14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 6 Şubat 1973 SIS IÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI 26 «Ne yapayım?» «Neyi?» «Seviyorum diyorum.» «Kimi seviyorsun?» «Hay Allah! Kimi olacak? Şartalan.» «Ben de baska bır şeyi mı seriyorsun diye soracaktım.» Sevil, Besim'in yüzüne baktı gülümseye1rek. Sonra oturduğu yerden indl. Besim de kalktı. Dışan çıktılar. Salonda bir sttre yanyana yünidüler. Bu sırada ders a h de calmıştı. Sevil, duvardaki bir padişahın resmini göstererek: «Senin bıyıkl&rına benzıyor.» dedi. • Aman cazum, benzemek istemem.» «Benziyor.» •Sonra tariba gömUlUp gitmıs ınsanlara benzetme beni.» «Neye benzeteyim?» «Bilmem. Şimdi tarih de düsUnmek istemiyorunıj» Ders züi çaldı... Ayrılmak üzerelerdi. okul mudürü, yanlanna geldi ve: «Besim Bey, anahtarlan size vereyım, ben daireye kadar gideceğim» dedi, anahtarlan uzat&rak. Besim. anahtarlan aldı. MUdür: «Hoşça kalın,> deyip ayrüdı yanlanndaa. Besim'le Sevil de dersanelerine girdiler. • • • Son dersten sonra, Besira, müdür odasuu küitledi. ögretmenler odasına yürüdü. Kapıda Sevü'le karsüaştı. Sevil: «Biraz bekle Besim,» diyerek yüznumaraya doğru gitti. öğretmenler gitmislerdi. Besim, bir süre yalnız bekledikten sonra, Sevil geldi. Hemen mantosunu giymeye basladı. Besim, Sevil'in giyinmesine bakıyordu. «Ne bakıyorsun öyle?» diye sordu Besim'e. «Mandanın trene baktığı gibi değil ml?» Sevil, bır kahkaha attı. Soms.gUte .gule dısarı çıkülar... Mühürdardaki gazinonun alt katmdaki bir köşeye oturmuş içiyorlardı. Sisin yoğunlugundan hiçbir yer gözükmüyordu. Radyodan hafif müzik geliyordu. Sevil: «Istanbul sis içınde, ben sıkmtı» dedi«Ben de sıkıntı içindeyim, sıkıntıdan boğuluyorum,» dedi, Besim. «Nasıl bır süontı seninki Besim?» «öyle bir sıkıntı ki...» «Nasıl?» «Tanımlıyaniiyorum ki.» «Peki neden sıkılıyorsun?» «Bunu da kesin olarak sdyleyemem. Arat, şunu diyebilirirn ki, bir işe yarayamamaktan, çahşamamaktan doguyor genel olarak bu sıkıntı... Çalışmamak çok kötü bir şey Sevıl. tnsan bu duruma gelince, çok bozuluyor. Çalışmak bir tedavi yolu da sayıhr. tnsan çalısamayınca bir şey üretemeyince hasta oluvor. Oteki hastaUklara benzemiyen bir hastalık bu.» Sevil, biraa alınarak: «Çalışmana ben engel oluyonun^ı dedi Besim, gülümseyerek: «Seni tanunadan önce de çalısamıyordum,» dedi. «Bu tembellik epeyden beri üzerimde.» Sevil, susup kalmıştı. Besim, yaklaştı. Sevil'in elini eline aıdı. Bir süre okşacüktan sonra, ağzına götürüp öptii Sonra: «Üzdüm mü seni?» diye sordu. «Sen üzmedin, ben, senin çalışmana engel olduğum için Uzüldum!» «Sen engel olmadın diyorum!» «Peki.» Birbirtne yaklaştüar. Gözgöze geldiler. Be sim, bir elinı Sevil'in omuzuna atarak, ensesin den kulağını, saçlannı oksamaya basladı. Sevil, Besim'e iyice sokularak: «Üşüyorum, ısıt beni,» diye mırüdandı. Besim, omuzundan sıkıca sardı SevU'i... Sevil, tirtir titriyordu. «Çok mu Uşüyorsun?» diye sordu Besim. «Çok üşüyorum.» «Yaklaş» «Sen yaklas.» Sevil, Besim'e bakıp güldU. Besim, Sevil'in bacagı ile yanvana duran bacagını biraz uzatarak, Sevilinkinin altına soktu... İyice sıkışmışlardı. Yanak yanağa ver diler. Besim. parmaklanyle, Sevil'in dudaklarıyla oynamaya başlamıştı. . . . .«Kafsı mı istedi canın?» diye mırüdandı Sevil. «Evet.» «Ne kadar da sıcaksın; iyi geliyor.» Aynlmadan öylece durdular... GaziEo sessizliğe burünmüştü. Radyodakl hafif müzik de susmustu... Bir süre sonra, gıdıklayıcı bir sarkı basladı... (Dernnı v»r) • • • irtniyedl yıl öno« Erman Fılm'i kuran, yâpımcı olarak yüzlerce fiün çeviren, film getiriciliği yapan, modern stüdyolar açan, son zamanlarda da dış ülkelerle filmcilik alanmda işbirUğine girisen Hurrem Erman, Türk Sineması'nda ekonomik bunaUmın olduğunu belirterek şöyle diyor: «Türk Sineması muhakkak kl, bir bunalım içinde. Film sayısının çoklugu, aslan payım her zaman sınemacüann alısı, maliyet artıjı, konulann yeknesaklığı ekonomik bunalımı yaratıyor. Bugün bir film, birtod visyon bile yapamıyor. Ikinci, üçüncü vizyon yapmalı ki, yapımcıya kâr getirsin. Büyük maliyetli filmleri seasn başında ve sonunda harcamak zorunda kalıyoruz. Bunalımın giderilebilmesi için film sayısının azaltüması gerek.» «Bugüne kadar bir Sinema Ksnunu neden çıkmadı?» «Sinema Kanunu, 1946'dan beri süregelen bir sorun. Türk Film Prodüktörleri Cemiyeti yönetim kurulu başkanı olarak bu alanda çalışmalanm oldu. Gelmiş hükümetlerle temaslar yaptık. Her hükümet, sinemayı lubiyat, bir çeşit eglence kabul ediyordu. Sinemayı ciddiye almadı, propaganda yönünü hiç düşünmedi, endüstri bakımından önem vermedi. Raporlanmız yollandı. Zamanm İçişleri, Turizm Bakanlanyle tartışmalarımız okJu. «Hele seçim bitsin, sinemayı da ele alacağa» dediler. Ama hepsi bu kadar. Dünyanın her yamnda yerli film ciligi konımak için bir kanun vardır. Temaslannuı hüsrana uğradı. Sonuç alınamadı. Bir nizam, teskilât, kontrolden uzak kalan Türk Sineması'nın da •< bujTik zararlan oldu.» r «Tftrk SinemMi'fun danysdaU yerf?» ' " ~ ' " Y Türk Sineması nereye gidiyor?i, • HÜRREM ERMAN FİLMCİLİĞİN ANCAK ORTAK YÂPIMLARLA KALKINABİLECEĞİ KANISINDA. • UMİT UTKU'YA GÖ RE BUNALIM NEDENİ ; KÜLTÜRSÜZLÜKVE DEVLET'İN İLGİSİZ/ LİĞİ HÜRREM ERMAN ÜMİT l'TKU Erman ve Utku'ya göre sinemanın sorunları dikası'nca hazırlanan Sinema Kanunu taslağı durduruldu. Sinema kapitalistleri, kanunun çıkmasmı, çıkarlanna aykırı bulup, istemediler. Kanunsuz yö netım, kanunsuzfrnrarrçiKidogurduğu için, kanun bu kisiler tarafından engellenmıştir.» « Türk Sineması'nın dünya dald yeri? Dış pazara çıkümalı mı?» « Türk Sineması'nın dünyadaki yeri, hemen hemen yok, 45ibidir. Türk isçılerinin yogün bulunduğu Ulkeler ve Yunanistan'ın dışufda dünyaya sesimizi duyuramadık. Ama gelecekBiz bunu, halki eğittikten s^nrs, ten umutluyum. Dış pazar için ancak onbeş • jırmı yıl otesl film yapmamız şarttır.» için düşunebıhrız. Okuljar çoğal « Devletin sinemayle ilişkisuı, televizyon yerleşsin, halk si nasıl olmalı?» okusun, görsün. Menderes'in ps « Devlet sınema * alanmda şa olduğunu sanan halk, edebiözel sektörü destekleyicı olmalı. yattân ne anlar. Bugün milyon Uzun vadeli kredı vermelı. Feslarca insan, .daha edebiyatın na tııraller dUzenleruneli. Derece aolduğunu bile bilmiyor.» lan' filme ödül vermeli. Filmin teknik elemanlannı, artistleri « Star sistemi ve isletmeclTürkıye içinde değil, dışında eğı ler?» ticı kurslara yollamalı.» « Star sistemine*karşıyım. < Türk edebiyatı kaynak • ' Bütün dünyada star sistemi ıfalınsa, «inemamıza yararb olur las etmiştir. Işte yıkılan Hollymn?» wood, ışte Ingilız filmçıligi, ıs te sallanao CinecîHa.. Türkiye'«Edebiyat sinema" îçm muhak de stersız filmlerin, starlı lilrakak ki. yararlıdır. gereklidir. lerı hasılat yönünden geçtiği bır gerçektir. Bölge ışletmeeileri büyük maddı güce sahıp olmadıkları ıçın uzun vadeli bo 6.2.1934 nolar vermekte, yapımcı bunlan paraya çevirebilmek amacıyle yansından çoğunu faizcilere STOKU kaptırmakta, böylece sinema en düstrisine yapışık tufeyli bir sı olması yukarda özetledlğimiz nıf ortaya çıkmaktadır. Yapınv muatneleleri dogurmuştur. Yacmın, işletmecinin uydusa olmabancı kambiyo piyasasındaki sının karşismdayım. İşle&necitelaşlı vaziyetlerle borsalardakl nin konu, ya da oyuncu lânse kumar sekline varan eenls niketmesinin doğru olmadığı ınanbinllğe rağmen Amerika Reistcmdayım.» cumhurun son karannm milletlerarası münasebatta yapaYARIN : cagı tesirler umuml endlşe uMURAT KÖSEOĞLÜ yandırmaktadır. MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU KILIÇ « Türk Sinemasının dünyada yeri yok. Berlin Film Şenliğlnde tek bir armağan kazandık. Bunun da tecimsel itiban olmadı. Komîumur Kıbrıs ve Yunanistan'dan gayri müşterimiz yok. Kendilerinden daha iyi film yap tığımız ulkelere bile satış yapamıyoruz. D« pazara çıkış için ortakyapım sağlanmah. ikili, üçlü ortakyapıma gidilmeli. Alman Fransız İspanyol ortakhğı gibi. Dışarı saulan filmlerimiz yarar sağlıyor. Yurda döviz giriyor. Yalnız bu satıj islemi bir formaliteye bağlanmalı. Çünkü filmi satın alan ülkeye biz yalnız bes yıllık gösterme hakkını satıyoruz, filmin tüınünü değil. Kiralama yüzünden 4050 bin dolarlık satış işlemi geri çevrildi. Zamanında tedbir almazsak, döviz kaybına uğrayacağız. Maliye yüzde 20 telif hakkı alıyor. Telif hakkı sonsuz satılmaz, sürekli satılır. Dış pazarla ortak işe başlamah. Akdeniz ülkeleri, Fransız, ttalyan. Ispanyollarla ortak film yapabiliriz. Ortadoğu ile ortaklıkta yarar görmüyorum. Hiç yoktan iyi ama. Doğudan değil, Batıdan ders almağa muhtacız her zaman. Filmcilikte de öyle..» • Neden birbîrine benzer ko nuda filmler çevriliyor?» « Sinemadaki konular bütün dünyada hep aynı. Kovboy, bond, dram, korku, müzikal.. Moda halinde dünya bunları tekrarlamaktadır Dünyada yerli gelenek ve göreneklere göre konular işlendiği halde bunlar bizde yapılamıyor. Bunun tek nedeni, edebiyatm yardımcı olamayışı..» • Star sistemi ve bölge işletmedleri?» « Star sistemi aslında butün dünyada bir filmin peşin satılmasını sağlar Biz de film yapılmadan önce bölgelere satmak için starlardan yararlanıyoruz. Starm büvük para alması yüzünden. filmin öbür yanlannda kısıtlamaya gidip, teknik kalitesini düşürüyoruz. îşletmed iji örgütlenmiş değildir. Bunlann tam bir işletmeci bürosu gibi ça lıştıklanna inanmıyorum.» bir sinema daha yeterlidir. Hal .' kın kültur sevıyesinın yükselemeyişı, teknik yetersızlik yüzun den filmciliğtmiz özlenen erişkiye varamamıştır. En büyük eksığimiz, teknıksizlik, kültürsüzlüktür.» « Bugflne kadar bir tinema kanunu neden çıkmadı?» « Meslekdaşlar arasındaki içtensizlik, sermayeyi elden ka çırmak istemeyen büyük sinema kapıtalıstlerınin engellemesi, Sinema Kanunu'nun çıkmasını geciktırmiştır. Bu konuda her zaman aramızda anlaşmazlık çıkmıstır. Prodüktörler Sen 4 0 Yıl Önce Cumhuriyet ON günlerde Amerika'nm Paris ve londra'da yüksek fiyatla altın alma siyaseti yUzünden fiyatlaruun tarihte şimdiye kadar görülmemi? dereceye yükseldiği bildiriUyor. DeyU Herald gazetesinin iktisat yazan Francis Wilams bu hususta yayımladıgı bir yazıda şunlan söylemektedir: «Kambiyo fiyatlan müthlş oynamakta New York mall merkezi Walst S ALTIN reet de büyük muameleler cereyan etmekte. Lpndra'da altın madeni işleten şirketlerle esham ve tahvilatı Uzerine tarihin şimdiye kadar kaydetmedigi mikyasta bü>ük alış vertşler olmaktadır. Mr. Eoosşvelt'in bir kararname ile Dolar taymetini heyetine nisbetle 59.06 santimden tesbit ve ilân etmiş TURGUT N. DEMİRAĞ DİŞİ BOND 8u Sl . j" ^> TİFFANY JONES ÜMtT UTKV ırmi yıldan beri senaryocu yönetmen, yapımcı olarak film çeviren, Prodüktörler Cemiyeti ve Sendikası'nda genel sekreterlik, başkanlık, Ticaret Odası Film Meslek Komıtesinde başkanlık gibi meslek çahsmala rmda bulunan, hazırlanan Uluslararası Istanbul Film Festivalı yürütme komitesini yöneten ve Istanbul'da dört sinema ile bi r tiyatronun sahibi olan Ümit Utku, Türk filmciliğinin gelişmesini önleyen engelleri söyle sıralamaktadır: « Türk Sineması bir btmalım geçiriyor mu? Geçirlyorss nedenleri.» « Bunalım geçiriyoruz. Ham madde yokluğu. ekonomik durumun bozuklugu, TV'nun rekabeti, oyuncu parasının yükselmesiyle malivetin arttşi. bunun başhca nedenleri.. Bugünkü Türk Sineması yerine, gerçekçi Y GARTH BUNLuCl <•••• • .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle