23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 18 Eylül 1973 ağımızda însanllğı tehdit eden çevre klrlenmesı ve sebep oîduğu «çevresel tmnahm» gibi. hızlı sansyileşme ve kentleşme sorunların<Jan biri de su kıtlığı ve sulann kirlenmesi problenüdir. Özellıkle ülkemizde, kurak geçen 1973 yılımn bitkisel. hayvansal variığınuz ve sulardan sağlanan enerji düzeyindeki sonuçlannın tartışıldığı bugünlerde, kamuoyunu endişelendiren bir diğer husus, zaten yetersiz miktarda olan mevcut sulannuun da baa yerlerde. sağlık yönünden şüpaeli özelükler göstermesidir. îşte bu nedenledir ki. gerek yüzme havuzian, gereksa kaplıcalardaki, hastalık etkenleriyle bulasma s'jlarla geçen «yüzme havuzu konjonktiviti» salguı bir hal almış bu!unmaktadır. Günümüzde çevre sağlığının bozulması ile 11gili sorunların en önemlileriaden biri de şüphesiz «suların kirlenmesi dir». Zira, insan dahil, tüm canlüarın yapüannda B.» TO'e varan bir oranda bulunan su, dünya yüzeyinin de •# îl'ini kap• lamaktadır. Zaten insan kanırun kimyasal bileşiml büe deniz suyunun bileşünini andırmakta olup, hayatın ilk kez sularda basladıgı kabul •dilmektedir. tnsanlar, tabiatın ve hayatlarının temel un«urlarından biri olan bu dünya nimetiru, önceleri doğal kaynaklardan temin etmek; yoluna gitmlşlerdir. Fa'&at, daha sonralan, yanl çağımırda, hızlı endüstrileşme ve nüîus artışına bağlı clarak artan su sarfiyatmı karşılayabilmek amaeıyle ırmak, nehir ve yeraltı sulanndan faydalaSM.lmaya baslanmıştır. Bu maksatla da, ırmak sulan klor veya ozon'la temizlenip süzülmek suretiyle şehir suyu olarak kullanılmiştır. Aslında, bir içme suyunun kötü tad ve kokuya sahip olmatnası: aynı zamanda hastalık yapıcı etken ve saglıga zararh unsurlan Ihüva etmeraesi gerekir. Ancak, birçok şehir suları bu özelliklere uygun bulunmamaktadır. Zira, zaman zaman yapılan tahliller bu durumu doğrularnaktadır. Ç Olaylar ve götüşler Çevre Kirlenmesi ve Sular Doç. Dr. Kemal OZAN A. Ü. Veteriner Fakültesi sOnUÇ klorofenol yüzünden fena bir tad kazanarak, içilemez bir hale gelmektedir. Aynı zamanria. bu gibı kimyasal kirleri taşıyan sular egzema ve deri hastalıklarından, mide • barsak ve karaciğer bozukluklanna kadar varan rahatsızhklara sebep olabilmektedir. Sustuıun şunul mayan bölgelerde rne«kenler(îen, lâğım veya foseptik çukurlanndan sızan kırli sularla karışarak çeşitli hastalık etkenleriyle bulaşır. Bu gibi kirli sularda ekseriya barsaklarda yaşayan pararitlerin larvaları ve yumurtaları bulunur. Bu suları içen insanlar, barsak parazitlerine yakalanırlar. Kirli sularda yaşayan mikropların bazıları, normal koşullarda hastalık yapıcı değil»eler de, beslenme yetersizliği, açhk gibi faktörlerin etkisi altında, mukavemetleri kınlmış lertlerde hastalık yapıcı bir karakter kazanırlar. Sularda bulunan başlıca hastalık yapıcı mikroplar: tifo, kolera, dizanteri, çocuk felci, bulasıcı sarılık, hatta bazen verem gibi hastalık etkenleridir. Bu gibi hastalık etkenlerinin sularda yaşama süreleri, suyun içinde bulunan organik madde miktarına; mikropların sayısına, «uyun ısısına ve oksijen miktarına bağlı olarak dejişir. Kolera, tifo gibi hastahklann etkenleri sularda 2 ilâ 3 ay yaşayabilmektedir. Sular yalnız içinde bulunan hastalık etkenleri bakırr.ından değil, ihtiva ettikleri kimyasal maddeler sebebiyle de sağlığa zararh olabilir. örneğin: İçinde bol miktarda mağnezyum tuz lan bulunan sular lshal yapıcı olarak etkiler. Suların litresinde madensel madde miktarı 5 gramı geçmemelidir. Özellikle klöTürler 4 santigramı aşrnamalıdır. Aksi halde suyun tuzlu, hoşa gitmeyen bir tad kazanmasma sebep olabileceği gibi, aynı zamarda suya İdrar karıştığı süphesini de akla getirir. Sulara Karışan Zehirler Diğer taraftan sular, fabrikalann, özellikle kimya sanayiinln artıkları ile de kirlenmelere maruz kalmaktadır. Keza tarım llâçlan ile ilâcUnmış tarlalardan sızan sular, akar sulara kanşarak, bu suların insanlar ıçin zehirli kimyasal macfdelerie bulaşmasına sebep olmaktadır. Süzüldükten sonra şehir suyu olarak kullanılan bazı ırmak sulanna, bu gibi zararlı kimyasal maddelerin karısması, sağlık bakımından ciddi problemler ortaya çıkarmaktadır. Zira, sulara mazot veya petrol artıklanmn karışması, bu sulann kanser yapıcı bir özellik kazanmasma bile sebep olabilmektedir. Aynı sekilde, fenollü maddelerle bulaşık ırmak suları klörle temizlenip süzuldüğünde, içinde te$ekkül eden Sularda Bulunan Mikroplar ^ Akar sular, özellikle kanalizasyon sisteml ol Su, insan sağhğı üzerîr.rie en önemli role sahip olan bir hayat unsurudur. Kirli bir su ise, kolera, tilo, paratifo, dizanteri, bulaşıcı sarılık, çocuk felci, mide • barsak ve karaciğer bozuklukları, zehirlenme eibi çeşitli hastalıklara sebep olur. özellikle. kimvasal kirlerle bulaşık sular ilâçlanıp süzüldükten sonra bile, sashğa zararı tesirlerinı muhafaza ederier. Bu sekilde kirlenmiş akar sular. hem içlerinde yaşayan canlılar için yasanmaz bir hale gelmekte. hem de bu sulardan faydalanan ln?an ve hayvanların saglıgı için zararlı olmaktadır. Su halde su, miktar bakımından oiduğu kadar, kalitesi bakınv.ndan da, yani suların klrlenmesine mani olunması ve temiz su temin edilmesi üzerinde titizlikle durulması gereken bir sorundur. Ak?i halde, hastalık etkenleri veya zararlı madrîelerle bulaşık sular, toplum sağhgı için devamlı bir tehlike kaynağı olmakta devam edecektir. Zira, son konjonktivit («öz hastallğı) salgını da, bu durumun yarattıgı bir afettir. Bu sebeple çevre sağlığınm düzeltümesi için yapılacak çalışmalar arasında. ön planda yer alma?ı gereken bir husus da, sulann kirlenmesi konusu olmalıdır. Bu maksatla şehir ve kasabaların kanalizasyon ve su şebekeleri ıslah edilmeli, halkın temiz bir içme suyuna kavuşması temin edilmelidir. Suyun kalitesini bozmak İçin yapılacak her türlü müdahale veya suyun saglıga zararlı kalitede olmasına göz yummak, insanlann hayatına, dolayısıyle toplum sağlıçma yöneltilmis bir tecavüz olacagından, sulann her türlü tabii veya kasti kirlenme ve kirletilmeden mssun tutulması için gerekli tedbirler vakit geçirilmeksizin alınmalıdır. G BtR ÖNERİ Faruk EREM Türlöye Barolar Birligi Başkaru Arada Savunma Hakkı Kısıtlanabilir mi? Bugün İnsan Haklan Evrensei Bıldiri'sınde, Çağdaş Anayasalarda ve bu arada Anayasamızda «Temel bir hak» olarak yer alan savunma hakkı uygar bütün toplumlarca kııtsal bir hak o l * rak kabul edilmektedir. 27 M* yıs Anayasası bu hakkı kişinin «Dokunulmaz, vazgeçilmeı» hak> lan arasında saymaktadır. ttalyan Anayasasj bu hakkın «thlâl edilemez» bir hak olduğunu saptamıştır. Savunma hakkmın kökeni eski çağların toplumlarına kadar uzanmaktadır. Roma hukukunda bu bak esirlere de tanınmıştır. Anayasamız bu konuda: «Herkes. meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde... İddia ve savunma hakkına sahiptir.» demektedir. Anayasamızın «Temel Haklar» bölümünde yer a!an bu hüküm, hangi koşullar altında olursa olsun savunma hakkınm mutlak ve suıırsız olarak kabul edildiğini anlatmaktadır. A nayasa'ya aykırılık idcialannın yoğunlaştığı. bazı önemli konulann Anayasa Mahkemesine arzedildiği bugünlerde Anayasamızın kabul ettiği sistemde makul olmayan bir boşluğu belirtmekte fayda görmekteyiz: Çu soru önemüdir: Bir kanun (veya bir kanunun bazı hükümlivl) Anayasa'ya aykırı oiduğu halde, Anayasa Mahkemesi'nin Jncelemesine sunulmadığı için yürürlükte kalacak mıdır, uygulanmasına devam olunacak mıdır? Bu soruya «evet» demek üzüntüsü içindeyiz. Böyle olunca Anayasa'ya aykırılık gibi ağır bir kusur tasıyan bir kanunun uygulanması hukuka uygun mudur? KİŞİNİN KUTSAL SAVUNMA HAKKI, SIKIYÖNETİM VE BENZERİ KOŞULLAR İÇİNDE DE OLSA KISITLANAMAZ. Halit ÇELENK ha etkili ve daha güvenli hale getırmek için olabilir ve olmalıdır. Nitekim Ceza Yargılama Usulü Yasasımn gerekçesi, Genel Usul Yasası ile «Savunma hakkmın son derece güvenlik altına alındığuuı yazmaktadır. Saym Erem'e göre, savunma hakkını daraltma sonucunu doğuran her hüküm, hukuka aykındır, savunmaya herhangi bir smırlama bu hakkın özü ile bağdaşamaz, müdaîaaya yer vermeyene mahkeme, müdafaasız karar verene hakim denemez. (Ceza UsulU Hukuku. S. 163 168). lşte Anayasa Mahkemesi «Seferberlikte 204 ve 205 nci maddeler hükümlerine ahvalin müsaadesi nisbetinde riayet olunur» hükmünü, savunma hakkının bir kısıtlanması olarak kabul etmiş ve verdiği iptal karannda şöyle demişti: «Anayasa'run hak arama başlığını taşıyan 31 nci maddesi (Herkes meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde dâvâcı veya dâvalı olarak iddia ve savunma hak kına sahiptir.) hükmünü koymuş tur. Dava konusu 1631 sayılı Kanunun 211 inci maddesinin, bu kanunun müdafi tayinine ait hükümlerine seferberlikte (Ahvalin müsaa4Jfi|t nispetlnde riayet edileceğDlMkrnünün seferberlik ı«Wanındl*Ttisrntn srrun hakkını sınırladığı görülmektedir. Gerçi; olağsnüstü bir hal olan seferberlikte her zaman, her yerde kanunun ıstediği nitelikleri haiz müdafi bulundurulmasıncTaki güçlükler bu hükmün gerektirici sebebi olarak İleri sürülebilirse de: kişilerip. kutsal ve temel haklanndan olan savunma hakkının herhangi bir sekilde sınırlandırılmasının kisiyi gereği gibi savunmasını yapmaktan yoksun bırakabilecek bir sonuç doguracağından şüphe edümemesi gerekir. tşte bu sebepledir ki; Anayasanın sözü edilen 31'inci maddesine (Mesru bütün vasıta ve yollardan faydalanılması) esası kesin bir sekilde belirtilmiştir. Evvelâ bu durumun nedenini aramak gerekecektir. Anayasamız, Yüksek Mahkemeye kendiliğinden herhangi bir Kanunun Anayasa'ya aykırıhğır.ı inceleme ve karar verme yetkisini tanımamıştır. Anayasa'ya aykırılık kararının verilmesi için bir «riava» nın açıimıs olması lâzımdır. Anayasamız, Vıiksek Mahkemeye başvurabilecekleri tek tek saymıştır. Bunlar, Cumhurbaşkanlığı, siyasî partiler ve bazı kurulujlardır. Eğer yetkili sayılanlar, örneğin partiler, Anayasa Mahkemesi'ne gitrr.ekte, kendi politikaları açısından bir ilgi duymamışlarsa hareketsiz kalacaklardır. Her ne kadar mahkemelerde Anayasa'ya aykırılık ileri sürülebilir ve mahkeme bu isteği ciddi görürse konuyu Yüksek Mahkeme'ye gönderebilir ise da her konuda bir dava açılması mümkün değildlr. Bu durutr.da Ânayasa"ya nykın oldugu açıkça belli hir ksnun, sadece onu Anayasa Mahkemesi'ne götürecek organ veya kurulus bulunmaması sebebiyîe A.nayasa'ya bütün aykuılıŞına rağmrn, yürürlükte kalab'lecek, aykîrılıkları ile birliKteT trygulaVıtriSsîna devam «îonâeâktır. Böylebir durumurı HMfukun tî«Ci<lüiö ilkesijle gösterdiği çeüşme irahsız kalmaktadır. Bu durum karşısında iki çare önerilmektedir: Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya uygunluğu kontrol etmek üzere sürekli bir üst organ haline geürilmelidlr. Kanunlar, daha Cumhurbaşkanına arzedilmeden evvel Anayasa Mahkemesi'ne sunulmalı, ancak Anayasa'ya uygunlugu, mahkemece tasdik edilenler, yayımlanmak üzere Devlet Başkanı'nın onayına arzolunmalıdır. Bu usulün isabetli bir yönü de şudur: Cumhurbaşkanına Meclis'ten gelen kanunlar arzolunmaktadır. Devlet Başkanı, bir kere daha görüşülmesini sağlamak için kanunu Meclis'e gcri gönderebilir. Bu durumda şu soru akla gelmektedir: Cumhurbaşkanı, yalnız yeniden görüşülmesini istedlği, Meclis'in aynı metinde ısrar ettiği kanunlar hakkında mı Anayasa Mahkemesi'ne gidebilir? Böyle düşünenlere göre, kanunu hem tasdik ve ilân etmek, sonra da iptalini istemek çelişmell gözükebüir. lkinci Sneri şudur: Eger mevcut usul kaldırılmak istenmezse, tarafsız kuruluşlara (örneÇin: Türkiye Barclar Bırliği'ne) Anayasa'ya aykırılıktan ötürü dava hakkı tanınmalıdır. Bu yolla, Anayasa'ya aykırı kanunlar ayıklanmış, Anayasa'ya aykırı yeni kanunların yapılması önlenmiş olur. •Unutulmamalı: Barolar Birliği Yönetim Kurulu bu hizmete amade olduğunu açıklamış, Birlik Genel Kurulunda, Baro Başkanları toplantısında ve Birinci Türk Hukuk Kongresind"e bu önerinin isabeti üıerinde durulmustu. Eğer boyle bir tedbiri sağlamak yoluna gidilmezse Anayasa'ya aykırı kanunların da yürürlükte kalabileceği inancını silmek mümkün olmayacaktır. Ayrıca, Anayasa'ya aykırılıkta iptalin kesin olmadığı sistemlerde •belki iotal edilmez» veya «iptal kararı jeriye yürümeyeceğine göre iptale kadar istenen başarılmış olur» umudu sürecek ve Anayasa'ya aykırı kanun yapmak hevesleri önlenememiş olacakur. Askerî Yargılama Usulü Yasası. Genel Ceza Yargılama Usulü yasamız, çağdaş yargılama usulü yasaları kadar savunma hakkına gereken olanakları sağlamamış olmak'.a beraber savunma hakkını smırlama ç&balarından da kaçınmıştır. Bu yasaya kaynak olan Alman Ceza Yargılama Usuîü Yasası savunma hakkına daha geniş olanaklar tanımıs, bazı hallerde ve örneğin ağır cezalı dâvalarda «Mecburî müdafilık» kuralını kabul ederek sanıgın bir hukuk uzmanı veya avukat olsa da bir müdafi aracıhğı ile savunulması zorunluluğunu koymuştur. (Madde: 140) îtalyan Yargıtayı da bu hükme uygun kararlar vermiştir. Fransız, Alman, Amerikan, Belçika, Danımarka ve îtalyan ceza usul yasaları savunma hakkına daha geniş olanaklar sağlamışlar ve bazı farkll hükümlerle ceza dâvalannda müdafi edinme hak ve mecburiyetini kabu! etmişlerdir. Amerikan Anayasasında «Bir müdafie sahip olma hakkı» temel haklardan sayılmıştır. (1) 353 sayılı Askerî Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasasma gelince: Bu yasanın 1596 sayılı yasa ile değişen 160. maddesı, son fıkrasında şöyle demektedir: «Savaş halinde sözlü savunma veya yazılı savunmamn okunması süre bakımından mahkemece kısıtlanabilir.» Sıkıyönetim Yasası da Sıkıyönetim Askeri Mahkemelermde «Savaş halı» hükümlerinin uygulanacağını kabul etmiştir. (Madde: 18). Demekki bir Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, herhangi bir suçtan ötürü yargılamakta oldugu bir kişinin savunma hakkını süre bakımından sınırlayabilecek, örneğin ölüm cezası ile yargılanan bir kişiye beşon dakikalık bir savunma süresi tamyabilecek ve bu süre sonunda hükmünü verebilecektir. Askeri Yargılama Usulü yasasında yazılı bu hükmün, savoınma hakkının özune dokunduğu ve Anayasaya aykın düştüğü açıktır. Oysa savunma hakkı kişinin, sınırlanması mümkün olmayan tabiı ve temel haklarındandır. Nitekün, Anayasamız, herkesin meşru bütün vasıta ve yollardan yararlanarak kendini savunabileceği hükmünü koymuş ve boylece bu hakkın mutlak bir hak olduğunu, nerhangı bir nedenle sınırlanamayacağını saptamıştır. Yasalar bu hakkı hiçbır nedenle ortadan kaldıramazlar, sınırlayamazlar, ancak onu düzenleyebilirler. Yasanın yapacağı düzenleme de bu temel hakkı da Anayasa Mahkemesi Ne Diyor? 353 sayılı Askeri YargılarrM Usulü yasasından önce uıgulanmakta olan ve anılan yasa ile yürürlükten kaldınlmış bulunan 1631 sayılı «Askerî Muhakeme Usulü Kanunu» nun 204 ncü mad desi, sanığın bir ya da birkag rnüdafiin yardımına başvurabüeceği, 205 nci maddesi de kendini savunamayacaK durumda olanlara Âmiri Adlî tarafından müdafi tayin edilebileceği hükmünü getirmiştir. Ayni yasanm 211 nci maddesi de: «Seferberlikte 204 ve 205 nci maddeler hükümlerine ahvalin müsaadesi nisbetinde riayet olunur» demekte idi. Böylece seferberlik halinde savunma lıakkı olanakların varlığma bağlı tutuluyor, kosullara bağlamyor ve bu hak sınırlandırıhyordu. Marfdedekl (büttn) kelimeslnin »nlamı savunma hakkının hiç bir kayda bağlı tutulmaksızm bu haktan tam manasıyla faydalanmayı kapsar. Bu konuda yapılacak herhangt bir sınırlarna bu hakkın özüne dokunur. .. Bu itibarla hüküm Anayasaya aykırıdır.» (Anayasa Mahkemesi Kararı. 26/6/1963 gün, 963/ 143167). Anayasa Mahkemeslnin bu kararı ile inceleme konusu Askeri Yargılama Usulü Yasasımn değişik 160. maddesi karşılaştınlırsa, bugün yürürlükte olan ve seferberlik koşullarında değil, sıkıyönetim koşullarında uygulanan hükmün savunma hakkını daha ağır bir biçimde kısıtladığı ve bu hakkın özünü ortarfan kaldırdıcı kendiliğinden ar.lasıhr. Seferberlik hall İle sıkıyönetim hali arasındaki fark ve seferberlik kosullarının sıkıyönetim kosullarına göre agırl:gı açıklamaya lhtiyaç göstermeyecek kadar meydandadır. Seferberlik halinde savunma hakkının, müdafî edinme bakımır.dan kısıtlanmasını Anayasaya aykın gören Anavasa Mahkemesinin, sıkıyönetim halinde nesnel olarak savunmanın kısıtlanmasını Anayasaya uygun göreceği elbette düsünjjİgmez. ^ Anayasa Mahkanesi, •ski «Askerl M«ha me Usulu Kanununun, sanığın bazı hallerde Amiri Adiînin mu vafakat edecegi avukat ya da dava vekilini müdaf5 tayin edeceğine dair 206/4'üncü maddeslni de Anayasaya aykın bularak iptal etmiştir. (Anayasa M. K. 26/6/1963 gün. Sa: 197116). Bu karar da Yüksek Mahkemenin savunma hakkı üzerindeki tltizliğini doğrulamaktadır, azete okumaya küçük yaşta başladım. Evimize iki gazete alınırciı. Biri Cumhuriyet; öteki zamanına göre VaUın, Son Posta, Tanin, Tasvir. Tan. Ulus . Babam o ku^aktan çcğu kişi gibi yeni yazıyı uzun uzadıya okumaktan hoşlanmaz: Gel bakalım, diye beni çağırırdı. Ben okurdum, o dinlerdi. Zoraki gazete okurluğumuz ilkokulda başladı. Yunus Nadi. Hüseyin Cahit. Falıh Rıfkı. Ahmet Emin, Zekeriya Serteı, Ebüzziya Zade Velid ile küçük yaşta tanıştım: İlk önceleri anlam3dan okurdum. Canım sıküırdi Bir süre sonra Ahmet Eınin'in yazılarıru bazı paragrallarım atlayarak okuma yöntemini keşfetüm. Bir yazıda gereksiz şeyler bulunmaması konusunda ilk dersi bövlece aldım. Aradan bir zaman geçtikten sonra, zoraki gazete okur. luğundan bir üsl dereceye, gönüllü gazete okurluğuna terfi ettim. O zamanlar Babıâîi'de kalem kavşaları ohırdu. Ama bu kavgalar olsun olmasın, kalem erbabı içinde bazılan bir kabadayı edasım sürdünnekten hoşlanırlardı. Hanl mahalle kahvesine: Var mı bana yan bakan.. diye giren vatandaşlar vardı. Bunun gibi Babıâli'nin bir döneminde burnundan kıl aldırmayan üslupla yazanlar rağbet görürlerdi. Falih Rıfkı'dan alüımda bir cümle kalmış: Biz Kürt Mustafa Divanı Harbine rest çekmişiz... Hüseyin Cahit'ten bir cümle: Biz otuz yasında nazırlıklar reddetmişiz... Nizamettın Nazif Tepedelenlioğlu, kalsmini Kara Davufun palası gibi sallardı. Rağbet de görürdü. Babıâli'nin bu geleneği yeni kuşaklara da işlemişüı. tlle de kendini öveceksin. özgürlük yollannda çektiğin acılardan, eziyetlerden söz açacaksın. Ne yürekli yazar olduğunu ikide bir duyuracaksın. Okurlar da okudukça: Breh breh, diyecekler, ne yaman adam! Frengistan'da sanınm böyle şeylere gülerler. Bir yazann kendini övmesi, dudaklarda alaycı çizgiler yaratır. Hakçası, bir yazar kendisinden söz açtı mı. özeleştiriye girişmeüdir. Sözgelişi Montaigne yazarken kendisini teşrih masasma yatınr ve kendi bedendnde insancıl bir arastırmaya girişir. Gerçi Türkiye'de böylesi de tehlikelidir. Çünkü mahalle Itahvesinde adamm yazısını okurunun burnuna dayayıp: Ulan sen bu heriîi beğenirsin; al oku da gör! Ne kepaze kisi olduğunu ikrar etmiş.. derler. Siz de savunduğunua fikirleri istemeden yaralamış olursunuz, Kusurlarını yazılannda sergileyebilmek yürekliliğini gösteren sayısı az yazarırruz, bu nRdenle epey yadırganmıştır. Şimdilik bizim toplumda yadırganmayan, övünmeltUr. Övün babarn övün, övUnebildlgin kadar» Ne var ki son günlerde bu işin bir başka türlüsüne rasladım; havsalaya sıgacak şey değil. Bir Babıili yazarı seçimlerde mebus olmak şansını ve umudunu yitirmiş, listeden duşmüş; günlerden beri köşesınde hem ö\ilnUyor, hem dövünüyor. Almış kalemi eline: An, ben partime ne büyük hizmetler etmiştim, bu yolda ne ısüraplar çekmiştim. üöğüslediğim bunca cefaya ragmen beni seçmediler. Zaran yok, kendilerine teşekkür ederim. Kader böyleymiş. Ama olur mu? Partimizin muhterem Genel Başkanı bile bana iltilat edip, yanağımdan öpmek lütfunu esirgememişü. Ben gene Yüksek ve Yüce Genel Başkanımızın lütuf ve sevgilerine lâyık olmaya çalışacağım. Eskisi gibi cesaretle, celâdetle, ırnarüa yazmaya devam edeceğim. Ama bu bana yapılır mı? Ben ki... Dedim ya, gazete okumaya küçük yaşta başladım. Babıâli'nin övünme geleneğine de asinayım, ama bu türlüsünü ilk kez görUyorum. Adam hem övür.üyor, hem de dövünüyor. Yahu efendiler! Okumuyor musunus yaaılarını sununT Nereden nasıl olursa. bir mebusluk ya' da bir yöneUın kurulu üyeliği verin de şuna BÛssun. • .....Yürejimiz parsalanıyor; Hakkın Özü 27 Mayıs öncesl dönemlerde yasama organı tarafından sık sık «Temel haklan yasa ile düzenleme» bahanesi ile bu haklann özüne dokunulduğunu, bunların ortadan kaldınldığını deneylerle gören Kurucu Meclis bu tür hareketleri önlemek amaciyle temel hakların Özüne dokunulamayacağı esasmı kabul etmiş ve bir emniyet subabı olarak 11 nci madde ile bunu Anayasamıza koy muştur. (27 Mayıs Anayasası. Mad de U gerekçesi.) Anayasa Mahkemesi de anılan 11. madde hakkındaki görüşünü açıklamış ve «Bir hak ve hurriyetin gayesine uygun şeküde kullamlmasını son derece zorlaştıran veya onu kullanılamas duruma düşüren kayıtlara tabi tutulması hallerinde» bu hak ve hürriyetlerin özüne üokunulmuş sayılacağına karar vermiştir. (Anayasa M.K. 963/128, 964/8) Yüksek mahkemenin bu görüşü ve yukanya alman örnek kararlar karşısında Askerî Yargılama Usulü yasasının sözlü ve yazılı savunmayı süre bakımından kısıtlayan hükmünün Anayasaya aykın oiduğu aşikârdır. Gerçekten bu tasıtlama savunmayı son derece zorlaştırmakta ve adetâ onu olanaksız hale getirmektedir. Kişinin kutsal savunma hakkı, Sıkıyönetim ve benzeri koşullar içinde de olsa kısıtlanamaz. Bu hakia her hangi bir yönden sınırlama, anılan temel hakkın özü ne dokunur, onu yaralar. Böyle bir sınırlama getiren yasa hükmünün Anayasaya aykırüığı lcuskusuzdur. (1) Amerikada nyuşturucu madde suçundan yargılanan ve kefaletle tahliye edilen bir kişinin, suç ortağinm arabastna yerleştirilen verici bir âletle Federal memurlar tarafından tesbit edilen ikrar niteUğindeki Uadesine dayanüarak verilen raahkâmiyet karannı Amerikan Yüksek Mahkemesi su gerekçe Ue bozmnştur: Amerikan Anayasası ceza dâvâlaruıda her sanığın bir avn katın yardımına hakkı olduğnrra saptamıştır. Sanık için zararb «jlabilecek bir ifadenin memurlar tarafından sanıgın avukatı hazır bulunmaksızın tesbit edilmesi AnaTasanın kabul ettiği «Müdafiye sahip olma hakkı» na »ykırıdır. (Erem. Mecburl m8dafilik.) KAYIP lstanbul Trafik Müdürlüğünden »ldığvm ehliyetimi kaybetum. Hükiimsüzdur. Mustafa KIRDALLI Cumhuriyet 7362 Okuyucu Mektupları Taksim Parfeı'ııı hııgünkü aciklı durumundan kurtaralım Takriben 10 sene önce Taksim Parta son derece oakımlı, çimenliklere ayrılnu» bütün tısımlar vem veşil ve Dütün sıraian tamamdı. Şimdl ise Dühassa Belediye dükkanıannın arkasında kalan sözde «yeşil sahaa oırnası gereken bölümü ıhmaikarlıktan ve park bekçilerinin makul ls4) Nisan başmdar Ekim soteklennin yertne eettrtlmesinnuna kadar ça!ı?acak 2. posta den etürü cidden aciklı btr oark bekçileriniD ve bu durum durumda. Bu kesimde eskiden bulunan sıralann ancak *'% 20'si da Taksim meydanı polis noktasında bu tip olaylar içm kalmıştır. çimenliklere aynlmış bölgelerin büyüls bir bölü atanması gerekecek bekçinin mü (anlatüklanna göre üzerin ödeneklen bu yıla özgü olarak de futbol oynadıklan lçin) ta Cumhuriyetin 50. vTldönümümamen çoraklasmis eerisimn nU kutlama komitesinin emrine verilen meblâgdan karşılanise çimenleri azalmıştır. Bu ması. gereklidir. durum gerek biz şehrin verlileGelecek turtstik mevsimde rt Eerekse beklenen öu yılın perek Emnivet O M bütçeslne, turizm mevsiminde gelen ve gerekçe t. B. Park v« Baheeler gelecek yabancılar için çok üzücüdür. Bu turistlerın kü MUdurlUgü btltçesine bu lhtiyaçümsenmeyecek bir oranının « karsılavaeafc Odenek konHilton, Ünver Divan. Parlt ve ması Bftzönüne alınmahdır tlBllllerle danışmamm netieeGezl Otellerinde Saldıklan ve sl olan bu Bnerilerim ne kadar onlann da çoğunluğunun oarkı gördükleri düşünülürse duru çabuk gerçekleşlrse. mevsim mun rnahzuru daha da belirein ilerlemiş olduğundan o kadar olarak ortaya çıkar. Gecenler lyt olacaktır. YAKUP BAŞAT de gördügüra bir tngiliı çift bu konudaki üzüntüleriru aRAUIKOY • tSTANBUL çıkea belirttiler. îlgilllerle vaptıjtım görüsmalerden bu durumun ancak asagıdaki tedbirlerle düzelebüeceği anlasılmaktadır. 1) Bilhassa Cumhurlyetin 50. yıldönUmü arifeslnde Belediye Park ve Bahceler MUdürlü«rUnün bütün eksik yerlerde çlmenlert tekrar dikmeyl ihmal etmemeleri. Istanbul'da Çalışmak Üzere { Tel: Bayan dis tabibi aranıyor 21 75 82 Cumhuriyet 7361 Etıbank Genel Müdürlüğünden MALİYE BAKANUĞI BÜTÇE VE MALÎ KONTROL Genel Müdürlüğüne Personel Alınacaktır Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mall Kontrol Genel Müdürlüğü Merkez ve Bakanlıklar Muhasebe Müdürlüklerine vüksek ögrerüm Rörenlerle Lise ve Ticaret Lisesi mezunlan arasından 10 ve 13 üncü dereceli kadrolara smavla personel alınacaktır. İsteklilerin, sınava katılabilmelert için: Hukuk. îktisat. Siyasal Bilgiler. Ortadogu Teknik Üniversitesi îdari tlimler Pakültesi, tktisadl tlimler Akademileri. özel tktisat ve Ticaret Yüksek Okullan vey» Akademileriyle esitHgi MilH Eftitim BakanlıgTnca onsnmı» ysbsncı Pakülte veya Okullann Mallyo ve tktisat bölümü mezunlan ile Use ve Ticaret Llsesi meruru olmaJan v« askerli*ini yapmıs bulunmalan sarttır. Yaptlacak vaalı sınav ıcin en geç 27 Eylül :973 günü aksamına ftadar ögreniro belgesi. terhıs ^leesi. 2 adet vesikalık fotr>eral ve bir dilekçe ile fî'itce ve Mall Kontrol Genel Müdürlügü tdarl ve Mall İşler Şubesine başvurmaları ilân olunur. MUTEHASSIS HEKİM ALINACAKTIR Bankamız Merkez Teşkiiatında lstihdarn tdıimek üzere; Dahiliye MUtehassısı. Çocuk Hastalıklan Mütehassın, alınacaktır. Taliplere 657 Sayılı Kanun HUkümleri gereğince müktesebine göre aylık verüecektir. İsteklilerin «Etibank Genel MUdurlüğU Personel Müdürlüğü Ankara» adresıne »ahsen veya yaa 11* başvurmalan ilftn olunur. FARKU UYGULAMA (Basm: 23052) 7352 İLÂN AVCILAR BELEDlYE BAŞKAMJĞ17SDAN Zeynep Vavuı üe Mehmet ÖrKeklc evlendiler Istanbul 17.9.1973 1 Lonrira Asfaltının Küçükçekmece Gölü II» Marmar» Derjzi arasından geçen kısmının batısında. Astalt Ue Göl arasında bulunan Belediyeye ait arazi, sportif, turistik ve eîlente yerlen kurmak ve isletmek isteyenlere 20 yıl türe Ue kirava verilepekiir. 2 Bu kıralama isı ile i!£ill şsrtname (50> TL'e karsıligında Beledive fen lşlerı Müriürlügünden temin edilebilir. • 3 Ihale 5/10/1973 jsünü »nat 151e Avcılar Belediy» En J cümeni huzurunda kapaiı zarf usulü ile vapılaeaktır. • 4 tsteklilerin 2490 sayılı Kanunun 31 ve öteki maddele | rine uvgun olarak teklif zarflarım Avcılar Beltdlye Başk»nh t ğına göndermeleri ilSn olunur. ; (Basın: 23129) 7350 Devlet Memurıan Kanunu. nun uyeulanmasuıdan önce or ta dereceli okullarda »önettcilik vapanlara. bu çörev Rarşilı»ı olarak (50250) üra arasın2) Park bekçilerinin tek pos da bir ek öcret ödenmektevdi. Bu Ucretler tazmtnat sayılarak tK olarak 816,30 arası degil, baa muhasebe ve maltye müNisan başından Ekim sonuna kadar ögle paydosunu 15 dakl dürlüklertnde «9 aylık maaş fıesaDlanmasında kaya ındirerek 815 ve 1522 a farklannın» «farktan» düsülmüş ve ödeme rası Tşer saatlik 'i posta halinde çahşmalan (esasen Pazar bu sekilde vamlmıstır. Bazı vi lâyetlerde de durum tamamen tesiden Cumaya kadar devlet memurlan da günde 7 saat ça degişik: Yöneticüik eBrevi «Ek Rörev. savılmi5. hesaplamada uşmaktadırlar), bir düşme vapılmamıs, fark ta mamen ödenmiştir. 3) Parkta, bilhassa mesal saatlerı dışında sık sık tutbol oy Yukandan da anlasılacaih 0 nandıgından bekçilerin çimenbı üd ceşit uvsculama var: Bilertn vitirilmesine sebebtyet rinci memur lehtne diSeri me. veren bu durumu Cnlemek U mur alevhlne Malatva üetterterken bugüne dek vuteu bulan darlıgı Muhasebs Müdürlü&ü tatsu olavlarda bemen hemen ikincl sekH uvgulamakta biz âciz Iralmamalan tçtn kendileeörevllleri eüc duruma sokmak rine COD verilmesl ve bir olaytadır. da parktan aynlma zcvnrnlujrun tkind btr ödemenln Ekim ayı da kalmamalannı teminen bekıçertstnde vapılacagının sövlençi kulübeleri ile Taksim Meydifl bustinlerde durumun düdanmdakl polis noktası arasm zeltHmesini ilgililerden rica da bir manyetolu telefon hattı ederim. çekilmesl, Adı sakü (Basm: 23078) 7349 Cumhuriyet 7359
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle