16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHTJRÎYET 22 Şubat 1974 S ayın Ecevifin siirden, edebiyattan gelmis olması, yurt yönetimine dönük toplumcu tutumunun uyandırdığı genel iyimserlik ve ievjnç yanında, samyorum ki, sanat ve edebiyat kesiminde de, bugüne değin sanat ve devİet iliskileri bakımından tanık olmadığımız yeni bir dönemin açılmasını stmuçiandırmıştır. lar ve görüşler Bildiğimce, sanat ve edebiyatı bunca yakından tanıyan. bilen, bu alar.tfa yaratıcı olarak çalışmış ilk basbakan odur; gerçi sanatı seven, koruyan, sanat erlerini yüreklendiren, giderek onların yetismesi için gerekll yolları açan devlet adamlarımız olmadı değil; onların kurduğu okullar, yerleştirdikleri kurumlar ortadadır; no var ki, bugüne değin sanatçının dili, düşüneeleri, kaygılan hep yabancı olagelmiştir devlete, devlet adamlarına. Bu yüzden de, sanatçılar, uğraşlan İçİnoTe yalnız oldukları, anlaşılamadıkları, anlaşılmalarına otanak bulunmadığı duygusu içine kspanmışlardır. Bir bakıma bu biltün dünya Için böyledir, denebilir. Yainızhğına kapanmak, sanatçı kişiliSinin bir niteliğidir de. Bir ozanımız, beş on yıl önce, «Şiir devlete karşıdır» diye yazmıştı. Bu söz, sadece bizim devletimiz için değil, genel olarak devlet kavramı gözönüne ahnarak söylenmişti. Çünkü devlet her yerde. ama belki degişik ölçüler ve oranlar içinde, toplumun bütününe egemen olmak, bu bakımrfan sanatı ve edebiyatı da yöneltmek durumunda olmuştur. Bunun bizdeki ve dışardaki çeşitli örnekleri üzerinde durmak istemiyorum. Ama söz gelişi bir ozanın, nasıl şiir yazması gerektieini devlet adammdan öğrenecek durumda bıraküması akıl aiacak şey değildir. Sonuç, sanatçının devlet için ve devletin ganatçı için en azından •evimsiz düşmeleri idi. Bu olgu, kimi yerde, devletin gelecek için planladıgı tasanlara, kimi yerde ve kimi zaman da devlet adamlarının o günkü beğenüerini sanatçımn ters düşmesinden doğuyordu. Durumun garipliği şuradadır ki, devlet adamı, toplumunun yarını için çalıştliunı söylerken, sanatçıdan sadece ve sadece o günün gereklerine ve gereksemelerine göre iş ister, üstelik de bunu sadece ve sad'ece kendı beJenişine göre ister. Oysa, en geniş anlamı ile, sanatçt da, toplumunun yarınki beğenisirci oluşturmak, yaratmak ardındadır. Bir ülkenin uy SEÇKİNLER VE HALK Melih Cevdet ANDAY garlıgı, ona sanatlann ve bilimlerin katkısı olmadan kültür dururauna geçemez; kültür Ue bir birikimdir, çeşitli anlayışlar ve görüslerle oluşan bu kültür, ulusal yaşamın gelişerek sürmesmi sağlayacaktır ve bunu, bütün yetkılerin kendisinde bulunduğu sanısı içinde olan devlet adamı saptayamaz. arasındaki özdeşlijH ortaya koymaktır. Sanatçı ile devletin birbirlerine sevimsiz düşmelerini önleyecek ilk koşul, aralannda bir dil özdeşliği kurmaiarı değil midir? Işte ben sayın. Ecevit'in, sözünü ettiğim o konuşmadaki düşüncelerini okurken, böyle bir özdeşlik duygusu üe, edebiyatımız ve sanatlanmız üstüne süregelmekte olan ve sayın Ecevit'in de değindigi konulardan birine kenarından köşesinden katılmak isteğini duydum. Sayın Ecevit şöyle diyor: Sanann ve sar.ata 5nem vermenin çok fakir ülkeler için bile yük sayıimaması gerektiği kanısındayım. Sanat insanların düşünee yeteneğini, yaratıcılığmı, duyarlığını geliştirir, bunlar geliştikçe bir toplumun kal kınması hızlanır, yaratıcılığı artar, mutluluğu artar ve kendi iç uyumu olgunlaşır. O bakımdan «Türkiye sanata fazla imkân ayıracak düzeyde değildir» yollu görüş bence geçerli değildir. Elbette kendJ rr.addl olanaklarımızla sınırlı olmak kaydı ile, sanat çalışmalanna büyük önem verilmeli. en az spora verildiği kadar önem verilmeli kanısında yız. Sanat ve kültür konusunda elitisı düşüncelere karşı olduğum gibi, bence yanlış olan bazı sosyalist düşüncelere de karşıyım. Elitistler, daha çok yüksek düzeyde aydınlara, seçkinlere seslenen sa nat ve kültür çalışmalarına aeırlık verilmesini isterler. Bazı sosyalistler de. daha çok veya münhasıran geniş halk topluluklanna seslenecek sanat ve kültür çalışmalarına önem verilmesi gereğini savunurlar. Bu arada, proleter sanatından, proleter edebiyatmdan söz edenler, «Sosyalist gerçekçi Mc dışıneta «an»t olmsmalıdır» derler. Ben sanata, •anat çalışmalarma hiç bir ryasal sınırlama getiril memesi gerektiği kanısmdayım. Genis halk kitlelerine yönelik sanat ve kültür çalışmalarına büyiik •ğırlık verilnıeli, fakat bunun yanında seçkin aydınîara sesleneeek sanat çalışmalarının da lüks sayılır.aması gerektiği kanısındayım. Çünkü geniş halk topluluklarma yönelen sanat çalışmalarınm, kültür çalışmalarının yeterli olması için bile yükgek düzeyde eğitim görmüş. sanat zevki çok incelmiş seçkin sanatçıların ve kültür adamlarının varlığına ihtiyaç vardır... Türkiye'de ne yüksek düzeyde eğitümiş ve zevkleri incelmis sınırlı bir zümreye yönelik sanat ve kültür çalışmaları, ne de genij halk topluluklarma yönelmiş sanat ve kültür çalışmaları yeterlidir. İkisi de yetersizdir.» SAÇ DUSMANLIGI ahramanmaraş'ın düşmandan kurtuluşu U Şubat gününe düşer. Her yıl bu tarihte törenler düzenlenir. Eöyle günler, bürün vatandaşlarm ortak bir sevinçt* buluşması için fırsattır. Ne var ki bazan tersi oluyor. Birtakım bağnazlar, ulusal bayram giinünü bile Türk halkı arasına düşmanlık tohumlan serpmek için kullanabiliyorlar. Nitekim bu yıl Kahramanmaraf'ta yapılan törenlerde bazı saldırganlar gemi azıya almışlar. Başbakan Yardımcısı, B«kanjar ve Valinin gözleri önünde uzun saç ve favori avın« çıkmışlar. Uzun spch, hatta uzun saçlı olmayan vatanda»larm saçlarmı sıfn numarayla tıraş etmişler; bir öğretmeni dö\müşler; kısacası ne azgınlık varsa yapmışlar. öyle sanıyoruz ki yetkili kişiler bu saldırganlara yasaları hatırlatacak işlemlere geçmişlerdir. Bizim bugün el» almak istediğimiz konu. saç düşmanlıgıdır. Hangi toplumda bağnazlık varsa orada garip bir takım yasaklann veya saldırganlıklarm boy attığını görmek olanağı doğar. Saç düşmanlığı bu türdendir. Atina'da faşist cunta işbaşına gelir, İlk işı uzun saçla favoriyle uğraşmaktır. Şili cuntasının ilk günlerinde aynı hastalık görülür. Bizde SıkıyöEetim ilftn eciilir. bunu fırsat sayan birtakım gayretkeşler kentlerde saç kesmeye yöneiirler. Dünyanm neresinde faşizm yoğunlaşsa. ille de bu tür eylemlere rastlanır. Çünkü birtakım ruh hastaları, sapıklıklannl ortaya dökmek fırsatmı bulurlar. Oy^a saçın uzunluğu veya kısaiığı ancak saçın sahibini ilgiler.diımeli değil midir? Birıki gün önce bir gazetede şu haberi okudum: «(ieçcnlerde Fransız Hükümetinin kısa saçlı olmak tonındaki der.iz erlerinin hafta sonlannda uzun saf perukları tnkmalarını serbest bırakmasından sonra. şimdi de Amerikan Deniz Kımetleri, deniz erlerinin çörev bişında kısa saçlı penık takmalan çartıvla saçlarını uzatabüeceklerini açıklamıştır.» Bundan bir süre önce de İsveç'te subay ve erlerin file takmak şartıyla saçlarını uzatabilecekleri açıklanmıştı. Görülüyor ki ordularda bile uzun saça değgin bir hoşgörü havası esmektedir. Kişinin saçını sakalını uzatmak özgürlüğüne uygar ülkelerde kimse kanşmaz. Tonlumda işlerin iyi yürümesi saçla ilişkili ve orantılı olsa cümlenin kafasmı vurursun sıfır numaraya, herşey saat gibi tıkır tıkır işlemeye başlar. Ama böyle bir şey olamıyacağı aşikâr... Osmanlı İmparatorluğunun en görkemli döneminde bir Sen Gotar yenilgisi vardır. 1 Ağustos 1664'te Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa kumandasındaki Osmanlı Ordusundan 10 bin kişi, Viyana'ya doğru ilerlerken. Raba nehrini geçince dü$manla karşılaştı. Bu olayı Hammer Tarihi şöyle anlatıyor: •Köprülü, Dne de la Feuillad'ın kumandasındaki FransızUnn vünıdunda, bunlann pudralı yapma saçlarını görünce: Bu genç kızlar kimdit? dedi. Fakat bu dedigi genç kızlar «Allah. sedayı dehşetaverinden döçarı heras olmayıp (dehset verici Allah seslerinden korkuya düşmeyip) onlar da .Yiirüyelim, yürüyelim, öldür, öldür'.» diyerek Türklerin üzerine hücum ettiler.» Sonuçta Osmanhlar «pudralı yapma saçlı genç kızlara» yenık düşmüşlerdır. Gerçi bu küçük bir yenilgidir ve o sıra Türkler zaferden zafere koşmaktadırlar; ama olay savasın uzun veya ki39 saçla ilişkisi olmadığını göstermektedir. Kahramanmaraş'ın düşmandan hâlâs edildiği gün uzun saça hücum etmekle hasta ruhlarını tatmin etmek isteyen zibidilere bunu öğretmek gerek. Madem ki uzun saç moda oldu. İsteyen saçını keser, isteyen uzatır. Bu, kişinin özgürlüğüne işarettir. Şimdi toplum yaşamında hoşgörüye gidiyoruz. Sakalh bir Bakammız var, yargıçlardan, doktorlardan, yöneticilerden ve toplumun her kesiminden kişiler arasında saçını uzatanlara raslıyoruz; bazılarına çok da yakışıyor. Koskoca evrende vatandaşının saçını sakahnı düşmanlık duygularıyla gözliyen sapıkların hamam böceği kadar akıl tafimadıklan açıktır. K Aydın ve Halk Sayın Ecevit'in. bunları anlatırken getirdifi örnekleri yazıma almayacağım, sadece ortaya atılan konunun çok ilginç olduğunu ve simdiye değin hükümet adamlarmca böylesine açıkhkla dile getır:lmcdiğini ekleyeceğim. Gerçekten de, yukarıda açıklandığı biçımde. karşıt sanılan iki anlayıs arasında bir uyum kurulması, başka bir deyişle, sanatçının kendi bireysel gücü ve anlayışı içinde özgür olması ile. büyük halk topluluklarma yönelecek sanat eğitiminin at başı götürülmesi öneri5İ, koııuyu açıklığa kavuşturmaktadır. Sanat yaratısı bireyseldir, sanat eğitimi ise toplumsal. Siyasal sınırlamalara uğratılmayan özgün yaratıcılıkların, kültürümüzü. yarınki yaşamımızı nasıl, ne biçımde etkiliyeceği önceden kestirilemez; bunlaruı hnlka yararlı kılmması ise, iyi niyetli, darlığa düşmeyen bir siyasal tutumu gerektirir. Sözgelişi, bir tiyatro yapıtı. buglin tiyatro sanatının dünya çizgisinde vardığı yeni bir kimlikle, sa>ın Ecevit'in deyimini kullanayım, .elitis\» bir rutumla yaratılmı.s olabilir: bütün sorun. bu yapıtı üç beş elitin değil, halkm görmesidir. Halk için diyerek, basit, sudan yapıtlpr çıkarmak yerine. sanatçının bütün gücünü ortaya koyarak yarattığı en yctişkin, en incelmiş, en duyarh aydınlara beğendireceği yapıtı halka götürmek. gerçekte halka saygı duymanın, en iyi yapıttan halkm da hoşlanacağına inanmanın kanıtı olur. Aydın ile halk arasındaki kalın duvar yıkılmca. sanat yapıtının gerçekte küçük bir zümre için değil, bütün insanlar için olduğu ortaya çıkacaktır. Sanatçının Özgürlüğü Sanatçının özgürlüğü »orunu da Işte buradan doğmaktadır. Devlet »d'atnı, şu ya da bu sanat biçimir.den, çeşidinden hoşlanabilir; ama o. diyelim bütün ciddiyetiyle. yozlaşmış bir müziğin konserine gitti diye, sadece o tür müziğin devlet müziği olabileceğini anlatmaya, dahası kesinleştirmeye ka'.ktı mı, sanat alanında tek sözcü durumunu ahr. Oysa kendi işlerinde yanlışlara düşmeyen bir devlet ad'amı bugüne değin görülmediğine göre, nasıl olur da o, bilmediği bir alanda kesenkes bir tutumu benimserl Sayın Ecevifin, sayın Abdi tpekçi İle, devletin çeşitli işleri üzerinde yaptığı uzun ve ayrıntılı konuşma içinde, sanat sorunlarına övünülecek bir anlayış ve yaklaşımla değindigi bölümü okurken bunları düşünmeye başladım. «Demek ki sanatımız ve edebiyatımız gelişecek» gibilerden kolay bir düşünceye varmak istemiyorum elbet; sanat ve edebiyat. o alandaki yaratıcıların başanlı çalışmaları ile gelişir ancak, benim söylemek istediğim, sayın Ecevit'in anlattıklan ve anlatış biçimi ile, sanatçının dili SÜNGER ÇERMEK OKTAY AKBAL Evet Hayır Program ve Sosyal Politika Sol Nedir? Çoğumuz günlük yaşantımı*dan biliriz: «Sol» deyiminin Doğu'da İslâm dininin öğrettiklerin den kaynak bulan özel bir anlamı vardır. Sol, îslâmi inanıs sistemi içinde bu yazının sınırları içine girmemesi gereken bazı açıklamalara dayandınlarak «günahkârlık»ın, kötülüğün simgesi olarak kullamlagelmiştir. (1). Dolayısiyle «sağ»da bunun karşıtı anlamlarla yüklü bir sim ge olarak belirmiştir. S ünger eekmek deyimi son fünlerde sık sık kullanılır oldu. Geçmişe sün.ger çekmek, işkencrlere sünger çckmek gibi... Yapacak bir sey olmayınca başvurulan bir davranış: alırsın süngeri o temizlenmesi zor yerlere sürersin, sonra bir de bakarsın ne bir iz kalmış, ne bir leke. Butun kirler, pislikler ortadan kalkmjs. Eskisi gibi olmuş her yer, tertemiz, ak pak. Oysa sünger hiçbir şeyi yok etmez. Emer, kendi içinde saklar. Ortadan kalktığı sanılan bütün o pislikler, o kan. pıhtıları, o boyalar, lekeler süngerin derinliklerindedir. Aldatıcı bir şeydir bu. Yok sanılan pisükler, azıcık bir basınçla, bir elin dokunuçuyla fışkınverir. Yenirfen dökülür ortaya... Son yıllarda birtakım çirkin işler oldu. Demokrasiyle yönetilen bir ülkeye, bir aydın topluma yakışmayan işler... Adam tutuklamak, dövmek, sövmek, hiç kahr, öyle şeyler yapıldı yaşandı görüldü ki!.. Koskoca yazarlar falakaya yatırıldı, profesörler, öğretmenler, avukatlar, doktorlar, subaylar akıllara sığmaz durumlarla kaşılaştı. Kitaplar dolusu öykü Enlatıldı. dillerde gezdl iskenceler konusunda. Gazeteler, dergiler doloTu taştı. Hiçbir sünger saklayamaz, temizleyemez onları, şöyle bir fünfer çekmekle ortadan kalkacak seyler değil de ondan... PROGRAMIN EKONOMÎK YÖNÜNÜN YE NİLİK SAYILABÎLECEK YANLARI HALK SEKTÖRÜ FÎKRJ ETRAFINDA TOPLANMAKTADIR. işlemesini mümkün kılacak bir siyasal gelişme sağlanabildiği ölçüde, bunun, işçilerin ve genel olarak çalışanlann yararına bir iktisadî ve sosyal gelişmeyi harekete getireceği söylenebilir. îlhan Selçuk'un «Işkence jaltındayım» dW9. < .göriöerdiğl • fizii biİdirirun öyküsünU okuduşuz. Her cünılenin sondan ikinci sözcüğünün bas hsrfleri birîeştîfilince bu «bilflirt» ÇİMyör:^ Işkence altındayım. İlhan, o gunün koşulları altında bile sağdu\iı üe düşünüyor, yarına belge hazırlıyor, bütün bu çirkin işlemlerin açığa çıkarılacağı bir günün geleceğini biliyor. «Nerde belge, nerde tanık?» diyenler var hâlâ! İlhami Soysal yazdı, İlhan Selçuk yazdı, koskoca bir kitap çıktı «İşkence» adıyle. «Yaralısm» romanında Erdal öz başından geçenleri bir roman kişisini anlatırcasma veriyor oknrlara. Daha nice belgeler, nice taruklar var. Daha da niceleri olacak, ortaya çıkacak. Hiç bir sünger onlan silemeyecek, ortadan kaldıramayacak, gözlerden saklayamayacak... O süngerlere azıcık bastın mı, kusuverecek bütün bu çirkinlikleri. Bugün de, yarın da. öbür gün de... Eylem suçlan genel af kapsamına almmayacak. Kesln olarak belli değil, ama böyle bir söylenti var. Öte yandan işkence yaptığı iddia edilen, işkence yapma emri veren kişiler at kapsamının içir.de yer aiacak. Kimse bu eylemlerinin hesabını, nedenini, niçinini soramayacak onlardan. Oysa o işkencelerle, o «ince» yöntemlerle alınmış itiraflara dayanılarak mahkum edilmiş kinıseler af dışı tutuluyor. Bunda bir haksızhk görmüyor musunuz? Af edilecekse hepsi edilsin, edilmeyecekse işkenceciler de af edilmesin. Geçmişe sünger çekmek, geçmişi kapatmak, geçmişi unutmak, orasını burasuu kurcalamamalc dediğiniz ancak böyle olur. Kesin bir af çıkarmakla, herkesi de o af kapsamının içine almakla... Sünger sözcüğünü her duyuşumda, okuyuşumda bir tuhaf olmuşumdur. Ne zaman bir sünger görsem aldatıcı bir temizlik aracı diye bakmışımdır. Alacaksm o pisliği, o birikintiyi süngerle, dikkatle tutup götüreceksin uygun bir yere. orada sıkıp akıtacaksın iyice, sonra da süngeri temiz suyla yıkayıp kurulayacaksın. Yoksa, şöyle bir sünger çekmekle bütün o kirler, lekeler, kanlı yaralar temizlenemez, yok olamaz. Sünger çekmek deyimini belki bu yüzden hiç sevmem. Kullanmam da... Gel su konuya bir sünger çekelim, gel bir sünger çek de unut şunları!.. Bir gün o süngerdeki birikim yeniden ortaya dökülsün diye mi? Hayır, köklü bir temizlik, bir yıkama, bir arınma gereklidîr. Kişilere de toplumlara da.... Bir takım yaraların kangrenleşmemesi; pisliklerin bir yanda saklanıp saklanıp kokuşmaması için... Istanbul İktisad Ve Ticarî Ilimler Akademisi Başkanlığından 1 Akademimizin aşağıda gösterilea kürsülerine sınavla asistan adayı alınacaktır. Kürsüler Adedi Maliye Kürsüsü 1 adet Medeni ve Sosyal Hukuk Kürsüsü 1 adet Muhasebe Kürsüsü 1 adet 2 25 kasım 1973 tarihli MUliyet, Cumhuriyet ve Günaydın gazetelerinde verilen ilân üzerine daha önce müracaatta bulunan adaylar ile bunlarm dışmda talip olanlarm smavları aşağıda gösterilen tarihlerde Akademide yapılacaktır. Dil smavı 25 Şubat 1974 saat 14.00 Bilim sınavı 26 Şubat 1974 saat 14.00 Mülâkat 27 Şubat 1974 saat 10.00 3 İsteklilerin İktisadî ve Ticarî İlimler Akademileri idare ve öğretim organları seçilmesi hakkındaki yönetmelikte yazılı şartları haiz olmaları ve daha önce müracaat etmemis olanlarm en geç ilk smav gününe kadar bir adet resimle Akademi Genel Sekreterliğine müracaat etmeleri ve dilekçede mezun oldukları okulun adını, sınava girecekleri yabancı dili ve talip olduklan kürsünün admı belirtmeleri gerekmektedir. Duyurulur. DÜZELTME: 2021 Şubat 1974 günlü gazetelerde yayınlanan ilânımızda M leni ve Sosyal Hukuk Kürsüsü < yanlışlıkla tsletme îktisadi Kürsüsü seklinde yer almıştır. Düzeltiriz. fRasın: 11594) 1412 Programın sosyal politikayı v« çalışma hayatım ilgilendiren bölümü içinde yer alan bazı konuları bu genel kapsamlı yazının çerçevesine girecek biçimde ele progTammm onaylanmış olması, lamlı değil midir? almaya çalışalım: Batl siyaset ve sosyoloji bili sola açılışa «anahtar» olmanın Şaşırtıcıdır, zira, artık devlet 1. Yeni iktidarı bu konuda yomi çerçevesinde ise «sol» tama günah olduğuna inandıracak va çarkının başına geçmiş olan CHP men farklı anlamda ve farklı a tandaş bulmakta egemen güçle bu durumda kendi kendisinden ğun bir yasama faaliyeti beklelanda bir olguyu nitelendirmek rin enazından gUçlük çekmeye korkuyor gibidir. Anlamlıdır, zi mektedir. Anayasa Mahkemesi taüzere kullamlır. Bu çerçeve için başladıklarının bir göstergesi sa ra, devlet çarkının el değiştirmiş rafından iptal edilen kanunların de sol, mevcut toplum ve düşün yılabilir. olması, zorunlu olarak bu çarkın yerine yenilerinin çıkartılması, ce yapısında yenilik ve değişikişleyiş yönünün ve biçiminin de aksayan kanunların islâhı veya lik isteyen kişi, grup veya parHalk Sektörü ğişmiş olması sonucunu doğur değiştirilmesi, çetin ve önemli tileri kapsayan bir deyimdir. mayabilir. Böyle bir değişiklik, bir sorundur. Programın ekonomik yönünün sözkonusu çarkın kurulu olduğu, Pransa'da büyük devrimi izle2. İşçilerin asgari kıdem tazyen dönemlerde muhalefete men ve genel olarak CHP'nin ekono işlediği ortamda ve doğrudan doğ minatı iki misline çıkarılmaktasup milletvekillerinin Meclisi mik görüşlerinin yenilik sayıla ruya çarkın yapısında köklü de dır. Asluıda bugüne kadar özelbaşkana göre solunda oturma bilecek yanlan, «halk sektörü» ğişiklikler gerektirebilir. Denile likle kamu kesiminde yapılan • • • » • • • • • • • • • • • • • ) • » • • • • • » • • • • • • • • • • • • «• • • • • .larmın bir adet haline fcelmeşi fikri etrafında toplanmaktadır. bilir ki CHP. siyasal iktidar ola toplu İş sözleşmelerinde aynı • Bir zamanlar İngiltere'de Fabi rak, basa^iyle. spAUftlanması an hak, çoğu zaman aynı düzeyde olayından esinlener/ak, tıiretılen •bu deyim, zamanla dünya'nın aneHssr tarafından heyecaala sa cak bir ölçüde kehfllsirîe bağlı o fiilen sağlanmaktaydı. Şimdi belidiğer pek çok ülkesinde de, par vunulmuş olan kooperatifçiliğin lan ve geniş ölçüde toplumun ta ren durum iki açıdan anlamlıdır: lamenter demokrasisinin yaygın ağır bastığı düzen, halk sektö rihsel, ekonomik ve siyasal geli Böylelikle sendikalarm faaliyetlaşmasına paralel olarak benim rünün önerilmiş ve be'li ölçüde şimiyle ilgili bulunan böyle bir lerinin sendikalı olmayan işçiledenenmiş ilk ve belirgin ömek gelişmenin öncüsü olmak yerine, rin de yararına sonuçlar verebisenmiştir. lerinden biri sayılabilir. Ancak, Ülkemizin Doğu ile Batı'yı bir günümüze gelinceye kadar Batı devlet çarkmın etki alanmı sınır leceği bir kere daha görülmüşleştıren bir köprü konumunda sosyal demokrasisinin teori ve lı tutmak istiyor gibi görünmek tür. öte yandan sosyal hakların olması, «sol» deyiminin toplu uygulama alanında unutmuş gö tedir. Böyle olunca, ekonomik tepeden inme verilmiş görülseler • mumuzda taşıdığı anlamların be ründüğii bu tür tedbirlerin ba sorunlann halk yararına bir çö de temelde bir kitlesel güce ve lirlenmesinde de varlığı hissedi şarısı bakımından toplumumu züme kavuşturulabilmesi de gene mücadeleye dayandıklanna dair • len bir etken teşkil etmiştir. Ço zun hangi özel koşullara sahib önemli ölçüde özel sektörün ve belirgin bir örnek ortaya çıkmıs onun bir uydusu olmak tehlike tır. ğu zaman kişiler veya fikirler olduğu düşünülmektedir, bunu 4 ' tanımlanırken «sol» sözcüğünün tamamiyle anlayabilmiş değiliz. siyle karşıkarşıya bulunan «halk 3. Sosyal güvenlik kurumlasektörü»nün ne ölçüde halka yaDoğu'daki ve Batı'daki anlamla Üstelik eğitim düzeyinin ve işrının bir çatı altında toplanması n birbirine karışmış, tam anla letmecilik alışkanlıklarının daha rarlı olabileceği konusu etrafın öngörülmektedir. Bunlann kapda düğümlenmektedir. mıyla bir kavram karışıklığı mey az gelişkin olması sarrıı belirlenmemiştir. örneğin dolayısiyle, • dana gelmiştir. Yaşadığı dönem Türk halkının, devletinin önderOYAK'da bir sosyal güvenlik müSiyasal Özgürlükler de, çabalarını, mevcut düşünce liğine daha fazla muhtaç olmaessesesi olarak mütalaa edilmekve toplum yapısım değiştirmek sı gerektiği düşünülecek olursa, Programın siyasal tarihimizde te midir? Öte yandan, sosyal güyönünde yoğunlaştırmış bulu kamu girişimciliğinin tilkemiz önemli bir dönüm noktası teşkil venlik alanında da faaliyette bunan Hazreti Muhammet'in d« koşullan bakımından ayrıca bir edecek ölçüde üzerinde durulma lunacaklan belirtilen MEYAK'm Batı'daki anlamı içinde «solcu» tercih nedenine sahibolduğunu ya değer yanı, «düşünce ve inanç ve İYAK'ın sosyal güvenlik alaolarak nitelendirilebileceği pek söyleyebiliriz. özgürlüğü önündeki stnırlamalan nındaki mevcut dağınıklığı arttıakla gelmemiştir ama günümüzkaldırma kararınna yer vermiş rıcı yönde bir yapı ve faaliyet Buna rağmen, kamu kesiminin olmasıdır. Kuşkusuz, bu özgür göstermemelerine dikkat ediunede halktan ve çalisanlardan yasmırlarıru dar tutmak bakımın lükler daha çok çalışanlar bakı Ei gerekecektir. na değişiklikler isteyen ve çaba • gösterenlerin ve bunlann taşı dan halk sektörünün bir araç mından anlam taşıyacaktır. Zira 4. Yetki tesbitinde oylama yaolarak kullamlmak istenmesi, ye sermayeye dayalı güçler zaten dıkları fikirlerin dinsel anlam• da da «solcu» olduğuna daır yay ni CHP'nin, eski CHP'nin dev şimdiye kadar ve özellikle son pılmasmın önemli pek çok akŞirketimiz Ortaklar Genel Kurulu, 1973 yılı çalışmalaletçilik uygulamalan karşısında yıllarda geniş bir özgürlük elde saklığa son vereceği söylenebilir. gın bir şüphe ve yanılguun uyan nnı incelemek ve aşağıda yazılı gündemi görüşüp karara dujmuş olduğu tepkilerin bir etmişler ve emek karşısındaki Zaten bizdeki gibi iş ilişkilerindığı görülmüştür. bağlamak üzere, olağan toplantısmı, 27 Mart 1974 Çarşamde çoğunluk sisteminin yürürlük • ürünü olarak yorumlanabilir. örgütlenmeleri oldukça önemli ba günü saat 11.30 da Teşvikiye Cad. Belveder Apt. No. 101/3 Aslında, Doğu'da ve Batı'da Program görüşmelerinde de ölçekler ve çok yönlü boyutlar te olduğu ülkeler (A.B.D., Japonfarklı anlamlar taşıyan ve top ortaya konulduğu üzere «halk deki merkez büro adresinde yapacaktır. ya, Filipinler) bu yöntemi çok• lumsal yaşantımızda her iki an sektörü» geniş ölçüde halkın dev kazanmıştır. tan benimsemişlerdir. Toplantı gününden en geç bir hafta evvel hissedarlanlamda da yer bulmuş olan «sol» let tarafından ezilmesini önlemek 5. îşçimemur ayrımı sorunumızm, hisse senetlerini veya bunu ispat edecek vesikalan, Nitekim toplu sözleşme düzedan başka simgeler de vardır. te bir çare olarak görüldüğü için ninin başladığı 1963'den bu ya nun gerçek çözümü çalışanlar aMerkez Büromuza tevdi ederek toplantı için giriş kartı alAma, bunlar etrafında benzer savunulmaktadır. Ancak, kamu na devamlı bir artış göstermiş rasında sosyal haklar bakımınmaları lâzımdır. • bir kavram kargaşalığının doğ kesiminin sınırlarının geniş tutul olan reel işçi ücretlerinin (sigor dan böyle bir aynmın son bulBilânço, Kâr ve Zarar hesapları, 12 Mart 1974 gür.ünden muş olduğu söylenemez. örne ması halinde halkın devlet tara talıJ 1971'den itibaren devamlı ması halinde sağlanabilir. CHP' İtibaren Sayın Hissedarlanmızın tetkikine sunulacaktır. ğin, yeşıl, İslâmiyette Cenneti fından ezilmesinden korkan siya bir düşüş göstermiş olması, ge nin öteden beri savunduğu, meGündemin 8. ci maddesi olan tahvil ihracı yetkisi için sımgelediği için kutsal sayılan sal iktidarın bu tutumu, siyasal niş ölçüde bu durumun sonucu murlarm sendika hakkında progV* 75 nisabın temini gerektiğinden, Sayın Ortaklanmızm bir renktir. Ama, okumuş olsun özgürlüklerin sımrlannın geniş olarak açıklanabüir. Dolajnsiyle, ramda yer verilmemiş olması • toplantıya gelmeleri. gelemediklerı takdirde vekillen taraokumamış olsun hiçbir müslü letümesinden korkan muhalefe programda öngörüldüğü üzere, koalisyon koşullarıyla açıklanafından temsil edilmeleri önemle rica olunur. mamn Batı'da geliştirilmiş olan tin tutumu kadar şaşırtıcı ve an demc'srasinin bütün kurallarıyla bilir görünmektedir. trafik sistemi içinde «geç» işa6. İşsizlik sigortası, kuşkuG ÜNDEM : reti olarak kullanılan yeşil trasuz, işsizlik mücadelesinin başafik ışığına kutsal bir yer verdirısı oranında anlam ve uygulana1 Baskanlık Divanı seçlml. gi veya kırmıa trafik ışığuıı lâbilirlik kazanabilecek bir tedbirnetlediği görülmemiştir. S 1973 yılı faaliyetine ait Yönetim Kurulu murakıp radir. • porlannın okunması. Kabul etmek gerekir ki «sol» Açıkça söylemek gerekirse, de3 1973 yılı Bilânço, Kâr ve Zarar hesaplannın tetkiki ve İslâmlık arasında uyandınlnilebilir ki, b i tedbirlerden her mış bulunan «tarihi yanılgı»nın hangi birini örneğin yetki tesile tasdiki, Yönetim Kurulu üyeleriyle murakıplann ibrası. bu yönü de tesadüfi değildir ve bitinde oylama yönteminin gerbu sonucun doğmasında, bu soçekleştirilmesi bile son yıllarda 4 Kârın tevzii hususunda karar ittihazı. nucun doğmasından geniş ölçüalışmaya başladığımız, emeğin a5 Esas mukavelenin 24. cü maddesi gereğince kıdem de yararlanmış bulunan egemen ğırlığınm yeterince hissedümedisırasiyle aynlacak olan üç kurul azası verine yeniçevrelerın sistemli çabalannı ği sosyal politika uygulamalannden seçim yapılması. Vefat eden üyenin verine Genel görmemek olanaksızdır. da önemli bir değişiklik sayılaKurulun tasvibine arzedilmek üzere seçilen Bay Halil bilecektir. Günümüzde de CHPMSP koaBezmen'in Yönetim Kurulu üyeliğine tasvibi. lisyonunu iki aşın ucun birleş• 6 Murakıplann seçiml Başarı Şansı mesi vs. olarak göstermekte ısrar edenlerin varlığı nazara alı7 Yöretim Kurulu huzur haklariyle murakıp ücretlerinin İşçi Partisinin birkaç defa iknırsa, bu tür çabalann elma tayini. tidar olduğu îngiliz siyaset haile armudu toplamak gibi man8 Tanvü ihracı için Yönetim Kuruluna yetki verilmesi. yatmı özetlej'en şu karamsar tık kurallanna ters düşen nitesöz, bütün demokratik ülkeler 9 Şirketin ortaklarıyla iş yapabilmesi için karar alınması. liğinin açık olmasma rağmen bakımından gerçeğin tamamını 10 Genel Kurul zaptı imzası için Divan Heyetine yetki eksilmediklerini de kabul etmek olmasa bile önemli bir kısmını gerekir. Buna rağmen, CHPMSP verilmesi. Genel Dagıtım: Tekin Yayınevi, Ankara Cad Istanbul yansıtıyor olmalı: «İngiltere'de koalisyonunun gerçekleşmiş v» Fulmar: 49/1458 seçimleri kaybetmeyen tek sınıf "• • • •• • • » • • » • • • » • • •• • •• • • » • • • • »» • « > • • • • • • < >••••••• • • • » • • • Cumhuriyet: 1471 egemen smıftır.» Seçimlerin kazanılması hatta DOKTOR Iktidara geçilmiş olması ancak $ TARIK Z. KIRBAKAN* bir ölçüde önemlidir. Programın Marmara Bölgesi Liman ve Denizişleri gerçekleşmesinin halktan yana Deri, Saç ve Zührevi • ilke ve tedbirlerin ancak halkm Hastalıklar Mütehassisi Müdürlüğünden desteğiyle sağlanabileceği açıktır. Konya'lı Kurşun ailesinin büyüğü. PTT emeklisi, KurIsüklâl Cad. Parmakkapı Bir bakıma iktidar mücadelesitulus Savası kahramanlarından, sevgili varheımız No: 66 TEL: M 10 73 nin bundan böyle başlayacağını • • • • • •• • • • • • • • • • » • • • • söylemek yanlış değildir. Doç. Dr. Alpaslan IŞIKU Programda Sosyal Politika T ASAŞ Türk Ambalaj Sanayii Anonim Şirketi Yönetim Kurulu I Başkanlığından MUII mnnııııs IARIHI 2. kitap: SOVYETDEyRİMİ KARŞISINDA TÜRK DEVRİMİ çıktı# TEŞEKKÜR geçicl mezuniyet belçeml zayl ettlm. Hükümsüzdür. 1«83 Turhan BÜVÜKDOĞAN KAYIP İ.İ.TJ.A/dan aldığım Denizcilere Duyuru Cumhurivet 1470 TÜRK DONANMA VAKFINA YAPILACAK HER TÜRLÜ BAĞIŞ ŞANLI DONANMAMIZI GÜCLENDİRECEKTİR. KAYIP İhsan Mermerci Lisesinden aldığım pasomu kaybettim. NLR DOGRUSOY Cumhurjyet: 1464 Haliç'te Hahcıoğlu ile A\\ansaray arasında yapümakta olan 3. Haliç Köprüsünün altında bulunan muvakkat temellere ait çelik bonı kazıklar 21 Şubat ile 30 Mart 1974 tarihleri arasında şatlar üzerinde bulunan makinelerle kesileceğinden, bu sahadan gece ve gündüz geçecek olan deniz araçlarının dikkatli seyretmeleri ve hızlarını azaltmaları gerekmektedir. Denizcilere önemle duyurulur. (Basın: 1253) 1469 (1) «Ve sol taraf ehli. hele sol taraf ehli. Onlar sam yeli altında kaynar su içindedirler (...) Onlar eskiden nimet içindeydiler. Büyük sriinahlar islemede israr ederIerdi.» Bkz. «Al Vakıa Snresi». Kur'an. (Ord. Prof. Sadi Irmak Çevirisi), s. 464. İHSAN KURŞUN hayata gözlerini yummuş ve Zincirlıkuyu Mezarlığında 1 9 Şubat 1974 günü toprağa verilmiştir. Büyük acımızı teiefon. telgraf. mektup ve bizzat cenaze törenine katılmak ve çelenk göndermek suretiyle pavlaşan fcuruluşlara, akraba ve dostlanmıza tesekkürlerimizi sunanz. Cumhuriyet 1467 Eşi. Çocukları. Damatlan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle