Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 22 Mayıs 1973 ağımızda haber yayımı basuun tekelinden çıkmıştır. Radyo, televizyon, hatta sinema yeni olanaklar getirdi. Usul Kanunlarının, •nahkemelerin aleniyetine ilişkin hükümleri ile, bunun sonucu sayılan adliye haberlerinin en geniş şekilde yayımı arasında ne dereceye kadar hukuka uygunluğun rnevcut oldıağunda tereddüt etmek mümkündür. Yapıldıkları tarihlere nazaran TJsul Kanunlarının, bu yeni teknik imkanlan, öngormüş olduklan düşünülemez. C Olaylar ve gorüşler yapılması, teyp kullamlma.=ı yasak değildir. Nor veç'te duruşmalann herhangi bir şekilde naklve vayan mümkiindür. Yabancı memleketlerdekl bu ömeMere bafcarak kanunlanmızda bir boşluk olduğu anlasılmaktaclır. Nitekim mahkemelerimizde de farklı uygulamrlara rastlanmaktadır Duru^maJarda fotograf çekilip çekilmeyecefn hakkındaki Usu] Kanunumuzda açık bir hüMim voktur Duruşma alenidir bu aleniyetin daha tesirli hale gelebilmesini sağlamak bakımından fotograf çekilmesinm vasak nlmaiıgı sonueuna varmak eerektir Fakat Ceza Kanununun 54fi. madciesine söre «meclis ve mphafüle'in mesguliyet veva huzur ve rahahm ihlâl etmek» ve 547. maddesine ?öre de «itidâl ve muvazene haricinde bir hal ile başkasını incitmek veya huzırr veya rahatını ihlftl etmek» suçtur. Bu sebeple mahkemeİPîde fotogTaf çekmek her ne 'tadar yasak değil tse de bunun mahkemenin ve sanıklann huzurunu bozacak dereceye varmaması ltzımdır. Ceza Kanununun bu hükümlerinin yeterli sayılmasına imkftn voktur. PEHCERE Yayın ve Adalet İlişkileri Faruk EREM Türkiye Barolar Birliği Başkanı hususta mahkemenin verdiği kararda bahis konusu olan kisilerin, Isimleri yayımlanamaz, boşanma davaJannın gizli görUlmesine mahkeme resen veya taraflardan birinin isteği üzerine karar verir, iki tarafın açık rızası olmadıkça b o şaııma kprarlan neşredilemez. Isveç Kanununda benzer hükümler vardır. 'îanunları, sanıklara, davalannın televizyona almmasını red hakkını tammışlardır Gerçekten davaların âleniyeti kavramı ile «sunl alerüyet» arasında bir fark olsa gerektir. Almanya'da yayımlanma amacıyle banda alma, duruşma başladıktan sonra televizyon, radyo, sinema çekimi yasaktır. Mahkeme sinema ve televizyor çekici aletlerinin duru«manın başlamasından önce salona sokulmasına müsaade edebilir. Karikatür vapılması yasak değildir. Bununla beraber Alman mahkemelerinde yeknesak bir usul taklp edilmedigi bildirilmektedir. Irlanda'da durusmalar mahkeme salonlannrian nakler radvoda yavımlanamaz Fakat dunışmalara ait basmda çıkan haberler radyoda yayımlanabilir. Mahkemenin kendl ihtiyacı için teyp kullanıp kullanamayacağı incelenmektedir. Davava rabancı da olsa herhangi bir şahsın duruşmada not alması yasak degildir. Fakat bir ş«hsın mahkemede duruşmalan banda almasınm müsaade edilemez. Duruştna esnasinda sinema ve televizyon çekilemez. Duruşmada fotoğraf çekmek kesin surfttte yasaktır. tsveç'te radyo yavımı, sinema, fotoğraf, televizyon çekilmesi men edilmiştir. Buna karşılık Meksika'da, sinema. televizyon, fotoğraf çekilmesi. karikatür Lâmbaya Püf Dei Adale.; haberleri, «mahkeme hükmü» nden cnce peşin. gayri resml. sorumsuz, fakat daha etkili bir «halk hükmü» nün verilmesine sebep olabiİTiektedir. Bu hükümlerden hanşisinin, gecen zsrnana dayaııabilecegini. öbürlerinden daha haklı oldutunu ispatlayacağı önceden biünmez. Resml adaletin hatasız olabilmesi elbeUe mümkündür. ancak bu imkftn «iyl bir adalet hakkı» nın bütü.ı kanunl ve fiill sartlanmn mevcut olmasına bagUdır. «Halk hükmü» ise hic bir zaman bu terninata uiasamıyacaktır. Bu hükmün sının da vovtnr. Halbuki hiç bir insan her şcyiyle sanık değildir. «Basın. ceza davalarına dair haberler neşredebümelidir. Fakat davadan önce veva dava sırasmda davanın obiektifliğine (tarafsızhgına) zarar verebilecek yavımlar hukukun Ustiinlüğü prensibine uygun değildir.» Bazı mernleketlerde üçüncü sahısların dava dosyasını incelemek hakkı vardır. Böyle bir hakkın duruşmalann âleniyetinin tabil sonucu savılması mümkün müdür? Bu hak kabul edllirse adliye haberine en geniş imkânı tammakta mahzur görülmeyecektir, duruşmalann radyo fhatta televizyon) İle verilmesi sakmcah sayılmayacaktır. Fakat her halde duruşmadan «seçme parçalar» verilmesinde bir tarafa egilimli olmamak ölçüsüne ihtiyaç vardır. Aksi halde bu «haksızlık» aşın derecede yayılarak pek büyük bir haksızlık haline gelebilir. Norveç Kanununa göre sanığın özel hayatına iliçkin hususlarda mahkeme gizlilik karan verebilir. Danimarka'da babalık davası gizlidir, bu S Çeşitlj Anlayışlar Buna karşılık Irlanda Kanununa göre mahkemeler, siyasî suçlara ilişkin davalarda gizlilik karan veremezler. Japon Anayasasına göre siyasl meselelerde basın işlerinde, temel haklara iüşkin konularda duruşma daima alenl olacaktır. tngiltere'de ise duruşmalann radyo ile verilmesi, sinema, televizyon, lotoğraf çekilmesi, yayımlamak için karikatür yapılması yasaktır. Fakat duruşma teype alınablllr. Sanığın mahkemede çekilmis fotoSrafmın veya çizilen karik&türünün, hâkimin, jüri üyelerinin, taraflardan birinir fctoğrafınm yayımlanması suçtur. Bu yasak herhangi bir kimsenin mahkemenin bulunduğu binava girerken veya çıkarken çekilmij fotoğrafına d a şâmildir. " Amerikan Federal Devletlertaden bazılannın Amaçtan Uzaklaşma Bizce mahkemelerin aleniyeti ve sanığın Oıatta bazı davalarda davacmm) teşhir edilmesi birbiri ile ilgili kavramlar değildir. Bir mahkeme teşhiri tnesru kılarsa adalet arnacından ve cid'iivetinden çok şey kaybeder. Kelepçeli küçük çocuklann, ahlaka aykırt hareketlerden suçlanan genç kızlann, siya=l suçlardan yargılananlaruı basında. televizyor.da resimlertni yaymakta. adalet çıkanr.a hiç bir fayda yoktur. Hatta bu hususta «maksatlı teşhir» adaletten C"k seyi kopanr. götürür. Basın, radyo ve televizyon bakımından, uygulamada tek biçimll bir usulün sağlanması amacı île gereku kanun kurallanna ihtijraç duvuhnaktadır. on yülarda Batı'yı seks dalgası s&rda. Kitaptan sıneraaya, dergiden modaya dek heı yerae seks KıminB gore dejenere ourjuvazinin cerakatı aluyui Döyıece Kımine görs yüzy.llardan ben baskı ilti'.da tutuıan seits özgürliığüne ulaşüıyor... Kimıne göre epropk devr?m vapamayanlar cınsel devrim yapıyorlar.. Ne olursa olsun cınsel devrim Ban'dfi Dir oı^u. Ve BatılıJaşma volunda olduğumuzaan seırs dilgasmıc Türkiye'yı sarması doğal Masallah ou alanda zaten yeterli potansıyelimiz var. Yeşilçam'dan 8abıqli've cadır tıyatrolanndan gece kulüplerine dek .ıer yand» SPks esçerlı. Gazmüların aile matınelerinde oıle stnp ti2, eöbek vesaire. Dolrnuş plâkları denen o biçim plsklsr oevaçta ve saigm halinde. Arkadaşım Çetin özbayrak, Duruaman D'.rin» bar» hediye etti Çetin uslu oir çocuktur • m hızl! bır vasantısı » s da vardır. Nereden aklma esmışse esmiş pıâŞ: oans getirdi. Çoktan beri pikabım bozuk ulduğundan çaiamıyordum. Dün bu mutluluğa eriştim, Ve çok beğendim plâğı: Lâmbaya püf de! Ob deme, üf de! Perdeyi ört len.. Kendine gel len! Olnr mu, len olur mu? "Nerdeysen Uzat Ellerini,, OKTAY AKBAL Evet Hayır Teşvikten Kredi Düzenine... | ugünkü iktldar ve muhalefet j bir slogan üzerinde duruyor ' ve bunu gerçekleştirmeye çalışıyor: Haüt kapitalizmi ve halk şirketleri. KapitaHzm ile halk'ın birbirinden ne kadar uzak olduğu bilinmese neyse der geçeriz. Ama belki kavram yanlıs olsa da iyi niyetli bir uygulama, aşağı yukan iktidarı ve muhalefetiyle herkesin üzerinde birleştiği nokta: Hep «asgarl müsterek»ten söz ediliyor. «Asgari» den çok fazla bir «müst»rek» var partiler arasında. tktidann en büyük ve yakın sdayı AP 1le nn« muhalefet partisi nitPİiğini en azından bir süre daha taşıyacagı belli olan CHP arasmda şu noktalardan geçen «ortak bir diizlem» vardır: a) Her iki«i de temel endüstrilerde asıl görevin devlete düştügünde birleşmislerdir. Yalnız AP'nin kamu yatırımlannda agırlıgı alt vapı tesislerine veren tutumuna ksrşılık, CHP kilit endüstrileri devlete vermekte ağır basıyor, b) Her iltH de «Halka acık sirket» formülünün büyüsüne inanmaktad^rlar, c) Her ikisl de gösterici ve eeniş tutumlu, gevsek bir planlams anlayışı içerisindedirler. Bövle olunca, belki de Türklye gerçekleri ve siyasal eüçlerin zorlamasıyle ild partinin politikaları hiç olmazsa ekonomik hakımdan birbirine benzemektedir. Ne var ki. bu uveu'ama sırasında CHP ve özellikle Bülent Ecevit daha «osyal adaletcidir. Aslmda kalkınma hızı eözönünde bulundurui'inca AP de daha eereekeidir. Yurt eser beklerken hem eserler vermek, hem Ö7e1 feceim! ReHsHrmek ve hem d» ürret ve tanmsal flvstları vük«»k tiı*manın matematik olanagı voktur. Aslınris rtaha t'itarTı rtlabilmeV Icin CHP ve Frevlt biraz daha devVtci ve AP ile Demlrfl de blraz rtaha az sosval srtsMten bah«pder olmalıHır. C'"nkıî gıı gü"VQ sloea"'î>la pirilecek hir AP veva CHP ivtiıiarı «Celecpk» IMn rte*'l, ,ar,n* dönuk» bir niteHVtp^r KalVir>Tna. frptisme Vu vaadler Bi •Her gece açıp penceremi bağınyorum / Seni seviyorum duyuyor musun / Arada evler oteller dükkânlar / Çekip o otelleri bir kenara / Her gece sokak sokak seni anyorum / Arada nhtım var deniz var vapurlar / Denizi vapurlan koşa koşa geçiyo. rum / Ay ışığında kalkan uçaklara yetişîp / Itiş kakış bilekler cller ayaklar / Her gece sana doğru geliyorum tekrar tekrar.» Necati Cumalı'nm son kitaplarını okudunuz mu? cYağmurlar ve Topraklar», «Oyunlar V>... Biri roman, koca bir roman. Oteki de tiyatro oyunları dizisinin son kitabı. İkisini de okuyup bitirdim. Bir yandan şiir kitaplarını da açıp yer yer dizeler okuyarak... Ne yazarsa yazsın, ne yaparsa yapsın önce şairdir Cumalı, ondan geliyor yapıtlardaki etkileyici güç. Okura yayıhveren, bir anda o oyunun, o romanın, o öykünün kişilerinden biri itnisçesine duyulan bir yakınlık, bu benimseyiş... 'Nicin Aşk» admı vermişti denemeler kitabına. Niçin ml a|k? «Kendi payıma aşkı bilmeyen, tanımayan insandan korkarım. Hangi politik kanıda olursa olsun, ne iş görürse görsün gönlünde aşkı yaşatmamış insantn elinden çıkacak iş eksiktir, kusurludur» Şiir de yazarlar, roman da, öykü de bu aşk. sız insanlar!.. Bir süre başarı da kazanırlar, ama yaşamayacaktır, yarına kalmayacaktır biri bile. O kupkuru, o gerçek duygudan, gerçek sevgiden yoksun parçalar... Sevi yoksa, insanlık da yoktur, insana karşı ilgi de, yakınlık da... însana yararlı olmak isteği önce insan kavramına eeilmekle başlar. Elle tutarcasma dudaklarını değdirircesine... Bir tek insanı Sevmek degildir gerçek sevilerin bizde yarattığı duygu. Tek'te. çok'a yönelmektir. BDtün insanlıkla bir duyguda kaynaşmaktır. «Nerdeysen uzat ellerini Basım dönüyor» diyordu Cumalı eski bir «iirinde scvdiğine. Bunu duymayan. anlamayan, tanımayan kişiye, kendini şair de, yazar da, büyük adam dâ saysa acımak gereTcil: Evet, önce şairdir Cumalı, sonrâ' oyuri" ya'zarır Sykücu. ro^mancı, denemeci .. Onee şair. Hem de şiiri en yalın biciminde yakalamasını bilen bir sair. Sözcük kalabahğı, duygu kalabalığı, içtensizlikler kalabahğı, göz boyamacılık, aldatmacılık. yapaylık olmayan dizelerin sairi.. Bu yüzden eskimez o dizeler Her okuyusta yenidirler. daha dün yazıhnış gibidirler. Buffon'un ünlü sözunü «Deyiş. kişinin kendisidir» sözünü azıcık değiçtirip Cumah'ya uygulamak isterim: .Siir kişinin kendisidir» Önce çair yaratılmalı, sonra siir yazmalı. Bu, bir aykırı düşünce belki de, ama Cumalı'ya yakışıyor, hattâ şöylesi bile"«Şür Cumalı'nm kendisidir.»! RomanındR da var bu şiir. (Dizeler halinde degil. Hatta cümleler halinde bile değil. Pek az rastlıyorsunuz dizeye benzer cümlelere. Ama kitabın bütünü veriyor bir şiir izlenimini. Cumalı en katı bir konuyu anlatırken bile vumuşatıyor, en kötü insanlan bile tanıtırken bir acıma, bir sevgi pavı ajnnyor o kişilere de... Hatta hiç kötülük yok. kötü insan vok diyeceğim Cumah'nın edebiyat yapıtlarında. Bütün o kötülüğe benzer şeyler olavlann, yaşamın, rastlantıların sonucudur. Kimse kötü olarnaz, kötü iş yapamaz, oluyorlarsa, yapıyorlarsa kötü lyi ayınmmı bilemediklerinden, beceremediklerinden... Hiç bir zaman kusur kişide degildir. bireyde değildir, o kişileri, bireyleri «kötü» yapan kurumlardır, yanlış yasalardır, çağ dışı göreneklerdir, geleneklerdedir. «Yağmurlar ve Topraklar» da kötü insan yok. Önceleri kötülük yapmak isteyenler varsa da düzeliyorlar bir süre sonra. Işin iç yüzünü anlayınca, gerçek kendilerine anlatılınca... Perihan'a asılan Nurl bey bile bakar kU Nihat'la Perihan öğretmen sevişiyorlar, hemen vaz geçer, «Siz erkekçe söylerseniz ben de erkekce söz veririm elbet. Bu iş burada biter» deyiverir. Şairce bakar insanlara, olaylara Cumau. İyilüde, dostlukla, anlayışla, suçlamadan. karalamadan, aydınlatarak, gü2ellikler katarak™ «Yağmurlar ve Topraklar» kendine özgü bir roman. Cumalı* nın şiirlerini bilmek, tatmak gerek önce. öyle yargılamalı bu romanı, öyle değeriendirmeli.. BUtün o kişiler, o Nuran'lar, Doktor Çetin'ler, o tatlı analar, kardeşler, dostlar, arkadaşlar. hatta kumarda hileye sapanlar, topraklann üstüne oturanlar, anlayanlar, anlamayanlar, tTrla"nın o şiirll havasında soluk alanlar, hatta evler, yollar, eşyalar, arabalar. sıkıcı memurlar, mahkemeler, yargıçlar, savcılar, yani romana girmiş ne varsa hepsi hepsl cana yakın, gerçek kötülükten uzak bir evrentn varlıklan, yaratıkları... Kryamiyor yazar hiç birine, incitmek istemiyor, anlayış, hosgörü, iç dünyalanna girebilme yeteneği ile bakıyor tek tek hepsine... Bu nitelikleriyle başarılı bir roman «Yağmurlar ve Topraklar». Bir başlayınca elinizden bırakmıyorsunuz. Çekip alıyor sizi Urla'nın, Izmir'in, kısacası Cumalı şiirlerinin o kendine özgü dünyasına. Çıkabilirseniz çıkın bir daha! Bes yüz sayfa değil bin sayfa da olsa tadına doyamazsınız anlattığı öykünün. Hepsi canlı kişiler, hepsi yaşanmış olaylar, belki böyle şiirli değil gerçekte, ama o her şey bakış açısına dayanır, onları görüp anlatanın verdiği anlama dayanır... Cumalı, tlrla ö*ünyasını böyle görmüş. Görünürdeki çirkinliklerin, kötülüklerin altında gizli olan güze! yanları. iyilikleri, tadlan, anlamlan sezmiş, onlara vermiş ağırhğı. Mutluluktur amaç, varılması gereken yer, demiş, sizi de buna inandırmış. Katıhvorsunuz siz de bir okur olarak, onun evreninin kişilerinden biri oluyorsunuz sayfalar boyu. Roman bitinee bir mutlu duyguyla kaldmyorsunuz basınızı, çeviriyorsunuz gözlerrnizi gerçek yasama. Siz de o ortalıSa dökülen pisliklerl görrr.emek, derinliklere kaçmış eüzelliği bulmak istiyorsunuz bir an... Ama nerde bizde o güç, o derine inip insanın mutluluğunun köklerini çıkarmak yetenegi?.Ne demiş bir şiirinde: «Bu ümit olmasa içimde f Buralarda bir gün beklemem.» Bir umut yakıyor okurlannm içinde Cumalı, mutluluk, güzellik vardır yeryüztnde. saklanmışsa da. itilmisse de, horlanmıssa da bir eün çıkacaktır olanca giizelliğiyle. Okuyun cYağmurlar ve Topraklar»ı, «Oyunlar»ı, «Niçin Aşk»ı, ama «Başaklar Gebe.deki, «Yağmurlu Deniz» deki şürieriyle birlikte.. BUGÜNKÜ BANKA DÜZENİ, KREDI DÜZENİ STATİK BİR TOPLUM İÇİNDİR. DEVLET. «YATIRIM BANKACILIĞI»NIN CİDDİ BİR DESTEKÇİSÎ OLMALIDIR Arslan Başer KAFAOĞLU CHP'nin en önemli ekonomlk aracı olacaktır. Teşvik tedbirleri ile yöneltme, plan tercihlerini teşvik etme anlarmnı taşır. Plan, demir işlemeyi mi yeğ tutuyor, buraya bol teşvik indirimleri; pamuk ipliğinl ml, tesvik tedbirleri o tarafa. Ama pamuk ipliği çok oldu. O alanda teşvik daha ileri bir asamaya dokuma şartına bağlanır. Bu arada blr de halka açık şlrketler ve geri kalmış bölgeler sorunu var. (Geri kalmış bölgeleri şöyle bir yana bırakalım, başka bir kez ele almak üzere). Sosyalizm de, kapltalizm de eski deyimle «bednam», yenl deyimle «tu kaka» olunca gelsin halka açık şirketler. Biz bu slopana fazla bel bağlamıyoruz. Kalkınmanın bilimsel yollan 20. yüzyılda «devleşme» dlr. Yüz ortaklı satfe yurttaşlardan kurulu halka açık şirketlere «devleşme» yolu kapalıdır. Ama bırakalım bunu da bir yana... Halka açık şirketlere «teşvik» yolu ile önceükler tanıyonız. Bunların gerçekte isleyiş yolunu görelim. Yirminci vüzyılm 73. yılında neye el atsanız, hangi endüstriye gitseniz yanşmaya dayanıklı, ekonomik olarak sağlam bir endüstri kurulacaksa asgart yatırım 15 milyon Hradır. Aslında 15 milyonluk projeler de pek azdır. Peki bir halka açık şîrket 15 milyonluk yatmm için kendisine «Yürü ya şirket» denilince ne yapıyor veya yapacak? Gidip kredi lsteyecek. Kredl, hele yatırım için, zorunlu bir unsurdur. Kredi almadan yatırım olmaz. Halka açık şirket, kredi için bir bankaya başvurduğunda karşısma geleneksel kredl düzeni çıkmaktadır. Bu kredi düzeni vatırım bankacılığına göre değil «Ticaret bankacılığına» göre konulmuş bir kurallar dizisidir. Halka açık sirketler bankaya ne temlnat verecekler? Senet yoktur. Çünkü işletme ticarl isletmeye geçmeraişttr ki, ticar! bir işleml gerektiren ser.»Ueri olsu»..AiSa yoktur va., da yatırımın ancak yüzde 10'una eşittir. O da yeterll değildir. Kefaleö Mm verebilir? Bu kadar uzun bir süreli yatmm için Yatınmin meyralan kimbilir ne zaman alınacaktırT Zorunlu olarak bankaya karsı «halka açık şirket» böyle konularla ugraşan bir «Şirket ağası» bulmakta ve şirket önemli bir ölçüde bu kişinin nüfuzuna girmektedir. Banka kaynaklarınm bugünkü gibi kullanıldığı toplumda herhangi bir yaratıcı teşebbüse gir me olanağı yoktur. Halka açık sirket olsun, yaratıcı beyinler olsun yurt yaranna kaynak aramakta ve eD.eri boş kalmaktadır. Ashnda kaynaklar üç çeşlt tasarruftan oluşur: a) Vergiler ve kamunun diger gelirleri. b) Şirket ve firmalann dağıtılmayan kârları, c) Mevduat. Şu durumd'a mevduatı klasik, ayakta kalması zor müteşebbis ve şirketlere verip israf eden bir banka ile kamu kaynaklannı israf eden bir kamu görevlisi arasında hiç bir fark yoktur. Her iki grup kişiler de kamuya ait kaynaklan kullanmaktadır lar. Her iki gruD kişi dc bu kaynaklan iyl kullanmak zorundadırlar. Şu halde banka düzeni bugün bütün siyasal kuruluşların ürerinde önemle durmak zorunda bulundnStı bir alandır. Yetersiz Düzen Ekonomide olaylan doğru gözlemek gerekir. Yorumlarda aynlabiliriz. Gözlem sonuçlarını ekonomi ve toplumun ana ku rallarına sogukkanlılıkia uygulamalıyız. Derdimiz, bazı eğilimlerle teşhi» ve gözlemlerde yorulmamız. olaylan eksik bir şekilde deSerlendirmemizdir. Bugünku banka düzeni, kredl düzeni «tatik blr toplurn içindir. Dinamlk, gelisen bir toplumun ih»ry»cl«nnı .karşıla:OW>az. t>evlet. yatınm bankacıflgînın göstetmeliV «larak değil, ciddî şekilde destekleyicisi Olmalıdır. Yatırım için verilecek kredilerde teminat projenin kendlsidir. Projeve inanılırsa, kredi veril melidir. Yoksa projesi olan zenpin bile olsa kendi imkânlanndan ayn bir teminat ayırmakta güçlük çekeeektir. Bankalar da bu nedenle yeni saglam Cniteler kuruimasına değil, sadeee hastalıklı ünitelerin ayakta kalmalanna hizmet etmiş olacaklardır. Bankalar bir toplumda ağır basarlar. Kendilerini siyasal partiler bile elestirmeye çekinirler Ama bu düzenin bankalara da hayır getirmeyeceğini büiyoruz. Bu yurt hepimizin olduğuna gö re, bu eleştirileri yapmak ve eleştirilere soğukkanlılıkla Röğüs germek ulusal görevimizdir. Yarısı kısık, yansı gıcık bir kadın sesi söylüyor. Çok satılryormuş bu plâk... Satıür elbet. Rir kere kendi alanmda us*aca ışlcnmiş b'^ oıâk sorıra «Lâmbaya püf de!» tam bizim ıv70'ıex toplumu.^ Ünlü Alman yazan Goethe 183^ae: Işık. biraz daha ışık, demiştı Biz 1973'te: Lâmbaya püf de! Birkaç ay önce Ener.ii Bakanı: « Her vatandaş yanan üç ampulden birini söndürmeli..» diye resmî enerji politikasııu beUrtU. Demek fcı enerji politikamız: Lâmbaya püf de 1 Ya Mıllî Eğitim politikamız? Plâğı pikaba koydum, alabildiğiiıe açtım sesi.;; Plâk dönüyor: Lâmbaya püf de! Kitaplar yasaklanıyor Lâmbaya pül de! Basın özgürlüğü kısıtlanıyor.. Lâmbaya pül de! Ve eğer «Lâmbaya püf de poütikası»na direnen olursa plâk dönmeye devam ediyor: Perdeyi ört len! Ama demokrasi.. Ob deme üf de! Diyecekttm fci Kendine gel len! • İnsan hafclan. Olur mu len oluı mu? Evet, plâk dönüyor. Ben bazı âyasi partüere tavsiye edertm. seçimlere progjam hazırlayacaklanna «Lâmbavn oü.1 de!» plâğmdan çok sayıda satın ahp teşlcüâta da«ıtsıniar Hundan mükemmel prograrn olarnaz. riem de çaıgılı. ceogıli... Uzun uzadıya sakal tıraşırm ne nacet. Kovarsrc p'.&Sı, açarsm hoparlötrü... Tarım taban fiyatlan »şçı laklan tüyük mağaza tasanları, reform tcanunlan, vesaite.. nep&ıne birden: Lâmbaya püf de! Oh deme üf de! Perdeyi ört len.. Kendine gel len! Olur mu len olur mu? ! * ; • : • ÇAĞDAŞ TÜRK BESTECİLERİ SERÎSİ I ULVİ CFMAL ERKİN «DUYUŞLAR» OYUN Kİ3CÜK COBAN DERE K A G N Î OYtTN ARIN KARAMÜRSEL (Piyano) <ÎMPROVÎSATK>N> «ZEYBEK TÜRKÜSÜ» SAİM AKCIL (Keman) ARIN KARAMÜRSEL (Piyano] DÎSKOTÜR PLAKLARINDA KreHi Sorunu Bu kısa giristen anlaşılacaiı gibl daha gevşek bir planlama ve daha az devletçi bir gelişme içinde geleeekte en çok Ozerinde durulacak konu devletçe verilen tesvikler ve halka açık sirketlerdir. Bugün devlet ve hükümet uyeulamaları eösterici nitelikteki plan tercihlerini «Tesvik terthirleri» ile vrırutmekt?dirler Gelpeekte de «Teşvik tedbirleri» gerek AP ve gerekse IŞIL FERAH ile İBRAHtM KCÇÜK'Ü Nisanladık Bursa 19.V.1973 OKUYUCUMEKTUPLARI Mağdur olan öğretmenler Maliye Bakanımızın dikkatine Orta dereceli okullarda görevU ögretınenlerin haftalık azami ders saatinin (30)dan (27)ye uıdirilmesıne göz vumulmasıvle. bugün Türkiye'de mevcut tüm orta dereceli okuilarda ftuzursuzluk basaöstermiştir. Bu hal sonucu bircoK okullarda bu ders saatmı aşan ögretmenlerin sınıflardaJci ders saatleri yenıden düzenlenmiş veya düzenlenmektedir. böylece birçok ^ ^ suııflardak» öfretımlerl aicsamaktadır. 197273 ders vılının bitmeslne iki ay kala M.E.B. zamansız ve tutarsız kararıyle vur abalıya mlsaU ögrencJİeri olduğu kad3r öğretmenleri de Ozmüştür. Bu durum TUrktye' nin öğretmene olan ihtiyacım kapatacağı yerd» daha da arttıracaktır. Gittıkçe artan hayat pahahnğmın vanısıra bn de meslekten soğuma ile yüryüze bırakılan öğretmenler tanı bir bezginlik ıçindedir. Gün gelecek ögretmensizlik nedeni ile kapanan okuJ habennı duyacak olursanız, şaşmaymız. Türkiye'de hiçbir devlet dairesinde görülmeyen uygulama lar hep öeretmenlere mi olacaktır? tlköğretimden Üniversite kademelerine kadar bütün ögrefmenlerin mağdur olduğu blr dönemdeyiz. Sayın büyüklertmiz bu durumu görmüyorlar mı?.. tşte içinds bulunduğumuz bu durumun bir an önce açıklıga kavuşturulması için M.E. B. sorumlularma. Sayın Hüku met üyelerine, Sayın Başbakana ve tüm devlet büyüklerimi ze son bir mercii olarak baş vuruyonoz. Sizleri yetlştiren ve geleceğin neslini yeüştlrecek olan Türk ögretmeninin sorunlanna egilin lütfen. Yoksa biz öğ retmenler, sizlere olan hakkımıza böyle karşılık verilmesini hiçbir zaman affedemeyiz. Ordv th Ogrttmenlen adına: Osman Akgul Büyfikdershane 5. Ordu Dokuz aylık maaş farkfannın tediyesi 1327 sarılı Kanunun 93. maddesine dayaoılarak alınan Bakanlar Kuruhı'nun 23/3/ 1973 günlü ve 7/6107 sayılı Kararnamesıne ekl1 fcararla bir esasa baglanmıs ve Malive Bakanlıgınm 29/3/1973 eünlü BÜMKO: 115567 • 13/8503 25 sayılı genelgesi; ödenecek Insımlann muhasebeleştirilmeslnt. tesfiyeslnl ve muhasebeleştlrme üe tasfiye konularına iüskin hususlan düzenlemis bulunmaktadıt. Edirne Defterdarhğı Mutıasebe Müdürlüğü İse. bo nususun dışına çıkarak 4598 sayıh Kanunun 3. maddesı eeregınce blr derece fark aylıgını 30^3/ 1970 tarıhinde ba karfrodski blr senesinı de terfi içtn gerekli baklye İld «eneslyle bırlikte dolduran o tarihteki memurun Mart 1970 maasının artış farkını tazminatlı aylığı üzerinden hesap etmekte ve 30/3/1970 tarihınde bulunduğu* kadro maaşını bİT seoe almış olması ttibariyle 30/3/1970 tanhinden muteberea kadro çlzelgesiyle Intibafc ettlrilrtiSl kadro maasının tklncı Kademe farkım da Mart ayından dört ay sonra gelen toplu onay »arthi 15 Temmuza götürereV A5ustos avinda kademe terfl tarkı ke?m#kte ve ancak Evlöl • Kasım aylan ıehj kademe farkı Bdemekte ve halen emekll olan bu memurun dokU7 aylık maaş farklanndao (Meyak) tpvkifatı yapmış bulunmaktadır Muhasebe Müdürunün bu anlavış ve tatbikatım Defterdarlık o a benlmsemektedlr. * Halbuki 1/3/1970 • 30/11/1970 tarihleri arasındaki maaş derece ve kademe tarklan. Persone) Kanununun ek eeçicl maddeleri gereSince vapılan lntibaklar sonucu tekevvün etmelttedir Ek Geçıcı 5. Madde sarahaten «... derece ıçındekı ber humet yılı için blr kartemç ve artan vı) lıeslrlerl glrrtlklerl kademede eeçmlş sayılır» demekte ve fakat t»u kartemelerin toplu oııaya götürülecegi hükmünü taşımamaktadır. Esasen bu hukümiere göre hazırlanmış çenelgenJn 4. sahifesınin III. b ö l ö r o ü n d e «... değişiklik tanhj ttibariyle farklılık arzetmektedlr.» & «a. hifesinin (B) parşffrafında «... deâi$lk!igm vuku bulduğu tarihteki . derece ve kademe gösterge rakamlannın yedl kat sayıyle çarpılmasj sonunria bulunan ...» demek ruretıvle degısiklijln bem derece, hem de kademe ttibariyle vuku bulrtugu tarthl esas almakta ve hic bir suretle kademe terfilennde Erttrne Muhasebeslnin anlarfı^ı görüşe Utifat etmemektedir. Saniyen. Genelgenin 13 nunfaralı BrneSinde 1/3A970 30/5/1970 tarihleri arasında durumu degismeyeo memura almakta olduSu maaşın verileeeginl. 1/6/1970 30/11/1970 tarihlert arasında da terfl ettl9i kadro maaşını ta/mmatlı beş vıl almıs olduffu eözönönde buluntfuruiarak veni maasının 8 kartemesJ üzertnden ödeme yapılacaSı İ7ah edilmis bulunmaktadır Kaldı fcJ: eerek Karamamede serekse Genelgede bulunmavan bu anlayısı benimseyen Muhasebe M'idurünün kanunlarda sarahaten »er almıs hükümlerin emlrlerde ver nlamayacagınl riiWıinm<"d eerekir. Sert «flrtasmelere gebebiyet veren bo anlavısın tatbikatınıtı" acilen rtürelrilmesini Ma\ivr BalrıtnırrnT çok »aym Sadık M9ftf5oB)u"nrfan en deritı saygılanmla t«t1rham ederim. rtsim sakhdır.I (Cumhunyet: 3806) DOKTOR Tarık Z. Kırbakan Derl Sac ve Zührevl Hastalıklan Mütehassısı İstiklâl Cad. Parmakkaoı No: 66 1TL: 44 10 73 Konya Valiliğinden BAYINDIRLIK BAKANLIĞI YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Dosya No: 1973/382 1 Konya Ereğli Pansiyonlu Sanat Okulu Atelyeleri kalorifer tesisatı 2490 sayılı Kanun hükümlerine göre kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur. 2 Isin keşif bedeli (255560,) liradır 3 Eksiltme Konya'da Bayındırhk Müdürlüğü odasında îl Ihale Komisyonunda 8/6/1973 Cuma günü saat 15,00'te yapılacaktır. 4 Eksiltme şartnamesi vesair evrak Bayındırhk Müdurlüğünde görülebilir. 5 Eksiltmeye girebilme isteğinde bulunanlann: A) 14.048, liralık geçici teminatını, B) 1973 yıhna ait Ticaret Odası belgesini, C) Müracaat dilekçeleri ile birlikte (eksiltme sartnamesinde belirtilen ve usulüne göre hazırlanmış olan) plan ve teçhizat beyannamesini, bankalardan alacakİan kullanılmıs ve kullanılmamış temlnat mektubu kredisi ile serbest mevduatlannı belirör örneğine göre banka mektubu ve sermaye kredl imkânlannı gösterir mall durum bildirisini, Bavındırlik Bakanlığından almıs olduklan (H) grubundan keşif bedeli kadar işin eksiltmesine girebilmelerini bildirir müteahhitllk karneslni ibraz etmek sureüyle Bayındırhk Müdürlüğünrfen alacaklan yeterlik belgelerini teklif mektuplan ile birlikte zarfa koymaları lâzımdır. 6 Istekliler teklif mektuplarını 8/6/1973 Cuma günü saat 14.00'e kadar maJcbuz karşılığında II Ihale Komisyonuna vereceklerdir. 7 Yeterlik belgesi alınması İçin son müracaat tarihi 8/6/1973 Carsamba günü mesai saati «onuna kadardır Telgrafla müracaat ve postada vaki gecikmeler kabul edilmez. Keyfiyet ilân olunur. (Basın: 15697/3798) Kapalıçarşı; turistler ve hamallar Kalkmm» yarışında olan ülke mize, daha çok turist çekebil. mek için yanş halinde bulundu ğumuz şu günlerde. turistlerin en çok geldikleri, Kapalıçarşı ile ilgili bir dileeimiı olacak sa yın Bakanımızdan. Bu dileğimız. hamallarls flgilidir! Sırtlannau bir insanın ta şıyamıyacaeı kadar yük alan ha mallar. Kürkçüler kapısından gi rip Kuvumcular caddesinden ge çerek Mercan kapısından cıkmaktadırlar Bir kıstm tse. Örü cüler semtindeki hanlardan gelip. Çukurmuhallebicinin 5nün. den eeçip eitmektedlrler Hamalların. Kapalıcarsınm insan vönünden en voŞun oldufu saatlerde huralardan eelip eeç mesi. basta turistler olmak Cze re herkesi rahatsız etmektedir. Aynca. turistler hamallann fo toğraflannı çekerek, ülVelertne de gStürüp. alevhte trrop«8andaya da sebep olabilmektedirler. Bu durumun Snlenmesi için basta Belediye Sube Mödürfl ol mak üzere. yapılan her türlfl başvtıru ne vazık H dunımu de siştirmpflf Haraallar avrroa. sııi lanndak) anormsl vCklerle. tnsanlara da carnaraV vsralanma lanns volnrmaVtsdırlar Yukanrla savılanlan kanatlamak Gzere «Ize de foin&raflarla bir dilekçe sııiîirsSız Savgılan. mızla. Muzpffer ^nmyak Kapalıçarşı Mercan İLİN Erzincan Belediye Baskanlıgından dereceden Belediyemiz ESO Işletme Müdürlüğü kadrosu münhâldir. Aşağıdaki şartlara haiz olanlann 7.6.1973 tarihine kadar Belediyemize müracaatlan rica olunur. 1 Elekrrik Mühendisi (tercih ediliri Iktisat. Hukuk, Siyasal Bilgiler Fakultesi. tktisadî ve Ticarl tlimler Akademisi me. zunu olmak, 2 Askerlik görevinl yapmış olmak, 3 3 5 yaşını eeçmemis olmak. fBasın: 15836/3796)