27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cenevre Konferansında 6 gün 6 gecenin öyküsü Banş harekâtim Ada'da başanyla tamamlayan Türkiye bu defa kesin biu çözüm içın Cenevıe'deydi Atina ise, Cenevre'nin ilk raundunda konuşulup karara bağlanmış konulan masaya getırmek istıyoıdu Türkiye Federasyona dayanan tezını ayak oyunlan nedeniyle ancak 3. gün masaya getirebıldi Callaghan da Atina'nm oyaiama taktığıne ayatc uydurmuş ıkıli temaslarla çalışır görünme çabasındaydi Cenevre'de barış istiyorduk Kıbruta fa«M Yvnm Cnntası blr yenflgiye ngTsmıs, Yunanistan pstentli darbe, Turkiye'nln aktif politikası üe amacına ulsştınlmamıçto. Yülardır süren ENOStS haysline sanki bir adım kalmıştı Rnm aklınca. Katillerle, utoslar» arası kuklalari» her tnriü hnkuk, dünyantn göxü btıünde çifneniyor ve kimse bnna sesini çıkarmıvordu. Herkes ay. nı şeyi söylüyordo: «Aman savas çıkmasın». Elli yıldır aynı kamyı paylasan Törklye ilk keı karar defiştiriyor ve kişilikU, gerçekçi politika tüm açıklığı Ue dünyaya sergile niyordu. Cç fün sürdö neak s»vag. Savaş alanında değişen dnrum, elbette diplomasi alanında da kendini gösterecektl. Artık koşnüar degişmiş, haklılıgım tfim dünyaya kanıtlayan Türkiye, o Yeşil Ada'daki zaferin güvenliği ile otnrmaş. tn masaya. Cenevre'de baslayan Ok tur görüşmeler, zatnan zaman diplomatik oyanlara getirilmeye çalısıldı. Yunanistan ve Ingiltere tarmiından. Türkiye haklılığın verdigi kararlılıkla jitmlşti Cenevre've. o haklılıfcin irade gücö ile istediğini elde etmisti. Kıbns'taki anayaul statüyü ve Kıbru Türkleri'nin yaşama hakkını sürekli traranti altına almak, yenl ve bagım•ıı federatif devlet knrmakla mümkündü. «Dünyanın çıban başları» diye edebiyatı yapıiıyordn lşin. Her üçdört yüd» bir dünya kamnoyn Kıbrıs sorunu ile karsılaşıyor. bu küçnk Ada ile kimlerin ne alıp veremediği var sorusunn somyordu kendine. Iıte artık bn sorular sorulmasın, Kıbrıs «çıban başı listesinden» çıkarılsın Utiyordn Türkiye. Bannn İçın 8 Ağustos 1974 tarihinde «federatif ristem» tezi ile Ridildi venideo Cenevre'ye. İlk konferans başlamadan önce, Birleşmis MUletler Güvenlik Konseyi kararına aynlmus, ateşkes saglanmıstı. Pr». ttkte banş saflanmıMı demekti bn bir aniamda. Çünkü silâhlar snsmaştu. Asıl sorun Ada'nın statüsüydü. lkinci Cenevre görüsmeleri Işte bu hava içinde başladı. Şimdi hemen hiçbir törüşme yapılamadıgi için (öriişme biie (tenemlyeeek konferaıuı gün gün izleyelim: TüRKtTE'NÎN tLK BARIŞ HAREKATIM TAMAMLAMAS1NDAN SONRA, BAŞBAKAN BÜLENT ECEVÎT, «BARIŞ YAPMAK SAVAŞ YAPMAKTAN ZORDUR» OtYEREK GERÇEKLERE ÜZANAN GORlŞÜNt AÇIKLlYORDt. CENEVRE'NİN İLK RAUNDt, TVlRKIYE'NtN TAM BİR BAŞARISIYLA SOmiÇLANDl. ANCAK t. RAUND ECEVtT'lN NE KADAR HAKL1 OLDUGUNTJ ORTAYA KOYDU. tYl NİYETLE GÜtfŞTlGİMİZ BARIŞÇ1 ÇABALAR 8(M*liÇ VERMİYORDU. OYSA YANDAKt FOTOGRAF, BARIŞSEVER TÜRK LXUSTJNA, BÜYtJK TJMÜTLAR VERMlŞTt... Sovyetierde yeni bir düzen vardır. Rusyada bugün Çarhk Kusyasmm Anayasası geçerlidir, demek ne ölçüde mümkünse, Kıbns'da 1960 Anayasası da o ölçüde geçerlidir.» Callaghan ise vaktini öldürüyordu, bir Denktafia görüçerek, biı Kleridesie görüşerek... •akınca görmemlştl. Zaten ABD kamuoyu belki de onunla ta duruyordu. Atina'yı ikna ettiğini söyledi. Buna rağmen bizim heyet boşuna bekledi Yunanlılan. Cenev* re'den haberler geldikçe Ankara yoğun temaslara giriyordu kendi içinde. Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay arasında mekık dokuyan Ecevit durumu «sıkıntılı» olarak nıtelıyordo. • YUNANİSTAN DAHA ÎLK GÜNDEN KAÇAK GÜREŞMEYE BAŞLAMIŞ VE cATEŞKES» SINIRI DİYE TÜTTURMUŞTÜ. mediğini defalarca açıklamaktan çekinmemişü. Yoksa Paris havası mıydı, onu demokrasi havarisi kesen?... ABD suçlanır, Sovyetlere şirtn görünmek için Komünıst Partisl serbest bırakılırken Birleşmiş Milletler'in soruna çözüm bulmak amacıyla toplanmasını da isteyen yice Yunanistandı. Ama aynı Yunanistan îngiliz gazetelerine çarşaf çarşaf ilân vermekten de çekinmiyordu. Istilâcı hep Türkiye idi. Rumlar. Türklerle kardeş kardeş geçinmek istiyorlardı. Ama Türkiye buna engel oluyordu. Bu tea dünya kamuoyunda işlenmiye başlanmıştı. Sanki darbeyi Türklye yapmıştı Kıbns'da. Faşist katü Samson sanki Türktü. Sağa sola yalpalamalann4an anlaşılmıştı Yunan taktiğl. Zaman kazanıp, içerde de alelâcele kurulmuş bir göstermelik sözüm ona «demokratik» hükümeta dayanarak propaganda yapmak. Yedi yıldır yitirdiği prestiji ve son darbeyle dünyanın yüzüne bakamaz hale geldiği atmosferden kurtulmak, Ve bu arada ne kopanrsa kar kabul etmefc. Bu arada Cenevre'de özerklik tartışmalanna glrmekten de geri kalmıyorlardı. Zaman kazanmak için özerkliği «tayn ayn bölgelerde ayn ayn belediyeler kunnaks gibi, garip garip tanunlamalara rastlamak olağandı artık. îngilizler ise, ikinci gün Türk tezine daha btr yatkınhk gösterlyorlardı. Hatta Callaghan GUneşie konuşması sırasında «Yunanis 8 ağustos Türkiy» cepheslnde tam bir güven var kendine. Ada'da kazaralan zafer, uluslararası anlaşma ile onaylanan, yani ilk Cenevre anlaşması ile, bir metin var taraflann elinde. Nelerin konuşul&cağı belli artık. Fakat ne o?... Yunanlı kaçak güreşiyor. GorUşmelerin en önemli konusu ateşkesin sağlanmasıymış. Türkler ihlâl ediyorlarmış ateşkes sınınnı. Onun için de, ele alınması gereken ilk sorun ateşkes sınırının saptanmasıymış. Başbakan Ecevit'in dediği gibi, «Kardesim» diyordu Turan G<taeş. «Büs bu konuyu ilk konferansta ele almamışmıydık» Mavros duvardı sanki. tlle de ateşkes sının diyordu. Sanki Ada'da onlaı kasanmıstı savaşı ve lütfedip onlar otunnuştu masaya. • YUNANİSTAN'IN OYALAMA TAKTÎGÎ AÇIĞA ÇIKINCA BU KEZ DEVREYE TELEFON DİPLOMASİSİ GÎRÎYOR. 11 ağustos, Konferansın dördüncü günü «telefon diplomasisi»nl ••hneye çıkaran gündür. Dünyanın büyükleri Cenevre'ye el atmışlardır artık. Kissinger bir Ankara ile bir Atina ile görüşmekte, bu arada Cenevre'deki kendi gözlemcisine de talimat vermektedir. Bu nedenle de konferans toplanamadı ve görüşmeler hep ikili düzeyde kaldı. Kissinger'in yaptığı telefon görüşmeleri aslında Atina'yı yumujatmıştı. Yunanistan Türk tezini görüşrneyi kabul etmiş, fakat Atina'da Savaş Konseyi'ni toplantıya çağırmıştı. Washington'un sesine uyarak Türk köylerinin Rumlar tarafından boşaltılmaya başlandığı nı açıklamıştı Mavros. Anu bir yandan da Trakya'va asker yığmaya baflamışlardı. Görüşmeler iki kez ertelenmiş ve ikinci erteleme yedi taat surmüstü. Telefonlar işte işin içine bu sırada ginnişti. Telefon sonuçlalan Cenevre'de beklenirken ikili görüşmeler yapılmış ve bu sırada telefon sonuçları gelmeye başlamıştı. Sinir bozucu beklem» üç Dışişleri Bakanı'nın başbaşa yemek yemesi ile noktalanmışU, Kissinger, Türkiye'ye anlayış gösteriyor ve Atina'yı bu yolda iknaya çalışıyordu. Ama Ingiltere belki de bu konferans boyunca en hatalı çıkışını yapıyordu. Londra'dan gelen haberler îngüterenin Kıbns'a fantom uçakları ile birlikte paralı asker gönderdiği yolundaydı. «Barış uğruna» adaya çıkan Nepalli Gurkhalar para karşılığında savaşıyorlardı. Para için adam öldürüyor derler ya.. tngil tere Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma taktiklere başyuruyordu. Adada askerl gücünü artırdığını açıklarken, belki de Türkiye'yi isteklerinden geri çevirebüirdi. Aynı taktikleri bir elli yıl kadar önce denemişti. Ama Anzaklar başarısız olabilirlerdi, bir de Gurkhaları denemeliydi. Oysa Başbakan Bülent Ecevit tâ savas öncesinde Ame rikalı danışman Sisco'ya ne demişti: «Biz hatayı tekrar etmiyeceğiz. Tarih tekerrür edebilir. Ama hatalar tekrar etmez» İngütere anlaşı lan Ecevit'in bu sözlerini duymazlıktan gelmişti. Göz göre gör« yarım asırlık hatayı tekrarlıyordu. Mavros, toplantıda esirlerın de btrakılacağı ve değigürileceğial »Byledi ve dördüncü gün sona erdi. • ARTIK KONFERANSIN SON GÜNÜ GELMİŞTİ, PARALAR DÖKÜLMÜŞ, İLÂNLAR VERÎLMİŞ VE FANTOMLAR SİLÂHLARLA DONATILMIŞTI. 13 Ağustos Artık tüm umutlar bugüne bağlanmıştl. Toplantılar sürekli erteleniyor, bizim verdiğimiz süre de altmcı gün sona eriyordtı. îyiniyetimizi kötüye kullanmıştı Yunanhlaı ve onlarla Işbirliği yapan Îngilizler. Bir gün içinde üçdört kez ertelenen toplantı nihayet gece geç saatlerde başlamıştı. Ada'nın yüzde 34'ünün Türkiye'ye bırakılarak yeni coğrafi federasyonun tartışılması bile gündeme alınmıyordu. Yunanlılar randevülerine gelmiyorlar, tngilizler de onlara ayak uydurmuşlardı. Paralı askerleri nasılsa gitmişti Ada1 ya.. Fantomlar da hazırdı. Dünya basınına büyük paralar verörek gerekli ilânı da yapmışlardl. Artık neden görüşsünlerdi?! Ama Türkiye yine kararlıydı. Baştaki gibi. Altıncı gün sonuntfm mutlaka bir cevap bekliyordu. Evet, ya da hayır. Türkiye, Ada'nın yüzde 33'ünü tcapsayan ve bir tek Türk bölgesi yerine, kuzeyde, ilkine nazaran küçültülmüş birinci bölgeyle ayn beş Türk bölgesi tanınmasını ve aynı çekilde özerkliğe dayanan bir federe yönetimi içeren ikinci ve son bir öneride bulunmuştu. Buna tanıdığı süre de 13 Ağustos Salı gecesi saat 24'de sona erecekti. Toplantı akşam başlamış, ancak yine düşünmek için mehO istenmişti. Yunanlılar gerekçe olarak cTürkiye'nin isteklerinin kabul edilmesi için Yunanistan'da kamuoyu oluşturacaklarını» Ueri sürüyorlardı. Atina'da ise, savaş hazırllklan tüm hızıyla sürüyordu. Artık yapacak şey kalmamıştı Türkiye için Cenevre'de. Aktif ve kendine güvenh bir poiitika yine sahneye çıkmalıyt dı. Görüşmeler ve demagojilerle Kıbns'taki soycfaşlarımızın hayatı sürekli tehlikedeydi. Politikacı Ecevit düşündü. Ordu yürüdü ikinci kez Kıbns'te. Yürüyor da işte... Cenevre Konferanstndm Ttlrkiye'yl temsil eden heyetimia, Kıbrıs İçin BÜrekll, bansçı T» taraflar» adalet saglıvacak çOrthn TOİlanr» erüayacak nitelikte muhataplar bulamadüar. Karşı tarafta yer alan diplomatlar, oyun ve düzenle raklt öldürüyorlardı... Ya Ingilizler... Onlann dıırumunu bilmeyen kalmadı artık. Bebeler bile duydu, tngiliz Başbakarunın Kissinger'den izin almaksızın adım atmadığını. «Ateşkes konusunun önemini...» diye söze başladı İngiliz Dıçişleri Bakanı Callagan. Fakat bu arada Yunanlılann Türk köylerini boşaltmalan gerektiğine de dikkatleri çekti nasüsa. Oysa aynı saatlerde Birleşmiş Milletler gözcüleri ateşkes sınırmı »apîadıklannı ve bunu Cenevre'ye duyurduklarını açıklıyorlardı. Callaghan'ın hangi köylerin biran önce boşaltılmaya başlandığı sorusuna Mavros «Şu a n i ı elimde liste yok» karşılığını verdi. Kıbns'da yaşayan Türklerin Rum mezalimine hedef olmaksızın yaşamlarını sürdünneleri önemliydi. Bu nokta üzerinde duruluyordu. Ama Mavros bıı konuyu da kenara itmlş, «Ateşkes sının» diye tutturmuştu yeniden. Turan Güneş İlk gUnün özetini şöyle açıklıyordu: «Biz buraya zaman kaybetmeye, hele de yeni yeni oyaiama taktikleri ile kazandıklanmızı vermeye eelmedık. Bizim iyıniyetimiz maalesel kötüye kullanılıyor.» tan'a kabul ettirmek belld mümkün olabilir sizin ted. Yalnız biraz erteleyelim ve ikna İçin bol zamanımız olsun» demişti. İlk bakışta iyi niyetle söylenmiş sanüan bu sozler gerçekte Yunan taktiğine hizmet ediyordu. • ATÎNA'NIN PEŞİN PAZARLIKLI DİPLOMATİK MANEVRASI NEDENİYLE KONFERANS 8 SAAT SAVSAKLANIYOR. 10 ağustos Konferansın ancak üçüncü gününde, asıl görtlşülmesi gereken tezinüz nihayet masa başına geliyordu. Üçüncü günün başka bir önemi de, Cenevre görüsmelerine katılan Kıbns Türk ve Rum yönetimi başkanlan Denktaş ile Klerides'in anlaşmazlığa düsmüş olaıalanydı. Denktaş Türkiye'ninr cografî federasyon tezini 1leri sürerken, Klerides 1960 anlasmasma dönülmesini istiyordu. «feki. 1960 yılından bu yana hiç değişme olmadı mı, son darbeyi nasıl izah edersiniz?» sorusuna Klerides verecels cevap bulamıyordu. Denktaş ve Klerides'in görüşmelere katılması sorunu çözümlemede bir adım olarak nitelenmekteydi. Oysa daha başlangıçta konferansti, «yer» sorunu, yani nerede oturulacağı sorunu birden önem kazanmış ve toplantı sırf bu nedenden ötürü sekiz saat ertelenmişti. Salonda bir d» «Kıbrıs Cumhuriyeti> için ayrılan bir masa vardı. Türk ve Rum halklarının başkanlan olarak Denktaş ve Klerides gerçekte bu masada oturmalıydı. Rum buna itiraz ediyordu Fakat bu basit, ama önemli bir diplomatik manevraydt. Ikisi aynı masada oturduklan tak dirde bir anlamda fiüen iki ayn toplumun varlığı kabul edilmiş ola caktı. Adada iki ayn toplum, elbette kendi başkanlan ile temsil edi lecekti. Ve Klerides: «Ben Cumhurbaşkanıyım. Kıbrıs Cumhuriyetini ancak ben temsil edebilirim> diye tutturmuştu. Peki Kıbrıs'da darbe yapılır yapümaz «Kıbrıs Elen Cumhuriyeti» naraları nerede ka hyordu?.. Cumhuriyetten nasıl söz »edilebilirdi?.. O zaman bunca ia san neden ölmüş, neden birinci Cenevre, ikinci Cenevre diye konff ranslar düzenlenmişti?... Bu sorular hep yanıtsız kahyorlu.Birinci Cenevre görüşmeleri sırasmda ateşkes hattının saptanma sı karar altına alınmış, ancak Türk köylerinin boşaltılması da aynı anlaşma ile karara bağlarunıştı Ateşkes hattı için görüşmelere girtrek isteyen Yunanlılar, köylerin boşaltılmasına yanaşmıyorlar ve adeta kandırmaya kalkıyorlardı. Oysa anlaşma bir bütündü ve bir maddesi uygulanacaksa, diğer maddeleri de uygulanmalıydi. Türkiye bu konuda da kararlıydı. Üç saatlik bir görüşme yapüdı bu koşullarla. Mavros burada coŞ rafi federasyon yerine «kantonal bir federasyon» önerdi bu kez. Maronik ve Ermeni azmlığından söz ediyordu Mavros. Coğrafi federasyonu da bunun için istemediklnrinl bildiriyordu. Türk isteklerinin «aşınlığından» yakınıyord'L Konu Kıbns'da Anayasa tartışmalanydı. Güneş uzun bir açıklamadan eonra 1960 Kıbru Anayasasuu |öy!e eleştiriyordu: «Bugün İNGİLİZ . YUNAN ÎŞBÎRLÎĞÎ KONFERANSIN 5. GÜNÜNDB • MAVROS VE ARKADAŞLARI RANDEVULARA GELMEMEYE AÇIKÇA ORTAYA ÇIKIYOR. 12 ağustos Görüşmeler hâlâ uzamakta.» Verilen görüşme saat lerine ne Yunanlılar uyuyor, ne de Klerides. Oysa Güneş çaba gös termekte, aman demişler bir kere. Kılıç kaldırmamıştık biz de. Kan dökülsün istemiyoruz. Banşçı çözüm diyoruz, Savaş Konseyini topladık diyorlar. Coğrafi federasyon diyoruz. 1960 Kıbrıs Anayasasında değişüdik niye diyorlar. Tür.iye, Adanın yüzde 34'ünü kapsayan bir Türk yönetimi istiyor. Yani Adanın bu kesiminde Türkler söz sahibi olacak kestnlikle. Geri kalan bölgeler de Rum yönetimi altına girecek. Ama dışs karşı bağımsız bir Kıbrıs Devleti var olacak aynı zamanda. Yunanlılar ve Klerides yine toplantıya gelmeyince Güneş tezimizi bir tarf içinde onlann kaldıkları otele yolluyor. Oysa masa başında sözleşilmişti. Artık konferanstan ümitler iyice kesilmeye başlamıştı. Ve ilk kez beşinci gün «Konferans batıyor» düşüncesi ve izlenimi irtaya çıkmıştı. Bu arada telefon diplomasisl tüm hızıyla sünnekteydi. Kissinger; Ecevit ve Karamanlis ile görüşmüştü. Daha tezimid resmen karşı karşıya açıklama olanağı bile bulamamıştık. Oysa ikinci Cenevre görüşmelerinin amacı buydu. Fakat Yunanlı ve tngiliz tavıplannda kesin bir d'ğişmeyi görmek mümkündü. Bir yandan Ada'ya silâh ve asker yığmışlar, öte yandan dünya kamuoyunda yoğun bir reklâm kampanyası ile neredeyse haklı olduklanm kanıtlamaya başlami'.lardl. Yani geldikleri zaman kafalanndaki amaca azçok yaklnşmış sanıyorlardı. Zaman kazanmak taktiğl işte bu nedenle uyguıanmıştı. Türkiye'nin onlara tanıdığı süreyi uzatmak Istememesi bu gerçeğjn biilnuoclndrn doğuyordu. Kissinger yine devreye girdl bu arada. Ama orvun da kendi başı dertteydi. Başkan Nixon. Watergate skandalı dolayı^ıyla gorevlnden çekilmişti. Kissınper'in Dı<işlen Bakanı oiarak görev yapması bir an tereddüt uyantfırmıştı. Ama yeni Başkan çabuk DAHA 2. GÜN BAŞLADILAR. 9 ağustos Verilen randevülere gelinmemeye başlandığı taribtir 9 ağustos. Yunanistan sürekli suçlama yapmaktadır bir taraftan da. Konferans konferans niteliğinl yitirmeye başlamış, ikili ve üçlü görüşmelerle yürütülmek egilimi ağır basmıştır. Waldheim, Amerikalı gözlemci Hartman ve uluslararası, güçler devıeye girmişlerdir O.nevre'de. Bir gün önce ortaya atılan Türk köylerinin boşaltılması konusu Türkiye içm de önemliydi. Mavros'un listesini bilmediği köyler ikin ci gün Turan Güneş'in cebinden çıkıyordu. Rum işgalindeki köylerin listesi Güneş tarafından İngiliz ve Yunanlılara sunulmak istendiğinde. «Garantör devlet» ve Yunanistan bunu görüşmek istemediklerini belirtiyorlardı. Kıbn''m başından beri süregelen kararlüığımız burada da kendini gösterecekti. 24 saat süre tanımıştık KıbnsU Rumlara, Türk köylerini boşaltmalan için. Her şeyden önce, kararlann kâğıt üzerinde kalmasını istemiyorduk. Anlamı yoktu ünzalartn aksi takdirde. Yunanistan Cenevre'de son yedi yüın eztkllğini üzerlnden ata mamaktaydı. Bir yandan kendine yenl bir siyasal ortam hazırlama çabasmdayken. öte yanda aynı politikayı uluslararası düzeyde de gerçeklestirmeye çaüşıyordu. Içte Sovj'etlere yakınlaşma politikası belirginlik kazanmış, ABD'yi suçlamalar giderek artmıştı. Yine iç politikada ilginç bir gelişme, ne tunaf bir tesadüftür ki, aynı zamana rastlamıştı. Yunanlı biltm ve ünlü politika adamlannm bile kendisinden «Amerikan ürünü» diye söz ettikleri Başbakan Karamanlis 1949'dan bu yana yasak olan Komünist Paıtisini serbest bırakmaktan söz ediyordu. Oysa aynı Karamanlis 19561P63 yUtan arasında Başbakan koltuguna oturmus ve asın sola hiçbir zaman tahammUl ede davranmıs ve Kissinger'in «Banş güvercinleri» uçunnasmda bir Kibrıs'taki Türk ve Rum top!uluk:arıiıın i!fi"i ıen O»nktai ve Klerides de Cenevre'atvd Uenktasın venı mu:.u. öz^ür blr Kıbrısıa kurulması yolundaki önerilerine Kiendes kulak a&madı...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle