Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 27 Nisan 1973' u günlerde Oktay Akbal'ın yeni kitabım, «Anılarda Görmek»i okuyorum. Şaşırtıcı bir şey oldu, kıtabı ortalanndan bir yerinden ilk açtığımtfa kendi adımla karşılaştım; bir yaz günü, Beyoğlu sinemalaru:dan birinde karşılaşmıştık, onu yazmış. Ne var bunda, diyeceksiniz. Doğrusu o gun öyle önerali bir şey de konuşmamıştık, sıcaklarda smemalann serinliğinden filân söz etmistik, tonra da filmi bir yana bırakıp konudan konuya geçmiştik. Yazdıklarını okurken, «Iste budur Oktay Akbal» diye tfüsündüm; onun için önemli önemsiz ayrımı yoktur. daha doğrusu önenısiz diye bir şey yoktur; hıkâyesinde de. gijncesinde de, fıkralar" ' da, sanki gizlemeğe calışıyor olduğu ozanca bjr duyarlıhkla, yaşamın anları, ayrıntıları üzerinde durur, ilk okuyusta geçi geçiverirsiniz, ama sonradan bakarsınız ki, belleğinlzd'e bir takım çizgiler, sözler kalmif, bir huzünle karışık olarak anımsarsınız onlan ikide bir. Yaşam gibidir Oktay Akbal'ın yazısı, bir şeyin akıp gittiğini duyarsınız okurken. Düşüncelerle olaylar birbirinin içine girmişti"", bunlardan biri ötekinin üstüne çıkraaz, hat*â çoğu zaman birbirlerinin yerini aldıklan da olur. Bir küçük rastlantı, bakarsınız bir düsune donüşmüş, ya da bir söz bir yasam rengi, bir yaşantı gücü oluvermiş. Onun kişiliğinin bence en önemü yanı, yaşamla sözü ayırmamasıdır. $ Olaylar ve gortişler Bir Edebiyat Adamı Melih Cevdet ANDAY biyatın, sanatın dışınd"a olanlar da değüdif; kimi yazarlar, ozanlar, sanatçılar da kuçuk görürler kendi uğraşlannı; edebivat, sar.at değıl, baska bir şey yaptıklarını öne sürerler. Boyle bir ortamda, şıiri, sanatı savunmağa kalkmak, şiirle, sanatla yaşamak yürekiilik ister elbet. İste Oktay Akbal bu yüreklı kişilerden bıridîr. O da, Ataç gibi, edebiyata vermiştır bütün zamanını. Çevresine, olaylara. kısılere bır sanatçı gözü ile bakar, öyle değerlendirir her şeyi. Ama böyle dıişünüp de saldmlara uğramamıs kim verdlr? Oktay Akbal'ı da bireycilikle suçladılar uzun süre. O ise, k:zmadı buna: bireyciliğin ne olduğunu anlatmaea çahstı bıkmadan. Bakın, bu konuda ne dıyor bir güncesinde: «Bir bakıma toplumcu bir bireyclliktir benim yaptığım, yapmak istediğim. Belki biraz garip kaçan bir soz. Ama benim gerçeğim bu. Bakıyorum da, nice toplumcu geçinenlerin gereğiıden çok birevci kesildiklerini, hattâ bireycılikten bencilliğe doğru kaydıklannı görüyorum.» âe, bireyselliklerini tanımadıklan İçin bencilliklerine dönuyorlar. Chaplin ne demış, (yine Oktay'ın kitabjndan abyorum) «Ben inşanı inceledim, çünkü onu tanımadan mesleğimde hiç bir şey yapamazdım. Baslangıçta da söylediğim gibi, insanı tanımak bütün başarıların temelidir.» cAnılarda Görmek»ln sayfalarını çevirdikçe bakıvorum, günleri kitaplar arasmda geçen gerçek bir okur yazarla karsı karsıyayım. Kimi gunce=ine, okuduğu, sevdiği bir kıtaptan sad'ece bir tümce almakla yetinmiş, kendınden bir sey eklemeği gerekli bulmamış. Kimi guncesinde ise, onu etkileyen hir tümceyi kendince açıklamış... Bir sonuca varmak istediği de oluyor, dü"=ünduklenni yarıda kestiei de Ama hep kendi kendisiyle didişen, aklını boyuna sorguya çeken, en önemlisi kendini aldatmaktan korkan bir düsünür. «Bir yazann her şeyo*en önce kendisini aldatmamaM gerekir», riiyor. Yanılmayan kim vardır? Bir yazar da, elbet, yargılannda yanılabihr, ama onun bir yanılgıya' düsmekten korkarak kendini sak'.aması. genel beğenılere katılması bağışlanır mı? Kenriisi olmadiktan sonra, niçin yazmah? Bu bakımdan da bir benzerlik buldum Ataç'la Oktay Akbal arasında. Ataç. şiirlerini beğenmedıği için kendisine kızan ozanlara, «Siz hakh olabilirsiniz, şiirleriniz çok güzeldir belki de, ben anlamamısımtfır, ama niçin kızıyorsunuz anlamayan birine,» derdi Oktay Akbal, «Devlet Ana»yı beğenmediğini yazması üzeri ne, «Oimaz, böyle yazılmaz» diyenlere karşı kendini oylesi bır tutumla savunuyor, «Onlar beğenebilirler, ama sevmedim, beğenmedim dı) yen bırıne kızmak ned«n' » diyor güncesinde. Edebiyat, özgür'.uğun aynası olan bir düsun dünvasıd'.r, orada beğeniler de. yargılar da. çeşit çeşit olacaktır elbet, olmahdır Ya Oktay. o roman üstüne düsüncesini, ötekilerden önoe yazsaydı, onlar uyacaklar mıydı buna? Nasıl bir amaca yönelık bir birlik anlayışıdır bu? Bırakahm. herkes istediği çibi düsunsün, ıstedıği gibi yazsın. Oktav Akbal. Nâzım'ın, mektuplarında. Proust'u. Gidei zararlı olarak nitelemesini de beğenmemis... Nâzım'ı sevenler de belki T buna kızmısla 'dtr: ama Proust'u, Gid'e'i sevenleri niçin hesaba katmıyoruz? PENCERE NATO ile Türkçe Oğıetmeni ^ * * * Benim gibi az büçuk dikkaü.i bir gazete ve dergi okuru, ljer gijfn bu g?ripliklere raslryor. Işte 'size iki haber: 1) Midyat Lisesi Türkçe Öğretmeni Ahmet Orhan'm «örevine son veri'miş. KovuŞtunna için Midyat'a. gelen Millî . Eğitim Miifpttişi: NATO'yu kötülediğiniz iddia' ediliyor, doğru mudur? dive «ormııs öeretmene. Bakanlıt Müdürler Komisyonu da genc öğıpfmenin defterini dürmüş. 2) ABD. Başkanı Başdanısmam Kissinger NATO'nun artık uluslararası gerçeklere uvmadığını söyîemiş. NATO'nun savunma strateiisi olan Esnpk Mııkabele'nin yjetersiz. ve karısik oldtıgunu ileri sürrrltiş. NATO için yeni bir yasa gereğini'belirtmis ' * v . \ S'mdi gulep mlsiniz, ağlar niısınız,? . '• •'' • tkiıjciDünva'' Ssvaşında yşnan ve. yıkılan Avrujja'yıSov . yetlerle AmeriRa'lılar üc asağı beş' >ukan. pazarhkla bölüştüler Sovvetlef k?rıdi nüfırz alanlarında komüriist vönetimleri desteklerken; Atıerikh. Avruoa'da kapitalizmi ihya etmek planlamasırja ?irdi. Bır1c<=ık Devletler Savastan güçUİ ve zengin cıkmı?tı. Topraklarınd» harp olmamıştı. Ekonomisi savaj > koşullannda olaaanüstü işliyordu. Bu üstün güç, Avrupada Ijapitaliımi dört knldan deste'klemey'e, girişti: 1 Tnıman doktrini. AvruDa'ya yardımın .polit* ve ideolojik yanmı yânsıtıyordu. 2 >rarühall Plam. , . . • A\Tupa*ya desteğin iklisadî ^önünü uygulamaya ge'çi» yordu. 3 Bretton Woods Anlasması. Avrupa'} a parasal sistem ve desieğî saâhvordu. 4 K u z e y Atlantik Anlasması (NATO). . Avrupa'mn askeri sa\aıhmasını öngörüyordu. Baslangıçta Amerikao etonomisinin tam egemenliğmde zayıf bir Avrupı vardfl Truman doktrini Avrupa toDİumunun şiyasî yönelişlerini saptıyor: Marshall Planı iktisadî yardımın ilkelerini çiziypry Bretton Woods, dolar egemenüei ve teminatı üzerine bir parasal sistem eelioy»r; NATO. kapitalist Avrupa'yı atom şemsiyesi »)fmda koruyordu Bir ba=ka d e yisle Atlantik'tea* Demiroerde'ye dek siyasî. iktisadf. parasal. aske/i biitiiflük ABD.'egemenrrğinde sağlanmıştı. Ne var ki elbette lju düzen zamanla değişecek, yeni gelişmeler ortiya g»kacaktı. . . . . Nitekim , Sovyetlerîn atom bombası Imal etmeleri dunımda ilk değişikliği' yaptı. Yervüzünde ABDnin mutiak üstünlüeü yerine •Dehş'et Deneesı» 'ierıen donemp «idım afıldı. Kıt'alararası fttreJerin oluş»uruImâsıv!P Cf ıki ö«:tün Küç (Amerika ve Sqvvetleri Avrupa'yı da' asarak birbt*lerini dojfrudan rioğruva tehdit edebilecek duruma grdıler. Washingftın tüm tehjikect Amerika'dan uzaklaştırmak için NATO'nun «Tflnvekun Mukabele» stTatşiismi d<ğ«tirdi, «Esnek Mukabele» stratejisini benimsedi. Yfinı bır Sovyet saldırısı kars'.sında ilk dakikada topyekun nükleer savaşla karşılık verilmiyecek. tirmanma vöntemi 'lynılanarak tsftnpon ülkeler üstünde başlıyan. savas. kaderr.e trafleme İki süper gücün vaJhğına doğru vöhelerek .. Esnek ' Mukabel9 tampon Ulkelerin afeyhine bir'durum .ysnatıvorau: am» Washinj?ton üstün güç oldufundan NATO strateiısinı empoze etmek olanafcına sahipti. » Bu süre içinde, Ame'rika'nın i^vrupa'va ıktısad' desteğl amacına varmıs. kapitalmm Avrupa^ia ihya edihnis en başta Almanya olmak üiere ihtiyar. tat'anm dpvietlen zenplnleşmisler. eüçlenmişlerdi. Bu Rüçlenini birleştjric daha. güç' leameyi de düşünüyorlar.bu volda. Avrupa 'Ekonomik TopInluğu'nu kuruyorlardı. Dünya dengesl de?;si'.«rciu. UzaS Dogu'da Çin ve Japonya dengeyl veni Itosııllsta tteıı bir oluşum içindeydiler. ABD ise, dîş ödemeler dengeslnde devamlı acık<vermeye başlamıştı. Avnrpadaki do.ar eıremenTigi vıkıldı. Yeni iktisadî durumlar meydana gtelivoröu. • Söyle k i : • ' l ) * D o £ u Batı dünyalan arasmda yatanlaşma ve an•lasma yollan açıldıljça. Trnman Doktrini inlsmını yitiriyordu. • *~ ' T) Avrupa^ Ortakpazarla iktisadî gOcünü Amenka'yı , tehdit eder tjiçimcıe geliştirmiş, Marshall Planı tarihin ' derinliklerinde kalmiîtı.' 3) Dolar egemenliği yıkıldıgından, Amenka'nın egejjneniigi.ve sigortasına dayanan parasal şistemiD degtstnrü' i&esi gereği ortaya çıimış, Bretton VVoods' enK^fnası kâjıt ü*tünde,kalımstı. ' " " • "^ ' " • 4) Yeni siyasi xe< ekonomlk dununlsî ltt*Şlnnda hflr âsker? durum olan'NATO'nun da değişmesı kaçımunaz oluyor. Amerika iktisadi rekabeti sarşısıpda buıun«îuğu Avrupa'run askerî güvenîiği için para HaroamaKtan Kaçınmak istiyordu Ve iste Truman Doktrini yeriae Nizon DofctnnJ böylece çıkıyor, Cumhurbaşkanı Danışrrranı Kissınger bunu. dile getiriyordu. • . ' Biz de NATO'yu eleştirdi diye Anadolu.'aa öjretmea * kavaJıvopıi. * . , ' • ' . . ' • S arip se5<ler gluyor. / • ' .' , " «Bilen, Ama Duymayan..» Oktay Akbal'ın kıtabmı okurken, başka kitapları, bir çok kitabı daha okumak hevesıni duyuyorsunuz. Onun parçalar aldiğı kitaplardır bunlar. Soz selişi. D. H. Lawrence'in roman üzerine denemelerini veren kitap bende bu heve«i uvandırdı. Ne güzel sövlemiş Latvrence, «Çok bilivoruz, az duyuyoruz.» demis. Oktay'ın neden bu söz üzerintie durdugunu crüsünüyorsunıız elbet, buluyorsunuz da çok geçmeden. «Bilen, ama duvmayan kisi! CaSımız insanının özeti. ^ • • a a biler: bildiğini sanır. • • mdn Lawrence"in ri' ^.i gibi, çağımız aşm bilinçli bir çağ. Daha '^<!rusu aşırı biİRİç.» Oktay Akbal'ın günceleri dergilerde ilk yayımlanmaga basladıpı zaman yad'ırgamiütım onlan, bunlar günce değil dive düşünmüştüm 1 haziran perşembe günü tarihini tasiyan şu yszı sozgelişi. 10 haziran cumartesi gürüne de girebilirdi, demiştim kendi kendime. Oysa düşüncelerin, değişerek sürüpgiden düsüncelerin vasamı, o vaşamın bir güncesi reden olmasındı? Üstelik Oktay Akbal, sad'ece okuduklannı. düsündükierini vazmakla kalmıyor, vaşadıâı günlerin eörünüsünü de j'ansıtıvordu bu vazılannda. «10 ha7İran cumartesi. Ortadoğu'da bir ;avaş bajladı, sonra bitti » Keske ben de böyle bir günce tutsaydım. Bundan geliyor inandıncılığı diye düsündüm. Yazısının başına geçtiği zaman değişmiyor, dahası içtenlıği taklit etmiyor, kendinl arar gibi olduğu yerlerde bile, bir yabancının karşısındaymışçasına temkinli davranıyor, ama korkmuyor düsünduklerinin nasıl karşılanacağmdan. Insanlardan bir insan olarak. Montaigne gıbi, elindekini konuşturuyor. kendini. Ataç, şiirle yaşardı, onun şiir okumadığı gününü gören olmamıştır sanırım. Belki hiç bir ozan şiiri onun gibi sevmemiştir. Ama daha önemhsi, şiire zaman ayıranlardarı değildi o, şiir butün zamanını alırdı onur ""•• vüzden de Ataç'ı bir takım gerçeklerin dışında saymağa kalkanlar olmuştur. ÇünkC edebiyat düşçülük sayılır bizde, hadi söyliyeyim, küçük görülür. Edebiyatı, sanatı küçük görenler, yalnızca ede Yazar Kendini Aldatmamalı öyle oluyor, çünkü bireycilikle neyi anlatmak istediklerini açık seçik olarak bilmiyorlar ve bireyden sıyrılmıs bir toplumculuk zaman 1 a bıktınyor onlan, jalnız bıkmakla kalsalar iyi, bir tepki uyanıyor toplumculuğa karşı içlerin KEMAL TAHÎR ÜZERİNE OKTAY AKBAL Evet Hayır Muhtarlık Belgesi ve Sosyal Sigorta M 111 kırk yararcasma ve bundan dolayı da çok defa «nteresan olması için şişirilmiş karakter tipleri vermek ^ kaidesinin roman için mutiak bir prensıp olduğu meselesini münakaşa etmenin zamanı gelmiştir. Tipi inkâr etmiyorum ama yerli yerine koyalım ve şimdiye kadar romanda işgal ettiği sarsılmaz tahtmdan indirelim, o da bizim gibi bir fani insan, bir sahici insan olsun. Romanı mutiak/ olarak ne fıkra etrafında, ne de tioler etrsfmda kuralım. Romanı ve hikâyeyi, tipleri, insanları. fıkraları ve fıkracıklarıyle diyalektik bir gözle tetkik edip içine faal olarak kanjtığıtnız hayatın artistik tesbiü inikâsı üzerinde kuralım.» Nazım Hikmet Bursa cezaevinden 1942'de böyle yazıyordu »rkaclaşı Kemal Tahir'e. Onda bir romancı gücü, bir rahat anlabna yeteneği görmüştü. mektuDİarında «Roman yaz, sen güzel romanlar yazacaksın> diye yüreklendiriyor, onu çalısmaya, yaratmava Iteliyordu. Hemen birçok mektubu. Kemal Tahir'e roman konusunda cfşitli uyarılar. hatırlatmalar. estetik görüşler, düşünüşlerle doludur. Yukandaki satırlarda da Nazım Hikmet yarmın en iyi romancılanndan bin olacaema inandıjı Kemal Tahir'e kaçmması eereken ban tehlikeli, kolay, ucuz yollan saygıh, sevgili bir dille gösteriyordu. Sişirilmiş karakter tipler. durmadan bir takım fıkralar. içiçe uzun uzun öyküler anlatmak Kemal Tahir'in romanlannda sık sık rastlanan bir özelliktir. Hemen ber romanında ağırlık belirli tiplerin üz«rinde toplanır. perçek yaşamda bulunduklarına bizi bir türtü inandnmavan kisilerin saçırtıcı serüvenleri anlahlır. Nazun'm tfıkra» d<>diği de bir romanm içtnde TCT alan bir t«j» kim anlatıIaHır. Roman sahieilieini. inandincıhjhnı vitirir «sisirilmiş karakter tip1eri>ne dayandıSı oranda, o'lçüde.. Nazım Hikmet büyük sanatçı sezîsi ve estetik anlayısıyle daha l<»42'de bu Volav. bu uruz yola sapmak tehlikesini eörmüş arkadaşinda .. Öteki mektuplannda da roman ürerine buna benzer jjiîşünceler. uyanlar var. ArVadaşınm •lirizm'den kacma» eSilimini eleştirivor bir verde: Lirizm tabirinin çok asaeılık adiliVlere alem olma«!i lirizmin hötü bir sev olduguna delalet etmez SaSlam ve sıhhatli lirizm bütün pizel sanat »ubelerinin temel taşla nndün biridir. HakiV mânâsivle lirfk olmayan adam ne $air ve ne de romancı olahilir. t.irizmdpn uliı orta nefret eteıe: hayatta idealisüerin heps ; nde lirizm vardır.» K°mal Tahir'dpn on üc roman kaldı. v ıllardır üzprinde tar•fı^malar yap'lan «Devlet Ana». «Yor^un Savasçı», «BozV'rdakî Cekirdek», «Yol Avrunı» vh. B'i romanlar krmu«OTidı»ki düsünrelerimi yıl'tr önce vazdığım irin bnrads vinelemek i'sternp'n. îlk kitabı .Göl fn<=anlan., «onraVi birka^ romanınm belirli bölümleri dışında kalan vaoıtlan No'im Hikmet'in otu7 vıl önce belirttigi sakıncalı yönleri tasır. Si^irilmis tiülpr. uvdıırma karakterler, uzun uzıın anlatılan konv dısı fıVralsr. ıistelik nür savj tasıvsn sıkıcı parçalar. öz«*11'W» d > eerpVsİ7 « sayfalar dolusu konuşmalar... Nszırn HiVmet'in h'T bir Hı»di&ine uvmamıs, uvmaya da cahşms>rm<:. P'r fpk sözünü Ber<*eklestirmîs. o <la «bikâve ve roman olabilm'k Ir'n her şeyH»n önce merakla olru"nıa«ı Iâ7im... rom=n'n biH ^lâkavli sürük1eme«i ..• Bunu da ilk romanlannda f"Wivoruz. Son vıliarda vavınlananlarda o göze natan «mütefeVVirmlîk <wvı Vnı akısı da yer yer durdurur. ça^das bir Mithat FfeiHi bilfficlİBİni kar«ımıza çıkarır.. Kemal Tahir'in romanlan daha uzun süre önemlp okuna! cak. sevenler heSenenler olacak. tartü ^"'''>r vamlacak Arr^ c o . punun vanna kalacs&vnı hic «anmam B"lVî o p'ii»«l «Gnl Tn«anlar»ındaki övkü'T. bir rl« ük rnmaTilannrlan hö'lümİPT. K»>ndi uydurduŞu. k«>ndi varattı*ı »"Tfek'e il«»''!î Wr takım ki«Her. olavlar, bunlara davanarpk k"''1u?ıı tem»1<"z f'üsünee «avlsn zavnanm acımasız rüzgâriTİe eöküu eiH»^;ekHr. NaTim Fikmet''i • " . rmın en ivi romancısı olmava me'"bursun. fözlprî. Kemii Tahi>'in kolav. uouz hasan kazanm=k istekleri. hir dp b'ina ekl»nen, <> ; " <roanlıcıliV ö'lemleri. Atariirk'". dpvrîmlerinc karsı cıkma « &• ' limi. »arihciiik. sosvolnglnk, r1üşiirıürl"'V. hnttâ bir çesit toplum önd»rli§i heves'»H nnünde ynk olun pitmi'îtir Ovsa yetpnekü bir yazardı Kemal Tahir Bir konuvu rahatça anlptabilivord" Uzun calısma piicü vp'â'ı, Sağlam PÖ7.1emler yapabiliyordu. OVn'u "ükr^adan oVut^bilivordıı yazdıklannı. Ama gprek>=İ7 bilgiçl'k. öncülnV. tarih gerceMeHni alt üst etme istekleri bu vazarlık veteneŞin» 7»rqr verdi. Bn derstir çeHde kalanlara... Bir romancı ne •tarihcidir, ne s<wolop ne de bir toplum öncüsü! Onun görevi roman vazmaktır «tcine faal olarsk kanstıpımız fcivatm artistik *psbitini yapmaktır.» Bunu ne denli basardı? Kitaolan ortadadır, tonlıımun malıdır. Czerinde konusulacak, incelenecek. 7am»n icinde eercek değerini. yerini bulaeaktır. Simdilik yapılacak büt"<n övgüler gibi. bütün yergiler de erkendir. yanlıstır, tutarsızdır. Daha yazacaklan vardı. Bir yazann her zaman vardır yazmak, söylemek istedikleri şeyler... Ölum kapatır bir yerde kapıyı üstümüze. Biter gider her sey. Yazacaklar, söylenecekler yok olmuştur artık. Yalnız yazılmışlar. söylenmisler kalır orta yerde. Kemal Tahir'in koca koca kitaplan var. Adı edebiyatımızın en eüçlü yazarlan arasmda yerini almıştır. Kesin yargıyı yannki kuşaklar verecek Biz ne desek boş... uhtarlık müessesesı, Türk siyasal organızasionunda otedenben varhğım korumuş, Cumhurtyetın ılâmnaan bu yana yapılmış çeşitli idart yenilik!ere ve modernıesetı toplum yapısına rağmen, gtlntiraüze değirt etkisini hâlâ devsm ettiregelmiştir. SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARINI MUTLU AMACA YAKLAŞTIRACAK BAŞLICA YÖNTEM: HİZMETLERİNİ HAK SAHİPLERİNE, EN KISA YOLDAN SÜRATLE ULAŞTIRMASIDIR... Selâhattin TURLA SSK. Genel Müdürlük Müşsvirl süresl içinde yürütmeye çahjmaktadır. Para ile imanra kimde bulunduğunu anlamak ne denli zor ise, «Fakru hâl ilmühaberi» üzerine v bir ailenin kaç ton kömürle ısınabileceğinl kanıtlayan «Kömür Karnesi» işlemine mühürimza basan muhtann bilgiçliğine de şalmamak el'1^ değildir. penellikle kişinin bildirisine güvensizlikten ileri gelen aynca, ilgili idarenin inceleme tembelliğini gizleyen ve işlemi sağlama bağlamak cabasına ilişkin bu kabil yorucu. zaman kaybedici •belgeleme» ve «oaaylama» zorun lulukları, Idareyi vatandaş r.ezdinde sevünsiz yaptığı kadar, vatandaşı da formaliteden bezdirdiği. usandırdıtı bir gerçektir. Konumuz Sosyal Sigorta olduğuna göre, örneğimizi de bu Yasadan verelim. (T) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 1186 sayılı Yasayla değişik 23 ve 68. maddelerine göre, tş kazası, Meslek Hastahğı sonucu veya herhangi bir sebeple ölen kadın sigortalmm kocasına bazı koşullarla aylık bağlanırken. koca mn geçiminin sigortalı kansı tarafından sağlandığınm belgelenmesini. (Ti 24 ve 69. maddelerine göre, Iş kazası. Meslek Hastahğı sonucu veya herhangi bir sebeple ölen si gortalının ana ve babasına aylık bağlanırken. ana ve babanın geçiminin sirortalı cocnğu tarafından satlandığının belgelenmesini. (f) 71. maddesinin <B1 fıkrasına göre. kansi tarafından ünırlandıirinın belgelenmesini, <7) 71. maddesinin IV fıkrasına Röre. ölen sigortahnın ana ve babasına toptan ödeme yapılırken, ana ve babanın reçiminin sicorta lı cocuiu tarafından sağlandığının belgelenmesini. Yönetim organımr. en uç, en küçük bır ünitesı olan Muhtar. sırası geldiginde o denli cüyük trörevlerle kuşatılmıştır kı yıllar boyu halk türkü ve öykülerinden, radyo skeclenne, sinema ve güldürü dergilerme Kadar toplum yaşamında hemen hemen konu olmadığı ver kalmamıştır denilebilir Malıalle dedıkodusunun kahvehanelerden yöneuldıği dönemı çoktan gerılerde bıraktığımız 10 ilâ 90 dairelı apartman mimarisinde bitişıkteki veya kapı karşı komşuyu tanıma aJışkanlığını dahi Kaybettiğimiz, komçuluk münasebetlerınin çıkar cntmetiğinden öteye gidemediğı Cünümüzün toplum manzarası içinde, muhtarların çaresizliğini kabul etmek insaflıcb bır nareket olacaktır. Bu insancıl duvgulardan uzaklaşan koşmaca, kentsel yaşamın doğal bir sonucudur KasabaU tecessüsü yerini Kentsel ılgısizIige, doğal habe'ieşme verini flektronik uytrar'ığa terk«derken, siyasal yapınw deSişimi güç sindiren tutucu kalıbında suratli bir uyuşum sağlanamaır.ış, böylece mulıtar. her gün biraz daha yalmzlığı ve unutul. muşlugu ile basbasa bırakjlrruştır. Her ne kadar. ıdare. mufıtarların yalnıziığım iidermek için bazı konularda belge dtijenlemek veya onavlamak gıbı gö«termelik görevler.'n zorunlulufu î'U muhafaza oususunda gayrerlı ise de. bu tutuculuk, ecele çare olmaktan çok uzaktır Bugün, nerede oturdugunu bilmediği mahalle sakininin trafik. askerlik, okul, vs. işleri içîn «tkft metgah tlmühaberi», ya da «Nakil tlmühaberi». admı dahi öğrenemediği kim=e için «Hüsnü hal varakası» «Temiz kâğıdı», anababasını bilmediği çocuklar için «doğumölüm ilmühaberi», nerede ne amaçla kullanıldığını bilmediŞi radyo ve televizyonların kayıttan düşürülmesi için ihnühaber düzenleyen mahalle muhtan, bu işlen, geçim kaygusuna dayalı günlük çabalannm dışında. çoğunlukla akşam saatlerinden avırabildiğı dinlenme emretmiş ve bu işlemlerle ilgili Tüzüğün 113. maddesinin (f) fıkrasında da •geçimi sigortah tarafından sağlanan koca veya ana ve babasının ikametgâhının bulun duğu mahalle veya köy muhtar hğından alınacak bu hususu belir ten ilmühaberin tahsis belgelerine eklenmesinin gerektiğini. ayrica pekiştirmis bulunmaktadır. (11. (?) 46. maddeye göre, doğum sağlık yardımlarının Sosyal S i gortalar Kurumunca doğnıdan doçruya yapılmasına olanak gö' rülmeyen yerlerde doğum yapıl ması halinde, parasal yardımla ^ rın ödenebilmesi için, Muhtarlık' tan ikameteâh ilmühaberi istefıil mektedir. (2) (?) 106. maddenin (c) fıkrasına göre, bekâr sigortalmm raporlu istirahat süresinde yüksek oranda geçici işgöremezlik ödeneği ala bilmesi için, ana babasının geçiminin kendisl tarafından sağlandı. ğını muhtarlık ilmühaberi ile belgelemesi icabetmektedir. (3) (f) 103. madde, ölen sigortalının ailesine cenaze masrafı kar. 100,. Lira öd^neeegıni^, tarıfıni, sıra ile, eş, yoksa beraber yasadığı en büyük çocuk. o da yoksa beraber yasadığı baba veya ana, onlar da yoksa beraber yasadığı en büyük kardes olarak nitelendirmiş bulunduğundan, uygulamada, beraber yaaama dnrumu muhtarlık ilmühaberi ile« belgelendirildiği takdirde cenazemasrafı verilmektedir. (î) Federal Almanya'da çalışmakta olan Türk işçilerinin, Alman Sosyal Sigorta Kuruluslarına ödedikleri primlerden doğan haklannın devamlılığtm ' sağlamak amacı ile Federal AlmanyaTürkiye arasında 1.11 1965 tarihinde Sosyal'Güvenhk Sözleşmesi bağıtlanmış bulunmaktadırBu sözleşmeye göre, ınuzda ve Almanya'da sigortah çalışması bulunan kimselerin efc mc "'üüeri veya malullükleri halinde, toplam hizmetleri üzerinden kendilerine, ölümleri halinde de geride biraktıkları hak sahiplerine, bu Ulkeler Sosyal Sigorta Kuruluslannca, birlikte ayhk bağlanmaktadır. * • Federal Almanva Sosyal Sigorta Yasalartnda: ölüm Sigortasından ayüğa hak kazaaan Türk işçısinin geride bıraktıfi çocnklarmın. her türlü eecimi, eîitimi bizzat eşi veya vasisi tarafmdan* saclanmakta ve bunların aynı çatı altında oturmakta olduklannın belcelenmpsi ön?ori'lmüştür.' Bu husus, uvgulamada, yine muhtarlık ilmühaberi IJe sağlanagelmektedir. Sosyal Sigorta UZAKYOL GÜVERTE ZABİTÎ VE UZAKYOL MAKİNE VARDIYA MÜHENDİSİ AL1NACAKTIR Tesekkülümüz eemilerinde Uzakyol Güvertp Zabiti ve rzakyol Makine Vardiva Mühendisi olarak vazifelendirilmek ü7ere, Uzakvol GUverte Zabiti ve Uzskyol Makine Vardiya Mühendisi ehliyet belgesini haiz eiemanlar ahnacaktır. Ta>in olımacaklara verilecek ücret tatminkfir olup, ayçesitli sosval haklar sağlanacaktır. tleilenenlerin tahsil, ehliyet beleesi ve bir dilekce ile birlikfp Te<«kkülUmüzün îst. Fmdıklı Meclisi Mebusan Caddesı No 95 de Personel MüdUrliiSOne çahsen müraca»tlan rica olunur. NOT: Yüksek Denizcüik Okulu mezunlanna öncelik tarunacakhr. D.B. DENtZ NAKLtYATT T.A.Ş. GENEL MÜDÜRLtĞÜ (Basın: 144842950) nca '.. . ' REKOR, REKOR, REKOR Herkes bu r fomaru bjrbirlne tavsiye ediyor. • > MAFİİ'DAKl ; AMCAM «BABA'dan s<$nra yazılan en güzcl Mafia romanı. Yeni bir <îod father»" • ." *Plastik mahiaza içinde, 288 sayfa 15 lira 4 > BÜTÜN'BÜYÜK KİTAPÇTLARDA ^LTIN*KİTAPLAR YAYmEVl . Cagaloğlu/tstanbvü • *" Acı kaybımız Merhum Ismail Hakkı pasa mahdumu, merhum Celâl Berk'in refikalan, Bedia Kılıçlıoğlu'nun annesi, Safa Kılıçlıoglu'nun kayınvâlidesi, Acar. Ali, Ömer, Füsun, Nur, Müge Kılıçhoglu'larının büyükanneleri, Prof. Nuruüah Berk, Nadye Erktin, Selma Berk Akkor'un yengeleri, Handan Başaran, Safter, Bedahat Çalpan'ın ve Müren Fincancıoğlu'nun teyzeleri, Sonuç Yukanda sunduklanmıa ilk bakışta hatınmıza gelenlerdir. Ciddi bir ftıceleme yapıldığında, yorgunu yokusa koşan dah3 pek çok belgecilijHmiz örneklerini tODİamak mümkün olacaktır." Vergilendirme sistemimj^de da hi, önce mükellefin bildıristne itimat edip. sonra ve prerektiğinde arastırma yaoıldıeına p5re, acaba. bu Kibi işiemlerde' de. işlemi saglama ba61amak gö^termeciliği içinde. ^dosya sisirmek yerine bildiri sistemi üzerinde düsünülemez mi? Sosyal Güvenlik Müesseselerinimutlu amacâ^aklastıran en önemü vöntemterden biri de JıizmetlerHi, vardima hak kazananlara. erikısayoldan ve surat. le ulaştınlmasıdıt. .' '•Bu yoldft kazanılan her başan. Türkivemizin,' huzurlu, cüler. . vüzlü. gözü tpk insanlann ülkesi haline geimestni sağ'layacaktır, (1) ölum Sigortası . 81^.1972 ' C l ^ iy t * > •Cumhuriyet 2957 TESEKKÜR Sevgili ,ve değerli ay« büyüğUmüz. Devlet Demirvollan Genel Müdür Yardımcılığmdan emekli. tzmir Buca ve Ankara ^•ükseüç Mühendişfik ve Mimarlık Yüksek Okulian ögretinı Tiyelermden merhum Y: Mühendisf : ] \ ! Sâlihâtı nisvândan NEYLAN ÜNSAÇ ın Ankafa ve lstanbul'daki cenaze törenlerine katılan dost ve yakmlânmıza çelenk gönderen dostlanmıza. resmi ve ftzel kuruhişlara, telgraf. telefon ve mektupta. veva" bizzat «İvaretimize gelerek büyük kcımızı paylasan vakinianmıza sonsuz •teşekkürlerimizi ve minnettarlıgırqın sunarız. AtiESj •Cumhuriyet 2955 • Deniz Kuvvetleri Komııtanlıtjı Sejir, Hidr^rafi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığından bildirilmiştir. DENtZCtLERE VE HAVACILARA 44 SAYIU BİLDİRİ 2 ile 4 Mavıs 1973 tarihleri arasında, saat O9.0O'dan 17iK)'ye kadar, aşağıdaki noktalann birleştiği saha içinde seyretme, domirleme, avlanma ve bu sahanm 2 000 metreye Itadar olan yüksekliği, can ve mal emnlyetl bakımuıdan tehlikelidir. KARADENtZ tSTANBüL BOĞAZ1 GtRtŞt K 14 SAHASI 1 inci Nokta : Enlemi 41 derece 13 dakika Kuzey Boylamj 29 derece 09 dakika Doğu E 4958 Anadolu Fenen 2 n d Nokta : Enlemi 41 derece 27 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 15 dakika Doğu 3 üncö Nokta : Enlemi 41 derece 22 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 29 dakikB Doğu 4 üncü Nokta : Enlemi 41 derece 11 dakika Kuzey Boylamı 29 derece 29 dakika Doğu DENtZCtLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUTUROLÜR. (Basın: 141442944) \iiiiniilliili Berk Hanımefendi 26 Nisan 1973 günü Hakkın rahmetine kavuşmujtur. Cenazeri 27 NUtn 1973 Cu» ma günü Aksaray Vâlide camıinde kılınacak öğle namazını müteakip, Edimekapı Sehitliğinde toprağa verilecektir. Allah Rahmet eyleye. (2) Çalışan Kadın Ve Analık Sieortası 11.4.1973 Cumhnriyet (3) Hastahk Sı'rortası 4.10.1972 A İ LE S İ U U K 1 OB Tarık Z. Kırbakan Oert, 8ae ve Zühreyi HastalıUan M0teha»n«ı tstiklal Cad. Parmakkapt Nos 00 TGL.I 441i 13 •' ' Meclisinden Royal Lâstikleri Tevzi Anonim Şirketi Idare 19T2 yılı' faaliyetine ait Kâr HisSelerinin 30 Nisan 1973 P s zartesi gününden ıfibaren. tevziine başlanacağından, Saym hissedarlanmızm '9) numaralı kupon ile. Sirketimizin Büyükdere Caddesi No: 97/2*deki Merkezine müracaat etmelerini rica ederız, Cumhuriypt VK2 (Cumhuriyet 2963)