23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 14 Aralık 1973 AULAHlM.VİMt •JEYTAI4 5AM?«VONU (O PA YAPTifrı pÖ4üŞtf*İKA2ANİ)i, Butf DA K A t y M A çiKA&ılAN ttİ lNl PtPÜ5,AN ElTı ADAMOA / Toz Duman İçinde TALİP APAYDIN 84 öyle mi, lmnm..T O camaa, Cuma geoesi... Tamam nu? AI. Beş altm lira verdl Beç de o gün vereceglm. Pett. Zflhttt'hün dedflüerini hep yapaoksın. Yspaesgım. Köpekteri, atten... T«nıam. Geri dönüp gidecekü. Tabaneası rar mı? diye sordu. Var G«celerl nered» saklar? Yastığmm altmda herhalde. Mavzer de duvarda asılı. Paranın yeri? Onu bilmiyorunı. öğren! ögrenmeye çaüsayım emme, bilmem ki.. Hadi baktaı, ktaaseye sezdirme. Bir: beklo. Ishk çalarız, hauor olunca cevap verir•in. Peki. Bır kalleşlik yaparssn, bak elımden kurtulamazsın, anladın nu? Yok bey, nıye yspayım? Oldu Hadi eyvallah. YUrüdü gitti. Öbür taraftan dolanıp tekrar kalababğa kanştı. EUeri arkasıitda agır agır dolaşmağa başladı. Bir yandan alış veriş edenlerı gozlüyordu. Mahsustan Hacı Nuri'ye doğru yanaştı. Birden gönniis gıbt yaptı: Merhaba Hacı efendi, hoş geldin. Nasılsın? tyiylm İbrahim bey. Hoş bulduk Niye eve inmedin? Buyursaydın... Sagolasm. Gelmişken bir ikı yer yım dedim. Öyle mi, tarla mı alıyorsun? Majallah. Hadi pazar ola. Sağol . Geri dönüp yürüdü. Gülümsüyordu İleride HaceU'yı gördü. Haceünın yüzü bozuktu. Ne o. birşey mi oldu? Haceli cevap veımedi. Niye kızgınsm? Tarla sattım dürzüye. Ucuza kapattı. Niye verdin? Vergi diye umügüme binailer, ne yapayım? Kaça verdin? Üç altına. Ksç dönüm? Dörtbeş dönüm var Ulen, ne «H<mn«nittT Bana gelsene, verlrdira. Cık cık cık... Al üç altın, git ver. Tar laru geri al. Benim verdiğinü söylerne. Haceli altınlan alıp yürüaü. Yüzü hilâ bozuktu. Hacı emmi senedimi ver. Al altınlanm. ben raz geçtim Ne, niye? önce güldü. Alttan aldı. Öyle şey mi olur oglum? Sanlan mal geri alınır mı? Yoo, müslümarüıga sığmaz. Niye sığmasın Hacı emmi? Pisman oldum, vaz geçiyorum. Dört dönüm sulu tarla üç altına verilir mi? Verilir verilir, ben hep öyle alıyorum. Sen kendi gönlünle sattm. Caymak yok. Etme Hacı emmi, büyüksün çurada. Geri \er tarlamı. îşte altmlann. Git ulen işine! Oyun mu cynuyoruz burada? Sen tarlanı sattm, senedini verdia. O tarla gayri benim. Ben tarla satmıyorum, alıyorum. Hadi! DiirzU seni, o zaman aklın ner. deydi? Hacı emmi... Defol, saygısız herif! Bastonu kaldırdı. Birden şirretleşmlşti. Bambaçka bir adamdı şimdi. Yırtıcı, vurucu. Oradakiler araya girdiler. «Etmeyin. tutmayın, ayıp» dediler. tki ki?i Haceli'nin kotuna girip uzaklaştırdılar. Yüzü bembeyazdı. Testici Bayram testileri caminın gölgesine dizmişti. Yanında birkaç kişi vardı, onlarla konuşuyordu. Nutuk çeker gibi eliru sallayıp duruyordu: Bir insan Allahın kulu, peygamberm ümmeti olduğunu unutmamalı. Unutursa o adam zındıktır, kâfirdir. Kestiği yenmez, peşinden gidilmez, dedigi dinlenmez. Gâvurların bile allahı peyganıberi var. Kasabada bir çogunu tanırım. Valla ne diyeyim size. bizımkilertien daha doğru adamlar, daha müslüman adamlar. Bizön nndıklar ne böyük tarurlar, ne küçük tanırlar. Padişbh efendimizin buyruklanna sırt çeyirirler. Utanmazlar, nankörler! Onun gdlgesinde yaşıyoruz. Onun ekmegi ile nimetleniyoruz. öyle değil mi kardaslar? Köylüler başlannı sallıyorlardı. Yaşlı bir kadın geldi. Cennet hala derlerdi. Bayram efendi oğul, dedi. İyi bir testi ver, ne olursun? Geçen seferki kınlıverdi. Pek çürükmuş. (Deramj Var) DR. MENGELE'NÎN ÖLÜ KAMPI ÖLÜM Yazan: Dr. Miklos Nyiszly Çeviren: Nibal Karamağaralı Ceset yığınları altında canlı bir genç kız vardı öğleden sonra her zaman yap tığım gibi azıcık kestiriyordum ki Oberschaarführer Mussefeld, uç tutsağı yetferek odama girdi. Dr. Mengele'nin bana üç asistan gönderdiğini anlatırken, adamlara hınzırhkla acıtna karışımı bir bakışla bakıyordu. Actnılacak durumdaydılar kuj kusuz. Kırli paçavralara bürürnnüşler, oracıkta ayakta duruyorlar. Kötü davramşlar yüzünden donuklaşmışlar, ölesiye korktuklan ve birdenbire çevre değiştirmekten salaklaşıp şaşkına döncfükleri belli oluyor. Onlar da butun umutlarını arkada bırakıp krematoryumun kapısından girmiş... Şefkatle, dostlukla uzattım elimi onlara. Karşıhkh tanıttık kendjmizi. Elimi ilk sıkan Szombathley'de Dr. ve Patalog Denıs Gorog. Kalın camlı gözlük takan kırkbeşlik zayıf ve ufak tefek bir adam. Çok olumlu bır *tM yaptı bende. Aram'ızda sıkı bir dortluk fcnrutacağını duy gulanmla sezdim. Ikincisı, aşağı yukarı eili ya?larında, kambur denecek katîar iki büklüm, olabildiği kadar sevimsiz yüzlü, şiş karmh Adolph Fisher. Yirmi yıl süreyle Prag Patalojl Ens titüsCnde lâboratuar asistanlığı yapmış. Çekoslovak Yahudisı. Beş y.ldır KZ tutsagı. Üçüncü adamsa, Dr. Joseph Kolner. Fransalı, Nisli. Çalçene denemez ama oldukça konuşkan, 32 yaşında bir genç. Otopsi işlerınin duraklamadan, rizikosuz yürütülebilmesi için, D Kampı barakalarının gittikçe yoğunlajan kalabahğı arasından bu üçünü avlayıp bana yardımcı göndermiş Dr. Mengele. Arastırmalardan sorumlu yine bendim. Sonunda bana. agır yükümü raylaşabüeceğim, mesleğinin eh lı ve seçkin yardımcılar verilmiş tı, benim hesabıma kUçUmsenme yecek bir rahatlamaydı bu.. Sonderkommando doktor rolünde ben, sabah vizitesine çıkmıştun. Dört krematoryum da gemi azıya almış çalışmakta! Dün geee, bir Akdeniz adası olan Corfu'dan devşırilmiş Yunanh Yahudileri yaktılar. Avrupanın en eski bir toplumu.. Kurbanlar tam yirmi yedi gün aç ve susuz bırakılmıştı. Önce deniz motörlerınde sonra trenlerin kilitli vagonlarında. Auschwitzte tren plâtforma vardıgı zaman kilitli kapılan açılmış hayvan vagonlarının, ama dışarıya çıkıp «seçim» için sıraya girebilen olmdinış1;!. Yarısı ölmüş bulunuyordu tutsaklann, yarısı komada. Konvoy tümüyle, hiç ayrısı olmadan iki numaraJı krematoryuma gönderilmişti. daki uğraşılar gibi, tıpkı yüksek ırk konusundaki uğraşılar gibi.. Dr. Mengele'inin, ikiz doğurma olayınm aslını araştırma çabası da sözde bilim'den başka bir şey degildi. Bir numaralı krematoryumun gazodasında 3.000 ölü yığılmıs durmakta. Sonderkommandolar, birbirine kenetlenmiş cesetleri ayırmaga koyuldu. Odama kadar gelmekie asansorlerin gürültüsü ve çarpan kapılann çıkardığı sesler. İki kat zaman gerektirecek kadar iş var. Yeni bır konvoyun geldiği haberi ulastı, gazodaları temizlenecek. Gazodası komandosu başkam, birden kapımı açtı rezelerinden sökercesine, soluk soluğa daklı içeri. Gijzleri korku ve şaşkınlıktan testekerlek büyümüştü: Doktor hemen gelin, dedi Ceset yıgmları altmda bir kız bulduk. ölmemiş. Her zaman hazır bulundurduğum âlet çantamı kapınca seğirt tım gazodasına. Bu alabildiğme kocaman odanın girişine yakın duvarı dibinde, cesetlerle yarı yarıya gizli fcın gördüm ki, can çehijiyor, vücudu kasüıyor. Gazcı kommandolar bir tür paniğe yakalanmıslar, çevremde toplandılar korkunç görevlerini sürdür dükleri sırada hiç böyle bır olay la karşı karşıya gelmemişler. Hâlâ canlı olan vücudu çekıp kurtardık cesetlerin ağırlığından. Çocuksu, incecik vücudu kucakladım, gazodasına bitisik odaya. komandolann çahşmaya başlama dan önce ustbas degiştirdikleri odaya tasıdım. Bıraktım onu kollanmdan bir sıranın üstüne. Çelimsiz bir genç kız. Hemen he men bir çocuk. On beşınden faz la olamaz. Kolunu yakalayıp enjeksiyonu çıkardım. Daha ayılma mıstı. Zorlukla soluk alıyordu. Damardan üç enjeksiyon yaptım. Arkadaşlanm kızın buz gibi vücuduna agır bir palto örttü. Biri koştu mutfaga çay ve sıcak et suyu geürmek için. Sanki kız kendi çocuguymuş gibi herkes yardım etmek istiyor. Bu çabalann sonucu çabuk gö rüldü. Kız bir öksürük krizine yakalandı ve ciğerlerinden. katı, yusyuvarlak bir balgam geldi. Gözlerini açıp bakışlarını diktı tavana. Ondaki bütün hayat belirtilerim dikkatle izliyordum Solukları daha d«rınle$ip düzgün leşti. Temiz havayı oburcasma yutuyordu gazla hırpalanan cığerleri. Damarlarında kan dönmeye başlayınca kızın yanaklarına tekrar kan geldi ve ınce juzü insana yarasır bir yüz oldu. Çevresine bakındı şaşkınca ve bizlere gözlerini çevirdi. Neye uğ radıgını kavrayamamıştı daha. Her şey pek çabuk olup bitmişti. Belki, herkesin önünde çırılçıplak soyunmak zorunda bırakıl dığını da hatırladı. Bu olayın etkisi pek tatsızdı ama, kim varsa ister lstemez buyruğa boyun eğmisti. Ve böylece anadan doğma, başka odaya sürüklenmlsti. Işıklar birden sönerek karanlığın ku cağına bırakıverdi onu. Bir şey Eaplandı gözlerine, bogazmdan Q3 yakalandı boguluyordu. Bayıldı ve koptu hatıraları orada, Hareketleri gittikçe daha canlanmakta. Önce ellerini kımıldatmayı denedi. Ayaklarını, başını sola saga oynattı. Yüzü iyice kasıldı. Birden ceketimin kblunu yakaladı vs yine kasılarak tuttu. Kalkıp kalkamayacagmı denemek istiyordu. Her davranışında onu yeniden yatırdım. Ama hep aynı hareketi tekrarlaraakta. Derken yavaş yavaş duruldu ve uzanmış durumda hareketsiz kaldı. Hepten yorgun düşmüştü. Gözlerinde iri iri yaşlar parladı ve yanaklanndan yuvarlanmaya başladı, ama gerçek ağlamak değildi bu. Sorulanma ilk cevTibl almıştım. Onu yormak istemeyerek yalnız bir kaç soru sordum: Onaltı yaşında olduğunu, anası babasiy4e bir konvoya katılarak Transylvanıa'dan geldiğini öğrendim. Kommandolardan biri bir kâso sıcak etsuyu uzattı; Kız, hiç doymak bilmeyecekmiş gibi içti.*Tabakla çeşitli yiyecek getiriyorlardı ona birbiri ardından. İzin vermedim yedirmelerine. Basına kadar örttüm kızı, uyumayı denemesini söyledlm. çıkmaza bir çözüm yohı bulabilmek umudiyle arkadaşlanma döa düm.Içini kazıdık kafalanmızm. Son asamad» zorlu bir problem le kar$» ka'rşıyaydık: Hayata yeniden kavuşmuş> bulunan bu kızı biz ne yapacağız? Burada dab,a fazla kalamayacağım biliyoruz. Bır krematoryumun kommandoları bir genç kızı ne yapabilir? Tarihçesini öğrenmiştim ki, konvoyla gelenlerden ya da Eonder Kommandolardan hiç kimse buradan canlı olarak dı. şarı çıkmamıştır, çıkamaz. Düîünmek ielrr vakit kalmadt. Oberschaarführer Mussfeld, her zamanki gtbi alışkanlıkla çalışmalan denetlemek üzere çıkagel di. îçerT girip neler döndügünü sordu. Cevap vermemize vakit kalmamış, sırada upuzun yatan k:zı görmüştü. . ÇekiLmeleri için arkadaşlanma bır işaret yaptım. neri sürmeği tasarladıgım teklifin geri çevrileceğıni büe bile. yine de söyliyeceğımi söyliyecektim. Aynı kampta. aynı ortamda birlikte geçırdiğimiz üç ay, her şey bir yana, onunla aramda önemsenecek bir yakınlık dogurmuştu. Bundan başka Almanlar güçlü kişilere değer verlr. Gerekseme zorunluğunda oldukları kadar sayarlar onu. .Bir noktaya kadar KZ'de bile bu böyledir. Ayakkabıcıya, doğramacıya, çilingire karşı da bu böyleydı. Sayısız karşüamalarımızdan anlamıştım ki, Mussfeldin meslekten yetişme tıp uzmanlanna sınırsız saygısı vardı. Ostümün Mengele olduğunu biliyordu. Ben bu adamla konuşacak, pazarjığa girişecektim. YARIN «Çare yolt. Kız ölecek» Kafamın içi altüst Kafamın içi altüst olmuştu. Bu DIŞI BONO MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU SÜPHELİ ZAFER MD\YE. KTADAB ILC CEZ SOCUMLULU TİFFANY JONES Paçavralar dağı Gece süresince çalışma hızlandırılmış, sabaha ancak krema toryumun avlusunda yıgınla, karmakarışık kırli üstbaş kalmıştı konvoydan. Tatlı bir sonbahar yağmurunun altında, yavaş yavaş ıslanarak sınlsıklam bir hale gelecek olan bu paçavralar dağına kederle baktını. Son ra başımı daha yukan kaldırınca, krematorvum bacalarının köşelerıne konmuş dört yıldınm savann kıvrılıp egildiğini gördüm. Geceki yüksek îsı nede niyle!... Vizitelerimi tamamladım ve ir numaralı krematorj'uma don du.n. Teşrıh salonunda çevreme bakınınca, Dr Woltl un gönderdığı dızanteri ışkencesine uğ ramış cesetlerin üzerine arkadaş larımm büyük bir çabayla eğildıklerini gördüm. Arınmışlar pıs liklerinden, tıraş olmuşlar, giymisler tertemız, lekesiz gömlek leri. Yeni elbiseler ve uygun ayakkabılanyla yeniden insana benzemişler. Ak gömlekleri ve lâstik eldivenleriyle onları masanın başmda gören olsa ve buradaki çalışmaların niteliğini bil mese, ciddi ve bilimsel bir enstitünün teşrıh salonunda ve lâboratuvarmda ışbaşında sanır bu doktorları. Ama ben üç sydan bu yana burada görevlen dirildiğimden biliyordum ki, ger çek bir enstitü değildir burası. Sözde bilimle vakit harcanmak tadir burada. Tıpkı etnik alan GARTH Tu AttuBAS ı îOBüCu cu seoı Ö A i; I ?14XJ IU/V1 İ P İ.T.Ü. Elektrik Fakültesi DekanlıRından: Fakültemizin bütün kürsülerinde açık asistan kadroları ile aşağıda adları yazılı kürsülerde açık doçent kadroları bulunmaktadır. Asistan kadrolarına doktora yapmış eleman bulunmadığı takdirde doktora yapmamış yüksek mühendisler tayin edilebileceklerdir. Talip olanların 20.12.ld73 tarihine kadar Dekanhğa müracaatları bildirilır. Açık Doçentlik kadroları bulunan kürsüler: 1 Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsü 2 Yüksek Gerılim Tekniği Kürsüsü 3 Elektrikte Nükleer Güs Kürsüsü (Basın: 27640) 10334 KADIKÖY AStİYE 3. HUKUK HAKİMLİĞİNE • • . 1973/512 Nermin özdeniz tarafmdan Osmanağa mahallesi. Resit Efendı Sokak No. 19 Kadıköy adresinde mukim Aynur Kuraner vs. aleyhine açılan davada: Davalılardan Aynur Kuraner'in adres) nieçhul olduğundan, dava dilekçesinin 7201 sayılı kanuriun 28 ve Tüzügün 46. maddeleri gereğınce ilânen tebligine, bir nüshasının bir ay müddetle mahkeme divanhanesine talikine, y&rgılamanın 30.1.1974 günü saat 9.30'a bırakılmasına karar verilmiştir. Dava dilekçesi ve davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (Basm: 858710329) lı y i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle