18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CJTMHURÎYET 4 Ocak 1SP73 KAPlfl AtAfc A^MM, KARlLAfc ^AfL|UVI îzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI 151 Biraz kendime geldiğinıde, baktım Yargjç, hiç bir şey olmamış gibi, yazıcıya, Gülsercn'in ifadesıni okutuyordu. Nasü Istanbul'a gıtmıjiz, nasıl hastanede ölü Basim Beyı gormuşüz. Evrakı birlikte naml Imzalatnmız.. Nasıl, yapılan para yardımını Rasim Bey, geri verip. çocuklarına göndennif Bu ifadeye karfi da Hıdayet Koryürek, «Olabilir beyefendi, bu adam, günün 24 saati nis.anlısiyle dolaşmıyordu ya...» demesin mi? Yine yerimden fırlıyordum ki, bsşımda dikilen subay, omuzuma basıp, beni oturttu. Yargıç. eğilip, Yiizbaşının kulağına birşeyler söyledi. Yüzbaşı, yerin den kaJkıp kapıya yürüdü. Bana da, «Gel benimle!> dedi. Arkama baka baka odadan çıktım. Sonra. geniş bir kapıdan büyuk bir alana çıktık Bir yakada çiçekli bir park vardı. Alanda yer yer fci nalar gorünüyordu. Yfizbaji, bana bir sigara uzattı. Kendisi de yaktı. Bahçeye doğru yürümeye başladık. Elim ayağım, dizlerim hâlâ titriyordu. Cigara parmaklarımra arasında zor duruyordu Yüzbaşı «Aldırma.. sakin ol Emre...» diye, dostça sSylendi. Sonra biraz öfkell bir sesle ekledi: .Ne yaparsın, memleket böylesine, minareyi çalıp kılıfını hazırlayan kibar hırsızlarla dolmuş taşm'.v.. Son cn yıllık düzen de onlann ekmeğine yağ sürmuf... Yargıçın önünde kendini tutacaktın. Ne var ki Binbaşı, sabırlı, anlayışlıdır Simdı siz, evinize gidebilirsiniz. Ama öğle yemeğinden sonraya dek, kalrnamz iyi olur. Şu adamların sorgusu bitmce ifadfnİ7İ, tutanakları imzalayacakaımz... Durun hele..» Yüzbaşı, biraz ötemizden geçen bir Usieğroeni çağırdL Teğmen, hemen koşup geldi Yüzbaşı. •Emre Bey, birkaç saat daha bizım konuğumuzdur. Öğle yemeğinı subay gazinosunda birükte yerfiniz~> dedı. Sonra dönüp, acele aceie cigyıasının iıstüne basıp söndürdükten sonra, içerıye gitti. Üsteğmen, elimi sıktı: «Bir {ampiyonla taımmaktan çok sevınçliyim. Size attıkları ifüradan temize çıktığnıız için de geçmiş olsun.» Bu kışlanın içinde olup bitetüerden de erinden, snbayına dek. dakikası dakikasına. herkeain haberi vardı. Şaştım. Ne var ki, kaiam çok karışdttı; düş görüyor gibiydirn. Hidayet Beyefendinm teEvirı (!) go7İimün önünden gitmiyordu Bu adamm bana yapüğını yanına bırakmıyacakt'm. Beni bütün tzmir'e, Izmir'e ne demek, bütun Türkiye'ye rezil etmişti. Öfkemden, hırnmdan çaüayacaktım. Kımselerin yüzüne bakacak halim yoktu. Döıt bır yakada erler, subaylar vardı; gldip gelLyorlar. kay nasıyorlardı. Hepsi bana birer gölge «ıbı görünüyordu Üsteğmenle ajağı yukan dola?maya ba?la dık. Birazcık olsun kendımi oyalayaoıijnek için Üsteğmene. <Albay,> dedim, cbeninue hep alay ederdi resimlerim gazetelerin arka, spoı sayfalarında çıkıvor diye... Şimdı birinci sayfalarda görmüstür.» Üsteğmen, ilgiyle sordu: «Hangi Albay?» •Babarn. Emekli Albaydır...» tSizi asker yapmadı mı?» «Yapamadı. İktisat Akademisinde okudum.» «Benim babarn da generaldi; şimdi emekli. Bana sormadaa dosdoğru götürüp beni Kuleli'ye teslim etti.» «Askerliği sevemediniz mi?» «Dogrusunu Isterseniz, serip sevmediğiml düşünecek vaklt bulamadım. Ama çok alıştım; ısmdım bu mesleğe. Harp Akademisinin sınavlanna hazırlanryonım.» «Başanlar dilerlm.» tTesekkür ederim.» «Spor yaptınız mı?» «Harp Okulundayken atletlzme çahştım. YUksek Okullar birincisi oldum uzun atlamada.n «Dereceniz?» «Altı seksen iki.ı «Çok güzel bir derece. Bırakmasaydınız.» GUldü: «TUrkiye rekoru için çahşayım dedim ama, benim için yedi otuzu geçmek zordu... Spor olsun diye koştuk atladık işte...» Oh! bu arkadaşla konu^mak, beni biraz açnuştı. Durureumu hiç de yadırgar görünmUyordu. Konuştuk, dolaştık, ytne de aklım davadaydı! Şu Hidayet Koryürek Beyefendinin mahkumiyetini bekliyordum. Üsteğmen arkadaçım, beni yemefe götürdü. Birçok subayla tanıştırdı yemekte. Hepsi bana yakın ilgl gösterdi. Sanki konuklanydım. niçin geldiğim buraya önemli değildi onlar için: hep spordan, tenisten filân konuşuldu. Nezaket gösteriyorlar bana karşı diye düşünüyordum. Bu durgun, üzgün halimi hep izleyen Üsteğmen, yalnız kahncs, blrden çıkısır gflM konuştu: (Arkası var) «Erzincan'a giren birliklerlmiz, Erzincan EOkakJarında duvarlara memelertnden çıvilerle çakllmış, dudaklan, kulaklan kesümiş ve gözlert oyulmus ka rimiar bulmuşlardır. Sokaklarda, gözleri çıkanlınak, kesilraek ve yalolmai suretıyle öldürulmüş binlerce genç ve ihUyar gör mUşlerdir. YakHmış ve çukurla ra doldurulmuş cesetler her ya nı kaplamaktadır.» Çarhjc Busyasıyle savaş Karadenizdeki donanmamızan Sıvastopolu bombardıman etmesiyle 29 Ekim 19l4'de başlamış ve 26 Mart 1918'de Brestlitosk Barış andlaşmasıyle bitmişti. Trabzonun Ruslar tarafından işgalinde stivari Celâlin annesi ve kardeşleri Ordu"ya çekilmişler orada derin bir sefalet içine düşmUşIerdi. Celâl Trabzon*un alınması üzerine hem ailesini görmek, hem de onlan alarak tekrar Trabzon'a yerleçtirmek Uzere izin istedl. Omm iztn istemesi bende heves uyandırdt. de Yüzbaşı Selâhattin'in Romanı izin için hozırlıklar Pasa, Topçu Kumandarunm gözlerinden optü selâmet diliyor. Sadi'ye: . Paşaya söyle yarın ben de gidiyorum, dedim. On dakika geçmeden tele£on gene çaldı. Sadi: Paşa geliyor, Topçu Kumandanı da orada beklesin. Kumandan geldi, önce Topçu Kumandanıyle görüstü. Ona son söz olarak: Senin paran yoktur, Selâhattin sana para versin, dedi. Derleyen : Ilhan SELÇUK Hareketimiz bir tonluk Avusturya kamvonlanylaydı Bünlar Nusaybln'den Musul'a erzak ve cephane taşıvorlardı Musul'dan da yarah, izinll eötürüvorlardı. Osmanlı tmparatorlugunda o zaman ne bu biçimde otomobil vardı. ne de makinelert kullanacak adam... Bu kollan Avusturvalılar feullanıvorlardı Biz de vanlanna birer Ttlrk ert koyarak, şoför vetiştirmek için uerasıyorduk. '6^ Yola çıktımız, günün aksarm Demirkapıva eeldik ve vattık. Gece yaSmur başlamıştı. CJV lün en va$ışlı mevsimivdi Sabah kalktıSımız «aman dört btr vanın su içinde olduSunu eördük. Bizim arabalanr yürümesine imkân voktu. Üç gün bu çölde ve burada kaldık. Ve aç kaldık. Telefonla Musul'a haber verdik. Avusturvalılar uçak ile kendüerine ve neferlerine erzak eetirdiler. Bir stirü subay oldugumuj halde biz1 kimse düsönmeHt Alman ve Avusturvahlar bi7im Ulkemizde bizim araç lanmızla kentii erlerine biVim subavlanmızdan daha iyi bakıyorlardı. (1) Sadi Rifat 94O'ta Eiektrflt Sirfcrlinde Levazım Müdürfiydü. (2) Şehzaddere riitbeleri ne olursa olsun efendi de» nirdi. ""'" (3) Sonradan General Emin Bey (4) Sonradan Gümüşbane letveklli. (5) Demirkanm sonradan Telliköçek oldu. Miladı Bu vesileyle üç maaş avans istemek zorunda kalan Selâhattin'e, Levazım Reisi şöyle diyor: «Elinde bu kadar örtülü ödenek var... Oradan al.» Fakat beriki, bütün ısrarlara rağmen böyle bir şeye katiyen yanaşmıyor. Peki, dedim Ama Levazım Reisi bana hftlft para vermemış ti, ve tabiı yanımda çok az para olacaktı Bütün umudum Celâl'e verdiğim paradaydı Paşa odadan çıktıktan biraz sonra tek rar girdl: Ne kadar para alacaksın? t k i ü ç yöz lira kadar. Üç bin lira al Hem de Anraet Beyin refikasına ve büyük hemşirene benim namıma para ver. Elbette onlar da sıkışık durumdadırlar. Özellikle Ahmet Beyin ailesine sıkıntı çektirmemek bize düser ve bir borçtur. Bu paranın fazla oîduğunu ve lüzumsuz gördüğümü sövlevince odada hazır bulunan Sadi'ye: Selâhattin Uç bin lira almazsa Merkez Kumandamna telefon et, göndermesinler. dedi. Kumandan çıktıktan »onra Sadi'yle karar verdik: Ben otuz altın lira ve bin fM yüz kâğıt lirayı yanıma alacağım. Bin beş yüz lirayı da Sadi benim adıma Istanbul'a askert murahhaslığa yollıyacak. Gece Basri Beyi »ordüm. O da ailesine verlimek üzere bir mektup yazdı. YUzbaşı Şevket (4) de ailesini görmemi rica etti. LİSTE O gittikten sonra Paşa yukan çıktı. Sonra tekrar benim odama geldi Yukardan getirdiği bir listeyle tetanbul'dan alın mak üzere 200300 lira tutannda bir takım şeyler ısmarladı. Sonra Başkumandan Enver Paşayla yapacaÇını mülâkatın özünU anlattı. Halep Va!W Bedri, Konya Valisi Muammer Bevlerle neleri Rörüşmem gerektiğini söyledi. Bunlar bittikten sonra dedi ki: Yanına lüzumu kadar pa ra al belki sonradan aklıma bir şeyler gelirse sana ısmarlanm. PARASI YOK B«n de tzin lstedim. Verdiler. Celâl Musul'a geldi. Beraber hareket edecektik. Ama havalar yüzünden hareketimizi biraz erteledlk. Çilnkli Musıü'dan Nnsaybin'e kadar otomobiUe gidecektik. Havalar çok yağmurlu olduğu için çamurun kurumasını, ve yolun araba yıiriiyecek hale gelmesini bekliyorduk. CelâJ'in Musul'dan Istanbul'a ve Istanbul'dan Trabzon'a kadar gidecek parası yoktu. Bunu HalU Paşa'ya söyledim, ıki ytiz lira aldun. Bu ikı yüz lıranın yirmı lirasını altın ve yüz seksen lirasını da kâgıt olarak verdim. Ama benim yanımda ancak 3035 lira vardı. Sonradan düşün diim ki belki para l&zım olur. Levazım Reisine bana işliyecek üç maaşı avans olarak vermesini söyledim. Levazım Reisi Hiisnü benim bu sözlerime şaştı: Elinde bu kadar örtülü ödenek var, oradan all dedi. Ancak şiddetle karşı koydum, benim israrım karşısmda çaresiz: Pekı!. diye kabul etti. Ben izinli olduğum zaman yaverlık görevini Ordu Otomobıl Subayı Sadı Rifat vürütecekti. (1) Ben elımdekı bütün ödevieri ve elımde bulunan on sekiz bin küsur altın lira, on beş bin küsur gümüş Mecıdiye ve yetmış bin küsur lira kâgıt parayl devrettim. Artık görevıme bakmıyordum, ve yolların açılraasım bekliyordum. HAREKET BUtün bunlar 1 Mart 1918 gecesi oluyordu. Ben yUzbaşılığımı bekliyordum CelSI de üstegmenliğini.. Bunu da îstanbuVdaki murahhaslığımıza sormuştuk. Bize her ikimizin de terfimin çıkacağını, çıkar çıkmaz da haber vereceklennt bildirmişlerdi. 1 Mart 1918 sabahı Musul'dan bir kamvonla Demirkapıya hareket ettlk. (5) 4 0 Yıl önce Gvmhuriyet 4X1934 W MALKOÇOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU ASHINGTON, 3 <aa) Cumhurbaşkanı Roosevelt. bugün açılan Amerikan kongresinde ilk defa olarak söylediğı nutukta ıktısadi kalkınma programından, geçen altı ay içinde bu sahada elde edilen ilerlemeden umutni olarak bahsetmıştır. Nutkun dışışlerine ait kısmında da çunları söylemiştir: «Size tamamiyle nlkbtn (ivim ser) bir ızahat vermeğe ımkân göremıyorum. tlerde arazi ıtibariyle büyüme ve genişleme ve bir mılletın dlğer bır mille AMERIKA AVRUPA te ait işlere karışması gibi hallerin önüne geçmeğe komşularımızla birlikte çalışıyoruz. Av rupaya ait siyasî tesviye suretlerıne Amenkanın iştırak edemiyeceğini evvelce de açık bir surette bildirmistim. Bununla beraber Amerika. »ilâh kuvvetlerinin azaltılması, gümrük ve Öcaret mânialannın kaldınlması hakkmda cîhanı ilgllendlren bir esasa tat bik imkânını haiz olarak alınacak her türlü tedblrlere her hangi bir zamanda iştirake hazırdır.» • PARİSTE açıklanan bir habere göre sahte bonolarla bankalan alda^an milletlerarası dolandırıcı Stavıski 200 milyon lıra dolandırmıştır. Staviski'den yarrfım alan bir Paris tiyatrosu da dün kapılannı kapamıştır. Tiyatro müdürü de hudut dıçına kaçmıştır. • GEMtLERtMİZtN yakında tspanya seferine baflayacağı haber ahnm'ıştır. (6) Büyük savaştan sonra memlekette çoh otomohil olması. savaş ve savasta AlmanAvusturya arabalannda staj görenleı nedeniy ledir. YARIN : HAZİN BİR ÖLÜM OLAYI DİŞİ BOND SANA BÜMU S&ylEMtSTiM BİR MEKTUP Henüz yollar kapanmadan Istanbul'dan bir yüzbaşı gelmişti. Bu yüzbaşı Istanbul Kolordu Kumandanı Mehmet Ab Paşadan Ordu Kumandam Halıl Paşaya ve Istanbul Kolordu Kurmayında sınıf arkadaşım Üsteğmen Nizamettin'den bana bir mektup getırmiştı. Mehmet Ali Paşanın Haül Paşaya yazdığı mektubun özeti şuydu: «Istanbul'da hayat çok pahalılaştı. Karargâhta subaylara yemek verdiriyorum. Fakat bu yemek devletın verdığı bir nefer tayınlık seferî zarala idare edilmiyor. Bu yüzden subaylar zorluk çekıyor. Haber aldım kı sızın Ordu bölgesınde bır altın lira yedi kâğıt lira ediyormuş Burada ıse bir altın lira 35,5 kâğıt liradır. Sıze bin altın lira gönderdim Bunlan orada boz durursamz. arada hasıl olacak farkı subay tabldotu hesabıns alacağım ve bu suretle burada ki subaylara biraz yardım et miş olacağım.» Nızamettin de bana yazdığ' mektupta gelen yüzbaşıya elim den geleni esirgemememi yazıyordu. Bu ışi Levazım Reisi ile görüşüp Musul'da 66^ lira eden altmlan Kerkük'te bozdurmayı sağladım. Kerkük'te bir altın lira 77,5 liraydı. Günler böyle geçerken bir gün bir telgral aldık. Enver Paşanın kayınbiraderi Başkumandanlık Otomobil Müietüşı Şehzade Mıralay Abdürrahira Efendi (2) Musul'a geliyor. Artık ben gö reve bakmadığım İçin AbdUrra him Efendinin karşılanmasına ait işler Sadi'ye kalıyordu. Ge ce ben evde oturuyordum. Bak tım Ordu Topçu Müfettişi Kay makam San Emin Bey geldi (3) Yolun açıldığım, yann sa bana bir kamyon kohırrun Nu saybin'e hareket edeceğini ve Paşaya vedaya geldiğini söyledi Ben de o sırada Vali'nin evinde bulunan Sadi'ye bunu ilettim. cevap verdi: TİFFANY JONES ' BENBUGDNE KÜ ,„ D4R MEÇTOE^UN ÎARTH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle