18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 8 Ağustos 1974 NÎTtKiMTÛPU ÜNA Go TURHAIM SELÇUK 47'LILER FÜRUZAN 44 Blz 4711lere gelince. 61 Anayssasmm verdiği olanakları anca şehre okumaya varıp da araşbrabilenlerdeniz. Hesaba vurulmayacak den li acılıyız. öfkeliyiz, umutluyuz. Geldiğimiz yorenın bırakılmış insanlarından biriyiz. Olanaklanrr.iii yaralmak bize özgu bir paralayıcüıktan ataklıktan bekleniyor. Ben bunu ba;arabilmış olanların kaçta kaçıyım, düşünmek zor. Ben, emek değer ilifküerini bu kadar açıkça değil de en kabasından bileydim, sanırım oniki yasında bile dağ bayır demeyip avaz avaz bağınrdım. îçimde bir damar çaüardı, dayanamazdım. Birileriyle yerli yersiz kapışırdım. Iste bizler yola böyle çıktık. Böyle gidiyoruz. Bizim kuşak. kent kesimindeküeri de katıyorum bak.. sırtındaki teri kurutup , güçlenecek arayı vermeye sabrı olmayan bir koşucuya benziyor. Yaşımızı alay içın bile olsa anma. Bırak onu başkaları anacak. Üstelik ya bağışlamasız, ya da acıyarak. Oysa bize gereken ikisi de değil. Bize gereken erişkinler. eksiğimizi ve heyecanunızı kendi acelelerine yenilmeyip donmuş bcyinlerine aracl etmiyecek olanlardır. Ömrümüzün baharı derler ya. boş ver Eraine menevşem... Bu nasıl bir bahar ki, bebelerin çocukluk bilmediği. taze gelinlerin. eceldir başa çıkılması yok deyip topragı avuçladığı, er kişılerin ezilmekte kaypaklığa dönüştüfü. bunu başaramayanmsa katil hır sız olduğu bir baharın içindeyiz. Hastaları, sakat edilmişleri mymıyorum, genele varmak işimiz bizim. Bu nasıl bir bahardır ki Emine, kurşundan eritilmis., ayak değdirilnıez. yırtıcı dikenli dalların her yanı kapladlğı bir bahardır. Peki, Medet Usta. demijti annesi. Bahara yollar açıldığında Kiraz'ın ailesine haber salarız. Medet Usta'yı kimse uğurlamamışü. Kiraz söylenenleri duymamışca aynı dalgınlığına takılıydı. Babası, Medet Usta gider gitmez, masasının başına geçmiş. çekmeceleri açıp kapaUrak aramaya başlamıstı. Haydin artık. demişti annesi, yatalım geç oldu. Selahattin'ciğim yarın çok işimiz var. Kadir'ie oğulları gelecekti, yakacaktı |uydu buydu. Evden taşınacak şeyler var. O saatte neyi aradığı belirsız babası birden çekmece'.eri hızla örtüp: Ortanca, demişti Emine'ye, vakittir, uyunsun. Kiraz'ın odadan çıkış'.nı görmemislerdi. ü s telik tam da ortada oturuyordu. Annesi Kiraz gene çuhanın aitma sınmis. gibi, yavaşçacık kapıya yönelmiş, örtüyü hızla aralayıp bakmııtı. Yatmış. Acaba anladı mı Selahattin? Bence anladı. Garip bir çocuk, bizimkllere benzemiyor. Ya, bizımkileri izlemek kolay. Çünkü yetiştiren biziz. Bu kızsa kapalı kutu. Kurtlar uluyor demesi yok muydu? Odalarma girdiğinde Seçil'in yorganına sarılmışlığına bakmıştı Emine. Babaıı kucakladığı Kubilay'ı annesini ammsatan özenle yatırırken, Emine uykunun koyu yumufak karanlıglna geçivermişti. Sabah uyandığında açık seçik sıralayamadığı, yine de çarpıntısım içınde tajıdığı bir düf görmüjtü o gece. Bulut yeğniliğinde görüntüleriyle binbir renk dolanıyordu çevresinde. Sıktfan, çöjülen gökkuşağı benzeri duvarlarla sonsuza acılan geçenekler vardı. Sonsuzluk düşüncesini her uzantınm küçüldükçe yinelenen gidişi veriyordu. İnce sislerin dağıldığı sokaklardan yürüyordu Emine. Aradığımn ne olduğunu bilmeden kesin bir arayışla doluyordu. Yanından bir çocuk kalabalığının onu görmeden geçerek, geçeneklerde yitip gittiğini izlemisti. Çok hızhydılar. Solgun çocuk ağızları kıpırtısızdı ya, yine de bir ezgiyi viicutlanyle birlikte taşıyorlardı. Yapayalnız kaldığını neden sonra anlayıp tüm gücüyle bağırır.aya başlnmış.tı. Haykırdıkça bacaklarında eriyip biten hızı çoğaltmaya çabalıyordu. Bağınrken söze dönmesi gereken şeyleri ilkten söyleyemediğini duymu;tu. Haykırışı ulumayla yakan arasında bir gitgeldi. Serinlik sofuğa dönüyor, yeğniliği yitip katılan bulutlar yeryer koyuluyor, kara morlaruı içine eriır.ij cıva salgısında acı yeşiller katışıyordu. «L«ylün Nine. Leylim Nıne. diye seslendiğinde, kuiakiarının kopup, iki kocaman duyargaç oluverdiğini, karşısında aynı zamanda yanındaki ve ardındaki olabilen, yumuşakken katılaşan çevreye çoğalarak takıhp kaldığını gördü. Yeniden «Leylim Nine, niçin kurtlara verdin kendini?» diye bağırdığında üstüne basan kalınhğın ayrıştığını, uçuk mavi bir ük yaz bulutunun yaklaştığını gördü. Bir onmaz hastalığın alt edilip yaşamanın yenilenmesi sayılacak dirime benzer bir kavrayısla bulut kendisini sarıp kaldırınca baktı ve bunun iyilik olduğunu tanıdı. Alabîldiğine açıklık bir yaylada sarı katır tırnaklarıyla sütleğen çıçeklerının içıne uzanmif gepgenç bir kadın ı.Leylim Nine olmadığı halde, bir bakıma o olan kadın» gözlerinde Kiraz'ın uzun ipek kirpikleriyle. ağzında bitmeyen apak bir gulüşle bakmıştı ona. Emine gülüşünü yanıtlamaya çalışmıştı kadının. Ve birden her yanı okul avlusu olan açıkhkta duruyor buluvermi?ti kendini. Kuru bir fidanın riıbıne yanafip, sinmeğe çplışarak uyumak isterken ne yana dönse göremediği. yine de ardında oldufunu bıldiği ılık etli bir canlıyı, belkı de bir insanı seziyordu. • Emine» diyordu ardındaki. Sesti, sör degildi ya duyduğu. Emine anlıyordu. «Sen çekil, ben varım.» «Niçin ben çekileyim, niçin sen. varsın?» diye soruyordu Emine. Ve sorusunu yakınmakla inat arası bir dirençle yineliyordu. Yüz kere, bin kere, sayılamıyacak kadar çok. Sabah yeni başlayan giinde düfünden kalıp lüren ürküntüyü, birden sıçrsyışlsrı nice yıllar sonra Emine işkencedeyken bir anunsamayla çocukluk dü?ünün eklentis: saydığı o karabasanla sanrı arası ;eyi görmüıtü. Başını yatırdıkları dizlerden 'onu araca sokar sokmaz yatırıvermiflerdi) burnuna çarpan kumasın kokusundan kendini alamamı;tı. DÜ5tüğü sarsıntıyı, korkuyu, öfkeyi, acabaları yıkan bir tanıdıklık duygusu uyanmıştı içınde. Belleğinin sa|lamlığı yardımcısıydı. Ç«jitli yönlere sık sık dönen aracın gidişindeki düzensizlikden ya da biner binmez gözlerini örtmüş olmalarından ötürü. yöreyi çözemeyıjinin verdiği yabancılığı o koku alt etmişti. Oysa gözleri kapatılmıs bir insanın görmeyle tanıdığı yerleri geçerken dü?tüğü acemilik inanılası gibi değildi. Üstelik pahah yaşanan semtleıin lessizüği Emine'nin durum saptamasmı daha da güçle;tiriyordu. Kurtulus'ta oturan arkadaşı Sumer belki götürülürken iz sürmede güçlük çekmemiş olmalıydı. Pangaltı'ya inildikçe sıklaşan dükkânlann susmaz kalabalığı, balıkçılann çağrısı, yeşil salatalar, turplar. masallann balıkları yiğit kalkanlar... Gülecek gibi olmuştu Emine. Sumer i de gün ışımadan götürmü$lerdi, nerden duyacaktı o sesleri?.. Nasıl tersti gülme tepisi.. sıkıca bağlı gözleriyle bilmediği bir yolculuğa çıkmı;ken gülmeye davranmak yakışıksızdı. Sessizdi sokaklar. Gün atmamıştı. Kenti yaşar kılan hiç bir devinim başlamamıştı. Gündelik yaşantının «yrıntıları siliveren dikkatsizlikleri diriliyordu içinde. Araçları yönlendiren polisin babacan sişmanlığı, çiçek evlerinden salınan serinlik kulaklanyle tanımadığı tstanbul kentini kendi haline bırakmalıydı. Ara sıra yanlarından birkaç araç geçiyor, boşalmı; caddelerin hıza açıklığında istediği yere gidebilen araç sürücüsünü düjünüyordu. Sonuçta nereye yöneldiklerini tanıtlayacak bir ip ucu yoknı. Haydar'ı niçin ayırmıslardı ondan? Birliktt gideceklerini sanıyorlardı. Görevlilerden biri: Bunlar hem buralarda otururlar. hem d» solculuk taslarlar. Ulan biz solcu olsak neyse, aldığımız paraya baksanıza, demişti. Haydar sabahın yavaşça bölünen alaca karanlığında adama dosdoğru gültrüştü. Bu bir çesit güçlenme denetimiydi belki de. Haydar a yaklaşan Emine'nin kolundan çekmişti görevli. Katı aradıklarından bu yana konuşmayan biriydi. Çevresindekiler ba;tan beri, araştırmamn bütününü ufacık devinmeleriyle yöneten bu adamı titizlikle izliyorlardı. Tekerlerin küçücük engebeleri agı;ı bil» duyusunda değerlenıyordu Emine'nin. (DBVAM1 VAR) Yüzbaşı Romanı Cafer Tayyar'ın gerçek durumunu öğrenmek için IstanbuTa geldim Bursa U.1.192S Bütün rnh ve imamnla kanl ol ki, hiçbir K> kararma Iktiran etınedetı ikararına sunulraaduı) lcra edilemez. Talihimizin biri nerelerde me•ut e<lecetini bilmem. faka» hiçbir kudret ayrı ayn bir mesudi\H ımutluluk) temin edemec. Hi^siyatına. karar ve kanaatlerine sadık k?Jaca|iin müddet. kalbimin kalbinle muşterck daraban edeceğine lortak çarpacağına) süpbe etme. Irk ve vatantmı çok «everim. Tahavyül edilemez fedakarlık iera«ına z*man beni mecbur e<lerm. tarlh şeref ve menakibiralal (Menkıbelerimiziı müşterek yalar. Bueıın lamamen kani oldurum revabıtı kalbiyen »kalb bağlıllğin> hiçbir güıt azaltılacak, veislenecek. (kederlenecek) ne^•TnWi ile (umutsuzluklaj karşılanacak bir vazivet karşısında kalmıy». caktır. Ocağimızın kurulataği her yer bizim için bir aşiyanei siinır ota caktır. SelâhattiB Hiç kuşkusui mektup îngiliı sansüründen geçüği içın Rahmi böyle yszıyordu. Ben de cevap verdım: Kıs fazla oldu, Uvuklar çok kırıldı. Şın.dı tavuk yalnız tzmirdeki çiftlikte var. Ki| böyle giderse ondan da mahrura kalacagız. Böylece Izmir'den bajka her yerde etkiliyiz, ve Izmir için ds hazırlanıyoruz demek istiyordum. Istanbul'a varmca ilk içim Hü seyin Rahmi'nin verd'.ği adres» gitmek oldu. Kuçuk hem;iresini yoksulluk içinde bulup gereken şeyleri yaptım. İKİNCİ BÖLÜM Anadolu Ihtilaline Doğru Derleyen: İlhan SELÇUK Caler Tayyar karşı taraitan olur mu Selâbattin? dedi. Ve davranışının nedenlerinl antettı: Çok zayıf bulundufu Trakya d? bir ymndan politika japarak kendisini konımak tstlyormus. Bundan sonra Kara Vasıf Beyle konuçtum. Meclisi Mebusan 19 Ocak 1920'de açılmıştı. Misakj Milli gönişmelerı yapılıyordu. Emri Kara Vasıf'tan başka Binbaşı Saffet'e de okudum. Saffet Bey bu emri Miralay Ismet Beye de okumamıa söyledi. Bunun uzerine araraızda bir tartısma çıktı. Ben Ismet Beyin bu dâvadakl durumunu bilmlyordum. En sonunda: Biz onu kuşkulu görüyoruı, güveniyorsamz, peki.. dedim. Binbaşı Saffet dedi ki: İsmet Beyden keslnlikle kimsenin kuşkusu olmamalı. Ertesi günll öğleden sonra saat 3 t e Karaköy'de Haliç Kıraaihanesir.de buluşmaya karar verdik. (1) Yalnız ben bu kez ihtiyatlı davranmak istedim. Bizim bazı arkadaşları da oraya çagırdım. Bir kancıklıga urgarsam Saffet'le İsmet'i ben öîdürecektim; bana hü cum edenler olursa «rkada?lar ıcaoına bakacaklardı. Mustafa Kemal'in emrini Kurmay Okulu öğrencilerinden Yüzbaşı Cemil Tahir. Kurtcebe, Tegmen Muzaf fer. Şahap, Vehbi ve Mümtaz'a da okudum. Zaten hepsi tstanbul örgütünün etkin üyeleriydi. (1) Bu kıraathane «onradan yav taklı • Tagonlar firketi şubesi oldu. Yarın: Ismet Beyin düşüncesi MALKOÇOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOĞLU BANYA LUKA'NIN TOPLAR1 Asıimak; daha kötüsü Anadolu'nun sırrrru kaptırmak O günlerde Istanbu! heyecanlı ve kalabahktı. Önce Mütareke ile birlikte feshedilmij Meclisi Mebusan açılacaktı. Mebuslar, Anadolu'nun mil liyetçi temsilcileriydi. Bunlarm Istanbul'a gelişleri şehri adeta ulusal bir gücün iıgali altına almıs gibiydi. Gazeteler bu duygularla yazılar yayınlıyorlardı. Hiç kuşkusuz bazı muhalifler de vardı. Bolşevikleri bastırmak için örgütlenmij Denikin ordusu Odesa'da dayak yemişti. Bu yenilgiden sonra kaçan Beyaz Ruslar Istanbul'a «ığınmışlardı. İtilâf Kuvvetlerinin dünyanın her yanından getirdikleri sömürge birlikleri de bunlara katılınca Istanbul bir insan mahşerl ve meşheri halini almıstı. Mustafa Kemal'in emrini o gün lerde tutuklanrm; ve Bekirağa Bölüğüne kapatılmı; bulunaa Miralay Şevket Beye fötürdüm. Okudu, sordu: Sen bu kâgıtla buraya naaıl girdin? Ve devam etti: Şimdi seni yakalarlarsa ne olur? Ödum koptu. Hem asılmakUn, hem de Anadolu'nun bütün «ırrını Istanbul'a kaptırmaktan dehsetli korktum. Gerçi Istanbul'daki yeni hükümet bize yakındı »ma. ba?kente Hükümetten çok itilâf Kuvvetleri ve polis egemendi. Bekirağa Böîüğünden naal çık tıfımı ve Köprü'den nasü geçtiğimi ben bilirim. Her yanıırıdan geçen, beni yakalayacak «anıyordum. Birisi yüzüme dikkatlice baksa, olağanüstü bir durumumum olduğunu anlardı. Nişanlandığımızm haftasındaydık ki Anraka'dan Temsil Heye tinden bir genel seferberlik emri aldık Bu emirde ani bir dü|man hareketi ve işgali karşısında Anadolu ve Trakya kuvvetle rinin tutum ve davranışları saptanıyordu. Emre bağlanan bir yazıda Mus tafa Kemal Paşa. Trakvadaki Cafer Tayyar Paşa'nın Babıali Hü kümetiyle anlasarak Edirne'deld l'inci Kolordu Kumandanlıgioı bıraktığı ve Istanbul'da huluıtdağu hober alınmıştır. Yuzba^ı Selahattin Istanbul'a giderek Cafer Tayyar'ın percek durumuna öirrensin. Eğer bizimle beraberse bu emri ona versin. Bu emri Va sıf. Şevket ve Kemalettin Sami Beylere de okusun. Sonucu bana bildirin.. Emir gereğince ben 17.1192O'd« Istanbura gittım. Istanbul gezisine çıkmadan önce Hüseyin Rahmi'den mektup almıştım. Üç yıldan beri ilk kez mektup alıyordum Rahmi Malta'da esir olduğunu ve benim ad resimi bir raslantıyla öğrendiğini yazıyor.küçük hemşiresinin Beşiktaş'ta pek sefil bir duruma düştüğünü, yardım etmemi istiyordu. Bu arada soruyordu: •Horoz musunuz, tavuk musu Horoz musunuz, tavuk musunuz? Cafer Tayyar'ın cevabı Ertesi günii Orozdibak'ın ör.ün de Cafer Tayyar'ı sivil olarak gördüm. Kısaca konuştuk. Görüşmek üzere sözleşerek ayrüdJk. Bir gün sonra belirli saatte Şernsioasa'daki evine gittiğimde kendlsinin hangi taraftan oldu|wıu sordum. Güldü: TIFFANY JONES KİAFVİ.L1CACtNCIt BCM 'inı TADıE 5 ••••••••••••••••••••!•••••••••••»*«••••••••••••••••••••••••• Milli Savunma Bakanlığı Tedarik Daire Başkanlığından 1. Türk Silahll Kuvvetleri lhtiyacı için 6246 sayıh kanun ve bu kanuna istinsden çıkanlmış bulunan Bakanlar Kurulu Kararnamesi geregince dış memleketlerden ithal yolu ile 394 kalem tı'obl ciha* ve malzeme satın almacaktır. 2. Bu işa ait idari ve teknik şartnameler Milli Savunma Bakanlığı Ted. D. Bsk. Dont. Ş. Shh. lfc. Ks. da Ankarm, îstanbul, Izmir, Levanm Amirliklerinde, Washington, Londra, Bonne, Tokyo, Paris, Yeni Delhi. Türk Silâhlı KUTvetleri Ateşeliklerınde gbrülebilir. 3. Yurt dışındaki firmalann resmen temsilcisı olduklarını tekiifi verdiği mali yıl içinde Mahalll Ticaret veya Sanayi Odalan ile Türk Konsoloslugunca Tasdikii resml belgeyi tevsik eden finna temsilcilerinin bizaat müracaatlan halinde milli Savunma Bakanlığı Ted. Daire Başkanlıgından şartname verilir. Posta ile sartname gönderılmez telgraf veya yazı ile yapılan isteklere cevap verilmec. 4. Döviz ve akreditif islemleri; M.S.B Ted tk. ve TEKNO Başkanlıgınca yapılacaktır. 5. Teklif ve proforma faturalar TUrkçe ve İngilizc» olarak her kalem cihaz için ayn ayn FOB tesiime göre ba«ırlanacaktır. Bunlar için satıcı firmalar a) Teklif mektuplan: 6 nüsha TUrkçe S nüsha tngülzc* b) Proforma faturalan: 15 nttıha Türkçe. 15 nüsha c) Satıcı firmalann tanzim edecekleri tekliî mektuplarında ve proforma faturalardaki malzeme ftyatlan FOB değer üzerinden yazıiacak ve teslım süresı belirtilecektir. C.İJ". ve P ^ . S . olarak teklif edilen fiyatlar nazan iabare alınmayacaktır. Satıcı firmalar, teklif mektuplannı ve proforma faturalannı ldar! ve teknifc şartnamede istenilen hususlara cevap verecek şekilde düzenleyecektir. Bu hususlara riayet etmeyen firmalann vermıs oldugu teklifler Seçim Komisyonlannca degerlendirmeye tabi tutulmayacaktır. 6. M.S.B. Ted. D. Başkanlıjh teklifleri kabul edlp e^ memekte. malın miktannı diledigi nisbette azaltıp çoğaltmakta veya hic almamaktB serbesttir 7. Tekiifler her kalem cihaz içın ayn ayn zarflar ıçersinde POB. tesiime Röre hazırlanacak ve 23 eylül 1974 eunü saat en geç 15.00 de M.S.B. Ted. D. Baskanlıjfrnds '•»•'•ınacak sekilde eönderilecel' veya makbtız mukabilindf «Ider teslim edilecektlr. Gecikme ve vanlıslıfta sebebiye' vprro* mek uzere teklifler Ateşeiikl»re verilmeyecektir 8. Postada vâki gecikmeler ile bu tanhten sonra gelen •.klifler kabul edilmeı. (Basın: 20703/634S) d) GARTH | I ••••••••••••••••••••••••••••^••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••»••••'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle