18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CTJMHURİYET 28 Nisan 1974 B ugün nisan'm 28*1. Türkiye'nin siyasal tarlhinde önemli, çok önemli bir tarih bu. Çünkü tam 14 yıl önce Istanbul universitesin.de öğrenci hareketinin başladığı gündür bugün. Olaylar ve görüşler İkiye bBlünen Almanya'y» oldufu kadar, vaktiyle Hitler'i desteklemiş olan Alman ve İngiliz kaDitalistlerine ve bütün insanlığa da çok pahalıya mal oldu. Ne Getirdi? Ne getirrrüs bu 28 nisan? 27 Miyıs Devrimi'nl getirmiştir; 27 Mayıs Devrimi ise 1961 Anayasasını getirmiştir. Bunun bilincine ve derinligine varabilmek için, bu Apayasanın «Başlangıç» bölümünü satır satır analiz edersek görürüz ki, 27 Mayıs Devrimi ülkede: • Hukuk dışı tutum ve davranışlara geçen ürtidarlarm meşruluğunu yitirece&ini; • Bbyle iktidarlsra karşı, 1948 Insan Haklan Bildirisi'nde evrensel olarak tescil edilen ulusal direnme hakkınm kullanılacağmı; • Türk milliyetçiliğinin, bölücülüğe değll, «kaderde: kıvançta ve tasada ortak» olma duygusuna dayandığım; • Milli Mücadele rahunu ve ulusal egemenliği koruma azmini; • Kişi hak ve özgürlüklerini titizlikle koruma gerektiğini; • Topluma huzur ve refah sağlayacak sosyal ve demokratik hukuk devletinin bütün koşullanyle kurulması gereklilığini; 9 Anayasa'nın asıl teminatının, yurttaşlann gönü! ve iradelerinde yer aldığı inancını V9 bu inançla Anayasa'mn, Türk ulusunun özgürlüğe, adalete ve fazilete âşık evlâtlannm uyanık bekçiliğine emanet edildıgini, ilân etmiştir. Kısacası 28 nisan ve ardından gelen 27 mayıs, Türkıye'ye demokratik, özgürlükçü ve sosyal hukuk devleti ilkesini getirmistir. Yeni Bir 12 Mart Özlemi mi ? Hıfzı Veldet VELİDEDEOGLU •e poIHfla adsmlsnmn hlmmetiyle (!) öîgUrlükler kısıldı, hukuk güvencesi zayıflatıldı ve 27 Mayıs Anayasası, 12 Mart Anayasası kılığına büründü. 12 mart müdahalesine önce pek bozulan eski iktidar sahipleri ve onlarm ardındaki yerli ve yabancı çevreler, kendilerinin yapamadıklan kısıtlamalan eylemci enarşıstlerin yarattıkları olumsuz tepki sayesmde ve 12 martçılann patronajı altında gerçekleştiriverince pek sevindiler. Ama sonra 14 ekim 1973 seçimlerinde Türk halkı 27 mayıs Anaya53sının bekçiliği görevird yerine getiıerek kendilerini iktidardan düşürünce büyük bir düş «ırıklığına uğradılar. întikam duygulannın ve kendilerine çok tath olanaklar saglayan iktidar hırsımn estirdiği rüz. gân ülkede yeni bir kas:rgaya dönüştürmek çabasmdadırlar şirndi. Cumhunyetin 50. yılında çıkarılacak AF Yasası dolayısiyle, Parlamentunun her iki kanadında geçen görüşmeler gerçekten ibret vericidir. Vatana ihanet etmiş hain Sultan Vahdettin'in sülâlesinin affını bile önerenler ve bunun ileride doguracağı siyasal tehlikeyi hesaba katmadan öneriyi hoşgbrenler, bir takım kışkırtıcı ajanlara kapılmış 1825 yaşlarındaki körpe vatan evlâtlannm affına karşı nasıl ve hangi vicdanla diretiyorlar, akıl almıyor bunu! kurtaracak Wr peygamber oîduğuna Inanan eski bir HBK üyesinin iktidar hırsından ve çıkarlanm onun iktidannda gören kimi sermaye çevrelerinin desteklemesinden dogmaktadır bu iş. Ben bu durumu T« böyle hazırlıklan çok lyi ve yakından bilirim: 1931 vılında Berlin'de hukuk bğrencisi bulunduğum sırada, Tann tarafmdan büyük Almanya'yı kurmakla görevlendirildigıni sanan Hitler de gizlı karnDİs'aa kendi militanlarını yıllarca böyle hazırladı. Yanlarınds pansiyoner bulunduğum ailenin oıri >»n;versiteli, öbüril enstttülü iki çocugu bu gizli kamplara devam ediyorlardı. O tarihte Almanya'da tam 32 siyasal parti vardı. tktidardaki Brüning merkez koalisyon hükümeti, içte Alman büyük sermayesince. dışta ise kendi politik çıkannı Almanya'nın güçlenmesinde ve Fransa'ya karşı denge kurulmasında gören îngiltere'ce desteklenen bu yasa dışı Hitler hazırlığını önlemekten acizdi. Kimi faşist Alman generallerl de Hitler'i destekliyordu. tşçi kuruluşlan va sendikalar arasmda da birlik yoktu. Bazı sendika yöneticileri Hitler'in iktidara gelmesiyle daha da güçleneceklerini sanıyorlardı. Madem kl onun partısinin adında «sosyalist» sözcüğü de vardı, onu desteklemek yararh olurdu. Hitler bunu daha da genişletip, konuşmalannda kendl partisi için hep «XationaUSo«alistiche Volksbewegun» (MilliyetçiSosyalist Halk Hareketi) deyimini 'mllanırdı. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi gibi, körpe gençlik içinde, «hareketli» bir parti oldugunu göstermek için olacak herhalde. Böylece 1931 • 1932 yülan Almanya'nın kaos yılları oldu ve gençler arasındaki sokak ve meydan çarpışmalannda nice Alman genci boş yere can verdi. 1933 te Hitler iktidara gelince ilk i? olarak bütün sendikalan, ardmdan bütün partileri kap«ttı. Gelecek tehlikeleri gören general Von Schleicher gibi naznuslu generaller ve baa devlet adamlan evlerinin kapısında kurşunlandı. Sonu malum: Birkaç yıl sonr* büyülc Almanya'yı kurtna ugrun» patlatıian îkinci Dünya Savaşı, Führer'ler Alman Führer'i (yani Başbuğu), bilindiğl glbl Almanyalı olmayıp, Avusturyalı bir Almandı. Gidip küçük Avusrurya'nın refahı için ugraşacak yerde, büyük Almanya'yı kanştırdı ve felâkete sürükledi. Şimdiki Türk Başbufu Kıbnslı bir Tiirk imis Bütün orta ögrenimini crada yapmış. Sonra Türkiye'ye gelerek askeri öğrenim görmüs ve mesiekten asker olmuş. Küçük vatan Kıbns'ta, Kıbns Türklerinin başma geçerek ve onlann kurtuluşu volunda Rum davası Enosis için çalışan ve geçen yıl Kıbnsta öldügü yere gömülen Grivas ve benzerlerinin karşısında örKüt kurarak savaşsaydı, adı Türk tarihine iyi anılarla ceçerdi. Ama o da Hitler gibi, küçük vstam bırakro büyük vatam kanstırmayı veğledi. Belki bu kanşıklık sonunda yeni bir 12 Mart müdahalesini ve yeni 12 Martçılann kendisini dokuz ışıkla ışıklandmlmıs iktidar koltuguna çağırmasını umuyordur Kim bilir? Ama böyle bir durumda kim gider kim ka» lır, hiç belli olmaz. 28 Nisan ve 27 Mayıs bir hukuk devleti getirmişti. 12 Mart bunu zedeledi. Yeni bir 12 Mart sag veya sol tam bir diktaya yol açabilir. Hiç kimse hiç bir şey fcazanmaz bundan. Bütün olanlar. irili ufaklı düşmanlarla çevrili Türkiye'ye ve Türk halkına olur. Göğsünde kurt rozeti taşımayanlara dayak atan ve bazı kasaba sokaklannda kurtlar gibi uluyarak gösteri vapan gençlere tatlı dille anlatmalı ki, öbür bütün vahşi hayvanlar ancak karnını doyuracak kadar av avlamakla yetindiklerl halde, sürüye giren bir kurt böyle yapmaz; bütün koyunlan gırtlağından parçalayan bir canavar oluverir. Bozkurt'un Tlirk mitolojisindeki yerine saygı duyalım. Ama onu bugünkü Türk politikasında ihtiraslara hizmet eden bir simge durumuna sokmayalım. Başka ülkelerde denenmiş ve felâket getirmiş olan yöntemleri denemek'ten Başbuğuculuk oynamaktan ve bu oyunu desteklemekten vargeçmek vatan borcu olmalıdır. Bir de yasa dışı örgfitlenme karşısında Ecevft koalisyon hükümetinin, 1931 Almanyastndakl Brüning koalisyon hükümeti gibi paslf kaltnaması gerektiğini hatırlatrnak isterlz. Hükümet ve devlet sonımlulugnnu omuzlanna yüklenmlş bulunanlann, gerektiği zaman meşrn devlet gücünü kullanmamalannın acısıru, ileride bfitün millet çeker. AFERİN 0GLUM1 f tartışmalan uzadıkça uzuyor. Dört duvar arasinda ba konuşmaları dinleyen mahkumlar d&, eiae tesbıh «ya sabır» çekerek işi yılan hikâyesine çevırenlerin oeddine rahmet okuyorlar. Zira dinimizde rahanet olrumak büyUk sevaptır. Mahpushanelerde türlü çeşitli mankum buıunur. Blzdm Ceza Kanunumuzda suçlar çeşitli Diçimde tasnif edumiştir. Hukuk Fakültesinde okuyanlar. ya da okumayazması olmayıp sabıka kaydında zengin sıdU bulunanlar, »uçlann ayırımını öğrenirler: Sözgelişi: Mala karşı işlenen suçlar: Hırsızlok. dolandırıcıJı*. vb. Kişılere karşı işlenen suçlar: Adam ölaUrme, yaralama, vb. Aile düzenine karşı işlenen suçlar: Kus kaçırma. ztaa, hayasızca davranışlar, vb. Devlet düzenine karşı işlenen suçlar: Anayasayı yıkma girişimi, sıruf dıktası kurmaya çalışmaK, pEjiamentoya veya Hükümete hakaret. vb. Devıet idaresine karşı işlenen suçlar: Rüyvet, zımmete para geçirmek, vb. Mahpushanelerde «türlü çeşitU> suçtan on biruerc» kişi yatmaktadır ama, işledikleri suç ne olursa olsun, hepsi de mahkumdur. Ceza Kanunu en iyi hüpı.*naneıerde bilinir, öğretilir, öğrenilir. Şimdi bizim mebus'.arırmz genel af tartışmalarının cezaevlerinde iyice ızlenmeaiSıni sanıyorlarsa aldanıyorlar. Bir seçım kampanyâsmda kürsUlerde nutuk atarak halkı k&ndırmak koıaydır aı konusunda tutarsız fikirlerle mahkumlan aldarmak z^rcvır. ÇünkO dört duvar arasındaki insanlarm çogu, leb demeden leblebiyi anlayacak açıkgöz takımındandırlar. ppjlamentodakl konuşmalan bir iyice izlediklerine göre, kim çamura yatıyor. kim kıvırıyor kaçırmazlar Başta Adalet Partsd o u mak üzere muhaliflerin piyasaya yeni bir ceza hukuku an. layışı getirdiklerinin farkındadırlar. Bu yeni ceza anlayışı nedir? AP DP CGP'li mebuslar, yepyenl bir hukuk yön. temiyle mahkumlan ikiye ayırıyorlar: 1 Kader mahkumları, 2 Komünisüer... Mebus beyler kader mahkumlarını affediyorlar, komünistleri affetmemek için direniyorlar. Demek ki bundRn böyle üniversite cesa kürsülerinde suçlar yasama organında geçerli olduğu gibi ikiye aynlacak. Suıavlarda hoca öğrencisine goracak: Söyle bakayım oğlum, suçlar nasıl aynlır? Kader suçları ve komünistlikl Aferin! Anlat bakayım kader suçlan nedir? Hırsızhk, yol kesme, adam öldürme, ırza geçme, kaçakçıhk, zina, zimmete para geçirme ve başkalan... Komünistlik suçu nedirî Çok kötii bir şeydir hocam! Aferin 1 Diyelim ki bir komünist, adam öldürdü, ne olur? Kader kurbanı komUnlst olur hocam. Ya sadece kitap yazarsa? Sadece komünist olur hocam 1 Peki, bir komünist düzeni değiştirmek amacıyle tengin bir kızı kaçınrsa ne olur? Anarşist • komünist olur hocam? Aferin 1 Bir komünist düzeni değistirmeyi smaçlamadan fakir bir kızı kaçınrsa ne olur? Kader kurbanı komünist olur hocam I Peki, şimdi suçlann ayrımındakl Ukelerl ve kurallan açıkla bakahml Sayın hocam, bir kimse banka soyarsa kader kur> baru olur, düzeni cTeğistirmek için banka soyarsa anarşist olur; ama bir komünist düzeni değistirmeyi amaçlamadan banka soyarsa kader kurbanı komünist olur. Bir kader kurbanı hapishanedeyken fikirlerini değiştirip komünist olursa, kader kurbanı komünist olur. Eğer kader kurbanı komünist dışarı çıktıktan sonra düzeni değiştirmek için banka soyarsa kader kurbanı komünist • anarşist ve... Ulan sen işi kanstlrdın!.. Karıştı hocam. Hadi sana bir orta vereyim de sınıfım geç. Hayata atıldığın zaman ne olmayı düsünüyorsun? Mebu» olacagtm hocain 1 Memleket bizden hizmet bekliyor. Aferin o|lum, sakın komünist olma, mebus oll A Düşman Olanlar Bu ilkelere düşman olanlar ne yaptılar? Anayasayı parlament5r usullerle değYştirmeğa ve özgürlükleri «yalnız kendileri gibi düşünenlerin özgürlüğü» durumuna dönüştürmeğe güçleri yetmeyince, ülkenin birçok bölgesinde alttan alta kışkırtılan kaba kuvvetin harekete geçmesine göz yumdular. îlsrici güçlere karşı «kanun dışı. saldırılar tertiplettiler; Jenci gençlen msşru müdafaaya zorlayarak bir takım kanşıklıklar çıkmasına, böylece vatan bölücüsü anarşistlerin yararlar.acağı bir ortam yaratılmasına sebep oldular. Bu yolda devletin güvenlik kuvvetlerinin pasif durumda bırakılmasmdan tutunuz da, kışkırtıcı ajan kullarulmasına kadar her türlü araçtan yararlandılar. Ne var ki, sonunda kendilerinin ds ttzerinde teker meker yuvarlanacağı 12 Mart «sathı maili» geldi çattı. «Hukuk Devleti. bu sathı mâilde dengesinl yitirerek sendeledi. Her sathı mâilde yürümesini becerebilen bir takım hukıüt Uyumayanlar Bu arada uyumayanlar, bulanık suda demok rasi balığım avlayıp buzdolabında saklamaga alttan alta hazır.'ananlar da var. Bu h&zırhklar, özelliKls yannın gençlerinin düsünce yapısım yoguracak öğretmenleri yetiştiren bütün eğitim esntitülerinde ve ayrıca bütün öğrenci yurtlarında ve kimi işçi çevrelerlnde sürdürülüyor. özel egitim ve yönternlerle kafası yıkanmış ve Kaba kuvvet gösterilerinde şiddet eylemlerine alıştırılmış genç militanlsr yetiştiriliyor. Güya ülkede komünizmin önün« böyle geçilecekmiş! Aslında kendisine tBaşbuğ» adını takan ve ülkeyl GENÇ OLMAK OKTAY AKBAL Evet Hayır Tartışma Emeklilik intibaklarmda Ikilik Yasalar ve Emeklilik HUKUK DEVLETtNDE YAL ADALET GEREK «Gençliginde genç olabilene ne mutlu» der Turgenyev. Herkes geçer bu yoldan, kimi bilerek, duyaıak, kimi de oralı bile olmayarak. Genç olmak ne demektir? Bursa konuşmasın. da Atatürk Türk gencini şu sözlerle tajumlamıştır. odur genç, istediği, özlediği Türk genci. Büyük Söylev'in sonunda bu ulusu, bu yurdu kendisine emanet ettiğini »öyledigi devrimci Türk genri... «Türk genci rejimin bekçisidir, sahibidir. Bu rejjime inanmıştır, benimsemiştir. Bunlan zayıf düşürecek en küçük bir kıpırtı duydu mu bu ülkenin polisi vardır, ordusu varnır demiyecektir, işe kanşacaktır. Gerçek suçluler yerırıe onu yakalasalar da asla yalvarmayacaktır. Rejimi kurtarmarun kendisine düşen bir görev olduğunu bilecektir. İşe karışmada ve davranış'.mda haklıyım diyecektir.» Suçlular yakalanmar her zaman Ama devrimci TUrk genci zaman zaman suçlu durumtf ötişer, düîürüiür çıkarcı guçler tarafından. Ne yaptıgmı btlmez iictidarlar, tiderler is b«şına gelir, Türkiye'nin halka, devrimlere, gerçek ulusculuğa dayanan düzeni temelinden değiîtirilmeye bajlanır, Atatürkçülüğe ters düşen ne varsa hepsi bir bir yapılır, geng adam sesini yükseltirse, sonra da ortaya atılır3a, «işe kanşmak.» gereğini duyarsa o zaman •««be&nah» bir takım kişüeri karşısında, yolunda bulur. Bir dönem başlar çileli, acıh Genç olmanın gereğini yerine getirecektir genç adam. Ç<jgını anlayan, nerden, nasıl bugünlere geldiğimiri bilen, yarınlarımızm naBil yaratılması gerektiğini düşünen, uyanık, bilinçli gençler başarısız, güçsüz iktidarların başlıca düşmanı sayılacaktır. Hatta toplumun içüıe itildiği, iç ve dış düşmaniann elele vererek yarattığı bu yapay bunalımın tek sorumlusu diya hesap verecektir, en agır durumlara düşürülecektir acılara katlanacaktır. Bütün bunlan Atatürk görmtiştü yıllar yıllar önce. Birbirini tamamlayan o iki konuşması, Büyük Söylevin sonundaki Gençliğe Sesleniş'i ile Bursa Söylevim işte bunun için tarihi belge olarak bırakmıştı ardında. Gençliğıne yol gösteren, kendisinin de o gencliğin yanında yer aldığını açıkça belirleyen birer kanıt, birer belge olsun aiye... Bugün 28 nisan. On dört yü öncenin gençleri şimai orta yaştalar. Yirmisindeki otuı dördünde, yirmi altısındaki kırkmda.™ 1960 yılının üniversitelileri yaşam yolunun ortalannda, iş güc sahibı, toplum düzeninin önemli yerlerinde. Beyazıt Meydanındaki kanh çatışma, Üniversite bahçtisindeld olaylar, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinin makineb. tüfeklerle taranışı, birbirini izleyen baskılar, şiddetler acılar... 28 Nisunın bir anlamı vardır, Atatürk'ün temelini attığı Türkiye Cumhuriyetinin bekçisi gençlerdir. halkçı, uluscu, ilerici bilinçteki gençlik DU yurdun, bu ulusun dayandıgı en büyük güçtür. Yanlış bir yol tuttugumuzda, Keraalist devrimin halkçılık devrüncilik yolundan uzaklaştıgırcızda «işe kanşacak» bir gencliğin agırhğını, etkisüıi duyurmasıdır o anlam... 193"'de bir gençlik toplantısmda Atatürk'ün söyledlgi şu Sözlerde de bu anlamı bulabiliriz: «Siz genç arkadaslar yorulmadan beni izlemeye andiçmişsirüz. Yorulmadan beni izleyeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat yorulmadan ne demek artedaslar? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istedigim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da diruenmeden beni izlemektır. Yorgunluk her insan için, heı yaratık içm tabii bir durumdur. Fakat insanda yorgunlugu yenecek içten gelme bir güç vardır ki, işte bu. yorulanlan dinlendirmeden yürütür. Sizler, yeni Türkiye'nin genç çocukları yoruisanız dahi beni izleyeceksirüz. Dinlenmen.eic üzer« yürümeye karar verenler hiç bir zaman yorulmazlar. Türls gençliğiamaca, bizım yüksek ülkümüze doğru duımaoan, yorulmadan yürüyecektir.» 28 Nisan'ın, 28 Nisan'lann anlamı budur, vorulmıJc da bir amaca, bir ülküye doğru, yannın Türkiye'sini en sağlam, en demckrstik, en gerçekçi, en ınsancıl temeller üstünde kurmak ınancıyle ilerlemek, yürümek, yorularak yoruımayarak izlemek Kemal Atatürk'ün yolunu. İlsrıye, hep üenye, bir an bile başımızı çevirmemek arkamızda kalanlara, geçtigimiz yollara, eski izlere... «İşe karışarak», bu yurdun, bu ulusun yazgısından baş sorumlu kişilerin her çagın gençliğı olduğunu bilerek, buna inanarak, bu yolda herşeyi göze alarak... SOS 5434 sayılj Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunund» değişıldik yapan 1101 ve 1425 sayıh kanunlarla, memurlar ve emeklüer arasındaki farklıhklarm giderilmesi ve eşitlik sağlanman için, hükümler getirilmi| olm» eına rağmen, bu ilkelere fadık kalınmaması nedeniyle halen in tibaklarda memur v» emekliler arasındaki ikilik devam edegelmektedir. Devlet Memurlan Kanunu'nun uygulanması nedeniyle yetki kanununa dayanüarak hükümetça çıkarılan kanun hükmündeki kararnamelerde meslek okulu merunlannın aylıklarınm birer derece yükseltilmesi kabul edilmiş tir. Bu hükümlere göre, halen görevde bulunan bir öğretmenle 1970 yılından sonra emekliye ayrılmıj olan öğretmenin aylıklan birer derece yükseltilmiştir. Buna karşüık, 1970 yılından önce emekliye ayrüan Ögretmen Okulu çıkışlı öğrebnenlerin intibaklarmda yukarıda sözü geçen bir derece verilmemektedir. 1970 yılından sonra emekliy» •yrılanlarla, bu tarihten önce emekliye aynlanlar arasmda ayıran yapan ve bu nedenle adaletsizlik doğuran bu konu gerçekten tartışmaya değer görülmektedir. Bu konudaki kişisel görüşümü ajağıda açıklıyorum: Her şeyden önce Anayasamıza göre. Sosyal bir hukuk devleti sa yılan Türkiyemizde, yasalar ve kararnameler kabul edüirken hukuk ve sosyal adalet ilkelerine bağlı kalınması bir zorunluluktur sanırım. Bu durum karşısında, yukarıda belirtilen ikiliğin daha doğrusu adaletsizliğin giderilmesi için 1970 yüından önce emekliye ayrüanla ra da kanun ve kararname hükümlerinin uygulanması yani mes lek okulunu bitirmiş olanlara birer derece verilmesi hakkında 1101 sayıh yasanın ek 2. maddesi hükümlerinin yerine getirümesi suretiyle gerekli kararm çıkanlma sı ve uygulanacak intibaklann ma li hükümlerinin (1970'ten itibaren emekliye ayrılanlarda olduğu gibi) 1. hariran. 1973 tarihinden iti baren geçerli olması gerekir. AncaV bu takdirde ikilik kalkmıs ve sosyal adalet sağlanmış olur karu sındayım. YÜZLERCE EMEKIİ, HÂKLARI OLAN DERECELERÎN VERtLMEStNÎ BEKIİYOR BUĞDAY'A ZAM YAPILMALI EĞtTtM DAVASI. ÖĞRETMEN VE ADAM YETŞTtRMEKLE ÇÖZÜLÜR. •10 ay a n talep ferefi olusmuı tur. Bu arada döküm laıaanı 100 olan fiyat, 23 «y sonra 200'* k«dar tırmandığı görülmüf, büyük çapta buğday oyunlan oynanmtf tır. Pazarlama gücünd* olan tum üreticinin • 20'sini asmayan v« • ürününü 34 ay bekletme olanağına sahip i|letmeler bir ölçüd* bundan yararlanmif, •• M'i as»n / orta ve ufak ekiciler ezildikçe ezil miştir. Buna da «tüm üreticiyi ko ruma» adı verilmistir. • Buğdaym resml satı« fiyatı ve satıs uygulamalan üzerinc çok seyler söylenebilir. Tek kelim» ile bu, korlcunç bir düzen veya düzensizliktir. Resml alım fiyatına 515 kuruş ilâve ile satıs fiyau tesbit edilir. Resml alım fiyatı yıl. da 9 ay havada s«llındığı halde, satış fiyatı yü 12 «y tıpıs tıpı» yü rütülür. Öyle oyunlar döner ki, görüp anlayamn aklı durur. Buna da «tüketiciyi kollam» adı ta kıhr. • Son yirmi rıldan beri Toprak Mahsulleri Ofisi yasal iflevini yapamaz veya kas yapayım derken göz çıkanr hale gelmi|, çok tan kendini yiyip bitirmiştir. Ofis birkaç düzine un fabrikatörünün hammadde stok ambarı durumuna düşürülmüftür. Böylesi nered» görülmüştür?. 0 Kararnamelerin uygulanması, tahsis buğdayından alınan unun biraz arttırılması seklindeki temennilere, zamanın tzmir Belediye Ba«kanı yıllarc» «Ben geriye dönemem» yanıtını vermi|tir. Bu, genel tutum ve uygulamaya bir örnektir. Bu sözün ıpiında, İzmirde bir özel sektör meslek ku rulusundan bir yetkili «Önemli olmayan bir tasarruı amaciyle bu yola başvurmak, halkm ckme gi ile oynamaktır. Vatandaş, belli başlı gıda maddelerinden biri olan ekmekten mahrum edilmek irteni yor. Kepek nkıntısı çekilecek» gi bi, çıkarlan ugruna söylenen sözler: karşısında insan gülmeli mi, «ğlamaJı mı? • Halkm ekmefi ile ovn»y«nlan Ekmeklik Uhsisi ve tanzim satıs larına on yıllardur iyi bir yöntem getirmeyenler. etkili bir kontrol kurmayanlar, kararname, gıda maddeleri tüıüğü, kanun, kitap ve insaf tammayıp tahsis unlannın bir kısmını, belki de büyük bir bölümünü yüksek fîyatla serb e s t pi.vasaya akUranlar, kepeği ni buğday fıyatından f«zl«y» satanlar, •'• 912 rutubetli buğdaydan • . 1518 rutubetli un ve ke/ pek çıkanp tüketiciya sürenlerdir... Hiç bir kuşkuya kapılmadan b u | day fıyatlan V» 50 civarında artırıl mahdır. Alım, satıs ve ekmek üz« rinde biraz kafa yorup yeni ve et kili yöntemler uygulanmalıdır. Müessir bir deneüeme sistemi kurulmalıdır. Uzun vadede (hububat üreticileri . Toprak Ofi«) birleşimiyle koperatifleşmeye gidilmeli, çok amaçlı, gem'ş kapsamlı bir halk »ektörü olusturulmalıdır. lek haline getirilip, cazlplestlrilmelidir. Bir öğretmeni, insan tabiatına aykın, 3040 yıl gibi uzun bir süre belli bir öğretim kademesinde tutuklayıp, anormalleştirme uygulamasından vas geçilmelidir. İnsan yapısındaki evrimin gereğine uyarak; onu devrimci ve hareketli kılacak şekilde, yürüyen merdiven sistemi içinde; bütün öğretim kakınmasında, Egitira • öğretimin demelerinden geçirecek şekilde, manivelâ rolünü yüklendiği, bir uygulamaya gidilmelidir. yüklenmesi gerektiği gergeğinHalen uygulanmakta olan, bir den hareketle »rap saçına dönmus ve dönüştürülmüs egnisjs^. «ürü kırtasiyecilik oyunlan ile, davasınm sentezini yapmağa çer öiretmeni bağnazlığa zorlayan, gelişmesini, yenilenmesini engelhjalım: 50 yıllık Cumhuriyet dS leyen tutsaklıklardan kurtarmanemlnin, milli eğitim tarihinLdır. de, sayın Mustafa Necati, Hasan Ali Yücel ve Tonguç gibi Saml ERDOĞAN •nıtlardan gayrisinin unutulduöğretmen • Ist. ğu bir gerçek... Nerde, bunca zaman içinde gelmiş geçmiş bakanlar, eğitimciler? Ne oldu on« lara?.. Kafamızda bu sorulara cevaplar arayaduralım... Yaşayan ve sonradan da yiten ve kaybolan ölüler kervanına, sim diki Bakanın katılmayacağına inanarak, güvenerek; eğitimimU zi bir eleştiriden ve tartışmadan geçirelim. Nereden nereye gel» dik? Nereye, nasıl ve ne ile gideceğiz? Amacımız ne? Eğitim ciler olarak, aydınlar olarak no yapılmak isteniyor veya düşünülüyor, tartışalım?Hâlâ kabiUyetleri, istidatlan körleterek yok eden, mefluç eden klâsik demode eğitim sistemini uygulamaya devam mı edilecek. Hep tüketen, tüketici yetiştiren bir eğitim sistemsizligi yerine, üreten üretken bir eğitim sistemi gerekli değil mi? Bu ülke için.. Büyük bir eğitim cinin «Bir balık, insanı bir öğün doyurur, ama balık tutması.u bileni, her öğün doyurur» vecizesini hatırlatmadan geçemiyeceğim. Biz, her yani ile denizi ve suyu sebil olan bu ülkede, hiç bir öğün doymayan, cîoyura mayan bir eğitim sisteminin ön cülüğünde bugüne dek geldik, getirildik... Bir eğitim sistemi ki, kalkınmakta kullanacağı, gelişmekte yararlanacağı kaynağı, gücü olacak insanını; yapıcı yaratıcı vasıflarla donatıp işleyeceği yerde onu pasif cesaretsiz . ürkek, kapıkulu yapılı, evet «fendimci bir yapıda yetiştirir ve ortalığa salarsa, o ülkenin ha li nice olur? İşte böyle gelir, habire çıkmazlara saplanır durur... Ondan sonra vay anarsi • vay kargaşa vay vatan haini • vay komünist diye bas feryadı Olmaz, olmaz böyle bu işler. Çağını, biümin ışığını yitiren ulusların sonu, hep böj'lesine hüs ran olur... j Milli Eğitim davası özetle, 5ğ i retmen ve adam yetiştirme davasıdır. Öğretmeni, istidatlan iş leyebilen bir insan miman gibi, yapıcı yaratıcı vasıflarla yüklü, bilimin ışığında, çağının önünde hizmetinrfe ve öncülüğünde yetiştirmeyi «maç edinen bir sistemle ele ahp: Uygulamamızı bu yönde yapamadı ğımlz ve düşünemediğimiz müddetçe, bütün çabalar bosuna | dır... Bugünkü uygulama çekli 11* yamalı bohça misali olan ögretmen yetiştirme sorunu, { • vedilik ve süratle ele alınmahdır. Sürekli eğitim uygulaması ile mesleğe atılan öğretmenler iflenmeli; uygulama ve ugraşlınnd» devleti çok yakınında, yanında bulmalıdır. Herkesin yapabilecegl, «Okuya madm, hiç olmazsa öğretmen ol> gibi çağ dışı bir anlayışla değerlendlrilen acaip bir yapldan kurtanhp; herkesin yapamayaeafı, basaramayacağı aydıolık bir yapıya kavuşturulmalıdır. thti*a«I»smaya yönelen bir met YOICUIUK Dünya galası Ankara'da yapılan Sophia LonenRichand Burton filminin gelecek sezonda şirketimiz tarafından sunulacağını şimdiden şimdiden duyururuz. AKÜNFİUVIKoll.Sti. (Artaş 286) 3355 (The Voyage) İşte dördüncü kitabımız: OKTAY AKBAL Şevket FERİZCAN Mall Müsavir . isU •»•»•••••••••••••••••• SATILIK LÜSK KAT Etüer, Profesörler Sitesinde rnanzarall tam konforlu lüks daire Tel: 65 11 98 (Cumhuriyet 3341) Buğday ve ekmek HALKIN EKMEĞtYLE OYNAYANLARA FIRSAT VEEtİLMEMKT .tSon günlerde Cumhuriyet'in değerli yazarları, buğday fiyatı konusunu çeşitli açılardan ele aldı ve biz okuyuculara düşünme v« tartışma olanakları verildi. Burada, daha çok 12 nisan günlü «Buğdayın Siyasal İktisadı» baslıklı yorum üzerinde duracak, sorunun kapalı kalan bir başka yüzünü biraz aralayıp, buğday politikasma en büyük etken olan bölümüne kısaca değineceeğiz. Bunu hemen belirtelim ki, son 20 yılın 23 yılında buğdayunız yeterli olmus, öbür yıllar karsıl» füan büyük çaptaki açıklanmız maalesef ithal yolu ile kapatdmıstır. • 1954'ten bu yana resml alım fiyatı b«n yıllar tökezlemiı kalmıs, orta ve iyi verim yülsnndaki ifleyiai de. döküm zamanı dediğimiz, yılın 23 aymda yürümüf, İ. İ. T. İ. AKADEMİSİ Sişli İktisadî ve Ticarî İlimler Yüksek Okulu Müdürlüğünden OYIV ÇIKTI FİYATI: 15 URA Mehmet DÜRÜKANLI Emekli Ofis Müdnrü lanir Asistan Alınacaktır Okulumuzda açık bulunan Iktisat, Matematik ve Muha=ebe dersleri asıstanlıklarma 1472 Sayıh Kanun hükümleri uyarınca asistan alınacaktır. Isteklilerin şartlan öğrenmek üzere 7 Mayıı 1974 t«rihine kadar okul müdürlüğüne müracaatlan duyurulur. Tüketici Yetiştiren Eğitim BU IGÎTÎM SlSTCMtNDEN BİR AN ÖNCE KURTULMAUYIZ ülkelerİB, hele g*H ktlraış T« (erl bırakılmif uluılarm kal Her kıtapçıda bulunur İsteme odıesi: ÇİGDÂS YAYINURI * Cojalojlu Hoüevl Sokok No. 3911 ISTANBUL 4%.^^%^*^^»^ (Basın 14182) 3344
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle