Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 16 Ağustos 1974 IBRlStaki darbeden sonra, Londra v Zürıh an.laşmalarınm kendisine tanıdis hakiara c?ayanarak Türkıye'nin yap'ıi. askeri gırişım, Saym Ecevit'in deyımı ıle. «Yu r.anıstan d.şında» bütün devletlerce dogru ve yerinrle "oulunrrrjştur. Buiunmasa ne olurdu? Sadece. bizim kendimizi haklı bulmamız böyla bir gırişım için yeterli değil miydi? Bu sorunun yanıtlarını aramadan. önce şunu da ekleyelim; Yunanistan'daki hükümet ve reflim değîşikliğmden sonıa dunya kamuoyunda Türkiye'ye karşı diye niteleyebi'.eceSimiz 'bır tutumun ortaya çıkmasından duyuian üzüntü gösteriyor ki, haklı ve güçlü olmanın. yanırda, doğrulanmanın da küçümsenmeyecek bir yeri vardır bu!»un': bunun da «adece devletten devlet e bir dfstekleme biciminde nlmaM değil, dünya halklarının onaymdan oluşması da gerekiyor. Devletler, şu ya da bu olay ksrçısında, krnnı çıkarları uyarmra, şu ya da bu yanı tutabilirler: bu durumri'a »irisimci hükümete düsen yandas ve karşı devletler arasındaki dengeyi gozetmektir. Eskiden beri ola gelerı buydu. Fakat bu denge ile birlikte. ya da onun vanı sı:a. dünva kamuov'j rîediEİmiz şev, bir devletin kendisini tanıtmasına, haklı olduğunu tarıtlamssına yönplık ba«ka ve yenı bir zorunhılıık olsrak ortaya çıkmıştır. Cuma aksamı TRT'de Sayın Tanıtma ve Turizm Bakanı Bırgit lie yapılan konuşma, iste bu konuyu kapsıyordu. Birtakım yabancı gazetelerde niçin aieyhimizde yazılar çikmağa başladı? Günün konusu bu. Denild'İEİne göre, biz haklı dâvamızı Hiinyaya t?rr.tamad'Cim:z. oysa Yunanis'an propaeanda işinrie bizden daha atik, daha yetpnekîi niriuğu için, zaman geçtikçe dünya kamuovu Yunanlılardan yana kayıyor. Çağımızda propagandanın önemini kavratnamak büyük bir eksiklik olurdu: çünkü propsgandanır. öp.emi, hele politika alamnda, dünya kar^'jny /•<•' n • ~n çurür. rolünrien doğmaktadır. Ama propagand'ayı sadece bir kandırma aracı saymak da, sanırım, doğru değıldir. Öyle olsaydı dunya kamuoyu bugünkü gü1 K Haklılık ve Propaganda Melih Cevdet ANDAY cüne erişemez, politika alanında bıınca önem verilen bir etken durumuna gelemezdi. Kolayca kandtrılan bir çocuk sayılırdı. Bu önemli konuda, Dışışieri Bakanh.S.'nırı Turizm ve Tanıtma Bakanhgınm, Basır ve Yayın Genel Müdürlüğünün dış emsilcıiiklen ne kerte başanlıdır, başanlı dcğuse ounun nedenleri nedir, yeni bir örgüt!enme"e ını gitıneli. dış ülkelerde çalışan bu görevıileri nasıl yetış. tirmelı. onlarda ne gibi t:itelik er ve verenekler aramalı? gibi sorular bugünlerde çok soruluyor ve bu sorun üzerind? çok ko'.uşulu.vnr. Ancarv. hükümet değişikliğinden sonra Yunanıstanın dünyayı kendi yanına çekmek çin narcadıgı ça balardan söz edilirken. göze çarpan tutum. dahs çok «dünya kamuoyunu kandırma» biciminde ortaya konrr.aktadır ki. benirr. bu vazıda işlem?k ıstediSim konu. bu kandııir? '•srr.Tj<!nın dışındadır. Çünkü para ile, propaganda ile dünya kamuoyunu kazanmak düşüncesi. her ne kadar bu alanda denenmiş birtakım yöntemlerin varhğ'na dayalı ise de. dünya halklarının her zaman, her koşulda kandınlabilecefci inancı, hak'.ı olmaya boş vermeyi içeriyor demektır. Buna gnre, bir yönetim. bir siyasal zir.şmi. ne denli haksız, çağdışı olsa da, iyi düzerüemiş, kurnazca. dirençli bir prcpaganda sonunda kendırj dünyaya benimsstebihr. Oysa bugünkü dünya durumu ttlmden bu göriişe hak verdnecek yapıda değıldir. Öyle ki, propdganda bakımından her türlü etkin güee erişmıj büyük cevletlerm haksız. çıkarcı. çağdışı davranışlan, hiç de dünya kamuojunda onay sormemekted:r. Vietnam'da kapitalist emperyalis: dsvletlertn uyguladıklan canavarca yöntem lerin her yerde tiksinti ıle kariilandi*ını bıliyoruz. Bu sadece bir örnektir. Ama denecek ki, o büyük devletler. bütün haksız girişlmierınde dünya kamuo\oınu kazanam?malarına karşın gene de ıremilerini \üxütüyorlar. Ne ile? Zorbalıkla. Pek;, propagandaya ne gerekseme.eri var? Biçimsel bıle olsa, dünya kamuoyuna bir gerekçe vermek zorunlulugudur bu Yunanıstan. Osmanlı'ya karşı Avrupa devletlerinin eski desteğinden tutun da, ticaret filosunıın yaysın ekonomik gii^üne deghı bır vığır. etkenlerden yararlanarak kendi propagandasını yürütüyor olabîür; bizse dünyaya kapalı bulunmanın, kendimizi tanrmağa önern vernıemenin dogurdufu bir durum içinde, propaganda alanind» onlardan dsha güçsü; bulunabiliriz. Ancak sorunum'Jzun çözürrm bununla bitme». Gerçekten dünva kamuoyunun bueüniprde Yunanistan'dan yanaymıs gibi görünmesi, hiç de Yunanıstan'ın propaganda güeünün sonucu, ürünü degildir: bund? eene de İngiltere. Amerika gib) devletlerin çıkancı politikalan başlıca TO!Ü oynamaktadır. Ada üzerindeki gizli hesaplarm sap tadıgı bir politikadır bu. İnönü'nün. Kurtuluş Sa vaş;'nda. karşımızda Yunanistan'm değil, İngilte re'n:n bulundugımu söyledigini ansıyalım. Propaganda sorunu dışnda. Kıbns o'ayır.ın iki ilginç politik tutum ve gelişimini gözden uzak tut mamak gerekir. Bunlardan bıri, Yunanistan'daki yönetim degişikliğidir. Bu ülkedeki askerî cunta, kendisini dünva içinde yalnız ve bu bakımdan sıkısık durımda bulur bulmaz. Karamanli?'i çağirarak sivil ve demokratik bir vnnetirre geçiş görılnümünü yarattı. Bu olay dünya kamuoyunu etkilemistir. Karamanlis. hanishaneleri boşaltTiak, ser.dikaların çalışmasma yol açmak. partilerin ve niden siyasal etkinliklere »ecereSini. girjprek komünist partisinin açılacajtını sövlemekle özeurlük t*n yana dünya kamuoyunun sempBtisini kazanmısrır. tcerde zıılünı ve haskı vöntemi uvgulavan cunta böyle bir destekten yoksım kalaraktı. Gerçi Yunanisfan'daki bu hükümet degişik'iginin dün ya kamuoyuna olan etkisi bir propaganda erkisi olmu?:tur. ama öziinde salt propaganda değil. propaganda srücünü de iceren bir politik olaydır. Dün y» zorbalann girişimlerini onavianv.yor. Bu tür bir propaganda pücünder. daha başlangıctan beri yararlanan Başbakan Ecerit olmıış tur. Kıbnsa çıkarms yapılırken barışın. o?jürlügün korunması gereginden söz eden. Kıbrıstaki ııydtırma iktidar ve Atina'daki Cunta devrildikten sonra da, bunıı demokrasinin zaferi olarak niteley»n Sayın Ecevit'in sözlerinde. kandırma anlamın da prupaganda dejil. gercefin Rlicüne dayanan propaganda vardı. Ge^en gün Sayın Basyazanmız Nadir Nadi1nin de yazdıJS: gibi. eğer hapishanelerimiz aydmlarla dolu. t$er sendikalanmız kapalı ya da grev fücünden yoksun. eğer partilerimiz susrımılmus durumds bulunsaydık Başbakan Ecevit dünva'ya öagürlukten, demokrasiden söz açabilir miydi? Blîim davTaniî'.mız ise. propaganda bakımın dan zavıf da sayılsak. haklıhğımız'.n v hakhhğımızı gacümüzlfl Mnıtlnmanın dofurduju bir dav ranıştır. zorbahk değil. Ttirkiye'yi tanımayanlar zorladılar onu bu harekete. Bunun propaganda ile değiştirilebUecek bir yanı yoktur. Uyanîş Çağı kııllarırr.ızda Rr5nesans büyük bir önerr.le okutulur. «Teniden doğuş» demektir Ronesans... Tarıh kîtap:arımızda anlatıldığms aore, Avrı:pa'da açılan bilırn ve sanat çıgırıyla insanlık yeniden doŞmuş; uyanmı», aydınlanmış... Öğretmenlerimız kürnüerrie Rönesansı anlatırken. çocuklarımız ria hayranlıkla dinler, l'yanış Çaçı'n: göz^eıinde bü?hütün büyütürler. Ne var ki okullanmıztia Rönesans anUtılırken bir nokta unutulur. ya da unuîturulur: Rönf>san = , burjuva nnıfı'nın uyanıs:nı sims;eler. Bu çağın bilimde ve ?anat ta ünlj isimleri. Kopernik, Galile. Leonardo, Dante, v.b. mn hiç kuşkusuz büyük değerleri vardır ama. insan'ık ne Rnnrsar.s'la başlamış. ne Rönesanf'la bıtrr.iştır. Uyanış Çağı dedisimiz bu geçmi= döierade insanlığın uyanmadığı. Yirminci Yüzvılda mazlum nlusların ve sömürülen emekçilerin: Uyanalım.. diye durmadan basırmp.larından bellirîir. Oysa tarihe. cağımızın bilimsplliüiyle deeil. burjuva smıf'.nın gözluŞiiyle bakanlar Röre=an«'ta demir atıp kalmışlardır Rnnesan= demek «eski Tunan uygarlısiT.:n da canlandırılnıası demektir. Burjuva Batı sınria Yunanistan'la içli dışlı iüşkilerin kaynaâı Rf>ne<:ans'tır. Avrupa feod'al toplumunun d"âer varcılan parçalanır ve ilk burjuva topiumunun temelleri atıhrken neler oluyordıı? Burjuva sııvfi ekor.nmik bakımdai jüclenın palazlardıkça, özgürlüîünü ilân etmek, daha serbest yaşamak istiyordu. Feoria] toplumda Hıri'tivanlık yargıları tam anlamında eserr.enrü. îns^n^n kimliçini silen bir dinsel baskı vardı. Burjuva bireyciliği i=e vaşamaya dnniiktü. Dogayla insan iliskileri acı=mdan bir hüyük arlımril. Oysa feodal toplumun HırUtiyanhgı. kendini öteki dünyava adamak. cile ve acı cekrnek. veryüzü nimetlerinden kaçmak. trünahtan korknak rfemektiBuriııva uyanısı doJ.^va "gilimin k^.klrrini eski Yunan'ın köleri yaşamında bulriu E=kl Yunan ve Roma1nın sanatt bastacı vapıldı. Burjuva sınıfı eclıştikçe kapitalist dünyanın temelieri atılıvnr. sermaye birikimi yoğunlaşıvor, kültürü celısiyordu. Feodal «m:fı dize eetiren burjuva sınıfı, tüm dünyaya egemenli5ini ve kültürünü ta«ıdl. vavdı. Tarihin bu rlönpmirdpn sonra kapitalist Avrupa ile Yunanistan arasındaki iliskiler dahn ilginç bir nluşnmn girrii. Hem Hıristivan diinvasmın bir ÜVPSİ, hem Rönesans kültürünün bir simgesi olan Yunanistan'm Doğu Akdeniz'de barbarlara karsı savunuiması ve kışkırtılmasma hiç kuskusıız saşılmaz. Amerika. İngiltere ve Yunanistan arasındafci içlidıslı sermaye iüşkileri de geçmişln kültürü üzerine kapitalizmin harcını ka'rnıştır. Türkıve ise bu tür bir Batı karşısında h:r türlü kendi ynlunu bulamadı. Bir vsndan Doğu'nun feodal rs tslâmcı kültürünü ve sosyal mirasını taşıyor; bır yandan Bafılasma sürecini yasarken Batı sermaye sınıfınm ve Rönesans kültüriinün de*er yargılan altında eziliyordu. Bu olusum, bir ikile'n varpttı? Alalıirka ve alafranıra ikilemi... Ba'ı kültürü. burjuva sınıfı tiefter yarKilarını aşıp emek çi sınıfınm ideolojisi'ni kurmnya basladıfiı zaman da Türkye g=!ism°leden uzak kaldı. va da znrla uzak tutuldu. Ovsa cagdaş hiîim açısmdan ve emekçi sımfının gerçekleri yönünden tarihe vaklasıldığı zaman Rönrsans ve Yunan uygnrlığı alrr.aşığının gerpğinden daha cok abartrrtıgı. hiç degilse artık asıldıŞı nnlasılmakt^dır Bir kpz tüm antik çag sanatınm. biliminin. {elsefesmin «Yunan» adı altmda tonlanması perçek dısıriır. Eski uygarlıklarm birbirleriyls rjürti'^ alısverisleri vardır kalıtım kapıları her zamin açık kalmıştır. Anadolu'da eski uygarlıklar bilim açısından ele. alınacağma. bu vaklaşım şimdiye dek varjılmamış. ve burıuva sınıfınm verileri Batı'dan ithal edılmiştir Bugün Batı Avrupa basınınm Yıınanistanla sıkıfıkı ilişkilprinden yakınırken, oîay'.arı temeüne oturtmak gerekir. Tiirkive'de hir kültür devrimine gerek var. Bu gerek ıthal malı deîer vareıl;.rmı bir yana iterek bilimi egemen kılma dönemini açacaktır. Anadolu tarihine bu açıdan vaklasımın tohumlan zaten atılmıs bıı!unuyor. İnsanlığın ve uvgarlıgın Yunan ile baslavıo Batı ile bitmediğine parmak basma>: zorundayız. Yeni bir diin\a kuruluyor; bu dünyanın dışmda kalmak, çağdaş uygarUğa sırtımızı d^nmek demektir. T3 O BıLİNCIENME SAVAŞI BU... Oktay AKBAL Evet Hayır ECEVİT ve YÖNETİMDE GELİŞME smanhdan genç Türkıye Cumhur:yeti'ne kalan tarıh mirasında bazı olumsuzluklar vardır. Çünkü bu geçiş Osmarılı' nın tarihsel saygınlığını yitirdıgi bir dönemin olaylan ve olgulan içinde gerçeklesmistir. Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin bir şanssızlıgı, yönetici kadroların Osmanlı bürokrasısinden insan ve karakter mirası devralmasıdır. Çıinkü o ınsar.da halktan kopuk bir yönetim bilıncının tortusu. o karakterde dışa bagımiı bir yönetim anlayışının olumsuzlugu vardır. O «Merhaba arkadaşlar» dsdim «Nereden gelıyorsunuz?» «Amerika'dan» dedi biri. Roma Havalanındaydık. îstanbul'a uçacaktık az sonra. îki hava assubayımız... Sekız ay ABD'de staj görmüşler. Adımı söyledim, birden degiştiler. Tanıdıkları bir yazarla karşılasmış olmanı.ı sevıncinı aşan bir şey vardı bu duygulanmalarında. Bir Türk. bir yurttaş. onlan anlayan biri... üAmerikada 20 temmuzdan sonraki bütün TV yaymlarmı, radyodaki konuşmaian banda aldık» riedı!er. Üzgündüler, dost, mürtefik saydikları bir ülkede eğitimlerıni geliştirmeye gitmişlerdi. Oysa orada Kıbrıs olayı günlerinde hiç de dostça olmayan soz'.er duymuşlsrdı. «Yunanlılar îstanbul'a kadar giderîer» dıyormuş Amerikah subaylar. «Üzüldük, kahrolduk». Konuştuk. dertleştik, bir kaç dakika içinde kaynaşmıştık. Yazanyla, subayıyla. eriyle. köylüsüyle. kentlisiyle bir bütündük artık. Tek bir insan gibiydik. İki assubayın Amerika izlenimlerinın acılığı, tatsızlığı ortadan kalkmtştı birden. Resimler çektiler. Sonra bir.dik uçağa... Geç kalmamışlar savaşa Yurda döndügüm günün gece yarısı anlaşıldı gerrek. Cenevre Konferansı çıkmaza girmişti. Karşımızdakıler hiç bir önerimizi kabul etmiyorlardı. İstedikleri, işi savsaklamak. zaman geçirtmekti. Bunu anlamamak olanaks'zdı. Ama biz bu oyuna kapılmadık. Verdiğimız süre dolunca Kıbns'ta askerî ilerleme yenıden başlayacaktı. Türkün ucuz oyunlara kar.mayacağını, kandınlamayacağım bir türlü anlamayanlar. gerçegi silâh gücüyle benimseyeceklerdi ergeç .. Birden o iki genç. temiz yüzlü, duygulu, ama gerçek asker assubay ark|d£§ı haUrJadjm. B.osuna üzülaıiişlej «Sa.vaş günlerinde»^ yurt dışıpda kaldık diye! Yetiştiler işte savaşa. Dostiı düşmanı^ apaçrk örtaj'a çıkâran bîr savaş ol*u Sn. Ülnsal bfiTTnçlehmemizi güçlendıren... Onbeş gün dinlenecektim sözde! Bir yolculuğa çıksam bile yperı kariar yazı bırakmak gerekir. ya da yoldan yazıp yollanıak; trende. vapurda, otelde, kahvede... Şöyle kopmak, unutmak istedim herşeyi. Kıbns savaşı çıktı, sonra bir haftada bitti. Mehmetçik Kıbns'ta sa£lamca yerleşmişti. Cenevre Konferansı herşeyi kökünden halledecek gibiydi. Fırsat bu fırsat dedim. atladım uçağa. Havayolunun açümasından sonra Roma'ya kalkan ilk uçaktı. Yine de gazeteler, dergüer, filmler, TV' îer, konuşmalar hep Türkıye içindi, Kıbns içindi. Dinlendim mi, yoruldum nıu bilmiyorum. Paris'te okuduğum çogu üikerr.ize geimeyen gazetelerde çıkan yazılar köklü Türk düşmanlıgimn izlerini tasıyordu. Kıbns'ta Türklerin yaptıklan, ettikleri, resimler. bilmem neler. röportajlar hep bize karşıydı. Belliydi, Yunan propagandası çok başarıh çahsmış! Biz ne yaprr.ışız bunca yıl? Sayısız Turizm. Tanıtma Büroları. ataşelikler kı.rup. bir sürü insanı bu görevlere gör.dererek? Hiç! Kocaman bir hiç. Biz işe adam seçmeyiz, adama iş buluruz! Bu yürden Yunanlılar herşeyi vapar, ama işin içinden sıynlıverirler Batı kamuovunun gözünde! Bizse en hakh davaları Batı dünyasına anlatamayız. Hem kim anlatacak. nasıl anlatacak. hangi bügivie, hargi dille. hangi giriştmle? Cok şey var yazacak Bir sürü izlenim birbirini itiyor. Roma ve Paris'te geçirdiğim bu iki haftalık sözde dinlenme günlerinıi anlatmak neye yarar. ülusca yeni bir savaşın içindeyiz. Dost düşman iyice belli olrmış. Kim kimdir anlamışız. Bu bizim için bir biîinçlenme savaşı oldu. Uçakta «Time» dergisini kanştırdım. «Şair B»şbakan Ecevit» yazısını okudum. «Karmcayı incitmekîen çekinir» bir ınsan sayılan Ecevit'i tanıtan uzun bir yazı. Şiirler.nden dizeler almış. kişiligini tanıtmış... Boyledir. karmcayı incitmekten çekinen kişi ulusal bi'ıinçlenmenin öncıisü olaverir işte' İki hava assubayı şu ands nerdedirler, bilmiyorum. Savasa. savaşlarına yetiştiler. İçleri rahattır artık. Ama en büyük savas b:linçlenme ugruna yapılandır Tlirk ulusu once bu savaşı kazandı. Yurda döner dönmez soföründen. garsonuna. satıcısından. kapıcışma. kadıiıindan. erkeğine. siviünden, askerine, riek herkest» bunu gördüm. scvindim; yurdumuzun ulusumuzıın yannma. geleceğine duvduğum güven bir kat daha arttı. Düne kadar bır takım gerçtkleri farkedsmiyorduk. bize bunlan gösîermek isteysnlere kızıyorduk. kuşkular besliyorduk onlara karşı. Bir bakıma ivi oldu, bizi kendimize getirdi kişiliğiğimizı kurriu. ulusal birliğimizi. biünçlenmemizi gerçekieştirdi. Kıbns savaşı zaferle bitecektir. Bugün, yarın. öbür gün... Cok sürmez, ulusal bilince, dostumı düşmanını, iyiliğini kötülüğünü anlama bilincine erişmış kırk milyonluk bir ulus giriştigi bütün savasları, bütün haklı savaşlan kazanacaktır. Kimsenin huşkusu olnıasm bundan... ECEVİT İKTİDARI, BULUNDUĞU NOKTAYA TÜRK HALKININ DEMOKRASÎYE YATKIN KARAKTERİNÎ BÎR GERGEF GİBİ İŞLEYEREK GELMİŞTİR. mekten doğar. Ya da belki bu seçme «kötunün iyisınj aramak» çabası biciminde gerçekleşır. Çünkü halkın karşısında, özlemlerine denk bir seçenek (alternatif) benüz belirmemıştir. Ecevit Olayı Faruk ERGİNSOY UygarUiı kolay özümseyen bır kişilik. sahibi olan Inönü bu engeli demokrası ile asmaya yönelir. Genç TUrkiye Cumhunyeti için hem Mustafa Kemal'in yerleşik ölçülere sıgraayan kişıligi hem de Ismet Paşa'nın engelleri demokrasi ile aşmaya yönelen uzgöriişü büyük şans olmuştur. Yakın tarihin olaylarını biraz dikkatle incelemek bu gerçeti görmek için yetecektir. Ve yine görülecektir ki. bu iki bü>ük devlet adamınm ardında, Osmanlı' mn askerden sivilleşmış bürokrasisi çafdışı bir anlayışla ve ne yazık ki iyı niyetli aldanı=larla tetikte beklemektedir. DP'nin çıkışı ve gördüğü ile bütl'^JSSf ÜOklrt^ S yansımasıdır. Bu özlem salt seçme hakkmın coşkunlugunu değıl Osmanlı kahntısı bürokrasıyi ikridardan uzaklaştırma bıl'.ncini de kapsar. Birikim yoğun oldugu için. her yoğunluk gıo:, gözden kaçan bir takım noksanlıkları da birlikte getirir. çünkü, DP'yı yönetenlerde ne doğru bir tarib anlayişı vardır. ne de halk egemenliğine inanç dujmak tadırlar. DP. daha önceki dönemde bütün olumsuzluğuna kar Bilinen gerçektır kı Batı etkisi kapitalizm zırhı iîe Osmanlı tmparatorluguna ilk saldırıları başlattıgında içerden bir yandaş bulmanın güçlükleriyle karşılaşır. Zira, Osmanlı Türk toplum }apısının kamucu temelleri kapitalist eırışimin ıstediği «adam:» yaratacak nıtelikte değildir. Bu nedenle Batı. yandaşını iş adamlan arasmdan değil «bürokrat kadrolar» içinden seçer. O dönemrie Bürokrasi için tek kaynak olan «Enderun» devşirmelerin den devlet adamı yaratmayayöneUk bozuk duzeninde bu, seçirnl kolaylastırrnış ve Batı ile Osmanlı Bürokrasisi arasında etkisi yüzyıllara yayılacak bir bağdaşma (ittifak) yaratmıştır. Asker ve sıvil paşaların miri topraklan (ki en önemli üretim araçlarıdır) paylaşması iie somutlaşan özel mülkiyete geçis süreci de yine bu olgu'nun doğal sonuçları arasında yer alır. Baslangıcı Kanunî dönemıne değin uzanan ve giderek Osmanlı toplum yapısının bozulup yıkılmasına yol açan bu tür gelişimler, genç Türkiye Cumhuriyetini ön celeyen yıllarda imparatorluğu sosyolojik bir yıkmtı (enkaz) haline getirraıştir. Mustafa Kemal kurduğu yer.i yönetim için, umanz kaldığı yerde. bu yıkıntıdan seçmeler yapmak ve yeni yapı'da o eski malzemeyi irjllanmak zorunda kalacaktır. Osman)ı mırasının bizce en olumsuz yanı yönetim'e say&ınliK kazandıracak değerlere uygar ve çağdaş ölçütler (kriterler) uyarlamayı zorlaştıran karakteridir Gerçekten, uzun yıllar Cumhuriyet dönemini de etkileyen bu olumsuzluk dpvlet ndamlığı kurumunu ağır bir haskı altmda tutmuş, yer yer saptırmış ve hatta bağımh bir kavram halıne get:rmiştır. Bur.un ilginç bir örnegı. askersel niteliğin anılan kavram üzerindeki ağırlığıdır. Osmanh'larda devleti yönetebıl mek ne denli askersel bir köken gerektirmişse, Türkiye Cumhurıyetinde de yönetici etkinliği ayra ölçülerde belirli bir takım ö zeiliklere dayanmıştır. Mustafa Kemal'in benzersiz devrımci kişiliği bu sorunu öznel bir aşama ile çözümler. Ne var ki onun ölümünü izleyen evrede aynı bagımlılık sürer ve fakat aynı üstün vetenek sör1inmp7 J Ecevit Türk siyasal yaşamında enştiği düzeye işte o gün'.erde tırmanmaya başlar. İlkin üyesı oidugu siyasal kurulusun büroksın yine de özel mülkiyet ekoratik yanılgılardan ve varlığını nomısuıe güçlükler çıkaran bır bu yanılgı ile sürdüren kadroyönetımın engellenm asmak ve lardan arınmasma öncülük eder kapıtalıstleşme sürecıni hulanBalşangıçta dayandıgı tek guç, dırmak özleminden baska şey işçı s'nıfını anlamış ve seçımmı degildır. Bu nedenle geçmiş döçalışanlardan yana yapmış bir nemin egemenleri yerine onun devlet adamı olarak sağladığı karsıt gücünü yani gerçek halk sınırlı ün'dür. Ne var ki, ona egemenhğmi koymayı beceremez bu Un'ü kazandıran seçiminde Temelsız bir sıvüleşme çabası incelikler vardır. Çünkü o, bu seçi içinde günden güne kendi ni yimi yaparken öncehkle halkçılık tırir. Çünkü yönetimin sivilleşanlayışından kajnaklanmıştır. Omesi için ilk koşıü egemenliii, nun çalışma sorunlarına (bilım«sosyal siyasal ekonomik» sel tanımı ile endüstriyel Uışkıkarakterdeki bütün ögelerı ile lereı bakış a;ısı, halkçılık anhalk kitlelerine aktarmaktadır. layışının bu konuya yansımasınBunu yapamayan DP kısa bir sü. dan başka şey defildir. Bu nere sonunda boslufa düşer ve denle Ecevit sınırlı ün'ü yaygındestekierini tamamen ^jtirerek iktiHarı" "fertftftn sttfi'"'• asker "'lajtırma sw*ci içinde kijisel ya h ngflfl|rfmım»~'iııjTinnn. ça|d.as jia kuramsai engellerle ksrşı!aş Örgüt içı sotunları, " bir bürokrasi'ye terketmek zo Inamıştır tepedekı giiçlerden aldığı destek runda kalır. Açılan yenı dftnem, yerine. halkın örgüt içmdekı usol akimlan bıle bürokratik kay zantısı olan kadrolarla çözümnaklara dayandırmaya özenecek leme yolunu tutmuş ve içtenlıölçüde yeni yanılgılar getirir ğin sağladığı kolaylıklarla kısa topluma. Ve halk eline geçen ilk sürede büyük bir basanya uıaşolanakta (inanıyoruz ki tarihinmiştır. Daha sonra, eski karşıtde son koz; yanhş bır sivilleslannın yine tepeden ınme iktime deneyine girişır. Burada yandarlara özendiğı dönemde de, lışlık ya da yanılgı, ılkel kspiEcevit, sorunlarm çözümü için, talizmden ileri kapitaiizme geç«Halka dayanan bir yönetim» meyi öngören siyasal güçlerin anlayışinı savunacak ve 12 mart'ı topluma 5abancıhğmı seaemeizleyen olaylar ıçüıde gelişımini bugün vardığı aşama doğrultulunda sürdürecektir. 197? seçimlerı, Türkiye ye Ecevit ıktıdarını getirirken, Osmanh Imparatorluğunun ger:lemeye başladığı dönemlerden ber: küllenmiş bir ateş gıbı bekleyen haık özlemîerinı gerçekleştıren olaydır. Bu özlemler en yalın ta nımıyle «yönetimin sıvilleşmes:» biciminde belirlenebılır. Ha»k kendi denetiminde ve gücünü kendaıden alan bır ıktıdar yaratmayı denemıştır 1973 seçımlerınde. Bu gerçek bütün göstergelerı ile apaçıktır. gozönündedır. Ne demektir, gücünü halktan alan uygarlasmıs (sıvil) yöne0 tim Önce bağımsızhk demektir. Bir karakterdır bağımsızlık. Varlığın, demokraside tek kaynak olan haik dış:nda hiç bır güçle sınırlanmaması, başkaca hiç bir otonıeye eğgin (tabi) oimamajı demektir Aksı halde yönetim çabasına yar» etkenlîr egemen olur. Ulusal da olsa, evrensel de olsa bütün yan etkenler bir çeıçeve çizerler siyasal ıktıdar yöresine. Ve her çerçeve halk egernenlığinden giderek halk çıkarianndan verılmiş bir odündür. Ecevit iktidarı bulunduğu nok taya Türk halkının demokrasıye yatkın karakterici bir gergef gibi işleyerek gelmiftir. Ne var ki bu durum, bazı çevrelenn bu yalın iktidarı birtakım olup bıttilerle darbelemeleri olasılığını yakın günlere değin bütünüyle ortadan kaldırabilmış değildi. Hatta bir bakıma, yukarda <ieğınilen girişım ve gelişimlerin kökü dışarlara uzanan güçlükleri arasındaydı tv olasılık. Ecevit'i iktidarc".an düşürebilecekleri umadu yaşıyordu bazı çevrelerde. Artık bu umutları yok. Ve bu yokluk, ülkemizde yönetimin uygarlaşması ve demoicratik temellere oturuş sürecinin büyük ölçüde tamamlanmiş olmasi anlamına gelir. tzlediği siyaset anlayıçıntn somut örneğıni vererek ulus'un güvenini kazanan Ecevıt, devlet yönetiminde yeri olmayan özelliklere gereksinım duymayacak bir düzeye ulajmıştır. Eriştiği uluslararası ün ve yerleştirdigı görüntü yeter desteklerdir onun için. Kıbns zaferinın ulusa! açıdan en büyük yaran. bize göre, Tür. kiye'de yönetimi uygarlastıran selişiml sağlam temellere oturtx,asıdır. tnanç o'dur ki Ecevit vüklendıgl bu torumluluğun da hakklnı verecek ve aynı zamanda halkımız, böylece elde ettiği Küveı.eyi korumanm dikkatl içinde olacaktır. Demek kl Türkiye'de kesin hilk egemenligi dönemi somut bir blcimde başlamıçtır artık. ""Okuyucu Mektupları Hafta Tatilleri ve Emniyet Mensupları 130 yıl önce kuruian Emniyeı Teşküâtı mensuplarınm calıjma düzenı şöyledir: 27 Mayıs 196ü thtüâli hükümeti zamanında başımıza geçen Genel Müdür İhsan Aras, karakollarda yatraa mecburıyetıni kaldınp, görev yerlerinm yakınlık ve uzunluk üurumu gözönüne alınarak günün 12 saatini çalışıp 12 saatini istırahata ayrılmak suretiyle bir karar ittihaz etmış, büyük şehırlerde 12 saat usulü tatbık edılmektedir. Taşra illerınde halen yine teşkilât mensuplarımız günün 06 12 ile 18 24 = 24 05 ve 0 6 1 2 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmektedirler. Bu demektir kı: Bir polıs memuıu bugün sabah saat 06.00' da görev alır. saat 12.O0'de tes lim eder; jaat 18.00'de aynı polis memuru vıne görev alır saat 24.00 e kadar görev yapar Saat 24.00 ten sonra ıstirahata çekilir, yine sabah saat 06.00'da göreve başlamasj gerekir (Polis memuru altı saat görevli altı saat istirahatli) bu durum bir günlük hafta iznine çıkıncaya kadar devam eder. bir hafta böyle çalışınca Qaitanın yedinci gününü nerede kaldı ise orada haftalık iznine çıkar. Cumartesi. pazar tatüi yoktur va kadroda çalışan her kişi duruma göre izne çıkar. Fevkalâde bir durum hasıl olunca da hemen evinden çağırılır. artık bunun gecesi ve eündüzü diye bir ortam gözetilmez hemen vazilo defterine karakol âmiri tarafından şerh verılir. verilince kanuner de mesuliyeti yükİKimiş demektir. Görev bu ^ekilde ıdâme olur gider. Bu yaptıgım ızaha göre bir gün iznimizi kullansak bi İe alo günlük çalışms saatimizin yekünü eder 72 saat. Sayın Cumhuriyet Gazetesı kanaliyle Türkiye Cumhurij'eti Hükümetine sesloniyoruz. Emniyet Teşkilâtınm elinden hang iktidar tutacak da bizler normal çalışma düzeyine gircceğiî 20 yıllık polisim, bu zaman zarfında giydiğimiz elbiselerin renklerinden başka değişen ve giydiğimiz kep. çizme ve potinden bask» değişen bü duru eörmedim thsan Aras'a teşkilâtımız durmadan gece ve gündüz dus eder ki karakollarda yatıp lcalkma mecburiyetinden kurtardı. Kalsa idi, 130 yıll.k Teşkilât Kamınumıiîi. değiştireceğinden emindik. Bir Türk Polisi olarak ve bu memleketin öz yerlrsi olarak ve bir köylü çocuğu olarak kal ben haykırıyor. bu iktidarın Başbakan ve tç'şleri Bakanma sesleniyorum. Bitsin bu çileli polisin çilesi. Hafta utilinin ikj gür.lük uy gulanması bir fekel ışçısınde hemen uygulansın da niçin kanunlann tatbikatçısı Türk polisi bunu tatbik etmesın Bu nu saygıvla rıca ediyorut ÇKT1N ÇLTlN(»r.LU İzınir Emniyeı Miidürlüğünde Po. ! L N ^ ACI KAYBIMIZ Merhum rr.aljl gazi Sabri Antay ve merhume Müzey\en Antay ın ogulları, Istanbul tüccarlarından Saım, Siret, Sarım Antay ile Sermet Antay ın ağabeyleri, Meliha. Necla. Muallâ ve llhan Antay'ın kayınbiraberleri, Sedat. Sedal, Selim ve Serhan Antay'ın amcaları, merhum Avııkat Emin Raif Ayyıldız. merhum emeklı Genera) Hakkı Raif Ayyıldu ve merhum Rüştü Ayyıldız'm enişteleri, Perihan Hüd'aioğlu ve Muzehher Ünalan'ın enistoleri, Konca ve Yaprak Seyhan'ın dedeleri, Doç. Dr. Fahri Seyhan'ın üaympederi, Gülden Seyhan'ın sevçHi babası, Muazzez Antay'ın kıymetli eşı. Emni\et Sandığı ve Zıraat Bankası eski mensuplalarından, Başbakanlık Yük=ek Denetleme Kurulu uzmanlar:ndan. Sumerbank Bankacılık ve Kredi Işleri Müdürlügij ve teknık müfettişliğinden emekli, Ankara ve Istanbul Barosu avukatlar:ndan Türk dostu bir Fransız profesör Türkiye'nin Kıbns başarısını övüyor SINAN ANTAY tutulriuğu amansız hastalıktan kurtulamsvarak 14.8.1S74 günıi Ha.<kın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 16.8.1974 cuma günü (bugün) öğle namazını müteakip Şişü C«miinden kaldınlscak'.ır Allah rahmet eylesın. A İ L E S İ Cumhuriyet 6530 •••••••••••••••••••••••••••••••••••••»••••••••••••»•»•••••••••••• T. C. HER Tf'Rrt' OTO U1JI SATIM tŞLERİNtZDE G A L E R İ K • • • • • • • • • F E Y Y A Z • BAYJNDIRLIK BAKANLIĞ1NDAN (Yapı Işleri Genel Müdürlüğünden ) 1 Aşagıda durumlan yazılı bulunan Devlet (iıstahanesı insaatlan 2480 sayılı kanun niikümlerine göre kîpalı zart usulü ile eksıltmeye konulmuştur. 2 Eksiltme asağıda vazılı günlerde saat ll'de Ankara'da Yapı îşlerl Gertel Müdürlügü îhale Komisyonunda yapılacaktır. 3 Eksütme şirtnamesı ve diğer evrak meakur Genel Müdürlükte görülebilir. 4 Eksiltmeve girebilmek için ıst^Klüerin: A Bayındırlık Bakanlıgı namına her İş İçin aşagıda gosterilen geçicl teminatı. B 1974 vılına ait Ticaret ve Sanayi Oiası Belgesi. C (Her iş ıçın avn ayn olmak üzere, müracaat dilekçeleriyle birlikte verecekleri eksiltme şartnamesinde oelırtilen ve usuluie göre hazırlanmış olan yapı araçlan Dildjrisi, Sermaye ve Kredı olanakiannı açıkla/an mall dırum bildirisı. Teknik Personel Bildirisl Taahhüt Bildirisı Bayındırlık Bakanlıgınctan almış olduklan asagıda açıklanan Gruatan kesil bedeli kadar 1sm eksiltmesine girefeklerinı gösterir mütpahhitlik karnesı ıbraz suretiyle Yapı tşleri 3ene. 'lüdürlüğü Belge Ilomısyonundan alacaklan) Eksiltmeve Girme Belgesml. Teklil mektupİBn ile birlikte zarfa ko^•Tnaıa^ Iftzımdır. 5 îstekliler teklil mektuplannı thale gtlnü ?aat 10'a Itadar makbuz karşılıSında thale Komisyonu Baskanlıgına vereceklerdir. 6 Eksiltmeye Gırme Belgesi alınması için son müracaat tarthl aşagıda göstertlen günlerin mesal saati sonuna kadardır. Teleraria müracatlar ve postada vâki gecikmeleı ktbul edümez. Keyfiyet ilftn olunur. Işin Adı Dıyarbakır (500 Yataklı) Hastahanesı İkmal tnş. Adana Kadırlı Devlet Hastahanesı tnş. Geçicl thale Kesif bedeli Teminatı Tarihi (49.2Ü0.OOO,) 1.489.75ü, 3.9.1974 Saü ( 6.210.123,1 Bakanlıfa son Rarne Müracaat UrihJ Grubu 27.8.1974 (B) Yıllsrca rürkiye'rie bnlunan ve Türklerin tnsanrıllıgı Honusunria bır çok makatpteı v«zan Pransız Arkeolnîı Pmtesörii DENİS BÜRNOttî gfinderd:*ı mektııpa riirkive'nm Kıb ns zaferini övmiistür Profesör BURNOUF'un Klbrıs'a çıkarma vaptıfımı? 30 temmuz tar:hinl taşıyan meJttubu şövledlr: «Ttirk ordusunun Kıbns'a ckarma harekatını tçten kutlarım. Bir Tiirk dostu olarak ülkenıze piimdpn eelpn nerşeyl yapmava tıazırım tçten öaşan dileklermle.» A D I K ö Y 38 26 38 Öğretmenlerin Çilesi yetmezmiş gibi Atatiirk ve ^evrimlerint yaşarmayı orensip ednen ilkokul öjrermer.lprinin karşısında. bir milli esitirr müdürü bıılunursa ne vaparsmız? Saksrya ili Milli EŞİtim Müdürü ile cok tipik bir örneğmi verecesim Karasıı ilçesi Yuvalıdere kö vti okulu miirlörtl: okuluna Atatürk büstfint1 vapıyor ve faaliyet eösteriyot haberini duvaı dujtnaz mürîüre kızıyor. payhyor. Üstelik «Atatürk bü?tü de ne oluyor? 1? ona mı kalıyor. ;ş ona mı kaldı?» gibi sözlprde bulunuyor. Kendi ünlayışındak.' MilU Bğitim Müdür »ardımcısını da heraber eezdirip. bu temayı isliyor İsparts ilinden buraya atanan Mill! Esitim MOdOrü hskkında eerektiği ısmao bilgi verebiliriz. Atatürkcii o'msk devrimlerl kavratmak bizler İçin bir sue mu? Çilemiı ne zaman bitecek? S: ımla. Kararu ilçesi llkokul öğreliıienlerinden Osman Zeld Canatar 1972 model MFRCEDES 2W tıp verden vites renkli cam. 1963 model CHEVROfX7 împala otomaük 1958 model TAUNUS 17M 1954 model CHEVROLET rek kapı 1952 nwl»> 8t T İCK Specıal 19.50 modP! PLEYMOtTGHl taksi 1955 model FCRD 7 kisilık taksi '.NTtKA 1927 mode! FCRD 193S OPKI KaDitan t C.M.FRt FKVYAZ: Kusiil Cari No: 173 Kadıköv İstanbul Tel: 36 26 38 Cumhuriyet 6523 • • •••••••••••••••••a ••••••••••> «*•••••••§ • • • • £ £ 8 J| B ÇELİK VERİN BÜKMEYE KANAT VERîN TAKMAYA YÜZÜM OLSUN GÖKYÜZÜNE BAKMAYA «GÖKLERİMÎN HAKÎMÎVİM. bır çey, tüz«ı bunu gerçekleştirebılmek için «JETLEPİM VAR' demek ondan da güzel... TÜRK HAVA KUVVKTLKRÎNt t,Ct,Ll!.NL)tl(ME KAMPANYASI'na siz de katılımz. Vapacağınız en küçüJi yardım güciimüzü artt:ran altın bir damla oıacaktır. • • • • 200.054, 4.9.1974 28.8.1974 (C) Çarşamba Çarşamba ( B a « n : 2077« 6517) ••••••I •••••••r «•••••••••• ••••••••••»••••»»••»••••••••»••••••••••• • • • • » » A » » » » » » » » » » . » » » »••••