Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHÜRİYET 26 Ekim 1974 eğişme. bütün «toplum»lar için doğal ve zorunlu bir oluştur. Ancak her toplumsal değiş me «ki?i»ler için güç bir iş olur. Çünkü, değiş me kendiliğinden olmaz. Onun karşıtı olan «gelenek»in kişiler üzerindeki etki gücünün aşınması gerekir. Değişme sorunian tartışıldığı zamanlarda gelenek, din kılığma bürünme eğilimini gösterir. Tartışma ise aklın gelenekten özgürteşmesi anlamını taşır. Toplumsal evrim, akıl gereği düşün'ün gelenek değerleri doğrultusuna uygun olan yolu bulma şansına bağhrîır. Bu yapılTr.azsa, topluzn «altı kavak, üstü kâşane», şaşkınlıklar içinde yuvsrlanan bir toplum biçimine dönüşür. Ancak. gelenek denen şey, kendini basit bir biçime sokma çabasına karşın, basit degil çok karmaşıktır. Çağdas uluslann gelenekleri içinde. onlann ulus oluşlanndan önceki yaşam aşamalaraıdan kalma bir gelenekler dokusıı v^rdır k< bu dokunun ceşitleri arasında yeni ulusa! deferler sentpzi kolay kolay gel'şmez uluslaşma asamasın da. Gelenefin yalnız değismeye karşı olduğu mey dana çıfcmakla kalmaz, gelenek dokusunun ayn argaçlan arasında çatişmalar yattıgı olavı rta pat lsk verir. Gelenek komr>leksinin zayıf yanı burada. Aklm büyük sorumluluğu (çok kez de talihsisliği) bunları yeni bir biitünde bilinçlendirmededir. Bu büinçleme isine bilinçli o'.arak değil. kör kör. rorla kalkışüması icin zamanmvzda uluslann caSdaslasması sorunurıda kullanTİan terim Pa şi7m'dir. Bunda, gelenekciliğin kendisi «veni» bir ilke. ypni bir Blcekmiş (ribi cösterilir. Ne var ki. b'i ceşit ee'.enekçiügin çeleregi bllinç yolu ile ayık lama <>ücü yokfur. Tersine. o böyle bir seve karsi dır. Gelene£in gercek kavnaklannı gecmiste oldıık Isrı ıribi hanei »eemiş kcmıüar içinde bir zaman lar gec»rli p1dvı*iıru görme* Onlan cnroıtır. aslında + olmavan baska anlamiar katar. ÜsteMk. bu çaroı ma isinde saklı tuttufu idpolofik cıkarlar yatt:*ı aeifa oıkmaz. Fski gelenekler sentezinin d'rilfi'd'Ş'ne kisiler zorla ya da propaganda ile inanrtiniir. Gelenekçiliğin en korktuğu şey, devrimci değisme bilincidir. Bu korku yüzunden kaç kez tar tışma. eleştirme, arama ve akıl yollan en somın da devrimcilik biçiminde gelenekçiliğin karsısına çikma zorunda kalır. Bu nedenlerle. her gelenekçi düşün özgür, layik çağdaşlaşmaya aykırı olmak zorundadır. Demokrasinin beşiğinin sallandığı söylenen eskı Grek uygarlığında önemli olan yan, gelenek sel olan ölçüler yerine özgür dtişün yolu ile yeni D gür kisilerden oluşmuş devlet blrlmi anlayışı yok tu. Demek oluyor ki, o lamanki demokrasi bugünkü anlamda yalnız özgürlerin yönetimi olan bir oligar?idir. îki Ulusta Tarihsel Doğrultu Niyazi BERKES yi arama aşamasına geçme çabası idi. Cunta Faşizminin ideologlannın sandıgı glbi eski Atına halkını köleleştiren bu değildi. Klasik Grek düşünü îelenekle yaşayan toplum biçiminin yerine geçecek bir düzeni aramayı temsil eder. Eski GreK düşününü anlamada cuntacı kafanın yanılgısı. ulu sal çağdaslaşmaya engel olan layiklik düşmanhğı dır. Bunun kaynaklannın. klasik Grek uygarlığırun arkasından gelen Ortodoks Hırtstiyanlığı geleneğinin olumsuz. gelenekçiliğinde yattığı bir kez da ha ortaya çıkmıstır. sözcügünUn eski Grek dilinin bir armağanı olduğunda kuşku yoktur. Ancak, bu armaganın geüşi de nasılsa bir yanlışlığa uğradı. Modern anlayışta demokraside egemenliğin tıalkta yattığma, tüzel devletin halk iradesinin özgürlügünün üstüne kurulduguna inanılır. Bu sözcüğün eski Grek dilindeki k'ikeni olan «Demos» sözeüğU ise «Halk» anlamını tasımaz. Demos, henüz tüm kaybolmamak la beraber yersel bölünüşlere g6re, birimlesmeye başlayan eski kabilelerin bireylerinden köle olmayarüann oy verme hakk? tanınan birtaılerdi. Buna karsılık, eski Grek dilinde «Halk» sözcüğünü kapsayan başka bir sözcük vardı ki, o si yasal inlami degil, «dindışı olan» anlamını taşır. Bu yüzden o da bugünkü anlamda «Halk» karşı lıftı değildir. Bu sözcük «Laoss sözcüğüdür. Bugün kııllandıfımız «layik» sftzcügtintin kökeni budur. Bu sözcük, tapınma işlerine bekanlar (Kleri kosTar) dısında kalan kisiler (Iaikos1ar> ayınmından dogmustur. HıristiyanbKin geUşbıden son ra ikinciler din adamları (ruhanilerl, birinciler de onlann dışmda kalan, ruhanilik nitelikleri ol mayan düz kişiler demek oldu. Eski Grek uygarlığuıda «Halk»fcayramıolma dığı gibi, «Ulus» kavTamı da o!nwiıgından: o uy garlığm en büyük düçünürlerinde gordUgunıUz gibi, yalnız özgür olan kisiler için ideal siyasa bl riminin kentdevleti olabileceği belleniyordu. öz gür kişi, çogu üretim işlerinde çalıştınlan özgür olmayan kişiler karşısında, en iyi böyle bir yasal rejimde kendüerini geliştirebileceklerine inanüır dı. Dısardan gelen «yabancı» kisilerin de özgürlük haklan kısüı idi. Haklarda eşit, dogadan öz BugüıJrtl anlamında «demokrasi»nln gerçek karşüığının demokrasi değil, «Laokrasi» olması gerekir, eğer Grek kökenli bir sözcük kullanıla caksa. Nitekim, Yunanistan'da cunta'ya karşı olan radikal Yunan yazarlan bu «Laokrasi» sözcü ğünü .•erleştirmeye çahşıyorlardı. Etimoloji açısmdan dcğru olmakla beraber, yanlış ta olsa birkea yerleşmis bir terim yerine, doğru da olsa alışılmami"! olan bir terimin konmasi güç oluyor. Onun için, demokrasi sözcüğünü kaldırp onun ye rine hiç kullanılmamış bir sözcügü koymarun ba şarüı olabileceğini sannnyonım. Tarihin Yargılaması «Birinci Dünya Savaşından önce Türkiye"ye Liman von Sanders kumandastnda bir Alman ıslab knralu gelmişti. Bunlar Törk Ordusunn düzelteceklerdi. Birçok a» keri okulların (başta Harp Akademisi) başkanlıklannı, öğretmenliklerini ellerine aldılar. Bircok birliklerin kumandanlısına çeçüler. Merkezı Istanhulda olan ve 8oğazlarla Trakya'daki kuvvetlcri kapsayan Birinci Ordn Kumandanlı*! da Liman von Sanders'e baîlandı. Almanlar çerek Türk halkına ve gerekse ordn üyelerine çok ajfır muamele ediyorlardı. Bir Alman snbayı Türk subavıııa adeta asajı bir milletin üyesi diye bakıyordu. Bu durıım savaşla birlikte imparatorlnkta derin bir sefalet ve ıstırap vo^unlastıktan sonra daha da ağırlastı. Bir cephede Almanlar baska erzak yiyor, başka şartlar altında vasıvor ve memleketin öz evlâtlarından mevdana selen Osmanlı ordtısu haska sartlar altında yaşıvordu. Bir Alman erinin vedİEini. eiydifcini, bizim erlerimiz desil, Knlordu ve Tümen Knmandanlanm» dahi yiyip giyemiyordn. BaSdat'ın dSsme<!inden sonra Kotordu Knrmay Baskanı Saffet'le (sonradan Millî EJitim Bakanı Saffet Ankan) bir eece viirüvüsünden sonra bir Alman çadınna girmistik. Alman neferlerinin cibinlikli karyolaları, elektrikli lamhaları, soğumuş biralan ve çeşitli çaİRilanyla eflenceli hayatlarını gördüğümüz zaman Saffet: « Alman ordusunda er olmak. bizde kolordu knrmay baskanı olmaktan iyiymiş* dedi. • Yukarıdaki 1satırlar «Yüzbaşı Selâhattin'în Romanl» nın ikinci baskı ;'. yapılmakta olan birinci kitabından slmmıçtır. Zengin bir kapltalist devletle, bir mazlum ulusun ıçli • dışlı yaşamlndan oluşan çelişkileri, tepkileri dile çetirmektedir. Birinci Dünva Savaşıncfa Türkiye'ye «Eııverland» deniyordu. Bu deyim Babıâli'nin Almanva'ya ne denlı baeiandiEını 2O«;termektedir. Sanki bu tarih hiç yasanmamıs ve acıları çekilmemi» gibi, tkinci Dünya Savaşından sonra bir Amerikan ülkesi kimliSine yöneldik Bu kez de varlıSımmn eüvencesini ulu* ?al henüeimizde decil, Amerıka'da cörüyorduk. Amerika'nın subavından uzmanına dek tüm temsilcileri de yoksul Anarîolu'da sömürşesine verl?şmis bir devletin görevlilert eibi yaşıvorlardı Birinci Dünya Savasmdakı acıyı bilinçlendiren Mustafa Kemal, Cumhuriyetı kurduktan sonrs kendi öıvarlıgimıza güveni bue aşılamaya calıçmış. çağdas ulusculuk ilkesini benimsemişti ama: Osmanlı vılgınlığının yeni mirasçılan csnlanmışlar siyasi iktidan ele geçirmişlerdi. Bu siyasi iktidarlar döneminde Türkive'de kapı;ila«von va'alan »enıoen geçerli kıhndı, bağımsızlıgımıza gölge düşüren ikili anlaşmalar imzalandı. Washington'un yeryüzündeki çıkarlanna uygun biçimde sarilandınlmı» kafalar. ulusal yaşamda söz sahibi oldular Eski Cumhurbaşkanı Celâl Bayar bunun için: Türkiye, küçBk Amerika olacak diyordu. Eski Cumhurbaşkanı Sunay: Türk Hmanları Amerikan askerinin tabiî fhtiyaçlannı ffidermeleri için kullanılacaktır.. diyordu. Çankava'ya yerleşmiş ve ne yazîk ki uzun süre ülkenin Cumhurba^karlıgı EÖrevlerinde bulunmus bu ıkı kişinin vukandakı <özlerı. Türkive Cumhurivetı tarlhınde iki utanç yazıtıdır. Devletin baş'.nda bulunan kisilenn, ulusal yaşamın onuruna ve Cumhurıvetin şerefine aykın düsen sözlerden sakınmalan gereğin) bu iki kişi ne yazık ki bilememişlerdir Buna karsılık ysbıncı bir devlete bunca sıgınmanın ayıbını algılayan biT muhalefet, geçmiş dönemlerde canlanıp gelişerek ulusal bilincin valazını ülkeve yaydı. Amerika ile ilişkilerimtzin rfevletlerin eşitliği ilkesine uygun biçimde düzenlenmesinin bilimsel isterlerint ortaya koydu. Şimdi Yunanistan'la Türkiye arasındaki çatışmanın ortalık yerinde Amerikan Kongresi: Türkiye'ye Amerikan askeri yardımını kesiyorum, demiştir. Bu devletin sorumlu yerlerinde vaktiyle bulunmu* olanlar, yskın tarihımizi hatırlasınlar: başlannı elleri arasına ahp bir düştlnsünler. Çünkü tarihin yargılamnsından aklanarak çıkmalan olanaksızdır. Kavramak Gerekir... Çağımızda bir halkm uıuslaşma derecesi layik leşmiş olma ölçüsüne bağlıdır. Bu bakımdan Yu nanlıl.'m ya da Kıbrıs'taki Rumlann ne dereceye kadar modern bir ulus çağdaşlasması aşamasına varatildiklerini tartısmak bize yeni yönler kazan dıraca' bir iş olacaktır. TUrk evrtminde vıluslas ma, layikleşme, cagdaslasma devrimlerl ile basbasa eitmlştir. Biri çercekleşmezse ötekiler de gercekleşmez. Oysa lR30'larda başlayan modern Yunanistan tarihine bakarsak ya da çeçenlere ka dar baâımsız bir devlet sanılan Başpiskopos feok rasisinin kısacık tarihine baksrsak bunun böyle olmadığını, ikisinin de çağ dogru'.tusuna aykın doğrultıılarda inip çıktığmı pörürüz. Cünkü, birincifi hâlâ layik bir devlet değildir. İkincisi ise. düpedüz teokrasidlr. Yunanistan Cumhuriyetle basladı, sonra krallığa döndil, sonra o ?itti dikta torlük ıteldl: o da (rftti Cumhuriyet geldi: o devril di krallık eeldi. o ataldı cunta faşizmi geldi. Ama değişmeven bir siirekli yan var: Riç biri .avik dev let olamamıs'ır. Bir devlet Cumhuriyet de olsa teokrasi olabilir. BSyle bir sev düzsUnsüzlük (ano mali) de olsa bu anomalilerin tarhte birkac örnejB eörillmüştür. 'En tanınmışı bir kilise adamı olan Kalvin'in Cenevreda başkanlık ettigi Cumhu riyet't'i. Layik Türkiye'nin aydmlan kadar yurttaşlan nm d: teokrasinin ne olduğunu doğrj olarak kav ramaları gerekir. Cünkü. tslâmlıkta «kilise» olma dıgı halde ondan bir müslüman teokrasisi yaratma özleminâe olan kişiler var bugün bile. Başka bir zanrar. ' ı konuya döneceğim. Yanlışlığa Uğradı Modern çağ anl?yışında)d demokrasi. o eski beşikte sallanan demokrasi değildir. O. Batı uygarlıgında ortaçağ kiliseler teokrasisi ile feodaliz mine karşı gelişin ürünü olarak doğmustur. Bunun lelsefesini vapan Aydmlanma Çağı'nın düşu nürleri iki önemli" Ukeyi getirdiler. Bu llkelerin biri Inanc özgurlüğü ya da dünya işlerinhı kilise egemenliğinden özgtirleştirilmesi ilkesidir. öbürü, bütün kisilerin dogadan gelme. ne dinin ne de devletin ellerinden alamayBragı doğa! haklan ve bunda esitlikleri ilkesidlr. Bu ilkeleri getiren dU şünürler, modellerini eski Grek demokrasisinden almış defillerdir. Yeni demokrasi ideoIoHsini ken di çaglannın koşullan ve sorunian karşısır.da ee listirciler. Hiç birt: «Demokrasi iyidir. çtinkü filân ya da falan Grek filozofu öyle dedi» diyemezdi. Böyle bir düşün bicimi onlann karşı geldikle ri skoiastik dü;Un volu olurdu. Başka bir yazıda sözünü ettigim cuntacı büyükelçi dolayısiyle yazdıjhm Ribi. «Demokrasi» GÜNEŞ HEP DOCAR Evet BİR TIP KİTAPLIGI DAHA... Inlversiteler bajlıca kultür kay Inaklandır, Üniversiteler deni'lince de akla, ilk önce yaıı, kitap. periodik bibliograîüeri top layan dinamik bir kitaphklar örgütü gelir. Herhangi bir meslekte kişısel standardlar buralarda yük selir. Geçmişteki ve çağda? uygarlık ların temeünde hiç kuşkusuz, okul. üniversite ve kitaphklar yer alır. Tarih boyunca eğitim ve egitim sistemlerinin gelişmesiyle kişisel standardlar yükselmiş. uygarhklar gelijmiş ve varhğını sürdürebilmiştir. Ancak bu standardlann değerinin düfmesiyle de uygar hklar çökmüştür. örneğin. Atina uygarlığının çöküsünde, Atina Isparta savaşları değil, haysiyet şeref ve dürüstlük duygularmın ve kişisel standardlarm çökmesinin en köklü etken olduğunu, yine tarih ıspatlamaktadır. Yani kül türün ilerlemesi ve ğrekliliği, uluslann haysiyet "V« '••i'Ostlük duygulannın ve ki^îel Sfendardla rın yüksekliğine dayanmaktadır. Bizim burada amacunız konunun felsefi yönlerini değil, yalnız yazı ve kütüphane bölümlerini gözden geçirmektir. M.ö.'si 1400 yüına kadar uzanan geni? bir tarih süresinde, yan g*lismesi oranında uygarlıklar renk ve karakter değiçtirmiş ve daha ileri bir gelişme sisteminin standardına ulaşmıştır. Ük dönemlerde ötretim sadece oral sözlü olup öğrenciler. söyle nenleri hafızalannda rutmak zorunluğunda kalmışlardır. Yazıda alfabetik sistemln keşfi ile uygarlık tarihinde de büyük bir devrim başlamıştır. Geniş ve temelli bir egitim prog ramına dayanan gelişmeler ve araştırmalar için kitaplıklann birinci derecede etkili bir faktör ol duğu ve eğitimin. sosyal ekonomik ve kültürel geüsmelerin Vapılarını, ancak kitaplann açtığı. ilk dönemlerde bile ınlaştlmıstır Gelişmiş ve gelismekte olan ülke l»rin her biri. bu gerçeği gösteren güclü birer ömektir. Kitaphklann eski (antik) çağda varlıgı kuşkusuzdur. Eski dünyanın üc büvük kütüphanesinden biri M. Ö. 668630 yıllan arasında Ashur Banipal Kralmm kurdugu kütüphane olup. o dönemin en şönretlisi olmu^tur. ve her biri özerine öze) resm! mühür basılmıs tır. Bu kitaphklann düzenlenme sis teminin, bugünkü kitaphklar sis temine uygun olarak yapılmıs ol ması ilginçtir. Aynı dönemin ünlü kif'olıklanndan ikincisi Mısır'da M.ö. 275'de kurulan Ptolemeia kitaplıeı. ücüncüsü de M.Ö. 165'te kurulan Bereama kitapllğıdır Oktay AKBAL Hayır u rpheus dcgilim, gCne?) jarkı föyleyerek dogcfurmuyorum, gitsr çalarak da... Kendi kendine doğuyor güneş. Her sabah karçı tepelerdcn çıkıyor. önce pembe aydınlık sızıyor, derinden derinden Kapkaranhk cökyüzii yavas vavaj ısıyor. Derken kipkızı! bir renk. 5onra yu?yuvarlak «abah günesi... Yakmayan, korkutmayan bir ates vığını. Belki de st>Suk. ısıtmıyor ki«iyi. Bakması hoş, seyretmesi güzel. Ne çabuk verini alıyor, ne çabuk Sen onu an an ızlediğini san, bir rte bakıyorsun. tepende. Havdi bak bakabilirsen!.. Geçen akşam TV'de seyrettik «Kara Orfe» filmini... Bir 1M0 nisanında Paris'in bir sinemasında gördüSüm bir film(Ji o. Hic eskimemiş on dört yıl içinde Avnı etkenlikte. aynı jüçte. Gizli bir duyarlılığımizı uyarıyor ondan mı? Kimdir o yÜ7ü maskeli adam? Rio Karnavalınm herhangi bir kişisi mi? E\ırydice"i seven, özleyen bir erkek mi. yoksa daha başka bir jtüç mu? Yazgı deyin adlna. inanırsanız. kızın kaçınılmaz yazgısi... Kövünden kaçar Rio'nun Favella'sına gelir, ölüm maskeli adam da ardından... Efsanenin Orpheusla Euryd'ce'i ölümrie birleçecekîercîir arrak Ask ile nlüm niye içlçedir? tkisi de sonsuzluğu içerir, kapsar da ondan mı? Erkenden kalkıp güneşln doŞuşunu seyrediyorum bir »üredir, At sandajyeyi percere önüne. al sabah kahveni, istersen bir de sisara yak, bak kente teperfen.. O karanlık nasıl dağıiır dakikalar dakikaları kovslnrken. Yollarrian insanlar geçmeye başlar daha gece içinde. Işlerine koşanlar. Vapura, minibüse. otobüse... tste ilk vapurlarcîarı biri. Fabrikalar kar?ıda, »erinliğinde sabah ayazının atlamak motora. açılmak denize... Güneşi seyretme, gelişini, yeryüzüne hergünkü dönüçünü .. Kimi zaman bir bulut kapatıverir güneşi. Ranırsmız ki güneş yoktur. Oysa vardır, saklıdır sizin pözünüz onu göremez, hepsi bu. öyîe gerçekler vardır. sis ardında saklı kalan. Yok derler. güneş yok. hiç bir şey yok! Sen var dlyerek hem kendini. hem de herkesi aldatıvorsun, yanıltıvorsun! Nerde. KÖSter? Dört yan kapkaradır. vagmur yaSmaktadır hatta. fırtına, kasırga. bora, tipi... Yok güneş. hiç bir zaman da olmadı. olmayacak. Bir karamsarlık çöker insana. tstedigin kadar «Güneş yann yine dofacak» de. «Şu bulutlar bir kalksın. sen o zaman güneşi «ör» de Bilirîer. bunlann gerçek olduğunu, ama işlerine selniez. GCnessiz geçen kısacık anlardan yararlanacaklardır. ö'yle işler vardır ki ancak karanlıkta yapüır, karanlıgın örtüsü ttereklidir. O ULUSLARARASI BİLİM ADAMLARINI İLK OLARAK KiTAPLIKLARDAKİ ESERLKRÎYLE TANIRIZ. ARAŞTIRMA VE BİLİM, KiTAPLIKLARIN VARLIĞI İLE GELİŞİR. KİTAPLIKLARI ZENGİNLEŞTİREN YOLLARDAN BİRİ İSE KİTAP ARMAĞAN1DIR Prof. Dr. Tevfik BERKMAN çok yeni kitaplıklar arasında iki büyük kütüphane Moskova' da (LeninDevletler kütüphanesi) ve Leningrad'da (Salkykov Schedrin) halk kütüphaneleridlr. Almanya'da yukarıda işaret edilen tarihi kütüphanelerde top lanan 25 milyon kitaptan üçte biri 2. Dünya Savaşında kaybe?aka^ hu ; as^Jc, 1554te ajı Memörtal JJbrary) açılmasıyle giderilmiştir. Fransa, Rönesans döneminden yeni çağa, çok zengin kitaphklar bırakmıştır. Uzakdoğu ülkelerinde ise, M.Ö. Vin. yüzyılda kitaphklar kurulmus ise de, modern kitaphklar son yüz yılda yapılabllmistir. Görülüyor ki ilk dönemlerde, devlete, ya da sahıslara ait özel kitaphklar, Rönesans ile birlikte kurulan Devlet ve Ulusal kitaphklanna armağan edllmiştir. Bugünün sayılı büyük Ulusal Kitaplarımn olusmasında, bunlann gerçekten büyük paylan olmustur. Ulusal kitaplıklan Universite ve halk kitaplıklan izlemiştir. Bu tip halk kitaplıklan ve çocuk servisleri. Birleşik Amerika'da çok gelişmiştir. Bu tip kitaplıklar dünyanın başka yerlerinde yoktur, ya da çok sırurlı olarak vardır. Birlesik Amerika'da kolej ve universite kitaphklan ile bunlann işlevleri aynca etüd edilmeğe değer. Ülkemizde 400'e yatan eski ve yeni kitaplık arasında tarihsel değen çok yüksek olanlan da vardır. Son zamanlarda sayısı gittikçe yükseUnekte olan üniYersii^erimizde, kitaplıklann sayısı. da artmaktadır. Buralara kişisei kitap bağışlan yapflmalrtadır. Fakat Ankara Ünlversitesinde «FordFondation» tarafından blrinci sınıf btr cLibrary school1958» kuruldugu glbi, ya da Almanya'da 1954'te «American mernoriallibrary» gibi, Amerikan kültür birliğinden faydalanmak ve milU egitim vakfı içinde, kütüphanelerimizi gelistırmek Uzere. kooperatil bir grupun yardımını sağlamak gerektigine inanıyoruz. Ulusal kitaplıklanmımn, enformasyon, araştırma ve dokümantasyon merkezl olarak gsliştirmek Uzere kitap'ıikçılık okullannın Urerinde daha çok durulması gerektigine inanıyoruz. kitaplığın kurulması çok doğaldır. Emeklıye aynlmış olduğum bu dönemde, sayısı 2000'i geçen yabancı dildeki kitaptanmı, periodik ve kanser konusunda Enternasyonal Bibliografya 'soieksiyonumu, Bursa Tıp Fakültesı kitaplığına armağan etmiş bulunuyorum. Bu kitapiann, bu kitaplıkta ilk demirbaşsırasını almış olmasiyle derin bir zevk duymakUyun. Oldukça değerlı sa>alan bu eserleri bu kütüphanemize armağan etmekle, çok kutsal ve akademik bir görevi yerine geürmiş olduğumkanısındayım. Çağdas uygarlıkta, üniverslter işlevlerin yapılmasuıda arşiv ve kitaplıklann yeri başta gelir. Zira eğitim yanında araştırma daha büyük bir önem kazanmış bulunmaktadır. Araşörmalarda, duşünce kapasitesi ve görüş açısının genişlemesinde en büyük etken, hiç kuşkusuz bibliyograiva, ltitaplar ve Periyodiklerdir. Herhangi bir büım dalmda öğrenim, ya da araştırma yaparken, konumuıla ilgili uluslararası bilim adamlannı. Uk önce kitaplıklanmızda eserleriyle tanınz. Daha sonra onlan kendi merkezlerinde, Enstitü ve kliniklerinde görüp çalışmalarım yakından izleyebiliriz. Daha sonra da uluslararası kongre, ya da konferanslara eylemsel olarak katılmakla, arastıncılann kişiliklariıü. karşıhklı olarak daha iyi anlamak fırsatını buluruz. Kitaphklarda başlayan çeşltli temaslarla gerçek bilim atmosferine girihnis olur. Kişisel çahşmalara renk ve zenginük gelir. Kitaphklar, hem dünün ve hem de bugünün bilim adamları arasında bir köprüdür. Kitaplık ve Üniversiter, kafalann oluşumunu sağlayan bir güneş sistemidir. Bütün dünya bilim adamları bu kitaphklar sisteminde yer almakta ve eserlerinin her biri, birer canlı ışın kaynaklan olmaktadrr. Böyle bir sistemin içine gerekliliği derecesinde girebilmek için ise, yazınlardan diteratür'lerden) yeteri derecede yararlanmak üzere, yazın araştınlması. bibüyografi incelenmesi ve kitaplıkçılık düzeni hakkında gerekli metodolojinin eğitUmesi de çok büyük bir önem kazanmaktadır. Yeni açılmış bulunan bu kitaplığın bütün öğrenci ve arastıncüara yararlı olmasını dilerken, bu anda. akademik yaşantımın bu döneminde, en mutlu bir görevtml yapmış olduğum tnanciyle mutluyum. Sonuç r Okuyucu mektupları Ilkokul öğretmenlerının durumu Bizler bu ülkenin en ücra köşelerinde çağımızın sunduğu ışık, su, yol, doktor, ilaç gibi nimetlerden yoksun bir yasanuyı sürdürerek görev yapan ve ulusumuzun yarınlarını yaratacak kıışaklan yetiştirme savaşını veren ilkokul öğretmenleriyiz. Son çıkan Temei Eğitim Ya sasının getirdigı değişUüiklere çe ulusumuzun geleceğine umutla bafcmak bir düş ohnakgöre tnaaş karşılığı olarak tan öteye gecemez. günde yedl, haftada otuzbeş Durumumuzu Sayın Uilll saat ders okutmaktayız. öte Eğitim Bakanımızın bilgilerine yandan bizden iki ya da dört sunuyor ve ügilerinl bekllyoyıl fazla eğitim görmüş ortaokul, lise ve dengi okulların ruz. öğretmenleri ise maaşian kar Cafer KUFAL şıhğı olarak ortaokullarda 18, Karakb Kırklareli liselerde 15 saat ders okutmak ötretmenl ta, bunun üstünde okuttuklan her ders saatl için ek Ucret ahnaktadırlar. Eğitim enstitüsü ve yüksek okullarda çalışan öğretim görevlilen haftaHavat Bilqisi da 12. universite öğretim üyelerl ise maaş karşılığında haf tada 9 saat okutmakta. bunun Kitapları dışında okuttuttan dersler Okullanmızda okutmak zorun için ek ücret almaktadırlar. da kaldığımız HAYAT BÎLGtSt Orta ve yüksek öğretımde kitaplanndan hiç memnun degigörev yapan öğretmenlerle Diz liz. Nedenini açıklıyayım, görüler aynı eğitim tıizmetleri sışümce. ruiına girmekteyiz. Yaptığımız îlkokul programı. Hayat Bilgi görev, eğitim ve öğretimdir. si konulannı, bırleştirilmiş sınıf Eğitim ve öğretimin her kade lar İçin 1. yıl, II. vıl III. yü ko mesinin kendine göre bir güç nulan olmak üzere Uç grupta lUgü ve riski vardır. Bu neden toplamışnr. le bizim vaptığımız görevin öPıyasada mevcut olan Hayat teki kademe öğretmenlerinln Bilgisi kitaplan ıncelendığmde, yaptığı görevden daha hafif ol birlestirilmiş smtflı köy Ukokul duğunu kimse yadsıyamaz. Zi lannda okutulması gereken ünira ne denii Air Rosuilar altın te konulanrun çoğunluğunun bu da çalıştîğımız herkesce bilin kitaplarda bulunmadığı görülemektedir. Aranuzdakı ayrıca cektir. Oysa bu kitaplarda. şelıfc, yalnızca göraüğümüs öğre hır ilkokullannda okutulması tım yılından eelmektedir. Bu gereken ünite fconulanna detay ayncalıkta zaten devlet me h olarak yer verilmiştir. ünutmurlan vasası ile saptanmış mamaü id, ilkokul Bğrencilert ve kendilerine bizden ayn ola sadece sehirlerde yok. Halen rak naklan verilmiştir. yurdumuzda birleştınlmiş sınıf h ilkokullarunızın sayısı. azım Bu durumda matematiksel sanamıyacak kadar çoktur ve göstergeye göre, ilkokul öğret bunlar da göz önünde bulundumenlerıne de 21 saatten sonra rulmalıdır: kitap tıazırlayıcüan ki hizmetlen için ek ücret vevede talim terbiye kurulu tararilmesı gerekmektedir. Bu vapümadığı için ilkokul öğret fından. menleri büyük bir naksızlık Aksı olunca. öğrenciler fayda karşısmda talmaKtadırlar. Bu îanamıyacaklan kitaplan almış uygulama aynı zamanda anaoluvorlar Bütün eüçlük de bun yasamızın eşitlik ılkelerine de dan sonra ögretmene düşüyor. aykın düşmektedır Biz. ötekl Kıtabın e?irpfps eörevı de yük kademelerde calışan meslefclenmis oluvoruı. daşlanmiza verilen ek ders üc Durum. B grubu (45 sınıfretlerinı çok görmüvoruz. falar) Sosyal Bilgrtler ile Fen ve kat bizim hakkımızın da verü Tabiat Bilgileri Unitelert İçin mesini istiyoruz. de avnı. Ülkemiz az gelişmiş bir ültleriM vıllarda düzeltilmesi. kedir. Bu nedenle bizler. ilkp^z öniir.ie Oulnndunılması için okul öğretmenlert olarak her yazdınr sikâyetçi arkadasian türlü Rzvertye ttatlanmavı eömızın şiVâyetlerinin ortadan kal rev bilmekteviz Ama bu a5ır knhiieceğ1 mııuduyla. vükO valnızrs ilkokul öğretKitaplann ayn, oro?ramın 1s menlerinln omuzlanna vtlk!» tpdiginin ayn olftııffy bir öğremek de hüvük bir haksızlık tlmden gereSine ulasması öekle olmuvor mu? nemez herhalde. Uzun vıllar bir kenara itilSalim YALCIN mis, alın vazılRrıyle başbasa Emfnpınar Köyfl bırakılrrıis ilkokul Ö5retınenle rine errpkli ilgi eösterilmedik öfrermeni Susurluk Sofokles «Doğan gün yalnw senin defildir, yalnız benim de degil» demiş. Herkesin. hepimizin Şu dogan güneşi nasıl tekelinize ahrsınız! Her yere giren, her yerde egemenliğini kuran bir güç. Evrenin en stlzel sevi. ınsanlann ortak mali. Doğa, giineşi sunmus heoimize. Ama bu ortak maldan nasıl ynrarlanıyoruz? f Esit bicimde mi? Kimi var güneş altında pamuk toplarken er içinde. Kimi var kumsallarda güneşten yararlanır. girer denize serinler. Kim: var gilneş görmez bodrumlarda, kayalıklarda. i/belerde çürür gider. Kimi var tenteler altında saklanır günesten... İşte bir sabah daha... Hemin2vay*ın romanımn adı ne güleldir: «Günes hep dogar» Bunu karanlıktan yana olanlar hiç tmutmamah! Güneş het> doSacaktır. en umulmaz zamanda blle. îstediği kadar bulutlar örtsiin. saklssm onu. güneş vardır, bir volunu bulup olanca srüctivle doguverecektir. Bakıyorum b8kıyorum. sonra görmez oluvorum onu. Gözlerim kamaşıyor, körlesiyor. Sen istediğin kadar güneş voktıır de, olamaz de, çevirdin mi gözlerini ona doğru, anlarsın gerçeği!... Fuzuli"nin beyitini söylemenin sırası: «Güneşin zerre kadar kadrine noksan gelmez Eylese nuru cihantabını hüffaş inkâr». Bursa Tip Kitaplığı lstanbul Tıp FakUltesinin çabasiyle kurulmuş olan yeni Bursa Tıp Faktiltesinde de böyle bir VEFAT Merhum Nurullah Esat Sümer ile Fazilet SümerİD btricik kısı, Süheyl Furgaç'ın aziz refıkası, Ash Naziı ve tzzet'in sevglli anneleri Kadri Nişel'ta kayınvahdesı Melike Nur FURGAÇ HAMMEFENDt vefat etmıştir. Aziz naası 26 Ekim 1974 Cumartesi rtinü (bugün) ikindi namazını müteakip Bebek Camiinden kalaınlarak Zincirlikuyu'da ebedi ıstirahatgânına tevdı edilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. Cumnunyei 8428 TESEKKÜR Hastalığımdan ötürü candan ilgi gösteren Çorlu AsKeri Hastarve'inm çok değerlı Bashekimi: Kd. Alb. Çağımız Kitaphklan Muaern tcıtaplıklar son 150 • 200 yıl içinde kurulmuştur ve ülkeienn tarihsel, poliük ve sosyal durumlanna göre ilerlemişlerdlr. Eski kitaphklar. ulusa! devlet kitaplıkları, informasyon ve »rastırma, doküman tasyon merkezı olarak geliştırilmiştir. Ingiltere'de Londra, Edınburgh. Wales, Ozford ve Cambridge devlet • üniversite kitap lıkları kurulmuştur. Birleşık Amerıka da, ilk büyük kitaplık Benjamin Franklin ve arsadaşlanndan ibaret btr grup tarafından, Philadelphia'da (kouperatü bir şebekenin eseri) olarak kurulmuştur. Bundan başka Nevvport'da Redwood (1742), Boston'da Athenaou kütüphanelerı (1KU7) vardır. Bunlar halen çok gelismek tedirler. Bu kütüphaneler, Amenka'da revolusıondan sonra, batüı anlamda çalışmalann hareket nok talan olmustur. SovyeUer'de ise 1714te Büyük Petro tarafından Lenıngrad'üa «Büımler Akademisi Kitaplığı» ile, eski eserlerı toplayan Kıev ve sosyal bllimler üzerindekı eserleri toplayan Moskova kitap llgı kurulmuştur. En büyük akademik kitaplık Moskova'dadir Burada Rus aı lelerının »rmafian ettikleri eskı ve çoğu tsiıvca yazılmı; kitaplar vmrdır. II Oünya Savasından (onra Sovyetler BirliSindekl kitaplıklarda hayretler venci gelişme kaydedilmı«tır. Bir Dr. Erdoğan ERERDAL'a nci hekim ?avın Aib j'span usta cerrah ÎIL.^UZ AKSU ya, ameliyat VEFAT Bayan Öjeni Behar'ın eşi, Bay Jojo Behar'ın babaa, Bayan Klara Behar'ın kayınpederi, Eski Ortaklanmızdan Bnb Dr. FIKRİ ÖNER'e Op Dr tRFAN DLRAN ve aziz Gülhane Tıp Akademisinden bırlikte feyz aldığım;z tüm hastane hekim arkadaslanma. ünıversiter çalışması ve disiplinıyle örnek hastanemiî Çorlu Askeri Hastanesinin tüm kişilerine teşekkür eder, sağolun derım. DK. İHSAN ÜNLÜER g I Nesim BEHÂR'ın vefat ettiğini teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Kederli ailesine ve yaiorüarına başsağlığı dileriz. a Cumhuriyet 8425 İLÂNCILIK KOLLEKTİF SİRKETİ ISTANBUL HÜKUK FAKÜLTESİ DEKANLICINDAN 6 Fakültemu 4 No lu Medeni Hukuk Kürsüsünde bir asıstanlık nvjnhaldu Uokturasını yapmış olan isteklilerin 4 kas;m 1974 günü akşamına kadar Dekanlıga müracaatları. (Basıtv: 24379) 8426) Nesim BEHÂR'ın vefatını teessürle haber almış bulunuyoruz. Kederli ailesine başsağlığı dileriz. Şirketimizin eski ortaklannâan VEFAT Ayağımız Yerde BAŞIMIZ GÖKLERDE OLMALIDIR W*VA KIAVSTLEPIM İLÂNCILIK KOLLEKTİF SİRKETİ PERSONEÜ