Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 28 Ekim 1974 Geriye Bir Bakış Türkiye Cumhuriyetinin, eski Osmanlı yönetiminden. ilkel ve ömiirlerini yaşamış birkaç askeri kurum dısında, herhangı bir sanayi varlığı rtevralmadıgmı biliyoruz. Bunun başlıca iki nedeni var. Biri, Padişahlık idaresinin, Batıda, XVIII. yüzyılın son çeyreğınde ve ilk önce îngiltere'de başlayıp, hızla bütün Batı ülkelerine yayılan Sanayi Devrimınin, tamamiyle dışında kalışıdır. Yani, Batıda makinalann icadı ve bunlann lşleyime (sanayie) uygulanması şekünde özetleyebileceğimiz bu devrime, Osmanlı saltanatı ayak uyduramamıştır. İkinci neden ise, Osmanlı idaresinin, kapıtülasyonlar ve yabancı imtiyazlarla sürüklendiği gümriik esaretidir. Bu esaret, hatta heves etmiş olsa bile bu ülkevi, çağın sanayi devrimi, ülkelerinin faydaland'ığı koruyucu gümriik tarifeleriy)e dünya pazarlanna yöneliş olanağından, zaten yoksun bırakıyordu. Bu koşulların sonueu olarak da Osmanlı ülke«i ve benzeri ülkeler, Batıda makinalı sanayinin olasılık yarattıgı bol ve ucuz mal selleri karsısında, kendi el ve tezgâh işleyimini de kaybettiler. Batınln sanayi metropollert emrinde, tam, sefil ve uydu birer yarı sömürge haline geldiler. Bu gümriik ve yabancı imtiyazlar tutsaklığımız, Lozan Antlaşması ile tasfiye edildi. Antlaşmaya göre, 1929'da uygulanmaya başlamak üzere. gümrüklerimizde koruyucu tarifelere geçebilecektik. Böylece ö*e, bu koruyucu siperler arkasmda kendi sanayimizi kurmak olfnağı arayacaktık. Fakat bu sefer de 1929'da bütün dünyayı sarsan bir iktlsadî bunalım içine girdik. Fazla olarak da, Osmanlı borçlarından, yüklendigimiz ağır hisseyi ödüyorduk. Ticaret alanında sermaye birikimi ve bu birikımlerin sanayiye kaydırılması ümitlerimiz yok oldu. Buhranı izleyen 1933 • 1939 arasında ise bir yandan demiryolları şebekesı üzerindeki devlet yafinmlarına ve bunlann ödemelerine devam edillrkcn öte yanrfan da bazı yabancı borçlanmalarla, devletin kurabildiği endüstri tesisleri meydana geldi. 1939'da tkinci Dünya Savaşı Yatırımlar Konuşuyor... Sevket Siireyya AYDEMİR başladl Ve bütün yatınm olanaklarının kapıları kapandı. Harp sonunda ise, yoksul, yorgun ve bitkindık. Kısacası, ancak 1950'den sonradır ki yeni imkinlar sahasına girdik. Ama o da 1958'de zirveıine varan bir enflasyon ve üili bir ödeme yetersizliğı sonucuna vardı. A«ıl 1960'tan sonradır ki Türkiye, gerçek yatırımlar olanağı dönemine girdi Ve olanaklar gittikçe gelişti. Alınan teşvik tedbirleri, bazı kötü kullanmalara rağmen, özellikle özel sektör alanında büyük hareket yarattı. Bugün bu hareketin. hızlı dönen çarkları içindeyiz. Ama bu yatırımlar alanındaki faaliyet ve girişimlerin gerçek yapıları, ndtelikleri, dağılışı ve koruyucu, teşvik edici tedbirlerin toplu tabloları hakkında gereğınce aydınlatıcı bilgilerden yoksunduk denilebilir. Şimdl bu yoksunluk, önümüzde, tam, doğru ve aydınlatıcı bir eserle, oldukça açıklığa kavuşmaktadır. Bu eser üzerinde biraz duracağız. arasma, 15 günde bir Türkçe ve Ingilizce yayınlanan «Yatınm ve Finansman Bülteni»ni de almıştır. Bu bülten sayesindedır ki onun yerli ve yabancı aboneleri ile her türlü mali ve sınaî kuruluşlar, Türkiye'deki kamu • özel ve karma girişimlerinin yatınm hareketierini, izleyebilirler. Ama İKA ajansının şimdi sunduğu yeni v* toplayıcı bir eser, öyle samyoruz ki, iküsat tarihimizde bu eserin kapsadığı dönemı, yatırımlar bakımmdan izleyecek ve inceleyecek olanlara, bugün de. yarın da, en ciddi kaynak olarak hizmet edecektir. Eser, önce, baskı. tertip ve sunuş olarak, ince ve kusursuz bir zevkin özelliklerini taşır. Büyük ve ağır bir cilt halinde tertiplenen «Yatınm Bültenleri Yıllığı» çeşitli bölümler halindedir. Elimizdeki yıllık 1958 başından beri hizmete giren, 15 günde bir Türkçe ve îngilizce olarak yayınlanan yatınm ve finansman bültenleri«nin kapsadıeı yatınm fihristleri ile onlara ait toplu verilerin 1968 1970 yıüarı dönemini kapsar. Yıllığın gelecek ciltleri daha sonraki aşamaları derleyecektir. Kısacası, gerek Ajansın yatırım bültenlerinde, gerek bu yıllıkta, baştan sona, yatırımlar konuşur. lan alanında evvelâ Birinci Bej Yıllık Programla (1934) başlayıp, 1950'den sonıa da aynca özel sektör alanında da gelişen yatırımlan ve sanayileşme hareketierini özetlemeye, elbette ki yeterli değildir. Ama bu yatırımlar hareketinin; hele özel girişimler alanında, 1%0'tan sonra hızlı bir gelişme kaydettiğini tekrar hatırlatmalıyız. Kaldı ki bu gelişme. hem iktisadî açıdan, hem de girişimlerin sosyal yapısı bakımmdan önemlidir Şöyle ki: Sanayi sermayedarlığı devrinde Uk ve küçük girişimler, tabiî şahıs teşebbüsleri, ya da kişisel girişimler şeklinde başlar. Bizde de Cumhuriyetle beraber, bu tür gtrişimlere gidilmiştir. Bu ilk şahıs teşebbüslerinde fazla hayatiyet ve başarı gösterenler, genişledikçe, yavaş yavaj, aile teşebbüsleri şeklini alırlar, yahut özel veya karma şirketleşmeye giderler. Fakat bir zaman gelir, aile ve bu tür şirketleşmeler aşaması da, girişimin idare ve finansman ihtiyacını karşılayamaz olur. O zaman ülkede, Holdingler, yahut Konsern'ler şeklinde gelişmeler görülür. Bunlar, şirket'erin bir arada şirketleşmesi diyebileceğimiz dev teşebbüslerdir. Simdi Türkiye'de, bu aşamayı gösteren bir Holdingler hareketi başlamıştır. 'Gerçi bazı teşebbüslerde bu Holding hareketi, Holding'in gerçek kavramını bozmaktadır.) Kaldı Id, yapısal bakımdan, Holdingler veya biraz eski deyimi ile Konsernler safhasını da, zaruri olarak, Uluslararası sermaye ve teşebbüs iştirakleri devri izler. Nitekim bizde de ve ömeğin otomotiv saBayü alanında, bu tür sermaye iştiraklerine gidilmiştir. Uluslararası sermaye istiraki safhasının zirveleşmesi ise, çok uluslu, yani, yal nız iki ulusun değil, bir çok uluslara mensup sermayelerin katıldığı sanayi girişimleridir. Zamanımızda özellikle Amerika. şimdi bu hareketin bay raktarı eibidir. Türkiye. alt kademeden başlayarak bu sermaye merkezlesmeleri dönemine girmiş bulunmaktadır. Ama. özellikle bizim gibi gelisrnekte olan ülkelerin, bu kademelerde yol alırken, çok dikkstll olması lâzım gelen bazı önemli sartlar da vardır. Fırsat ve imkân buldukça, o konular üzerinde de, aynca durmaya çalışacağız Haftanm Ağıt Gibi.. SADUNTANJU nu nasıl yetiştirdiler, n3?ıl yarattılar, bilirim. Bir insan, doğadan önce bizim eserimizdir, biz öteki insanların. Gördüm onu nasıl yarattıklannı. Önceleri, genç kafasında yaşamın sırları uyandıkça tedirginliği artan yoksul bir öğrenciydi. Sonra koydular onu eşitsizliğin, haksızlığın büyük örsüne. vurdukça çelikleştirdiler. Üniversitenin taş merdivenlerine oturup anayasal egitim hakkını savunmakla işe başlnmıstı. Cami merdivenlerine konan güvercinler gibi gözlerimle severdim onlann protesto oturuşlarını. Polis üzerlerine gelirdi coplarîa. hocalar politikacılar hiçbir şeyi değiştiıemeyişin öfkesiyle kırmak isterlerdi bu direnci, başı çekenleri ararlardu O ÖLDÜRECEKLER BENİ.. Başı çekenlerden biriyci o. Dal gibi, sırım gibi, cesur, dosdoğru bakan insanın gözüne, korkutulamıyacağı anlaşılan.. 1968 şubatmda, Devlet Bakanı Seyfi Öztiirk, Istanbul Üniversitesinde yapılan uluslararası bir ögrenci kongresinde konuşmaya başlayınca kopan gürültüyü devlet büyüğüne karşı işlenmiş suç sayanlar, ensesinden yakaladılar onu. Galiba ilk tutukluluk böyle başladu 40 gün içerde tutup pişirdiler onu. Sonra, Amerikan Büyükelçisi Kommer'in Istanbul'a gelişi olaylarında, Altıncı Filo protestolarında. rektörlük işgalinde, dekanın odasında polis hep avlayıp durdu bu delikanlıyı. Üç haftanm biri dışardaysa ikisi içerde. En uzunu da, dürbünlü tüfek hikâyesinde. Tıpkı Kennedy'yi vurdukları cinsten dürbünlü bir tüfeği olduğunu devrin Ici^leri Bakanı basın toplantısı yaparak açıkladı ve atıldığı Sağmplcılar mapusanesinde onu öyle bur.aittılar ki. beni başka yere göndetin, yoksa öldüıecekler burada!» diye dilekçe üzerine dilekçe yazdı. Bir Kuruluş tKA yahut «Iktisadî Haberler Ajansı» Ankara'da 1954 başında kurulmuştur. 15 servisi ile faaliyet halindedir. Daha subaylığının ilk kademesinde ve sağlık nedeniyle ordudan ayrılmak zorunda kalan Ziya Tansu, ajansın kurucusu ve yöneticisidlr. Ana şehirlerimlzde aynca, şubeleri ile çahsır. 1968 başında öbür servisler Yamsal Aşamalar Bu sütunların hacmi, Devlet sanayi yatırım İLÂMINI ASTIK BOYNUNA.. Oysa, 1968 yılı ve onu izleyen yıllar, bütün dünyada öğrenci hareketlerinin bir yangın gibi etrafı sardığı zamanlardı. Her yerde (rençler bonıkdüzene karsı tepki gösteriyorlar. iklidarı cllerinde tutanlann insanca bir yaşam sağlama konusundaki duyarsızlıklanna öfkeleniyorlardı. Okullarda ve üniversitelerde yaratılmak istenen «insan» olmağı reddediyorlardı. İçinde yaşanılması gittikçe dayanılmaz olan toplumu değiştiren, vaşamı güzellestiren bir görev duygusuyla doluvorlardı. Öj»Tenrileri kendilerine siyasal rakip jrörmenin ötesinde. derlet dfişmanı gibl göstermeğe kalkanlar öylesine kıyıcı kesildiler ki. sonu dayanılmaz acılara vardı jnldınp ezmelerin. Ezilenlerden biriydi o. Gencecik yaşında. bir sabah. bir darağacmda sallandınp o dal gibi, sınm gibi gSvdesini, bovnuna ilâmıru astık vatanı ve devleti sevmedeki yüceliğimizin CUMHURİYET YOLUNDA... Oktay AKBAL Evet Hayır Atatürk Türkiyesinde Bir Bakan ; ster sağ, ister sol, ister baI ğımlı, ister bağunsız kışılerin • başkanlığında, isterse tek veya karma partilerden olsun pek yakında bir hükümet kurulması dogal ve zorunludur. Bu hükümet. erken seçime gider veya normal süreyi doldunır, o da konumuzun dışındadır. Cumhuriyet kuşagından ve onun koşulları ile yetişmiş bir hukuk uygulayıcısı olarak bizim ıstegimiz yeni hükümette görev atacak Adalet Bakanı'nın ıçırruzden yetişmiş, sorunlanmızı, dertlerimizi yatandan bilen tüm yasaların eşıt şekilde uygu.anmasııu prertsıp edinen, çagdaş hukuk anlayışı ve kültürüne sahip ve bunlan içtenükle savunabilen mangal yürekli, Adalet topluluğunda kişiliği, bilgisi ve yaşantı deneyleriyle saygı toplayabilen bir kişinin olmasıdır. Gerçi son zamanlarda bazı çevrelerde yer alan karuya göre Yüksek Hakimler Kurulu ve Yüksek Savcılar Kurulu gibi örgütler kuruldukıan sonra Adalet Bakanlıguun Cumhuriyet Savcılan ve ıçlar Uzerinde^etjıüi. bir durumu kalmadıgı biçlmîndteTse de, 1 Bakanın görevlerinin yal nız bun larla kalmadıgı açıktır. Bir Adalet Bakanı seçilirken her seyaen önce o kişinin Adliye ile ilişkisinin ne olduğu başta gelmelidir. Bir gün sanık veya tanık olarak Yargıç karşısına çıkan veya ilk okuldayken Yurttaşlık bilgisi dersinde öfretmen başkanlığınca adliye binasını geçıp Savcı, yargıç ve mübaşirleri gftren kişinin bakan olmasında bu bügi ve üişkılerının tastas olmaması gerekir. Böyle bir kişi bakan olursa bakan olmadan önce akhna taktığı kişisel düşüncelerini uygulamaya kalkar. ömeğin, «Bir gün Bakan oluverirsem Savcıların cübbelerıni yeşil yaptırırım, gazete ve kitaplarda şu gibi yazıları basürmıyayım, mahkemelerdeki yemın şeklini değiştireyim, dekolte resim basan dergileri. kası gözü, lâfı sözü, hoşuma gitmeyen kışi B ir yaş daha mı? Cumhuriyet bayramları bana yaşam kitabımda bir sayfanın daha döndüğünü bildirir. Yaşıt olduğumuz ıçin! Bakarım yollara caddelere, Cumhuriyet bilmem kaç yasında diye vazılar göriirüm. Bir hüzün çöker içime. Demek o kadar oldu, demek yolun «onuna geliyoruz! diye. Yolun «onu neresi, bilen kim? Ama bir yolda yürüdükçe son da yaklaşacaktır bize dogru... TAHRtKÇt AMACA UYGUN ÇIPLAK KADIN RESMİ BASMAK NE KADAR SUÇSA ŞERİATI ÖVMEK DE SUÇTUR. SORUMLU BAKAN, BİRtNCÎ ÎÇÎN GAZETE TOPLATIRKEN, İKÎNCt ÎÇÎN SUSAMAZ kımızdır. Bu, politikaya kanşmak değil. yüce adalete bağlılıktır. Bu bakan Bakanlıktaki tüm yasalan, tüzükleri, yönetmelikleri elden geçirtsin. Zamana, çagımi7a uygun bir hukuk anlayışı içinde yeniletsin. Hukuktaki bir çapraşığını cozsün. Her gün çığ gibi bUyüyen Savcı ve Yargıç açıgını kapatacak yollan, yöntemlert bulsun. Genç lerin ltibar etmedigl olgunlaşanlann kaçtığı mesleği cazip hale getirecek çareleri arasın. Meslek sahiplerini yüceltecek maddî durumlannı yUkselticl olanaklar bulsun. Adliye binalannı ve içindeki kürsüyü, masayı, sandalyeyl oturacak hale getirsin. Adliye per sonelinin iyi yetişmesini saglasın. Cezaevlerini lslâh etsin. Çocuk ve kadın suçlulan modera metodlarla eğitsin. AOa boşalan koguşlara yeni mahkumlar getirmeyecek yollan arasın. Çıkan hükümlUlere is olanaklan bulsun. Ve bunlann hiç blrisi lâfta kxlmasın. * Ve Atatürk TUrkiyesinln bu bakanı, bir topluluga girdiğinde üstün yetenekleri ile çevresirü etkilesin. Dış ülkelere gittiğinde yabancı dilde konuşsun onu görenler. karsısında ceketlerinin düğmelerini ilikleyerek kendılerine çeki düzen verme gereğirü duysunlar. ÖNCE SEVGİ GELMELİ Bir gün gerçek sevgi ve gerçek Jtişünce eelirse bize, üniversite merdivenlerine güvercinler gibi konan çocuklarımızdan ürettiğimiı toplum düşmanlannın. aslında nasıl vakitsiz koparılmıs ve »oldurulmus Cmit çiçeklerı oldugunu anlarız îste o jrün karşı karşıya gelmek ısterdim o etnekH generalle. Ama sevgi ve düşünce gelmell Bnce. Gelmeli ki, bir söz köprüsü kurulabilsin aramızda O'nu ölüme gönderen mahkeme baskanıyla. Siyasal iktldarların kaç bin yıllık defişmez usullerlyle insanları ökseye düşüren. kişiye güvenlik veresl yasalan yaglı Ilmik yapıp boyunlara fırlatmayı marifet sayan sevgisizllk nasıl bir politik sermaye imiş, konuşur tartısırdık. Adalet hangl düşünceye kul, hangisine eellâtmış, sorar anlardık. Asümıslar ormanında hiç rüzgâr e«meı, hiç çıtırtı çıkmaz ve insan hiç firpermeı mi, konuft a m r dinlerdik. Geçen yıl «elli yaş«ımızı kutladık. Bu yıl da elli birinciyi! Kardes gibiyim Cumhuriyetl?! Bu açıdan bütün yıldönüm'.erini çok iyi hatırlannn özellikle onuncu yılı... îlkokul üçüncü sınıf öğrencisı bir çocuk. marşlar öğretir çevresine, fenerler, bayraklar hazırlar Engin hir sevinç vardır içinde. Onuncu yıl, onuncu yıl Türkive Cumhuriyetınin kuruluşunun onuncu yılıdır bu. 1933 .. O uç aünlük tatili an an hatırlarım biraz dalsam. Dünyanın er güçlü devletiydik Atatürk gibi bir lider vardı başımızda. «Bu ne inançtır ki Gazi Paşa» Her Külebi. O inanç Gazi Pasa'dan bizlere eeçmişti, hepimizde kök salmıştı. Daha Atatürk degildi o. Gazi Paşaydı, Gazi Mıı?tafa Kemal'di. Topu topu iki kez görebildiğim yüce İnsan. «Ne mutlu Türküm diyene».. Gerçekten de Türküm dediğimiz, diyebildiğimiz için mutluluk duyuyorduk. Yetiyordu o kadarı. Yannların çok güzel şeyler getireceğine inanıyorduk. Ne jüzel tanımlamıştı cumhuriyetl bıze .. tCumhuriyet özellikle kimseşizlerin kimsesıdir», «Cumhuriyet, erdemdir», «Cumhuriyet düşünce özgürlüSünden vanadır», «Cumhuriyet sizden "fikri hür, vicdanı hür' kuşaklar ister». «Cumhuriyetimizin temeli Türk toplumudur. Bu toplumun kişileri ne kadar Türk kültürüyle yetişmiş olursa. o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar güçlü olur!. Kırmın bezlere asılı »özleri, özdeyişleri gerçegin ta kendisiydi. Ezberliyorduk onları. anlamaya çalışıyorduk. Bugünkü cumhuriyet bayramları eski gunlerdekine beniemiyor. Yıllar geçti elbet. ell' bir yıl... Onuncu yılın heyecanına benzer mi olgun yaşm ağırbaşlılığı. Cumhuriyet saglam temeller üstünde. bir daha geri dönülmez bir yolda ilerledtkçe flerliyor. DemokTasi dediğimiz düzen ileri bir aşamaRiydı Cumhuriyetin. Ama bitti mi her şey. her şey tamamlandı mı. gerçek cumhuriyet kuruldu. yerleşti ml? Hayır, gerç«k halkçılık, devrimcilik açısından bugün 1933'ten daha llerl bir noktada olduğumuzu söyleyebilir miyiz? Evet, Türkiye kırk milyonluk güçlü bir ulustur. «On yıld» on beş milyon genç» bugün elli yilöa kırk milyona varmı$tır. Ama bu insanlarımızm hepsi «genç» bir kafada mı, çağdas bir anlayışta ve görüşte mi? Orası belli değil. Elli yıl önce tarihin kirli sayfalanna kanşıp gittiği sanılan gerici «.kımlar bugün birer siyasal güç olarak seçmenin önüne çıkabUmekte. oy alabilmektedjr. Demokrasi, daha ileri gitmek, halka daha yararlı olmak, uygarlık alanında üstün asamalara ulasmalc için bir yöntemdir. bir araçtır. Oysa demokrasiyi bu ulusu gerilere atmak, çağından koparmak için kullananlar gozümüziln önünde. Insan şaşırmıyor mu nerden nereye gelmişiz, nasıl gelmişiz diye!. . Demokrasi, hasta düşünceieri ayakta rutmamahdır. Saglam toplumlar böyle hastahklı göriişleri. kişileri bir an önce tasfiye ederler. Ama bir geregi gibi uygar bir toplum yaratamadıgımu için bütün bu hasta 1ıişileri. onlann saglıksız dü»üncelerini olanca canlıUgiyle hâlâ yaşatıyoruz. Onlara yaşama olanagı tanıyoruı. Cumhuriyetin elli birinci yılında şeri»tçüik akımının güçlendigini, böyle gerici düşüncelerini apaçık yazanlan. söyleyenleri, hatta halktan oy toplayanlan gördükçe şaşınyoruz. Cumhuriyetle yaşıt kişilerden de geliyor böyle sağlıksız görüşler, hatta cumhuriyetten çok sonra dogup yetişenlerden bile!... Yarın Cumhuriyet Bayramı. Türkiye Cumhuriyetlntn elli birinci yıldönümü kutlanacak bütün yurtta. Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün tarihsel gelişimi durdurmak olası deglldir. Cumhuriyet devrimi de hızla ilerleyecek yanm kalmış işleri tamamlayacaktır. Hem de halkın kendi oylariyle... Zor olacak, geç olacak, yorucu olacak, ama olacak... Gazi Paşa ne diyordu: «Bize ve gelecek kuşaklara düsen ödev bu yol Uzerinde durmaksızın ilerlemektir.i) O yol, devrimcilik, halkçılık, kısacası gerçek demokrasi yoludur. Selçuk C. BENGÜ Cumhuriyet Savcuı lerin kitaplannı toplatayım» der. Ve, olmaz diye sıraladıgımız *u ömeklerden birini kendine iş edinip Bakanlık bütçesinden büyük harcamalarla her gün Türkiye Cumhuriyeti sanırları içindeki tüm Ağır Ceza Cumhuriyet Savcılıklanna teller yagdınr. Mahkemelerden karar aldırtır. Savcılar ve Kolluk kuvvetleri günlük işleri arasında onlarla uğraşır. Ve böyle bir iş Unlü bir deyimle • havanda su dövülmek Pb\ Ça'ltanır gider. ' ! lsminden' bile okuyucunun ua berdar olmadığı gazete ve dergiler müstehcen neşriyat yapıyormuş diye tanıtılınca bu reklâmla daha açık basar, daha çok basar. ve daha çok satar. Bizim Adalet Bakanlığında sık sık rastlanılan olaylar vardır. Posta tahsisatırun kalmamasından ötürü mahkemelerin uzaması. Suçüstu parasmın bitmesi yüzünden keşfe gidiletnemesi (yine sonuç olarak duruşmalann geri kalması.) Kırtasiye harcamalarının bitmesi nedeniyle makine > e >ritlerinin bile alınamayarak dak tüo makinalarınm kullanılamama lan. Bunlar Adliye ile ilişkisi olan herkesin bUdiği gerçeklerdir. Yıllık tzine gidecek savcılann izni Ozlük Işleri'nden çıktığı halde Bakanlıkta posta gideri bulunmadığından ızin telleri çekılemezken müstehcen yayını toplau mak için yüzlerce telin aynı gtinlerde çekildiği de bir vakıadır. Bir gazetede tahrik edici, sanat değeri tasımayan çıplak kadın resmi basmak ne kadar suç İse şapka yasasına aykınhk veya şeriatı övmelt de suçtur. Bazılanm bacak resmi, bazılarıru yeşil takke ile sokaklarda gezen kisiler rahatsız eder. Bir ay kadar önce TUrkiye Televizyonlan Kilis'te alenen kaçakçılık yapıldıguıı bütün yayın fth>lm» gösterdi. Oranın yasv ları degisik midir? Istanbulda iki üç paket yabancı sigara satan fakir tombalacınınld kacakçtİLk olurken ötekilerinki ücaret mıdir? Heı çeşit suçta eşit işlem ya pılmalıdır. Suçlann yerleri aynı tutulmahdır. Bir bakan yasalann kendine verdigi yetkilen kullanarak müstehcen neşriyatın takıbi için Cumhuriyet Savcılıklanna ge nelge gönderirken camilerde bazı din görevlilerinin görevleri dışına çıinp cumhuriyet ve layücllk ilkelerine aykın sözler sarfedıp etmediklerim, gerici yobaılann Atatürk'e dil uzatıp uzatmadjklarını da sormahdır. Adalet Bakanı Cumhuriyet Anayasasına aykv rı, layikligi ayaklar altına alan Yasa önerileri Meclise verildiğinde hiç olmazsa oturduğu yerden öksürerek orada bulundujunu belli edivermelidir. «Cuma günlerini resrni hafta tatiü yapalım» şeklindeki hiç de geçerii olmayacak ve Anavasa Mahkemesırun yüzde yüz iptâl edecegi bir yasanm Mecliste görüşülmesine olanak vermemelidir. Bütün bunlardan sonra yeni kurulacak Kablnede görev alacaK Adalet Bakanını düşünmek hak ZULMÜN ARTSIN.. Ama şimdi olmaz. Şimdi benim gözlerlmin Snünde sadece o gencecik çocuğun. Mmlatyah bir öğrenciyi Yıldndak] Akkdeminin önür.de vurduklan günkü iapsan yüzü var. Battal'ın arkadaşlanyla konusuyordum. O susuyordu. BüyCk yalnızlığın acısı yüzündeydi. «Dag başında pibiyiı. Kendimlzl savunmazsak öldürülecefiı.. .Ama böyle de ölüme gidiyorsnn çocnk?», «Bilryornm.» «Peki öyleyse?». «Yalnızız, yok çare». Ve sen, insanlan yalnız bırakıp insan içind'e, dağ başında kurda kusa yedirir gibi insanı parçalarsın devlet içinde ve dersin kl hizmete devam.. Yolun açık olsun. Bvnu, derebevine rolmfln artsın diye beddua eden Wr köylü gibi »öylüyomm. K.,«ctli ttcılır vt •»»»nl.r'jl •âttıekkil cm.it »ensi» «kitımı. Mr UMIMU ıtvnitMır. VEFATLAR İCİN Tel 47200B Okuyucu mcktupiarı Işçiye verilen bize de verilsin Bugün için Türkiye rfüzeyinde asgari işçi ücretlerinin 40 lira olduğu ve ayhk net gelirinin 1200 liradan asagı nusmedıgi bir dönemde s u yetkilüere soruyorum, niçin devlet memuru olarak nitelendirdlginiz öğretmen topluluğu, bir işçi kadar maas almıyor? rum, ama bizi de kimse Küçüm Daha önce de Dehrtildiği üzere memurlara ödenecek aysememelidir. maaşın lşçı ücretlerinin alBizlere gösterilen bu olanaktında olmayacajh beyan ediisızlıklan çafdisı bir zıhniyetin misti. eseri olarak Rörmekteyiz. Bir ışçınin elıne ayda net Durumu ilgililerın takdirleriolarak 1200 lira geçtığı halde ue bırakiyorum. yeni mezun bir öğretmenın Bi r öğretmen eline ayda net olarak 1086 lira geçmesini sosyaj adalet ilkeleriyle bağdaştıramıyorum. Aynca yurdun hiç bir yennde aj'irım gözetmeden vazife yapmaya çalışan bir öğretmenin maddi olanaksızhklar ıçınde Kivrandıjh ortadadır. Hiç değilse işçıye sağlanan maddj olanaklar kadar öfretmene de maddi olanak sağ!anmalıdır. Işçiyi küçümsemıyo iınH iJk. n vum «uatlJt ,(K lyrı kir icıet llanız, ctnlit ılltfinı ıve'mml fcrııMe tit', İSLÂM CENAZE İŞLERİ MT KMn «Mineleler nl«tcey< ı,r «l'i.k iRf< yırl ici, r»rt «i|i, j v t . ı t « 4 » ytrtı t n a n mkli jlfdır. t M ı Itr tuKUt (ari »•••••••••••••••••••••••••••••^ KARAOENİZ BAKIR: IŞLETMELERJ AS'den | DOKTOR ARANIYOR Şirketimiz Murgul îjletme Müdürlügünde işyeri doktoru olarak çalıştırılmak üzere pratisyen doktor alınacaktır. Ücret tatminkâr olup yılda iki maas tutarında ikramiye ve lojman verilecektir. İsteklilerin «Ziya Gökalp Caddesi 17, Kat 7 Kınlay Ankara» adresine sahsen veya özgeçmişini belirten mektupla müracaatları rica olunur (Cenajans: 796) 8460 BÜYÜK KAYBIMIZ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cerrahl Kllniği Kunıcu ve Dlrektörlerinden Büyük Hoca ve Âlim Ord. Prof. Dr. »•••••••••••••••••»»••••••••••••••»•••••v (Tarık İs: 231) 8467 FAHRI AREL'i 26. ekim. 1974 günü kâybetmiş bulunuyoruz. Aziz nâ'şı, 28. ekim. 1974 pazartesi günü saat 10.00'da Cerrahpaşa Burhanettin Toker Anfisinde ve saat 11.00'de Istanbul Üniversitesi merkez Binasında yapılacak olan törenlerden sonra Beyazıt Camünde öğle namazı kıhnarak Edirnekapı Şehitliğinde toprağa verilecektir. Kederli ailesine ve bütün Tıp caroiasına başsağhğı diler, acılarını paylaşırız. CERRAHPAŞA TIP FAKtXTESİ DEKANLIĞI Cumhuriyet 8469 Kantinden sikâvet » elcun tarihinden bu yana Ceoecı Erkek Ögrenci Yurau Kantinı iyi çalışmacuğı ıçın kantinden aiışverişı üoykoı ettık. liantine ihtiyacımıza cevap verecek maJ getirilmemekte ve getırUenler ise dışarıdakı fiyatlardan aaha panaü ol&rak satılmaktadır Bu durumun diizel* mesı ıçirj gereKJi yerlere basvurduk. Pakat bıç Dir oiuınlu cevap alamaaık Haüü bütün ıstefcerımızm dıkkaıe annmaması üzerine Yurtta bulunan Dütün öğrenci arkadaşlar ioplandık ve ou üurumua dıizeltilmesı ıçın kantıncten alışverış yapmamaga yani Kantinı noykota Karar verdık Iıgıiııer Santinın düzeltilmesi yolundakı ih gisızliklerıru halen devam ettir mektedirler. Yurt yönetieileri ou ladar kötü ve sağlık şartlarına ayKin kantın ve yemelthane için «iyi» raporlan vermekıe ve 600 ögrenci nın sağlığını sorumsMZCB tehllkeye atmakta ve bu mtumıarını btltiin ikazlara rsğmen sürdürmektedirler. Yuraun ayiıklı personeü olan Kalonfero ve yardıracısı aynca Kantın ısletmecısı Turgut Duran'ın hızmetinde çaiışmaKtadir Isteklerimtî yerlne getirilinceye Kadar kantiru Doykot edeceğız. Cebeci V'urdu Oğrencileri DAKTİLüGRAF ALINACARTIR T.C. ZİRAAT BANKASI BAHÇEKAPI ŞUBESİ MÜDÜRLÜGÜNDEN Istanbul'daki şubelerimızin ihtiyacı için sınavla yeteri kadar daktilograf alınacaktır. Smava girmek ısteyenlerin: 1 En az ortaokul mezunu olmalan 2 18 yaşım doldurmuş olmalan ve 30 vasından büyük olmamalan 3 Erkeklerin askerlik görevirü yapmış bulunmalan. 4 Kanunen memur olabilme niteliginde bulunmaları şarttır. Sınav 2.11.1974 cumartesl günll saat 10.00'da şubemız hizmet bınasında yapılacaktır. Smava kacılmak ısteyenlerin sınav gününe kadar Şubemiz Personel Senisine bir dılekçe ile basTOrmalan ve nüfus hüviyet cüzdanlan Ue 2 adet veslkalık fotoSraflannı tevdi etmeleri lâzımdır. Sözleşmeli Ekonomist ve Teknik Personel Alınacaktır Idaremizde büro makinaları (özellikle daktilo) sanayiinde ön ve esas projeleri hazırlamak, alınacak teklif ve teknikleri değerlendirmek, yabancı firmalarla yapılacak müzakereierde ve temaslarda bulunmak, fabrika tesis ve montajında çahstırılmak üzere sözlesme Ue ekonomist ve makina münendis veya yüksek mühendisleri alınacaktır. Tatiplerin Îngilizce veya Almancayı iyi derecede bilmeleri «arttır. Aynı konularda çalısmıs olmak tercih sebebidir. Hal tercümelerini bildirir /azılı müracaatların en geç S kasım 1974 günü aksamın» kadar Devlet Malzeme Ofüi Genel Müdürlügüne y»oılması rica olunur. Maliye Bakanlığına 13 Sayıiı Kanun Hüturiündekı Kararname Ue. Genel tdare ruz metlilere ve yardımcı nızmetlı lere van ödeme verilmektedlr Malıye mutıasphe Tiemuru ol mam hesabiyle bütün devaire ait van ödeme cetvellen ıncelenmiş. diger Bakanlıklann Oütün personeline van fldeme veri) mı». valnu Malive Bakanhgına ait memurlann bazılanna van ödeme verilmemistir. Bütün devaınn muhasebe lşle rtnJ gören Malive muhasebe me murlanna 1» riski ve 1» eüclü 8(1 rammı verilmemistlr secmiş Mallyı» Bakanlannın derltfci gibi her halde mum dibine ısık vermemektedir. Bu durum hfilâ devam etmek tedır. aydınlfltılmasıni a n edei Necdet AYDIN Mubaaphe Mpmura Malmüdürifigü BM.YA EVINİZC GELEN OĞRETMEN ÖZEL FOIMO İNGİLİZCE İ 4 *' 4' 41 motoöu ile «vlnizde kondl kendinize ALMANCAFRANSIZCA MUHASEBESTBiODAKTtLO (Basın: 24237) 8465 öğrenıp, k e n d i n ı z e o a h « iyi bir yarın hazırlayabılırsiniz. h e m e n BUGÜN Cicretsiz Izahlt b r o s ü r ü m ü z ü isteylniz. FONO , mektupla ögretım kurumu haliskargazı cad no 207 osmanbey • ıstanbul M : 4S4114 48411*. 484! 18 ^••••••••••»»»•••••••••••••••••••••••••••«m SUADİYE'DE ^ L Ü K S DAİRELER Suadiye'de sahane kontorlu 3 yatak odası 1 salounlu Asmolen döşemeü deniz manzarelı daireler. Tel: 68 U 90 5 (BUgin Reklâm: 3) 8468 (Basın: 24042) 8464 (Ar Ajans: / 8463