19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHtTRÎYET 16 Ocak 1975 .... ANASl İLE KAfc&^lc fti iSAYA (rEtOjliR.; KAIAÖAUKTAN KftfPi ^îklE 7AUA^KAADlLAji . İ M A PEMÎiDi K i : ANAM İU KuRfrBitfc^ 4EMİ (JÛİ K Dı>AfcıDA DUÖUVOftlAR. FAKAr İSA /l OHLAfcA CEvAPVEft.lt> £>EPİ .ALlAHıM J02ÜNÜ OÎMUYEN \/E v J u $ 8 j l Qr4uYA?AMUV&.,AMAM , j>£«=A îJ ÛLWKWW O&LU Î RX>Î. K OLDUKlAftuVN hAÎ 15cOPtTTÎ HEPJtNİ A, TURHAN SELÇUK AŞK DA GEZER 30 Tiyatrodan bir aynlsa da "kurtulsak. Hiç sevmem o kaduıı. Zenginlerin kodamanlaTin, ya ketKÜlerinin ya karılar.nın ardırvda koşar durur. Her zaman bu türlü ışler karıştırır. Seviciükten çopçatanhğa kadar ne ararsan iepsi üstünde. Bazen yanyana görunmekten çekuıdiğim bile olur Ergun'un, gazinonun köprüsü üstünde görüomesıyle konu kapandl. Dr. Tank'ın, Ergun'a «N'erelerdesin? Gorünmüyorsan» derken, az önce Sacide'nin *özünü açtığı sıradaki bilgiç gülümseme vardl yüzünde. Doktoru iyi tanırdı Ergun. Bazen bir »eyler bildiği, bazen de bir şeylerden kuşkulandığlndan boş atıp dolu tutmak için, bâkiîlarım karçıandakinin yüzüne diker, alayiı bir (fühimseme ile sorardı bu soruyu. Bu kez ise. iki gündur ak?ara yemeklerini Sevgi ile birlikte yedigini bilir gibi bir hava içindeydi. Sudan bir iki sozle geçışrirdl doktorun sorutunu. Az sonra masada h*rkes yanındakiyle konuşmaya dalmıştı yine. Ergun, hiçbir zaman aç karruna cigara içmezdi. Garsonun ısmarladıklarını ıretinnerini bekîemeden, Belkıs'm ilgİ5İni çekeceğini bildiği için bir cigara yaktı. Cigara paketi ile çakmağını. masada önün« bıraktı. O cigarasının icine çektiği bütün dumanını ağzından burnundan salarken, doktor: Aç karnına cigara içmekle hiç d« iyi etmiyorsunuz, dedi. tştahım yerinde. Oİ5un. îstahını bozmaja bile aç karnına cigara mide sinirlerini bozar. Aldırma... Belkıs'a döndü: Siz içer miydiniz? Belkıs, Ergun'un uzattı|ı Yf>ni Harman psketinden alrfığı cigarayı dudakları arasında tutarak, çakmağına doğru eğildi. Teşekkür ederim. Na«ll, sevdiniz mi îzmir'i? Şeyıjjek ;ipıi?. ». ^ l a h korusun! Nesini? Aksıne, Tiksihoi'mt . Haklısınız. Son yıllarda iyic^ çiAin* leşti. Hem de nasü! O ne o Konak önunün hali? Yığınla beton. Kordon boyunca kat kat apartmar.lar. Doğru ama. yalnız İzmir degıl bu dururna düşen. Türkiye'nin her yanında boyle. Günümüzde giicü olanın kafası kentlere bu biçimi veriyor işte. Hangi kafa, /ıangi güç o? Bir yandan arsa spekülatörleri bir yandan da otomobil yapımcılariyle ıthalâtçılan. Onların yanı sıra da, ne kadar çok beton yığıp ne kadar çok asfalt dökerlerse o oranda çağdaş bir kent yaratuğını sanan belediye başkanlan ile Belediye Meclisi üyeleri. Belkıs bir baş işareti yaptı Feriha'ya: Duyuyor musun? Dinle! Her îzmir'li ser.in gibi körü körüne övmüyor Îzmir'i. Ergun'a döndü: Evet, devam edin? Eski îzmir'i biliyorsunuz tabii. îki katlı bir de yarısı yerin altında kalan bodrumlu evlerdi îzmir'in evleri. Karşıyaka ile Alsancak'ta. II ^ ^ ^ ^ ^ İ'SHİS 6 8tL, i îİ ra 7 Ecevit Siyasi Hayatını Ânlatıyor Röportaj: ALTAN ÖYMEN Yazan: Necati CUMALI Kordon Boyunca, Konak'tan Güzelyah'ya kadar, yahda bu türlü tek ailenin yaşadığı evler sıralanırdı. Şimdi o evler yıküıp, yerlerine sekiz dokuz katU apartmanlar yapılıyor. Katların kımı tek kimi çift dairelı. Vani eski kadastro üstüne, eskıden bir aileye aynlan yere, yedi sekiz. ya da on beş on altı aile sıkıştınhyor. Böylelikle giin günden soluk almaz oluyor İzmir. Geleceği hiç düşündtiğümüz yok. Gün gelecek bugün yapılarüann çoğunu yıkmak IOrunda kalacafız... Ben de Feriha'ya aşaği yukan bunlan söyledim bugün. Izmir'in dış mahallelerini gördünuz mü? Bu gelişimde hayır. Görürseniz daha çok üzülürsünüz. Tapı artıklarından. şurdan burdan kalanlarla kurulmuş. ahır bile olamıyacak nitelikte, birüeTce. on binlerce tek odalı gex;ekorjdu. î«mir'in te> pe'.erini o gecekondular kuçatıyor. Yüzbinlerce İzmir'li o gecekondularda yaşarken, sapasağlam taş yapıların yıktlmasına göz yumuluyor. Ojsa aksi olabilirdi. Gecekondularda yaşayan ailelerin beşi onu birden o yıkılan erlere yerleştirilebilir. tepeleri ise gökdelenlere, kö$klere ayrılırdı. Hem güzel bir kent çıkardı ortaya, hem milyonlarca liralık ekonomi sağlanırdı .. Ihsan: Ne milyonlan, dedi, milyarlar. Yüz er iki yüz ev değil yıkılan. Bütün eski îzmir... Halük: Ama. dedi, ne olurdu o zaman? Yalıyı kordon boyunu fakir fukaraya bırakırdı İzmir' in zenginleri? Hiç olur mu b'yle şey? Hiç ellerinden gelir mi bu cömertük? Ergun sürdürdü konuşmasını: Daha iyi ya! Bırakmaları gerekirdi. Eski İzmir'in asıl büyük zenginleri Bornova, Buca gibi banliyölerde yaşarlardı. Hem bugünkü gibi otomobil de yoktu o dönemde. Trenlerde, çok çok, kırmızı kadife koltuklu birinci mevkilerde gidip gelirlerdi İzmir'e. Hem benim bildiğim kadariyle bütün dünyada boyle bu. Paris'te. Londra'da, New York'ta, Milâno'da. RoHaluk: Evet, Paris'te öyle, dedi bu kez. Saim: Onlar Paris'li monşer, bu kadarını bilecekler elbet. Feriha: BizimkileT sanki kök salmışlar o kordona yalılara. Ayırabilene aşkolsun.. Dediler. Dr. Tarık: Bırakın art:k Îzmir'i ç«kiştirmeyi. diye girdi araya, Yine de çoğu yerlerden güzeldir. Saim'e döndü: Ya sizin Oktay Irmak adındaki büyük rejisörünüz nerelerdc? O i» anlaşmalan ardındadır yine.. Konuşmalar bölündü. Doktor, Saim, îhsan, Haluk'la konujurken, Ergun, Belkıs'la Feriha ile sürdürdü konuşmasmı. Eskıden kişilik ağır basardı. Koyun sürü sü gibi birbirine sokularak j"aşamasını sevmezdi insanlar.. (Devamı var) Çalışma Bakanı olduğu gece sorumluluğun tedirginliğinden uyuyamamıştı Bülent Ecevit Çalışma Bakanlığı sırasmda özel Sektör tenMİlcilerı ile japılan toplantıda™ 1961 seçimlerinde hiç bir parti tek basına çoğuniuk saglayamadı. Ama hükümeti kurmak, bugünkü kadar güç de olmadı. Bır süre devam eden koalisyon görüşmelerinden sonra, CHP ile AP, Inönü'nün başkanlığında bir hükümete katılmakta anlaştılar Bülent Ecevit, bu hükümetin Çalışma Bakanı olmuş ve daha sonrakı iki İnönü Hükümetinde de aynı görevde kalmıştır. Bakanlığa getirilişinı şöyle ânlatıyor: * ' I üfj, B^akarüılc hiç.akiı^pdan geçmıyordu. Milletvekılliğı zaten beni yazarlıktan, gazetecüikten fazlasıyla uzaklaştırmıştı. Sevdifim meslek oydu. Bakan olursam büsbütün uzaklaşacagımı b.liyordum. Bakanlığı da hiç b:r zaman düşünmemıştim bile. Çalışma Bakanlığını da düşünms mişf.m. Ama bir BakanUk seç mek zorunda kalsaydım. sosyal sorunlara ngim dolayısıyla elbette seçeceğim Bakanlıkların başında o gelırdi. Belki bendekı o eğılimı rahmetlı tnönü benden daha iyi sezmiş olacak kı. sanırım baa arkadaşlanmın önerileri ile ve her şeyden önce kendı takdiri ile bana o görevi verdi. Beni bağışlamasinı diledim. Fakat bunu bir görev olarak ısrarh bir sekilde verdi, onun için reddetmek hakkını kendimde göremedım. Çok iyi hatırlıyorum. o gece eşimle birlikte sabaha kadar uvuyamamîîtık. Sevınçten dpgil, i$in agırlıgı ve sorumlulugu karşısında duydugumuz tedirginl.kten. hücumlar yapılmaya başlayınca, benden de belki aynı davranıs bekleniyordu. Fakat tam tersı old'j. Ben memurlara yapılan hücumlara karşı çıktım. Dedim ki: «Memurlar sıyaset yapamazlar ve boyle toplantılarda kendüerinı savunamazlar. Memurîardan bir şikâyetiniz varsa, muhaîabınız benim. Eğer. Bakanlığın ışleri ağır yürüyorsa, iyi yıinımü yorsa bunun siyasal sorumlusu benim. Benden besap sormamz lâzım. Kongrelerde kişiler olarak merourların eleştirümesını kaoul edemem, kendi siyasal sorurrüuluğumu, jnemuüajm üstüne a*t^.mam. Beni eleşîirebilirsiniz. Benden hesap sorabilirsiniz. Ben tedbirini almazsam o zaman sorumlu olurum Bu yüzden sonradan yakın arkadaş olduğumuz ve birbihmizi daha iyi anladığımız bazı sendik£.cılarla aramız bile açılmıştı. Fakat sevinerek gördüm ki zaman beni haklı çıkardı. Bazılarl DP iktidarlanndan ben bakanlık yüksek mevkiierinde görev alan memur arkadaşlarımla, tam bir uyum iı,'inde çalışmaya başladık. Kendilerinden büyük yardim ve anlayış gördünı. Ve Turk memuruna güven, manç ve heyecan. verildiği vakit onun nasıl fedakârca çalışabileceğini anlama olanağını buldum. Nitekim, sonracfan beni çok sevindiren bazı olaylar oldu. Ben Çaiışma Bakanlığından ayrıldıktan bir süre sonra bazı yüksek memur" lan görevlennde tutmakta direndiğim için beni çok ağır bir biçimde eleştirmiş olar» sendika yöneticileri, aynı memurîardan bazıları emekliye aynldığında onlara kendı sendikalarında S'>rev verecek kadar onlarla ralıat ar.laşabilir haie geldiler. Sonradan Başbakaıüı£im sıra^ında da aynı tututnu izledırrj. Başbakanhkta hiçbir kimsenir görevini değiştirmedim. Hiç kimseyi işten çıkarrnadım. Ancak emeklilîğı aelenler veya kendıleri isteyenler ayr.ldılar. Fakat benden o vonde en küçük bir telkin veya ısrar kimseye gelmedı. Benim bu tutumum da, hissediyordum ki. baş langıçta bir ölçüde yadırganıyordu. cEski kadrolara hiç dokunmadan nasıl çalışabilirsin?» deniyordu. Fakat Başbakanhkta da gene Türk memuru hakkındaki düşüncelerimin ctoğruluğunu görme olanağını buldum. Devraldığım kamu görevlisı kad roları ile tsm bir uyum içinde çalışabildim. Tabii bu sözlerimden ve göz. lemierimden «Hiçbir yeni hükümet, hiçbir yüksek memurun yerini değiştirmemelidir» gibi kesin bir kurahn da çıkarılmaması geıekir. Yeni bir hükümet, yeni bir Başbakan, yeni bakanlar, ilkin bütün memurlara bir $ans tanımahdırlar. Eğer kendı hükümet programlan doğrultusunda ve kendı düşüncelen doğrultusunda o mmurlar görevlerini dürüstçe, gayretle ve iyi niyetle yapıyorlarsa o zaman büyük değişiklikler yapma yoluna gitmemelidirler. Ancak bu şekilae devletimiz, belki ilerde de görülebılecek olan uzun hükümet bunalımlarına rağmen sarsıntısız ışleyebilir. Tabii bu tutumu izlerken, daha önce partizanlığın açık kurbanı olmuş memurları da, yitirdikle.i haklanna kavuştur mak gerekir. Veya daha önceki iktidarlar zamanında çok açık partizanlık yaparak vatandaşın güvenini yıtirmiş olsnlar varsa, onlar da özlük haklarında bir eksiklik olmaksızın başka göreviere alınabilir. Ama her halde hükümetlerin değişebilecegi ama kamu yönetiminin büyük ölçüde istikrar içinde yıirümesi aerektiği d'üşünce«ini zihinlerimize iyice yerleştirmeliyiî. Başka türlü devlette süreklilik sa^lanami) dLdtı £</ı aumiey:ıu. Zaten ancak boyle bir tutumla kamu görevlilerine güven verilirse devlet yönetıminde parlizanlık da ortadan kaikar. kim se. partizanlık yapamaz hale £eîir.» Bu konuda şu düşüneeleriml ve gözlemlenmi eklemek ısterinv. Gereksız yere kamu görevl:lerı arasında. nıemurlsr aras.nda bü>oik değ;ş:klikler yapnıak veyd memurları baskı altına almak bence. sa,k>ncalı ql makla b,eifcbçr, bundan daha sa, kıncalı bir şey de bakanların. özellıkle göreve venı başladıkları sırada, memurlara tesl:m olmalarıdır. Memur ne kadar ıyl nıyetii. iyı yetişmış ve bılgıiı olursa olsun. fonksıyonu ve şart lanması bakımmdan bakandnn değışiktir. Bellı düşünce ve dav ranıs kalıplarmın aışına çıkamaz. Bir ölçünün ötesınde de çıknıaması gerekir. Belli ölçünün ötesınde nskle r alamaz. Si yasal yönü ağır basan kararlar vermes:. veya öyle kararlar karşısında durum alması gerektiğın de, ıster ısıemez, biraz çekingen davranır. Bu yönlerıyle. en ilerici memur bile, bir ölçüde tutucudur. rasi ve özgür'.ük anlayıçımın geregi olarak son derecede dogal karşılıyordum. saygıyla karsıhyordum. tşçiler de bütün eylem lerinl yasa sınırîan içinde v« toplumda nuzursuzlufc yaratm»yacak ölçüler içinde sürdürüyor İardı. Fakat ne de olsa, lççi eylemlerı, yürüyüşlerı, Türkıye ıçm çok yenıydı Daha pek vakin 2aınana kadar, çok küçük bir ışçl yüruyüşü bıle. neredeyse bır ihtıiâl oaşiangıcı gıbı yonımianır aı. komünisUikle damga.la*ıuâı. Sözünü ettığîm oüyük ışçi yü rüyüşlerinin başladığı gühlerde, bir yüksek memur odama geldi; çok kaysıh ve telâşlıydı: İzmir'de ışçıler varın yüril JÜ5 vapacaklarmış dedi. Bilıyorum. dedim. Gerçekten ertesı giınü îzmir1 de binlerce ışçinin yalmayak yü ruyüş yapacaklarıru gazeteier yazmıştı. Ne yapalım emredersıniB? dedi vüksek memur. Hiç bir şey. dedım. Yüksek memur çok şaşırrrnştı. Aman efendim nasıl olur, işç;ler \ürüvecek. dedi... Yürürler a, dedim... Demok rasi var. Efendim aralanna bozgun cular karışır... Zaran yok, ışçüer onlan sakıncasız talmasıru bilirler, de dim. Efendim, benden söylemesi, siz gene de Vali beyi bir uyar sani2, dedt. Nasıl uyanrım?, dedim... tşçiler yasal haklannı kullanacaklar. «Yasal haklarinı kullanmalarına engel olun» mu diya> yim Valiye? Hayır efendim, siz Vali beye bır telefon edip, «yann isçiler ^rüyecekmış dunımla yakından ilgılenm, bana bilgi verin» deyin. o nası. davranması gerektiğini anlar. dedi. Bunu yapamayacağımı, kendisının de bi r şey yapmaması gerektiğını söyledim. Şrişkm ve kaygılı, yanımdan aynldı. Yürüyüşler oldu... Kaygıları dogrulayan hiç bir durum ortaya çıkmadı... Zamanla o kaygıh yük sek memur da, venı ışçi haklarıron en inançh savunucularından biri olarak bana yardim ettı. Ojsa, daha ilk günlerden, «ben bu zihniyetteki bir memurla çalışamam» deyip onu görevinden uzaklastırsaydım, herhalde, düşünces:. tutumu bakımından, benim Çalışma Bakam olarak kendi?mi ilk tanıdıgım zamanki anlayışı içinde katılaçıp kallrdı, kendini yenileyemezdi, degişen za manlara ve koşullara uyan ve o koşullara uygun olarak devlete, topluma değerli hizmetlerde bulunan bır kamu görevlisı durumuna gslemezdi.» «En büyük talihLm.» Bakanhkta en büyük tahrr.m, sosyal sorunlarla partinr.n muhalefet yıllarında ılgilenmiş o:mamdı. Sizın de b:ldioıniz gıbı, sraştırma büromuzda bu konucla ayrıntıh hazırlıklar yapi.mıştı. Ve ben de bu hazırîıkiara bir ölçiide katkıda bulunmuştum. Bakan olur olmaz, Bakanlığın yüksek düsseydekı memurlar ile bır toplantı yaphm, Bana toplu sözleşme, grev lokavt hakkı ile sendikacılıkla ilgili olarak 27 Mayıs'tan sonra hazırlanmış tasarı taslakİ8rmı gösterdıkleri vakit «Bunlan Dir yana bırakın» dedım ve kendi partimin hazirhklan ve ınançlan doğrultusun da isrediklerimi söyledim. Ba7.ı lan ilkin bu haaırlıklarımızı biraz aşın bulup kaygiyla karşıladıiar. Ama kısa ;amanda benimsediler ve isin heyecanma kendilerini kaptırdılar. Memurlardan büyük anlayış gördüm. Gece gündiiz en küçük aynntılara kadar birlikte çahşnk. Böylece partimin ön hazırlıkları doğrultusunda bu yasaları hanrlamak olanafını buldum. Bu arada hanrlık çalışmalarını sendikalarla birlikte yüriitmeye de büyük bir önem verdim. Nitekun o sayede o yöadekı kamu oyunu hızla oluşturab.lrjek ve bu yasalarin Meclislerden Çikması kolaylaşmış o".du. Sonradan partimizden ayrılan kimseler arasında bu yasalarla ilgil; olarak beni eleatirenler cl muştur. Fakat özellikle Inönü'nün sosyai konulara verdiju önem ve bu konuda beni destek leyişi, benım için o yasalarin çıkabilmesmde büyük güç kaynagı olmuştur.» Ecevit'in Çalışma Bakanlığı sırasında Bakanlk memurları arasında tıemen hiç degişiklik yapmaması. o zaman da dikkatı çekmişti Bunu sordum « Çalışma Bakanlığım sırasında hiç kimsenin yerı.nı defıv tirmemeye özen gösterdim» dedi, «Ancak kendiliğinden ayrılanlar olursa veya yasal zorunluk halıne gelirse, o da çok simrlı ölçüde değişiklik yapıyordum. Başlangıçta bu vuzden ağır bas kılarla ve tâvizlerle karşılaştım. Özellikle DP iktidan zamanında yeni bir iktidann, kilit noktalardaki hattâ. küçük mevkiierdeki memurları değiştirmesi gerekîiği, başka türlü hükümetin ış göremiyeceği gibi bir yanlış sanı yerleşmişti. Bunun yanı sıra da iktidar değişikliği ile birlik'e mağdur olmuş memurlann hak iddialan ohıyordu. Öte yandan geçmiş yönetimlerin sosyal konu lardaki tutucu davranışı nedeniyle sendikalar Çalışma Bakanlığına karşı durum altnışiardı. On!ar da Çalışma Bakanlığı kadrolannda büyük değişiklikler yapılmasını istiyorlardı. Oysa ben özellikle demokratik rejim içinde, iktidarların, hükümetlerin sık SI'K değişebilecegi çok partili demokratik rejirn 1 çinde, devlet yönetiminin aksamadan yürüyebilmesı için devlet personeli kadrolarında mecbur kalmmadıkça büyük değişiklikler yapılmaması, devlet personeline giiven verilmesi inancmdaydım. İnönü de, büyük ölçüde bu düçüncedej'di. Fakat ben kendi eğilimimde bir hayli yalnız kalıyordum. O sırada sendika yöneticilerinden. Türklş yüneticîlelerinden. bana çok ağır baskılar geliyordu. DP döneminde memurlara, halk tan veya sendikalardan. isçilerden, hücum geldigi vakit, hüküm«tl*r btitün «uçu memurlarm üstüne yıkarlar ve kendilerini temize çıkanrlardı. Bazı sendıka kongrelerinde Çalışma Bakan lıfının yukstk memurlanna aiır DiŞi BOND TİFFANY JONES GARTH Eğer bir bakan, kendi siyasal fonksıyonu ile memurun kamu görevi fonksıyonu arasındakı ayrımı bılemez ve gözetemezse; ba şına geldıği bakanlığın ışlerini biimediğı kompleksine kapılarak, siyasal niteliğı ağır basan karar lan memurlara bırakirsa, hiç bir atılım yapamaz. Bu, siyasai nitehği ağır basmayan kararlarda ve işlerde memurun ışıne gereksiz müdahaleierde bulunul ması kadar sakıncah sonuçlar doğurur. Çaiı^ma duzeruyle ilg.lı yasalan ele alırken, daha iik günden bakanlığın yaptığı hazırlığı bir yana bırasıp kendı siyasal yöniimü ortaya koymasaydım. memur'.ara teslım olmasaydım, aldiğım sonuçlan elbette alamazdım. Pakat bakanm dikkat etmesi gereken bir şey de memurun kişiliğine saygıdır. Kendı verdiği siyasal yönün toplum açısmdan doğruiuğuna. yüksek mevkilerdeki memurları ınandırab.lmesı ge rekir. Bu da, taoü, zorla olmaz. Yoksa memur, özellikle Türk memuru, genelhkle kendıni devletten büyük ölçüde sorumlu göp düğü için, manmadığı, içine sm diremedıği kararların uygulama sıru büyük. bir kolaylıkla yokuşa sürebilir. Türk memurunun büyük erdemleri yanında bir büyük eksikliğı. halkla arasındakı kopuk luktur. Gerçı bu kopukiuK eskısme oranla son yıllarda çok azaldı. Ama gene bir ölçüde devam edıyor. Bakanın. nalkla me mur arasındakı duvarları yıkmak ıçüı sürekiı çaba göstermesı. bir vandan haksı/ hücumlara veya baskılara karşı meY A R I N : muru korurken bir yandan da onu halka, vurttaşa daha sıcak SOSYAL HAKLARLA ve anlayışlı davranmağa vöneıtİLGİLİ KANUNLAR mesi gerekir. Bakanın memura saygılı olmaDÜZELTME sı, ınsnçlı olması. güven ve manç vermesı. fakat ona teslim olmaYazı dizimizin dünkü bölüması gereğinı yine kend; Çalışmünde «Yassıada duruşmalan» ma Bakanlığımdan bir örnekle ara başliğının altmdakı iki paanlatmak ısterim. ragrafta hatalar olmuştur. Yassı Yeni Çalışma B&kanı olduğum ada duruşmalan bölümünün 3. günlerdeydı. 27 Mayıs sonrasınm paragr&fındakı; yeni özgürlük ortamında, sendi «Eskiden DP ıktidarına en çok kacılar, bekledîklerı haklann ger atmış tutmuş bazı gazeteier» çekleşeceğıne ınansalar bile, an. cümlesinin doğrusu: «Eskiden laşılır ve saygı değer bır davraDP iktidanna en çok alkıs tut> nışla. bu haklarda kendı isteklemu$ bazı gazeteler» olacaktır. rinin. hatta baskjlanr.ın payı Yine aynı bölümün 8. paragrabulunsun istıjorlardı. fmdaki: «Tasanda kararlarının Onun için sık sık gösteri yüMılli Bırlık» şeklınde başlayan rüyüşleri, mitingler düzenlemecümlesinın doğrusu: «Yassıada ğe başlamışlardı. Düzenledıklen kararlannın Killj Birhk» olacak yüriiyüşlerden banlpn yalmayak tır. lı olurdu; Ankara'da Meclis yaDüzeltir. teleks hatasmdan dokınlarırja kadar yürüdükleri ofcan bu yanlışlıklardan ötürü olurdu. Ben bunlan. kendj demok kurlarımızdan özür riiipriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle