16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET 18 Mart 1974 ASDULCANBAZ TURHAIU SELÇUK 3EH, HANIMCIM !•• CFTFL PAHA KENPİNE & i i O YARALISIN ERDALÖZ31 «Yok böyle giyecektik. Ninemln yemenislne dönmüs, ütülenecek miydi diye soruyor.» Bu kez gulüyor sarışın Nuri. «Cilet gibi isterim bak Sarısın,* diyor GıIty. Yine de sıranın kendlslne gelmif olmsn yüzünü rahatlatmış. «Duruşman yann ha?» «Yann. Saat on'da.» «0 yazıcı karı yine çıkar mı duruşmaya?» «Oğlum San, dalga geçrae, niye ütületiyoruz biz bu takımları, ha?» <Ya çıkmazsa?» «Ölürüm.» Durufma salonuna almıılar Gılay Nuri'yî. Yargıcın önünde, kürsünün altındaki masada oturan tombulca, gençten, esmer güzeli yazıcı kadın başka türlü bakmış Nuri'ye. «Görsen, gözleri bir çift sümbiil ağbicim.* Içi karışıvermis Nuri'nin. Nuri gözlerini kadından ayıramıyor. Kadın gözlerini Nuri'den ayıramıyor. «lyi mi?» Nuri'nin üzerlnde yine bu çizgili lâcivertleri. «Allah senl inandırsm, dlet gibiydim. Çok tatlı parçaytfı Allahıma. Yenirse küfeden yenir, başka yerden değil. O bana bakıyor. ben ona bakıyorum. Gözlerfnde, nasıl anlatsam, akşam üstüler gibi koyu koyu gölgeler var Allah seni inandırsm. Aynj böyle bir şeyler vardı gozlerinde. Doğuştan sürmeli. Duruşma bitti. Beni dışan çıkarıyorlar. Çıkıyorura ama, gözlerim o karıda. Neler sordular, neler soy. ledim, ekmek/Kuran çarpsın farkında değilim. Sonra da beni doğruca buraya paket ettiler. Tutuklanmışım.» O N S E K t Z kadar da çoklar. Hepsinln ellndft Amerikan yapısı pırıl pırıl otomatik silâhlar. Hepsi de seni korumakla görevliler. Merdiven bitince gösterdikleri yana, sağa dönüyorsun. Uzayıp gıden enginar yeşili yol haiısının tam ortasıncan yürüyorsun. Halı dogruca dipte bir salo. nun kapısına gidiyor. Halı, Sapîrun ağzında bitince duruyorsun. Arkadan gelenlerden ikisi yürümeni istiyor, birlikte salona giriyorsunuz. İçeride seni bekleyenler var. Seni yargılamakla gorevli olanler. Insansız büyük bir salon. Çekir.?rek yiirüyorsun. Diplerde, yanlardı sira sıra dizilmiş öbek öbek iskemleler. önlerindı'ki yazıları ilk anda okuyabiliyorsun: «Basın», «TRT», «Tanıklar». en dipte de «Dinleyiciler». Ama kimseler yok salonda. Bomboş. Salonun ortası sinema salonu gibi yan yana diziımiş sıra sıra iskemlelerle dolu. önünde bir jazı: «Sanıklar». Getirilip «Sanıklar» yazılı bölümün önündeki iskemlelerin yanında bi'akınyorsun, tam kürsünün önünde. Bir mikrofonun başındasın. Nöbetçilerden biri sagına. bırı soluna geçti; olduklan yerde çakılıp kaldılar. Ellerindekl otomatik silâhların masmavi namluian Uzerine çevrill. Mavi bir çelik halkanın ortasında kapkara birer oyuk olarak görüvorsun. namlular: her iki yanında. Öbür görevliler kapının dışındalar. Kapı, kürsünün yanında olduğundan. kürsüyü de, kürsünün gerisinde oturan yarpçiarı da göremiyorlar. tçeri doğru açılmış ol?n kapının geııiş kanadı, onların göz yayhmını kesiyor, daraltıyor. Görebildikleri, bütünüyle. <ki silâhlının önünde mikrofonun başında şarkı söylemeye kazırlanmış gibi duran sensin. Belki biraz da yazı makinesmın başında bekleyen kadın yazıcı. Ealonun iki yanında karşuıkiı ıkı pencere. Camları çoktandır silinmemış, pusıu. Dışarıdan yükselen bir atkestanesi ağacının sık yap rakh dalları sagdaki pencereleri neredeyse ka patmış. Soldaki ^»ncereler yakırdaki bir yapının kara katran sıvalı büyuk duvkrına feakı•JVB. Oatntnda iki kalın baca. iki dfe tefevzyon anteni. Antenlerden birinin ü^erine bir alakar ga konmus. Görünen başka da b r şey yok. Sa lon oldukça büyük. Yerler halısi7. Çıplak mo2aik. Çimentoları iyi temizlenmemi*. mat. Kürsünün gerisine dizilmişler. Arkalarmdaki duvarda başaşağı asılmış icocaman bir bayrak. Onun üstünde, tavana olddkça yakın bir yerde, sarı yaldızlı bü>ücek harflerle yazılmıs bir yazı: Adalet Müıküiı Temeı.dir». İ'lerle Ü'lerin üzerindeki noktaıar nedense çok büjTik. (Devamı var) HALÎFESİZ 50 YIL BİLÂL N. ŞİMSİR 3 MART 1924 günü TUrHye BUyük Mület Meclisi son Osmanlı Halifesini devirdi. Halifeligi kaldırdı. «Halife hal'edilmiştir... Hilâfet makamı mülgadjr» diyen ünlü kanunu çıkardı. Ve kanun, çıkar çıkmaz hernen uygulandı. O zamanki bazı gözlemcileun deyimiyle, haber «bomba gibi» patladı. Ingiliz Dışişlerinde bir gorevli, haberi duyunca, «muazzam bir ihtilâl» dedi, üstehk kansız! Cumhuriyetin ellinci yılından sonra, simdi de bu «muazzam ihtilâlnin ellinci yılını anıyoruz. Bu yazı dizisi, yakın terihimizin o önemli dönüm noktasını anmak ve kannca kararınca aydmlatmak arzusuyla kaleme alındı. Yazıda. yayınlanmamış res mi arşiv belgeleri kullanıldı. Olaya, teolojik açıdan değil, tarih açısınden bakıldı. Elden geldıği kadar objektif ve tarihi yaratanlara sadık kalındı. Halifelik siyasetle birlikte yürüyordu kümetini suçlayacaktı. 6 Kasım 1916'da, «Halifelik işinin savaş sonuna kadar askıda bırakılması» Şerif Hüseyin'e tavsiye edildi. Bu tavsiye, daha sonra da tekrarlandı. Şerif Hüseyin, kendi sini Halife ilân etmeğe kadar git medi. Ama Mekke Ulemasının kendisini dinî lider olarak tanıdıgı ve bazen hutbelerde sanki Halifeymiş gibi Şerif Hüseyin'in admın anıldığı görüldü. Herhalde Şerif Hüseyin, kendisini artık Is tanbul'daki Halifeye bağlı saymı yordu. Bırinci Dünya Savaşı içinde, dünya MUslümanlarına yapılan «Kutsal savaş» çağrısına, Türk MüslUmanlarından başka uyan olmamıştı. îngiliz ve Fransız İm paratorluklanndaki Müslümanlar Türklere karşı savaşmışlardı. Osmanlı vatandaşı bazı Arap lar ise doğrudan doğruya Halifeye karşı ayaklanmışlardı. 1918 yılında Mustafa Kemal Paşa, ordusunun başında Suriye'edn Ana dolu'ya doğru çekilirken hazın bir manzarayla karşılaşıyordu: İngiliz uçakları Türk askerlerinin üzerinde uçuşurlarken, Halep'te evlerden de geri çekilen Türk askerlerinin üzerine ateş ediliyordu. Ateş edenler, Osman lı vatandaşı Araplardı. Fetvalar Halepte bile hükümsüzdü. Halifelik konusu savaş sonrasına kadar «askıda bırakılmı^tı». îngilizler öyle istemişler, Şerif Hüseyin'i biraz sıkıştırmışlardı. Savaş biter bitmez Halifelik işi yine ortaya çıktı. 8 Ağustos 1319 günü Cidde'deki îngiliz ajanı, Kral Hüseyin'e «Emir el Müminin» dendiğini Londra'ya bildirdi. Mekke'de çıkan «Al Kıbla» gazetesi Krala «Emir el • Müminin» diye hitap ediyordu. Bunun anlamı açıktı. Kral, Mekke'de Halife sayılıyordu. Aynca Arabistan'da Hutbelerde Kral HUseyin'in adı geçiyordu. Ingilizler yine telâşlandılar. Bunun Uze rine 17 Ağustos 1919 tarihli Al Kıbla gazetesinde Kralm bir açık laması yajinlandı: Birçok seçkin kimsenin Krala «Emir • el Mü mlnin» diye hitap ettiklerl, bunun ise Halife anlamına geldıgi belirtildıkten sonra «Memleketin Krala verdiği ünvandan başka ünvanın kullanılmamasını kar deşlerimizden rica ederiz» deniyordu. Böylece, Kral Hüseyin'in Halife ilân edilmesinin şimdilik önüne geçilmiş oldu. Başkalan da sahnede ÎNGÎLÎZLEBİ telâşlandıran, yalnız «milyonlarca MüslUman önünde suçlu durumuna düşmek» kaygusu degildi. ingiltere'nin yaptığı gibi başka ülkeler de Halifelik silâhını kullanmağa kal kışabilirlerdi ve kalkısabileceklerinin belirtilert vardı. Ağa Hana, «ne biz ne de müslüman olmayan başka bir ülke bu ise karışamayız» diye verilen cevabın altında bu kaygı gizliydl. Ilk akla Fransa geliyordu. îngiltere Kral Hüseyin'i koz olarak lcullanırsa, Fransa da bir başka bırini kullanabilirdi. îngiliz împaratorlugunda MUslUman Kitleleri On yıl öncesi BÎRtNCt Dünya Savaşının baş lannda, 31 Ekim 1914 günü, Kahire'deki îngiliz Temsilcisi Lord Kitchener, Mekke Şerifine bir me saj gönderdi: «Gerçek Arap soyundan birisinin Mekke veya Medine'de Halifeligi Uzerine almasını» salık verdi. Böylece «şimdıkl felâketten iyilik doğar» dedi. Allahın da adını karıştırdı. Osmanlı ve îngiliz împaratorluklan o zaman bırbirlerinin dü?manıydılar. Îngiliz makamları, Hicaz Araplarını Osmanlı Devletine kar çı ayaklandırma hazırlığı içındeydiler. Mekke Şerifi Hüseyın'e boi keseden vaadde bulunuyorlar cb. Başka vaadler yanında Hsiifelik de teklif ediliyordu. Ger^kçssi de bulunmuştu. Nasıl Muhammed Arap soyundan idiyse, Halife de «gerçek Arap sojrundan» olmalıydı. Oysa Osmanlı Halife • Padisahı Arap değıldı. Halife kutsal topraklarda, M^kke veya Medine'de oturmalıydı. Osmanlı Halifesi ise Istanbul'da oturuyordu. Halifelik bir dm müessesesidir denmiyordu; politikaya alet ediliyordu. Halifeliğin «kutsallığı»na, «dokunulmazlığınna aldırış edilmiyordu. Başka savaş silâhlan yanında, Halifelik de Türklere karşı bir shâh olarak kullanılıyordu. 1915 yılında Ingilizler. Şerif Hüseyin'e Halifelik vaadlerini ye nilediler. Hicaz Araplarını Türklere karşı ayaklandırma işini yürütenlerden biri olan Sir H. Mo Mahon, 30 Ağustos 1915 günü Şerif Hüseyin'e bir mektup yo'lacu ve şunlan söyledi: «... llân edilince Arap Halifeiiğini tasvip edeceğimizi, Araoistan'ın ve halkmın bağımsızlığını arzuladıgımiüi açıkça belirtmış olan Lord Kitchenerin raesajnı doğnılarız. Gerçek Arap soyundan birinin Halifeligi üzerine almasının İngiltere HükümeLİnce memnuniyetle karşılanacağını bir kez daha belirtiriz.» Çok geçmeden Ingilizler, Ha'.ifelik silâhının kendilerine karşı da dönebıleceğını anladılar. 2 Kasım 1915 günü Aga Han, İngiltere Dışışlerı Bakanı Sir E. Grey'i gördü. Arap Halife projesini Hind Müslümanları adma protesto etti. İngiltere yan çızmeğe başladı. Aga Hana, «Halife lik, Müslümanlarm kendi aralarmda halledecekleri bir iştir; ne bız ne de bir başka Müslüman olmayan devlet buna karışamayız» diye cevap verildi. Şerif Hüseyin'in Halife olması konusuna İngilizler artık pek değin mez oldular. Bu arada Bırincı Dünya Savaşı ilerlemiştı. Türk askerleri «İslâmm kılıcı» gibi, kutsal yerleri savunmağa çalışırken, İslâm kar deşlerinın kılıcını arkadan yediler. Şerif Hüseyin ayaklanmiştı. Arkadan vurmuştu. 1 Kasım 1916 günü, «Kıble ulemasının artık Türk Haüfeyi tanımamağa karar verdı|i» açıklandı. Halifelik soru nu siyasetle birlikte yürüyordu. Hicaz Arapları Padışaha karşı ayaklandıkları gibi, artık Halıfeyi de tanımayacaklannı açıklıyorlardı. «Kutsal Savaş» çağrısı buralarda boşa gitmişti. Müslümanların bir kısmı Halifeye kar şı dönmüşlerdi. Şerif Hüseyin, siyas! bağımsızlığını ılân ederken, Halifeye olan baglılığını da koparmıştı. Siyasî ve dini bağım sızlık, atbaşı birlikta yürüyordu. yaşıyor idiyse Fransız împaratorluğunda da milyonlarca Müslüman vardı. Ağustos 1919'da Surıye'dekı oazı camilerde Kral Hüseyin adına dua edildi. Cuma gUnlerı nutbelerde Kral Hüseyin'in adı anıldı. Suriye o tarihte Fransız ışgalindeydi. Buralarda Kral Hüseyin'in Halife gibi tanınmak ıstendiğıni görür görmez Beyruftakl Fransız makamlan hemen harekete geçtiler. Kral Hüseyin'in adı çabucak yasaklandı. Suriye camilerinde Kral Hüseyin adına dua edilmeyecek, onun adı hutbelerde okunmayacaktı. Fransızlann bu davranışı, Istanbul'daki Halifenin itibarını korumak düşüncesınden ileri gelmiyordu. Fransızlar, îngılizlerin yaratmağa çalıştıklan Halifeyi tanımıyorlardı, tanımayacaklardı. Daha sonra Fransızlann niyeti iyice anlaşıldı: Ingilizler Kral Hüseyin'i Halife ilân ederlerse Fransızlar da Fas Sultanını Halife yapmayı tasarlıyorlardı. Bütün Müslüman dünyasınca tanınmasa bile Fran sız împaratorluğundaki Müslümanlar, Fas Halifesine baglanacaklardı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Halifeüği kaldırdığı günlerde Fransızlann bu nıyetleri daha açıkça ortaya çıkacak ve bazı Fransız gazeteleri Fas Sultanının Halifeliğini ilân etme zamanı geldiğini yazacaklardır. «...Tutuklanmasma karar verildt.» Kadın oldukça genç. Boyasız. Gündelik yüzüyle. Saçları bakımsız. Kumral. Kuru sol a n kabuğu bir eteklik. Toprak sarısı bir bluz, . Bir tahta masanın başında. önünde, masarun ; üzerind'e, kâğıtları takılmıs bir yazı makinesi. Alışkın gözlerle sana bakıyor. Bakı?makUn yorulan sen oluyorsun. Ortada tek başınasın. Kadın hemen arkasında yükselen tahtaları parlatılmış kürsünün ötesinde kara cüppell yargıçlann başlanyle omuzlan görülüyor. Kal kık kara yakalarında »ımli işlemeler, kırmızılar, yeşiller. Bir merdivenl çıkanp da getirdiler tenl buraya. önden geliyorsun. Arkandalar. Ne YARIN: İngiltere Vahdettin'i Savunuyor. MALKOCOĞLU yazan ve'çizen.Ayhan BÂŞOĞLU MAGLUP KAHRAMAN BtTK. OIABİLİO.. DEMlB 7ZİN Rl 'O'MALA'MIN OHUVBÜN TIFFANY JONES GARTH 'ATACAMA . • TAV*İA LE.B.1 GfP [ BETÇ1LECİMİ TBMİZlS ADANA ÎKTİSADİ ve TİCARİ ÎLİMLER AKADEMİSİ BAŞKAISLIĞINDAN Akademimizde, tşletme Maliye ve Muhasebe disiplinlerinden Doçentlik sınavı açılacaktır. Adaylarda, İktisadl ve Ticart lümler Akademilert Doçentlik Hususi Talimatnamesınde helirtilen jartlaı sranır Isteklilerin en geç 31 Marl 1974 tarihine kadat hsngi disiplinden sıriava çireceklerini belirten diIckçelerini 2 adet fotoğrafla birlikte Akademi Bajkanlığma vermeleri duyurulur. Türkiye Kızılay Derneği Genel Merkezinden Çeşitli Standart Eb'adlı Röntgen Filmi. Mikrofilm ve Dis Röntgen Fiimi Satın Alınacaktır. Demeğimizee 185.500 kutu muhtelif standart eb'adlı röntgen tilmi, 31.450 kuturulo muhtelıf mikrofilm ve 40.400 kutu diş röntgen filmı satın alınacaktır. Sartnamesi 5 0 , TL. mukablllnde Ankara'da Genel Merkezden Istanbul'da Kızılay Istanbu) Müdürlüğünden temin edilebilir. rekiınerln en geç 9.5.1974 günü saat 16.00'ya Itadar Genel Mert>ozlml» Muhaberat Servısine tevdi edilmış olması lâzımdır Postada vukua gelecek geçıkmeler nazan ltibarp alınmaz Derneğimiz 2490 sayılı Kanuna tabi degildir. Cumhurlyet • 2185 < İngiltere'nin telâşı Bu gelışmelerden tngılizler telâşa kapıldılar. Şerif Hüseyin, Halıfeyi tanımamakla kalmayacak. aynı zamanda kendısını halife ilân edecek gibi görünüyordu. tngiltere, «milyonlarca Müs lümanın önünde suçlu durumuna düşmek» istemiyordu. Şerif Hüseyin Halifeliğinı ilân ederse, îngiliz împaratorluğundaki milyonlarca Müslüman, Londra hü (Basın: E • 248 • 11866/2184)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle