19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHUTIÎYET 25 Temmuz ABDULC&NBAZ rURHAIU SELÇUK , ĞulfotfCU ..» ÎOPAlUANltl, 47'LÎLER FÜRUZAN 30 Sen her şeyl parayla mı sanıyorsunT Annem anneannemızden utanıyormuş. Onun herkesle dost oluvermesinden utanıyormuş. Trenle bıze gelirken onunla Erzurum'da inen kım varsa evımizdeiu colan bıteni iğne ipliğins dek bılir» demez mıydı annem ^ize? Anneanneme karşıcı çıktıgımızda da nep en sonr» yetismez miydik istasyona? N'olurmuş trendekiler bllirlerae? Gizli kötü bir şey yok ki evlmizde. Ay sana da hiç bir sey anlatılmıyor. Artık büyusen. Büyuyoruz ya, durtnuyoruz. Büytlmüşsen işit bakalım: Ertegün Ü«teğmeni seviyorum. Emine kulaklannm yandığını, mıdesıne doğ ru bir ağrının yukseldiğinı, *bzleriıün dolmaya başladığını anlamıştı. Gebe kaln.ak. evlenmek. nikâh, babasının geçenlörde tanıyamadığı sırttan duruşu, annesinin lclâl tfğretmene duy duğu öfke, karalama isteğı, ErtegUn Üsteğmenin karlara dalıp yok olan vakı&ıklı çizgileri, Kiraz, Leylim Nine, Nazik kadın. Kadir, Saide öğretmen, Lamıa öğretmen. ötekller... Kafasından hızla geçmeye baslamışlardı. Abla sus n'olur. Soyledıklerın çok ayıp. Hem ben ağlayacağım şimdi. Hep bizler için ayıp. Anneme baluana, babamı nasıl evirip çeviriyor. Görmüyor musun fthım şahım bir kadın mı yani? Bızim guzelliğimiz halamızdan, babaannemizden kalıt. Babatnsa ne yakışıklı, ne marifetli adamdır. $imdi de ilköğretim müfettışliğı çıktı ortaya, Fedakârlık yapma lâflarından geçilmiyor. Babam gibl akıllı bir adam nasıl bunlan anlayamıyor şaşıyorum. Ayıpmış. Emine yatağın üstüne çökmüş, sarsüaraK ağlamaya başlamıştı. Içinde her şeyın biriken, kırıcı, yüreğe batan, sivri, kesicı baskınljğıyle acı durmadan artmıştı. Ağlamasını sessızce sürdürmek zorunluğundan kanının basıncı şakaklanna vuruyordu. Ter sırnndan sulasarak inip serinlıkle sanyordu çocuk bedenini Ağlama, demiştl ablası. Ne ağlıyorsun yanl? Söylediklerimi hlç mi bilmiyorsun. Geçen yıl aybası olmadın mı? Olmadım. Emine ağıamuım kesmljrl. Oldum. Bir annem biliyordu. Çok korkmuştum. Annem sös vermişti. sea nerden biliyorsun? Kubilây harlç heplmlz biliyorur. Sen lyice safs'n. Annemiz tedbirlerinı alıyordur kızım. Babamıza da söylemiştir. Çünfcü sen genç kızhk yolunun başındasın. Annemin çizdıği planlar var. Seni çok akıllı buluyorlar, üstelik güzel de olacaksın. Oturmuşsun karşıma, annem söz verdiydi diyorsun. Emine aldatılma duygusunu ilk kez o gün tatmıştı. Bir de ne zaman .. Çok büytik inançlarla sevgilerle bağlandıklan, toplumsal düşüncenın gozbebeği saydıklan Mşilerin birbirlerine kıyıcı bir amansızlıkla dUştUklerini duyup üstelik gördüklerinde. Çelimsiz gövdesi, dar sırtı binlerce iğnenin baüşıyla dikilivermişti. Uyduruyorsun. Annem koca bir lnsan. Yalan söylemez. Kendınde de o şey olduğundan, bende de olacağını biliyorsun. Anlatalım istersen. Okulda olmussun, derse girmemişsin. Yüznumaralann aralıpında hademe görmüş seni. KUstüm, anneme haber ver demişsin. Annem de seni gelip almış öğretmenler odasına götürmüş. Ecza dolabından pamuk almışsınız. Ötesini de ben kendiliğimden anlatayım. Yanaklarından öpmüstür, sonra okşayıcı iki tokat atmıştır. Güierek, €Benim kızımın aklı başma gelsin» demiştir. Emine sesini sahvermışti. Ağlaması odayı dolduruyordu. Ablası devinmesiî bakıyor: s e veccnlik, gözlerinde bir ışıltı. Emine ilk taşkınlıgından sıynhnca: Doğru. Anlatmış. Bana. çekinme, kimse bilmeyecek demişti. Hem biza yalan söylemeyin deyip, hem kendileri valan söylüyorlar. Babamın yüzüne nasıl bakacagım... Bunlar yararlı yalanlarmış. Yalan da sayılmazlarmış. Bizim söylediklerimız zararlı yalanlar, büyuklerin söyledikleri yararU valanlar. îşte böyle güzelim ortanca... Emine'nin dikelmesi dinmiş, ıçinl ıssa bir bırakılmışlık duygusu almıştı. Ablası gelip yanına oturdugunda kirpikleri kurumustu Konusmamışlardı. Sonra birbirlerine dayanmıslar, ablası kolunu onun boynuna dolamıştı. Emine'nin hâlâ ıslak olan vanaklarını küçük ince mendilıyle kurulanııştı rfu vatanlık, nazlatma ağlamasını depreştirir gibı olmustu ya bunu belirsiz öfke kıvılcımımn alısılmadık sıcaklığı, piırüzü kesivermıştı. Ablasınin gen. cecik gövdesınden yükselen ak sabunun ılık kokusunu içine çekmis, başını omuzuna dayamıstı. tkisi de büjüklerin vamitıcı, baskıcı tutumlanna karsı bırleşmişlerdi sanki. Ben seni üzmek ıstememıstım Emine. Bana da yalan söyledi. Babama anlattığını, o şeyi, bir gece yemekte bır bakısından anladım babamın. Nasıl anlatayım. Bir yasıtına, paylastıgı bır »ırrın ikinc kisisine bakarmıs gıbi övünç, arayıs vardı gözlerinde. Sonra da hani annemle bazı geceler ikisi Dizıeri tastaslayıp yatak odalanna bır an önce girerler ya, annem de o haliyle bakmıstı babama. Hep düsündüm Emine'cik. Davağı vedığım gecednı ben. Hep düsünddm. Üstejtmen trte«ün'ii sevn e m niye ayıp olsun . Ayıp değil, demişti Emine. Emine kararlıydı. tlerde sık sık abanacagı o korkusuz iticiligıyle Emine'yı yekindirecek haklılık du\gusunun belırlenm'si ba«lamıştı. Ayıp değil ama yine de beni Istanbul'a anneanneme bunun için yolluyorıar, kendi istedıkleri olsun diye. Gitme. Nasıl karşı koyayım? Sevdiğine söyle. Emıne soyledıklerinden tad almıştı. Söyledim. «Nereye gidebılırız ki» dedl. «Anlatsak. b:zi dnlasalar. hem bılıyor musun Seçil genciz. önumüzde bir omür var. birlıkte neler yapabıliriz» dedı. Anlamaz onlar. Kars'a gıdın orası uzaktır. Kars ha. Ceyran Emıne? Kars burad&n ne çeker kı. Bildiğinis daha uzak bir yere trkiin. I«• taobul'a.. , Karısı bosanmıyormuç. Kocası seni seviyorsa boşansın, ayıp değü mi? Büytüderın ayıplan hep baska turlü ayıplar. Annelerimn tcapıyı açtığmı duyup susmuslardı. Perdesı yan örtük pencereden karların sonsuzluk dugyusu veren yumuşak ınışlerine bakıyoriardı. Ûnutulmaz aklıklar ulkesi olan Erzurum'un kışlarının güzelliğinı belleklerine kazıyan bu eşsiz görüntünün verdiği duyguyu yaşıyorlardı ablasıyle. Çocuklugun bîlinçsiz acımasızlığını, acı çekmenin gerçeğini tanıyarak yavas yavaş unutuyorlar'iı. O, bakıyorum hazırlık felan durmuş. ÎM kardeş omuz omuza venp basret mı gideriyorsunuz? Yavasça donmüsleriı. Anr.eien yakın köy. lerden birine kardeş okul seçılen okullarının aylık toplantısına gidecektı. Bu tür toplantıların onun ögretmenhk g^revinde ayrı önemı vardı. Günluk giyimlerini degiştirip yeni bir bluz giyer, yakasına menekse kesimli üç elmasla bir de küçük vakut kakılmış ığneslni takardı. Bu iğne Kafkasya göçmeni babaanneden miras yüzgörümlüğü olarak gelmışti. Tırnaklanru sıfır num&ralı cilâyla yeniden parlatır, gözkapaklarına msri bir göıge konaurur du. Bu mavı boya topıantmın sormn» doğru gözkapaklannın ince çizgilerınde toplanır, kâğıtlan okurken yüzde ba<ums>ız bır etk' yapardı görende. Emıne, annesinln hem boyamp, hem de boyanmıyormus gibi go'rünme, çabasmı fıiç arüamazdı. Abartılmadan yapılmış bir sUaün çevrede yadırganmıvacagım biliyordu da niçin yersiz bir kaçamakla belirsizliğe sıgınmaya çalı$ıyordu, anlamaJc güç:ü. Ar.nelerinin üstünds o gün ilk gördükitri bır tayyör vardı. Çocuklarının parlayan Ipsını anlar anlamaz: Beğendiniz siz de defil mı demişti. Hepimizin kılık kıyaletimize dikkat etmemü zamanı geldi. Bir ara Ankara'va gıdeceğim sanınm. Babanızın nakıl işı felan. îlkögretim müfettlşliği.. (ARKASI VAR» Yüzbaşı Seİahatünln Romanı Acı gerçek AtUrın durduğu ycre gridik. Hepsi tinirli ve heyecanlıyüılar. Bekir Sami ıdet» mosmor k«lilmijti. Bir ölüm sessizligi i;od« biz de bir kenar* çekilip bir (ürt oturduk. Bu esnada Halıt Pasa bazı köy liılere Afyonkarahisar, Kütahya, Eskişehır. yollarını torujcıdu. Gerı yönleri neden ^orvyordu* Şaşırmijüm. Bizim ilenye İzmir'a doğru yolları tormainu gerekmcz miydi? Hava butüütün karaiuıu Halit Pa$a (x) birden ayağa kalktı: Ben gidiyonım, ied'. Bu durumda bizim atlüar da ayaklandı. Biz de gideceğiz, dediler. Oysa bizde ve arabaiaki öküzlerde gideeek haJ yoktu. Köyden çıkın''a atlılif hayvanlara bindiler. Biz de arnbanm yan.nda yaya yürümeye başîadık. Ben Kâzım beyin yan'nı yaklafarsk durumu sordum. Ögrendim ki dtişman Manisa'jn bugün ışgal etmiş. Bu olay tistüne buralardaki haikm manevıyatı büsbütün bozulmus. Halit Paşaya demişler kı: Biz birşey yapamayız. TUrlü ısrara rağmen köylü direnmiş: Birşey yapamayız, hem buradan gıdin! Bizler de tekrar yolı düsmtişuz. İKİNCI BÖLÜM Anadolu Ihtilaline Doğru llhan SELÇUK İzmir Valisi, Yunan birliklerinin törenle karşılanmasını istemişti hükümet kuvvetine dayanarak meydana çıkmış. Biz sabahleyın Kuyucak'a gelmce köylü ber yana haber salmış ve Halit Pasayı öldürtmek için tertibat almaya başlamış. Hatta sabah ber a berce yemek yerken adamı öldüreceklermış. Subay olduğumuzdan hem cesaret edememışler, hem bıze saygı göstermisler. muyum? Artık buralarda umut yok. Ben bğleden sonra Manısa'dan tstanbul'a gideeek trenie yo la çıkıyorum. Allah sıze «elamet versin. Yukan çıktık. Bekir Sami lle görüstuK. Genel Kurmay Başka nı Cevat Paşaya bır rapor yazdık. Durumu kısaca özetledıkten sonra ıçinde bulunduğumuz fcoşullan Kâzım Beyın anlatacağını. kendisinin Bandırma'dakı tü mene tayın edilmesini esasen bır alayı Balıkesir'de bulunan tUmen karargihının Balıkesir'e arnnıası nın uygun bulundugunu yazdık. Kazun Bey bize veda edere* aynldı. Bu sırada bir adam Bekir Sami Beye bır mektup gaürdı. Bu mektup Rauf Beydendi. Hamidiye kahramanı lUuî Bey, bize ulaşmak üzere tstanb'ii'dan yola çıkmış, biz köylerde Halil Paşa'nın peşinde dolaşıricen, Akhisar'a gelmisti. Durum'i gorciük ten sonra Duralarda birşey yapılamıyacağını anlamış, iaha flverişlı sar.dığı Aydın bölgeiine f\tmişti. Bunu Bekir Sanıı Beye ha ber venyordu. Akhısar eşrafmın nali Kâzım' ın aynlışı, Rauf Beyin g<s ıp gldi=ı Bekir Sami Beyı de br.i de •arsmıştı. Hele oğleden sonraya dek uğraşa uğrasa epey de tazl3 para vererek bir lokma etmtğ zcrla bulunca ar.iadık ki, oaradan hayır yok. Gün 38 Mayıs 19iydu. «Olmeğe karar verdim» Akhisar Kavmakamlık odasında umutsuzluk ıçinde Bekir Sami bana dedi ki: Sel&hstün, sen gençsln, belki hayata seni bağlayan umutların vardır. Benımse hıçbir şeyim yoktur. Ben ölmeğe karar verdim. tstersen sen de git. Ben bu işe devam edeceğim. Kumandana verdiğim cevap belliydi. ölüme hazır olduğumu ve esir bir vatanda yaşayarak umut ve hayal beslemenin olanaksızlığını dile getirdün. Aynı gün Ayvalık 172 nci Alay dan bir telgraf geldi. O sabah bir Yunan muhribiyle bir îngıliz muhribi llmana girmişlerdi. Birkaç Yunan muhribi de liman ağzında bulunuyordu. Ayvalık Kaymakamı tngilız gemısinden çagnlmış, şehirde herkesın ışıyle gücüyle meşgul olması tenbıhlenmışti. Alay ;Kumandanı da çagnlmış ıse de kendisi gıtmeyip*"bft•btnbaşıyı* yollsnııştı. Sonucu bekliyordu. Bergama'dakl silâh deposu Müdürü Nuri'ye bölgesinin 172 nci Alaya bağlandığını bildirdik ve oradan emir almasıru tebliğ ettik. Aynı emrl 172 nci Alay Kumandanına bildirdik. Bir muharebe veya erat toplama işlnde bu sılah ve cephaneden 172 Alay yararlanabilirdi. Parti Pehlivan Bu acıklı manzart karşısında yapacaktık? Bırkaç saat Kuyucak'ta kaldık tan sonra gün doğmadan tekrar Akhisar yönünde yola çiktık. Gün açıldığı zaman Akhısar'dan gelen yolcular, Parti Pehlivan'ın yamndakılerle birhkte Akhisar'a geldiğinı ve bızı aradığını söylediler. Kâzım bey bunu duyunca: Çabuk olaJım. yol değiştirerek Akhisar'a yetişelim. Bu eşkı ya herıf bizi soymak ve öldürmek için arıyor. Ben bunu tanırım, dunyanın en namussuz adamıdır. Bir de bu herif bizi çırılçıplak soyar, ve biz de Akhisar'a öyle gidersek tam maskara oluruz. Karar verıldi: Kâzım Beyle Bekir Bey dağ yolundan hızla Akhisar'a gideeek ler, bizi aldırmak üzere jandarma yollıyarak güvenliğımizi sağ layacaklar. Biz arabayla yolumu za devam edeceğiz. Parti Pehlivan'a rasgelirsek, kumandanlann kendisini acele Akhisar'a istediklerini ve ftnemli bir iş vere ceklerini söyleyerek atlatmaya çalısacağız. Parti Pehlivan bizi ya kalar ve beraberinde dağa götür meye kalkarsa, gıttıgimiz yolu işaretlemek için yere boş sigara psketı atacağız. Yolda ısgara izmaritiyle izımizi belirlemeye çalışacağız. Kabıl olursa kâğıt yazıp atacağız. Bu karardan sonra atlılar biz den ayrıldılar. Biz de yazgımıza boyun eğerek yolumuza yöneldik. Bir süre daha gıttikten sonra Akhısar gözüktü. Ama bır süvari kafılesinın karmakarışık geldiğini gordük. Bun lar herhalde Parti Pehlivan ve adamlanydı. Biraz sonra yaklaşmca ben bağırdım: Parti Pehlivan içirüzde mi? Bir adam: Benim. dedi. Bekir Sami ve Kâzım Beyle ri gördünüz mü, görüştünüz mü? y Onlar sizin Akhısar'da oldu ğunuzu haber aldılar. size yetişmek için atlannı sürdüler. Çok önemlı işle var. Kâzım Bey silinle mutlaka görüşmek istiyor. Adam bir süre düşündü: Sen Akhisar'a gidiyorsun, değil mi? Evet. O halde ben öğlene kadar burada beklerim, Kazun Bey gel sin görüşelim. Tehlikeyi ucuz atlatmıştık. Sonradan ögrendik ki Partl Pehlivan Akhisar'dan çok şey çal mış, gaspetmış, yola çıkmış; Ak hisar'a dönüş olanağı yokmuş. ne bir telgrafla Genel X may Başkanlığına durumu sö; ce bildirdik: Akhisar 36.S.1 Genel Kurmay Başkanlıgut Izmirde yayımlanan Köylü zetesinin 24^.1919 Urihll sayu da tzmir Valisi tzzet Bey ti fından Yunan birliklerinin t törenle ve saygıyla kabulünttı teakilfttına tavslye ve tamim lunduğu görülmfiftür. Gerek Manlsa Mutasamfı ve rerekse Akhisar Kaymaka nın Müdafaa1 Milllye konus da halka yol göstenneyip dai mtlli heyecanı töndfirmey* yerll Rumlann tedhlş propaı dalartna lakayt kalmalan mu havadlsini doğrulamaktadır. Türk ve Müslüman mllleti zimkâr ve Iman sahibi hükttı TÖneticUeriyle u v k ve Idare İundukça cihanın en kahran mllleti olduRunu göstermiş cebin ellerde dalma miliet lzhan cebanet eylemiftir. *(x) Halit Pasa dvü ve \A$ • smdan yetismis bir pas.i< Eskiden derebeylerin» v* 1 tuzlu kişilere, Hükümet, Pı ünvanı vererek yonftim* b lardL Köylü ve raütegallibe Gece umutların yıkUması Uzerıne acı bır yolculuk yaptık. Bir siire sonra Halit Paşayla adamı yanımızdan uzaklaşarak bızlerı yalnız bırakıverdıler. Bereket versın arabacı, Kuyucuk koyünü biliyordu. Bızi geceyansına doğru oraya getirdi. Aç, susuz, yorgun, koye tekrar girdık. Köylüyıi zorlukla uyandırdık. Para vadederek bıze bıraz yemek sağlamaları olanagını buiduk. Koylüye bu durumu aniayajnadığımızı söyledıgımız zaman anlattılar: Bu Haht Pasa, tttıhat ve Terakki'nın bu bolgedekı temsılcisiymiş Zaten derebeyi durumunda bulunan bu adam, hukümete dayanarak 1908 devrımınden ben halka neler yapmamış: Hele 19141918 arasında savaş zamanında bu henfın köyluye yaptığı fenalık akla hayaie sığmazmış. Namusuna sald.rdıgı kızlaruı sayısı bilinmezmış. Hangi kadın hoşuna gıderse kocasını askere göndertmek, ya da hükümet kuvvetlenne tepeletmek yöntemiyle o aileyı mahvetmış. Bırçok k:şı bunun yüzunden asker kaçağı olarak dağa çıkmış. eşkıya olmuş. Çalmadığı mal, göz koymadıgı hak kalmamış îttihatçılar devrilmce bu adam halkın tepkısmden korkarak saklanmış. ama ilk ke? gene bır YA RIN : 8 er bir ordu gibiyd MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOGLU BANYA LUKA'NIN TOPLARI TİFFANY JONES Acı yalnızlık Şehre girdiğimız zaman Bekir ve Kâzım Beyleri Hükümet Konağının bahçesınde buldum. Gün Cuma'ydı. Kumandanların geldiğini duyan dükkânını kapamış kaçmıştı. Ne hayvanlara bakacak adam bulabilmişlerdi. ne de oturacak yer. Akhisar KayTnakamlığı bahçesinde bir kanepeye ilişmişler. hayvanlann dizginleri el lerinde bekliyorlar. Ben hemen Hükümet Konağımn kapısına dayandım, açılmak için zaten bir tekme bekliyen çü rük kapıyı açtım. Yoldan giden bir jandarma erini çevirip hayvanları ona teslim ettim. Kuman danı Kaymakam odasına koydum, ben de bir odaya girdim. O sırada telgrafçı gelip bir sürü telgraf ve şifre verdi ki Bekir Sami'ye geliyordu. Bu işlerle uğ raşırken, elinde ufak bir çanta gözünde siyah bir gözlük içeriye bir sivil girdi: GARTH Tam bır Yahudi şivesiyle söy lenen bu sözler üzenne bsçınıı kaldmnca hayretten donakaldım. Bu adam bızim Kazım Beymiş. gülüştük. Nasıl, diye sordu, tanınıyor aav. Çantalar, taraklar beş kuru
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle