22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 16 Kasım 1974 ir süredlr «HUkümet bunalımı» vttrdı tfflnv mizde Çözülmek üzere olduğu anlaşılıyor. «Varsa var; bunalım demek, bunalım demektlr» deyip. kesip atamıyor sorumluluk duygusu olanlar. Kimileri, bunshmın uzamasını, güç«üzlüklerine «kuvvet şurubu» saymaktalar. Aldırmazlıktan geldiler kaç gündür, çıkış yollanna. Bo^una mı söylemiş atalanmız: «Namaza meyli olmajanın kulağı ezanda olmaz». «Yar elinden ...» «Ortak Hükümet» in bası, aylarca katlandıktan sonra bir garip ortaklığa, çıkar yolun: ortaklığı dağıtmak olduğu görüşüne vardı: Hem kendi partisi için, hem de ülke için. «Dostlarım şaşı ise, ben onlara yandan bakarım» demiş hoşgörülünün biri. Ortak hükümetin iki tonadı. birbirini «biraz şaşıca» saymaktaydılar, daha işin başında. Ama ortaklık zorunluğu, hep yan yana oturarak, yandan bakışıp durdular. Sonunda dayanamadı bir ortak: Ötekinin karşısına geçip, ne olduğunu söyleyiverdi. O söyleyinceye kadar, herkes çoktan öğrenmisti ya, o ortağın ne oldugunu! B : ^^!m»xffim3*mmi< ^> B r f : I ^ K : FELEĞÎN GÖZÜ Seha L. MERAY Ama ne demiş koca Yunus, çağının din sömürüoüierine? Ne dediyse, bugün de uygun düşüyor seyledikleri böylelerine: «Bana namaz kılmaz diyen Ben kılanm namazımı Kılansam kılmazısam Ol Hak bilir niyazımı Hak'tan artık kimse bilmez Kâfir Müselman kimdürür.» Böylelerine bir çift sözü daha var: «Bir gün senin defterini Dürerler bir eyyam gelir Kamu aklını başına Dererler bir eyyam gelir .1 sı» bekleyişinde donmuşlardı. Tolar <?olmaz da. «ben içsem. yarışına kaiKacsklüi. \rt:k kapanm elinde mi kalırdı bardak. yerıere düşüp tunlji mıydı, kimin umurunda? Hem gel»n de anlam çıkartın davranışlarından: BırakıvorUr bardağı yüksekten, taslar üstüne; sonra da, bırakmalarına değil, kırılmasına şaşıyorlar. Üsıelik. kendilerine toz kondurmayıp, baroağı kıran taşlara kızacaklar! Bir sarkımız şöyle: «Çayır çlmen yaz olunca biçilir, Yar elinden zehir olsa içilir.» îçilir ama, «yar» da «yar» olmalı; «vefasıs yar» eünden, değil zehir, şerbet bile içilmez! Daha baştan belliydi ortaklığm nereye varacagı. «Taşıma su ile değirmen dönmez» sözü. nice yıllarm denenmiş bilge birikimini getirmiyor mu? Bir süre akar su kıtlığından «taşıma su» ile döndürmeğe çalıştılar değirmeni. Sonunda, «bir çöplükte iki horoz ötmez» gerçeğine geldiler. Ortak Hükümetin «küçük» ortağı, şaşı, kör de olsa ortakları faslında hepsi de «gözü açık» degilse bile. «açıkeöz» geçinmekte), her ortaklığa dünden hazır. öne sürdüğü tek koşul: «Yeter ki, ben de hükümette olayım». Böyleleri, atalanmızın bu gibi tutumdakiler için söylediklerini, artık öğrenmek zorundalar: «Çağrılmayan yere çörekçi ile börekçi gider» ancak. Yine atalanmız görmüşler gerçeği: «Akıl olmayınca ne yapsın sakal» demişler. Oysa, «akıl». «zekâ» başka şeyler. «kumazlık» başka şey ama. gel de anlat kimilerine. Onlara göre •hele kendilerini «herkesten kurnaz» bellemişlerse bu kavramlar arasında bir ayrılık yok. «Din» mi geçer akça sayılıyor politika pazannda? Al sana «din elden g:divor» partisini! Hem kimi psrtiler de, «Layik Cumhuriyetin partisiyiz» demek yerine, «Korkmadan Müslümanım» denilebilecek bir ortam yaratmayı (sanki bunu demek cesaret işi olmuşcasına), bir «seçim rüsveti» niyetiyle kullanmadılar mı bunca yıl, Atatürk Türkiyesinde? «Ben, bu din sömürüsünde hepinizi geçeyim de, görün gününüzü» diyor, gözü gönlü Türkiye'den çok, Arabistan çöllerinde olan o Ortaçağ partisi. olan kovana Uşer» sözü de halkımızın bilgesi üıünü değil mi? Gerçekte, elbirliğiyle birer ucundan turuş turdukları o «Hükümet ateşten gömıeği»ni. hiç birinin giymeğe niyeti yok bu sımlardh. Kimin sırtına yüklenmişse, o yansın istiyorlar ı»ömlekle birlikte. Ama, başka seyltr ae vanarmış bu arada, utnurlarında mı? Belki bilirsiniz şu övküyü: Bir köylünün öküzü ölmüş. «Yetış, ya Hızır! dive baykırmış yürek yanıklığıyle. Bir de ne görsün: Hızır karşısında; «Dile benden ne düersenı» diyor !?aşırmış bır an köylü; toparlayınca kendini. dilegıni açıklamış: 'Komşumun da öküzünü öldür!» Hızır anlayamamıs bu dileği: .Sana eskisınden güçlü bir öküz vereyim» derse de. köylü Nuh der. Peygamber demezmış: «Komsumun da tfküzünü öldür., tek dileği. Aslmda, «sağ Koalisyon» neveslilen de bilirler gerçeği: .Çürük tahta çiv tutmaz» dememış mi atalanmız? Yunus anlatır bu gibilerinl: «Kara taşa su koyarsan Elli yıl ıslatırsan Hemen taş yine bayagı Hünerli taş olur değil.» Abdülhatnit Kafası emokrasi kolay değil. Kolay olmadığını çeşitli biçimlerde anüyoruz. Fikir özgüriüğü bır toplumda uzun süreli uğraşlar sonunda gerçekleşebıliyor. Aşağıdaki olay, Anayasasında fikir özgürlüğüne yer veren Türkiye'de; gerçek yaşamdan ilginç bir sahneyi serglliyor. D Ankara Birlik Tiyatrosu «Karadüzen» adlı oyunu 3 kasımda oynamak üzere TÖBDER tarafından Mersin e çağrılır. İçel'de Sıkıyönetim geçerll olduğundan, TÖB DER oyun için Valiliğe başvurur Valı Bey izln vermez. Bu kararını da 1 kasım 1974 tarıhli yazıyla TOB • DER'e (Tüm öğretmenler Birleşme Dayanışma Derneği) bildinr. Bunun üzerine Milli Eğitim Müdürü, TÖBDER Şube Başkanlanyla birlikte kararı düzeltmek içln Valiye başvurur Tiyatro yasağı gibi çağdışı bir uygulamanın sakıncalarını Vali Beye belirtmek ister Milli Eğitim Mürtıırü. ögretmenlerle birlikte... Vsli Bey. hepsinl Emnıyet Müdüriine havale eder. Emnıvet Müdürü, oyunu incelemek ister. Bu isteği yerine üetirilerek oyun metni kendisine verilir. Emniyet Müdürü oyun metninı bir iyi lnceledikten sonra îl Makamına aşağıdaki yazıyı yazar: Içel tl Makamına tLGİ: 1/11/1974 gün ve Em. Md. Şb. 1. 111 sayıh yazıraız: 3/11/1974 günü saat 18ÜS0 ve 21.00 matine ve snarelerlnde söüterilmek Ozere Ankara Birllk Titayrosu ovnncuları tarafından TÖB Derneginin organizatörliigünde sahneve konacak olan Karadüzen adlı oyunun senaryosunnn üterinde vapılan tetkihte. 1 Senaryonun 8. sahifesinln îl. satınnda (Memurcuklar üçün birinı alır). î Senaryonnn 16. sahifesinin 33. satınnda (Bağmrım, memlekette bağırmak hürriyeti var), 3 Senaryonun 18. sahifesinin 3. satınnda (Kim ulan bu yaşamı hazırlayan bize, kim bizi bu yoksulluğa iten, kim ulan bu hergele), 4 Senaryonnn 48. sahifesinin Î6. satınnda (Atma ulan, düzen dısanda, bir yıgln namussuzluk vapıyor), 5 Senaryonnn 49. sahifesinin 813. satırlan arasında Türk Zabıtasının yerildiSini belirten ifadeler dışında genel mana ve muhtevası itibariyle devletin emnıvet ve siyasetine mazarratı dokunacak bir muhteva gorülmcmekte ise de. ifadeler sencl hatları ile genel ahlâka aykırılık çöstermektedir. Bu bakımdan yukarıda belirtilen sahife ve satırlardakl ifadeler knllanılmamak kaydiyle ve eser ve eserin oynatilmasının yasaklanıp yaMklAnmadıgi ile ilçili tçisieri Bskanlıtına vıldırım çekilen î/11/1974 gün ve Em. Md. Şb. 1 5070 sayılı telsizimizin cevabı jelmedieinden ba hasastaki tahdit nazan itibare alınarak yukarıdaki kayıt ve şartla eserin oynatılmasında bir mahzur görülmemekte ise de geregi tensip ve takdirlerinize arz olnnnr. Emniyet Müdürü «Sağ Olsunlar» Ne Diyor. Bir «sağ koalisyon» cabası da doiaştı ortalıkta. Bacon, «karanlıkta bütün renjtler birbirina uyumlu düşer. demiş Ka'anuğa bürünsün ortalık, ıstedikleri bu sağ koalisyoncuların Ne mi yapacak'ar yurt sorunlannı çözmek için? Söylüyorlar: «Komünizmle nıücade.e». bir de «vekil imamların asıl olarak atanma.an.» Yurdumuzda görebildikleri en büvük sonınlarımız, bunlar ışte: «Nasıl» yapacaklaj bu .anüfrıdeleyi», soylemiyorlar. Beiki de sonradan aralarına katılncak «mücadele» sırasınua vapmış olmakla cr ündükleri «siyasal ışleri» surumlu oldukları «adaleti yerine getirme» yüce görevinden üstün tuttuklarını açıkça sö>ıen.ekten çekinmeyecek yetkililerle her vanı donatmak özleminde olsalar gerek. Böyle bır ortamda. »Dâvacın kndı olursa, Allah yardımcın clsun!» demfkten başka ne kalır? Bir de yine "nasılv», göstermeden «pahalılıkîa. fukarelıkla mücadele» lâfıarı var ajızlarında. Neler söylemii'or kimi poliMkacılar, «boş fıçı çok langırdar» sözünü doğıularcasına! Kimi parti önderleri. «alçak yeıde tepeciK. Kendini dağ sar.ır» havalarında. Georgt Eliot'ur sözü böyleleri içln: «Kimileri de horoza benzer: Sanki güneş onların ötmesini .sitmek için dojmakta her sabah.» Hepsinin nmudu bir «»:ieı» bulmakta. Atasözümüze güveniyorlaı belkı de: «Bitlı baklanın kör alıcısı olur» öğıenseîeı ya artık, herkesin gözünü dört açtığua; ıyıyi kötüyü her. gün biraz daha seçer oldugunu; «An bey Feîek mî, Halk mı? «Nasıl gelir bu işin sonu, nasü çıkanz bunalımdan?» çabalan, bıktırmamah çile çekenlerimizi. Oyunun kurallarına saygımu varsa «oyun edenler» çıksa da ara sıra oyun mırallanna uygun oynanraalı. Önemli olan, Bacon'un sözü: Hastayı iyileştirmeğe çalışırken öldürmemek gerek Yine Bacon söyler bir başka gerçeği: «Denizden başka bir şey /öremtyince Kara yok sananlar. iyi kâşil olamazlaı.» Oysa çok karalar bulundu, dört yanı sonsuz görünen azgın denızlerle çevrili gemilerin usta kaptanlarınca. Yeter ki naptan dümenı elden bırakmasın, yeter ki pusulayı saşırmasın. Bir Felek öyküsuyle bitıreyim: Feleğin gözü tepesındeymiş Kimin ne ieğerde oldugunu anlamak ıçın, tutup yerden Kalaıru, başının üstüne çıkartır. bir süre bakar. ınc^lemış. Gerçekten değeri varsa, başının üstü bır düzeyde bır yere koyarmış özenle o değerh Kısıvi Yok. değersiz ise başının üstüne CKarttı*ı. o vüksekliklerden alıp yere çalarmış' «Felek öyküsü» degiı çağ.mızaa soz koi'usu olan: Halkımızın her gün biraz daha gerçeklert görrr.esı. bilınçlenmesi, kendirden vana olanı da, olmayanı da iyice tamması. Bu ortamda, kiml politikacıların halkın gerçek çikarlarıvle ters duşenlerin korkusu, halktaki bu uyanış: Felek bir yana, ya halk onları seçimle vere çalarsa? Kaygıları bu, korkuJan bu. Oysa, «korkunun ecele taydası yoktur» demiş atalanmıs. «Kurtulmak mı, Kurtulmamak mı?» Bunalımdan «kurtulma» çabasında görünmeye de önem verir izlenimi yaratma çabasında kimi siyasal partilerimiz. tstemeye, istemeye. Dogrusu, «Kurtulmak mı, kurtulmamak mı? Soru, içte bu!» derdi belki Shakespeare. partilerimiz^n tutumunu görseydı. CHP. «Agzı sütten yandıgı için», her yoğurdu üflemekte. «İktidar olma hevesini» («dersini» de) şimdilik aldıktan sonra. belki yeni yeni düsünmekte o doğru sözü: «Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz». Artık, «dibi görünmeyen sudan geçme!» öğüdü kulaklarına küpe olmuşa benzer. Partilerin bu tutumu yüzünden, günlerce ortada durdu «bunalım». Kimse dokunmak istemedi neredeyse. Yine Yunus çizer böyle durumları: «Ceşmelerde bardağın Doldurmadan kor isen Bin yıl orda durursa Kendi dolası değil.» Oysa, partilerimiz Sayın Cumhurbaskanımızın girişımieri olmasa nardak «kendi dola HFRŞEY BAHARA KALDI OKTAY AKBAL Evet Hayır ZEYTİNCİLÎK ve BÎK YASA ekiz eylül 1956 tarıhınde yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanunu'nun ormanı taril eden 1. maddesi «Tabıi olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık topluluklan yerleriyle birlikte orman sayılır» şeklinde ormanm tarifinl yaptıktan sonra, hangi agaç ve ağaççık topluluklarırun orman sayılmadıgını da belirtmek ıhtiyacını hissetmiş ve ancak diye başlayan 2. fıkrasiyle (A) dan (J) ye kadar sıraladığı bendlerde değindigı ağaç ve ağaççık lopluıuk laruıın ORMAN SAYILMADIGINI özellikle açıklamıştır. Bunlardan (İ) bendi üzerınde durmak istiyorum. Metin şöyle dir: .. • ; «Sahipli arazidâki a;:!ı ve a$ı sız zeytlnliklerle, huSHSF kanurîiı gereğince Devlet ormanlarından tefrik edilen ve edilecek olan ve imar, islâh ve temük sartlan ye rine getirümiş bulunan yabanl zeytinlikler ile 6777 sayılı Kanunda tasrih edilen yabani ve aşı lanmış fıstıklık, sakızlık ve har nuplukiar;» orman sayılmaz Ormanj taril eden kanunun açık hükmü karşısında: a) Sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerin orman sayılmadığı açıitır. b) Özel kanunu gereğince Devlet ormanlarından teirik edilen ve edilecek olan ve imar, ıslâh ve temlik şartlan yerine getirilmis bulunan yabani zeytinlikler Ue 6777 sayılı Kanunda tasrih edilen yabanî ve aşı lanmış fıstıklık. sakızlık ve harnupluklara gelince, kanun koyucu açık bir ifadeyle buralan da orman saymamıştır. Görüldüğü gibi buralar aslın da, geçmişi itibariyle ormandır. Ancak, özel kanunu gereğince Devlet ormanmdan tefrik edilmiş ise veya tefrik edilirse, imar, islâh ve temlik şartlan da yeri ne getirilmiş olmak kaydiyle or man sayılmamaktadır. Bu bendin diğer bendlerden farklı bulunduğuna değinmek gerekiyor. Diğer bendlerdeki ağaç ve ağaççık topluluklan aslında orman değildir; bu bendin kapsamma giren, ağaç ve ağaççık topluluğu bulunan yerler ise Devlet ormanından aynlmış veya aynlacak. imar, islâh ve temlik şartlan da yerine getirilmek kaydiyle orman sayılmayacak yerlerdir. S Î J nümüzdeki Pazar gtinü Yunanistan'da genel sec.'imıer yaI I pılıyor. Kim kazanacak? Karamanlis mi, Papandreu mu. ™ Mavros mu. başkRİarı mı? Karamanlis'ui bajinda bulundugu partinin seçimde ağırlığmı duyurması bek'eniı. Dolayı»iyle de iktidarı Karamanlis'in kurması... Ne olursa olsun. kım kazanırsa kazansın gerçek şudur ki Yuna.Tistan'oa tüm ulusu yetkiyle temsil eden bir hükümet iş başına gelecektir. Karamanlis de, Papandıeu da, Mavros da kazansa Yunanistan'ın yönetımi olgun, dunya ölçüsünde saygınlık kazanmış bır politikacmın eür.e gaçmiş olacaktır. Bizde ise iş başına •olağanüstü» bir hükümet geliyor Bu olaganüstü adı son yıllarda sık sık kullanılır oidu. Olağanüstü bir dönemden bir türîü geçemediğimizi gösteren bir şey bu. «Normal» hale bir gelebüsek! Bır seçimde oir paıti kazansa, ya da birbirine yakın eğiliınde ilu parti biı .araya gelse de'yurdu dört yıl «kendi • programlarına göre yönetseleı. Bir sonuç alsak, şu ya da bu partinin ulus önünde yapmaya söz verdiği işleıden... Bir sürü yasa var, hepsi değiştırilmek zonında. Hepsi yeniden gözden geçırılecek, çağın koşullarına uydurulacak. Yeni yasalar çıkartılacak. Bakın Belediye Ba*kanları eli kolu b&glı durduklarını açık açık söylüyorıar TV önlerinde, yasalar yctersiz. yasalar eski! Herşey değışivor. bu yüzden de eskimiş, çağın dışına düşmüş yasala ıa o değışen toplum yönetılemiyor. Meclis'lerin çok sıkı bir calışmava girmesi gerek. Boşuna zaman öldürülüyor bizim Parlamentoda. Gündelik dedikodular, oy hesapları. erken seçim geç seçim korkularıyle. Oysa bir Parlamemo ulusun aynasıdır loplum yaşamını yeni düzenlemelere sokacaktır, bozuk işleri diizeltecektir. Yasalann nasıl uyşulandığım, ışleyio işlemedisini, halka yararh olup olmadığmı inceleyecektir. Anlaşüdı, bu Meclis'le iş yürümeyecek. O çok kullanılan deyinı'.e «matematikni bozuk bir Meclis bu! Büyük partiler yalnız kalmışlar. Bir araya gelememişler. Küçük partilerden kendilerine ortak bulamamışlar. Taban tabana karşıt ükeler, ülküler, amaçlar ardındalar. Tek noktasından vazgeçmiyorlar kendi programlannın. Hep karşılarındaki onlara uysun tstiyorlar. o da olmuyor. O zaman yapılacak şey ulustan oy istemektir, bu karmakanşıklığı, kördüğümü halka çözdürmektir. Başkaca yolu yoktur bunun. Ulusun işleri aylarca, yülarca geciktirilemez. Görevinı gereği gibi yapamayan bir Parlamento kendisini yenilemek zorundadır. Bu konuda eleştiriler başlarsa. o zaman Parlanr.ento «Vay, siz Parlamento düzenine karşı çıkıyorsunuz» diye bu eleştirileri susturamaz, bu hakka sahip olamaz. Dünyanm en ileri ülkelerinde de sık sık seçim yenilemeleri yapılır. Işte İngiltere. Bir iktidar tam ve kesin bir çoğunluk elde edemezse hemen yeni seçime gidilir orada. önemli olan bir kez seçilmiş milletvekilinin çıkarlan değildir. ulusun çıkarlarıdır. Pazar günü Yunanistan'da genel seçimler yapılacak. Yunan ulusu istediği iktidan işbaşına getirecek. Yetldli bir iktidar olacak bu. Yunan halkı adına tam bir yetkiyle konusacak. Hem kendi toplumu önünde, hem de dunya kamuoyu önünde. Kıbns sorunu ortada duruyor. Yunanistan'ın iktidara aday güçlü kişisi Karamanlis yavaş yavaş Türkiye'ye yanaşmaya başlıyor «Ada'nın yüzde yirmisini Türklere bırakmayı fcabul ederiz» gibi sözler söylüyor. tki ulusun tam yetkili temsilcileri bir masa başına otursa bir belirli sonuca varabilecek. Konu Oluşmuş, gerçek Yunanistan tarafından da anlaşılmış. Türkiye gücünl' göstermiş. Ama ne yazık ki, böyle bir anda Türkiye'de halkın seçtiği bir iktidar, güçlü bir lider dUşürülüyor, daha doğrusu görevinden aynlmak durumunda bırakılıyor. Yunanistan 17 kasımda seçim yoluyle gerçek temsilcilerini seçiyor. güvendiği, tuttuğu bir iktidar kuruyor. Bizse bu işi ancak haziran aymda yapabüeceğiz, yani en azından altı ay sonra! Oysa Ecevit'in dediğine uyup hemen seçime gitmeliydik, olmadı. Hiç defilse Dr. Irmak'a bu geçici sürede tam destek olmalıyız ulusca. Başta partiler, liderler, tüm politikacılar. Evet, işler yine bekleyecek. yine yığılacak sorunlar, hiç bir olumlu çczüme gidilmeyecek. Çünkü Dr. Irmak'ın hükümeti geçicidir. Kesinlikle hiç bir konuyu çözümleyemez. çözümlenmesi de istenemez. Şairiıı dediği gibi «Vuslat yine mi kaldı güzel, başka bahara.. » YABANİ ZEYTİNLİK, FISTIKLIK VE HARNUPLUKLARIN AŞILANMASI, İMARI, İSLAHI BUGÜNKÜ MEVZUAT İLE MÜMKÜN GÖRÜLMÜYOR Avni USLUOĞLU Onrran Genel MUdUrlüğü Hukuk Müşaviri Bir uygulama görse ve Anayasa Mahkemesine yargı yoluyle konu götürülse Anayasa Mahkeme si bu (İ) bendını iptal eder mi? Bilemeyiz... Ancak, 663 sayılı ka nunnn t#l*yasa "MaUkemesfnee iptalıne jjijjy^ yujtarjda sözünü ettigimızKararın gerekgesinde Anayasa Mahkemesı (Anayasa ormanı tarif etmemiştir. Şu hal de bu konuyu kanuna bırakmış demektir. YÜRÜRLÜKTE BULUNAN BİR ORMAN KANUNU VARDIR VE BUNDA ORMAN TARİF EDİLMİŞTÎR. ANAYASADAKÎ ORMAN DEYİMİNİN ANLAMI DA BU TARÎFE GÖRE BELLİ EDİLMELİDİR» demektedir. Anayasadakı orman deyımı nin anlamı bu tarife göre bellı edilecekse, tarifi tümüyle benim semek, (î) bendinin de Anayasamıza uygunluğunu kabul etmek zorundayız. Gerekçede bu husus tekrar ele alınmakta ve «Anayasa, orman tarifini yapmamış olduğuna ve bunu kanun ko yucunun yetkisine bırakmış bubulunduğuna göre, kanun koyucu nun yeni bır orman tarifi yapabı leceği aşıkârdır. Ancak, bu tarif in de ormanlarin daraltılmasına yol açmaması ve yeni ağaçlamaları engellememesi gerekir» denilmektedir. Bu görüşe katılmamak mumkün değildir. Yalnız, kanun koyucunun yapabileceği yeni or man tarifi, mevcut orman tarifi ne nazaran ormanları daraltma ma bakımından önem tasır. Yok sa, Anayasadakı orman deyıminin anlamı yürürlüktekı orman tarifine göre beüi ise (İ) bendinin dışında yeni bir daraltma hükmü getirememe durumunda ya. gibi 131. maddesi de ayrıca «Devlet ormanlannın mülkiyeti, yönetimi ve işletilmesi özel kişüere devrolunamaz. Bu ormanlar zamanaşımıyla mülk edinilemez ve kamıı yararı dışında iryfak hakkına konu olamaz. Ormar.lara za rar verebllecek hiçbir fîallyet ve eyleme müsaade edilemez» demiştir. 3573 sayılı kanunun uygulaması olarak devlet onnanından bu yerlerin aynlması ve ormanı tarif eden Orman Kanunu'nun 1. maddesine göre bu yerlerin orman sayılmaması elbette ormanın küçülmesi, daralması demek tir. Ancak, 3573, 6777 numaralı kanunlar ile Orman Kanunu'nun ormanı tarif maddesinin 2. fıkrasınm değınüen (1) bendi niçın vazedildi, buna hakikaten lüzum var mı idi hususunu hareket nok tası olarak alırsak yurt ekonomı sine, yurt kalkınmasına katkısı bakımından cevabunız olumsuz olmayacaktır. Aynı Anayasamız yine 37. maddesıyle devlete, top ragın verimli olarak işletilmesi ni gerçeklestirmek görevinı de vermiştir. Anayasanuı 37. maddesi «Toprak dağitımı» diyor. Ormanlann, ömeğin zeytinciliğin geliştirüme si maksadıyla küçülmesi teknik anlamda toprak dağitımı da değildir. Kaldıki orman arazisi ön ce, ormanm tarifine göre orman sayilmayan bir yer haline dönüşüyor, sonra orman sayilmayan bu yer özel mülkiyete konu olu yor. Yoksa, tarife göre orman sayılan bir yer iken mülkiyeti özel kişilere devrolunmuyor. Bir başka yönden de konunun eleştirilmeşinde yarar vardır. Bilindiği gibi, «15/10/1961 tanhinden önce fillen, ilmen ve tamamen orman olmaktan çıkmış, orman bütünlüğünü bozmayan ve bozmayacak olan, iklım, su ve toprak rejimine zarar vermeyeceği anlaşılan ve toprak sınıfı ve kullanma kabiliyett bakımından daha verimli kültür arazisine kalbi uygun bulunan yerlerle, şehir, kasaba ve köy ıskân topluluğu içinde kalan yerlerin Tarım Bakanîığının tekllfi Uzerine Ba kanlar Kurulu kararnamesiyle orman rejimı dışına çıkarüabileceği» hakkındaki 663 sayılı ka nun Anayasa Mahkemesınce 10/ 3/1966 gün ve esas no: 1965/44, karar no: 1966/14 sayılı kararla iptal edilmişti. Gerekçesı ise. «orman rejimı dışına çıkanrm sözü, ormandan sayilmayan yer ler için kullanılmaz, söz konusu yerler orman kavramı içinde bu lunmakta, yanı orman yen ve topragı olarak nitelikleri saklı kalmaktadır» şeklinde idi. Orman niteliğini hukuken muhafa za eden bir orman arazisinin or man rejimı dışına çıkanlması Anayasa karşısında elbette olanaksızdı. Hukuken orman sayılan bir yeri orman rejimı dışına çıkarmakla, hukuken orman sayilmayan, tarife göre orman olmayan bir eski orman toprağını orman sının dışına çıkarma arasındakı fark kabul edilmelidir. Tarif maddesindeki (î) bendi yaşadığı sürece hükmünün uygulanması olanağı vardır. Bu nokteda önemli bir husus karşımıza çıkıyor. Sözü edilen (1) ben di Anayasaya aykın ise, kanunlar Anayasaya aykın olamayaca ğına göre uygulanması mumkün müdür? Anayasaya aykırıdır der sek, bu kesin olarak bellı ise uy gulayamayacağunız tabıidir. Genel kanaat (î) bendinin Anayasaya aykın olduğu yolundadır. Orman Yasalanna Bakış «Yabani Agaçların Aşılanması Hakkındaki 1528 sayılı Kanunsun yabanl zeytin ağaçlannın aşuanması ve islâhı hnifkinrtftiri hükürnleri 3573 sayılı «ZEYTİNCİLÎGİN İSLAHI VE YABANİLERÎNİN AŞIIJVTTIRILMASI HAKKINDA KANUN» ile ilga edilmiş, zeytincuiğin islâhı ve yabanileruün aşılattırılması özel bir kanuna konu oünuş, daha sonra 6777 sayılı Kanun ile sakız ve nevileriyle harnupluklara da 3573 sayılı Kanunun teşmili yolu açılmıştır. Böylece, Devlet ormanlanndaki yabani zeytinlikler, yabani ve aşüanmış fastıkiar, sakızJıkJar, hamupluklar tefrik edilip, imar, islâh ve temlik şartlan yerine getirildiği takdirde buralan orman saymama hususu kanun hükmü halini almıştır. Görülüyorki, 3573 sayüı Kanun uygulandığı sürece bu yerler ormandan aymacak, imar ve İslâh edenlerin, temlik şarünı yerine getirenlerin mülkü olacak, bir kısım orman arazileri bu yolla özel mulklyete konu yerler haline dönüşecektir. Halen 3573 sayılı bu Kanun da, Orman Kanunu'nun değinilen orman tarifi de yürürlüktedir; uzun bir süre de uygulama görmüştür. Ancak, 334 numaralı TÜRKJYE CUMHURİYETt ANAYASASI 9 temmuz 1961 günü kabul edilerek 15/10/1961 günü bütünüyle yürürlüğe girdikten sonra bu uygulamanın durduğuna tanık oluyoruz. Zira, Anayasamız 37. maddesiyle «Toprak dagıtımı, ormanlan n küçülmesi veya diğer toprak servetlerinin azalması sonucunu doguramaz» hükmünü getirdiği Yürürlükte Yasaya Göre Bu konuda sonuç olarak diyebiliriz ki, Anayasadakı orman deyiminin anlamı yurürlüktekı orman tarifine göre belli edilmelidir. Yürürlükıeki orman tarifi ise (1) bendi ile bir bütündür. Bu bent hükmü dolayısıyle 3573 ve 6777 sayılı Kanunulann bugün de uygulanması mümkündür Burada bir soru akla gelmektedir. Sözü edilen (İ) bendinin uygulanması mumkün idiyse Ana yasa'nm 131. maddesinde 22/4/ 1970 tarihinde yayımlanan 1255 sayılı Kanunla yapılan değişikJikte, orman sınırları dışına çıkarılması öngörülen eski orman arazi ieri için ZEYTİNLİK deyimi niçin kullanılmıştır? Zeytinliklerin 3573 sayılı Kanun ve bu (1) bendi hükmüne dayanılarak orman sayılmaması yolu açık iken ZEYTtNLİK deyimini kullanmakta Kanun koyucu'nun maksadı nedir? Bunu şu şekilde cevaplandırmamız mümkündür: 663 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesince iptalinden sonra, bilim ve fen bakımından orman niteliğini 15/10/1961 tarihinaen önce tam olarak kaybetmiş bulunan yerlerin orman sınırlan üışına çıkanlabilmesi için Anayasa değişikligi gerekmiş ve Anayasa' nın 131. maddesindeki değişiklik bunu temin için yapılmıştır. Bu değişikligi müteakip de 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2. maddesi • Anayasa değişikliğinin uygulama kanunu olarak • değıştirilmiştir 1744 sayılı Kanunla değişen Orman Kanununun 2. maddesinde sözü edilen zeytinlik, tıstıklık (Antep fıstıgı) deytmleri, 3573 sayılı Kanun ve Orman Kanunu'nun ormanı tartf eden 1. maddesinin 2. fıkrasmın (1) bendinin uygulaması ile ilgisi buıunmayan, yani Devlet ormanmdan tefrik, imar, islâh ve temük sartı mevcut olmayarak meydana getirilmiş zeytinliklerin, fıstıklıklan n da orman smırlan dışına çıkanlabilmesı içindlr. Kanaatunıza göre, AnayasaTiın 37 ve 131. maddeleri karşısında. ormanı tarif maddesinin (I) oendi ve Orman Kanunu'nun defişık 2. maddesi dışında ormanıarda hiçbir daraltma, küçültme olanağı yoktur. Kanun koyucu yeni bir orman tarifi geıiretıilir fakat bu tarifin de ormanlan daraltacak YENÎ BÎR HÜKÜM getirmemesi gerekir. Anayasanuı 37 ve 131. maddeleri aksine bir riavranışın kesinlikle karşısındadır Ormanlan daraltmanm, OrıoaD Kanunu'nun değişik 2. maddesi çerçevesinde mumkün olabileceği, tarif maddesinin (İ) ber.di nin Anayasaya aylnn olduğu ve uygulama olanağınuı bulunmadığı, dolayısiyle 3573 sayılı Kanunun da uygulanamayacağı göruşil bugün olduğu gibi devam ettigı takdirde delicelik dedigimiz yabani zeytinlikler ile 6777 ayılı Kanunda açıklanan yabanl veya aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve hamupluklann değerlendirilme olanagı kalmayacaktır. Ormanlar daki bu yabani zeytinlikler ile tıs tıklık, sakızlık ve hamupluklar aşılanarak verimli hale getirilse ve istifade olanaklan yaratüsa, fakat bunlann işgal ettiği yerler yine hukuken orman vasfını devam ettirse, mülkiyeti özel kişi lere devrolunmasa, ormanlarda daralma, küçülme meydana gelmeden buralardan faydalar.ılsa Anayasaya aykın bulunmayan bu davranışa cevaz mumkün müdür? Çaresizlik karşısında akla gclen bu yoldan fazla bir fayda beklıye miyonım. Evvelâ Devlet ormanlanndaki yabanî zeytinliklerin, fıstıklık, sakızlık ve hamupluklann aşılanması, imar ve islâhı tçin 3573 sayılı Kanundan yararianma olanağımız bulunmayacaktır. Zira, aşılamak, imar, Jslâh suretiyle temlik şartı yaratmak ycılu kapalı bulundukça imar ve islâh mumkün değildir. 3573 sayüı kanu nun esprisi buralan imar ve islâh edene temliktir. Temüke hayır diyerek vatandaştan imar ve i» lâh beklenemez, temlik hütaml hariç bırakıursa imar ve ıslâh hükmünü uygulamakla yetlnelim bunun için 3573 sayılı Kanuna da dayanamayız. Bu Kanun ya temlik hükmüyle birlikte uygula nabilir veya hiç uygulanamaz. Sözü edilen bu yabani ğaçla nn sadece aşüanma. İmar ve islâh işini ele alırsak, Orman Ka nunu'nun 6. maddesinin «Devlet ormanlanna ait her çesit işler Orman Bakanlığma bağlı Orrnan Umum Müdürlüğü tarafından yapüu» hükmünün uygulamasmdan ibaret kalacaktır. Bu ormanlann işletilmesi görevi de Anayasa ve Orman Kanunu ile Dcviete ait bulunduğuna göre mahsulü değerlendirme dahi yeni problemler meydana çıkaracaktır. (tmza) Emniyet Müdürü ruhsat verince Vali Bey de razı olur ve oyun 3 kasım 1974 te sahneye konur. Ne var m, bu kez de sansür ettiği cümlelerin sahnede söylendığini tddia eden Emniyet Müdürü küpiere biner. llgilıleri Emniyete alır. 4 kasım 1974 günü saat 93(J'dan 15e dek önce Emniyet Müdürlüğünde sonra Savcılıkta süren oir soruşturma sonucunda TÖBDER Mersin Sube Başkanı, Ankara Birlik Tiyatro vöneticısı, oyun yazan ve oyunculan serbest bırakılırlar. Mersin TÖBDER Sjubesl olayları kınar ve bize bir mektupla bildirtr. Görüldüğü gıbı, demokrasi ve fikir özgürlüğü kavramlarınl hazmetmek zordur. öylesine zordur kı, bir tiyatro oyunundaki «baŞmrım, memlekette bafırma hürriyeti var» cümlesl bile sansür edilebilir 1974 Türkıyesinde; Abdülhamıt'ten bunca yıl sonra.. Emniyet Müdürlüğünün yazısını Oelge olsun diye bugün koşemize 'Koydtık. Abdülhamit• dönetnının sansurlcrt gibi,bir gürt tfu yazı da belge olacak, çocuklarımız hayret ve ibretle okuyacaktnr.. lmsmmt A\SİKLOPEI>İSt fasikül cıktı Dağıtım: HÜRDAĞITIM kaynak kitaolar Cumhuriyet 9019 Denız Kuvvetlerı Komutanlığı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Bildirilmiştir: Başkanlığından | DUYURU Diyarbakır Üniversitesi fen Fakültesi Dekanlığından: 1. 197475 ders yüuıda Fakültemizin aşağıda belirtilen lisans dallanna karşüarında gösterilen sayıda toplam Teşekkür Kızımız ZELİHA'nın dofumuna kadar kontrolunu yapan Denizcilere ve Havacılara 116 sayılı bildiri 17 ile 21 kasım 1974 tarihleri arasında US.OO'dan 17.00'ye kadar aşağıdaki noktaların birleştigi sah» ıçinde «yretjne, denurleme, avlanma ve bu sahanın 12.UIH) metreye kadar olan yüksekliğı can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir. KARADENIZ • ISTANBLTL BUGAZI K 14 SAHAS1 1 inci nokta: Enlemi 41 derece 13 dakika kuzey Boylamı 29 derece U dakik» dogu 9 2 nci nokta: Enlemi 41 derece V dakiks tcuzey Bovlamı 29 derece 15 dakiks doğu 3 üncü nokta: Enlemi 41 derece 22 dakika kruzey Boyiamı 29 derec* 29 dakika doğu 4 üncü nokta: Enlemi 41 derec* U dakiks kuzey Boyiamı 29 derece 29 dakika doğu DEKİZCtLERE VE HAVACILARA ONFM1.E nirVTRlTI^Tl. (Basın: 24739) 9012 60 ÖGRENCÎ ALINACAKTIR FİZİK KİMYA MATEMATİK BOTANİK ZOOLOJt 15 15 10 10 10 2. 1974 yılı Üniversiteler arası seçme sınavuıda 350 ve daha yukarı fen puaru alan lise mezunlarının ön kayıtları 18 kasım 1974 tarihinde başlayıp, 28 kasım 1!>74 günü sona erecektir. 3. Kontenjanlar dolana kadar Uân edilecek kesin kayıt listeleri 2 aralık 1974 tarihinden itibaren pazartesi, salı ve persembe, cuma günleri asılacaktır. Kesin kayıt listelerinde adı bulunup da gününde kaydmı yaptıramıyanlar haklarını kaybedeceklerdir. Ön kayıtlar bizzat yapılabileceği gibi posta ile de yapüabilecektir. Kesin kayıtta öğrencinin gerekli evrakları ile bizzat bulunması gerekmektedir. (Basın: 25280) 9024 Dr. Fahamet MflDENLt'ye ve doğumun gerçekleşmesinde gereken ihtimamı gösteren ZEYNEP KAMİL HAS. BAŞ TAB. Dr. Burhanettin USTÜNtL ve Dr. Selâhattin OPLUOGlO ile diğer hastane hemsıre ve personeline teşekkür ederiz. OVAU AtLESf Cumhuriyet; «018
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle