23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 2 Eylül 1973 ürkiye'nin sosyal ve ekonomilc yapısında geniş, çok yönlü bir oluj ve değiîimin sürüp giltiği bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönem, «ynı zamanda dünyanın, bizim için birçok tehlikey!e dolu olan kritik bir döneraidir. İşte böyle bir dönemde Atatürk devriminin getirdiği ilkelerden kimisine kısaca göz atmak ve bunun karcısında yargıçlarırnızın ne durumda ve ne tutumda olduğunu düsünınek yararlı olacaktır. T Olaylar ve görüşler Atatürkçülük ve Hukukçular Hıfzı Veldet VELİDEDEOGLU denle Türk dili, anlatım jüeü bakımından dünyanın en ileıi dillerinden biri durumuna getirilmeli. bunun için de gelişrnesini engelleyen yabancı sözcükler salguundan kurtarılmalı ve bütün bilim terimleri Türkçeleştirilmelidir. Artık Arap alfabesîne de bu ülkede yer olmamaîıdır. (?) Ezan ve ibadet Türkçeleştirilmeli ve Türk halkı, Avrupa'nm ileri uluslan gibi, ibadetini kendi diliyle yapmalıdır. dünya görüşüne sahip olması gereken tarafsız bir aydın niteliğinde olmahdır. Bur.lardan bir kısmınm eski iktidar döneminde tarafsız olmadığı v» o iktidan çok memnun bıraktığı. eski tstanbul Valisi Ue Savcısı ve Polis Müdürünün AP'den adaylık kabul etmeleriyle bir kez daha belgelendi. Yasaların fbnksiyonu ve ülkenin sosyal yapısı ile olan iliçki ve uyumluluğu; bunlann sosyal oluş ve geliîme ile paralel gidip gitmediği, değijen sosyal yapı ile uyumlu ve uyumsuz ySnlerinin neler olduğu konuları •ü^erinde düşünüp bir değer yargısına varmak gücünde ve çabasında olmayan kişi. kaç fakülteden diploma almış olur»a olsun, aydın idareci, aydın hukukçu değil. otomat bir uygulayıcı olur ve o düzeyde kalır. Ne yazık ki, son yirmi be« yıllık politika yaşamımızda, politikacılanmız tarafından itibar edilenler ve sırası gelince poütik makamlarla mükâfatlandırılanlar. çoğunlukla bu otomatlar olmuştur. Bunu görüp umutsuzluğa düsmemek, görevi bırakmamak gerekir. Fakat ne yazık ki, 12 Mart 1971'den beri umutsuzluğ» düşüp geriye çeküenler pek {oktur. İlkeler Büyük Ata, uhuranuzun, çağın gerisinde kalış nedenlerini en iyi anlayan, bunları giderme çarelerini gören ve uygulamaya başlayan, başladığı görevin tamamlanması işini de Türk gençliğine emanet eden büyük adamdır. Ona göre, aşağıdaki dovrim ve reforralar gerçekleftirilmedikçe. büyük Türk Ulıısunun kenrfi eerçpk k ! n»I !S 'ii • • '•" masır.a, devletler topluluğunda itibarlı bir yer tutmasına. çağdaf uygarhk düzeyine ulasraacnıa olanak yoktur: (T) Ülkede uyşrulanan hukuk kuralları, din kurallarmdan ayrılmalı, hukuk eski durucu (statik> durumdan kurtanlıp dinamik ve çağa dönük bir duruma konmalıdır. Hukukun »ürekli olarak değişen sosyal ve iktisadî ihtiyaçlan kar. sıiayabilmesi ancak bu yoldan olanak içine girer. (7) Çağdas bilim. müspet biliradîr ve gereek aydmlatıct olur. Bilimin yolundan şaşmamalıdır. (S) Türk Ulusu, ümmetçi düjünceden kurtarılmsh, miliiyetçi zihniyetie yetiştirilmelidir. tîlkenin kayıtsız, jartsız istifclâlinin. titizlikle korunması ancak bu milliyetçi bilincin kafalarda yerleşmesine bağlıdır. (7) Türk mületi, iktisadî bakrmdan bir daha emperyalizmin boyunduruğuna jörmemek için dunnadan çalışmalı, keodi doğal kaynaklannı kendisi işletmelidir. (O'nun yaşadıfı dönemde yurdumuzdaki yabancı sirketler kısa zamsnda bunun için devletleştirilmiş, «devletçilik» ilkesi bunun için konulmuftur\ Çünkü iktisadî bağım«ızhk olmayınca siyasal ve ulusal bağımsızlığm konınmasma olanak yoktur. (T) Türk karfını kölelifcten Vurtarılmalıdın cünkü çocuğun ilk öğretmeni anadır. Ana. Türk:; lü? nden. hattâ insanlığmdan habersiz bir varatık olunca, çocuklarm ulusal bilinçten nasibini a^masına ve ulusal ruhta yetişmesine olanak yoktur. (S) Güzel ianatlara önem verilmeli. eski yapıtlarırr.ız inceîendiği zaman. Türkün ulusal ruhunda varolduğu açıkça görülen sanat inceliği yeniden. büyük eserler verecek biçimde, canlandırılmalıdır. (7) Türk tarihi Osmanlılıkla baslarnış. degildir; bu nedenle Türk ulusunun tarihi üzerind* çok daha gerilere, temele, köke doğru araştırmalar yapılrnalıdır. ($) Ulusal varlığı ayakta tutan temel direklerden birisi ve en başta geleni «dil»dir. Bu ne Uygulandı mı? Şimdi aydmlara. özellikle adli. idari ve askeri bütün hukukçulara sormak istiyoruz: Atatürk'ten sonraki kuşaklar onun verdijK direktifleri gereği gibi uyguladı mı? Onun çizdigi yükseliş ve uygarhk doğrultusunda yüriidü mü? Bu doğrultuda olan ve ne yazık ki. norrnal yasama yolundan değil. ancak bir ihtilâlden sonra toplanan Kurucu Meelis eliyle hazırlamp Ulusça kabul edilen 19*1 Anayasası, gereği gibi uygularup çaea dönük reformlar gerçekleştirilebildi mi? Bunlann Kerçekleştirümemesinde ve 1961 Anayasasmm. 12 Mart 19T1 müdahalesiyle düşürülen tutucu bir iktidann zihniyeti dogrultusunda kuşa çevrümesinde kimlerin yaran, kimlerin îararı olmuştur? Sırası geldikçe söylüyorrım ve Slünceye kadar da söyleyeceğim: «Eğer 1961 Anayasası Uerici bir iktidar elinde (ereği gibi uygulansaydı, Türkiye bugünkü kararsız ve huzursuz duruma dü^me7. snarşistlerin faaliyetleri önem bakımından âdi zabıta olaylan sraınndan öteye aşamazdı. Üzüntüyle belirtelim ki. bu duruma dü$memizde yalnız eylemli politikacıların değil, tnemlekete hizmet edecek yerde iktidardakilere hizmeti kendi çıkarlanna daha uygun bulan ban idarecilerin ve yasalan gereği gibi uygulamaktan kaçınar» sava ve yargıçlarm da suç payı vardır. Kötülüklerle sava; azmini taşıyan ve yürekleri memleket ve halk sevgisiyle dolup tasan ülkücü, medenl cesaret sahibi yargıç ve idarecilerimizin çabaları, ne yazık ki bir kıs'.m kendi mes lektaşları tarafından kötürümleştirilraiçtir. Ve höylece meydan. kendini aydın sanan, okumus, fakat yurt ve dünya conınlanndan habersiz kı?iltr* kalraiîtır. Oysa idareci vt hukukçu, bir lanmaktadır. «Devletin temell olan adalet» bu gibi durumlarda büyük sarsıntıtara uğramakta, hatta Izmir'de, Keban'da olrfuğu gibi, adlî skaıı dallara ilişkin haberler gazete sütunlannı kaplamaktadır. Bir Maliye Bakanı, Meelis kürsüsünde Keban Bara^ı istimlâkleri dolayısıyle devletin yağma edilişinden dolayı adalet mekanizmasını suçlarken, işin idarî. siyasi ve teknik aksakhkları üzerinde titizlikle durulup durulmadığını belirtmemıştir. Yüksek Hâkimler Kurulu. 19611971 döneminde kendine düşen görevi, politik nedenler, ya da pasif davranışlar yüzünden ihmal etmeyip gereği gibi yerine getirseydi bugün adalet örgütünde görülen huzursuziuklardan çogu do|mamış olurdı:. Çünkü adalet örgütünün ihtiyaçları hiç çeki?iln;ed'en bu Kurulca dile seüriiir ve bu ihtivaçlar giderilmedikçe ülkede tam bir adalet uyeulamasının olanaksız durumda kalacağı eneriik bir şckilde ileri sürülerek parlamentodan kadro ve ödenek sağlanabilirdi. Bu yapılamadığı içindir ki, yargıç eksikliği yuzünrf?n busün meselâ kadrolu sulh hâkimlerine bütün mahkemelerde dava'ara bakmak için cyetki» verilmekteriir. Oysa barış yargıçlarının yetkileri yasa tarafından belirlenmi'tir. Bu görevler dışında onlara başka mahkemelerde de görev yüklemek ve bunun için herhangi bir ek ödenek alma hakkı tanımamak. yargıçlarımızı öbür birçok memur ve teknisyenlerin sahip oldukları olanaklardan yoksun bırakmsk, işlerin aksamasınm önemli nedenlerindendir. 50 Yıldal ugün ülkemizde bölgesel bir dengesizlik sürmekte... Türkiye'de Batı daha zengin, Dogu daha yoksul. Bölgesel dengesizligi sosyal adalet açısından eie aidığımız zaman önce ulusçuluk duygulanmız diîe gelin En uzak köydeki en yoksul köylümüzü salkırunada öncelikla düşünmek gerekir.. deriz Çagdaş insanın vaz geçilemez değer vargısıcur. bu Yoksulu daha yoksul zengini daha zengin yapan yöntem, geçmiş çağlarda Kalmıştır. Gerçi yaşadığımız dünyada, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan yöntemler uyguianmıyor değil. Brezilya, uçsuz bucaksız doğa kaynaklanru bu tür bir kalkınma hizmetinde kuüanıyor. Iran, milyarlık petrol geurlerüıi bu tür bir (callnnmayi gerçekleştirmek için seferber ediyor. Ama yaşadığımız dünyada, geçmiş çağiann değer yargılarır.a özer.en biı hayli toplum vardır. Türkiye demokratik yöntemlerle kalkınmayı benimsemelc zorunda... Demokratik yöntem Dogu'nun yoksul feöyündeki vatandasın sırtına binerek Batı'da zenşîinleşmek değildir. B Neye Yazdık? îdareci ve adliyecîl?rirr.izin kafalannı Atatürk iikeleri üzerinde düşündürmek isterken, bu aksaklıkları neden yazriık? Şunun için: «Hoca gerçek riurumu bilmediginrien ezbere konuşuyor, bol keseden Atatürkçülük ve devrimeilik dersi veriyor» demesinler cive. Biz bütün bu gerçeklerl hiç değüse bunlardan birçoğunu bilmez değiliz; ama bu aksaklık'ar, ülke ölçüsündeki aksaklıklann bir parçasıtfır. Ve 1961 Anayasasını uygulamayan zihniyetin kurduğu düzenin bir sonucudur. Evet, biliyoruz, yalnız bir kısım adliyeci veya idarecilerimiz değil, baçta öğretmenler olmak üzere, birçok ülkücü aydmlanmız bugün türlü çaresizlikler içinde bulunuyor. Ama bu çaresizlikler bizim gözlerimizin Atatürk devrimdliğinden bir an bile ayrılmasını hakh göstermez. Zaten gözlerimizi o llkelerden ayırdıgjmız, onlann titiz koruyucusu olmad^Sımız için bu duruma düştük. Varlıktan yokluğa düçmüş gibi bir şey bu! Oysa Atatürk çaresizliklerden, yokluk ve yoksulluklardan yılmadı, yokluktan varlık yarattı, ve halkın önüne düşüp kurtardığı ülkeyi blzlere teslim etti. Gün gelecek, Türk ulusu bu rstanı Miitareke Dönemi hainlerlnin çocuklanmn ve torunlann:n kancasından kurtanp yüceltecektir. Bundan asla süphe etmeyelim. Adaiet Örgütünde de.. Yurttaki huzursuzluğun nedenlerini sadece bir ya da birkaç noktada aramak gerçeğe uymaz. Bunun temel nedenlerinden biri oian iktisadî aksakhklar, bugünkü yazının konusu dışmdadır; bunlar iizerinde durmayacagız. Blraz da «cîalet örgütü üzerinde durmak lstiyorur. Bugün Türkiye'de görev basında bulunan yırgç ve «»vcıların toplamı, eğer yanılmıyorsam. ü ; binin ya biraz altında, ya da üstündedir. Ülkemiz aı gelismiş durumda olduğundan, bi?de küçük ve büyük çıkar çatışmalan ve bunlardan doğan duygu çatışmalan ve düşmanlıklar çok gelişmif durumdadır. Bu nedenle de adaiet örgütüne büyük görev dü'mektedir. Bir yandan is çokluğu, öte yandan aile fieçındlrme sıkıntısı yüzünden birçok acjalet adamı bunalmakta, ba«ta sıraladıgım Atatürk ilkelerinl düşünmek ve birtakım sonuçlara varmak şöyle dursun, kendi özel işlerinl bile düşünememekte, az da olsa, kendileriniiçkiye ve kumara verenlere bile rast Isin ekonomüc yanına gelince: Bursa tktisadi ve Ticarl llimler Akademisi öğretim üyeleri, Prof. Dr. Vural Savaş, Dr. M. Erol lyibozkurt. Dr. Ze>nel Dinler, bu konuda yaptıklan bir incelemede^ bölgesel dsnpesizlik için: « Gelismekte olan bölge. ülkenin difer bölgeleri üzerinde olumsuz tesirlerde bulunarak, onların Berilemegine veya hiç olmazsa gelismemesine sebep olur..» demektedirler. Bölgesel denges.zlik Cumh'jriyetin 50 yılında giderek •rtmıştır. 192?'de Dogu Anadoludaki endüstriyel işletmeler (küçük işletmeler dahil) Türkiye'deki bütün işletmelertn yüzde »T.S'ini kapsamaktaydı. Bu oran düşmüştür. «Zira özcl »ektör için yatmmlann tasa vadede daha verimli Batı Anadoluya yöneltilmesi Urtisadi bir gerekliliktir.> öyleyse ortaya şu perçek çıkmaktad.r: Kalkmmakta olan bölge öteki bölgeler üstüne olumsuz etkilerde bulunarak gell^mesine engel olur. özel sek. tör ise (tabiatı gereği) Dogu'va degil, Batı'ya yönelmistir. K*er devletçilik uysulanmazsa. Doğu aleyhine den«resizlik daha da büyüyecektir. Devlet Planlama Teşkilâtınca ben:msenen ö'.çüye göre Türkive'nin dogusundaki 19 il Do|u Anadolu Bölsesi diye adlandınlmaktadır. Burada yaşavan nüfus Türkiye'nin tüm nüfusunun yüzde 20.2'sidir. Bu bölgenin vüzölçümü i?e Türkiye yüzölçümünün yüzde 30.3"üdür. Tüm Türkiye'de tarımsal nüfus yüzde 70,2 iken Do»u Bölgesinde bu oran yürde 84.25'e yükselmektedir. Ülkemizde çalışan nüîusun yüzde 76,12'si tanmda, 9,4'ü sanayide çalışırken, bu rakamİar Dogu'da yüzde 84,25 ve vüzde 5.5'rur. 1967 yıhnda Dogu Anadolu'daki traktörler Türkiye'deki traktörlerin yüzde 2,8'i tadardı. 19S4 yılı rakamlarına Röre Doğu Anadolu'd» devlet işletmelerinin ^ z d e 10'u bulımuyordu ve TUrldve'. de bulunan özel işletmelerin yüzde 2,7'si de Dogu bölgesindeydi. Doğu Anadolu'da taşıt sayısı 188.874tür ve UlkedeM taııt sayısının yüzde 7.12'sini kapsamaktadır. Dogu Anadolu'da bir doktora 15.2122 kişi düşmekteriir. 1965 yılı hesaplanna göre altı yaşından yukan nüfusta okuf • yazar oranı ülkede yüzde 48,8 iken Doğu'da bu oran yüzde 29.2'ye inmektedir. Milli gelir dağılımında en az gelir diUmini, Doğu halkı paylaşmaktadır. Dogu Anadolu'nun yoksullu&u ve ezilmişligi simdiye rlek epey yazolmıştır. Biz yulurıdaki rakamlan Türkive Cumhuriyetinin 50'nci yılında bir daha saptamak lçirı verdik. Gerçekte bu rakamlar dengesizliS tam anlamınria yansıtmıyor. Çünkü, Batı İle Doğu degil. tüm Türkiye İle Dofcu kıyaslanmaktadır. Bunun yanısıra 19 ill Do*u Anadolu Bölgesi saymak dengesizligi yumuşatmak demektir. Çünkü bu 19 ilin içinde 10 kadannm yoksulluğu bir ayn tncelemeye konu olabilir. YAŞULARIN DÜNYASI BU. OKTAY AKBAL C(V Evet Hayır 7 Günün ardından AVRUPALILARIN SESl Harika Adam Almanya'dan 35 yıl önc« föç eden 15 yaşındaki Yahudi çocuğu, Amerika'da atanmıs olduğu Dışişleri Bakanhğı görevi için hazırlıklara baslamıştır. Aslmda Başkanın bas danışmanı sıfatiyle Heıtry Kissinger. Amertka'nm dı? polftikssmı yürOtüyordtt. Harika J adanî, ba» danısmanlîfaTT5î?İ5İerî ' Bakanhğını ekleyerek şimdiye ka dar Amerika'da kimsenin erijmediği bir düzeye çıkmıştır. Bu atamanın Senato tarafından onaylan man gerekir. Aslmda Senato, atanmayı iyi karşılamıştır. Fakat sağlama baglamak için Kissinger, Nixon'un elestiricileri olan »enatörierle temasa Keçmiş, topladığı basın konferansmda da daha »çık bir dı? politika izliyecegıni söylemiştir. Başdanışman olarak Kissinger, Sovyetlerle ilişki kurmakta ve Çin ile barışmakta basarılı olmuştur. Fakat simdi Avrupa ve Japonya ile ilişkilerin ayarlanmasına sıra gelmiştir ki, işlenmi; ilişkiler olduğundan daha zor bir iştir. 23 nisandaki demeciyle Kissinger. Amerika'nın sart larını bildirmiştir. Simdi «yeni NATO» denilen öneriy» eevaplarını bekliyor.. a«arım »udur: Eğer ABD Baçkanlığma neçilecek olurI sam, en kısa zamanda Birleşmis Mılletler'e bir karar • ta'arıçı sunup bütün ulusiarın elli yaşını doldurma• m'.ş vatanriaşları askere almalarını yasaklarnasını Isteyeceğim. YÜ7yıllardır süren »avaşlarda dünya gençliğinin en seçme, en yetenekli örneklerini ölüme yollayıp durduk. Savaş alanında ölmemeyi nasıl;a başaranlar rfa ağır yaralanmıs, gözlerini, kollannı, bacaklarını hatta yüzlerinin bir bölümünü kaybetmis durumda geri dönüyorlar. Oysa o savaşîara harar veren yaşlıla» rahat çalışmft odalafrrıda otifcup içkilori"igi içerken durum^tartışıp ahkâm kesmekteır .öte bir şey yapmazlar. Bu, htr zaman böÇle blrhârhrîînrrBrİirsiniz eskiden bir ülkede şövalyeler, krallar ve Viking reisleri ordularınm başında en önde dövüşürîerdi. Savaşa karar verenler biızat savas?. kptılacak kadar yürekli olur!ar<fı. Oysa bugün ülkelerin yönetimini eilerinde tut?n göbekli ihtiyarlann sloganı şudur: Bırakalım bizim delikanhlar dövüşsün! Bugünlerde toplanan bans konferansının resimlerine bakın, çoğu yetmtîine ulaşmış bir sürü dazlak kafah koca göbekli ihtiyar karşı karşıya oturup ülkeleri gençlerinin ertesi gün birblrlerini öldürup öldürmeyecekleri Cstünde pazarlık etmektedirler. Bu durumda bize düşen görev, biz anlaşma imzalayarak savaşları tasarlayan ve kararlaştıran kisilerin ellerine sılâh alarak cepheye gitmelerini sağlamaktır. Askeri üniformaları elli yaşından genç olanlara giydirmemeliyiz.» Bir ABD Başkan adayı seçim propagandası konuşmalannda böyle konuşur mu? Roman kahramanı ise, konuşur. Fletcher Knebel'in «Aday» romanındaki Başkan adayı Eddie Quinn böyle bir Öneride bulunuyor işte! Olur mu gerçekte? Hiç sanmam. Hiç bir Başkan adayı böylesine «insanca» bir düşünce ileri sürmez. Büyük devletler savaşlarla yaşarlar da or.dan. Yönetirr.e egemen olan güçler, para sahipleri, büyük encfüstriciler, ticaret adamları, hatta zafer özlemi çeken askerler îrili ufaklı savaslar çıkartrnakla oyalarlar kendilerini. Nasıl olsa yaşları ilerlemiştir. gençlerdir çarpışıp ölecek ya da yaralanacak olan. Gençliklerini çoktan yitirmis o Irî göbskli. sarkık yanaklı, genç olan, yeni olan her seye düşman yaşlıların yönetimindeki bir dünya hiç bir zaman daha iyiye, guzele gitmez, durmaksızın bataklarda, çıkmazlarda sürükler insanoğlunu.. Ne iyi olurdu «Aday» romanının kahramanı Quinn'in önerjişinl gerçekleştirmek! Ellisir.de başlamalı askerlik görevi! O zaman, inanın savaslar çıkmazdı dünyanın hiç bir yerinde. Savaş karan ver, sonra bu karan sen veTdiğine göre gıt dövüş! Hayır, savaşîara karar verenler başkadır, ölenler, yaralananlar, sakat kalar.lar başka. Mademki savaş istiyorsunuz, gidin, o düşmanı olduğunuz ülkenin yashlanyla dövüşün. Bırakın gençlerin yaşamlan, ölümleri üzennde karar vermeyi... îîginç bir roman «Aday». Bir roman uydurma bir ?eydir riiye bilinir. Yazarlar bazen en olmayacak şeyleri sunarlar okurlara. En inamlmaz olaylan açıklarlar, yorumlarlar, en akıl dışı önerileri getirirler. Knebel, bir rastlantı sonucu ABD Baskan adaylığına seçilen bir Amerikan yurttaşının se.rüvenlerini anlatıyor. Belirli bir çıkar grubu tarafından yönetilir büyük kapitalist ülkeler. Küçük ülkelenn yazgısı da o kuçük çıkar gruplarının seçtirdıği. önemli görevlerin başına gftirdiği politikacıların etkisindedir. ABD Başkanı, Dışişlcri Bakanı yön verir küçük ülkelere. Oysa o Başkanı seçtiren fal?nca zenginle faîanca petrolcu, büyük toprak sahibi, ya da fabrikatördür. «Aday> daki Quinn de böyle bir kişi olarak seçiliyor o çevrelerce, ama somıç umulann terst olııyor. Rcrr.anı okursanız, Baskan seçiminde neler döndürülılüğünü, bu mekanizmanın nasıl işlediğini anlarsınız. Ben «yaşı ellicTen yukan olanlann askere alınması» önerisini çok ilginç buldum. Çok da yararlı doğrusu! Dünya gençliği ölüm kalım yazgılarını niye yaşı elliyi, altmıçı hatta yetmişi aşmış adamlann eline bıraksın? Savaş kararını kim vermişse gider otılar döğüşür! Parlamentolarda çoğunluk kimlerde? Yaşlılarda. Hükümet başkanlığına. üyeliğine kimler getirilir? Hep, yaşı ortanın üjtündekiler... Bakm bizde bile on sekiz yaştakilere oy hakkını tanımak çoğu kimçenin işine gelmiyor. On sekizindekini al »avaşa gönder, al hapse at, hatta idam cezasına çarpt.r, ama değil seçilme, seçme clanağı bile tanıma!.. Bir roman rfeyip geçmeyln, alıp götürüyor okuru düşten Eerçeğe. Hem de gerçeğin en katısına... Dünyamızın yönetiminde gençlrrin payı az, sorumiuluğu az, katkisı az, ama yaşlıUrın başansız yönetimlerinin. yanhş kararlarının cezaFinı yalni7 onlar çekiyor. Şu yoldan. bu yoldan. Dünyamız yaşlılam: eür.den bir alınsa, çck daha mutlu, çok daha güzel clacak. «YENİ NATO» ÖNERİSİNE BEKLENEN CEVAPLAR AVRUPA HENÜZ TEK SESLE KONUŞACAK DURUMDA DEĞİL ÇİN'DE BİR GİZLİLİK HÜNERİ m m lumlu karsılanmıstır ve Ortakpazar Bakanlar Konseyinin ilk toplantısmda ele ahnacaktır. Çin'e karşı son haftalarda açılan propa ganda kampanyası da yumuşamaya bağlanmaktadır. Deniliyor ki, içte sertliği yürütebilmek için rejimin dış düşmanla uğraşır görünmesi gerekmektedir. New Orleans'da «Eski Muharipler» toplantısmda nutuk soyiemesi, daha, sonra da San Clemente'de basın toplantısı düzenlemesi, halk arasında, artık sorunun mahkemelere bırakılması ve Senato Komısyonunun ara.ştırmalara son vermesi eğilimıni yaratmış iken, ses bantlan hakkında Bölge Federal Mahkemest karanna Nixon'm karşı çıkması, kamuoyunu bir kez daha aleyhine çevirmiştir. Nixon'ın olayda parmağı olup olmadığım aj'dınlatacak olan bu Beyaz Saray ses bantlarını, Savcı istemiş, fakat istek reddedilmişti. Bunun üzerine Savcı Bölge Federal Mahkemesine başvurdu ve hakim, karar verebilmek için bantlann kendisine verilmesini istedi. >"ixon bu isteği reddettniş, sadece Yüksek Mahkeme tarafından verilecek karara uyacağını bildirmiştir. Dava oraya kadar fidecektir. Nison'ın Yüksek Mahkemede kendi atadığı hakinılere eüvendiği sezilmektedir. Senato Komisyon'j Başkanı Senatör Erorin diyor ki. Yüksek Mahkeme Federal Mahkemenin karanna uymazsa. Cumhuriyet tehlikeye düşecektir. ğu 90 bin Pakistan esirini serbest bırakacaktır. 2 Pakistan'daid Bengalliler ile Benglade^'teki PaMstanlılar mübadele edilecektir. 3 Bengladeşin «Savaş Suçlusu» Sagcı siyasi iktidarlar süregeldikçe Doğu • Baü arasmolarak yareılamak istediği 195 daki dengesizlik aıalmıyacak artacak, özel yatınmlann esir Pakistanlı şimdilik serbest Batı rnerkezlerinde toplanması yogunlaşacaktır. Halka döbırakılmayacak. ve bunlann yarnük devlelçillği uypılayacak bir siyasi iktidar kurulmadıkgıianıp yargılanmamalan karan ça, Doğu'natt\Qİumsu»".>azgısı degisemez. üç ülke tarafmdan Hindistan, Pakistan, Bengladeş verilecektir. Anlaşmaya ranlmasını engelliyen Bengladeş'in bu kimseleri yargılamakta direnmesiydi. Pakistan'm Ben^ladeş'i dolayh olarak tanıdıgı da görülüyor. Eger anlaşmanın uygulanmasında zorluklar çıkmazsa, üç devlet ara ^ııııııııııııııuııııııııııııııılıııııııııııııııiıııııııııııııııııııııııınıııııııııııııııııııııııııınmıııııııııııııııııııııııııııi'^ sanda normal ilişkilerin kurulmasma ve Bengladeş'in Birleşmis Milletlere girmesine kapı açılmıs demektir. Her üçünün de barışa 26/8/1973 günü vefat eden kıymetll buyüğümu» 3 ihtiyaçlan vardır, hele Pakistan' ın, zira ba.şına yeni bir Bengladeş çıloyor. TEŞEKKÜR | Gizli Kongre Çin, binlerce üyenin katıldıfı bir kongreyi gizli rutmak hünerini de göstermiî, beş gün süreli parti kongresinin toplandığuıı. gö rüşmeler bittikten sonra açığa vurmuştur. 9'uncu kongre, 1969 nisanmda toplanmıs ve Lin Piao'yu da Mao Tse Tuns'a halef «ecmisti. Ondan sonra Mao ile Lin Piao'nun arası açıldı. halef. Mao'yu düşürmek için darbe ter tip etti. Başansız kalmca. Sovyetlere kaçarken uçağı düşürüldü ve öldü. Çin y5neticileri bueiine kadar olayı gizli tutmuşlardır. Ülkenin bir iç bunalım içinde bulundusu bilinmiyordu. Kongrede bu yüzden gizli tutulmu? olacaktır. Kongre'de tüm tehlikeli kimseler temizlenmi* ola caktır ki. L,in Piao'nun partiden ihraç edildiği resmen bildirilmiştir. Konere iki anlam taşıyor: 1 Artık Lin Piao çıbanı deşilmiş. iç politika yasantısı rahatlan mıştır. 2 Fski liderlik yerinde kalıyor. Mao TseTung kongreye başkanlık ermiştir. Partinin rapo runu da Çu En Lai okumustur. Arapların Alemi Mısırla Libya arasında tasarlanan birliği gerçeltleştirmeic için Kaddafi, yanma Başbakan Oellud'u alarak Kahire'ye habersız gelmiş ve bir otele yerleşmiştir. Kaddafitıiri Kahire'ye geldıği gün, Enver Sedat, Kıral Faysal ile görüşmek üzere Suudi Arabistan'da idi. Oradan Katar'a ve sonra da Sunye'ye uğrayan Sedat, Kahire'ye döndüğünde Kaddaü ile görüşmüş ve «Birleşilc Devletin anayasasını hazırlamak için 1 Eylülde bir Kuruuu Mı;clisin toplanmasına karar verilmiştir. Birlik Kaddafi'nin istediği kadar acele gerçekleşmiyor, fakat hedefe doğru adım da atılıyor. Sedat birligin aşamalarla gerçekleşmesınden yanadır ve şimdi, Araplann «En güçlü silâhı» denilen petrolü, Israil ve Amerika'ya kârşı kullanmak içm hazırladığı bir plânın uygulanmasiyle uğraşmaktadır. Suudi Arabistan ve Katar'a da bu maksatla gitmişti. Söylendigine yöre, Kıral Faysal plan ile ilgilenmi» ve şimuililc petrol üretimini arttırmayıp, durdurmaya razı olmuştur. Faysal'm Batıda hele Amerika'da büjrük prestijl olduğundan karar kaygı uyandırrrustır. 1 SUHA GERMEN'in | £ E Ü | | cenaze törenine katılan, çelenk gönderen, bizzat gelen, tele ş fon vpya telgrafla başsağlığı dileyerek büyük acımızı payla 3 san bütün akraba ve dostlarına candan teşekkür ederiz. ğ A 1 LE S 1 (Aker Reklâm: 147/6888) | | fııııııiMiımııııııııııııııuıııiHimiHiııınınnımııııııııımııııııımıııımıııııımııııııııııııııııııııııniiiıııııııııııİ! Avrupa'dan Ses Yok Amerikan önerisine Avnıpalılardan çok ses var ama, Avrupa'dan tek ses yok: zira Avrupa henüz tek sesle konuşacak durumda değildir. Avrupalıların kendi ara larında anlaşmazlık halinde oldukları gerekçesiyle Kissînger, bu konuda basın konferansında sorulan soruyu cevapsız bırakmıstır. Evlülün 1011. günleri Dışişleri Bakanları Brüksel'de toplanacaklar. Bu arada Fransa ile Fed. Almanva arasında. Fed. Almanva'nın Batıya bağlılığı konusunda bir polemik baslamıştır. Fransız Tanm Bakanı Chirsc, Fed. Almanya'nm Batıdan uzaklaşarak, Doğuya kaydığmı iddia etmisti. Bu iddiava sırasiyle Fed. Almanva'nm Maliye Bakanı Schmidt, Di'işleri Bakanı Scheel ve Willy Brandt cevap vermisler, fakat polemik devam ediyor. Ken di aralannda anlaşmazlık halinde olsalar da Avrupalılar. Amerika ile uzlaîtricen iki konuda dîreneceklerdir: 1 Avrupa'ya danışma dan silâhsızlanma ve Vu^'vet tndirimi konulannda Amerika'nın bir anlaşmaya varmaması. 2 Savunma fle ticsret ve para Vonu lan »rasındaki baelantmın «Yeni NATO> plamnda öngBrüldüğu ka dar nkt olmamasi. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VI. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Adana DSÎ. VI. Bölge Müdürlügümüî sımrlan içerisinde bulunan (Aslantaş Baraiı ve H.E.S. daimı site tesisleri İnşaatı) işi kapaü zarf usulü ile ihaleye çıkanımıştır. 2 tnşaatın muhammen feesif bedeli (2.193.00C.00) TL. olup geçici teminatı (79.540.00) TL. dır. 3 Bu işi taahhüt edeceis olan müteahhtt firma aşagıdaki iş makinalannı, çalışır durumda şantlyedc buiunduracaktır. a) 7 tooluk kamyon 2 adet b) Betoniyer 2 adet c) Vibratör 3 adet (1 adet sstıh, 2 adedi igneli) d) Kafi miktarda motopomp arazöz ve benzert e) Agrega, yıkama • eleme tesisi 1 adet. 4 thale 17. Eylül. 1973 Pazartesi eunü saat (10) da Adana'da DSt VI. Bölge Müdürlflğü toplantı salonunöa Bölge Eksiltme Komisyonu tarafından kapah zart usulü ile yapılaeaktır. 5 thale tasansı ekleri (100) TL. mukabiltode 4. maddede yazılı adresten temin edılebilir. 6 îstekll şahıs ve şirketlerin DSİ VI. Bölge MUdtlrlüğüne 13. Eylül. 1973 Perşembe günü saat (14.00Ve kadar bir dilekce İle müracaat ederek İhaleye iştlrak belgesi istemelen ve bu dilekçeye aşagıdakı vesikalan eklemeleri lâzımdır. a) Yapı araçlan bildirtsi. b) Teknik personel beyannamesi: c) Taahhüt bevannamesi; sermaye ve kredl bnkfinlannı bildiren mal! dunun büdirisi: d) Bayındırlık BaitRnlifından alınmış müteahhitliîc karnesi B grubundan; e) 3'üncü maddede istenen 1» maklnalannı ls Drosramına uygun olarak şantiyede çalışır vaziyette na^ır bulundurulacagma dair usulü veçhile tanzim edilmiş bir taahhütname bildirisi: 7 Usulüne u>gun olarak eksiksiz ve zamanında müraeaatıra yapmıs talipleTden bu ihaleye ıstirak etmeieri uygun görüleruere 14. Eylül. 1973 Ctıma trtlnü saat (10)'dan itibaren taliplerin müracaatı üzerine ıstirak belgesi verilecektir. 8 13. Eylül. 1973 tarihine kadar thale tasansı ve eklerüıi almamıs olanlara Iştirait belsesi veıilmez. 9 İhaleye tstirak etmek isteyen şahıs veva slrketlerin teklif zarflannı 17. Eylül. 1973 Pazartesi sünt) saat 9.45'e kadar 4. maddede belirHlen a.ireste Bölee Ek«'!tme Komisyonu Başkanlığına makbuz muiabilınde tesliro etmeleri »arttır. 10 Telgrafla yapılacak müracaatlar ve postada vaki gecikmeler kabul edilmez. (Basın. Ç: 1116 • 21693) • 6893 Pak Hint Anlaşması Son savaştan arta kalan problemleri çöîümlemelt için Hindistan ile Paldstan arasında Yeni Delhi'de yapılan görüşmelerde anlaşmaya vanlmıştır. Anlaşmaya göre: 1 Hindistan 1971 Ara VVatergate Niron'm 15 Ağv.stosta televizvonda konuşması, arkasından İık savasuıdan beri elinde tuttu Bayındırlık Bakanhğı YAPI İSLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 6. BÖLGE MÜDÜRLÜCÜNDEN KONYA 1 Burdur Tefermi Tanm Meslek Okuhı ek tesislert 2. tasım inşaatı işi 2490 sayılı kanunun 51. maddesi gereğince müteahhit nam ve hesabına pazarlık usulü ile eksiltmeye konulmustıır. 2 İşin keşif bedeli (421.869.52) liradir. 3 Eksiltme Konya'da Yapı tşleri 6. Bölge Mtldürlüğü îhale Komisyonunda 18.9.1973 salı jrtinü saat lS'de yapüacaktır. 4 Eksiltme şartnamesi ve diger rTrak mezkür müdurlüktft görülebilir. 5 Eksiltmeye glrebilmek lçln isteklilerta: A) Yapı îşleri 6. Bölge MUdUrlüğü namına (41.249.60) liralık kat'l teminatmı, B) 1973 yılına ait Ticaret veya Sanayi odası belgesl ni, C) (Müracaat dilekçeleri ile blrlikte vereceMeri eksiltme şartnamesinde belirtilen ve usulüne göre hazırlanmış olan plan ve teçhizat beyannamesi, sermaye ve kredi imkanlanm bildiren mal! dunım bildirisi, teknik personel beyannamesi, taahhüt beyannamesi, en az tşirt keşif bedeli kadar benzeri bir İşi tkmal etti»inl RÖSterir belşeyi ibraz suretivle Yapı tşleri 8. Böl?e Müdürlügü Belge Komisyonundan »!acakları) veterlik belgesint. Îhale Komlsyonuna ibraz edeceklerdir. 6 Yeterlik belgesl alınmast îçin son müraeaat tarihi 15.9.1973 Cumartesi günü mesai saatı sonuna kadardır. Telsrrsfla müracaatlar ve postada vakl Recilcmeler kabu! edilmee. Ke\'fıyet ilftn olunur. (Basın, K: 759 • 22134) • 6896 Ve Bloksuzlar Bloksuzlar veya bağlantısızlar grubu 4. zirvesini Cezayir'de yapıyor. tlk zirve bloklaşmanın sertleştigi ı961 yıimda Belgrat'ta yapılmış ve bloklar barış içinde bir arada yaşamaya çağnlmıştı. Bugün bloklararası ilişkiler yumuşamış, Sovyetlerle ittiîafe irazalayan bloksuzlar liderleri Hindistan ve Mısır baglantısız olmaktan çıkmış iseler de, bloksuzlar toplantıian yapılıyor ve kaülan ülkelenn sayısı da artıyor. îlk bloksuzlar konferansına 25 üye katılmıştı. 1970'te Lusaka'da toplanan zirveye 55 ülke katıldı. Bu kez Cezayir'e 70 ülke gidiyor. Nehru, Sukarno, Nâsır ve Nkruma sahneden çeki'.dikten sonra şimdi bloksuzlann liderl Mareşal Tito olmuştur. Blokluluk esld anlammı kaybermiş İse de, fae kirlerle zensinler arasındaki uçurum da derinleşmiştir. Sayılan artan bu gelişraemiş ülkeler şimdi «Bloksuz» eMketi alttnda aralannda dayanışma inırmaya çaba harcamaktadırlar. Toplantılarda fakirlikten yakımlır, emperyallzm suçlanır, ırkçılık ö nanır, daha âdil bir dünya düzeninin trurulması dilenilir, fakat topiantıdan sonra da dünya eski halinde döner. Nehru demişti ki: «Ben, dünyada iki blok olduguna inanıyorum: Zenginler ve falörler.» tşte Cezayir'de toplanan Ikincilerdir. Yumuşamadan Doğan Sertlik Batı fle iliskilerinde yurmışama. Sovyetlerin iç politika tutumunda sertlik doğurmuştur. Yumuşamanın rejimi sarsacak «burjuva fikirleri» yayacağından korkulmaktadır ve «tehlfkell» kimselere karşı tedbirler almmış. bazı aydınlar da yargılanmaktadır. Tanınmış fizik bilgini Andrei Sokholov, yabancı garetecilere Vu ko ı nuda yakmmıs, Solzenitsin d« hayatınm tehliVede olduğumı Ileri sürmüştür. öte yandan Sovyet yönetitileri, TumuşaVlıJın doSu bloku arasmdaM dayanıgmayı da (fevşetecefinden kaymlanmıslardır. Gerçekten Romanya başta. dofu AVTUM ülkeleri bab fle ticart ilişkiler kıırmak hevesine ka pılmışlardır. Bunu enBellemek ieindir ki, Moskova Comecon'm Ortakpszarl» kollektif Hişki kurmasını önermis ve bu konuda Sö rüşmelerd» bulunmak üzere Comecon'm Genel Sekreten" Fedayev Kopenhag'a gitmiştir. öneri o ş.üiıunııııuınuııımııııtnıııııııımııınıııııın'iıııııııi ""itmiHtııııımııııııııııiJiiKiııımimmmıııııç g | Ş = S £ 5 5 ğ = = İLAN Batman Belediye Başkanlığından Sanayi Çarşısma 10 (on) adet öükkân yaptınlacaktır. Î490 sayıh kanun gereğince kapah zarl ve eksiltme sur©tiyle ihalesi yapılacak olan bu işin keşif bedeli 520.000. TL. olup geçici terninatı 39.550. TL. dır. îhale, şartnamesi gereğince 20 Eylül 1973 Perşrnbe günü saat 10.00'da Belediye Encürnenı huzurunda yapılacaktır. Bu içe ait sartname ve ilgilj evraklar her gün mesai saatı içindft Pen Işleri Müdürlügünde görülebilir. Postada vuku bulacak geciknıeler nazara alınm8z. | { s g Ş 5 5 = H = 1 Ş (Basın 21980) • 6898İ fiiiıııuıııııııııınıııtNuıınınııntınıiNiiııınıniııunıııuıtnıiHinıııııuııuıııııııııuııııuuııuııııuuıuiimıi'l
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle