyorlardı.. Bir diğer sovdaşımız yanındakinp •AVA KUVVtTLERJtM GtJÇLENlrtlUtf \AMTt «Çok ffikür Tanrıya bugünleri de Kara ve Denizi Ancak GÖKLER TAMAMLAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle