Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHTJRÎYET 19 Şıı^at 1974 Ö U K İ J SAMİ ONCt VAPMAU,' NE îli ÛMÎT EDEKM... YARALISIN ERDAL ÖZ • 4 ö ZET: KOĞUŞA YENÎ GF.TİRÎLEN TUTUKLU, NURÎ ADLI BtR KOĞUŞ KIDEMLİSİNE TESLİM EDİLİR. «SİYASλ OLARAK BURAYA GETİRİLMİŞTİR. KOGUŞTA AYAKTA DURMAKTA, TABANLARI SIZLAMAKTADIR. ÇÜNKÜ YARALIDIR. İŞKENCEDEN YENİ DÖNMÜŞTUR. BİR GUN, GÜNLERDİR BEKLEDÎĞİ GİBt. EVİNÎ BASMIŞLAR. EŞYALARIM, KÎTAPLAR1NI ALTÜST ETTÎKTEN SONRA ALIP BURAYA GETÎRMİŞLERDtR. KOĞUŞTA AYAKTADIR ŞİMDİ. BU ARADA BİR KAVGA OLUR. KOĞUŞ KIDEMLİSİ NURİ'YLE İRİ YARI BİRÎ BÎRBİRİNE GlRER, AYIRIRLAR. KAVGA AYRILINCA ONA YATAGlNI GÖSTERİR SARISIN BİRI, 1LGİLENİR ONUNLA. KITIKLA DOLDURULMUŞ RAHATSIZ YATAĞINA UZANINCA O PEHLlVAN KILIKLI ADAM GELÎR. KENDt YATAĞINA KCMSULUĞA ÇAĞIRIR YENİ GELENİ. SİGARA SUNAR, KONUSURLAR. GERÇEKTEN DE ESKİ BİR GÜREŞÇİDİR ADAM. KAVGA ETTİĞ1 NURİ'YLE ONA YATAĞINI GÖSTEREN SARIŞININ İDAREKÎN ADAMI OLDUĞUNU SÖYLER, DİKKATLt DAVRANMASINI ÖĞÜTLER. TIPKI DIŞARDAKİ «SAYIN MUHBİR VATANDAŞLAR» GİBİ İSPİYONCU OLDUKLARINI ANLATIR. O SIRADA YANLARINA UFAK TEFEK BİRİ YAKLAŞIR. PEHLİVANI, KIDEMLİYİ BENZETTİĞ1 İÇİN KUTLAR. GEVEZENİN BÎRİDtR. PEHLlVAN, YENİ GELENLE KONUŞTUĞUNU, GİTMESİNİ SÖYLER. UFAKLIK YANLARINDAN UZAKLAŞIR. İSPANYA IÇ SAVAŞI Derleyen: Şevki Adalı Afrika Ordusu Madrit kapılanna dayanmıştı kim syı lonlarına doğru Ispanyol cumhurıyetçileri Sovyetleri, askerî yardım konutunda tekrar sıkıştırmağa başladılar. îspanya'daki Sovyet elçisi Rosenberg ise Moskova'ya gönder diği bir raporda, askerl yardım yapılmazsa cumhuriyetçilerin savaşı kaybedeceklerini bildiriyordu. Kremlın yetkilileri bunun Üzerine Ispanya'ya yeniden bazı vzmanlarını gönderdiler. Gönderilenler arasında Sovyet Güvenlik Servisi (NKVD) jeflerinden Alexander Orlov da vardı. Orlov'un ilk işi Ispanya'da NKVD örgütünün bir dahnı kurmak oldu. Amaç, îspanya'ya gelmiş bulunan yabancı komünistlerle Sov. yet uzmanlarmın faaliyetlerini kontrol etmekti. Ancak Orlov gibi önemli birinin gönderilmesi, Sovyetlerin nihayet askerl yardım yapmaya karar verdiklerini de gösteriyordu. Nitekim bir »üra sonra îspanyol cumhuriyetçilerine Sovyet askeri yardımı gelmeğa başladı. Bu yardım çok dolaylı yollardan getiriliyordu İspanyaya. Ruslar Avrupa'da gizli bazı şirket ve örgütler kurmuşlardı. Silâhlar çoğu zaman Avrupa ülkelerinden satın almıyor ve gizli ejanlar aracılığı ile, Sovyetlerin Avrupa'daki temsilcisi General Krivitsky'ye teslim ediliyordu. Bu ajanlar arasında Skoda şirketinin Türkiye mümessili Fuat Baban, Doktor Mylanos isimli bir Yunanlı önemli roller oynanuşlardı. Sovyet askerl yardımınm başladığı bu sıralarda, Moskova da yeni bir plânm anahatları da yavaş yavaş belli olmağa başlamıştı. Fransız komünistlerinin israrı üzerine. her ülkeden gönüllülerin katılabilecekleri «Uluslararası Tugayların kurulması kararlaştırıldı. Bu gönüllüleri yabancı ül kelerdeki komünist partileri toplıyacaklar ve Ispanya'ya sevkedeceklerdi. Böylece hem büyük bir propaganda silahı elde edilmiş olacak, hem de geleceğin Uluslararası Kızıl Ordu'sunun te melleri atılmış olacaktı. Stalin'in ise Sovyet Askeri yardımının karşılığını şansa bırakmağa niyeti yoktu. Yapılan yardımın karşılığınm ödeneceği hususunda garan. ti teşkil etmek üzere cumhuriyet çilerın elinde bulunan İspanyol altın stoklan Moskova'ya tajındı. «Adım Nuri,» diyor. «Kadıköylü Nurl d« desen olur, Ufaklık desen de olur. Daha seninle çok anlatırız hadı eyvallah.» Pehlıvan, başını sallayıp konuşmasını bıraktığı yerden yakalamaya çalışıyor. «Geldi konuşmanın ortasına limon sıktı. lyi mi.» Bulamıyor konuşmanın kaçan ucunu. Bır siire susuyor, konuşmuyorsunuz. «Öbür koğuşlarda yer kalmamış diyorlar. Hepsi de siyası. Sizinkiler. Her gun bir sürU sıyasi gelıyor. Çoğu öğrencı. Tşçler. öğretmenler, avukatlar, buyük okullann hocalan da varmış aralarında. Boyuna taşıyıp auruyorlar. Ba kalım sonu nereye varacak.> Gormüş, konuşmuş birkaçıyıe. «Yaman çocuklar neme gerek. Aşkolsun.» Hele birinden söz ederken duydugu saygıyı gızleyemıyor: «Hıç bıze anlattıkları glbl degl),» diyor. «Yiğit çocuk. Yazık olmasa. Allah yardımcısı olsun.» Bunu yürekten söylüyor. • Kaç koğuş değiştirdU. Sonunda buraya getjrip tıktılar. Seni niye buraya verdiler, aramızda ne işin var senın? öbür koğuşıardü yer kalmadı öyleyse. Yenı gelecekleri de buraya verirlerse yandık vallahı; bize yine yol göründu demektir.» «Burada benden başka siyas* yok mu?» «Yok ya.» «Kıdemli yardımcısımn suçu ne peki?« «O korkak solucanı mı soruyorsun?» «Siyasi değıl mı o?» «Ne gezer. Delı mısin sen. Nerde onda o yürek, nerde onda o inanç.» «Suçu ne onun' Neden yatıyor?» «En adi suçlulardan biridir o be. Hırsız o hırsız. Hırsızlıktan yatıyor. Karnmnyoliıcının tekidır o.» Sigara paketini yanına koyuyor. «Yaksana arkadaş.» D ayanamıyorsun: «Bak Yozgatlı,» diyorsun. «Ne sigaram var, ne de param. Hep senin sigarandan içiyorum, kusura bakma. öyle apar topar getirdiler ki.» «Ayıp ettin arkadaşım burada senln sigaran, beninı sigaram olur mu. Anca beraber, kanca beraber. Bak ben ıçmem bu mereti, ama ıçenın halinden anlarım. Neder.se bir türlü alışamadım. Bunca yıl "atıp ria tütüne alışmadığunı söylesem kimse inanmaz, gülerler adama. Içim almıyor.» «Daha ıyi.» «Ahşan adam için sigarasızlık kötüdür, bilinm.» «Öyle.» «Hiç sıkma canını sen, al bu paket sende kalsm.» «Olmaz, hayır, onu demek ıstemedim . » «Anacığım al iste, gâvur malı değü ya. Yarına kadar sıgarasız kalma.» •Ama ..> «Al al. Al dedim. Bütün gece sigarasız ne yaparsın. Uyunmaz da. Hele ilk gece uykusuzluktan gebersen de uyuvamazsın kolay kolay. lyi bilirim. Sabaha kadar dön Allan dön. Boşa koyarsın dolmaz, doluya koyarsın almaz. Bir de bakarsın sabahı etmişsin » Bir sigara daha alıyorsun paıtetten Bu kez çekinmiyorsun. Yozgatlının da adı Nuri. Anıatıyor: Askerlığini yaparken on bırınci ayınd» lzne gidiyor. İzni bıtmeden bir gun once dönüyor. «Belli olmaz, bakarsın yolaa mr ış gelir adamm başına, yol kapanır, araba devrilir bir şey olur; işı saglama bağlamak MI ivisı dedim, bir gün önce geldim. Askerlık bu.» Ötelde bir yatak ayırtıyor O goceyi otelda geçirecek, ertesi günü tam izın bUımınde gidecek birliğıne katılacak. «îzin kâgıdım neyım de tapu senedı gibı cebimde.» Asker giyimleri de tahta bavulunda. Onlan giyinmemış daha, s<vil gı amlenyle Nuri. Kasabada dolaşıyor. Akşam olunca losantaya girip bol kebaplı, bol salr.talı tır rakı sofrası donatıyor. «Kavun, beyaz peynir, plâki marul, ouzlu rakı, kebap. Bir sofra kı kuş sütü eksık.» Bır güzel rakılanıyor. Kafayı adamakıllı buluyor. «içiyorum içiyorum bana mısır demtyor Dört kuçük «Yeni» devırmişim o gece. Hesabı odeyıp masadan kalkınca anladım.» Geç vakit oteline geliyor. Güç bumyor oteli. Kaldığı odada iki kişı daha vaı Biri Yozgatlı; Nuri'yle hemşeri «Eıı yüzü düzgün mri.» Öbürü Egeli. Yüzü bakışlan biraz kanşık. «Marmarisli Terziymiş Derı üMune ış ya parmış. Adamda bır çene bn çene Konaşur ken soluk bıle almıyor. Takır takıı takıt bın kovalıyor sanırsın. Benım kaıa Kiyak. Adnmın konusmaları ninm sankı sızmıs.nı» Sabaha karşı, daha uyurken ystaKta kıs kıvrak yakalıyorlar Nuri'vı. <\eıvor gözlrinı başmda polisler. Hemşeris! de aral'Hiıda Bi • gırıp çağırıyor Yozgath hemşen. Nuri dahn «yılmamış. Nuri hiç bir şey demeden bakıyor yattığı yerden. Nuri susuyor. Uyumak istıyor. Kaptıkları gibi yaka paça sürüyüp çıkarıyorlar otelden, doğruca karakola. «Açık havaya çıkmca kendime gelir gibı oldum, baktım durum kötü.» Tıkıyorlar Nuri'yi karakola, ahır gibi bir yere. «Tam dört gun.» «Neymış?» «Dinle. » Yozgatlı hemşerisinin cebindekl yüz bln llra o gece kuş olmu? uçmuş gitmiş. «Peki öbürü? Marmarisli? Çok konuçan?» «Dinle ..» Nuri'nin yüzü yagış dolu, basık bir göKyürü; patladı patlayacak. .. • «Marmarisli durur mu, kapmış bizim. ,l|emçerinin morluk destelerini, toz olmuş. Kodhin. sa bul Marmansliyi.» «Eeee?» «Dinle... Eee'sl böylo işte. Bizim baçımıza yıkılıyor. Odada üç kışiyiz...» «Oyte ya.» «Dinle...» Üstelik Nuri böyle şeylere alışık da değü. O yasa gelmiş, daha ne karakcl, ne mahkeme... «İlk orada gördüm karakolu. Bak yalan söylüyorsam...» Nuri yalan söyleyemeyecek kadar saf, temiz. «Ama ne karakoldu, Allah düşmanımı düşürmesin. Karakolun altında ahır gibi bir yer. Tam dört gün.» «Vay be, dört gün dayak ha?» Nuri doğru adam. Kurnazlıgı, yalancılığı, hırsızlıgı yok. «Hırsızlık ne demek arkadaş, namussuzun teki miyim ben. Kimsenin vongasına dokunmamışım, kimsenin bir ığnesine el sürmemişim.» «Peki senin hemşeri? Yozgatlı?» «Dinle . Yüz bini çarptınnca feleğini şaşırdı, ne hemşeriliğimizi gördü, ne sarhoşlugumuzu. Yahu bak arkadaş, akıl var, mantık var. Tam ddrt küçük şişe devırmişim, tek başıma. Içen biri olsam hadi neyse ne; alışık da değilim. Dört küçük şişe; ne demek arkadaş, degme ayyaş içemez. Dort küçuk «Yeni». Rakı buhar olmuş içimde, buıut olmuş. Ruh gibiyim. O durumda sen kalk, hemşerınin yüz binini çal, sonra yine yat uyu Ulan olacak şey mı bu be. Akıl da yok, mantık da yok; karakol var karakol. Hadi anlatabılirsen aniat derdini bakalım. Dört tane baykuşu polıs diye koymuşlar, heriflerde ne din var ne iman. Vur Allah vur, nah kolum gibı sopalarla namussu. zum.» Nuri anlatıyor, sen ayaklarıru yavaşça al. tına alıyorsun. Nuri'nin tabanlanna ınen koı kalmlığındaki sopalar, altma gizlediğın kendı tabanlannda patlıyor, varalann açuıyor, beyninde «küt küt» ağaç sesleri. «Dört gün dayaktan sonra salıverdıler beni. Salıverdiler ya, ayaklar benım değü sankl. Güneşe çıkarılmış kar gibi eriyip yığmvermişim karakolun önüne. Nasıl oldu bilmıyorum, bir de baktım yine oteldeyim. Odada üç kişiyız yme. Yeni dostlar. Sağolsuniar iyı ınsanlardı, günlerce baktılar bana.» Odadaki yeni dostlar, ciletle şışen tataanlarını yarıp birıken sulu pis kam akıtıyorlar «İşte o zaman rahatladım Diraz Kapkara bir kan çıktı, görmeliydin.» Sonra da Nurı'nın tabanlanna tuz basıyorlar. «Tuz, en lyisi tuz, aklında o.sun.» Altma gizlediğin ayaklarında binleıce, milyonlarca kannca ısınğı, nokta nokta yanıyor, kan yüruyor sankı şış tabanlarıiıa. Bir hafta kadar sonra iyiıeşıyor Nuri, ayağa kalkabiliyor, güç de olsa yere basabüiyor artık. Çantasmı alıyor, nesabını ödeyip çıkıyor otelden, doğruca otobüslerin kalküğı yere gidiyor. «Tek tek basıyorum yere, veni yurümeye başlamış bebeler gibi.» Kalkan ilk otobüse atladığı gibi... Nuri artık asker kaçağı. Amacı askerden kaçmak değıl ovsa. «Kaçmak ne demek. Niye kaçayını askerlikten. Herkesin başmda. Bu yaşa geldim. kaçmak nedir bilmem. Kaçmak yoktur bızde.» Nuri'nin amacı başka. «Baktım dayanıhr gibi defil, ayaklanm nabız gibı atmaya başlaymca çıkardım ayakkabılarımı.» Nuri'nin amacı, nabız gibı atan şis tabanlarındaki sancıda yazılı. Kaçmıyor Nuri. Kovalıyor. Göoilecek küçük bir hesabı var; hesaplaşmaya gidiyor. O vuz bini aşırıp tüyen Marmarisîıyi bu.acak. «Ver elinı Marmaris » Otobüsten iner ınmez adamı ararr.aya koyuluyor. O varah ayaklannın sızısiua a'.riir madan altını üstüne getiriyor Marmarıs'in Yok. yok Marmarislinin izini bulamıvor Dfflı olacak Aklına kovmuş bir kere ne yapıp yapacak bulacak o adamı. VAR) E vetlerle çok kanlı geçen savaşlara gıriştıler. Madrıtlilerin çoğu gibi Cumhurbaşkanı Manuel Azana da, artık her şeyin bittiği kanısındaydı. Madnt'ı kurtarmanm hayal olduğunu düşünüyordu. Ancak Madrit halkı kentl terketmedı. Azana ise, top seslerının kentte duyulmağa başlaması üzerine, beraberinde yardımcılan olduğu halde Barselona ya kaçtı. Ikametgâh olarak kendine seçtiği manastırın Fransız sırurına yakmlığı dikkati çekiyordu özellıkle. Artık savaşın sonuna kadar burada kalacak ve gelışmelerin büsbütün dışına düşecekti. ULUSLARARASI TUGAY'IN BtR BİRLİĞ1 TRE NLE CEPHEYE HAREKET EDİYOR. İÇ SAVASTA BÜYÜK BAŞARILARI OLMUSTU ULUSLARARASI TUGAYIN. SAVAŞTAN SONRA MİLLİYETÇİLERÎN ELİNE GEÇEN TUGAY MENSUPLARI YARGILANMADAN KURŞUNA DİZİLDİLER. MİLLİYETÇİLER ARASINDA CUMHURİYETÇt BİRLİKLER İÇİNDE EN ÇOK NEFRET TOPLAYAN BİRLİK ULUSLARARASI TUGAY DI. Milliyetçilerin en ünlü generalleri ve askerî birlikleri, Madrit kapılarında kanlı savaşlar verdiler. Bu, bır tarafta 200 bini aşan muntazam ordu birliklerının bir taraftan da Madrit'i savunmağa çalışan sokak yığinlannın savaşıydı. Yer yer milliyetçıler yer yer de cumhuriyetçiler başanlar kazandılar. Ancak bir süre Madrit çevresindeki savaşlar hızmı kaybetti. Milliyetçiler belirli mevzileri ellerinde bulundunıyorlardı. Onlara ait uçaklar ise aralıksız olarak Madrit'i bombalıyor ve savunucuların moral gü cünü yıkmağa çalışiyordu. Ulaşım yolları milliyetçiler t a r a t a dan kesildiği için Madrit büyük bır yiyecek sıkıntısı da çekmekteydı. Halk et yemeyi çoktan unutmuştu. Biraz sonra en basit yiyecek maddelerinin bile bulunamaz hale geldiği görüldü. Uluslararası Tugay da dahıl olmak üzere, cumhuriyetçi birliklerden kaçanların sayısı artmağa başladı. Kenti savunanların ünıfor maları da yetersizdi. ömeğın Uluslararası Tugay'ın Ingiliz birliklerinde görevli olanlar vücutlarını çuvallarla örtüyorlar ve soğuktan korunmağa çalışıyorlardı. 1937 yıh Mart ajmda Madrit'in Kuzeydoğu'suna düşen Guadalajara cephesi milliyetçiler tarafın dan tahklm edilmeğe başlandı. Emri veren General Franco idi. Amacı, General Mola'yı beraberindeki kuvvetlerle birlikte Bask larm elinde kalan son topraklara karşı harekete geçirmekti. Franco Madrit'in kolay kolay aunamıyacağını anlamış, şimdilik o cephede güçlü bir durumda bek leyişe geçmenin daha doğru ola> cağına inanmıştı. General Mola 31 Mart'ta Bask Cumhuriyetine karşı saldınya geçti. Emrinde 50 bin kişilik bir kuvvet bulunuyordu. Alman pilotlannın kullan dığı uçaklardan meydana gelen Kondor Lejyonu İse Bask kentlerine nefes aldırmıyor ve taş tas üstunde bırakmamacasına bombardımanı sürdürüyordu. Basklar cumhuriyetçilerden de yardım görmediler savaş sırasında. Cum huriyetçi liderler, bağunsızlığını ilân eden Basklann, kendi kendilerini savunmaları gerektiğine inanıyorlardı çünkü. nistler ve anarşistler, kendisini kolaylıkla etkiliyebileceklerini sa narak, desteklemişlerdl. Negrin daha sonra çetin ceviz olduğunu gösterecek ve savaşın sonuna ka dar cumhuriyetçilerin basında kalmayı başaracaktı. Cumhuriyetçilerin îspanya'sı sık sık siyasi bunalımlarla çalka lanırken, milliyetçiler daha önce den saptadıklan hedeflere saldınyor ve karşı tarafta meydana gelen her karışıklıktan yararlanıyorlardı. Bask Cumhuriyeti konusunda da böyle oldu. General Mola 3 Haziran'da bir uçak kazasında öldüğü halde, müliyet çilerin saldırısı durmadı. Çok kanlı savaşlardan sonra 18 Haziran'da Bask Cumhuriyetinin Baş kenti Bilbao milliyetçiler tarafuı dan ele geçirildi. Basklar ise büyük gruplar halinde Fransa sını rına doğru kaçtılar. Milliyetçiler Bask bağımsızhk hareketini yok etmek için gerekli tedbirleri dü şünmüşlerdi önceden. Bilbao'nun işgaliyle bu tedbırlerin uygulanmasına başlandı. Bask dili yasaklandı ve bu dilde yaymlanan bütün gazete ve dergiler kapatıldı. Madrit terkediliyor Milliyetçilerin saldırılan şiddetlenınce Madrit'te çalışma ola naklannın kalmadığı anlaşıldı. Largo Caballero yapılacak tek şeyin kenti terketmek olduğunu anlamıştı. Bir süre daha tereddüt ettıkten sonra, kentin savunmasını cumhuriyetçi General Miaja'ya terkederek, hükümet üyeleriyle birlikte Valencia'ya kaçtı. Halk Cephesi koalisyonuna dahıl diğer partilerin liderleri de Madrifi terkettiler. Komünistler ise sonuna kadar kentte kalmak kararında olduklarını açıkladılar. Valencia'ya kaçış, bir zamanlar îspanya'nın Lenin'i diye anılan Largo Caballero'nun bütün itibarını kaybetmesine yetmişti. Caballero bu kez zamanı iyi ayarlıyamamıştı. Afrika Ordusunun Madrit kapılanna dayandığı bir sırada yapılacak şey değildi yaptığı. Juan Negrin hüküraeti Bu sırada cumhuriyetçilerin Ispanya'sında yeniden başbakan değişti. Largo Caballero, bir zamanlar kendisini destekliyenlerın hakaretleri arasında görevıni terketmek zorunda kalmıştı. Yerini Dr. Juan Negrin aldı. Tarunmamış bir politikacıydı ama çok ünlü bir bilim adamıydı. Komü ÎARIN: Franco tspanyası DİSİ BOND O'/VIAEA DÇSTUMÜİ Ol İlk birlik Uluslararası Tugay'ın ilk birliği ise Albacete'de ayrılan bir üsse yerleşmişti. Beş yüz kişi kadardılar gönüllüler. Aralannda her ulustan kişiler bulunuyordu. Komutanhk Fransız Komünist Partisi yetkililerinden Andre Marty'ye verilmişti. Italyan Komünist Partisinden Luigi Longo genel müfettişliğe, Giuseppe di Vittorio ise siyasî komiserliğe atanmışlardı. Andre Marty bir an ön ce cepheye gitmek üzere sabırsız lanan gönüllülere karşı, kampa geldikleri ilk gün $u konuşmayı yaptı: «Aranızda sabırsızlananlar olduğunu biliyorum. Budalalığın gereği yok. Uluslararası Tugay za manla daha büyüyüp gelişecek ve cephede savaşa girdiği zaman disiplinli bir ordu görünümünde ola cak. Burada macera heveslerine yer olmadıeını bilmenizi isterim.» Bundan sonra Albacete'ye ge len gönüllülerln sayısı her gün biraz daha artmağa başladı. Gö nüllüler sıkı bir askerî eğitimden geçiriliyorlardı ama sonuç pek tatmin edici değildi. Dil birliğinin olmayışı büyük güçlükler doğuruyor, tam bir disiplin kurulamıyordu. Buna rağmen gönüllüler İspanya İç Savaşı sırasında zaman zaman başanlı olacaklar ve kendilerinden beklenenı fazlasıyla vereceklerdi. Uluslararası Tugay'ın savaş eğitimj hazırhklanna başladığı günlerde, milliyetçilerin Madrit üzerine yönelen saldınlan hız kazandı. Bazı birlikler Madrit'e 1J kilometre kadar yaklaştılar ve kenü savunan cumhuriyetçi kuv TİFFANY JONES GARTH