15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET 20 Mart 1974 ı ölderlin, Hyperlon'da, fclşilerinden blrlnl şöy1 le konuşturur: «Dünya, kazaya uğramış bir 1 gemiye dönmüş, bundan bana ne? BenJ kendi mutlu adamdan başkası ilgilendirmiyor.» Gerçekten, her çağda, kimileri böyle diyebilmiş rahatça: bugün de diyebiliyorlar. Böyle diyemeyenler de çok. her çağda. Eski Yunan'dan günümüze dek, pek çok düşiinür, «Gemiyi kazaya uğratraama yolları» üzerinde kafa yorup durmuş. Francis Bacon (156116261, «Mutlu ada ötesi» düşüncelerini. kaygılannı, ö*ütlerini, umutlannı Denemeler'inde toplamış. Sanki yalnız XVI. yüzyıl sonu. XVII. yüzyıl başı insanlan için değil de, günümüz için yazmış. İnsanla ilgili çok şey var kitabında bir Şeyh Sâdi bilgeliğinde, bir Montaiene derinliğinde, bir Voltaire savaşçılıfında olmasa da. Şu söz Bacon'un: «Dolacak havuzu olanın etraftaki toprağa hayn dokunmaz.» Havuzunu dolu saymış Bacon; «çevrestndeki toprağı» düşünmüş. H MUTLU ADA ÖTESÎ Seha L. MERAY EsHIerin «öjrlediklerl doğru: «Bir tnsanın ne olduğu mevki sahibi olunca meydana çıkar.» Bacon, mevki sahibi, yetkili kişilerin diişmanı dört kusuru belirtir: Oyalama, rüşvet, se^lik. uysallık. Bu kusurlardan kurtulmak da ılann elinde. «îşi olanı oyalamamak için, yanına zorluk çıkarmadan kabul et. Sözleştiğin zamanı unutma. Elindeki işi sona erdir. Zorunluk olmadıkça işinin arastna başka işler kanştırma.» Bacon yaşamış rüşvet serüvenini: Adalet Bakanı olmuş 1618'de: üç ay kalabilmiş Bakan olarak: Parlamentoca, haklı ya da haksız yere, rüşvet yemekle suçlanmış; Saray çevresinden uzaklaştınlmış, Londra'da kalması, kamu görevleri alması yasaklanmış. Neden sonra Kral bağışlamış Bacon'u. Şövle der bu konuda: «Rüşvete gelince, sade kendinin ve adamlannın rüşvet almanızı önlemekle kalma: sana yüa suyu dökenlerin de, rüşvet verme girişimlerine engel ol. Rüşvet almamak için dürüst davranman. rüşvet vertUrmemek için de her türlü ayartıcı işten nefret ettiğini açıkça söylemek dürüstlügünü göstermen gerek.» Şunları ekliyor: «Blr durumda durmayan. görünürde hlç blr neden yokken «çıkça değişen adamın rüşvet yediğinden kuşku duyulur. Bu yüzden, düşünceni ya da davranışlannı değiştirdin mi, bunu acıkça söyle: seni bu değişikliğe götüren nedenlerle birlikte herkese bildir. Efendişiyle içli dışlı olan bir hizmetçi ya da sözdeye çoğu zaman saygı görmesinde başka bir neden yoksa gizliden gizliye, rüşvet işlerinde bir araç olarak kullanılıyor denir.» öteki kusurları da ele alıyor: «Sertliğe gelince, bu tutum yok yere hoşnutsuzluk uyandırır. Ciddilik korkuyu, sertlik kini doğurur. Yetki sahiplerinin uyanlan bile ciddi olmalı; ama kalp yıkmamalı. Uysalhğa gelince, bu, rüşvet almaktan da beterdir; çlinkü, rüşvet ara sıra verilir. însan israrlara kanmağa, yok yere hatınnı saydığı kimselerin 8özün« göre davranmaya t h j (a mı. sonradan bunlarsız vapamaz.» Bacon, öğüt almanın, danışmanın değerinl küçültmek istemiyor. Korkusu, öğüdün candan olmaması, ögüt alandan çok verenin çıkanna uygun düşme tehlikesi. Yoksa, «En bilge krallar bile başkasmın vereceği öğüde güvenmekle büyüklüklerine de değerlerine de halel getirmij olmazlar.» Şunu da biliyor: «İnsan kendisinin baş dalkavuğudur. tnsanın kendi kendine dalkavukluk etmesine karşı en iyi ilâç bir dostun özgürce söz söyleyebilmesidir... Dost, insanın kendisi demek.» Bacon, «gerçek dost» ile «Stekiler» arasında ayırım yapıyor: «Size kuyruk olanların pahalıya mal olmalarından sakının; çünkü kuyruğu uzatayım derken, kanatları kısaltmlı olursunuz: Maiyetin çokluğu. gücü azaltır; uçmak için tavusa kuyruğunun engel olması gibl.» Hem şunu da iyice bilmek gerek: «Kimilerinin sizin peşinize takılmaları da sizi sevdiklerinden değil, bir başka.'ina kızdıklarından.» Bir dostla bir dalkavuğun öğütleri başk» nitelikte; Pompeiusun sözlerini aktarıyor: ctnsanlar batan giineşten çok, dogan jüneşe taparlar.» Böylelerinden korunmayı salık veriyor. (Hölderlirk de Hyperion' da bunu belirtir: «Bir baykuş kartal yavrularını yuvasından çıkanp, onlara güneş yolunu gös terebilir mi?») denler ürerinde Bnemle durulmasmı saîık ve« riyor; aldırmazlık, umursamazhk yollarına sapılmasın ist:yor «Her kalkan toz fırtınaya dönüşmez. Bir kaç kez geçiştirilebilir ama sonunda fırtına kopabilir. Bir İspanyol atasözü ne güzel anlatıyor bunu: «îp sonunöTa hafifçecik çekilince kopui'erir.» Böyîe durumlara karşı «ilk çare ya da önle yici tedbir, her yola baş vurup, ayaklanmanın yukanda sözü geçen, elle tutulabilir nedenlerini devletteki yoklıık ve yoksulluğu ortadan kaldırmaktır.» Çağmın koşulları altında bu nun çeşitli yollarını da gösteriyor: «Ticareti geliştirip denk getirmek, sanayii teşvik etmek, av lakllğı ortarlan kaldırmak, tutum kurallarıyla lsrafın ve lüksün önünü almak, toprağı işletmek, satışa çıkarılan eşyanın fiyatlarına narh lcoymak, vergileri hafifletmek, v.b. tedbirier işt yarar.> Ayrıca, nüfus politikası öngörüyor; şöyle diyor bu arada: «Soylularla yCksek memurlar sayısını halk sınıfına göre ölçüsüzee artırmak bir devleti tez elden darda bırakır. Rahipler sınıfının fazla büyümesi de böyle bir sonuç doğurur: Bunlar memleket geürine bir şey katmazlar . öğrenim görenlerîn sayısı kullanılacakları yerlerden çok olursa sonuç yine böyle olur...» Şunu da ekliyor Bacon: «özellikle bir devIette para ve servetin bir kaç elde toplanmaması için iyi bir siyaset gütm gerek. Çünkü böv. le olmazsa memlekette m^. olduğu halde halk açhktan Slür. Zaten para, gübre gibi, etrafa ya yılmazsa lşe yaramaz. Bu da başlıca murabahacılık, istifçilik, büyük otlakları bir elde topîamak gibi işleri ortadan kaldırmak ya da hiç olmazsa baskı altında bulundurmakla yapılır.» Siyasal Haklar? B ir dizi soru: İşçi Partililer cezaevinden çıktıktan sonra bir siyasî parti kurabilecekler mi? Eski Demokratlara sıyasal haklan geri verilecek mi? 21 Mayısçıların durumu ne olacak? Yüksek Yerdekiler Devlet yönetimi üzerinde dunıyor Bacon. «Yüksek mevkide olan kimseler üç kat kuldurlar» diyor: «Hükümdar ya da devlet kulu; şöhret kulu; iş kulu.» Böyle kişilerin özgürlükten yoksun olduklannı söylüyor: «öyle ki, ne kendileri için, ne davranıslannda, ne de boş zamanlarında özgürlük nedir bilmezler. însanm özgürlügü pahasına kudret ardmda koşması, ya da baskalanna hükmedeyim derken kendi kendine hükmetme gücünü elinden kaçırması garip doğrusu.» Böyle yüksek «mevkilere» erişmek için nelere katlanmak gerek kimi zarnan: «İn^an, zahmet çekerek, basına daha büyük işler aear: bazen alçalır; haysiyetsizlikle hsysiyet sahibi olur. Bastığı yer kaypakhr. Gerl dönmek. düşmek ya da hiç olmazsa gölgede kalmak acı bir şeydir.» Ya haset? «Haset, güneş gibidir. Yamaçlara. bayırlara, düzlüklerden daha çok vurur. Bu yüzden. azar azar ilerleyenler, bir siçrayışta ilerleyenlerden daha az haset edilirler. Sıkıntı, zahmet ve tehlikeyi göze alarak seref kazanmış kimseler de daha az haset edilirler. Çünkil herkes, «onlar bu şerefi güçlükle kazandı» der de acır bile. Aeımak daima hasedi ortadan kaldınr. Bu vilzdendir ki kurnaz ve akıllı politikacılar yükseldiler ml boyuna dert yanar. hayatlanndan yakınırlar. «Quanta Patlmur Neler çekiyoruz biz!» derler; ama bir şey çektlkleri yokrur. Zorlan riertleri üzerlerlne çekecekleri hasedi azaltmaktır.» öte yandan, «mevki sahibi iken insamn hem ivilik hem de kötülük yapma olanağı vardır. Kötüiuk yapma olanağı, bir yıkırndır onun için.» Gerçekte bu soruların gündeme girmesl, devrimler, darbe girisimleri ve olağanüstü dönemlerde haşır neşir bir ülke için doğaldır. Eger ülkemizde Batı biçiminde bir demokrasi geçerll olsa, ortaya bir siyasal haklar sorunu rfa çıkmazdı. Çünkü o düzenlerde, her tür fikre ve siyasl partiye kapılar açıktır. Yasalarla düzenlenmiş koşulları taşıyan kişiler, istedikleri siyasi partiyi kurarlar. Ama ülkemiz böyle midir? Anadolu ihtilâliyle iktldara geçmis Atatürk'ün tekilci bir düzen kurması ve çoğu kişiyl siyasal haklardan yoksun bırakması, do«a yasasıdır. Devirmişsin saltanatı, sarayı, hilâfeti ve kurmuşsun cumhuriyeti, layikligi; geçmişe kapıları açık tutmak, devrittıi tehlikeye gokmak demektir. Osmanlı hanedanı bunun İçin yurt dışına »üriilmüş ve sarayla birlikte Anadolu'ya karşı durmuş olanlar siyasal haklardan yoksun bırakılmıştır. Tarihin her döneminde bu tür olaylar göriîlür. 27 Mayıs Devrimi bir siyasî iktidar devlrdi; bir mahkeme kurdu. Demokrat Parti parlamento üyelerine siyasal haklan hemen verilebilir miydi? Eğer Bayar'dan başlayarak eski Demokratlara siyasal haklan 27 Mayıs ertesinde tanınsaydı; devrimin mantığı tersine dönerdl. Gerçekte olaylara «ınıfsal açıdan baktıîımızda sorun daha geniş bir çerçeveye oturtulmalıdır. Türkiye'de tkinci Dünya Savaşından sonra güya demokrasi rejıml benimsendi ve çok partili düzene geçtik. Ama işçi sınıfının parti knrma hahkı yoktu. îşçi sınıfının siyasal haklan elinden alınmıştı. Bu tek yanlı sözde demokrasi 27 Mayıs patlamasıyle son buldu; ve sola açık bir Anayasal düzen kuruldu. 27 Mayıs devrimi, eski Demokratlann «ivnsal haklarını ellerinden almıştır ama; Türk halkına daha geniş özgürlükler getirmis; bir îşçi Partisinin kurulması da böylece olanak kazanmıştır. Peki, 1974'te durum nedir? Bugün Başbakan: Bah demokrasilf rinde ne tür »ıguriakler vart», ülkemizde gerçekleştireceğiz... diyor. Eskl Demokratlann affı, 21 Mayısçıların affı, İşçi Partililerin affı... Türkiye artık bu düzeyi aşmıştır. Mademki çogalcıı düzeni benimsemek istiyoruz; gereğinl yçrine getirmek mantığından vazgeçebilir miytz? Celâl Bayar 1973 «eçim kampanyatına Demokratik Partiden katılmıştır; bugünkü BaşbakaD Yardımcısınm Milll Nizam Partisi kapatılmış, ama Erbakan Milll Selâmetle politikaya devam etmiş ve Hükümetln ortağı olmuçtur. TİP'lilere parti kurmak yasaklansa bile başkalan bir sosyaüst partisi kuracaklardır. 27 Mayıs Devrimi Demokrat Partiyi kapatmış, ama AP hemen bu boşluga yerleşmiştir. Kisilere siyasal haklar yasağı kovmak boşuna çabadır. Sınıfsal akımlann siyasal etkileri kişilerin özgürlüklerl yokedilerek ortadan kaldırılamaz. Bunun içindir ki siyasal haklar konusunda en geniş düsünceyle davranmak, demokratik ortamın sağlığım korumak bakımmdan gereklidir. Bir toplumda fikirlerin yasaklanması ve siyasal hakların kısıtlanması, o toplumda yeraltı oluşumlarına yol açar: ve patlamalar birbirini Jzler. Üstelik demokrasiye aykın yasaklarla donanmıs bir toplum düzeninde gizli örgütler haklılık kazanırlar. Türkiye'd» 1960'tan 1971'e dek 11 yllda bir darbe, iki <»skerl darbe girişimi, bir yanm askerl müdahale, ve bir dizi gizli . örgüt etkinligi yasadık; bir dizi siyaıi daragacı kuruldu. Yasakların ve baıkıların sonuçlandır bunlar... Ve bir toplumda ya çofiulcu yönde fikir özgürlügüne «aygılı rejim vardır, ya da yoktur. İkisi ortası bir aldatmaca, Nasrettin Hoca'mn kar helvasına benzlyor, yemeyip yanında yatjyoruz. Anlayana... Bacon, yıllar önce yazmış bunları. Busün de, pek çok kimseye yeni görüşler gibl gelebilir. Bugün de, pek çok kimse yararlanabilir bun lardan. Doğruyu söyleyene kızmayı, kara çalmayı bir bırakabilseler böyleleri: Ama, öfkelenmekten dinlemeye, anlamaya, durumlarını, tutumlarını rfüzeltmeye vakit bulmak güç geliyor kimilerine. Hele çıkarlarına dokununca, na sırlarına basılınca. Oysa «öfke harap bir binaya benzer; nereye devrilirse orası da yıkılır» diyor Bacon. Sokrates'den günümüze, bizler İçin düşünmüş olanlardan yararlanmak, anlayan için gönül borcu duyulacak bir nimet. Yeter ki böyle oldugunu anlama fırsatını kaçırmayahm. Bacon'un sözleri çıkıyor karşımıza: «Flrsat ilkin perçemll yüzünü gösterir; bir yakalayan olmaz sa, tonradan başının dazlak yanmı çevirir.» «Polisiye Tedbirler» Yerine Bakın, günümüzden Cçyüz yıl önce, nasıl görüyor sosyal, siyasal sorunlan Bacon: «Ayaklanmayı önleyecek en güvenüir yol (zaman var sa), buna neden olan şeylerl ortadan kaldırmak tır. Zira yakıt hazırlanmışsa ateşliyecek kıvılcimın nereden geleceğini kestirmek güçtür.» Yüzyıllarca önce bile, «sosyal sorunların ÜJtesinden yalnız polisiye tedbirlerle gelinir» demiyor Bacon. Ayaklanmay» yol «çtbilecek ne> UTANÇ OLAYI OKTAY AKBAL Evet Hayır IŞÇI SORUNLARI VE UYARILAR * şçi sorunlanndan güncel halde bulunan üçü üstünde duracagız. «îşçi ücretleri» ile hükümet progremında yer alan «iş yerinde referandum» ve «kıdem tazminatı». Bunlardan son ikisi şu günlerde yasa konusu olarak ele alınmış durumdadır. Sendlkalar arasında çıkan yetkl anlaşmazlıklarını iş yerinde yapılacak oylama ile çözümlemeyi amaçlayan «Referandum» konusu nu okurlar için şöyle özetleyelim: Bir iş yerinde işçiler adına isverenle hangi sendikanm Toplu Sözleşme yapabileceği konusunj d a zaman zaman anlaşmazlık ^ çıkrnaktadır. Bu anlaşrnazHk ilk "a.şamada Bölge Çalışıriâ Müdürlükleri tarafından karara bağlanmakta ve yetkili örgütü ayırabilmek için üye kayıt belgeleri sayılarak hangi sendikanın daha çok sayıda Işçiyi temsil ettiği saptanmaktadır. Bu işlem uygulamada önemli sorunlar yaratmış ve bazı sahtecilik olaylanna yol açmıştır. Özellikle kendisine üye olmayan işçilerin imzasını taklit ederek kendisine üye gibi gösteren sarı sendikalar bu tür sahtecilik yollanndan çokça yararlanmışlar ve haksız yetkilerin sahibi olabilmişlerdir. İşte bu sakmcayı ortadan kaldırabilmek amaciyle ortaya çeşitli çözüm olanaklan atılmıştır. Değinilen olanaklar içinde referandum adı ile bilinen işçinin oyuna başvurma yolu genellikle benimsenen yöntem olmuş ve bir noktada devrimci işçiler ve sendikalann ortak görüşü haline gelmiştir. Bu nedenle karma hükümet programında böyle bir önerinin yer alması ilk bakışta sevindirici sayılabiür. Oj'sa referandum denen ve işleyişi yukarda kısaca özetlenen yöntem belki bir sorunu çözecek ve fakat bu çözümun yanısıra çok daha sakmcalı başka sorunların da ortaya cıkmasına yol açaoaktır. I ajbakan Yardımcısı, «Millet bu utanç heykelini tepkl ile karşıladı. Millet istemese de ben bu heykeli tutarım diyen bir hükümet yerinde kalamaz» der. Vali Şentürk, «Manâsı, muhtevası ve yeri itibariyle haklı tenkit ve tepkilernden söz eder. Sanat, kültür, aydmlık düşmanlan koca koca manşetler çekerek «Türk anasma hakaret edildiği»ni ileri sürerler. Sonra bir geceyansı koca bir kamyon gelir Karaköy alanına, dört metre seksen santimlik, yedi tonluk «Güzel Istanbul» heykeli Guzel Sanatlar Akademisinin yolunu tutar... B ÎŞÇİ ÜCRETLERÎNÎN AYARLANMASINI. SALT TOPLU SÖZLEŞME PAZARLIKLARINA BIRAKMAK DOĞRU DEĞÎLDÎR. ÇÜNKÜ İŞÇİ KESÎMİNİN BÜYÜK BİR KISMI HENÜZ ÖRGÜTSÜZDÜR. barsız . tazmlnatsız hemen i?ten •tılabilir. Ve bugüne değin hiç bir iş mahkemesi gözdağınıo ne oldu ğunu açık «eçik karara baglayabilmij degildir. Bu uygulama maddenin kötüye kullanılan belirsiz yazımı yanmda temel hukuk ilkeleri açısmdan da kolayca eleşürilebilir. Bi lindiği gibi hiç bir ceza önceye etkili (Makable şamil) biçimde uygulanamaz. Oysa bir işçi kıdem tazminatı ödenmeden işten çıkarıldıgında diye/ım yirml yıllık emeği bosa gitmekte yani ona verilen ceza «makable teşmil» edilmektedlr. Böyle bir uygulamanın haklılıguu savunmak olanaksızdır. îşçi gerçekten kusurlu ise işten çıkanlmakla bu kusurun cezasım zaten çekmektedir. Bu arada ona yeni bir iş eraması için verilen ihbar öneli hakkından yoksun bırakılması da düsünülebilir. Ama hiç bir gerekçe yıllar Doyu sürüp gitmiş bir emek karşılıgı kazanılan hakkın bir anaa ortadan kal dınlmasını haklı eösteremez. Bu nedenle kıdem tazmınatmın ödenmesi güvence altına alınmalıdır. Faruk ERGİNSOY OLEYÎS HUKUK MÜŞAVtRt nüne geçecek hem yeni sorunlar yaratmayaçak hem de yaptırımla n (müeyyideleri) ile giderek bu olayf ve yaratanlarlnı kökünden kazıyacak başka çözüm yollan düsünmekteyiz. Bunlardan biri Bölge Çahşma Müdürlüklerini sahtecilik iddiası ile karşılaştıklan zaman konuyu mahkemeye intikâl ettirmekle yükümlendirmektir. Bu durumda yargıç, sendikalann birbirlerine vereceklerl üye kayıt listelerin. bakarak ileri sUrulen sahtecilik iddiasını bilirkişiye ömeğin on günluk süre içinde inceleterek doğru ve adil bir karar verebilir. Referanduma benzeyen bir başka çöeüm yolu ise, yargıçın işyerinde işçüere kayıt belgesindeki imzaları teker teker göstermek suretiyle yapacağı kovuşturma sonunda karar vermesi biçiminde ortaya konabiür. Oyıa, jerek bilirViji yoiuyla, jereıc yargıç jn ısyerinde b< Igelerdeltı ımzanın gctçekliğini arajtırmaK yoivyla yp«»wit>t»celeme «enucu, salt «ahtecjhk değil saht'eciler de ortaya çıkacaktır. O zam.m etkni vpp)ınml«rın u.vgulanmnsına oUnak doğacaktır. Bir resim *âr »nümde. Gazetemiz foto manabiri Tulay Divifçidğlü çekmiş: kamyona bindirilmiş heykelin başına biradam basmış ayağuıı, bilerek mi, bilmeyerek mi! Basmış ister istemez... Güzel Istanbul ayaklar altma alınmış böylece! Kaç bakımdan, hem hükümetin baş sorumlularmdan ikisi tarnfından. Vali tarafından, bazı basın organlan tarafından... Bu arada bir görevli de ayağıyle basmış Usttine, ne çıkar, diyecekstniz. Zaten ne zaman sanat. kültür başımızm üstünde yer aldı, ne zaman sanatçı, düşün adamı, kültür adamı el üstünde taşındı? Hangi iktidar olursa olsun hepsi, ucuz demagojiye, anlayışsız kalalara, bilgisiz, görgusüz, begenisiz politikacılara kaptırdı kendini... Edebiyatçı mı, sanatçı mı, kültür adamı mı? kim duşünüyorsa, kim yaratıyorsa, kim Türk ulusunun beğenisini, düşünuşünü, hayalini, zekfismı beslemek, yüceltmek, çagdaş uygarlık düzeyine eriştirmelc çabasındaysa, ezildi ayaklar altında.., Tıpkı şu resimdeki gibi... Bay Erbakan ne anlar resimden, heykelden, şiirden, romandan? Teknik Üniversitede öğrendiği bilgiler dışında bir uğraşı, bir çabası var mıdır sanat, edebiyat alanında? Bir seyler anlamak, öğrenmek, bilmek niyeti? Bay Asiltürk, Bay Şentürk, o bazı gazetelerin yazarlan, yöneticüeri... Ne anlarlar, ne bilirler sanat, edebiyat deyince? Bay Asiltürk'ün A. Ipekçl ile yaptığı bir konuşmayı hatırladım birden. «Neler okudunuz, hangi kitaplar size ışık tuttu?» gibl bir soruyu şöyle karşılamıştı genç bakan, «Yok öyle şey». «Güzel Istanbul» heykeli karşısında duyduğu seyler bu yüzden güzel olamadı, «soylu» olamadı, basit, çirkin, ilkel oldu. «Yok öyle şey» onlarda sanat, edebiyat, kültür beğenisi, anlayışı, alışkanlığı... Bu yüzden... Geceyarışı bir sanat yapıtının kentin bir alanından sökü» lüp kamyonla kaçırılması «utanç» verici bir işrir. Böyle bir olayın Ecevit gibi şair, sanatçı, gerçek bir kültür adamının Başbakanlık günlerine rastlaması büsbütün üzücüdür, umut kırıcıdlr. «Güzel Istanbul» heykeli Karaköy alanından alınıp kentin daha güzel bir köşesine götürülmeliydi hiç değilse... Bir parkın içine, insanların güzel bir sanat yapıtını daha rahat, daha huzurlu olarak seyredebilecekleri bir yere... însanlarin koşuşarak geçtiği. taşıtların durmaksızm aktığı bir kavşak noktası böyle bir sanat yapıtına yakışan bir yer de|ildi elbet. Ama heykel kaldırma harekâtı böyle bir niyetle yapılmadı. Nerö"eyse balyozlarla parçalayacaklardı. hırsla, kızgmlıkla... Götürüp attılar Akademi'nin. heykel bölümüne sonunda zafer çığlıklarıyle... Bence çok anlamlı bir olaydır bu. Sanata, kültüre, uyftarhga nasıl düşman olduğumuzu. toplumdaki ilkel duyguları nasıl sömürdüğümüzü, hatta nasıl kışkırttığımızı göstermesi bakımmdan... Ne yaz:k ki bu «heykel kaldırma» olayına bugünkü hükümetin iki bakanı ile bir valisi de kanşmıştır. Gürdal Duyar'ın heykeline uygulanan Işlemi Türk sanatçıları, edebiyatçılan, düşünce, kültür ve basırv adamları protesto etmelidirler. Atatürk'ün «çagdaş uygarlık düzeyine çıkmak» ilkesinin rfe çifnendiğinl düşünerek... Olay çirkindir, korkutucudur. Tek sözcükle, ayıptır. Kıdem tazminatı Ortak hjküraet progranünda is çiye ödenen kıdetn '^zminatınuı her yü içia onbej günluk ücret tutarından bir aylık ücret tutarı na yükseltilmesı öngörülmüştür. Toplu Sözleşme obnaklirından ya raılanan işçiler için bu hak büyük ölçüde zaten gerçekleşmiştir. Yapılacak yasa değişik'iği Uaha çok sendikasiz işçileri ilgilendirmekte ve bir anlanıda kıdem taz mmatı konusunda doğan farklılığı ortadan kaldınnayı amrçlanak tadır. Bunun ileri ve sosyal adalet, eşitlik gibi kurallara uygun bir davranış oiduğ'inda ku^ku yoktur. Ne var ki kiıl;m tazınina tı konusunda işçilerin asıi sorunu bu hakkın yeterii bir guven ceye sahip bului'tıayışından doğmaktadır. Gerçekten de tş Yasasında yer alan işçinin kusurlu eylemlerine ilişkin bir madde ile işçi kıdem tazminatı hakkından kolay hkla yoksun bırakıbbılmek'.edir. Ömek olsun diy» sövleyelim, bu maddeye göre bir işçi, işverenin başka isçisine gözdağı verirse ih İşçi Ücretleri Bu arada hükümetin işçi ücretleri üzerinae de önemle durması gerekmektedir. Asgari ücretlerin günün koşullarına göre ayarlanması ou konuda atılacak ilk adımdır. Son zamlar, gerekçeler ne denli inandırıcı olursa olsun, işçileri büyük bir sıkıntı içine düşürmüştür. Bu nedenle yoksul kitlelerin refahını amaçlayan bir iktidar olmanın sorum luluğu daha da büyümüs ve zor sorunlar yaratmıştır. Herhalde kısa sürede etkisini duyuracak tedbirler gerekmektedir. örneğin vergi yasaları, gerek en az geçim indirimi, gerek vergi kapsamı dışında kalması gereken lic retler, gerekse işçiler için daha insaflı bir skala uygulamak türünden düzenlemelerle çalışanlar yararına degiştirilebilir. Hükümetin Ucret ayarlamalarını salt toplu sözleşme Dî>zarlıklari'in 'c. rakması olumlu bir çözüm yolu değildir. önce, işçi kesiminin bii yük bir bölümunün «rgiltlenme olanaklanndan yoKsun bulunduğu ve sözleşme vapabilme vetldsine sahip olmadıgı düştinülmelı. sonra da yapılacak sözleşme» lerle fiyat artışlarma ayak uydurmanın pek de kolay olmadığı gözönünde tutulmaiıdır. Amerikadan ithâl kaset bandı C 60 4 5 U r a l ı k b u bentlardan: DENİZ KUVVETLERİ K0MÜTANL1ĞI Seyir Hidrografi ve Oşinottrafi Dairesi Başkanlığından Bildiriltniştir. İDenizcilere ve havacılara 19 sayılı bildiri 26 ile 27 Mart 1974 tarihlerinde 09.00 ile 17.00 saatleri arasında aşağıdaki noktaların birleştiği saha içinde seyretme, demırleme, avlanma ve bu sahanın 12.000 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emniyeti bakımmdan tehlikelidir. KARADENİZ ISTANBUL BOGAZ1 K U SAHASI l'inci nokta: Enlemi 41 derece 13 dakika kuzey Boylamı 29 derece 09 dakika doğu E. 4958 No.lu Anadolu feneri 2'nci nokta: Enlemi 41 derece 27 dakika kuzey . Boylamı 29 derece 15 dakika doğu 3'üncü nokta: Enlemi 41 derece 22 dakika kuzey Boylamı 29 derece 29 dakika doğu 4'üncü nokta: Enlemi 41 derece 11 dakika kuzey Boylamı 29 derece 29 dakika doğu DENÎZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUÜL'RULLR. (Basın: 12301) 2229 İşyerinde oylama yapmakla bu öneri arasında hukuk açısmdan önemli ayrıhklar bulunduğu hemen görülüyor. Çünkü oylama ile işoi'ye oylamanm yapıldığı anda yeni bir sendika seçme hakkı tanmmış olur. Bu durumda işçi isteyerek üye oldufu sendika yerine bir başka sendikayı ölçüsüz vaatler karşısında seçebilir. Onun için de önseçim ortamına benzer yozlaştıncı bir ortam anılan yön tem sonucu kolaylıkla ortaya çıkar. Ölçüsüzlük, belld kavgalara, yaralamalara, adam öldürme Yöntem açısmdan Çalışma hayatına ilişkin sorun lere kadar varabilir. Serüvenci lar yalın, kişisel hukuk sorunla sendika yönetieisi çıkarını tlgin değildirler, giderek sosyoeko lendiren bir seçirni yozlaştırmak nomik düzen Ue ilgilidlrler. Bu için gereken her şeyi yüksünmenedenle klâsik hukuk'un salt çö den yapar. İşçinin alabildığıne Gönül Balıkoglu çümle ilgili mantığı sosyal siya bulandınlacak kafası giderek yapf.cağı seçimi de etkiler, onu bir set alanında yetersiz kalır. Bu ve alanda uygulamanın yarattığı so anlık karara tutsak eder. Aniık Mustafa Balıkoğlunun kararlann çoğu ke; yanılgılar gerunlar çözümlenirken bir süre oguüan sonra tamamen ortadan kaldırıl tirdigi de bir gerçektir ÖZGCR malan da gozetilmek gerekir. Bu durum'un doeuracağı hukuk dünyaya geldi. Kısacası sosyal siyaset sorunla sorunlarını da dikkate a'ırsak çö Luleburgaz nm içeren süreç'te bütün çözüm zümün olumsuz sonuçlan daha lerin ikili amacı vardır. Aksi hal belirgin hale geleccktir Örneğin de sorunlann ard arda yenilen üye olduğu sendıkays oy vermedigi bir ortam oluşur ve bu olu yen işçinin bıı tucni'j sonuç oU şum toplumsal yozlaşma neden rak «istifa» nniamına mı gelecek lerinden biridir. tir. Bu halde scndikaya üye olBu açı'dan eleştirildiğinde re mak ve aynlmpk konusunria koferandum yolu olumlu bir çozüm niin kayıt nirimının değeri ne niteliği göstermez. Çünkü bir so olacaktır? Bütün bur.'ar ç.">zümrunu ortadan kaldırmayı amaç lennıesi güç sorunlar o'msnın ya larken yeni sorunlar yaratacak nı sıra veni anlaşmozlıklarm da ve çö?:düğü soruna oranla daha başlangrcıdır. Cumhuriyet 2241 önemU sakmcalan içeren bir başka olumsuz ortamın doğma^•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••ıııım 8uıa yol açacaktır. Bu karamsal yaklaşımı konu'y uyarlamadan ve bize daha elverişii görünen çözüm yolları öOsmanbey Halâskârgazi Cad. 279/1 Sedet Apt» * nermeden önce sorunu somutlaş " tırmak, bir başka deyişle sorunu • Hastalannı kabule başlamıştır. Tel: 47 47 83 • yaratan kaynağa değinmek tstiyo ruz. S Cumhuriyet 2249 5 Uj'gulamada sahtecilik olayla»•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••MMS nnın doğması anlaşmazlıgı çözmekle görevli örgütiin yetkisinin >••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• sımrlı olmasından ileri gelmektedir. Gerçekten de Bölge Çalışma Müdürlükleri, yasa'ya göre, kendilerine sunular üye belgelerini saymaktan öteye kovuşturma yapamazlar. örneğtn sahtecilik iddiasmı dikkate alacak bir çözüm için vetkileri yoktur. Mahkemelerde de bu tür davalar bazen bir toplu sözleşme devresinl aşacak ölcüde uzadıgı için sonuçta sahtecilerin yaranna işleyen • bl düzen kendiliginden oluşmakGalatasarav meydanında • tadır. Demek kl sahtecilikten yakınanlar bütünüyle haklıdırlar. Ne TEL44 15 50 l va ki referandum "nerirken konu'ya sorunu yaratan aksaklıktan girmis olmusorlar Bu neden ••••••••••••••••••••••••»•••»••••••••••*>. le biz hem sahtedlik olayının öCumhuriyet 2 3 22 OAdedi,Tanesi32u. 1 0 Adedi, Tanesi 2 9 TL. , Tanesi ^ O TL. ODEMELİ İSTEYİNİZ... AMERİKAN NEŞRİYATI B0ROSU l««nbul: Istiklâl Csd. No. 348, Kat:3, Tel:442636/440772 Istanbul: lıtiklâl Cad. No. 387, Tel: 4935 58 Ankara :Mithatpasa Cad. No. 31. Tel:255355/255354 Isnir : Şehit Ntvres Cad.No. 7, Tel: 26 942 lnm:. .rW. No: .ŞEHİR • Aint;. 'Rektaş: 12112) 2228 VEFAT ÇOK VEFAKÂR MESAİ ARKADAŞIMIZ , VE D0STUMU2 I Doç. Dr. METİN ARAN İ TEVFİK DİZDAR'ı KAYBETTİK. YAKINLARINA, ÇALIŞMA ARKADAŞLARINA VE TANIYANLARA BAŞ SAĞLIĞI DİLERIZ. KOÇTUĞ DENİZCİLİK İŞLETMESİ (üan Gratık: SATILIK | KIYMETLİ MÜLK j İŞ HANI \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle