19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CENEVRE'DE 5 GÜN 5 GECENİN ÖYKÜSÜ BtZİM O ZÜPPE DEDİĞÎMÎZ, O KOKTEYL KUŞLARI DEDİĞİMİZ İNSANLAR, KENDÎLERÎNE YÖN VERİLİNCE GAYET İYÎ ÇALIŞIYORLAR. HARİCÎYECİLERİMÎZ BÎR EZÎKLİKTEN KURTULMUŞLAR, GERÇEK KİŞİLİKLERÎNÎ BULDÜLAR 3 ) CC ÎNİSÎYATİF HER ZAMAN BAŞBAKAN ECEVİT'İN ELİNDEYDİ. AMERÎKA'YA KALSAYDI, TÜRKİYE BU GİRİŞİMDE BULUNMASAYDI, K I B R I S ' T A K İ YUNAN OLDU BÎTTİSİNE A B D' N 1 N HÎÇ SES Ç I K A R A C A Ğ I D A YOKTU 9 9 C£ CALLAGHAN HEP KONFERANSI TERKEDECEĞİNİ TEKRARLIYORDU. ÖNCE CUMARTESİ GİDİYORUM. DEDİ. GÎTMEDÎ. PAZAR GÜNÜ İŞİM VAR, DEDİ. YİNE GÎTMEDÎ. ¥ANÎ GÜNDE BtR İKİ KERE CALLAGHAN'IN U Ç A Ğ I KALKIYORDU 9 9 £( C C TURAN'IN BİR ESPRİSİ ÇOK İYÎYDÎ. ANLAŞMA İMZALANMIŞTI. TAM O SIRADA TURAN, CALLAGHAN'A GİTTİ: SİZ BİZÎM ADETİMÎZDEN A N L A M A Z S I N I Z , ONUN İÇÎN SİZİ ÖPMEYECEĞİM. AMA BIRAKIN DA M A V R O S ' L A KUCAKLAŞALIM 9 9 Herkes, Türkiye'yi tehdit çabasındaydı Röportaj: Yalçın Doğan Fotoğraflar: Erdoğan Köseoğlu CHP ISTANBUL MtLLETVEKÎLÎ HALtJK ÜLMAN, CENEVRE BARIŞ KONFERANSIMN BtRİNCt BÖLÜMÜNE MÜŞAVÎR OLARAK KATILDI. KIBRIS SORUNUNU ÖTEDEN BERÎ YAKINDAN İZLEYEN StYASAL BİLGİLER FAKOLTESt ESKİ ÖGRETİM ÜYESİ HALUK ÜLMAN, SlTASİ TARİH PROFESÖRÜDÜR. 1973 EKÎM ATINDA YAPILAN GENEL SEÇtMLERDE KONTENJANDAN GOSTERİLEREK ISTANBUL MİLLETVEKÎL! SEÇİLDİ. DIŞlŞLERİ BAKAN1 TURAN GÜNEŞ VE MALİYE BAKANI DENtZ BAYKAL'LA BİRLİKTE BAŞBAKAN BÜLENT ECEVtTİN YAKIN ÇEVREStNDE YER ALAN HALUK ÜLMAN, KENDtSİNE ÖZGÜ RENKLİ ÜSLÜBUYLA CENEVRE'DE GEÇlRtLEN UYKUSUZ BEŞ GÜN BEŞ GECENtN ÖYKÜSÜNO GAZETEMİZE ANLATTI. Sıcftk bir öğleden sonra. Güneş öyle yakıyor M... Deniz de hemen yanıbaşrmızda. tstanbul'da Florya'dayız... Oteller, moteller, evler dizi dizi... cAfedersinız, acabs Sayın Ülman'm evini!...» Ağaçlıklı bir yol... Denizden biraz yüksekçe... Yürüyoruz... Geride kalan onbes gün nasü da geçmiş... Atina, Kıbns, Amerika, Cenevre... Nasıl da yofrun vaşamısız son günleri... Yirmlnci YUzyılın üçüncü çeyreğl sona ererken faşizm daha sık senaryo yazar oldu. Şili'de, Yunanistan'da, Füipınler'de, Brezüya'da.. Durduk atıiden... Yirminci yüzyıhn üçüncü çeyreği sona ererken taşıst senaryo lar daha sık geri teper oldu. Vietnamda, Kauboçya'da Afrika'da... Ve işte Kıbns'ta... AğaçlıkU yolun sonuna geldik. Yolun bitiminde hemen Uç ev «ralannuş arka arkaya. Üçüncüsüne yöneliyoruz . Özür dileriz efendim, biraz sizinle göıüşrnek... Siyasi Tarih Profesörü, tstanbul MiUetvekili ve Cenevre'dekl Ttirk Heyetinin üyesi Haluk Ülman hemen oturtuyor bizi. Rahat yaz giysileri içinde. Biz de bu rahatıığa uyarak kamuoyu nun bildiğinden izlediğinden çok, bümediklerüıe. başka bır deyim le olaylann perde arkasına inmek istiyoruz. Silâh seslerının, anlaş ma metinlerinin ötesine geçmek istiyoruz. Konumuz Cenevre elbette... falarına sokmuşlar. Böyle bir şey olmadı mı, tamsm kimbilir neler tfüşünmeye kalkarlar. Baksanıza bizim Turan'ın bile esprilerini nasıl anlamak istiyorlar. Aslır.da anlıyorlar da, işte böyle güçlü bir hükümete, böyle güçlü bir zamamnda başka nasıl bir muhalefet yapsınlar. Dışişleri Bakanının esprileri naüil karşılandı dışarda? Bir örnek vereyım size. Hani bir basın toplantısında Makarios'tan söz ederken, «Ben ne kadar profesörsem, o da o kadar cumhurbaşkanı» demişti. Evet. Türkiye'de bu sözler tepkiyle karşılandı. Dışarda, hem gördüm, hem de duydum, bu sözler Avrupa'da büyCk sükse yaptı. Konunun ince biçimde ortaya konuşu olarak benimsendi bu sözler. Esprinin olduğu yerde ciddiyet yoktur, diye bir kural yok. Kaldı ki, espri Fransızcada «işin ruhu, aslı» anlamır.a gelir. Haluk Ülman, arkadaşımız Yalçın Doğan'a: Kardeşim, ne sılaştınp duruyorsunuz? siz, Callaghan mısınız? manında bizimle anlaşamazsanız, bizimle hiçbir zaman anlaşamazsıruz» dedi. Doğruydu da. Yunanistan'm fazla bir seçim şansı yoktu. Kıbrıs'taki basanmız onlan korkutmuştu. Bir Türk Yunan savaşmdan da korkuyorlardı. Hem anlaşmaya hazırdı, hem de sakin değildiler. öyle bir havaları vardı. Nitekim sonunda anlaşmayı imzaladılar. Şimdi herkes aynı soruyu soruyor. Peki, Yunanistan bu anlaşmada ne kazandı, diye. Yunanistan birsey kazandı. O da barış, Türkiye ile savaşmamak. nnın kendi paralelinde olmasmdan yararlanmıştır. Ama bütün me» sele isi bu noktaya getirmekti. Ecevit işte bunu sağlamıştır. Teşekkür ederiz efendim. Cenevre'deki görüşme koşullannın ve oradaki havanın yanısıra size ilginç gelen başka olaylar oldu mu? Amacıru dikte ettiren Türkiye Konferansın havası nasıldı? /«• « ••"•'^^•'» • Bir kere, onlar karjılarında ilk defa kendi amaçlarında kararîı bir Türkiye bulduîar. Şimdiye kadar hep kararlarınm dikte ettirildiği bir Türkiye vardı. tlk defa amaçlannı dikte eden Türkiye oldu. Elbette bunun iki ana rwdeni vardı. Birincisi Türkiye'deki yenl yönetimin kişiliği. Ecevit'in kişiliğinde somutlaşan bir iç ve dış politika. tkincisi de, Klbrıs'taki Türk askeri. Orada fıilen sağlanan durum ve bundan alınan güç. Biz işte giderken bu iki etkenin desteğini duyduk hep arkamızda. Biz bu konferansta bir anlaşma olsun istedik. Ama herhangi bir anlaşma olsun istemedlk. Onun için de, hiç gerilemedik. Zaten anlaşma bunu açıkça ortaya kovuyor. Sizin bu güveniniz hiç sarsılmak istenm».l mi? Turan'ın esprisi enfesti... Oldu tabü, ama şu anda öyle yorgunum M, burün o gürültü patırdı uykusuz geceler hep arkada kaldı. Şimdi hatırladıklanm Ha, meselâ, bizim Turan'ın yaptığı oir espri çok iyiydi. Anlaşma imzalanmış, herkes birbirini kutluyordu. Tam o sırada Turan, Callaghan'a gitti ve «Siz Anglo Saksonsunuz. Bizim adetlerimizden anlamazsınız. Onun için sizi öpmeyeceğim, ama izin verin de, Mavrosia bir kucaklasalım» dedi. Oradaki tngüiz heyeti kahkahayı kopardı tabii. Delegasyonlar arasında hava Bu koşullarda yürütülen görüşmeler sırasında Türk ve Yunan heyeüeri arasındaki ilişkiler nasıldı? Belki garip gelecek, ama son derece yakındı. Konuşuyor ve sürekli sohbet ediyorduk. Hatta, iyi hatırlıyorum. Henüz konferans başlamamıştı, salona girmek üzereydik Mavros. Güneş'e döndü ve «Ben şimdi toplantı salonuna girdiğimde kimin Türk, kimin Yunanlı olduğunu pek ayırt edemem. Ama kimin tngiliz olduğunu gayet iyi bilirim» dedi. Bu aslmdn bir yakınlaşmanın işaretidir. Turan ağzını açsa... Efendim, bizim heyet orada çok iyi çalıştı. Türk Hariciyeslnin en iyi çalışmalarından biri bu. Biz bir partiden geliyoruz. Birbirimizi iyi tanırız. Turan da yıllardır arkadajim Ağzını açtığı anda, ne söyleyeceğini bilirim. Dışişleri Bakanı olduktan sonra, belki ilk kez, Ecevit'in yürüttüğü kişilikli nolitıka üe dt. nariciyecilerimiz gerçek kişiliklerini buldular. Darbe sabahından başlasak... Dışişleri açısından yani.. Olaylar başlamıştı. Kıbns'ta darbe olmuştu aemek istiyorum. O andan itibaren dünyada ne kadar dış temsilci'iklerimiz varsa hepsinin dikkati çekildi. Ankara'dan. süreKİi talimat eidebüirdi... Haberleşme konusunda bazı eieştirüer yöneltuıyor Dışışlen ne?... Olmaz olur mu. Hatta bir ara, bizim hariciyecilerder» bir arkadaş, Yunanlı meslektaşını bir köşeye sıkıştırmış. şunları söylüyordu: «Bu savaşı siz mi kazandınız, biz mi kazandık. Anlayamaz hale geldim.« Arkadaşın burasına eelmiş olmalı ki. iyice sinirlenmiş. Baktım Yunanlıdan ses çıkmıyor. Ya\'aş yavaş yerine gitmeye çalısıyor .. Konferanstaki havadan söz eriiyorduk . Tamam işte. Biz kendimıze aüvenliydik. Yalnız hemen sunu belirtmeliyim. Orada görüşmelerde bulunmayan, ama görüşmelerin her safhasında masaria oturan iki kişi vardı. Ecevit ve Kissinger. Büyük anlaşmazhklar iki?i ara<ında gorüşülüyorrfu. Yunanlıların havaçı nasıldı? Faşist bir cunta yedi yıl iktidarda kalmış, başansızlığın doruğiında devrilmiş. Sonra da yepyeni bir hükümet ve yepyeni bir Dışişleri Bakanı Cenevreye gelmiş, çetrefilli bir konuda görüşmeleri yürütmek için... Doğru tabii. Yunardılar bu etkenleri elbette sırtlarmdan hiç atamamışlardı. Çok sinirliydiler. Sürekli olarak Birleşmiş Milletleri ve NATO'yu kullanmaya kalkıştılar. Bizi sözde bunlarla tehdit etmeye çalışıyorlardı. Kendi güçlerinden ziyade dış unsurları kullanmak istiyorlardı. Bunun üzerine Turan Güneş, Mavros'a .Bakın size şunu hatırlatayım. Bizim Başbakanımız Yunanlıya kardeş dediği içindir ki, Türkiye'de büyük eleştiriye uğradı. Siz böyle bir Başbakanuı za Savaşı kim kazandı? Uykusuz geceler... Dykusuz gecelerden söz ettiniz... Sürekli çalışma halindeydik. Bir gece hariç, hiç uyumadık. Telefonlar, görüşmeler, anlaşmalar. tartışmalar... Ve vanlmak tstenen bir sonuç, hem de bir an önce. Ne zaman uyuyabüirdik ki, dünyanın gözü bizim üstümüzdeydi. Başka ilginç gelen olay size, kamuoyuna yansıtmak istediginiz.... Kardeşim, ne sıkıştınp duruyorsunuz, siz Callaghan mısınız? Çok mu süaştırdı o sizi. herşeye rağmen? Sonucu biliyorsunuz. Her gün uçak kalkacak diye bekledık durduk Londra'ya. Çünkü biz ültimatom almaya alışık değüia. No dış politikada, ne de iç politikada. Ya İngiliz Heyeti Peki tngüizier? Ingüizler bambaşka bir dünya. Bizden çok değişik. Hâlâ büyük bir devlet davranışı içindeler. Sar.ki garantör devletlerden biri değil de, Batı ittifakının iki küçük üyesi arasında arabuluculuk yapan bir devlet. Genel olarak tngilizler Yunanlıların bu anlaşmadan fazla zararlı çıkmaması için catıştılar. Ancak Türkiye'nin direttiği noktalarda da, fazla ileri gitmediler. Gerçeği kabul etmek gereğini duydular. En çok ısrar ettikleri nokîa da. Türk askerinin adadan çıkması oldu. Hatta Callaghan, İngiliz Dışişleri Bakanı, bu isteğe olumlu cevap vermezsek konferansı terksdeceğini söylüyordu. Ama bunu ilk defa söylemedi. Callaghan'm Ültimatomu Şu ülümatom konusu o sırada mı çıktı ortaya? Aslında Callaghan, hep konferansı terkedeceğini tekrarhyordu. Önce cumartesi gidiyoıum. dedi. İşim var Londra'da, dedi. Cumartesi oldu. Gitmedi. Pazar günü Londra'da işim var, gitmek zorundayım. dedi. Pazar oldu. Gitrnedi.. Yani günde bir iki kere Callaghan'ın uçağı kalkıyordu. O ültimatomu sordunuz. Biz kendisine hemen cevap verdik. Yarın 9.30'u beklemenize gerek yok, madem işiniz de vartnış, buynın dedik. Ama uçağı Cenevre'den ancak bizimkiyle birlikte kalktı. Aslında Ingiüzler anlaşmak istiyorlardı bizle. Bunda kendi iç politikalarlnm da etkisi vardır sanıyorum. Biliyorsunuz, sonbaharda seçimleri var onlann. Bir Dışişleri Bakanı da seçime giderken, eh bir başanyla gitmek ister. Anlaşma ile gitmek ister. Bu onlann açısından nngtnli bir noktaydı. Bağırsaklanmız büzüldü Yemek durumu nasıldı? Başta da söylemiştim. Sandöviçten bağırsaklanmız büzüldü. Ne kahvaltı yaptık, ne yemek yedik. Son gün artık Türkiye'ye dönerken, uçakta iyi bir yemek yeriz diye hazırladık kendimizi. Bafctık ki, THY bize soğuk bir tavuk sunuyor. Çoğumuzun midesi bozuldu. Şimdi nasıl hissediyorsunuz kendinizi? Çok yorgun. Ama onurlu bir yorgunluk bu. Huzur İçinde. Fakat konu henüz kapanmadı elbette. Başlangıç önemliydi. Bunu da başardık. Teşekkür ederiz, Sayın Ülman. Agaçlı yola çıktık yeniden. Denize bakök. Vakit akşamüstü olmuş. Herkes denizde, yazın tadını çıkarıyor. Bir dize takıldı akbmi3a Orhan Veli'den «Ne Londra Konferansı, ne atom bombası... Umurunda mı dünya. » Yok. Artık değil. Yirminci yüzyüm üçüncü çeyregi sona ererken, umurunda artık herkesin dünya. öyle olmasaydı, neden gert tepsindi faşist senaryolar, okyanuslar b'tesindeki emeller. Ve neden densindi «Üçüncü Dünya» adıyla yeni bir dünya do guyor diye.» Yunanblann seçim şansı yoktu Hariciyenin haberleşmesi mi? Haklısınız. Haberleşme olanaklanmız son derece sınırlı. Harici temsilciliklerimizden Ankara'ya gelen haber.erin gerçeK yerine ulaşması çok zaman alıyor. Hâlâ telsiz ve teleksle çalısıyor Hariciye. Bir haber vereceğl zaman da şifreli göndermeıs zorunda kalıyor. Şifre oradan geliyor. Çözülüyor. Cevabı rıazırlamyor. Yeniden şifrelendiriliyor. Ve geldiği yere gönderiliyor. Bu olacak şey değil. Hele de Kıbns'a asker çıkaran bir devletin blreün olanaklan bu şekilde... Yok canım, olmaz böyle şey.. Peki Cenevre'den sürekli nasü konuştunuz Ankara UeT Amerika'nın tutumu Amerika'nın tutumu neydi? Amerika'nın politikası Kissinger'in izlediği politikarun devamıydı. Şunu demek istiyorum. Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, Amerika artık gerçeği olduğu gibi kabul etmek zorunda kalıyor. O gerçeği görüyor ve ondan sonra da o paralelde bir politika izliyor. Ve o gerçeğe ayak uydurarak inisiyatifi elinde tutuyor. Yabancı diplomatlardan biri «ABD, Kıbns'ta yanhş bir politika izledi, ama şimdi durum değişiyor galiba> dedi. Bu doğruydu. Yanlış bir politika izlemiş, yani biraz önce söylediğim «gerçeği» geç görmüştü. Türkiye'nin isteklerine uymakla treni kaçırmadan yeni durumda inisiyatifi elime alayım dedi. Cenevre üe Ankara arasında direkt bir hat kunnuştuk Te lefon doğrudan Ecevit'e bağhydı. Telefonu açtınız, mı, karşınızda Başbakanı buluyordunuz. Ben doğrudan bir hat olduğunu biliyordum, ama Ankara ile oldufunu biliyordum. Yanı doğrudan Ecevit'le değil. Ankara ile konuşmak istediğimizde fcarşımıza hemen Başbakan çıkıyordu. Ayrp oluyordu doğrusu Eceînt'e Bir keresin de bizim Deniz*i (Maliye Bakanı Deniz Baykal) aramak ıstedim. Baktım karşımda Başbakan. Bir Başbakanla bu kadar kolay görüşme olanağım hiç gBrmemiştim daha önce... Bizim çıkanna yaptığımız sabaha dönersek... Olaylar gelişirken zaten dış temsilciliklerimiz hazır bekliyordu. Bakanlar Kurulu çıkarma harekâtına karar verdiği anda, bütün temsilcilerimiz, nezdinde bulunduklan ülkelerin devlet başkanlarına derhal haber verdiler. Birçoğu tabii, başkanlan yataklanndar» kaldırmış. Direkt telefon hattı İnisiyatü Ecevit'teydi hep Buna Türkiye'nin tepkisi ne oldu? İnisiyatü aslında her zaman Ecevit'in elindeydi. Amerika'ya kalsaydı, Türkiye bu girişimde bulunmasaydı, Kıbrıs'taki Yunan oldu bittisine ABD'nin ses çıkaracağı yoktu. Makarios'tan memnun değildi. Ama Türkiye'nin buna razı olmayacağını anlayınca ve Türkiye'yi kaybetmek tehlikesini göze alamayınca, kendini yeni duruma uydurdu. Ve bu yeni bunalımm, NATO'yu sarsmayacak şekilde elinden gelen her çabayı gösterdi. Bu da büyük ölçüde Türkiye'nin isteklerine uymakla mümkündü. İlhan Selçuk ^ «Kokteyl kuşları!» Cenevre'ye gelirsek... Ben hariciyecilerimiz açısından şunu gördüm: Bizim züppe dediğimiz, o kokteyl kuşları dediğimiz insanlar kendilerine yön verilince gayet iyi çahşıyorlar. Hariciyecilerimiz bir eziklikten kurtulmuşlar. Zamamnda da çalışma temposuna hemen giriyorlar. Sandöviç yemekten bağırsaklanmız büzüldü. Bütün diplomatik misyon da buna ayak uydurdu. Hani nerede o kuşkonmaz, nerede o Bourbon şarabı... Diplomatik misyon dediniz. Buna nasıl ayak uydurdularî Cenevre, Hatay'dan sonra Türk dış politikasının en büyük zaferidir. Yani tarih sırasına göre rfemek istivorum. Lozan daha önce ya. Bizim hariciyecilerimiz hayatlannın en iyi çalışmasını yaptılar. Onlara biz bir heyecan verdik Şimdi siyasi otoriteden talimat ahyorlar. Gece gündüz uykusuz çalışıldı. Hiyerarşiden ziyade karşılıklı anlayış vardı heyette. Ama bizim iç politikadaki muhalifler bunu hemen kendilerine yontarlar. Eleştirmeye kalkarlar. Yok efendim. emir verilecek. Onlar da yerine getlrecek. Gördük işte yirmi • otuz yıldır nasıl yerine getirildiğinl. Yeni Hrallar Soylarılar CAGOAS YAYINLARININ BEKLENEN 5 KİTA8I Sovyetler ne ister? Bir de Sovyetlerin bakış açılan var. Euou ııasü değerlendiriyorsunuz? Sovj"etler Biriiği ne ister, ne istemez, önce onu bilmek ge» rekir. Sovyetler Kıbns'ta mümkünse Makarios yönetimini ister. Fakat eğer bu mümkün değilse, Ada"nın Amerika'nın üstünlügüne girmesini istemez. Kıbns'ta Kum olup bittisine «evet» demek, Amerika'nın tistünlüğüne «evet» demektir. Bu durumu kendisi doğrudan önleyemez. Bunu önleyecek her devleti destekleyecektir. Türk müdahalesini işte bundan dolayı desteklemiş ve Amerika'nın üstünlüğünü önleyecek bir yol olarak karşüamıştır. tki süper devlet arasındaki bu çelişkiden Türkiye nasü yararlanmıştır? Sovyetlerin endisesi Ada'nm taksimidir. Türkiye'nin de tutumu açıktır. Türkiye. ben federasyon istiyorum, diyor. Bu Ada'run bağımsızhgı için bir güvencedir Sovyetlere. Bu açıdan onlar Türkiye'>1 desteklemek gereğini duydular. Amerika da, dünyanın her bölgesindeki inisiyatifini kaybetmek lstemiyor ve ilâveten NATO'nun çökmesi Isine gelmiyor. Yani ayn ayn nedenlerden dolayı, her iki devlet de Ttirkiye'yi destekleme dunımunda kalrruşlanto. Iste Türkiye konferansta geniş ölçüde, Ud büyük devletin tutumla Turan'ın esprileri Karşılıklı anlayış Içiode calısmanın eleştirilecek nesi olabilir ki? Yok. Onlar başka şeyler düyünürier. Hiyerarşl olmalıyı ka SANDÖVÎÇ YEMEKTEN BAĞIRSAKLARI" MIZ BÜZÜLDÜ. NE KAHVALTI YAPTtK, NE YEMEK YEDÎK. SON GÜN ARTIK UÇAKTA İYİ BİR YEMEK YERİZ DEDÎK. BAKTIK KÎ, THY BİZE SOĞUK BİR TAVUK SUNUYOR, MİDELERİMİZ B O Z U L D U 35 ti ÇIKTI is ıııı Her kıtapçida buloaor îsreme Adresi: C C & YA71KLABJ: ADŞ Cc;aioglu UalkevıSok. Ko: 3341 İSTİNBUl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle