Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 28 Ocak 1974 Hatalar Ödenecektir Türkiye'nin, yarın etkilerini göstereeek büyük problemleri, sanıldığından daha çoktur. Gidişatımızı, şu sonu gelmez vakit kayıplan, köksüz kararlar, veritnsiz beyanlar arasında ve bunlarm dışında kalarak izleyecek her iyi niyetli insan, sanki arkasından bir takım görünmez ellerle, yarının bin bir sosyal çelişkilerine doğru nasıl itildiğimtzi, kolayhkla izleyebilir. Ve yine izleyebilir ki, bu sürüklenişi önlemek ve ü'kemizin yarınını, daha sağhklı gelişmelere yöneltmek kabildir. Ama ne var ki, bu ülkenin kaderinde soz •ve sorumluluk sahibi olan nice insanlarla, yasama. yürütme mekanizmasında garip bir 'halsizlik, geleceğimizi yarın nice çıkmazlara İtecek tehlikeli birikimler karşısında, en basit ileri göriişlülük belirtilerlnden, nedense, yoklun kılmaktadır. Fakat doğa gibi, toplum da hataları affetmez. örneğin biz bugün, atalarımız'.n, hatta 100 yıl önce bile dünyanın en zengin ve sağlıkh yeşil örtüsü olan ormanîarımızı yok etmek, kaynakları, akar suları kurutma yolundaki akıl almaz gafletlerini, nasıl kuraklıkla, «usuzlukla. erozyonlarla ödüyorsak, yarın da Türk topîumu, bizim bugünkü akıl almaz hatalarımızı. aynı suretle ödeyecektir. Yani, lüzumsuz iç göçler, topraklann terkedilişi. zararh yerleşmelerimiz, şehirlerin karserleşmeEİ, sanayiin en yakın patlamalara gebe olarak kurulması ve kıyıların, denizlerin öldürülmesi, zaman çelecek, öylece ödenecektir. Hele, yarınımızın, her biri öbüründen daha »Sır sonuçlar yaratacak olan nice çelişkileri ve tıkanıklığı arasında başlıca üç problem vardır ki, öteki daha niceleri, bunların üzerinde veya çevresinde. müli yapımızı. özellikle ?arsacaklarriır. Bu üç problemin birincisi, lüzumsuz iç göçlerdir. Bizzat hükümetin ve tecrübesiz genç uzmanların planladığı bu iç göçler, bü'ün uygar «îürıya içinde kötü yerleşmenin ve şehirier çevresinde sağlıksız, tehlikeli yoğunlaşmaların, teşvik gören örneklerinden biridir. Bu göçler sonucunda köyler boşalmakta, toprak terkedilmekte ve erozyonlarla soysuzlaşmaktadır. Örneğin re.smi komisyonlann, Türkiye'de 5,5 milyon nüfuslu. 7.5 milyon nüfuslu, belki de 10 milyon nüfuslu ulu şehirler yarat Olaylar ye göıiışler BÜYÜK SORUNLAR Şevket Süreyya AYDEMİR mak yoiundak! metropolleştirme çabaları ise, bu kötü yerleşme çabalarını, hazin bir şekilde tamamlar. Ikind büyük hata, bilgisizlik veya gaflct; sanayileşmenin, bir kaç büyük şehir çevresinde ve gelecekte bunun yarataçağı problemleri katiyen hesaba katmaksızın yoğunlaştırılmasıdır. Gerçi bizim geri kalmışlık tarihimiz, Batı'da sanayiin makineleşmesine ayak uyduramamak ve el sanayiimizi d'e kaybetmekle başlar. Bu sebeple sanayileşmek bizim, en az 150 yıllık rüyamızdır. Ama bu riiya bugün, sanayiin Istanbul, tzmir, Adana gibi bir kaç şehir çevresinde ve yarının bütün sosyal patlamalanna gebe olarak yoğunlaşırsa, yarın bunun bedelini de yine toplum, çok ağır ödeyecektir. Üçüncü büyük problem, sehirler çevresinde yeşil sahalarln. deniz kıyılarının turistik ve sıhhî tesis yerlerinin. bir daha ele geçmesi kabil olmayan tabiat parçalannın ve körfezîerin ö'.dürülmesidir. Örneğin gezegenlerden gelecek bir heyet, bizim Kâğıthane'yi, Boğaz'a bakan sırtlan, Surlar dışındaki saha ve kıyılarla tzmit Körfezi çevre?ini ve şimcfi de Gemlik Körfezi kıyılarını, nihayet îzmîr Karşıyaka ara8inı, kısacası ya çirkin sanayi alanlarını, ya da Yahudi Getoları gibi pisliğe boğduğumuz Kumburgaz sahillerini görse, bunlara akıl erdiremez ve hemen gezegenlerine kaçarlar... Gebze'de bakır kombinası, Kâğıthane'de demir sanayii. Hereke'de çimento tesisi, Gemlik Körfezinde sekiz misli genijletilen bir asiHi tesis, sonra azot fabrikası, şimdi de demir boru fabrikası ve nihayet hatta bir de amonyaic fabrikası? Ve sorvra daha binlerce cahillik, çılgınlık ve kötüleştirme âbicfeleri? Bunlara, hiç bir gezegenm insanoğlu inanamaz ve sorar: Bu cennet toprakların bir sahibi yok mu?. Cevap ise ancak şu olacaktır: Evet, yok!... yabanci ülkelerden de örnekler verilmek suretiyle, bir şehrin ve şehirciliğin karşılaştığı ve karsılaşacağı tesis problemlerinin hepsi hak kında tablolan, bu kitapta bulmak kabildir. Bunlar ise öyle kriterler, öyle ölçülerdir ki, onlara eı atmadan bir şehrin en basit problemini bile ele alamazsınız. Şehircilik ve şehirleşme alanlarmda, örneğin şehir pıancılığmdaki tarihı gelişme ve aşamalan ise. şimdi bizde şehirle ilgili sayılan herkesin. biraz da ezberlemesi gereklidir deniiebilir. Kaldı ki. şehirier planlaması ile Ulusal Plan ve Bölge Planlamaları arasmdaki kaçınılmaz ilişkiler de eserde, ayrıca incelenmektedir. Bu arada şu metropoller (nlu şehirler) deniPen ve şimdi bizde özel bir komisyon tarafından ele ahnıp. bugünün susuz, yakıtsız, enerjisiz denilebilerek şehirlerini. yarırın bir kaç müyonluk şehirleri haline getirmek çabasını güden konular da, eserde ele ahnmıştır. Çünkü bu konu da, çok tarafa çekilebilecek bir konudur ki, bizdeki gelişmeler, kitapta aşamalan ile incelenmiştir. Geri kalmış bölgelerin kalkındırılması yolıinda başka ülkelerdeki çabalara da kitapta yer verilmiştir. Haf tanın raporu Uç Uç Böceğim YÜZ GÜNLÜK TARTIŞMALARDAN SONRA KURULAN ECEVİT HÜKÜMETİ, EĞER, OTUZ YILDIR ÇEKtLEN SIKINTTLARIN, KATLANILAN ACILARIN' TECRÜBEStNDEN SÜZÜLMÜŞ BİR ÎKTİDAR OLAMIYACAKSA, DEMEK DEMOKRASİDEN PEK UMUDUMUZ YOK. SADUN TANJU irinci Dünya Savaşı sonrasında ltalya'da faşizmin oluşmasını anlatan bir roman okuyordum. Korkutarak ve susturarak iktidann kaptan köşküne çıkan ve çarkı çevirmeje başlayan Mussolini'nin Italyasını yanm yüzyıl sonra Max Gallo'nun romanmda yaşamak ilginçti. Italyan şehirlerinin sokaklannda genç faşistler kara bir fırtına gibi esiyorlar, sosyalist mületvekillerini otomobillere atıp sustalı çakılarla delik deşik ediyorlardı. Şiddet suskunluk korku, iktidar içindi. B Büvük Bir Eser Halbuki şehircilik üzerinde. akıl sahibl, bazı bilgin ve uzmanlarımız, oldukça zengin eserler de vermişlerdir. Örneğin, Siyasal Bilgiler hocalanndar» Prof. Fehmi Yavuz, Prol. Dr. Ruşen Keleş, Doçent Dr. Cevat Geray'ın ortaklaşa yapıtları olan «Şehircilik Uygulama ve Politika» adlı yapıt. 948 sayfalık büyıik hacmi ile. şimdi önümüzdedir. Daha önce de Türkiye'de şehirleşme problemlerini kapsayin eserler vardı. Bunlar içinde, üç üniversite hocamızın ortaklaşa son kitapları, ayrıca ve büyük bir yapıt teşkil eder. Bu kitap, bu alanda, 23 büyük sayfalık bir bibliyoğrafya listesi d'e verir ki. bundan sonra bu konulara' egüecek olanlar, gerek kitaplar, gerekse makaleler ve perakende materyel bakımmdan, bütün kaynakları el altında bulacaklardır. Bu da aynca bir büyük hizmettir ve bu listede, yerli ve yabanci nice kaynaklar yer alır. Eser. akla gelebilecek bütün konu ve problemler içia bir hazıne gıbidır. Meselâ çeşitli Öğünemeyiz Kitabın; sehirleşmekte politikanın etkilerini ele almış nlraası, onun, orijinal bir cephesini teşkil eder. Bu konu bizde. özellikle gecekonduculuk ve bu kanunsuzluğun koruması şeklinde yürümcktedir. örneğin Ankara'da yeni Belediye Baskanının radyo beyanlarından dinledigimize Köre, Başkentte nüfusun yüzde 6O'ı gecekondu'.arda oturur. Gecekondu sayısı 200 bindir. Bunlar dışında kaçak yapılmış ve bazıları bes on katlı 20 bin kaçak konut vardır ki, bunlar hatta hiç bir vergi ödemedep, su elektrik de alıHar. Mahkemelerde ise 60 bin dava cfosyası vardır. Mülkiyetin belli olmaması yüzünden bir daire 1516 kişiye aynı zamanda satılır. Şehir belediyesinin borcu ise 700 milyon liranın üstündedir! Ve işte bu şehirdir ıd blzim hatiplerımiz, Cumhuriyetin ellinci yılında, radyo ve televizyonda bu Başkenti, dünyaya örtıek olacak bir başan gibi anlatmışlardır! Evet, ortada bir zafer var. Ama kanunsuzluğun, planMzIığın, sorumsuzluğun zaferi! Acaba bu zafer^e öğünmek hakkımız mıdır? 1920'LERİN ACILARI Bir taraftan «tktidar Çarkı»nı okuyor, öbür yanrfan da 1974 Türkiyesinde yeni bir iktidarın oluşmasıyle ilgili olayları izliyordum. Korku ve şiddetin bütün denemelerinden geçmiş insanlardık. Max Gallo'nun romanmda sosyalist Matteotti'yi nasıl otomobile atıp dövüyor, bıçaklıyor ve öldürüyorlarsa, tlhami'yi de öyle otomobile atıp ölüm halinde bırakmışlardı. Bursa sokaklannda, Taksim'de sosyalist avına çıkılmıştı. Yazarlar, politikacılar, aydınlar, karşı olanlar yıldırma hareketlerinin hedefleri olmuşlar, içeri atılmışlar, Zenda mahkumlan gibi, ömür sürecek cezalara lâyık görülmüşlerdi. Fazişmin, Nazizmin yakın tarihten bir kasırga gibi yakıp yıkarak geçtigini öğretirlerken okullarda, bize 1920'lerin, 1930'ların acılarını yaşatmışlardt. Ama, yine de Max Gallo'yu okurken, toplumların da birtakım acıları, kötü günleri arkada bırakarak aydınlığa ve mutluluga doŞru yürüdüklerini rfiisünüyordunuz. Bir İktidar oluşuyordu Ankara'da, yüz gündür boguşuluyordu, ve kısıntılardan ayıklanmış özgürlük müjdesi geliycrdu. Anayasanın bağışladığı gibl. kısınttsız, sınırsız bir özgürlük, Yaşanır mı böyle bir özgürlük? Daha şimdiden, kıs kıs gülenler. sizi gidi hayalperestler diye bılmişlik taslıyanlar, oturup, anayasal özsürlüklerin anayasal kısıntılaruıı bir bir sayip çagdaş yaşama umudumuzu kursagımıza tıkmaga çalısanlar ekslk değildi. Ovsa ne kadar sade. insanca bir şeydir Szçürlük. Düşünür, yazar. söylrr, hareket edrrsin. Yasarsın yani. Toplumsaî iliskileri düzenlemek başka şeydir. kişiye yaşamı haram etmek başka şeydir. Ama özgürlüSün kısıntılarını, smırlanmasmı hükümet edebilmenin şartı sayıp böyle göstermeğe kalktın mı, hoş geldin Mussolini kafası! Ve ne kadar ds çok Mussolini kafası var. Hitler kafası var, yani inanırlar ki, korkn ile, şiddet ile, yasakla, yvmnıkla, diprikle korunur iktidar! SADEJNSANCABİRSEY.. UTANÇ DEFTERİ OKTAY AKBAL Evet Hayır 1974 Bütçesi ve Yapılması Gerekenler B74 yılı bütçesi talihsizliklere ugradı. Talihsizlikler sadece sekil, hükümetin kurulamayışı ve bu nedenle tasarmın bir türlü görüşülemeyişi ile başladı. Bilindiği gibi kanun teklif ve tasarılan önce komisyonlara hava le dilir ve oradan Millet Meclisi ya da Cumhuriyet Senatosuna gelirdi. Gazetemizde 8 Ocak 1974 günü açıkladığımız gibi hükümet kurulamadıgından. «bütçe ve plan karma komisyonuna han?i partilerden ne kadar üye seçileceği de belli olmamış, komisyon bu nedenle seçilememiştir. Komisyonun seçilemeyişi nedeniyle de tasarmm görüşülmesine başlanamamıştır. Bu şekilde uğranan talihsüUlk yamnda, 1974 bütçesi gerek tahminler ve gerekse içinde bulunulan genel eko nomik durum nedeniyle bazı talihsizliklere daha uğramıştır. Önce tahminleri inceliyelim. 1 cBirkaç işkenceciye bütün ulusu değişelim mi? Bir ulusun geleceğini, busününü, onurunu, tarihini insanlığını birkaç işkenceciye rfesışelim mi?» diye soruyor Yaşar Kemal. Güner Samlı'nın yayınladığı «Işkence. adlı kitaba yazdığı ünsözde uluslararası üne gerçekten kavuşmuş tek yazarımız Yaşar Kemal «Ben burada bu işkencelerin yapıldığı dönemlerin Başbakanlarının adlarını insanhğın kara listesine, insanlığın utanç defterine yazıyorura: Prof. Dr. Nihat Erim, Ferit Melen, Naim Talu...» diyor. İşkenceler ve işkenceciler konusunda Erim açık bir şey •öylemedi. ya da ben duymadım. Melen Meclis kürsüsünde «Her yerde polis bir şeyler yapar» demişti. Talu ise geçen günkü açıklamasında böyle söylentileri kökünden yadsıdt: «Hcmen hemen bütün tutuklular daha önce yetkili mercie tam teşckküllü sağlık kurulu muayenesinden geçirilerek kendilerinde iddla konusu araza rastlanmadığı tıbben tesbit eriilmiştir.» Talu ayrıca, «Bu çeşit şikâvet ve iddialar hakkmda da kanunî muktezasının takdir ifa olunduğu anlaşılmıştır» diyor. Yaşar Kemal'in kara listeve aldıgı bu üç kişi işkfnreler yapıldığı savlarının ortaya atıldiğı aylarda. yıllarda iktidar •^aşında iailer. Şöyle ya da böjie diyerek*Sorutnlu!fcktan"*açw* Şnaları kolay ^jifai görünür, anîa kolay de,|ildir. Kimse onları iktidarın başına geçmeleri için zorlamamıştır. Bu iş bir görevse, görevi gereği gibi yerine getirmeleri gerekirdi, insanlık ilkelerine uyularak, en başta kendi Anayasamıza karşı çıkmayarak... Anayasa «işkence yapılamaz. der. Işkence yapıldı mı sanıklara, suçlu sanılanlara. hatta suçlulukları mahkemece saptananlara, Anayasa dışına çıkılmış olunur. :Kim yaparsa yapsın, baş sorumlu iktidar koltuğunda oturan kişidir. Kuşaklar onun adıyle anar o iktidar günlerini. Erim iktidarındayken, Melen işbaşındayken, Talu ülkeyi yönetirken der... Der ve siünmez yargısını basar geçer... Anayasamızın 14. maddesini birlikte okuyahm önce: «Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını celiştirme haklarına ve kişi hürriyetine sahiptir. Kişi dokunulmazlığı ve hürriyeti, kanunun açıkça gcsterdiği hallerde, usulüne göre verilmiş hakim karan olmadıkça kayıtlanamaz. Kimseye eziyet ve işkence yapılamaz. İnsan haysiyeti ile bağdaşmayan ceza konulamaz.» «İşkence kitabmdaki dilekçeleri birbiri ardına okursanız bu 14. maddenin herhalde Türkiye'yi kapsamadığmı ya da Türk halkını ügilendirmediğini samrsınız. tşte işkence gördüğünü bildiren bu eziyet ve işkenceleri ayrıntılarıyle anlatan kadın sanıklar: Ayşe Semra Eker, Meryem Esen, Neclâ Ülkü, Asuman Aıay, îpek Erkeller, Nergis Savran, Gönül Zileli, Fatmagül Baltalı, Leyla Gür, Fatma Arda, Fatma Erkan, Şükran Kumral, Mine Haksal, Ferai Özipek. Füsun Orhon, Kâzime Erten, Çiğdem Kömürcüoğlu, daha başka genç kızlar, genç erkekler... Nedir suçları, ne yapmışlar bunca ağır, bunca Anayasa dışı yöntemlerin uygulanmasını gerektirecek kadar müthiş, korkunç? Bilmiyorum, çoğunun adı bile geçmedi duruşmalarda.. Ama hepsi dilekçelerinde en acı, en çirkin, en bağışlanmaz işkencelerden, eziyetlerden söz ediyorlar, bütün bunlarm kendilerine uygulandığını söylüyorlar açık açık «İşkence» kitabı korkunç bir tanıktır, bir belgedir. Bu kitapta konuşanlar yaşıyorlar. Çoğu hasta, sakat, kırgın, bezgin, ürkek de olsa bütün acı deneylerden çıkmış olanlar da var. Hepsi bu Anayasa dışı günlerin, ışlemlerin tamklandır. İktidar sorumluluğunu yüklenmiş kişiler ne d«>nli «böyle bir şey •yoktur» deseler de, onlar var, onlarm tanıklıkları var. Bu kitapta yer alan dilekçeler en sağlam bir kanıt, birer belge yarınki tarihcilere... Andre Malraur barbarhkla uygarhğı şöyle tammlar: «Barbarlık, Dachau tecrit kampıdır. Gerçek uygarlık ise, bu gibi kamplarda insanm yok etmeye çalışükları yanıdır.» Işkencelerle, eziyetlerle kişmin iîindeki o «insan» yanını ortadan kaldırmak, yok etmek isteyenler barbarhğm çağınıızdaki örneklerini verenlerdir. Bütün bunlara seyirci kalraak da işkencecilerin yanında yer almak sayılır. KREDİ DAĞILIMINI, EKONOMİYE EN YARARLI BİÇİMİNE SOKACAK BİR REFORM, PİYASAYI HİZAYA GETİRECEKTİR. PARA VE KREDİNİN MİKTARI DEĞİL, DAĞILIŞ1 Ö N E M L İ D İ R. Arslan Başer KAFAOĞLU tarken fiyatları sabit tutma çabaları görüntüsu elbette sadece yüzeyden inceleyicileri yanıltabilirdi. Talu hükümetinin 1973 yılı Ocak ayından Eylul ayına kadar bastığı para 5 milyar liradır. Baş ka deyimle bu hükümet her dört Ujaye k«*j bir Jj*a*ejf fiaca bas mıştır, 9 ay içinde. Banka kredilerH. artış *6rani* <a buna yakındır. Durum bu iken yani piyasa para ve kredi içinde yüzerken, yatırımlar durdurulmuş, dövizler bekletilmiş. yatınm bankalan kredileri durdurulmuş, tica ri işler ve kredılerle uğraşan bankalann kısa süreli kredileri göstermelik olarak yüzde 10 orta süreli kredilere çevrilmiştir. Aslında Bankalar, çevirdikleri senet kredilerini orta süreli kredilere çevirmişler ve hatırlı müşterilerinin kısa süreli ihtiyaçları uğruna yatınmları budamışlardır ya da budanmasında rol oynamışlardır. Krediler artıp, bun lar firmalann satış ve pazarlık gucünü arttırmış. fiyatlar başını alıp gidince. ateşi kontrol edeceğine, Talu hükümeti dumanı gizleme çabaıanna düşmüştür. Tıpkı tıkanan bir bacanın dumanlannın eve yayılması gibi. gözgözü görmez olmuş, karanlık ve bilinmezlik dönemi başlamıştır. Bu arada dumanlı havayı seven kurtlar piyasada cirit atmış lardır. 1974 bütçesini uygulayacak hükümetin iç piyasa olarak durumu budur. Dış dünyaya bakarsak durum bundan daha az karanlık değildır Iş9izlik^s|or«rmBiU7jjb:r çar» olarak güvendiğimiz AlmaO^da konjofcktür hiç de lehimizff^eğil dir. Ortakpazar ülkeleri (yıllardır hasretini çekip, giriyoruz • çı kıyoruz diye avundugumuz o cennet) Frangın dalgalanmaya bırakılması, İngiliz ekonomisinın çoküş eşıgıne gelmesi, petrol bunalımı gibi nedenlerle, yürekler acısı bir duruma gelmiştir. Sadece petrol bulma ve petrole para yetiştirme bile büyük dert halinde Avrupayı, imrendiğimiz ortaklarımızı sarsmış tır. Bütçe gerekçesine ek olarak yayınlanan ekonomik raporda bu nokta kaydedilmesine rağmen çok ihüyatsız bir gelir ve gider tahmini ile 1974 bütçesi Medis'e sunuluşu hayret vericidir. 1974 bütçesi, kalkınmayı da istikrarı da getirecek bir bütçe olmaktan uzaktır. Konsolide olacak toplanu 80 milyar Urayı aşan bütçede yapacağımız bir inceleme ile okurlarımızı yormak istemeyiz. Çünkü ummak isteriz ki, ge len hUktimet gerek ekonomik gidişte ve gerekse bütçede ve uygulama zamanı geldiği halde saklanan yayınlanmayan 1974 yılı porgrammda önemli değişüclikler yapacaktır. Yeni Hükümet'e Bazı Görevler:: Bu vesileyle yeni hükümete de bazı görevler düştügünü eklemek isteriz. Yeni hükümet katı bir istikrar programı uygulama malıdır. Bıze kalırsa işe kredile rin dağılışmdan başlamak gerekir. Şimdiki kredi dağılışında, kredilerin kısılması yatınmları etkilemekte ve talebi kısmamaktadır. Yatınmlara hız verecek, agırlık verecek bir kredi bölünümü, dağılımı olmadan kredileri daraltmak ya da genişletmek anlam taşımaz. Talu hükümetinin, örneğin, kredileri kısması sadece yatınm kredilerinin kasılması soıiucunu venniş, tüc; ear ve aröcinm pazariık güçlerini azaltmamıştır. Aksine mal arzını eksilttiğinden genel mal arzı ve talebin dengesini tüketici zararına bozduğundan olumsuz sonuçlar doğmuştur. Kredi dağılımını ekonomiye en yararh biçimine sokacak bir reiorm, pi yasayı hizaya getirecektir. Bozuk ekonomik birimlerinin mallannı satmaya yararlı bir kredi düzeni değişmedikçe ekonominin yola girmesi olanağı yoktur. Para ve kredinin miktan değil, önemli olan, bunlarm dağılış şeklidir. Bütçe ile birlikte ele alınacak ikinci konu dış ticaret işleridir. Dış ticarette, ithalâtın kazandığı kârlı ve avantajlı durum, ihracatın güçlüğü mutlaka giderilmelidir. Bu giderilmedikçe dış ticaretimizi yoluna koyma olanağı bulunamaz. Dış ticareti normal olmayan, daima ithalât lehine çalışan bir ülke de ekonomik istikrar kurulamaz BİR UMUT lktio*ar çarkının insan sevgisiyle. yumuşakhkla, anlayışla çevrilebileceglne inanan çok az politikacı vardır bizim siyasal hayatımızda. Ecevit bunlann en önünde görünür. Erbakan da kardeşükten, sevgiden, çagdaşlıktan söz ederek oturuyor iktidar koltuîıına. tkisi de haklar ve özgüriükler konusunda bugünün çok ötesinde bir yere varılmayı vaat edlyorlar. Vanlır mı? önü açıyorlar ya.. BAŞKA? Yeni bir iktidann pluştuguna inanıyorum. Sagın Süsünmck. "Yal.ın scemisin ynrt r e dünyada cekilen ac«lanndan kimsenin ders almadıitını düşünmekten başka bir şey defildir. Yani, özgürlüğü sınırlı hale getirelim, 141'lerden. 142'lerden, 163'lerden paçamızı kurtaralım da ortalığı altüst edelim mi diyorlar? Atnaç düzen kurmak değil de, biı kargaşa içinde yaşamak mıdır? Üstelik amacı en ileri, en çağdaş, şimdiye kadar yapılmamı? şekilde açık ve güvenli olarak tarif eden bir iktidara karşı bu şüphe? Varsmlar bana, iyimserliğin pembe bulutlarında uçuyor desinler. Uçmayıp ne halt erfeceksin? Tahminler * ' **• • • Bilindiği gibi bütçeler önemli nokta gider tahı dir. 1974 bütçesinde yapılan tahminler dünyada ve Türkiye'de meydana çıkan fiyat artışlannın 1974 yılma yansıyışı ile değerinden epeyce yitirmiştir. 1974 yılında en büyük alıcının devlet olduğu demir ve çelik. kâğıt. pet rol ürünleri fiyatlarında azımsanamıyacak artışlar olacaktır. Bu artışlar döviz bütçemizi de etkileyecektir. Üstelik belki de fiyat artışlannın halka ilk yansıyan oranlannı hafif tutmak amaciyle belki de ürünlerden alınan vergi ve resimlerde artış yapmak tan kaçınılacaktır. Ya da kamu kurulu.şlarımn bütçeden karşılanan açıkları artacaktır. Bunun gibi hızlı liyat artışlannm para leli olarak yükselecek, fiyatlar kadar yükselmese de ücretler, yat'.nmcı daireleri (Karayolları ve Devlet Su tşleri gibi) çok. güç durumlara düşürecektir. Denebüir ki, gider artarken gelir de artmaz mı? Tabiatiyle gelirler de artar. Ama gelirlerdeki artış hiç bir zaman giderlerdeki artısları izleyemez. Izlemesi ola nafı bulunmadığı geçmiş deneyler ve toplumsaî yaşantımızla ortaya çıkmıştır. 1974 bütçesini başka talihsizlikler de bekliyor. Talu hükümeti altından kalküması zor bir miras bırakacaktır. İyi niyetli ba za bakanlannın uyarüarını da gözönünde bulundurmadan demir fiyatlannı sabit tutma çaba lan, aracıları sevindirmiş, devlet işletmelerini zor durumda bırakmıştır. 1971 Eylülünde yani Sayın Talu'nun veryansm ederek kariyer yaptığı 111er hükümeti zamanında 39 milyar lira olan para arzı 1973 Eylülünde 63 milyar liraya çıkmış ve Talu hükümeti bu enflasyonist gidişi güya önlemek için geçerli olmayan üyat kontrol çabalariyle ekonomiyi içinden zor çıkılır bir kargaşaya sokmuştur. Bir yandan para arzı durmadan ar ISTANBUL PETROL RAFİNERİSJ A.Ş. MAKİNE VE KİMYA YÜKSEK MÜHENDİSLERİ ARAMAKTADIR Eafineri'de Kompüter "uygulamalan konularında yetiştirilmek üzere: • Askerliğini yapmış, • İlgili konularda literatürü takip edebilecek dereceda îngilizce lisanına vakıf, • Tercihan Boğaziçi veya Orta Doğu Üniversitelerinden mezun! • Aldıgı dersler içerisinde "Bilgi îşlem" konulan bulunan namzetlerin 8 Şubat 1974 tarihine kadar mülâkat için TütünçiftlikİZMİT mevkiindeki IPRAŞ Petrol Rafinerisi Personel münasebetleri Müdürlüğüno şahsen müracaatları. Not: Evvelce müracaat edenlerin tekrar müracaat etmemeleri. glmtc güçlü egititn UMVERSİTEYE JTVTTTTTTTTTTTTTl \ TESEKKVR Kıymetli babanuz, L merkez dersanesN SYAZIT IST : MEHMET AYDIN'ınS Nazimiyede 16 Ocak'ta vefatı dolayısiyle cenazesine katılan, telgrafla, mektupla ve bizzat gelerek acimızı paylaşan akraba, memur, tüm hemşehrilere teşekkürler ederiz. AYDIN AİLESt (Cumhuriyet: 768) ÜNİVERSİTEYE tRİŞKİTABI A CIIBAT^J (Sonuç: 127 754 BUGÜN ÇIKTI KTI (Ajans Maya: 23) 753 İNŞAAT MÜHENDİSLERt ODAS1NDAN GENEL KURULA ÇAĞRI Odamız Genel Kurulunun XX. Olagan Toplantısî 22 Şubat 1974 Cuma günü saat 1000'da başlsmak ve 3 gün sürmek üzere Devlet Su îşleri konferans salonunda yapılacaktır. Üyelerin kimlik belgelerivle kahlmalan rica olunur. GÜNDEM: Açılış, Başkanlık Divanı seçimi, Saygı duruşu, Oy ayrım kurulu ve öteki komisyonların seçimleri. Çalışma ve Denetim Kurulu raporlannm ve öteki konulann görüşülüp karara bağlanmalan. Seçimler, Dilekler, Kapanıs. (Cumhuriyet 766) Cumhuriyet 763 YARIN 9 MİLYON 388 BlN LÎRA DAĞITILIYOR. Bir Miliî Piyango biletiyle bu servete ortak olunnz. (Basm 10145) 761