21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURfYET 3 Temmüz üzerine söz açmanın anlamı kaldı mı? Yasama donemi sona erdi. Meclis çoğunğu aftan yana olmadığını flçıkladı. Af, artık secua kampanyannın kısır çekisme konularından biridir» diyebüirsiniz. Partiler arasında ki af tartışmaîanna baktıkça, gerçekten de insan bu yargıya vanyor. CHP bir af önerisi hazırlayıp Mecüı'e vermis. CGP, AP ile birlikte yüriittüğü bir önceki hükümette Adalet Bakanına bîr af önerisi hazır latıp kamuoyuna açıklatmış ama, şimdi bur.u unutmus görünüyor. AP de Genel Başkamnın ağzından «Kim basladı ise o bitirsin. Bir bu tar» tışmaya hiç girmedik» diyebüiyor. Af tartışmalan CHP'nin önerisi ile başlamıj olsaydı, Meclis çoğunluğunun aftan yana olrradığını belirtmesiyle biterdi. Öyle görünüyor ki, af tartışmalan bitmeyecektir. Meclisler yasama dönemini kapasalar da, yeni Meclisler gelip yenl çoğunluk yine aftan yana olmasa da bitmeyecektir. Çünkü af 1973'ler Türkiyesi'nde toplumsal bir zorunluktur. 29 Ekirn 19T3 Cumhuriyet'in 50. kuruluş yıldönümüdür. Kutlama törenleri şimdiden baslamıstır. Daba az önemli günlerde genel affı yaşamış bir topium 50. yıldönümü gibi bîr günde ken diliğinden, kimse hatırlatmadan genel af bekler. Bu kez de böyle olmustur. Cumhuriyet'in 50. yıldönümünün bir özellifi vardır. «12 Mart askeri müdahalesi» Ekim 1973 seçimlerjyle sona erecek, seçim sonrasında yeni bir siyasal dönem başlayacaktır. Toplumlar. geçırişte olup bitenleri unutup ileriye döndükleri ölçüde siyasal bunalımJardan çabuk ve kolay kur. tulduklarını bir çok sınamalardan sonra öğreniyorlar. Türkiye bu konuda çok smama geçiren ülkelerden biridir ve güçlü yönetim yeteneğinin bir nedeni de budur, Uzun ve güçlü bir yönetim geleneği olan bir toplumun kendilığinden. kimso hatırlatmadan bn açıdan da genel af beklemesi doğaldır. B u kez de böyle olmaktadır. Olaylar ve görüşler AF, HEPİMİZ İÇlN Necdet UĞUR Istanbul Milletvekili olacakttr? Saym Bakan yazıan&a bunu da açıklı yor. Bugünkü infaz sistemimizi «utanç ve ıstırap verici» olarak tanımladıktan sonra diyor ki: «Cezanın, islâhı nefs ve ibreti müessire niteliği inkâr olunamaz. Ancak, işi bu dar çerçevede tutarak, suçun işlenmesini önleyecek kültürel, sosyal ve ekonomik tedbirler almmaz ve bu yetmiyormuşcasına modern infaz sistemine değer verilmeyerek, içeri alınan kişinin marifetlerle dolu halde çıkmasına engel olunmazsa, devlet de topium da *uça ortak olmaktan kurtulamaz.' sı daha çni anlayışlı, daha a* uıtikamcı olurîar. A\rup, özellikle Amerika'da son zamanlardm bir suç türii üzerinde yoğun çalışmalar yapıljnaktadır. <Beyaz yakalı suçlan» adı verilen bu suçlar, yaptıkları işler dolayısıyle toplumca saygıdeğer kabul edilmis olanlarm işledikleri suçlardır. örneğin Gelir Vergisi kaçakçılığı, döviı kaçakçılığı, karaborsacılık, hükümet üyelcri v* yüksek devlet memurlannın resmi islemler ve ihalelerdeki yolsuzluklan gibi... Beyaz yakalı suçlarından blr tekinin topluma parasal zaran, binlerce adl bırsız ve soyguncunun verdiği toplam zarardan çok olabilmektedir. Beyaz yakalıların suç olan davranışlan kendi çevrelerinde ahlak yasasma aykın davranıs sayılmaz. Bu suçlann bir özelliği de suçlulardan çok azının yakalanması ve yakalananlardan çok azının hapsedilmesidir. Sutherland ve Cresseyin (TÖrüşlerinin ve beyaz yakalı lerinin birim Için de geçerli belirtmeye bilmem gerek var cezalar üzerindekl suçlannın nitelikolduklarını ayrıca mıdır? fünce ve politfkaların özgürlügüdür. Çoğulcu demokrasi d» farklı çıkar çatısmalannı denetleyen, uzlastıran vc dengeleyen blr rejlmdir. Çoğulcu demokrasiyl kabul edenler, farklı ekonomik çıkarlan ve bunlann farklı düsunce ve polltikalarmı da kabul etmek zorundadırlar. Kendi ekonomik çıkanna uygun düşünceyi özgür, karşıt düşünceyi suçlu saymanın demokrasiyle bağdasır yanı yoktur. Bir düşünce ve politika toplumsal temele dayanıyorsa, siz onu yok say»anız da o kendini slze kabul ettirecektir. Hukuk otorlteleri, llke olarak affa karsı olanlan bile, siyasal bunalımlardan sonra sağlıklı bir düzenin kurulması için genis kapsamlı bir genel affı zorunlu görürler. Gerçekten de siyasal bunalımlarda kimin suçlu, kimin «uçsuz olduğunu ayırmak bir noktadan sonra çok güçlesmeKtedir. Bunalımm her türlü olasılığı kac^aran ortammda birtakım karmaşık ilişkiler oluşmaktadır. Az ya da çok herkesi etkileyen buUiskilerden yalnız iktidan ele geçirenler sıynlmış sayılırlar. Daha önce hangi hatalı politikayı yürütmüş olurlarsa olsunlar ya da hangi ilişkiler içinde bulunmu; olurlarsa olsunlar, onlar artık karsı yakaya Beçmişlerdir. Hem hesap soran, hem hesap sorulan olunmaz araa, onmaz bir huzursuzluk ve tedirginlik de sürer gider. da blrlikte fetlriyorUr. Çogulculuk bu ftrkli du Scınsür Daha iyi... Snsanları tanıtmak için bazı Elçuler kullanılır: I Orta boylu. elâ gözlü, buğday tenli, saçlan dökük, •şişmandlr. Banka memuruydu, zimmetlne para geçlpdiği için işine son verdiler Şimrfl nakliyecilik yapıyor.. Ülkeler de kısaca tanıtılabilir: 310 bin kilometrekare, yirmi milyon nüfuslu bir Güney Amerika Cumhuriyetidir. Başlıca ürünleri ananas, muz, kahvedir. Son on yılda yedi askerl darbeye sahne olmuştur™ Eskiden insanlan tanıtmak kolaydı ama, ülkel«rl tanıtmskta zorluk çekilirdi. Kolaylığa kavuşmak için epey bir zaman ve uğraş gerekti. Artık dünyanın uygar çevrelerinde ortak ölçüler belirmistir. Bir ülkeyi tanıtmak için uzun uzun dil dökmek sereksiz. Ya birkaç çizgiyle. ya da bir olayla ülkede süregelen düzenin niteliğini belirtmek kolay. Sözgelişi Türklye'deki düzeni, Batı toplumlanna tanıtmak isteyen biri, hiç zorluk çekmeyecektir: Bu ülkede bir yayınevi sahibi, Batı dillerinden Türkçeye çevirdigi dört kitap nedeniyle otuz yıl ağır hapse mahkum olmuştur.. dedi mi, tamamdır. Gerçekten de Bilim ve Sosvalizm Yayınlan ySnetlclsi Süleyman Eee, dört kitap yüzünden otuz yıl cezaevinde yatacak. Bunlardan biri Marks ve Engels'in »Komünist İlanifestO»su, öteki Lenin'in «Devlet ve thtilâl» i, üçüncüsü Stalin'in .Bolşevik Partisi Tarihi», dördüncüsü «Bütün Ülkelerin Işçileri Bîrleşiniz» adh bir çeviri. Hepsi de Batı'da herhangi hir kitabevinde satıhr. Ama bence sorun bu değil. Garip bir düzende yasıyoruz. Fikir özgürlügü var, demokrasi var, deyip aydınları kandırıyoruz önce... Bunlar da birtakım kitaplar yazıyorlar ve Türkçeye çevlriyorlar. Sonra bu klşilerl mahkemeye vererek bir «ömör bovu» hapse mahkum edlp, bir «aile boyu» perişan ediyo Günâh Çıkartma înfaz sisternimiz utanç ve acı verici oldufuna göre. cezanın islâhı nefs (suçlunun eğitilerek top luma yararh kılmması) niteliği bizde geçerli değildir. Cezanın ibreti müessire (baskalarını suç is lemekten caydıncı, ahkoyucu) niteliğine gelince bu da isletnemektedir. Suçlan Snleyici Jriilrürel, toplumsal ve ekonomik tedbirler almmadığı için insanlarmuz bir ölçüde suça itilmektedirler. Tanınmış Amerikan topium bilimcileri Suther land ve Cressey cezalarm bir başka niteliğine dik kat çekmisjerdir. Suç ve suçluluk nedenleri üze rinde önemli incelemeleri olan bu bilginlere göre ySnetenlerle yönetilenler arasında büyük toplumsal farldılık olduğu zamanlar cezalar siddetlenir ve cezalardan en çok yönetilenler acı çekerler; esitlikçi demokratik ülküler geliîtikçe, siyasal iktidarların tabanı genişledikçe, ceza verenlerle cezalananlar arasmdaki toplumsal farklılık azaldıkça cezalar da ıhmhlaîir; ceza verenler, suç işleyenlerden büyük bir düşman gibi görürler ama, tıpkı kendileri gibi olduklarmda onJara kar Kendimiz İçin de.. ö t e yandan olağanüstü dönemlerde görev yapanlar, olağanüstülüğün hiç sona ermeyecekmiş gibi görünen o yanıltıcı serbestliğine kapılırlarsa, bir süre sonra, kendilerini yasalarla baglı görmemeye, her şeyl yapmaya haklan olduklarını sanmaya başlarlar. Ama olaîanüstülük bitip normal günler geldiğinde, olaylar normal zaraanlann ölçülerl içinde değerlendirilmeye baslanAğında kendilerini yapayalnız bulurlar; yükselen tepkiler karsısında çevrelerinde tutunacak tek bir dal bulamaz olurlar. Yalnız bunalım sonrası toplumunda düzen sağlamanm en etkttl aracı oldugu İçin ya da bir insanlık, bir uygarlık, blr özgüriükçü ve çoğulcu demokrasi geregi oldugu İçin değil, aynı zamanda, biz avdınlar. politikacılar, toplumca saygıdeğer kabul edilmis kişiler. yöksek rfevlet memurlan ve bazı giivenlik görevlileri kendimiz için de genel aftan yana olalım. (1) Milliyet, 2S.S.1973 Ellinci yılda neden v» Basd bir af?> Fehmi Alpaslan. «Millete Saygısızlık» Bakınız blr APCGP ortakhğı sayılan Melen Hükümeti'nin Adalet Bakanı bir ay önce af üzerine yazdığı bir yazıda ne diyor: «...Aziz Türk milletinin bir af çıkarılmasmı sabırsızlıkla isteyip beklediğine inajııyorum. O kadar ki, bu affı durdurmanın. millete saygısızlık olacağmı rahathkla ifade tnumkündür. Bu sebeplerle. yüce Meclislerin af konusunu hemen ele alacağını umuyor ve bekliyoruz.» (1) Niçin bu aifı durdurmak millete (aygısızlık Tüm bu açılardan bakınca toplumun bir ç«sit günah çıkartması gibi geliyor insana af. ruz. Çoğulcu Demokrasi Varsa Adalet Partisi Gene! Baskanı, 12 Mart yönetimine karşı çıkarken, sık sık, özgüriükçü ve çoğulcu demokrasiden söz açardı. Çoğulcu demokrasi politika dilimize son yıllarda girmış bir kavramdır. Toplumlar sanayileşip geliştikçe farklı ekonomik çıkarlar oluşuyor. Farkb ekonomik çıkarlar, farklı dü»ünc« ve politikaian Insafsızlık defll ml bnf Ceza Hukukunun bir temel llkesl vardır: Kanünsnı snç olmaz. Kişi, hanei fiilin suç, hangi fülln suç olmadığını daha öncesinden bilecektir. Cinayet, suçtur. Hırsızhk suçtur. Yol kesme ?uçtur. Bunlann suç olduju da kanunlarda yazifı Ama hansi kitapta suç var, hangisinde yok, İnsan ne bilecek? Hiç otuz yıla mahkum edileceğini bile bile yabancı dilden kitap çevirlp basar mı bir insan? Çoğu zaman bu konuda Yargıtay dairelerl ve mahkemeler arasında bile görüş ayrıhklan ortaya çıkıyor. Savcıyla yarpç avrı avrı rfüşiinüyorlar. En iyisi bir resmi büro kurmalı. ülkemizdeki çeviriciler. yazarlar, sorumlu müdiirler; yayımlamak istedikleri kitaplan bu büroya vermeli. Buroda kitaplar bir kurulca incelenmeli. Eğer suç yoksa yayımına izin vermell Suç varsa: Yayımlanamaı!. dlye damgayı basmalı. Denebüir ki: Sansür reiiml ml lstlyorsunT Evet, sansür rejiminin sakıncalan daha az. Bir kere herkes hangi rejimin yürürlükte olduğunu bilir, ayağmı denk ahr. Sonra bir kitabı çıktıktan sonra yasaklıyacağımıza, çıkmadan önce yasaklamakla, kâğıt. emek. para boşuna harcanmamış olur; millî gelirden tasarruf edilir. Ben seyretmedim, ama anlattıklarına göre Televizyonda Rus>a"daki komünist ihtilâline değgin alabildiğine yayın varmış. Siyasl iktidar bu yayınlan kendine göre düzenler elbet... Marks'ın, Engels'in Lenin'in, Stalin'in kitaplan da yasaklamr. Mademki bu kitaplann okunmasmı istemiyoruz. açıkça yapalım şu işi. Ama önce: Yayın serbesttir. deyip arkadan adamı otuz yıla mahkum etmek doğru mu? Hangi fiilin suç olduğunu, hang) fiilin olmadığını vatandaş apaçık bilmelidir. Uygarlığın fikir özgürlüğünden de önemli bir aşamasıdır bu. Sınırlan alacalı, bulanık, belirsiı suç olmaz. Adalet ilkelerine aykırıdır böylesL Koskoca Universite Rektörü: Homongolos'un son hecesi tersinden okunursa 101'dur. Bu da komünizm propagandasıdır.. dlyor. İnsanlık hali bu; kendinden yana bir savcıyla bilirklsi bulsa, kişiyi perişan eder. m Şu işi kökünden çötümlemek için sansür rejimi gerektir. Yoksa ne davaların önü alınır, ne cezaların.. Günah dsğil mi bu memleketin insanlanna? MEMÜRÜN ÇİLESİ Yılmaz CORUM Ticaret Bakanlığı Bafmüfettişl ilindiği gibi, devlet memurlan, sendika kurmaya ve grer yapmaya haklan olmadığı için kendUerine verilen ücreti aynen kabul etmek zorunda bulunuyorlar. Bir emekçl grubuna hakkmı korumak için direnme olanaklannı vermeyince çok zayıf düşeceği ve ezileceği açık olmakla beraber, kanunlarımız memurların boykotunu dahi yasaklarken onlann kendilerini nasü savunabileceğini hiç düjünmemiştir. Büyük bir işçi kesiminin memur sayılraamak için bu sıralarda yoğun çaba göstermekte olmasmın da, bu katı yasaklar zincirinin doğal sonucu olarak değerlendirilmesi gerekir. Eskiden herkesin özendiği ve girmeye çalıştığı memuriyet, çimdi ten bir görünüşe bürünmüştür artık.. TARAFSIZLIK VE SEÇIM Haziran 1973 Cumartesi günü C.H.P Genel Başkanı BüJent Ecevit partisinin genel başkanhgına gelişınden sonra ilk k e z Malatya'ya gitti ve orada büyük bir haik kitlesinin önünde yaptıjı konuşmayı TRT radyolan vermemezlik etmedi. « Ö z g U r 1 n s a n » adlt derginîn Maps 1 9 7 3 tarihli ssyısında sadece «meklere dayanarak hazırladığım bir yazıda son yıllar içinde siyasal partilerin TRT'nin tarafsızllguu koruyamadığı gerekçesiyle ileriya sürdilkleri iddialan ele almış ve genel seçimlerin yaklaştığı su aylarda dikkatlerin radyonun va televizj'Onun tutumu üzerinrle toplanacağım belirtmij vs TRT'nin tarafsızlığını mutlak konırnası gerektiği noktaa üzerinde de 9 B TARAFSIZLIK ANLAYIŞI YALNIZ YASALARLA ÖLÇÜLEMİYECEK NİTELİKLER DE TAŞIR. YASALARI ÇİĞNEMEDEN DE TARAF TUTMAK, BASKILAR KARŞISINDA BÜKÜLMEK VE KİŞİSEL GÖRÜŞLERE UYGUN YAYINLAR HAZIRLAMAK MÜMKÜN de Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayındaki yersiz tutumu ve yine 1972'de Demokratik Parti Genel Başkanı Femıh Bozbeyli'nin demeçlerine yer vermemesi gibi yakınmalar basından öğrendığimiz kadan ile hâla belleğimizdedir. Yalnız seçimlerin yaklasmasmdan ötürü değil, yukardaki yakınmalar dolayısıyle de TRT'nin tarafsizlığına dikkat edil mesi gerekir. Gerçekte hangi parti başkanı olursa olsun, bir liderin konuşmasınj ait haberin önlenraesl Ulkemizde yerleştirilmeye çalışılan demokrasi anlayışını da yaralıyor. Çünkü halk, ancak en büyük kitleye erişen radyo vasıtasiyle tüm liderlerin konuşmalanna ku lal: verdiği takdirde bir karşılastırma olanağını yakalayacak ve seçimde de oyunu buna eöre kullanacaktır. Seçimlerin yaklaştığı şu günlerda ber hang} bir tonuş manın engellenmesiyle belki büyük bir olaya yol açılmamıştır ama, böyle bir engelleme geçen yaamda belirttifim radyo yasaklanna eklenlrse, ortada önemli bir noktanın bulunduju kendiliğinden anlaşılacaktır. Mahmut T. ÖNGÖREN yasalar önünde suçsuz gören kararları, bu kunilusu kamuoyunda tarafsızlık açısından her zam a n temize çıkarmaya. yetmese gerektir. Çünlril herhangi bir JT.T yında suç' unsuru bülunmayabilir. Nitekim Sayın Ecevit'in 9 H?zirsn Malatya konusmasını yayınlamamak bir suç sayılmayabüırdi. Ancak, suç unsuru ta^ımamak ya da bir yasanın ilkelerini çiğnememek, o yayın organının tamamen tarafsızlık İçinde çalışmalannı yürüttüğü anlamma gelmez. Tarafsızlık anlayışı yalnız yasalarla ölçUIemeyecek nitelikler de taşır. Yasalan çiğnemeden de taraf tutmak, baskılar karşısında bükülmek ve kişisel görüşlere uygun yayınlar hazırlamak elbette mümkündür. İşte önümUzdeki aylarda TRT konuya bu açıdan da bflkarak yalnız takipsizlik kararlanna dayanmamalı ve yayınlarında tarafsizlıgi daha kesinlikle koruyan ölçülere de basvurmasını bilmelidir. Çünkü 359 sayılı TRT Yasası 12 Mart öncesi yayınlara bir kej daha yer verilmemesi için değiştirilmiş bulunuyor. Bu anlayişla yeni bir hüvıyete kavuşturulan TRT'nin şimdi tarafsızlığını koruyamaması halinde, yasalann tek taraflı işlemesine artık kimse dayanamayacaktır. Bu sekilde işletildigi zaman, huzur ve düzen iddıası ile getirjlmiş yeni yasalar, görüsler ve tutumlar gerçek huzursuzluğun ve düzensiziiğüı kaynağı olmaz mı? Gerçi bu noktayı simdi burada belirtmemizin nedeni CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in Malatya konuşmasının radyodan verilraesiyle ilgilidir. Gerçekte bu konuşmanm yayınlanması degil, vayıalanmaması halinde ortaya doğal olmayan bir durura çıkardı. Bizl şimdi titizlendiren olay bu konuşmanın yayınlanması degil, TRT'nin son yıllarda tarafsızlıgının bozulduğuna dair iddıalardır. Geçmişteki iddialan ve örnekleri göz önünde tutarsak, aynı durumla tüm siyasal göriis sahiplerinin de karşüasabileceğini düşünmeliyiz. Ç ü n H yine «Özgür İnsan» da oelırttiğira gibi tüm partiler de son yıllarda TRT'nin tarafsulığı bo?duğundan yakınmaktadırlar. Denilebilir ki özellikle seçimlerin yaklaştığı zamanlarda yayın organlanndan yakınmalar bitip ttt» kenmez. Fakat e | e r bir parti g«nel başkanı, aynı partinin eski genel başkamnın güçlü olduğu bir kente gittiği zamah esi görülmemis bir sekilde karşilahır ve önemli bir konuşma yaparsa, bilyük bir haber niteliği taşıyan bu olayin, olaydan vazgeçtik, o günkü konuşmasının T üzerine dikkatleri çekmek gerekirdi. Duyduğumuza göre ba konuşmanın sert oldugu için yayınlanmaması düsünülmüştür. Saym Ecevit'in konuşması ancak gerçeklerin o'abileceği kadar sertti. Bu, elbette bizim (çörüsümüzdür. Fakat konuşmanın bazı bolümlerinı gasetelerde okuyanlar, sert olsa bile, yine de radyodan yayınlanabüecek noktaları kapssdığını anlamakta îrüçlük çekmezler. Üstelik bugür.e dek sert diye nitelendirilen konuşmalann hiçbiri mi yayınlanmamıştır TRT'den? Bir gün sonraki Sivas konuşmasından sadece bir noktanın radyo haber bülteninde lütfen yer alması da Malatya konuşmasının pekâlâ yayın lanabileceğini ortaya koymuş bulunuyor. Odalar Birliğinin son genel Jcurul topiantısi nedeniyle hazarlanan raporda ise. güçsüz sandığımız memurların fazla Ccret almayı basararak pahalılık yarattıği ileri sürülmüstür. Memur maaşları Ue yan ödemelerdeki artışlann enflasyonist etki yarattığı raporda açıkça belirtilmis bulunmakla beraber, bunun, fiyat artışlan ile satın alma pücünü karşılaîtırmadan söj'lenen acele ve yanlıs bir yargı olduğu kanısindayıı. • • Ekonomi kurallanna göre bir emekçi aldıfı ficret» esit değerde mal veya hizmet ürettiği zaman istek ve sunu (arz re talepi arasındaki denge bozulmayacağı için enflasyonist bir etki beklenemez. Üeret piyasasma bakıldığı zaman en ar maası devletin ödediğini de artık herkes görebilmektedir. Nitekim. eski Maliye Bakanının memur maaşlarını az bulduklannı fakat bütçe olanaklanndaki yetersizlik sebebiyle 7 katsayısını artı. ramadıklarmı sçıklayan sözleri daha kulaklanmızda çınlamaktadır. Memurlar ücret piyasasmdaki en az tnaası aldığına v« yapılan zamlar fiyat artıslarını dahi karsılayamadığına gör* toplam memur tüketiminin azaldığını kabul etmek ve bunların enflasyonist değil deSasyonist bir etkisinden söz etmek gerekir. öte yandan, olaylar hızlı bir sekilde memurlann «leyhine gelisirken, özel gefetörün memurlann kayınldığı kuşkusunu duyması da yersirdir. 1970 yıhndan önceki pahalıhğı gidermek için hazırlanan S57 sayılı kanunun getirdiğı zamlan, son birJcaç yıl içindeki hızlı fiyat yükselisleri fazlasıyla götürdüğfl halde. yeni zam yspılamlyacağı kesin bir sekilde açıklanmıs bu lunmaktadır. îkinci olarak. memurlann 657 sayılı kanuna göre yapılan intibak işlemlerinde haksızlıklar olduğu yenl karar name ile kabul edilerek düzeltilmiş fakat memurun bu haksız islemler sonunda kaybettiği maas farklannın ödenmesi red dedilmiştir. Tfihayet. memurun zam istediğini bir kenara bırakalım. 1970 yılından kalmı« maas farklan alacağı dahi birden ödenmiyerek takside bağlanmış bulunmaktadır. Devletten henüz alacağını tam tahsil edememij memura fazla öden « yspıldığının ileri sürülmesi de pek mantıklı görünmemektedir. Aynca, memur maa?lan açısından yetersiz bulunan bfltçeye, özel sektörün tesviki için gerekli ödeneğin kolayca konması; fiyat yükselislerini önlemek için memurlann alacaklan taksitlerle ödenirken. enflasyonu daha hızlı etkiledigi bilinen yatmm teşvikinden kaçınılmaması ve memur yardımlaşma fonunun bütünüyle yatınmlara yöneltilmesi gibi olaylann özel sektörün gözünden kaçtığı anlaşılmaktadır. Oysa tarafsız bir karşılaştırma yapıldığı takdirde özel sektörümüzün kuşku değil huzur duyması gereken bir durumda olduğu rahatça görülebilir. Gerçi, özel sektörün bütçeden sağladıfı bu paralar ile yatırım yaparak mill! ekonomiye yararlı olacağmı, memurlann ise aldtklan her fazla para ile bakkala ve kasaba giderek Hiketimi artırdığmı ve zararlı olduğunu biliyonız ama yeterli maaş ödendiği taltdirde hi«se senedl alacaklarından da jüphe edilmemesi gerekir kamsmdayız. Kalkınma planlan \e reformlar dahil her türlü kamu hizmetinin iyi gerçekleşebilmesi için önce yüksek nitelikte devlet memurlarına sahip olmak ve gençlerimizi memuriyete özendirmek gerekmektedir. Bu nedenle toplumun bugün en fazla ezilen bu kısmtnm dertlerine önemle eğilmek lâzımdır. Aksi halde düzerdenecek en güzel kaounlar dahi kitaplık raflarını dolduran güzel cİltter gibi görünmekten öteye gidemiyecektir. 12 Mart'tan sonra değistirilen TRT Yasasının bugün dayandınldığı en önemli nokta tarafsızlıktır. 1961 Anayasası ile TRT'nin özerkliği kaldirılmış ve radyolanmızın ve televizyonumuzun artık bundan böyle tarafsız yayın yapacağı yeni 359 sayılı yasaya göre saptanmıştır. N e var ki bu davranış TRT'nin tarafsızlıgına ilk gölgeyi düşüren bir tutumun doğmasına yol açmış bulunuyor. Czerkliği yok edilmis bir yayın organınm tarafsız kalabilmesi kuşkuludur. özerk olmayan herhangi bir radyo ve televizyon daima dış baskılann etkisi altında bükülebilir. «Bu konuyma sert. Onu vermeyelim.» ve «Bu konuşma gerçekleri dile getiriyor, halkı uyandınyor. Bunu da vermeyelim.» gibi düşüncelerle hareket etmeyi vatanseverlik sayanlar yayın organlannı daima istedikleri çizgide yayın yapmaya zorlayabilirler. Kaldı ki tarafsızlığı en yeterli ve en güçlü yasalarla saptanmış da olsa TRTyi ya da bir başka yayın organını yönetenlerin başmda kurallar ve kâgıt üzerindeki yönetmelikler değil, insanlar vardır. Yayınlan biçimlendiren anlayış bu insanlann yeteneklerine, siyasal görüşlerine, kişisel çıkarlarina ve hattft dışardan gelecek baskılars karsı koyma güçlerine dayanır. Amerika ve Avrupa radyolannda ve televizyonlannda bunun örnekleri anlatmakla bitmez. Yine aynı ülkelerde özellikle televizyonlara dışardan baskı yapılıyor gerekçesiyle istifa eden nice yetenekli ve deferli yaymcılar vardır. Kısacası, tarafsızlığı korumak için önce yayın organının içinde kişilik ve yetenek sahibi görevli bulunmalı ve ancak bundan sonra da yeterli yasa, yönetmelik ve kııral hazırlamaya önem verilmeli, en sonunda da dışardan yayın organlanna baskı söz konusu edildiği takdirde istifavı basıp onurla aynlmantn da mümkün olduğu bilinmelidir. Aksi halde yalnız insanlar değil, kuruluşlar da yıpranır ve halkın gözündeki güvenlni yitirir. rOKUYUCU MEKTUPLARI Eğitim ve uyııyan prensler Ortaköy otobüs durağında «özel Ortaköy Rum tlkokuluı levhalı, her tarafı kapalı ve dalma sessizllk lçine gömülmüş bir bina, bu durumu İle aylarca dikkatimi çekerdi. 16 Mart 1973 günü (Öğretmentişler «Geçün Derdlnde» olurllğin bir meslek olarak larsa, Milll Eğitim Uglllleri çe kabul edilişinin ve îlköğ«Rum Azınlığma Hos Görünretmen Okulunun açdışının mede» sayısız yararlar ümlt 125. yılında) Ortaköy'den geederlerse, Devlet de öğrencisiz çerken, sessiz ve yalnızlığa göRum okulunda bekçilik yapan müimüş bu binaya, açık kapıTürk öğretmeni'ne 6 aydır pasından girdim. Asağıdakl odara vermekte devam eder. Böylann kapılarını killtll ve Inmlece de MilHyetei Eğitim uyur. senin bulunmadığını görd"m. Ismail Halit Aynalı Civardan raptığun soruşturma Emekli öğretmen • Sultanabmet ya göre: Geçeo yıl 8 kayıtlı öğrenclsüıden 5 tanesl devametmis: bu 1972 • 1973 Bgretim yılı başında 2 öğrencisi kalmca Rum öğretmen Yunanistana Türkiye Cumhuriyetl Devlet gitmiş, okulda Rumca dersler okutulmaymca da bu İki öğ Demiryollannda buharlı makinelerden dizelciliğe ve elektrirend başka Rum okullarına gi fikasyona dönüşüm, telekomüdinoe, yalnız Türk öğretmeni nikasyon, dış ülkelere vagon bu sessiz binada Eylül ayından itibaren bugüne kadar ögrenci ihracı gibi girişilen hızlı ilerlsiz olarak «öğretim yapar» gö ci hamlelerin yanisıra. son aylarda Haydarpaşa gannda yarünerek okuJu açık tutmus. pılagelen yenılenme çalışmalaŞehir trafiğinin yogun bulun nnı da sitayişle yadetmek yeduğu turlstik bir caddede ve rinde olur. Bu böyle olmakla Boğadçi Köprüsü civannda bu beraber ancak ve ancak: lunan btı okulun, öğrencisizlikHer yıl binlerce yabancı yolten dolayı 6 aydır kapalı kalıcunun, ve bu mevanda büyük sının, ögTetmeni okul bekçisl sayıda işçi kafilelerimizln giyapmanın nedeni açılclanamaz. rip çıktıklan, (Batı âleminin «Kollejlere Giriş Testlerinl kapısi) diyebileceğimiz Sirkeci Verme» furyasında göz göre Earının bugünkü durumu nasılgöre vazifell olan ilgili Müfet dır? Cerrahpaşa Göz Kliniği, büyük mağduriyetime sebep olmuştur.. Haksızlıklara, sosyal skandallara, yiğitçe parmak basan; bu nedenle de sayısız şükrnn kazanan değerll Cumhuriyet gazeteslnln 20 Nisan 1973 günlü sayısında çıkan adını verdiğim göz kliniğiyle Ugill yaa, benim de güç halle unutmaya çalı^tığım dertlerlml bütün şiddfltiyle debreştlnnlş bulunuyor. tçimdekl bir yaramın Ikj olmasına yol açan kllniğtn bu davramşı kısaca «öyle oldu: 19«8 yılı 2223 Haziran gecesl uyurken; agzıma, gözıime kanm tarafından asit döKüluyor. Cehenneml bir yanma. canhınvs bir hınia, bir külot ve bir atleUe benJ blr taksj bu kliniğe yetişöriyor. Burada minnetle anmak istediğim Dr. Muzaffer Karadeli'nln müdanalesiyle baslıyan sonradan sayın Dr. 141e Altay"ın da katıldığı ve ayakta 12 gün süren tedavlro n^ni en azından kör olmaktan Inırtardı. Buraya Kadar olup bılenler, ola*an ve dogal seylerrtir Fakat sonradan adâlete afcseden bu olayin raporu alınması gerektiğinde adı geçen klinigın şifa vericilikten ayn olarsk baş ka marifetlerinin de bulunduğtına tenık oldum. Çöyle Ri: Savcılılt, Ueili Rarakol eliyle raporumu tstemiş. ben de onu izliyordum. Hemen seziutemistim fei kanmm )infikoloji tızmanı olan kK karrtesinin arkadaçı olup bu klinibte earevü bulunan blr bay Doçent benim (ş!eriml raltalamakrRrtır Göt Miniği Rarakolun rapor tanzimi istegine önce «BIT iraraSo) böyle bir şey ıstiyemez; Savcıiık reya mahkeme ıstesin verelim..» dedlleı Karakol daha kapsamb 2. bir vazlyle iste»ini yeniledi. Sonuçta rapor çıktı. Saveılıkta raporum Adl) Tıbba eitmem ıçin elüne »erllince okudtım. hayret ve denşpt lcine düstüm Benim 12 şninlük tedavim mttâr ediliyoı âcil faka olarak Kllnlfe blr defa eeldiğim ve başKara fla gelme diğim yazıiıyordu Bo kadannı hiç umrrıuyordum doğrusu Bunun üzerine Kürsü oiDtesörü Dr. Nejat Atafiek'e aittlm Müdahele etmeslnl. «artotfKsim aegiştirllmlş olsa otle eünlUk deftertje kavıtianmın bulundufunu. onu derhâı getlrtip ınceliyerek magdurtyetlme rneyrtan verrtirmernesinj dıledim yalvardım Ama sonuç aJamadım re çok magrtı» oMum. Bir lise ögretmenJ ÎSTANBI'L Ahşkanlık Burada bu denli avnntılar üze rinde durmamızın bir nedeni de) TRT'nin istediği zaman haber bültenlerinde çeşitli aynntılara j'er vermek gibi bir alışkanlıga sahip olmasıdır. 5 Mayıs 1972 tarihli Milliyet'te Metin Toker radyonun hiçbir değer taşımayan haber aynntılan ile dolu olduğunu belirtiyor. 10 Mart 1973 tarihli Banş'ta bir okuyucu Mill! Güven Partisi Genel Başkanı Turhan Feyzioğlu'nun kunıltay kapılarından nasıl karşUandığmı bile TRTnin belirttiğini söylüyor. 12 O c a k 1973 tarihli Yeni Ortam'da bir başka vazar da T R T ' n 1 n küçiU vı önemsiz haberlerinden yakınıyor. İşte bu aynntılar arasında. bir parti genel başkamnın önemli konuşmalarmdaa birine yer aynlamaması hali, ya da • şayet dogru ise sert olduğu için vavmlanmamasının dilsünülmesi bir hayli ilglnç sayılabilecek olaylardandır. Üstelik TRT'nin 1971'de Adalet Fartisı Temsilcile r Meclisi ile ilgiü olarak verdiği asılsız baber, 1972 SİRKECİ GARI DEMODE OLDU Kars Valiliğinden BAYINDIRLIK BAKANLIĞI YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN 1 Ardahan ilçesi 12 derslik lise binasj kalorifer v« müşterek tesisat yapımı işi 2490 sayılı kanun uyaruıca ve kapalı zarf usulüyle eksiltmeye konulmuşrur. 2 Işin kesif bedeli 226.6«1, liradır. 3 Eksiltme ihalesi Kars Hükümet Konagı fçinde Baymdırlık Müdürlüğü İhale Komisyonunca 16.7J973 Pazartesi günü saat 15.00 de yapılacaktır. 4 Eksiltme dosyası mesai raatlerinde Bayındırlık M0dürlüfunde görülebüir. 5 thaleye lstirak için isteklilerin, A 12585, liralık geçici temina.t, B 1973 yıU Ticaret Oda vesikasi. C Dilekcelerine ekliyecekleri Banka malJ yeterük belgesi ve keşif bedeli kadar benzeri is bitirme belgesin» ibrazla Bayındırlık Müdürlöğunden yeteriik belgesi alarak zarfa koymalart 6 tstekliler teklif mektuplannı ihale saatinden bir saat önce saat 14.00'e kadar makbur mukabili Komisyon BaskanIığına vermeleri farttır. 7 Yeterük belgesi son müracaat tarihi 13 7.1973 mesai sonu olup, telgrafla müracaat ve postadaki Becikmeler kabul edilmez. y Keyfiyet ilân olunur. (Basın: 18O02> 5302/ Yasaya Rağmen Bu nedenlerle TRTnin özellikle seçimlerin yaklaştığı günlerde tarafsızlık ilkelerine büyük bir içtenlikle bağlanması ve TRT gibi bir yayin kumluşunun itibarının zedelenmemesine önemle gayret edilmesi eerekiyor. îşte bu anlayısı desfekler bir görünfîmde olan iki karar son ayîar içinde ilgiü makamlarca almmış ve TRT'nin tarafsızlığınj bozduğuna dair ortada bir durumun bulunmadıgı sonucuna varılmıştır. Ne var ki «özgür însansda da belirttrğim gibi yasalara göre bir inceleme yapmakla eörevli bulunan Savc'nın y8 da diğer yetkililerin TRTyl 2'nilllllllllllllillinilllllHllllinilllllltllllllllllllllllllflllllllllllllllllllllllllllUIIIIHIIIIIIIUIIIIİIIIIUIIIIIIIIIIIIItı TEŞEKKÜR 5 § 2 = 40 jıldan beri çekmekte olduğum kalp hastalığımdan, mahir ellerinin ustalığı ile Haydarpaşa Göğüs Cerrahl Merkezinde yaptığı ameliyatla beni kurtaran, sıcak alâkasını eksik etmeyen değerli ve dost insan § 5 ^ H | Sayın Dç. Dr. Mehmet Abuç'a I = 1 = | = = | = = | ş § | ğ ve ameüyat ekibine; ameliyatım sonrasında değerli ilgilerini lütfeden Sayın Doç. Dr. SE.MtH TL'LPAR. sajin Dr. ALt MERT. sajin Dr. HAVRİ ÖZY1LDIRIM, sayın Dr ALt KAPTANOGLU ve sayın Dr. ÖZGE SEZERMANa; ameliyat karanmın verilmesinde müe^sir olan klinik bulgulannı tltizükle tesbit eden Kalp Hastalıklan Servist Ş«f1 saym Dr. AKUüN SAYMAN, sann Dr FfKRET MAÇtN ve saym Dr. SELAHATTİN JJENVtZ'e; müşfik ve candan yardımlarını esirgemeyen ÎNCİ FAnil.LIOGLÜ. (JÜLSER TECtMEN, AYŞE ARDA. GÜNlOf'l TAN ve MERAL MERTBtR hem«ire hanımlara ve hastar «>nin diger biirün değerli personeline minnet ve şükranlanmı arzetmek isterim. EŞREF SÜMER ğ = § § 5 s | = 1 I = = | DtS TABtBt Orh^n TÜZÜN Saat 13.30 1 J Samatys Cad No: 400 T3L: 21 75*3 Cumhuriyet 5330Ş "•' ^ıifiıııııııııııııııııııırııiHiııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııınıııııuııııııııııııır Meydana getlrilen blr kuruluşun ereği, tadece kurucunun veya çevreslndekilerinin kazancı mıdır, yoksa vatandaşa, lnsanhğa hizmet mldlrT Hele bu kuruluş bir banka olursa.. Bıktık artık kandınlmaktan, reklâmlanndan Irulaklanmız sağır oldu. çok sıkıştıgımız bir zamanda iki bin lira kredl alamadık. Para yatırdıgımız zaman hüviyetimize bile bakmadan alıyOrlar. îstediSimiz zaman »ennlyorlar, verilenleT de binbir zorlukla. Neden bu memurlar birçok haklardan mahrum kalıyorlar, neden klfisel çıkarlar için büyük tesisler, büyük müesseseler kuruluyor ve neden «vatandas hlzmetlne» diye yalan söylüyorlar? Toplumun bildiSi bir ıjeyi kimse inkar «dem»^. çünkü. her sey apaçık ortada. Bilmem bana hak vertp de bir parç* bu hizmet konulan üzerinde düsünmek zahmetind« bulunuriar mıT tbrahim AKYOL. Bulduk ÖS. Vatandaş hizmetinde 7. Işletme Müdürlüğünün buradan lağveüilmesj ile Birinci İşletmeye bağlanarak denizaşın idare edilen bu 300 küsur kilometrelik hattın ana gar binası, bugünkü Avrupa yolcusu kapasitesini karşılayacak durumda olmaktan cidden uzaktır. Vaktiyle Avrupa'ya gidip gelenlerin parmakla sayıldıgı bir tarihin ihtiyacına göre insa edilmiş olan bu bina ve müştemilâtınm, tarihi değerinden başka bir şeyi kalmamıştır Günün her saatinde tıklım tıklım dolu, bir köşesinde fokur fokuı çay semaverleri kaynayan. bir bekleme salomından »iyade isli, göz gözü görmeyen dumanlı bir köy kahvesini andıran bir yolcu salonu ki, işsiz güçsüz takımı burayı kendine mekân ittihaz etmiştir Gümrük muayenesinin vapıldığı nol, belkt de dünyanın hiçbir yerinde eşi bulunmayacak derecede îlkel ve konfordan yoksundur. Istanbul'a ilk adımlannı atmaya bas lavan bir vabancıyı hayâ) kv nklığma uftratıp irkitecek du rumdadır. Saygılanrala. Haldun Çalıkoflo Emrkli TCDD Müfettisi Bostana
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle