24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 3 Mart 1973 üçük kentlerden birinde, gelen geçen, kahvede oturan herkes bir adamı gdsterirmiş. «O, 15te o!» Eirisi merak etmiş, bu adamın horlanma, istenme nedenini. Araştırmca ortaya ne çıksa beğenirsiniz: Meğer adam, kentin ga2etesine beş satırlık bir mektup yazarak Belediyeden yakınmış... Öğretmen kıyımının ncdenlerine bakmaya kalkînca göreceğimiz durum da aynıdır. îliğine kadar durgun bir toplumda parmağmı oynatan kişi yadırganıyor. Bu yazıda «Öğretmen Kıyımı»nın nedenlerinl «raştırmak ve yorumunu yapmak ereğinde değilira. Genis kapsamlı bir ögretmen kıyuıu Atanın ölümündenberi. yani tam otuz beş yıldır sürdürül. mektedir. Bu kıyım sürdürülürken, soruşturmalar yürütülürken, konu kendiliğinden miz^ha bürünmektedir. Çok laf yalansız olmaz, dedikleri gibi, çok kıyım da mizahsız olmuyor anlaşılan. K Olaylar v i MİZAH ve KIYIM Mahmut MAKAL bulunduğu için, değerine inanarak okullarda öğrencilere salık verilmesini bizzat Kepirtepe Öğret"n Okulunu ziyareti sırasında istemiştir. Öğretmenler bu öğüdü tutunca kıyımdan da kurtulurlar, diye sezdirmiştir. Rivayet sanmamanız için ola yı aynen anlatayım: Emral Atasoy adlı genç bayan ögretmen «çocuklara hep basmakalıp kitaplar okutuyorum» dedi Başbakana. Tarih 1968 Haziran bafidır. Başbakan sordu: «Niçin.?» «Çünkü baskı var efendim» dedi öğretmen. Basbakan şöyle cevap verdi: «Yaşar Kemalden başka okutacak kimse bul kızım. Meselâ bir Hasan Paşayı okutabilirsin, bir Evliya Çelebiyi...» Îşte Hasan Paşa böyle çıktı ortaya. Ama onun değerini anlamıs devlet adamlan bile eserlerinin basımını sağlamadılar nedense' Bin Temel Eser dizisinde olabilirdi bu ama, Hasan Paşa'dan daha değersiz olduklan halde yaşamakta olan bazıları bol para alsın diye yine Hasan Paşa ihmal edildi. Sırf bu yüzden başka çeşit kitapları öğrencilere saiık vermek zorunda kalan öğretmenler sürünüp durdu. Biliyorsunuz belâlann yüzde doksanı kitap okuyup okumamaktan geliyor.» retmeni Hasan Kıyafet, derste «Karadenize bir Amerikan uçagı düştü» cümlesini yazdırdığı İçin elendi. Ve üstüne basılarak, neden bu cümleyi yaı dırdığı soruldu durdu elenene dek. Ali Çiçekli'nin kıyımı da Kuzeyle ilgili. «Ali Çiçekli komünisttir.» demış şikâyetçi. Diyor ki soruşturmacı: «Nedir belgelerın?» Adam cevap veriyor: tDuvarda çıplak kadın afişini görünce, bunlar Rusyada yoktur, dedi».. Pazarören Üköğretmen Okulu Müzik Öğretme ni Veysel Arsevenle okul müdürü arasında bir ev sorunu var. Yıl 1951, Bakan Tevfik lleridir. Helâ duvartnda bir yazı: «Yaşasm komünistlik! • Bir öğ renci suçunu itiraf ediyor ve müzikçinin teşvik et tiğini söylüyor. Müzikçi yedi ay yirmi gün tutuklu kaldı Mahkemede öğrenci, «müdürün tehdidiyle, korkusundan bunu yaptığını, o zaman işin önemini kavrayamadığını. söylüyor ve mahkeme oybirliğiyle aklıyor Arseveni.» Ben de «Rusya'da aile vardır» demişim. Sorusturdular ve mahkemeye verdiler. Sıra sıra tanıklar varcfı. Mahkeme bile uzun uzun araştırdı Rusya'da aile olup olmadığını... Söz yönlerden ve Enstitülerden açılmışken Osman Bolulu'nun başparmağını da unutmak doğru değil: Bir 17 Nisan Bayramında konuşurken, «Beni Tonguç kurtardı, ağanın kuzusunu güderken sol ayağımın baş parmağım taş kesmişti...» diyor Bolulu. Vay sen misin diyen! Milli Eğitim Müdürü bir yancTan, Emniyet Müdürü bir yandan, aynı gece tüm öğretmenlerin ifadesi alındı ve Bolulu tam üç yıl açığa ahndı Amasya' da.. Sonunda bulvara düştü Ankara'da... Tonguç Babanın Izzet Palamar öğretmene «Fontamara» yı imzalı hediye etmesi bahane edilerek Bakanlık emrine alınmasına ne bakarsınız, onun da kıyımı mizahî bir kıyımdır. Resat Ş. Sirer kendisini çağınr Bakan olunca ve en büyük suçunun kcv çoruklanna helâya gitraeyi öğretmeden önce okumayı öğretmek olduğunu... söyler . Hasan Paşa'nın Öyküsü îsterseniz ünlü Hasan Pasa öykusüyle girelim: Hasan Paşa ünlü bir Türk yazarıynuş!.. Yeni kuşaklar elbette bilmezler böyle değerli bir yazarm bu topraklar üstünde yaşadığım. Ne yazık ki bizde eski değerlere ilgi pek yoktur. Bu değerli yazar da unutturulmuş. eserleri yeniden bastırılmamıştır. Kendine özgü özellikleri olan, sollasagla ilgisi bulunmayan eserlermiş bunlar. Eserleri, genç liği zehirler diye değil, sırf yayıncılann ve ulusal değerleri genç kuşaklara aktarmsk görevini de sırt lanmış olan Eğitim Bakanlığının ihmali yüzünden basılmamıştır. Hatta rivayet ederler ki Hasan Paşanm eserleri hiç basılmamış, elinde yetki olan bazıları özel surette karalamaları okumuşlardır. Yine o yüzdendir ki, bu yazarı okuyanlann sayısı birkaçı geçmezmiş. Kimbilir bu ihmal yeni Bakanlarca bilerek yapümaktadır. Çünkü Hasan Paşa, ünlü Eğitim Bakanı Haşim Paşanın arkadaşıymış ve onun çalışmalarına kitaplannda yer vermiş. Biliyorsunuz Haşira Paşa başarılı bir Eğitim Bakanıydı ve okullar, öğrenciler. öğretmenler olmasa daha da basanlı olabileceğini bizzat söylemişti.. îşte bu yüzden, yeni Bakanlar, kendi başarısızlıklarının üstüne bir de Hasan Paşanın eserlerini basmaya kalksalar «vaktiyle ne adamlar bu koltuklarda oturmuş, ne doğru sözlü, babacan ve de başarılı adamlar görraüs Eğitim Bakanlığındaki koltuk, va şimdikilere ne demeli?. diyerek halkm şimdikileri olduğundan da yetersiz göreceğinden çekinmişierdir... Neyse ki, Ataturk Türkiyesinde yetişmiş, devrimcilerin çocuğu Süleyman Demirelin Başbakanlığında bu haksızlık giderilir gibi olmuş, ken disi Hasan Paşanm eserlerini okuyanlar arasmda Görüldüğü gibi, öğretmen fare yerine konmakta, kediler istediği gibi oynamakta onlarla. Buna kurt 'kuzu öyküsü de denebilır. önce yemeye karar veriliyor, sonra gelsin, mizahi de olsa, soruşturmalar. Nasıl olsa karar önceden verilmis. Birçok arkadaşa «dinin var mı?« ya da «din hakkında ne düşünüyorsun?» diye sorulduğunu, sorulmakta olduğunu saptadık. Ve şunu da saptadık: Dinin var mı? diye sorulanlardan birinin o günlerde gerçekten donu bile yoktu. lçeri girmiş çıkmış, iş bulamamış.. Kayseri llköğretim Müfettişi Hldayet Tastekin'e soruyorlar, «Sakarya'da 18 Öğretmenler Kurultayında neden kurda it dedin?» ördek Mustafa öyküsü .. Hani kurt. mılli oluyormuş.. Mustafa Koç'a da şöyle soruyorlar Mudurnu'da: • Köy Enstitiilerini sis göbekli, kahn enselilerin kapattığını söylemlssin. Milletvekülerini mi kastettin'ı Al sana bir ördek övküsü daha... Yeni Çıkcm Banknotlar iyasaya yeni bin ve elli liralıklar çıkarılacakmıs. Merkez Bankası Genel Müdürü Sayın Güpgüpoğlu, bu konuda ılgınç bır açıklama yaptı: « Yenl seri 500 ve 100 liralıklar tedavüle çıkmıştır. Bunlann devamı olan bin ve ellı liralıklar da 1974'te tedavüle çıkanlacaklardır. Yeni binliklerin hazırlıkları yapılıyor...» Sayın Güpeüpoglu, bu müjdeyi' verdikten sonra bazı uyarmalarda bulunmuş, paraları temiz kullanmak gerektiğini söylemiştir Gıcır gıcır banknotlann bile üç ayda eskiyiverdiğine İşaret etmıştır Sayın Güpgüpoğlu. Hiç kuşkusuz Güngüpoglu haklıdır. Yepyeni bir besyüzlük iki üç ayda tanmmaz hale gelmektedir. Blzde bazı çevrelerin kâğıt parava karsı öteden beri husumeti vardır. Birinri Dünya Sava<;ından önce altın para geçerliyken dterdimiz yoktu. Savaş süresinde Uk kâğıt paraiar piyasaya çıktı Ç>.kar çıkmaz olaylar basladı Harp zenginlerinden bir herifi naperif, metresinin sigarasınt, tutusturdugu banknotlarla yakmıs, bu da yetmezmiş gibi .kadırun yatağma banknotlardan bir çarsaf• serniişti» Adam gaz zengini miydi, şeker zengini mi? • Yoksa laşe Nâzın Topal tsmail Hakkı Paşa'nm dalgınlığından mı yararlanmıştı? Kimse bu sorulara cevap veremedi. Ne var kt, olan güzelim banknotlara oluyordu. Matbaadan yeni çıkmış gıcır gıeır banknotlar tehlikedeydt. Harp zenginleri iki ka*eh içip kafayı tuttular mı, hınçlannı kâgıt para tomarlarmdan almaya kalkısıyorlardı. Ikinci Dünya Savaşında banknot düsmanlıgı süregeldi. Istanbul barlarında hovardalığa çıkan bir hacıağa, gözüne kestirdiği bir bar kızınr masasına çağırmıştı. Kız nazlandı: tskarpinimde çivi var, yürüyerniyorum. Hacıağa o zamanın parasıyl* blr beşyüzlüğu iekiz* katlayıp garsona verdi: tskarpinin mıhı üstüne »unu koysun da, yürttyüp gelsin! Ama o «amanlar bu denli küstahlann yanında efendi adamlar da yok değildi. Kftğıt paralan düzenle ceketin iç cebindeM cüzdana istif edip. bozuk paralan .da pantolonun art cebindeki çantaya yerlestireYı .beyler de vardu Bey. ahşveriş sırasında elini cebine atıp cüzdanı çıkanr, özenle açar, başparmağını ıslattıktan.sonra gerekli banknotu çeker, bir ';ere daha parmak ucüyle dene"tleâilften sonra kar% şısmdakine U2atırdı. .* Böyleleri sayıca azdı re giderek daha azaldı. Zamammızda bozuk paralar ceplere gelişigüzel aüldlğlgibl kâğıt paralar da burus buruş ediliyor. Kadınlar blîe bu alanda hırpanl oldular. EsMden alışverlşlerde kişlnin ellne bazı paralar geçerdi kl bir kadın çantasmdan' çıktığı o saat belli olurdu. Haflf bir parfüm kokusu ortalığa yayılır, o banknotun güzel bir kadınla uzun biı süre ilişki kurduğu anlaşılırdı. • , Simdi bütün bunlar geride kalmıştlr. Üç aybk ömrü olan banknot, güzel blr kadının çantatsıda kaç saat yatabilir ki! Hayat hızlandı. Tedavül de hızlandı. • Banknot kız gibl çünyor matbaadan... Çüns o çıkış. Elden ele, cepten cebe derken, kısa sürede boıuluyor. Hızlı hayatm dlveleriyle zaten hırpalanan banknota bir de devalüasvon vurdy rıiu, artık işi bitiktir. Güzelim binlik, alımh beşyüzlük gece hayatına dayanımıyan o biçim tazeler^gibl kısa sürede paçavraya dönüyor. « *< « ' Değersizleşiyor, yıpranıyor.• • '•. . Hakarete uğruyor. aamsanıyor .» ".' i Derken piyasaya yenileri sürülüyor. . Bozuk paraya zaten kimsönin baktığı yok. Yere düşen yirmlbeşliğe eğilen adama, herkes acıyarak bakıyor. Dilenciler lirayı beğenmiyor. Bahşiş tarifesl beşlikten başlıyor. Altın, baş döndürücü bir hızla yükseljrken, kagıt paraya bir yandan devalüasyon vurus'Or, öte yandan fiyatlar... Eh, bizler de insafsınz doğrusu.« Vaktiyle on liralık bantanota saygı duyan vatandaş, bugün öfkesinden hırpalavıveriyor zavallıyı... ^ ' Merkez Bankası yetişebilir mi bu gidişe? • ' • : : • P Kuru Fasulya ve Sonuç Yalnız gtilür.ç soruşturmalan bıle alsak sığmaz yazilara yıllardır sürüp giden kıyım. Abdullah Aksakal yeni sözcükler kullandığından ve öğrencilere bol not verdiğinden, Muzaffer Amaç yine bol not verdiğinden (herhalde öğrencileri avlamak için yapıyorlardı, ördek öyküsü) Mustafa Bayd'ar geç yatıp erken kalktığından ve de Türk güreşi konuşulurken ögretmen odasını terkettiğl için, Mersin'de on öğretmen. cin peri yoktur, dediklerinden dolayı, Eskişehir'de Ziva Yavas dersliğe fazla kitapla girdiği ve sıra aralarında dolaşırken ögrencilere sürtündüğü için, Nazım Bayata «Doğu Anadolu'da ağalar v a ^ rfediği için. lsa Sanaslan, Amerikalıların Türk kızlanna Adana'da satasmalarına karşı çıktığı için, Niğde'de Mustafa öıer, Bakanlıgın yolladîSı, okulun demirbaşı olan «Harabeler.i okuttugu için, Samsun'da Macit Nuri. ölen öğretmenlerin ailelerine yardım kamnanyası açtığı için, nihayet Niğde'de Zeki Çar «Kuru fasulya paha landı...» dediği için, kıyılmışlardır. Bunlardan çoğu meslek dişına itilmis, kalanlar da meslek içinde surunmektedirler. Hatta öğretmenin kuru fasulya pahalandı dediği mahkemede lspatlanamamıs, buna rağmen bir Devlet Bakanının telefon emriyle sOrüldükleri, 27 Mayıs'tan sonra kurulan komisyonca saptanmıştı. Ama kıyımı yapan da, sonradan bu durumu saptayan komisyon üyeleri dp aynı klşilerdi Bakanlıkta... Bir de bizim komsu Nigâr Hanım gibi lyi yanlndan alsalar su isi. Geçend'e Nigâr Hanım şöyle dedi: «Siz komünist degilsiniz, çunkü perdeyl kapatıp sonra ısığı yakıyorsunuz...» Öğretmenin biri, «Ben Leninin sakalını öpeme dim» demiş. Beş yıl önce Kırşehirde bir Üköğretim Müfettişi şöyle tanıklık yapmış mahkemede: «Bundan bir müddet önce sanık öğretmen tsmail'in bıyık bıraktığmı ve bu bıyığm Stalin'in bıyığı olduğunu arkadaşların söylemesi uzerine sanığın buna gülerek mukabele etmesinden sola mütemayil olduğunu bizzat müşahade ettim!..» Sakal ve bıyıktan başka, «yön»lerden söz ederken de hep alıngan olmuştur öğretmenlerin çevreşindekiler. Yirmi yıl önce Urfa Lisesinde Coğrarya Öğretmeni Mehmet Özdemir, dersi islerken «kuzeyde komşumuz Rusya...» demiş ve Bakanhğrn b.15mına uğramasma bu söz yetmiştir. Bundan beş yıl önce Samsun'da tngilizce öğ Sakal, Bıyık ve Ötesi BU BİR ÇIKAR YARIŞIDIR! OKTAY AKBAL Evet Hayır Atatürk'ün Bir Sözünün Anlamı nkara Terminalinden bir dolmuşa bindim, Esenboğa Havaalanına gidiyorum. Öbür dört yolcu işçi. Konuşmuyorlar. Belli ki tanıyorlar birbirlerıni. Aralarında her ne konuşmuşlarsa konuşmuşlar, kapatmışlar konularını. Dolmuştaki bu sessizlik Dışkapı'ya kadar uzadt. Bir bakıma rahatsız edici bir sessizlik bu! Beni, hatta şoförü kendilerinden saymadıklarım belli eden bir yanı var. Kendl payıma aralanna karışıp, onları susmak zorunda bırakmanın sıkıntısını duyuyorum. Dördü de paltosuz. Aylardan Ocak'tayız. Uşümüyorlar. Ustlerinde yerli kumaşlardan temiz, ucuz giysüer. O bizim köylülerin cebi ipek mendilli, aynalı, taraflı dışarlıklanndan. Ama onlar aynalı taraklı delikanhlar değil. Bir gönnüs geçirmişlik var hallerinde. Bir ezilmişlik, sonra da o ezilmişliğin üstesinö*en gelen bir dayanıkhlık. Uzaklara bakar gibi oturuyorlar. Dirhem yağ baglamamış, kavruk, pişik, avurtlan çökük kişiler. Bir yabancı uzmanın on yıl kadar önce kendileri için söylediği bir sözü, yaptığı bir benzetmeyi ansıtıyorlar: Susuzluğa dayanıklı bozkır bitkileri gibiler! Dayanamadım, «Almanya'ya mı?» diye girdiın söze. «Yeni geldik..» dedi yanımda oturan. tki gün önce tatillerini geçirmek için gelmişler. Gümrükte öteberilerini alıkoymuşlar, onlar da bu iki gün içinde gümrük vergilerini d'enklestirmişler, şimdi emanetlerini gümrükten çekmeye gidiyorlarmış. Konu aynntılarıyla uzadı. Hükümetin çıkardığı kararnameden söz ediyorlar. Değeri bin lirayı geçmeyen eşyalannı gümrüksüz geçireceklerini bilerek getinnişler getireceklerini. Ama bir karton slgaraya kadar neleri varsa alıkoymuş gümrük memuru. «Geçirenler bavul bavul mal geçirdi, biz volunu bulamadlk.» diyor vanımdaki Şoför karıştı söze: «Gümrük Müdürü var, önde gelenler var. niye hakkınızı aramıvorsunuz? Niye bir memurun kevfine boyun eSiyorsunuz?» dedi Ben soförü d'estekledim. Ama onlar, • Siz neler söylüyorsunuz Allah aşkına? Hiç olacak sey mi bu dediğiniz?» gibilerden bakışlarln dinliyorlar dediklerimizi. Tek sözümüze katılmıvorlar. Sanki devlet onların defiil. gümrük onlann gümrüSü degil. müdür onlann müdürü de&il1 Bu eüvenslzlik sızlatıyor içimi. Hayır, hapishaneyi bilir, jandarma dipriğini bilir, itilip kakılmayı bilir A debiyat, Türkçe öğretmenlerinin başı dertte şu günlerde. Müdürler çağırıp ellerine bir tomar kâğıt sıkıştırıyor. Eğitim Müdürlüğünden gönderilen bu teksir edilmiş kâğ'.tlarda bir yarısmanın koşulları yazılı. Daha önce de sözunü ettiğim Bay Banarlı'nın dil devrimine karşı çıkan ünlü kitabıyle ilgili yarısma bu... Türk Ev Kadınları Derneği'nin açtığı yarışma... Bütün ögrencilere yetecek kadar «yanşma koşulları» bastırılmıs. öğretmenler ne yapacağını şaşırmış kalmi'îlar. Ne vapsınlar? I5İ ciddiye mi alsınlar, yoksa karşı mı çıksınlar? Öyle bir zamandayız ki, bu konularda karar vermek güç. «Böyle saçma sapan bir vanşmaya, böyle bir çıkar ovununa araç olmam» diyecek öğretmenler de vardır elbet. Hem de az değildir sayılan. E TA.. ALMANYALARA ÇALIŞMAYA GİDEN İŞÇİMİZ BİLE, HÂL YANLIŞ BİR EZİKLİĞİN İÇİNDE: ORA HALKINI ÇALIŞKAN, KENDİSİNİ TEiMBEL SAYIYOR. TEMBEL OLSA, ORALARA ÇALIŞMAK İÇİN KOŞAR MIYDI? Necati CUMALI onlar. Askerlik yapar, vergi öder, Almanya'da, Hollanda'da, Isveç'te, hor görüle görüle, çalışıp kazandlğını biriktirir, getirır. Türk kumaşı giyinir, ayakkabısını kasabasından alır. Ama gümrüğe şikâyete gelince, bütün şikâyetleri gibi, hakkını araması, ahrete, Allaha kalmıştır onun mış gitmişsin Almanya'ya. Tembel olsan oralarda İşin ne? Tuttugunu koparamayan biri olan, Nevsehir'in bir köyünden, dil bilmeden, okul görmeden, elinde doğru dürüst bir sanat olmadan, Almanya'nın yolunu bulur, bir İş tutar, üstesinden gelebilir miydin? Topu topu tki kolun var sağlam. Onlarla becerebiliyorsun bu işleri? Düşün bakalım bir, o tuttugunu kopanr dediğin Alman, yapabllir mi, ya da yapar mı senin yapUgtn işi? Üstelik de böyle senin gibi gık demeden! Sırtında çalı çırpı çeken, tarlada çapa sallayan senin karm değil mi? Senin kmn beş yaşını bulmadan girer tarlaya. Oğlun okula gitmeden davar gütmeye başlar. Bir daha bak bakalım okul çağmda çalışan çocuk var mı oralarda?» Havaalanmda ayrıldık. Uçağa bindikten sonra da unutamadım o dört işçiyi. Niye böyle küçük görür, horlarlar kendilerini? Bir ma saldaki çocugu ansıthlar bana. Kendılerini karanlık bir kuyunun dibinden yeryüzüne çıkaracak yır tıcı kuşa. o masaldaki çocuk gibi, gak dedikçe su, guk dedikçe et yetiştirebilmek için, butlarından bir parçayı kopanp verecek kadar uysaldırlar. HUesiz çalışırlar. Toz demez, koku demez, pislik demez katlanırlar. Sağlıkları, ölebilecekleri, sakat kalacaklan önem taşımaz gözlerinde. Yeter ki çalış smlar! Ama yine de hiçe sayarlar kendilerini. Yine de kendileri değil, eller çalışkandır gözlerinde!. Alçakgönüllük değil artık bu davranışları. Fakat ne var M bu söyledikleri sözler, bu yanhs, yar Istanbul Fetih Derneği bir kitap bastırmış. O kitabı Kadınlar Derneği pek beğenmiş. Milli Eğitim Bakanlığına başvurmuş; bir yanşma açtığını, o kitabı tanıtan yazılann en değerlilerine ödül vereceğini bildirmiş. Bakanlık da yerlnd'e bulmuş bu isteği. Millî Eğitim Müdürlüklerine yazmış durumu, Mildürlükler de liselere: «Aman bu yansmayı destekleyin, öğrencilerinize bu kitabı öven yazılar yazdırın» diye bildireeler yollamıslar. Lise müdürleri de, Bakanlık böyle istediçine göre bir iş vardır isin içinde. diyerek, okullanndtki öğretmenleri bu öjıemli konuda uyarmışlar... •Şimdi edebiyat ögretmenlerl derse girip «Çocuklar, bir yarısma açılmış, siz de katılın. çok vararlı bir eser var, alın okuyun, sonra da kosullara uygun bir kompozisyon hazırlayın, en iyilerini seçip bu derneğe yollayacağım Şimdi ne yapacaksınız? Gidip bu kitabı satm alacaksınız. tndirimli olarak satıyorlar. Nerde mi? Kitabı basan Istanbul Fetih Dernegi merkezinde. Adresi de Yeniceriler Cad1. No: 81» diyecek, öğrenciler hem ögretmenin gözüne girmek. hem de ne olur ne olmaz belki ödülü kazanınm dive yirmi beş lirayı bayılıp kitabı alaraklar, sonra da «CKmanlıca gibisi var mı, neymiş o öztürkçe sözcükler» diyerek kaleme sanlacaklar! î«in ilrfnç yanı şu: Yansmayı tertip eden Ev Kadınları Derne8i'nin de. kitabı basıp yayımlayan Fetih Dernegi'nin de, aynı yerde oluşu! tkisinin de adresi Yeniçeriler Cad. 81. Belki rfe aynı odada! Belki iki dernek de aynı örgütün yönetiminde' Aynı amaca, aynı düşünceye bağlı. Bir kitap basmıslar, su yoldan bu yoldan satmava. para kazanmaya çalışacaklar. Kim karısır buna? Ama Millî Eğitim Bakanlığına ne oluyor? Yoksa bu Bakanlıgın bazı yetkili kisileri de mi bu ülkü ve çıkar örgütünün üyesi? DU Devrimine, Atatürk'ün bütün devrimlerine kar^ı çıkan kişiler, kafalar sırt sırta el ele verdiler mi dağlan deviriyorlar. Şimdi yüzlerce binlerce ögrenci hem bu kitabı satm aİacak, Bav Banarlı'nın kitabı yeni baskılar yapacak. hem de Atatürk devrimlerinin en güçlderinden bîri baltalanacak.. Kaç yanlı çıkar? Kubbealtı Akademlsi, Fetih Derneği, Ev Kadınları nasıl olsa aynı adYeste i? görüyorlar Dergi çıkarırlar, varısma açarlar, kitap basarlar. Kendileri bilir bunu. Ama Milli ESitim BakanlıSı da Yeniçeriler Cad. 81 numaraya mı yerleşti? Koca bir Bakanlık. Atatürk Cumhurivetinin Eğitim BakanhBı, bugüne dek Dil Devrimine açıkça karsı çıkmamıs. tam tersine Dil Devriminden yana olduŞunu bildirilsr, genelgelerle, resmî kişllerin agzıyle, yazısıyle belirtmiş olan Milli Eğitim Bakanlığı, yönünü, Eörüsünü böylesine tepetaklak edercesine değiştirdi mi? Bu Bakanlık da "mı Kubbealtı'cı oldu? Karşıdevrimci anlayışları sürdtirmekte direnen derneklere niye açıkça yardım edivcr? Bu soruyu yanıtlayacak kimdir? Niye çıkmaz karşımi7a? Niye siner çekilir bir yana? Oysa iştp belgeler. işte bir dernege açıktan çıkar saŞlamaktan başka b'r « y olmayan davranıslar, işte gerici kafaların karşıdevrimci çıkışlannı yurt ölçüsünde destekleyen genelgeler... Ayıptır! Her seyden Bnce ayıptır bu yapılan... Çirkindir böyle işler. Bakanlıgın şurasma burasına yerleşmis bes • on geri kafalı kişi her fırsatta «bir şeyler» yapıverecek, kimse görmeyecek. görse de ses çıkaramayacak! Kimdir bu kişiler? Nedir bu dernekler? Kaç tane üveleri vardır? Hangi kaynaklardan beslenirler? Bakanlık niye onlara böylesine »çıkça yardım eder, destekler, över, tutar? Yok mudur bu davranışlann hesabını soracak kimse? Yok mu eğitim konularından anlayan milletvekilleri? Türk çocuklannı hem gerici kafalarıyle zehirleyecekler, hem de on binlerce lise ögrencisine kitap satıp cebe para indirecekler! Ne iyi. ne ıyi! At onlann meydan onların sanıyorlar! Ama yanıhyorlar, hem de nasU! güar da onların kafalarından, yü reklerinden kopmus değil! Belledikleri bir yığın yalan gibi, ^>elletilmiş kendilerine bir işe yara madıkları! Bir dönem, reaya den miş, suçlu görülmüş. horlanmış kendi yurdunda. Sonra Avrupalı laşmak adına, Baüyı öyle yerli yersiz, öyle anlayıp kavramadan göklere çıkaran bir köksüz aydm türü tarafmdan yönetilmiş; bilgi sizliği. görgüsüzlüğü, geriliği o ka dar sık yüzüne vurulmu? ki, aonunda yüklenmek lorunda kalmış suçluluğunu! O kendi kültü rüne yabancılaşmış, Batılı da ola mamış köksüz aydınlar, anası ba bası ile sokağa çıkan sonradan gör me kenarın dilberleri gibi, utanır lar onunla bir arada görülmekten; onunla bir kökten tutulmak» tan. Hiç, bir Alman kadar çalı»kan olabilir, bir Fransız kadar ağzmın tadını, bir tngiliz kadar canının değerinl bilebilir mi oî Gurur Değil, Acı.« Evet, sen suçlusun arkadaşl Bütün suç senin! Bu memleket böyle yoksul kalmışsa, geri kalmışsa senin yüzünden! Hâlâ çatal bıçakla yemek yemesinl aoğru dürüst beceremiyorsun! Üstüne başına bir bak! Almanya'da oturuyorsun, Almanyada kazanıyor, yerli malı giyiyorsurjl Üç beş kuruş arttınp memlekctime getireceğim aiye bir palta almamışsın sırtına! Olur mu bu? Bu karşılaşmadan sonra nalkımızı uyandırmaıî bir ului yaratmak isteyen Atatürk'ün anladım neden «Türk öğün, gUven, çalış !• dediğini. Anladun bu söz lerin altında boş bir gururun değil derin bir acırun yattığım. O yol konuşmamızı tamamıamak için bemm söyleyecek Dir çift sözüm daha var sana kardeş: Bırak seni küçük görenler* inanmayı. Çalışmasma kimsetıin çahşamıyacağı kadar çalışıyorsun. Öğün, güven, hiç değılsa yaptığın işi yapanlarla eşıt gör kendirü!. Yabancı Hayranlığı Onun geürdiği dövizleri alarak gezilere çıkanlar. kürkler, gösterişli giysiler, bir yığın kıvır avır dedikodu sütunlannda sözü edilen pahalı gelinlikler getirerek, kollannı sallaya sallava geçerler. Müdürler, memurlar salt onlara kolaylık sağlamak içindir sanki! O ise yabancıdır, borçludur, hatta suçludur memu run önünde... «Almanyaya girerken daha rahabz» diyor aa sonra... «Orada da bir takım kavgalannıa, yerlilerle geçimsizliklerini okuyoruz pazetelerde» diyorum. «Sen o haberlere bakma» diyor... «Patronlar, işverenler memnun bizden! Yerll işçiler istemiyor bizi!» Üstüna varmıyoruın burada konunun. Herkes fesdar ben de biliyorum ki yerli işçiler, ücretleri düşürdükleri, çahşma kosullannı olduğu gibi kabtü ettikleri için suçlu görüvorlar onlan. Ama bunu ona söylemek neye yarart Neyi degiştirir? ÇUnkil" o aslında, kendl yurdunda iş bulamazken iş buluyor dışarda, hem daha ivl ücretle, hem ds daha uygun çahşma koşulları ile btüuvor o işi. Yerli işçinin durumunu düşünecek hall mi var onun? •Bir süre susuyoruz. Bu kez o açıyor sözü. «Neme Iftzım, diyor, adamlar çaüşmasını biliyorlar. Tuttugunu kopanyorlar. Adamlar çoluğu çocugu Ue kansı kıa ile toptan çalışkan!» Bu kez hıtamıyorum kendimi: «Sen, diyorum, tembel misin? Nevşehlr'in bir köyünden kalk kucak dohısu para YILIN BİRİNCİ ÇEKİÜÇtNDE BİR KİŞİYE 5 0 . 0 0 0 LİRA Ayrıca lu.OOO. 5,000, 1.000, 500 ve 100 er liralık çeşitli para ile 5000 liralık tahvll ikramiyeleri. SON PARA YATIRMA TARİHİ 5 MART 1973 ÇEKİLİS TARİHİ 3t) MAYIS 1973 SANArhlŞMtMİf TÜKFTİM BÎLİM VE TEKNİK'İN 64. Mart sayısı çıktı. Bütün Bayilerde bulunur. Tocumtf T TBTAK (Basın: 11958 1334) I2MART MN12 MAKT'A Vt CUMHUMAfKANUĞI DUYURU Turit Hava Yolları 1. Mart 1973 tarihinden itibaren ŞEHİRTERMİNALİ C$ishane>YESİLKÖV HAVA LİMANI. YEŞİLKÖY HAVA LİMANIŞEH1R TERMİNALİ (Şişhane) Cumhunyet 13:<8 Of Belediye Baskanlığından Otel, Gazino ve Hamam lcara Verilecektir 1 Of tlçe merkezinde Belediye tarafmdan vaptınlmış bulunan (60) yataklı turistik otel. gazino ve hamam (otel kalorlferll ve asansörlüdilr.) 2490 sayılı Sanun gereğince ve kapalı zarf usulü ile arttırmaya konutaıustur. Otel, Gazino ve Hamama ait mefruşat kiralayan tarafından temin edilecektir. 2 Yıllık lcan (100.000) yüzbin Hradır. Klra müddeti beş yıldır. 3 Artırma Of Belediyestnde ve Belediye Encümenmda 16J.1973 Cuma gUnü saat 15.00 de yapüacaktır. 4 Arttırma şartnamesi ve diğer hususlar Of Belediye Muhasebesinde ve mesal saatleri dahilinde her zaman görülebilir. 5 Arttırmaya girebllmek İçin: a (23.750) yirmiüçbinyediyüzell! Hralık geclcl teminat, b Kimligini bellrten nüfus cüzdan örneğine ilişürflmls dilekçe, 6 tstekliler teklif mekruplanra 163.1973 Cuma günO saat 14.00'e kadar makbuz mukablll Belediye Başkanlığına vereceklerdir. 7 Telgrafla müracaat ve postada gecikmeleı kabul edilmea. 8 HususJ şekllde hazırlanan şarrname (75.00) lira ttcret mukabilinde Belediyeden lstenebilir. 9 Belediye Bıaleyl yapıp yapmamakta serbestür. (Basın: 117851330) HOMBtCiYAlE tittll " tlâncılık: 8531343 arasında HER 15 DAKİKADA yolcu otobus BİR I kalkacak sekılde seferler» duzenlemıştır. YESIIKÖV HtV« ttM»NtHD>W Hannover 26 Nisan 4 Mayıs 1913 Fuan ilk kalkıs : 06 00 ilk kalkı; : 07.00 Soo kalkı* : 21.30 Soı kalkıs : 2240 ACl •• B l R KAYLP Bankamız Kontrolörlerinden 32 Ulkeden 6.500 teşhirclnin mamulleri 500.000 metrekare saha Uîerinde toplu olarak tekrar tüzmetinizde. YaUnmlanruz nakkındaki karannıa HANNOVEB Fuannı gördükten sonra vermeniı faydaü olabillr. Malumat ve brosür edinmek için: Türkiye Pahri MBmessiU Dr. O. Zeki T. Mehmetll tstanbul Karaköy. Aslan Han Telefon: 44 52 80 Telgral: HANOFAIR tstanbul Nöt : Yolculannazın uçaşm kallcış saatlrden iç hat seferlerinde bir saat, dıs hat seferlerinde ise iki saat önce Yeeilköy Hava Lunanında bulurenaları önemle rica olunur. Sayın Yolcularuraza sayga i l e duyururuz. TÜRK HAVA VOLUARI 1J.1973 Perşembe günü kaybetmenin büyük acısı içindeyiz. Merhuma Tanrıdan mağfiret kederli aıleslne ve T.C. Zlraat Bankcâi mensuplarına başsağhğı dilenz. T.C. ZÎRAAT B*N'KAST GENÇL. MÜttijHLtJĞt OZALP OMAY'ı (Basın: 319931336) Cumhuriyet 1339
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle