Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 15 Mart 1974 AB0ULCANBA2 TURHAN 8ELÇUK / IVfT.NAI 1 .... MAPDE DİK... HAVVANİYt MDAM BWE KANUM VE ltCEKTİjl»., MADDE İKİ: 1... ö/UKArt St^Mfjc KANUM V A P M M VE KAN P&5r!^M MÎİHİMDİfc. KAMUNLAHı i ^ c t e f A ı riREöîU'fcîZ. AMA \ S Î N t\ÖZü ÖNÜMpEVAN» ALEStN OTi^MfK Y YARALISIN ERDAL ÖZ 28 Toksa? Yoksa senf, dışarıda bekleyen, sabah getırıldiğin arabaya götürmeyecekler mi? Bu düşünee eziveriyor seni. Ağır bir küf kokusu içini yılgıyla dolduruyor. örderinden geçtiğin demir parmaklıkların ötesinde, karanlığın içinde kıpırrfayan birilerini seçer gibl oluyorsun. Içlerinde kapatılmış birileri var. Seni de mi? Sen ilerleyip önlerinden gcçtikçe, yaklaşıp demir parmaklıkları kavrayan eller görüyorsun, solgun yüzler görüyorsun. Korkunç bir yer burası, çağ dışı bir yer. Seni de mi kapatacaklar buraya? Bunca işkenceden sonra kurtulamayacak mısın ellerinden? Bitmedi mi daha? Oysa bittl saniyordun; içinde, yenilmeden bitirmiş olmanın övüncüyle sürükleniyordun iki görevlinin ortasında, bu övünçle katlanıyordun o çılgınJar »ürüsünün yumruklanna, tekmelerine. Birden, «Aüahsızlar,» dlye bir ses patlıyor koritforda. Ürperiyorsun. «Ulan gebertmisslnlz çocuğu,» diye bağınyor bir başkası, parmakhklann ötesinden. «Yuh ulan katil herifler, yuh be size,» diye haykırıyor bir başka ses bir başka bo'.meden. Seni taşjyan İki kişi, birden geri dönüp hızla geldiğiniz kapıya doğru sürüklemeye başlıyorlar. Kapıdan, bir sürü görevlinin, ellerindeki kara coplarla, ateş püskürerek koridora daldıklarını görüyorsun. Seni dövenler olmalı. Için hınçla kabarıyor. «Kahrolsunlar,» diye bağırıyor uzaktan, diplerden biri. llk bağırandı belki. «Kahrolsunlar,» diye bağırıyor iki üç ses birden, değişik bölmelerden. Bütün alacakaranhk koridor, tek bir agıı oluyor, tek bir yürek gibi atıyor: «Kahrolsunlar!» tnen coplann şakırtıların! için kanayarak arkada bırakıp apar topar uzaklastırılıyorsun oradarv. Arkandan kapının kapanışı yankılanıyor boş duvarlarda. Kapının kapanışıyle birlıkte, kapının ötesinde kalanlann sesleri ds kapanıyor, bitiyor. Daha aydınhk bir koridorda sürükleniyorsun. Çok aydınhk bir yerde gdzlerin yanıyor. îşte o zaman pantolonsuz olduğunu görüyorsun. Kimin olduğunu bilmediğin uzunca bir donlasın. Üzerinde becerikslzce çizilmiş yanyana iki sıfır bulunan aralık bir kapıdan içeri sokuyorlar. Sarı pirinç musluktan lışırtıyla, kopürerek »kan su, çatlak beton lâvaboda şaşkln sesler çıkarıyor. «Yıka yüzünii,» diyor görevlilerden biri. Kollannın altmdan çıkıp bırakıveriyorlar. Tabanlarırva binen ağırlığının sızılı şaşkınlığıyle kalıveriyorsun boşlukta. Yeni yürumeye başlamış bebeler gıbisin, korku içindesin. Yıkılıvereceksin. Iki elinle lâvabonun kıyısına tutunmaya çalışırken, görevlilerden birinin elinden seni tutmakta olduğunu anlıyorsun. lyi biri olmalı. Islak beton lâvaboya tutunuyorsun. Musluktan su sürekli fışkırıyor, üstüne basına sıçnyor. Etinde duyduğun nokta nokta suyun serinliğini seviyorsun. Bir eliai fıskıran su çubuğuna uzatıyorsun. Suyun sert. diri sesi üşüterek etine geçiyor. Orada ilk kez etini, bileklerini görüyorsun. Kan içindeler. Elektrik verirken bağladıklan katı kayiflar, sen acıdan kıvrand'ıkça kazımış, eritmiş bileklerinin. derilerini. Aldırmıyorsun. Eğilip yerde, pis suların içinde duran ayaklarına bakıyorsun: Kocaman, kızarık iki yabaneı ayak, bileklerini çevreleyen kanlı halkanın altında budala, zavallı bir görünüs içindeler, yan yanalar. Bildiğin kendi ayaklarmdan öyle sine başka, öylesine değişik. «Yıkayacaksan yıka.» diyor arkadan biri. Çok sigaralı araa kötüluklerle yuklü olmayan bir ses. Karnını lâvaboya dayıyorsun. Ayakta durabiliyorsun böylece. İki elini de suyun altına sokuyorsun. Fışırtıyla akan su, elinde ikiye bölünüyor. Kalınlaşmış bileklerini, eğilip guçsüz parmaklarınla yıkamayı deniyorsun. Derisiz kalan yerler acıyla geri itiyor parmaklarını. Bileklerini suyun altına uzatmanla kaçırman bir oluyor. Suyun basıncı, etinin acılannı cfepreştiriyor. Lâvabonun kirll deliğine yarv lardan yürüyen suyun, elinden akan kanlarla boyandığını görüvorsun. Katılaşmış parmaklarını bırlestırip avucunu suyun altına tutuyorsun. Dolan suyu kaldınp yanlmış dudaklanna götürünceye kadar avucunda su kalmıyor. Bu kez elinle musluğa tutunup egiiiyorsun, ağızını suyun altına sokuyorsun. Suyun değdiği yerde yüzünün yangını azalıyor. Su çenenl yenileyerek akıyor. Dudaklarını aralayıp akan suyun birazını ağzma alabildin orada. Ne güzeldi. Tükürmedin. Kanh olrfuğunu bile bile yuttun. Kendi kanındı, kendi güzel, yenik düşmemiş kanındı; yuttun. cÇabuk ol,» diyor biri arkadan. (Deramı v»r) Millî Kurtuluş Tarihimizden Sayfalar Doğan AVCIOĞLU CUMHURİYET' İN İLK HALK ŞİRKETİ HALK şirketlerl ve halk sektörü kurmak, sanılıyor ki, yeni bir fikirdir. Oysa bu politika, Ittihatçılar döneminde başlar. lttihatçılar, devlet desteğiyle, fırıncıları, bakkallan vb. biraraya getiren çeşitll şirketler kurarlar. Kooperatifçlliği gelistirirler. Celâl Bayar, Ege Bölgesinde benzer girişimleri sürdürür. Cumhuriyet döneminde bu çabalar devam eder. özellik le Menderes, Sümerbank, Türkiye Şeker Fabrikalan A. Ş. Türkiye Çimento Sanayii A.Ş., Etıbank ve Ziraat Bankası gibi kurulusların katkısıyla, Anatfo lu'da yöresel girişimcilerin katıl dığı «halk şirketleri» kurar. Bu sirketler 27 Mayıs'tan sonra mil yarlarca lira devlet fonunun israfına yol açtı diye çok ele«tirilir ve ençellenir. Cumhuriyet'in ilk yıllannda da halk şirketleri kurma heves leri güçlüdür. Nitekim daha Buyük Taarruz'dan önce, Ankara'da ilk halk şirketinin hazırlıklarına girisilir. Bu ilgin; glrişimi, değerli araştıncı Selim tlkin'in çalışmalarından yararlanarak açıklayalım: nn yayınlattığı basuı eleştirileri üzerine, kurucularım çöyle açıklar: «Şirketimizin kuruculan içinde 115 degil. daha çok milletvekili vardır. Fakat hepsi de şirketlerden ttrkmüş olan halkımiza yol göstericı olabilmek amacıyla ka tılmayı kabul etmişlerdi... Ortak lanmızm btiv'ük bir kısml, yığit ordumuzun binbaşı ve daha jrllksek rütbeli subaylanndan ibarettir.» Kuruculardan banlannı belirtelim: Şlikrü Kaya, tzmir tüccarlanndan Alaiyelizâde Mahmut, Milletvekili Hoca Müfit, Istanbul tüccan ve Millî Savunma müteahhidi Muzaffer Halim, Karakol kurucusu ve milletvekili Albay Kara Vâsıf, Karakol kurucusu Albay Galatalı Şevket, eski vâli ve tüccar Bedrettin, eskl vâli ve tüccar Memduh, Milletvekili Hüseyin Avni Ula?, lzmir suıkastinde asılan Milletvekili Ziya Hur şit, Osmanlı yönetiminde Tanna ve Ticaret Bakanı Mustafa Şeref, îstiklâl Mahkemesi Başkanı ve Milletvekili Ali Çetinkaya, Mil letvekili Sivash Emir Paşa, eski Develi Kaı.'malcamı ve Kuvayı Mılliyeci Milletvekili Atıf Tüzün, MiIletvekHi Topçu Ihsan, Ankar* tüccan ve Milletvekili Kmacızftde Şakir ve birçok Anadolu tüccan. Sırtını millehekillerine ve subaylara dayayan halk şirketi, hü kümetçe kaymlacağını saklamaz, hattâ bunu hisse senedi satabilmek için bir koz olarak acıklar: «DUnya pazarlannda artık, ancak TUrlc tüccar ve komisyoncusu iş görecektir. Hele hükümetin desteğini elde etmiş böyle bir şirketin başarı kazanması... daha olaSan görülmektedir.» «Dünya pazarlarının gözünde dürüst iş yapan her tiiccar eşittir. Fakat hükümetin onayıyle ku nılan büyük anonim şirketler, daha itibarlıdır ve daha aranılır». OXX5AN AVCIOĞLU'NITN BİRİNCİ VE İKİNCİ KlTAPLARI ÇIKMIŞ BULDNAN «MİLLÎ KURTüLUŞ TARİHİ» ADLI YAPITININ ÜÇÜNCO KİTABI PEK YAKINDA KAMUOYUNA SUNULACAKTIB. «KURTULDŞ DEVBİMİ VE SONRASI» BAŞLIKLI BU KİTABIN. BAZI BÖLÜMLERİNI YAYINLIYORÜZ.) Şirketin kuruculan «MİLLÎ Ihracat ve Ithalât Anonim Şirketi» adını alan kuruluşun hazırlıklarına 1922 yazında, o günlerin ilerici Iktisat Bakanı Mahmut Esat Bozkurt'un Başkanhğında başlanır. Bakanlıkta toplantılar yapılır ve bu, Hakimiyeti Milliye gazetesi aracılığıyla halka duyurulur. Gazeteye göre, ithalât ve ihracatı toptan yaparak aracıların kaldırılması, böylece tüketiciye ucuz mal sağlanması, ihraç ürunlerinin de iyi fiyatla satılma sı kararlaştınlır. Gazetede Zafer'd'en sonra çıkan bir ilân, şir ketin kuruluş nedenini «Rura ve Ermenüerin yerini almak> diye açıklar. llânda Rum ve Ermenilerin Ingiliz, Fransız, Ame rikan uyruğuna geçip, Türkiye ticaretine yeniden el koymasını istemeyenler, hısse senedi alma ya çağırılır: «Türkün ekmeği ile büyüyüp, Turk vatanına kazandıkları paralarla kurşun atıp, Turkiye'nin, Türkün yok olmasına çalışan ve vatanımızın en zengin kı sımlarını yaktınp, yıktırmaya ve kardeşlerimizin şehit olmasına yol açan. ve yiğit ordumuzun zaferi üzerine kaygıya düşerek vatanımızdan çekilip gitmekte olan Rum ve Ermemlerin uyrukluk değiştirerek dört ay sonra daha dehşetli hırs ve öç duygusuyla memleketimize gelmesini istemeyenler: Gidenlerin kalan işyerlerini, kendi esnaflarımızın kendi ellerin* teslim edebilmek amacıyla kurulan Türkiye Millî İthalât ve îhracat A.ş.'den acele hisse almak için Istasyon Carfdesind©ki büromuza başvursunlar...» Şirketin hisse senetleri birer liralıktır ve bir «halk şirketi» diye ilân olunur. Bu halk kuruluşunun, önümüzde moda olan ilânlara pek benzeyen bir duyurusunu okuyahm: «Bu şirket, nüfuzunu üçbuçuk sermayedardan almıyor ve dolayısiyle üçbuçuk niifuz ve servet sahıbinin elinde oyuncak olmuyor... Millet bireylennden her kim bir lıra verip bir hısse alırsa ortak oluyor.. Hisse senetlerınin böyle bir lira kadar kiiçük bi r bedele indirilmesinin nedeni de ancak budur. Halkın kolayca katılabilmesi...» «Şirketımizin bir amacı vardır, o da memleketin ekonomisine... doğrudan doğruya halkı egemen kılmak... Her yardim ve kolaylık, halkı şirkete değil, şirketi halka baglayacaktır. Doğaldır ki, halka baglanan bir şirket, birçok ssr mayeji kendine bağlamış olan bir şirketten daha gtivenlidir.» Şirket, halkçılığını göstermek için, 20 liralık hisse senedi alarak kurucular arasma giren bir demiryolu işçisinin teşekkür mektubunu, ilân diye yayınlar: «Kurucular arasına benım gibi bir ameleyi almak şerefıni bana vereceğinizden dolayı şimdiden teşekkürlerimi sunannı.» Fakat kurucular ashnda, çoğu İttihatçı olan subay ve millet vekilleri ile çeşitli illerden tüccarlardir. Şirket, rakip tüccarla MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU Istanbul tüccan, halk şirketine karşı çıkıyor Bu ayncahklı durumu nedeniyle şirket, dış ticaretin tekelini alacak diye, hu işlere yö nelmiş Istanbul tüccan arasında kaygı yaratır. Un, akaryakıt, damızlık hayvan ithali ile ilgili kanun tasarılannın tartışılmasında ileri sürülen «Anadolu tüccar ve halkırun çıkarlannın korunması», «Bu malların ithalinin yeni bir sisteme bağlanması» gibi görüşler, Istanbul tüccarının kuskusunu arttmr. Yunus Nâdi. Yenigün1 de «Dış ticareti şimdilik devlet eline aimayı erken bulursak, büyük sermayeli milli şirketler kurulması sağlanmalı» der ve bu sirketlere devletin sermaye ile katılarak teşvikçi olmasını lster. Böyle yazılar, kaygılan i>1ce körükler. Istanbul basınındi dı? ticarette tekelci egilime'kâr&ı yazılar çıkar. Ticaret Anonim Şirketi müdürlerinden Şamlı Emin Bey, «İthalât, bizsiz olmaa» diye bu çevrelerin görüşunü belirtir: «Ankara'da kurulan bir milyon lirahk îthalât ve Îhracat Şirketi"nin ihracat işlerindeki başansı oranında, ithalât işlerinde de başanlı olması için, şimdiden Istanbul tüccannı ve fizellikle birinci derecede Avrupa ile iş yapanlan şirkete ortak etmek elzemdır. Çünkü, bir Rum komisyoncu, her yolla yine Rum tüccannı yeğ tutuyor ve ucuz malı ona veriyor. Büyük miktara ulasan komisyonlar da yine Rumlann elinde kalıyor.» Yalnız îstanbul'un islâm tüccar lan değil, Türk dıs ticaretinden pay alan Ingiliz firmalan da, büyük bir olasılıkla Rum ve Ermeniler adına, bu tekelci yönelise tepkl gösterir. Türklerin bilme dikleri bu lsl beceremeyeceğinl, perde arkasından işi yahudilenn çevıreceğini düşünen Morning Post adlı Londra gazetesi, «Orta dogu ticari süprizi: Türk Yahudi ışbirligi» başlığı altında Türk milli şirketinı yerer. Yazı, millî iktisat denemesine Londra'nın tepkisini göstermek bakımından ilgınçtir: «Yabancı şjrketlerin Türklye' den giderek çekilmelerini sağlamak düşüncesıyle, bir Türk Ticaret Birliği'nin kurulmak uzere olduğuna inanmak için her çeşit neden vardır. Bu, bütün ülke çapında ticaret, banka ve sigortacılığın tUm kollannda çalışmayı amaçlayan milli bir tasarıdır. Kısaca buna, DUnya Savaşı döneminde hüküme tin desteğiyle gelişen ve ülkenin ticaretini elinde bulunduran Türk • Yahudi işbirliğinin yeniden ö'rgütlenmesi olarak bakılabilir. Turklerın, yeni gümrükler koyarak, yabancı şirketlert sıkı kayıtlar altma almaian ve bu yolla yabancı ticaretini ortadan kaldırmaya çalışmalan kaygı jparatmaktadır. Bu hedefe ulaşılacak olursa, Türkiye pazarlan, fiyatlan sözü geçen Birlik (Şirket) tarafından denetlenen kalitesiz yerli üretımle dolup taşacaktır.» Lozan Konferansı'nda sert tartışmaların olduğu günlerde, 8 Ocak 1923'te çıkan bu Morning Post'un yazısına. Hakimiyeti M U liye aracılığıyla cevap veren milli şirket, heraen savunmaya geçer: «Amacımız... yahudi sermayesi ile Türkiye'de ikinci bir tekel meydana getirmek değildir. Gerçi Yabudiler, yanm hisse k»tılmayı önerdiler, fakat kendilerine bu halk firketidir, büyük sermayenin kabul edilmesine karşıyız, cevabım verdik ve kabul etmedik. Tüzüğümüzü gözden geçirenler anlarlar ki, jlrketimiz milli olmak la birlikte, değil yalnız Türk hristiyanlarına, yabancı lermayeye de defterlerini açmışür^ Biz sâdece, şirketi tekeli altına alabilecek, hem Türk, hem de yabancı serma yeleri kabule karşıyız.» Halk şirketinin tngilizlerle ortaklığı NE VAR KI. miUİ şirket dı| ticarette kendi kanatlarıyla uçacak güçte gözükmemekte, dış des teğe gerek duymakladır. Rusya'da maden imtiyazJan olan Urtjuhart adlı Ingiliz işadamı da, Türk pi yasasını ele geçirme çabasındadu". Lenin, Rusyadaki Urcjuhart imtiyazını, 1922 yılında «îngiltere, Türkiye'ye kötü davranıyor» gerekçesiyle reddetmiştir. Urqu* hart, 1923 başlannda «Türkiye Eko nomik Kalkınma Şirketi»ni kurar. Şirketin yönetim kurulunda beş Ingiliz ve dört Türk olacak, baskanhk Urquhart'ta bulunacaktır. Bizim milli şirket, Urquhart'ın şirketiyle ortaklık yapar. Times gazetesinin yazdığına gore, bu iki şirket, biribirinin dörtte bir hissa sine sahip olacak yeni bir şirket kuracaklardır. Yeni şirket, Anka ra Hükümeti bölgesinden yapılacak ithalât ve ihracatta milli şir* ketin temsilcisi olacaktır. Tünes'ın haberi şöyle devam eden • Millet Meclisi, bu tasarıyı desteklediğinin bir kanıtı olarak, Cardiffe benzediği söylenen Karadeniz'deki Zonguldak kömürleri nin işletilmesini, bu şirkete bırak mış bulunmaktadır. Türkiye'nin kalkınmasını, bü* tün ülkenin ithalât ve ihracatmı kontrol eden ve geniş ölçüde Parlamento üyelerinin ortak olduğu bu şirkete vermek, aslında Türki ye gibi ticareti savaş dolayısiyl» karmakarışık, örgütsüz dunıma giren bir ülke için dikkat çekici bir çözümdür. Eğer bu tasarı amacına ulaşırsa, Türkiye ile ticaret yapmak isteyenler, bunu ancak yeni şirketin aracılığıyla gerçekleştirebileceklerdir...» Ne var ki, millî halk şirketinin hemen bir sömürge şirketinin kol tuğu altına sığmması. tepkisiz kal maz. Çıkarlarını tehlikede gören bazı Istanbul tüccarları, basında. Ittihatçılann çok eleştirilen «Kaa tariye», «mahsulât» gibi şirketlerine benzeterek, milli halk şirk* tini .millici ve halkçı» bir açıdan hırpalarlar: «Halkm ticari güveniyle kurulmayan bu şirkete, dünyanın hiç bir yanında görülmeyen, ancak Dünya Savaşı sırasında Kantariye, Mahsulât gibi birkaç ahbap ıir* ketine bağışlanan müsaadeler, tekeller ve imtiyazlarla yaşam v« hareket sağlamak istenirse, bunu kimsenin kabul etmeyeeeğini belirtmek isteriz. Barış, savaş, seçimler gibi yaşamsal sorunlann söz konusu edildiği sıralarda böyle az sayıda bir sınıfa kâr sağlamaya karşılık, Türkiye'yi bir sermayeciler sömürgesi gibi tutsak duruma sokacak girişimler, dikkat çekmeden atlatılabilir sanılıyor... Eger bu biçimde ve hükümetin kontrolü altında bir iş söx konusu ise, huna söylenecek pek çok şey vardır.» , Tevhidi Efkâr'm bu çıkışınu İleri gazetesi de «haberin eaşkınlık yarattığını, bazı Istanbul ticari çevrelerinde kaygı uyandırdığmı» belirterek tamamlar. Türk ticare(Devamı 7. sayfads) DİŞİ BOND ICASANISİ C'VA72UARI BBRİVAM SU SALATAlARIMI.NEO TİFFANY JONES 8UBAOATATSOUIL C1BABM M1KI <3ECE<3< GARTH